19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20KASIM 1985 CUMHUR/YET/J Türk Silahlı Kuvvetleri gizlî örgütü ve Mııhsin Batıır Saym Batur; Türk SiJahlı Kuvvetleri gizli örgütü ile sizin ilişkilerinizin tüm boyutian üe açıklanmasını kamuoyuna duyduğum saygıdan zorurüu görmekteyim. Bu nedenle yazacaklarımırı sizi rencide etme olasılığıru düşünmeksizin gerçekleri belgeleri ile gözler önüne sereceğim. Bu tarihsel görevi yaparken, özellıkle anılan örgüt ile olan ilişkilerinizi açıklayıp, bazı gerçekleri göz ardı edişimizi ve bu tavrınızla gözettiğimiz amaçlan açıklayarak bir yandan o dönemdeki niteliğinizi vurgulayıp, tarihin bir dönemine bir ölçüde ışık tutmak istiyorum. Türkiye'de ilk kez, 24 yıl sonra bu yazımla birlikte yayımlamak zorunda kaldığım 22 Ekim 1961 tarihli Mürted Protokolü'nün, sizin de imzanız bulunan sayfasında benim ve ihtilal hastası olarak suçladığınız, Silah ve Silahlı Kuvvetler Birliği gizli örgütünden arkadaşınız olan Talat Aydemir kadrosundan bazı kişilerin imzalan görülmektedir. Örneğin; 230'uncu Piyade Alay Komutanı P. Albay merhum Cahit Aksoy ve emekli Kurmay Albay Selçuk Atakan gibi. Oysa ki bu tarihten beş ay sonra, 22 şubat 1962 olayı ve 15 ay sonra da 21 Mayıs 1963 olayları meydana gelmiştir. Açıkladığım hususlarda kesin olarak görüldüğü gibi, 22 şubattan 5 ay önce bu kadro ile eylem ve fikir paralelinde olduğunuz için, ortak bir protokola imza koyuyordunuz. Bugün, eleştirisini tarihin yapacağı bir olayda, eylemini en kutsal varlığı olan yaşamı ile ödemiş bir örgüt arkadasınızı "ihtilal haslası" olarak suçlamaruzı değil size, hiçbir kimseye yakıştıramam. Müned Protokolü'nde sizin, Talat Aydemir'in, benim ve o dönemde Ankara'da bulunan butün generallerin (Saym General Nihat Tolunay ve Faik Türün hariç) imzalan bulunmaktadır. Müned Protokolü denilen bu belgeye imza koyan kişilerin büyük çogunluğu yaşamlarmı sürdüımekte olup, olayın tanıklandırlar. Bu olguların varlığına karşın Mürted Protokolü'nü gözardı etmeniz, sarurun hayaunızın en büyük talihsizlıği olmuştur. (I) Şimdi savlanmıza daha da açıkhk gelirmek için, Silahlı Kuvvetler Gizli örgütü ile ilişkilerinize Anılar ve Görüşler adlı yapıtınıza dayanarak yeniden bir göz atalım. (Anılar ve Görüşler S: 9398): özetle, "1961 yılının nisan ayında Mucip Ataklı aracılığı ile Silahlı Kuvvetler Birliği'ne imza atarak girdiğinizi ve bunun aynı zamanda bir ant olacağıru ifade ediyorsunuz." Devamla, "Istanbul ve Ankara'daki toplantılann çoğuna katıldığmızı ve bu toplantıların ateşli simalannın tstanbul'da Faruk Güventürk.... Ankara'da Talat Aydemir, Emin Arat, Necati Ünsalan ve General Abdurrahman Donık" olduğunu beyan ediyorsunuz. Ve " 6 Haziran 1961 olaylanna katıldığınızı ve o günkü legalite içinde Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na tayin edilen General Tulgan'a karşı 'Sizi komutan olarak artık tarumayacağız' ve Silahlı Kuvvetler Birliği'nin tstanbul ve Ankara'daki ve Milli Birlik Komitesi'nin havacı üyeleri ile teraas ve isbirliği halinde eylem ve baskıya (Ankara Uzerinde gösteri uçuşlan dahil) geçtiginizi ve General Irfan Tansel'in tekrar Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na