20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 HABERLERİN DEVAMI 22 KASIM 1985 Evren: Modaya uymak israf İZMİR, (Cumhuriyet Ege Bürosu) Cumhurbaşkanı Kenan Evren, enflasyonun en onemli sorunların başında geldiğini beHrterek, "Tasamıf zihniyetine uymazsak enflasyon yerleşir, halk buna alışır, en kotüsü de halkın buna alışması" dedi. Evren, "tasarruf" konusunda gazetecilere yaptığı değerlendirmede, "Şimdi piyasada bir çizme fiyatıyla iiç ayakkabı alınıyor. Kadınlanmu çizme yerine ayakkabı giysin. Ben, kızlanma bile kızıyorum. Neymiş, ayakları iişiiyonnuş. Üşüyorsa kalın çorap giysinler" diye konuştu. Evren aynca, 1982 yılında enflasyonun aşağıya inmesinın nedenlerini "Birdenbire enflasyon nasıl yüzde 2425'lere indi? Bunda esas sebep, 1982'ye girdigimizde birlik ve beraberlik içinde olmamız. Herkes birbirine yardımcıydı. Enflasyonla mücadelede hep emisyon. bülçe açığı gibi hususları dile getiriyorlar. Diğer sebepleri etiit etmiyoruz" biçiminde dile getirdi. Önceki akşam Izmir'e gelen Cumhurbaşkanı Kenan Evren, dün İTO'nun 100. kuruluş yıldönümü nedeniyle düzenlenen "Türkiye Ekonomisinin 100 Yılı" sempozyumuna katıldı. Daha sonra da İzmir'in Urla ve Çeşme ilçelerinde incelemeler yaptı. Cumhurbaşkanı Evren. AKM'de yapılan İTO'nun sempozyumunda yaptığı konuşmada, öncelikle tzmir'in Türk ikıisat yaşamındaki önemini vurguladı ve "ticaret odalannın ekonomik kalkınmada ticari ahlak ve diirustlüğün yerleşmesinde biiyük rolü" olduğunu söyledi. Evren, şunları söyledi: "Biitiin kuFuluşlarımız, derneklerimiz, yalnız o kurumlara, derneklere uye olanlann menfaatlerini korumakta. halkın menfaatlerini ikinci plana almaktadır. Esrraf demeklerinde de böyle. En önemli husus, meslek mensuplannın birbirteri ile ve halk ile munasebetlerinde dürüsllüğü ve giiveni hâkim kılmak, meslek disiplini ve ahlakını korumaktır. Ben ekonomist değilim. Ancak bu kumluşlara düşen görevleri dile gelirmek istiyorum. Eğer bu kamu kurumu niteliğindeki kuruluşlar, hıikümetlerle işbirliği yaparlarsa ve kuruluşraaksatlannauygun olarak görevlerini yapariarsa, o takdirde devletimizin ekonomik gidişatı da daha diizgiin bir yola sokulur. Bu kuruluşlar neden amaçlan dışında faaliyet gösteremezler. bu konuda birçok cevrelerden tarizler geliyor, niye siyasetle uğraşamazlar diye. Siyasetle uğraşacak. siyasi partiler var. Herhangi bir dernege. bir sendikaya, bir kunıluşa girecek, sonra onu bir siyasi partinin paralelinde hareket ettirecek. Bu olmaz. Kaldı ki, onu ele geçiren bir hizip. o kuruluşla islediği gibi oynar. Bunun acılarım çektik. 1980 öncesinde bütün dernekler, kamu kurumu niteliğindeki kuruluşlar siyasetin içindeydi. Onun için anayasaya bu maddeyi koyduk." Cumhurbaşkanı Evren, daha sonra, ekonomik hayatın nasıl yürütülmesi gerektiği konusunda fikir oeyan etmeyeceğini vurgulayarak, "Ancak şuna işaret edeyim. Bir devletin yalnız askeri gücünün. >alnız kultıinınün kuvvetli olması bir şey ifade e(miyor. Bir devletin ekonomik giicü yoksa. istediği kadar geniş topraklara sahip olsun, istediği kadar fazla nüfusa sahip olsun, büyük devletler arasına karışamıyor. Ekonomik giiciimiizii yükseltemezsek, zaten askeri gücümuzu ve diğer güçlerimizi de yttkseltmeyiz. Onun için Atatiirk. Kurtuluş Savaşı'ndan çıkar çıkmaz iktisat kongresini topla\arak ekonomik güciimüzü kııvvetlendirme gereği duydu" dedi. Evren, daha sonra, dünyada bir ekonomik savaşın olduğunu, bu savaşın içinde olduğumuza değinerek sözlerini şöyle sürdürdu: "Milletçe bu savaşın içinde olmalmz. Eğer bir taraf bir yana, bir taraf başka >ana çekerse. ekonomik giicumüzü istediğimiz seviyeye