getirilmesini General Tulgan, General Azaklı ve bir kısım kurmay albayların emekliye sevk edildiğini" ifade ediyorsunuz. Almtı yapmak durumunda kaldıgımız bu beyanlarınız sahife 88'de yer alan " tipik bir cuntacı ve ihtilalci degildim" seklindeki kendinizı savunmanız ile tam bir tezat teşkil etmektedir. Öylesine ki, yasal bir atama olayını ters yüz edebilmek için eylemli bir kalkışmaya en aktif bir biçimde katılarak ihtilalci bir tavır içinde bulunuyordunuz (Anılar ve Görüşler S: 104105)'te ise özetle, "Ekim ayının sonlanna doğru Istanbul'dan davet aldığınızı fakat git•mediğınizi, sonradan öğrendiğimize göre bazı general ve subayların katılması ile 21 Ekim Protokolü diye bir yazılı metin ımzaladıklarını ve 25 Ekim 1961 'den sonraya kalmamak şartı ile yönetime el koymaya karar verdiklerini, sizin işi cıddbye almadığurzı , başta Cevdet Sunay olmak Uzere komutanlann katılmayınca, bu teşebbüîüu akâmete uğradığmı " daha sonra "Meclisin açıldığını, Cumhurbaşkam'nın seçildigini, tnönü'nün Başbakanlığa getirildiğini, ilk koalisyon nükümetinin kuruldu|unu, 1961 yılına girerken huzurlu olarak çok sevdiğiniz mesleğiniz ile uğraşmaktan memnun olduğunuzu.." ifade ediyorsunuz. Evet Saym Batur; 21 Ekim Protokolü'ne imza aıan kişilerin büyük çogunluğunu ciddiye almamakta çok haklıydınız. Çünkü; onlar birkaç gün sonra imzalannın tam tersi bir karar olan Çankaya Protokolü karşısında sessiz kalarsk tükürdüklerini yaladılar. İmzalannın onuruna sahip çıkmayan bu kişîler yukseldikçe yükseldiler. Hatta bazılan bir değil, birkaç yönetim kurulunda bulunarak "asalak maaş" almaya devam ediyorlar. (2) Ancak bu açıkladıgımız hususlar sizin de çok iyi bildiğiniz gibi Istanbul grubuna aittir. Oysa Silahlı Kuvvetler Gizli Örgütü'nün bir de Ankara grubu vardır. Nitekim Istanbul grubu 21 Ekim 1961 günü almış olduğu müdahale kararını Ankara grubundan bazı kişilere vermiş ve özel kurye uçağı ile ayru gün Ankara'ya göndermiştir. 22 Ekim 1961 günü Ankara grubu Mürted'te toplanarak tstanbul grubu karanna oy birliğiyle katılmıştır. Yayımladığım belgede sizin de imzanız bulunmaktadır. O tarihte Tuğgeneral rütbesinde bulunuyor ve Eskişehir'de kadro* su Korgeneral olan l'inci Taktik Hava Kuvveti Komutanlıgı'nı deruhte ediyordunuz. O dönemde alçakgönüllülüğünüzu kaybetmemiş olacaksınız ki, Kurmay Yarbay Talat Turhan'ın hizasına imza atmakta bir sakınca görmemişsiniz. Hatta Talat Aydemir'in grubuna mensup bazı albayların da sizin üzerinizde bir yere imza koymalanna ses çıkartmayacak ölçüde ihtilalci bir görilş içinde bulunmuşsunuz. Gayet doğal, bir gizli örgüııe hiyerarşi sökmez. Oraya üye olan herkes, tek oy hakkına sahiptir. Yayımladığımız belge de, bunu açıkça kanıtlamaktadır. 22 Ekim 1962 günü Mürted Protokolü'ne imza koyan bütün generaller, albaylar içinde en genç rütbeli biriki yarbaydan biri de bendim. Örgütün tüm faaliyetlerine aktif olarak katıldım. Bugün de katıldığım eyleme , tarihi süreç içindeki doğruluk ve yanlışlığına bakımksızın özeleştirimi yaparak sahip çıkıyorum. Oysa Mürted Protokolü'ne imza koyanlar, tıpkı 21 Ekim Istanbul Protokolü'ne imza koyan sayın kişiler gibi imzalannın onuruna sahip çıkmak cesaretini kendilerinde bulamadüar. Ancak imzalannın onuruna sahip çıkan birkaç kişi, bu davranışlarının hesabını kımi darağacında, kimi işkence evlerinde, bir kısmı ise hasiphanelerde çürüyerek verdiler. örneğin; Silahlı Kuvvetler Birliği'nin tipik bir küçük burjuva kaypakhğı olduğunun en somut kanıtı, bu örgütün üyesi olan Korgeneral Fikret Köknar'ın Garnizon Komutanı olduğu bir dönemde, onun bilgi ve görgüsü altında, benim Silahlı Kuvvetler Birliği örgütü eski bir üyesi olarak, Zihni Paşa Köşkünde işkenceye gönderilmeme seyirci kalışıdır. Onun yarunda, benim işkence altında olduğum dönemde, Silahlı Kuvvetler Birliği eski üyesi olan Orgeneral Gürler, Kara Kuvvetleri Komutanı, siz, Hava Kuvvetleri Komutanı, Oramiral Kayacan ise Donanma Komutanı ve fstanbul ili Sıkıyönetim Komutan Yardımcısı idiniz. Şimdi vurguluyarak bir gerçeği açıklamak istiyorum. Bu ve benzeri cuntasal örgütlenmelerin dün olduğu gibi bugün de ulusa hiçbir yaran olmamıştır, olmayacaktır. Emekçilere ve vatansever tüm kişiler ile siyasal parü ve demokratik örgütlere ülkemizin gerçek demokrasiye dönüştürülmesinde yasal olarak kavga vermelerini tek seçenek olarak önerıyorum. Böylece günah da çıkanmış oluyorum. Bu kanımı aynı doğrultuda 10 yıl önce yargı önünde de açıklamıştım. Yineliyorum. Tekrar başa dönelim. 21 Ekim 1961'de Istanbul'da, 22 Ekim 1961'de AnkaraMürted'te, 15 Ekim 1961 günü yapılan seçimlere müdahale karan alımyor ve parlamemonun açılmaması öneriliyordu. Gerekçesi ise; seçimle gelen kişilerin nitelikleri ile 27 Mayıs 1960'da devrilen kişilerin nıteükleri ve dünya göriişleri arasmda paralelhk bulunması, çoğunluğu bu kişilerden oluşan bir parlamentonun 1961 Anayasası gibi sosyal içerikli, emekten ve özgürlüklerden yana bir yasayı uygulayamayacağı, üikenin yeniden geçmişte olduğu gibi bir kısır döngü içinde zaman kaybedeceği endişesiydi. thtilalci nitelikteki bu kararda yer aimama karşın, bugün demokrasiyi savunuyorsam da, gerçek değerlendirmeyi tarihe bırakıyorum. Ancak bir kanımı da açıklamamın sırası gelmiştir. Şöyle ki; gerçekten 1%1'den sonra gelen siyasi iktidarlar, bir yandan Çankaya Protokolü ile Silahlı Kuvvetler, vermiş olduğu sözleri tutmaması nedeni ileordu içindeki devinimlerin tarihsel suçlulann durumuna düşerken, diğer yandan 1961 Anayasası'nı uygulamak şöyle dursun, onu değiştirmek için yoğun bir çaba harcayarak ülke içindeki siyasal kargaşanın teşvikçisi ve tahrikçisi durumuna düşüp iki kez Türk Silahlı Kuvvaleri'ni politikanın içine çekmişlerdir. Buna karşın, her iki olayda da parlamento içinden ne yazık ki bir Mirabeau çıkmamıştır. Bu durumda eğer alınan müdahale kararlan uygulanmaya konulsa idi, belki bugün üikenin daha iyi bir siyasal ortamda bulunacağı bir varsayım olarak düşünebilinirdi. Ancak Silahlı Kuvvetler Birliği üyeferinin çoğunun ipliği pazara düştüğü günUmüzde, bu konuda da iyimser olamıyoruz. Gerçekte Istanbul ve Ankara grubunun müdahale kararlan Sunay'ın önüne götürüldüğünde, örgüt tüzüğü gereğince Sunay için tek seçenek vardı; onu tasdik etmek. yıl Inönü'nün ölüm yıldönümü ile Cumhuriyet gazetesinde yayımianan bir yazınızda; Çankaya'da, İnönü'den "ilk demokrasi dersi aldığınızı" beyan