ulaştıramayız. Son zamanlarda çektiğimiz sorunlann başında enflasyon geli\or. 1980'in başlanndaki enflasyon hızı belli, 1981de indi, 1982de birdenbire indi. Acaba neden birden yüzde 2425'e indi? Esas sebebi ben, 1982'ye girdiğimizde birlik ve beraberlik içinde olmamıza bağlıyonım. Vergi kanunlarında da değişiklikler yapılmıştı, onun da rolü vardı. Enflasyonla mücadelede hep emisyon, bütçe açığı, paranın dönüş hızını dile getiriyonız. Diğer sebeplerini etıit etmiyoruz. Ben burada sizlerden bunlara değinmenizi istiyorum." Enflasyona yol açan difşer nedenler hakkında bilgi veren Evren, şu gorüşlere yer verdi: "Herhangi bir maddenin arz ve talebi eşit olsa, sıkıntı olmasa bile bir ürunun fiyatında artışlar oluyor. Buna spontane enflasyon diyorlar. Sıkıntı yok. Psikolojik faktorler var, reklamlarda göruyoruz. 'Bugün alın, kazanın, yarın geç olur' diyorlar. Halkı zamma alıştırmak için reklamlar. Nasılsa bir zam gelecek, ben de malıma zam \apayım diye hiç alakası olmayan bir maddeye zam geliyor. Şekere zam geliyor, arkasınan unld maddelere de. Veya zam yüzde 25 ise, olduğu gibi başka maddelere de yansıtıhyor. Nüfus hareketleri var. Köyden şehire akın var. Şehrin ihtiyaçları karşılanmaz oluyor. Nüfus artışı yüzde 2.7. Ben bunu yüzde 3 kabul ediyonım. Çünkü tam bir nüfus sayımı yapıldığına inanmıyorum. Sistemin bozukluğuna değinmiştim. Yurt dışındakiler sayılmıyor. Hatta muvakkaien yurt dışında bulunan Başbakan bile, sayıma dahil olmadı. Her sene nüfusa dahil olan 1 milyon kişi, daha evvel yapılanlara ortak oluyor." Evren, konuşmasının son bölümünde, sosyoekonomik özelliklerimize değinerek şunlan söyledi: "Bizde tasarrufu seven adam cimri olarak değerlendirüir. Batıda bakıyorsun. bir tek sigara alıyor, parasını veriyorlar. Ev gezmeleri yok. Biz, tasarruf zihniyetini yeıieştirememişiz. Bonkörlük iyi bir haslet. ama dünya milletleriyle yanşacaksak, bazı hasletlerimizi değiştirmemiz gerekir. Gramla almaya alışkın değiliz. İlla kiloyla olacak. I)ügünde. sünnet düğünlerinde, modaya uymakla israf ediyoruz. Kısa aralıklarla evdeki eşyalar değişiyor. Kırmızı koltuklar gidiyor, beyazlar geliyor. Tasarruf zihniyetine uymazsak enflasyon yerleşir, halk buna alışır. En kötüsü de bu. Halkın kötü bir alışkanlığa sahip olması." Geceyi Orduevi'nde geçirdikten sonra yürüyerek Orduevi'nin hemen yanında bulunan AKM'ye gelen ve burada konuşan Evren, daha sonnra vilayete geldi. Yol boyunca ve Konak AJanı'n daki yaya köprusü üzerinde biriken yurttaslar, kendisini izledi. Evren, vilayette gazetecilerle yaptığı sohbet sırasında, her türlü israfa karşı olduğunu vurgulayarak, "Cimri değilim. Lüzumsuz para harcanmasına karşıyım. Dinimizde de israf haramdır. 19S3'te Almanya'dan aldıgım bir palto vardı. Geniş yakalıydı. Modası geçmiş diye atmadım. Tekrar giydigimde de, Almanya'dan mı aldın, dediler. Şimdi piyasada bir çizme fiyatıy\a üç a>akkabı alınıyor. Kadınlar çizme yerine ayakkabı giysinler. Ben kızlanma bile kızıyorum. Neymiş. ayakları üşüyormuş. Üşüyorsa kalın çorap giysinler" dedi. Cumhurbaşkanı Evren, daha sonra Endüstri Meslek Lisesi'nin temelini atmak için geldiği Urladaki konuşmasında, vatandaşların okul yapımında devlete yardımcı olmalannı isteyerek, "Gerek devlet, gerek vatandaş imkânlarıyla bu arabayı yürüteceğiz. Aksi takdirde sanayileşmiş ülkelerin boyunduruğu altında kalmaya mahkumuz" dedi. Ancak sanayileşme sürecine girildiğinden bu yana endüstri meslek liselerinin kurulmasına başlandığını anımsatan Evren, sözlerini şöyle surdürdü: "Ben bir okulun temelini attıgım zaman mutluluk duyuyorura. Meslek liseleri, normal