ettiniz. Mürted Protokolü'ne imza atarken ihtilalci olan siz, birkaç gün sonra İnönü'den nasıl demokrasi dersi aldığınızı söyleyebilirsiniz? Sizin statünüzde bir kişinin birkaç gün içerisinde iki uç (extrem) arasmda tahlarevalli oynamasının inandıncı açıklaması olanaksızdır. Gerçekleri gizlemenin, size bir şey kazandırmayacağım geç de olsa algılayacağınızı umanm. Kuşkusuz o dönemde başta bulunan kişilerin böylesine keskin dönüşler yapacak yapıda olmasına karşın, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin genç subaylan, 27 Mayıs düşüncesinin sahip ve izleyidsi idiler. Bunlar, başlanndaki kişiler gibi dönmesini bilmedikleri için, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde bulunan ve imzalannın onuruna sahip çıkan albayların hiyerarşisi içine girmeyi yeğlediler. Olaylara böylesine bir perspektif içinde bakılmaksızın, 22 Şubat 1962 ve 21 Mayıs 1963 olaylannı değerlendirmek olası olmadığı gibi, ucuz kahramanhk edebiyatı yapılmasına bizler gülüp geçeriz. 8 Eylül 1964 gunü Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nde, Askeri Ceza Kanunu'nun 148'inci maddesi (3) gereğince yargılanırken, yapmış olduğum savunmarun ikinci bölümünde, 27 Mayıs 1960 22 Şubat 1962 olaylannı değerlendirdim (Sayfa 1016). Bu bölümden Mürted Protokolü ile ilgili kısmı asağıya çıkartıyorum: "Silahlı Kuvveller içerisindeki bu huzursuzluk all kadenteye intikal ederek. bohicu tohumlann ekilmesi, şahsi davranıs ve gayretlerin meydana çıkması sonucunu dogurdu. Bu espri içerisinde 15 Ekim 1961'de genel secimler yapıldı. Seçim sonucunda rueydana çıkan öarumu görüsmrk üzere Mürted'le toplanıldı. V apılan görıişmelerden sonra, bu yapıda bir meclisin ülke meselelerini halledecek güçte olmayacağını ve olumlu bir ga»rel sarfedileme>eccği kanaaline vanldı. Toplantıda bulunan lum personel iarafından benimsenen bu kanaal, bir tutanak ile tespit edildi ve imzalandı. Bu tarihte Ankara'da bulunan \e bugiin Silahlı KuvveCler'in üst kademelerini işgal eden generallerimiz, altıklan imzalara ve verdikleri sozlere sadık kalmamışlardır. İceriği bugüne kadar açıklanmamıştır. Bu belgeye göre; Mürted loplanlısına katüan kişiler, birbiri aleyhinde çalısmayacaktanna dair bir de şeref sözu vermişler ve imza Bu zorunlu beraberliği asla kabul edemeyeceğim için Bomba Davasında "affı kabul etmeroe" dilckçesi vermc bir yana, karan da temyiz etmiş bulunuyorum. 10 yıldan bu yana sonuçlanmayan bu davanın akıbetini de merakla beklemekteyim. Ancak anılanmız ve yankılannın davaya yeni bir boyııt getirmiş olmasını gözlemlemenin de huzuru içinde bulunarak sizlere teşekkür etmek isterim. Çünkü açık yüreklilikle yazılan anılarınızın bir bölümünde zamanında bize atılan ön anayasa taslağı ve devrimci kadro' listesi gibi suçlann sizler ya da altınızda olduğunu beyan ettiğiniz cunta tarafından işlenildiği, zamanında öne sürdüğünüz iddialar paralelinde açıkça onaya çtkmış bulunmaktadır. Sayın Batur; Siz ile ben, neden aynı potaya konulamayız? Çünkü; siz, yapıtınızın 272'inci sayfasında belirttiğipizgibi, "ılımlı reformist"sinız, ben ise devrimciyim. "Ihmk reformist" olma savmıza karşın. gerçekte o da değilsiniz. Nitı'kim o dönemde Yankı