liselerden daha fazla olacaktır. Başka türiü, sanayileşmede lazım olan elemanlan bulmak mümkün olmayacaktır." Evren, daha sonra Izmir'e dönerek yanan tarihi Kız Lisesi'ni gezdi ve ilgililerden bilgi aldı. Zübeyde Hanım Kız Yurdu'nu da gezen Evren, 12 Eylül ile ilgili bir şiir yazdığını belirten lise öğrencisi \eşim Uçak'ı dinledi. Uçak şiirinin bir dizesinde, "İkinci bir Mustafa Kemal helal olsun paşam" deyince Evren, "Şiirini begendim, ama ben 2. Atatürk değilim. O yanlış, orasını beğenmedim" biçiminde konuştu. Geceyi lzmir'de geçiren Cumhurbaşkanı Evren, bugun Foça'da bir ilkokul ile spor salonunu hizmete açacak. Aliağa'da Petkim tesislerinde incelemelerde bulunacak ve bir ilkokulun açıhşını yapacak. Evren'in yarın Ankara'ya donmesi bekleniyor. MUŞERREF HEKİMOĞLU ANKARA...ANKA Uzun Soluklu Ustalara Selam... REAGAS BlLGt VERDİReagan, zirvenin ardmdan Brüksel'e giderek Kuzey Atlantik Paktı üyesi ülkelere bilgi verdi. Başbakan Turgut Özal ve Dışisleri Bakanı Vahit Halefoğlu 'nun Türkiye adına katıldığı toplantıda, ABD Başkanı 21 dakikalık bir konuşma yaptı. Diyalog ve silahlanma sürecek (Baştarafı 1. Sayfada) kararlaştırdıkları belirtildi. Görüşmeler sonunda yayımlanan dört sayfalık ortak açıklamada, taraflar, nükleer bir savaşın asla kazanılamayacağı ve zaten nükleer bir savaşın gerçekleşmemesi gerektiğinin bilincinde olduklarını belirterek, "Birbiıieriyle nükleer ya da konvansiyonel bir savasa girmeyi önlemek gerektiğini" kaydettiler. Taraflar, aynca askeri üstunlük sağlama peşinde koşmayacaklarını kaydettiler. ABD ve SSCB liderlerinin onayladığı ortak açıklamanın nükleer silahlar \e uzayın silahlanmasıyla ilgili bölümünde, silahlanma yanşını uzayda önlemek, yeryüzünde ise tamamen durdurmak, nükleer silahları sınırlamak ve stratejik istikrarı sağlamak için 8 Ocak 1985'te iki ülke arasında vanlan anlaşma gereği başlatilan silahsızlanma göruşmelerini hıziandırmayı kararlaşt\rdıklan belirtildi. Tarafların daha önce yaptığı önerilerin ışığı altında ,k> buna tum nükleer silahların yüzde 50 oranında indirilmesi ve Avrupa'daki orta menzilli nükleer füzeler konusunda anlaşma sağlanması da dahil, ortak zemin bulunan alanlarda derhal ilerleme sağlanması çağrısında bulundular. Ortak açıklamada, iki ülkenin bir nükleer savaşı önlemek için "Riski Azaltma Merkezleri" kurulması için çalışmalarda bulunacaklan kaydedildi. ABD ve SSCB'nin nükleer silahlardan anndınlması konusundaki anlaşma taahhütlerini sürdürecekleri de kaydedilen ortak açıklamada, kimyasal silahlann tamamen ortadan kaldırılması için çaba gösterecekleri kaydedildi. Taraflar, Doğu \e Batı blokları arasında Viyana"da sürdurülen Karşıhkh Kuvvet İndirimi görüşmeleıinin önemine de dikkat çektiler. da anlaştılar. Yayımlanan ortak açıklamadan sonra, SSCB lideri Mihail Gorbaçov. Cenevre'deki Sovyet misyonunda bir basın toplantısı düzenledi. Görüşmeleri, "(Mdukça açık ve canlı" olarak niteleyen Gorbaçov, bir gazetecinin Yıldız Savaşları konusundaki sorusunu şöyle yanıtladı: "Uzayda silahlanma yanşını durdurmak için bu kapm sıkıca kapamak gerekir." Gorbaçov böylelikle, zirve sırasında, ABD Başkanı Ronald Reagan'ın Yıldız Savaşlan projesinden odün vermediğini ve kendisinin de buna karşı olduğunu açıkça belirtmiş oldu. Sovyet lideri zirve sırasında bölgesel sorunlan, özeliikle Orta Amerika. Ortadoğu ve Afrika sorunlarını ele aldıklannı belirtti. Gorbaçov bu görüşmelerin ilkeler çerçevesinde olduğunu kaydederek aynntılara girilmediğini söyledi ve ülkesi ile ABDnin dünyanın çeşitli yerlerindeki bölgesel sorunlar üzerinde "fikir alışverişini sürdüreceklerini" kaydetti. Doruk göruşmelerinde Reagan'la iki ulke arasındaki ekonomik işbiriiği konusuna da değindiklerini belirten Gorbaçov, ABD Başkanı'na ekonomik işbirliğinin boyutlarını geliştirme gereğinden söz ettiğini anlattı. Basın toplantısından sonra Varşova Paktı üyelerine bilgi vermek üzere Çekoslovakya'nın başkenti Prag'a gitti. Gorbaçov ve beraberindekiler, başkentte Çekoslovak lideri Gustav Husak tarafından karşılandı. ABD Başkanı Ronald Reagan ve Sovyetler Bırliği Komünist Partisi lideri Mihail Gorbaçov, zirre bitiminde yapılan törende sırasıyla birer yazılı açıklama yayımladılar. ayrıntıh konuya girdik, çok çahştık. Her şeyi açıkça ve dürüstçe konuştuk. İkili ilişkileri ve dünyanın bugün içinde bulunduğu genel durumu ayrıntıları iie tartıştık. Sonunda nükleer savaş tehdidinin ortadan kalkmasına yardım etmemiz gerektiği konusunda anlaştık. Silahlanma yarışının uzaya tırmanmasına izin vermemeliyiz, bu yanşı dunyada da sona erdirmeliyiz. Gerçekçi ve dürüst olmahyız. Her şeyi açık açık söylemeliyiz: Silahlanma yanşı ve barışm korunması gibi çok önemli konularda bu toplantıda anlaşmaya varamadık. Aramızda önemli görüş ayrıhkları bulunmakta, ancak ilke olarak Başkan Reagan ve ben, bu sorunlann çözümlenmesi için Cenevre'de temsilcilerimiz tarafından görüşmelerin sürdürülmesini kararlaştırdık." Ozal (Baştarafı 1. Sayfada) TO üyesi ülkelerin liderlerine Cenevre temaslan hakkında bilgi verdi. tki saatten fazla surmeyen bu "Batı doruğunda" ise müttefik ülkelerin temsilcileri Başkan Reagan'a tam destek getirdiler ve oiurumda "çatlak ses" çıkmadı. Brük&el zirvesinde Türkiye'yi temsil eden Başbakan Turgut Oıal da, Reagan'ın konuşmasından sonra yaptığı açıklamada Cene\re doruk toplantısını "DoguBalı UişkOerinde önemli bir merhale" olarak değerlendirdi. OzaJ, Turk gazetecilerine yaptığı aaklamada, Başkar Reagan'a "Ortadogu'da iimit ışığıgördüniiz mü"sorusunuyöneltiğini, buna karşılık da "Sorunnn a>nntılanna inilınedi" cevabını aldığuu söyledi. Dün Brüksel'de yapılan NATO zirvesinde bütun muttefikler üst düzeyde .katılırken yalnız Fransa, Ispanya ve Yunanistan dışisleri bakanlan düzeyinde temsil edildiler. Gidiş gelişlerle birlikte toplam uç saat süren ve Brüksel'de şimdiye kadar goruimemişguvenlik önlemlenne yol açan dunku zirve, siyasi gözlemcilerin pek çogu tarafından "Başkan Reagan'ın Avrupa'ya atugı giU" olarak yorumlandı. Bu gOzlemciler, Beyaz Sarav yöneticisinin diğer NATO liderleri onunde yalnız on beş dakika konuşarak "Cenevre'yi özetlemesini", " siyasi bir jest" olarak değerlendirdiler. Nitekim, dünku zirveye katılan çeşitli kaynaklar, Ronald Reagan'm "yalnız genel hallar çizdiğini ve Gorbaçov ile temaslan hakkında ayrıntılı bilgi vermeklen kaçındıgıaı" belirttiler. Yine aynı kavnaklar, oturum sırasında Reagan'a soru yönelten diğer müttefik liderlerin fazla "lalmin edici bir cevap alamadıklanm da" ifade ettiler. Bu arada, dunku Batı zirvesinin Brüksel'de kayda değer diğer bir olayı, şehir banliyösündeki bir A.merikan firması önunde bomba patlatılması oldu. Bu bombab sabotajı Belçika'da tedhiş eylemleri surduren "Savaşan Komünist HıicrHer" (C.C.C.) orgütü ustlendi. Brüksel doruk toplantısında Turkı ye'yi Dışisleri Bakanı V»hit Halefoğlu ile birlikte temsil eden Başbakan Turgut Özal ise zirve bitiminde Türk gazetecileriyle yaptığı basın toplantısında ReaganGorbaçov temaslarını "Bu DoğuBatı ilişkilerinde önemli bir merhale oluşluruyor" sözleriyle değerlendirdi. Başbakan Özal. "Brüksel'e AET ile görüşmek için ne zaman geleceksiniz" sorusuna ise "Daha sabretmek lazım. Atasözümıız gibi sabreden derviş muradına