dergisine muhtıracı komutanlar olarak siz " t d a reyi maslahatçdar reform yapamazlar" derkeı:.Gürler ise "Anayasanın öngördügü reformlar, Atatıirkçii gönişle mutlaka yapılacaktır" şeklinde beyanat vermesine karşın ve "Anılar ve Görüşler" adlı yapıtınızın 39 ayn sayfasında "reform" sözcüğü geçmesine karşın, sorumluluğunu taşıdığınız ve devamlı savunduğunuz o dönemde hiçbir reform yapılmadığına göre ben, sizi "ılımlı reformisl" olarak bile nitelendiremiyorum. Sayın Batur; 1985 yılı haziran ayında l'inci baskısı yayımianan yapıtınızda "ılımlı reformist"siniz, 13 Kasım 1985 günü yayımianan General Celil Gürkan'ın anılarına yanıt yazınızda "sosyal demokrat düşüncHi sade vatandaş" olduğunuzu ifade ediyorsunuz. Eğer gerçekten bu noktaya gelmişseniz, sizi gönülden kutlanm. Ancak demokrat veya sosyal demokrat olmak savında olan bir kişinin insar.a ve inşanlar arasındaki eşitliğe ve özgürlüklere saygı duyması gerekir. Bir yandan generalleri dahi kuçük görürken, bir yandan da sade vatandaş olduğunuzu iddia ediyorsunuz. Sosyal demokrat olabilmek için, bu çelişkiden kendinızi arındırmanız gerekir. da kendinizi Atatürkçü sayıyorsunuz. Bu çelişkiden de kendinizi kurtarmalısınız. Neden mi? Açıklayayım; Size göre Atatürk, en büyük Türk reformisti, siz ise ılımlı reformistsiniz. Kaldı ki Atatürk'ü en büyük devrimci olarak niteleyen de gene sizsiniz. "Ilımlı reformist" İik ile devrimcilik arasında en küçük bir bağmtı bile olamayacağına göre, bu yönden de Atatürkçü sayılmamanız gerekir. Sayın Batur; Tüm bu eleştirilere karşın yapıtınızın kutlanacak yönlerinin de bulunduğunu ifade etmek isterim. 1. Yapıtınızda gizli olması gereken Milli Güvenlik Kurulu toplantı tutanakiarını yayımlıyorsunuz. Bu hizmetiniz, bir yandan demokrasideki açıklık kavramına uygun düşerken, diğer yandan da o kurulu teşkil eden kişilerin dünya görüşlerinin, hukuk anlayışlannın, ekonomik bilinçlerini ve kültürel kapasitelerini ortaya koyuyorsunuz. Gerçekten bu kişiler içinde seçkin bir yeriniz olduğunu belirtmeliyim. Nitekim 24 Mart 1973 günü Genelkurmay BaşkanlığYnda yapılan orgeneraller toplantısında ("Anılar ve Görüşler" S: 432436) söyledigıniz sözlerde gerçek payı varsa sizden sonra cuntacılık ve darbeciliğe hevesienenlerin sonlannın hüsran olacağıru varsayarak, demokrasi adına iyimserliğe kapılabilirız. Orgenerallere karşı diyorsunuz ki; "Bana göre anarşinin durdurulması hariç, 12 Mart'ın hemen heraen hiçbir isleği yerine getirilmemiştir. Diger laraftan rauhtıra}! tesadüfen ben kaleme aldım. Fakat hiçbir zaman üçüncü maddesinin işlctilmesini istemedim. Sebebi de afedersiniz... biz memieket idaresine ait hiçbir şey bilmiyonız. Bu orgeneral ve korgeneral kadrosu ile idareye el koyarsak memleketi batırınz." Evet Sayın "ılımlı reformisl" Batur; bu konuda size tüm içtenlikle katılıyorum. Bu nedenle de Turün'ün, Zihni Paşa Köşkünde 50 yaşından sonra faşizmin ne olduğunu falaka altında tanıdıktan sonra darbecilik ve cuntacılık batağının ne demek olduğunu algıladım ve demokrasiye daha bir içtenlikle gönül verdim. 2. Sayın Batur, yapıiınızda ülkemizde sürekli demokrasinin üzerinde "Damokles'in lulıcı" gibi duran güçlerin varlığını ortaya koyarak demokrasi adına faydalı bir işlevi yerine getiriyorsunuz. 