ermiş" yanıtını \erdi. Öte yandan. dunkü doruk toplantısına paralel olarak Yunanistan Devlet Bakanı Haralambopulos ile ayaküstu gorüşen Başbakan Turgut Özal, Atina hukümetinin almış olduğu son ekonomik önlemleri sordu. Özal'ın Haralambopulos'a ima yoluyla Türkiye'de de enflasyonun yüksek olduğunu "Ancak, Yunanislan'daki gibi olaylara >ol açmadığım" söylediği öğrenildi. Zirveye tepkiler Thatcher: Silahsız'aıııııa için hemen sonuç beklenmemeli Dış Haberler Servisi ABD Başkanı Ronald Reagan ile SSCB lideri Mihail Gorbaçov arasında Cenevre'de iki gün süren zirvenin sona ermesinin ardından çeşitli ülkelerden değişik açıklamalar yapılmayabaşlandı. a.a.'nın haberine göre Fransa Devlet Başkanı François Mitterrand, zirve göruşmelerini bir umut işareti olarak değerlendirdi. Elysee Sarayı'nda düzenlediği basın toplanusında Mitterrand, "İki süper gücün arasındaki diyaloğun clumlu bir hava içinde tekrar başlamış olması, Fransa' nın bazı gerçek ve zorunluluklan görmezden gelmesine yol açmamalı" dedi. Ingiltere Başbakanı Margaret Thatcher, yaptığı açıklamada, zinenin karşıhkh guven ilkeleri ve gelecek için umut sağladığını belirtti. Ancak bundan silahların kontrolü doğrultusunda hemen bir sonuç beklenmemesi gerektiğini kaydetti. BtZİ ETKtLEMEZ Yıldız Savaşları diye tarunan uzayda kurulacak bir füzesavar sistemine ilişkin araştırma çalışmalannın (SDI) komutanı General James Abrahamson, kendisine Cenevre doruğundan sonra araştırmalarına "daha çabuk ve etkin" bir biçimde devam etmesi talimatının verileceği kamsında. Colorado Springs'de bir teknoloji kongresinde konuşan Abrahamson, "Reagan'ın İsviçre'den döndüğü zaman şundan bundan vazgeçeceğiz demeyeceği, aksine daha da hızlı ilerlememiz gerektiğini söyleceği görüşünde olduğunu" bildirdi. İzlenimler Osmanh'dan günümüze... HİKMET ÇETİNKAYA ÎZMİR Ticaret Odası 'nın 100. yılı nedeniyle düzenlediği "Türkiye Ekonomisinin 100 Yılı" konulu sempozyum dün Atatürk Kültür Merkezi'nde başladı. Cumhuriyet döneminden bu yana, Türkiye'nin izleyeceği ekonomik politikaları saptamak amaayla ülke genelinde iki büyük kongre yapıtdı. Buntardan ilki, 17 Şubat 1923'te, ikincisi ise 27 Kasım 1982 tarihlerindeydi Elbet bu üçuncü büyük kongre değil kuşkusuz Ancak Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in "•Türkiye Ekonomisinin 100 Yıh " sempozyumuna katılması ve bir konuşma yapması toplantımn önemini gösteriyor. 1923 yılında yapılan 1. îktisat Kongresi'nde alman önemli kararlardan bazuarı şunlardv • YerliüretimingeÜştirilmesbteçahşılacaktır. lüks dışahmdan kaçmüacaktır. Ekonomik gelişmeye katkısı ohna koşuluyla yabancı sermayeye karşı olunmayacaktır. Dün başlayan sempozyumda konuşmacılar ilginç tebliğler sundular. Örneğin eski Dışişleri bakanlanndan Prof. Dr. öündüz Ökçün, "1885 önceâ Osmanh ekonomhine genel bir bakış" konulu tebliğinde 19. yüzyıl ticaret sözleşmeleriyle Osmanlı dış ticaretine getirilen serbest ticaret yöntemine değinirken şöyle diyordu: "Avrupa sanayüerinin ucuz ve harcıâlem mamutteri Osmanh ülkesinde kolayltkla paiar bulabümişlerdir. Geleneksel Osmanh sanayii, sanayi devrimini gerçekleşürmiş, Avrupa ekonomilerinin ucut. ve harcıâlem mamulleriyle rekabet edememiştir. 19. yüzyılın ikinci yansmda Osmanh sanayiine getirilen teşvik ö'nlemlerine karşın, yeni kurulan sanayi tesisleri de, özeliikle gümrük duvarUun ve miktar smırlamalan yoluyla gerekli koruma önlemleri alınmadığı için, başansızlıkla sonuçlanmıstır." Boğaziçi Üniversitesi'nden Doç. Dr. Za/er Toprak ise, günümüze koşut bir çizgiyi şöyle dile geüriyordıu "Yıltık artıs hızı yüzde 300'ü bulan enflasyonla birlikte geleneksel Osmanh toptum yapısı çö'zübneye baslamıştv. O giine değin Osmanh düzeninin hâkim katmanlannı oaısturan askermemur kesimi sabit gelirli oluşu nedeniyle, kısa sürede yoksullasmıs, mülksüzleşmiş, toplumdaki ayrıcahkh konumunu yitirmiştir." Doç. Dr. Toprak'ın değindiği bir başka konu ise, şuydu: "~Pazar için üreten orta ve büyük toprak sahibi, taşra tüccan, İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne yakınhğıyla tantnan ve tstanbulhın iaşesini üstlenen örgütlü esnaf ve 'harp zengini' diye adlandınlan, spekülatif girişimleri sonucu servet birikimine giden savas tüccan, giderek güçlenmistir. Diğer bir deyisle Osmanh toplumsal kuruluşunun belkemiğini olusturan sabit gelirli memur ve asker kesimi yıkıma uğrarken, İttihatçılann deyişiyle, yeni bir 'orta sınıf doğmuştur." "Türk Ekonomisinin 100. Yıh" konulu sempozyum bilenler ve bilmey^nler için dünü bugünle ktyaslamak açısmdan izlenmesi gereken bir toplantı. Stiper (Baştarafı 1. Sayfada) raz olsun bozdu. Bayan Reagan ile Bayan Gorbaçov arasındaki kişilik farklılığı kendilerini yakından izleyen gazetecilerin gozünden kaçmadı. Giyim tarzlarından konuşma üsluplanna, çay servisi yapmalarına dek birçok konuda birbirlerinden çok farklı kişilikleri yansıtan iki kadın yine de aralarında sıcak bir ilişki kurmuş gibi gözüktuler. Cenevre'deki gözlemcilere gore, 64 ya^ındaki Nancy Reagan zarif ve mesafeli; Raisa Gorbaçov ise konuşkanve kendindeh emin. Bayan Reagan'ın onun için "çok hoş bir hanıınefendi" dediği bildirildi. 53 yaşındaki Bayan Gorbaçov Moskova Üniversiıesi'nde felsefe doktorası yaprniş. MURPHY İSRAtL'E GİTTt ABD Dışisleri Bakan Yardımcısı Richard Murphy, Israil hukümet yetkililerine Cenevre doğOrtak açıklamada bölgesel so ruğu hakkında bilgi vermek üzere İsraü'e gitti. runlar ve insan hakları konuları REAGAN NE DEDt: "Bizi üzerinde fazla bir ayrıntıya girilmeden, bu alanda ilerleme kay bu kadar sıcak karşılayan ve \erimli bir zirve toplantısına zemin dedilmesi için tarafların çaba hazırlayan İsviçre halkına hepigosterecekleri belirtildi. miz çok teşekkür ederiz. CenevTaraflar, aynca iki ülke Dışis re'ye ABD ve Sovyetler Birliği leri Bakanlannın da düzenli ola arasında yepyeni ilişkilerin başrak bir araya gelmesi konusun lamasını sağlamaya geldim ve • bunu sağladık. Genel Sekreter Gorbaçov ve ben, burada her konuda kapsamlı tartışmalar yaptık. Şimdi doğru yonde git(Baştarafı 1. Sayfada) sında gerçekleşen Cenevre zirve tiğimize inanıyorum. Gorbaçov sinin son günü Beyaz Saray'm ile, barışı sağlamanın ortak göpatronu Donuld Regan'ın yaptı revimiz olduğu konusunda aynı ğı bir gaf feministleri kızdırdı. fikirdeyiz. İki ülke arasında daRegan Washington'dayaptığı bir ha sık görüşmeler yapılması içinkonuşmada, "Kadınlann çoğu zemin hazırlayabildiğimize inaiki liderin şu anda Cenevre'de nıyorum. Görüşmelere gelecek görüştükkri silahsızlanma, insan yıl yeniden de\ am edeceğiz. Gehakları gibi önemli konulardan nel Sekreter Gorbaçov'un, birbir şey anlamaz," dedi. Regan, birimizle lafla değil, yaptığımız gafını "Se Afganistan sorunun işlerle güven uyandırmak zorundan, nefüzelerden anlar onlar," da olduğumuza inandığına emidiye surdürdü. ABD'li feminist nim. Şimdi yanıt bulmamız geeski Kongre üyesi Bella Abzug reken soruların neler olduğunu bu sö'zlere büyük tepki gösterdi biliyoruz: Asya, Afrika ve Orta ve "Kadınlar tarih boyunca siya Amerika'daki çatışmalara barışsi konularla ilgili olmuşlardır. çıl bir çözüm bulmak için birlikRegan büyük bir hata yaptı," de te çahşaeak mıyız, çalışmayacak mıyız? Buraların Halklan hiçbir di. * Sovyetler Biriiğinde