3. Sorumluluğunu hâlâ paylaştığımız ve tek savunucusu kaldığınız 12 Mart döneminde işkencenin varlığını kabul etmenizdeki gerçekçi tutumunuzu saygı iie karşılıyorum. (Sayfa 371375). Sayın Batur; Yapıtınızda iyi bir zamanlama yaparak "tipik cualacı ve ihtilalci" olmak imajınızı silip demokrat görünmek istemiştiniz, ama 115 Ağustos 1985 tarihli ve 27 sayılı "Yeni Gıindem" dergisine yaptığınız açıklamada, "Demokrasi ütopyası için deviel mi çöksün?" dıyerek, demokrasiye olan inançsızlığıruzı farkında olmaksızm ifade ediyorsunuz. Bu çelişki de sizin adınıza büyük bir talihsizük olmuştur. Sayın Batur, demokrasi bir ütopya değil, kökü Milat'tan Önce'ye Atina Site'sine kadar dayanan iki bin yıllık bir gerçektir. Sayın Batur; Tüm hayatım boyunca insanlan değerlendirirken, kendime göre bazı ölçütlere bağlı kaldım, Bu anlayışla değerlendirmemi yaparken; dürüst, ahlaklı, erdemli olanlar ile kültür ve beyin kapasiteleri üstün olanlara özel bir yakınlık duydum. Makam ve rütbe taşıyan kişilere de bu ölçütler içinde saygı duyanm. Hâlâ generaUere tepeden bakan bir tavır içinde olduğunuz için, ben, Sayın Mumcu gibi nezaket gösterip sizi evime ne acı kahve, ne de tatlı kahve içmek için çağırmryorum. Bu nedenle de on binlerce sahifelik "Bomba Davası" nda sizi yargılamak isteyen güçlerin niyetlerinin tumünü öğrenmekten yoksun kalacaksımz. Ancak " ( ) davası" olarak geçiştirdiğimiz, kanıma göre Türk demokrasisi ve ülkemin tüm legal örgütlerine olan saygımdan, anılan davadaki hesaplaşmanın sonuçlandınlması gerekliliğine inandığımdan. pek yakında "Bomba Davası gerçegi" başlığıru taşıyan bir özet yazı ile Talat Turhan yanında Muhsin Batur'u sanık yapmak isteyenlerin tertıplenni açıklayacagım. Saygılarımla. Talât Turhan açıklıyor 1 Talât Turbcn NOTLAR , ürted protokolüne imza koyanlar, tıpkı 21 ekim Istanbul protokolüne imza koyan sayın kişiler gibi imzalannın onuruna sahip çıkmak cesaretini kendilerinde bulamadüar. 'ayın Batur, Mürted protokolüne imza atarken ihtilalci olan siz, birkaç gün sonra İnönü'den nasıl demokrasi dersi aldığınızı söyleyebilirsiniz? z Mürted Protokolünün altmdaki imzalar Çünkü bu örgütün başkanı olarak veto hakkı bulunmadığı gibi, sadece tek oyu vardı. Sunay, bu yola başvurmaksızın, her zaman yaptığı gibi ilk önce "Genisletilmiş Komuta Konseyi"ni toplamak sureti ile kararlan sulandırdı, daha sonra da parti liderleri ile komutanlan bir araya getirip Çankaya'da pazarlığa oturarak İnönü'nün de katkısı ile parlamentonun açılması sağlandı. 21 Ekim 1961 ve Mürted Protokolleti'ne imza koyup da, Çankaya Protokolü'nü içine sindirenler, gerçekte demokrasiden yana tavır almayı kişisel çıkarlanna uygun görmüşlerdir. Fakat hiçbir gerekçe göstermeksizin üçdört gün önce atüklan imzalanm görmemezlikten gelmelerini gerek kendi kişiliklerine yüklediği sorumluluklan ve gerekse tarihsel suçluluklarını sürekli olarak gözardı etmişlerdir. Sayın Batur; Siz, bu kişilerden önde gelenlerden birisi olduğunuz için, 22 Ekim 1961 günü Mürted'te secimler sonucu teşekkül edecek parlamentoya müdahale karan alıyorsunuz. Birkaç gün sonra da Çankaya Protokolü'ne imza