yayımlanan dış müdahale olmaksızın kendi hvestia gazetesı, Sovyet lideri Mi kaderlerini belirleyebilecekler mi? Özgurlük yolunda ilerleme hail Gorbaçov'un zirvenin başolacak mı? Geçmişteki anlaşmalangıçında Ronald Reagan ile lara uyulacak mı? Bu sorulara dalga geçıiğini yazdı. Gazetenin Amerikan, Sovyet \e tüm dünhaberine göre, Gorbaçov Reaya halklan e\et demeye hazırdır. gan'a "Çok hafif giyinmişsiniz, Cenevre'den barışçıl ve özgür bir eğer soğuk alırsanız karşımda dünya kurmak uzere ayrılıyoanlaşacak kimse bulamam," derum. Bu zor iş için hazırım." di. İzvestia, Gorbaçov'un bu şakayı Rusça olarak yaptığtm, ReGORBAÇOV NE DEDİ: agan'ın da onun ne söylediğini "Ortak açıklamavı biraz once anlamayıp yine de gülümsediğidinledıniz. Başkan ve ben birçok ni vazdı. Izvestiya Mülkiyeliler Birliği'nde yemek yiyorduk. Uluç Gürkan'ın arkadaşı genç bir kadın geldi masaya. Yazılannızı severek okuyorum dedi. Yaşamınıza da özeniyorum. Ne güzel çevreniz var. Ressamlar, yazartar, müzisyenter. Onu gözlerımle okşadım. Asıl ben size özeniyorum, dedim. Benim yaşıma ge/ınceye kadar siz daha ne güzel şeyler yaşayacaksınız kimbilir. Ne güzel bir çevreniz olacak... Genç kadın tatlı tatlı gülümsedi. Ben de düşündüm ve gülümsedim. Güzel yaşıyorum gerçekten, güzel şeyler görüyorum. Güzel kişılerle karşılaşıyorum. Güzel kcnuşmalar dinliyorum. Geçende İngilizlerin ünlü Shakespeare oyunculannı seyrettim. Bir Yaz Gecesi Rüyası düşsel güzellikie bir oyundu gerçekten. Londra'da açıkhavada Regant's Park'ta oynuyor bu topluluk. Dekorları, giysileri, oyunları. dansları, şarkılanyla Shakespeare'e çağdaş bir soluk veriyorlar. oyunu İngiliz elçiliğinde bir yemek izledi. Tebrikler ve teşekkürlerle Büyükelçi Russel ve eşinin yüzünde güller açıyordu. İngiliz sanatçılar, Türkiye'de çok iyi bir seyirci toplulugu gördüklerinı söylediler. Konser salonuna gelen ünlü çalgıcılar, orkestra yöneticileri de aynı şeyi söyier her zaman. Oysa kimi çevreler de halk hoşlanmıyor diye kültür ve sanat alanındaki beceriksizliklerini savunurlar değil mi? Nev galeride Ömer Uluç'un resimlerini seyrettim geçen gün. Bunca yozlaşmaya karşın kişiliğini koruyan sanatçılarımıza saygı duyarım her zaman, Ömer Uluç da onlardan biri. Begeniye seslenmeyen bir ressam. Bu çok önemli bir olay bence, beğeniye seslenerek, ressamlıktan uzaklaşmak ve boyalarla uğraşmak ya da imzasını satmak tehlikesi var çünkü. Son günlerde o tür sergiler de gördüm başkentimizde, İspanya'nın beş büyüğünden biri. Velasqeuz bir kontesin portresini yaparken eleştiriliyor. Portreyi sahibine hiç benzetmıyorlar. Ressam eleştirilerden etkılenmiyor hiç. iki yüz yıl sonra benzetirler, diyor... Böyle öykülerle hüzünlenir, eikârlanırım çoğu kez. Sıyasal ressamlar neden böyle düşünmez acaba? Onların zaman ölçeği çok kısa, değil mi? Siyasal galeriler bu nedenle bir köşekapmaca görüntüsünde bence figüratif değil nonfigüratıf çizgiler içinde. Herkes bir oluşumda yer kapmak telaşında. Kişisel tırmanışlara yönelmiş bulunuyor. Örneğin SHP'de tepedeki özveriyle çok çelişen davranışlara rastlanıyor bu dönemde. Belli darboğazlar aşılırken, kim en yararlı olabilir yanşı yerine, başkalarına çelme atma yanşı... Ya da tam tersi, başkaları yıpransın ben özümü koruyayım. Geleceğin adayı olayım diye bir hesap. Bana çok ters gelir. Bu hesaplar, bu küçük hesaplarla asıl hesabı şaşırmak tehlikesi yok mu acaba? Velasquez türü, iki yüz yıl sonraya resim yapan bir sanatçıya siyasal galeride rastlanmıyor hiç. Çoğu günlük politika yapıyor göz boyuyor, begeniye sesleniyor. Odün veriyor, çağına, toplumuna ters düşüyor. Örneğin Atatürkçülük'ten söz etmiyor. Laiklik ilkelerini unutuyor Dine odün veriyor. Oysa bu gün Atatürkçülük'ten s ö i etmeye çok kişinin hakkı yok. Atatürk çağdaş Batı uygarlığını amaçlayan bir devlet adamıydı. Bu amaca ulaşmak için çizdiği ydlda hiç odün yok. Begeniye seslenen bir davranış yok. Pekiy bugün ülkemiz çağdaş Batı uygarhğının neresinde? İnsan haklarının neresinde?. Ozgür düşüncenin neresinde?. Dünyanın neresinde? İnsan coğrafyayı bile şaşırıyor kimi zaman... • • • Bu yazımı bir çini ustasını selamlayarak sona erdireceğim. o çini ustası Sıtkı Olçar, on iki yıl önce tanıdım onu, Avni Arbaş Kütahya'da çini çalışmaları yaptı bir aralık. Sıtkı Olçar'ın evinin altındaki atölyeyi özlemle anlatır hâlâ. Sıtkı Olçar o zaman atölyeyi yeni açmış. Çini sevdasına da yeni yakalanmış. Artizan galerisinin kurucusu mimar Ertan Mestçi ikide bir Kütahya'ya gidiyor. Çini kuşlarla dönüyor. Ankara'ya, "Sıtkı'nın Kuşları" diyor. Kanatlarında çiçek açmış küçük kuşlar. Bir çini bahçesine benzeyen iri kuşlar. Mavi başlı kediler, horozlaria şenleniyor gözlerimiz. O küçük kuşları dünyanın dört bir ucuna uçurdum ben kanatlarında Sıtkı Olçar'ın göz nuruyla açmış çiçeklerle. Kütahya'dan selam götürdüler tüm dostlara. Sıtkı Usta, Beymen galerisinde bir sergi açtı geçen hafta. Çini tutkusunu, ustalığını kanrtladı. Kütahyalar. Çanakkaleler, İznik türü çalışmalarla çini sanatının görkemini yansıtıyor bu sergi... İznik çinilerini Kütahya'da doğurmaya çalışıyorum, diyor. İznik çinileri tarihe karışmış artık. Yüzyıllar geçmiş aradan araştırmacılar bile umudunu yitirmiş, Sıtkı Usta yitirmemiş. İznik kırmızısını da bulacağım abla, diyor, ramak kaldı... Bu tutkuya saygı duyuyor insan. Ertan Mestçi ne iyi etmiş de Kütahya yollarını aşındırmış; biraz ilgi, biraz destek bir çırağı ustalığa ulaştırabiliybr. Elbet yaptığı işe saygı duyarsa. İznik kırmızısı bana Fikret Mualla'nın bir öyküsünü anımsattı. Hasan Işık'tan dinledim vaktiyle, ünlü ressamımız Paris'te yargıçın karşısına çıkıyor Bir gün. Büyük şaşkınlık içinde, çünkü yıliardır aradığt bir rengi, o güzelim kırmızıyı bulmaktan başka suçu yok. Yargıça dert yanıyor. Sonunda kırmızıyı buldum. Sevinçle so/cağa Madım. Bir dostuma rastladım, sevincimi paylaştım onunla, birlikte yürüdük. Işıklı bir yer gördük içeri daldık. Dışanst soğuk orası s/cacık. Ben hep kırmızıyı anlatıyorum dostuma. Bir yandan da sarap içiyoruz. Bir şeyler yiyoruz. Yasam ne güzel diye düşünüyorum. Kırmızının öyküsü bitince kalktık. Yeniden atölyeme dönmek, resim yapmak istiyorum. Biri yolumu kesti. Bir kâğtt uzattı. Faturaymış. Ben saşırdım ceplerimi çevirdim tersine, çantamı gösterdim 1 frank bile yok. Adam kızdı, sonunda karşınızdayım. Fransız yargıç resimsever bir kişiymiş anlaşılan, kırmızı öyküsüyle etkileniyor. Fikret Mualla'yı affediyor... Dünyamız böyle işte.. Bir ressam kırmızıyı arıyor yıllarca, bir çini ustası İznik kırmızısı bulacağım diye tutturuyor. Kimileri de çok kısa sürede başanya ulaşmak için hayli ucuza savaşlar veriyorlar. Kimisi dünyamızı çirkinleştiriyor. Kimisi güzelleştiriyor. Sıtkı Usta da onlardan biri, kış ortasında bir bahar yaşadım çinileriyle, kirli havada güzel bir soluk... TURK MUSİKİSİ BESTEKÂRLAR KÜLLİYAT1 DERGİSt 25 YAŞINDA Büyük TÜRK SANAT MUSİKİSİ ŞÖLENİ Onlu 61 gsstvkat ve 48 J«J sanolçm l|ttraklyt» BESTEKÂRLAR GEÇİDİ 22.Kasım 85 CUMA AKŞAM YEMEKLİ GECE Sacjl 19 30 03 00 atasında • REZERVASYON Ranml Kalaycıoğlu YENİDEN OKURLARINA KAVUŞTU BUGÜN VE HER CUMA BAYİLERDE TEL: 526 25 74 TEL: 526 49 06 Caddebostan MAKSİM Gazinosu İSTANBUL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle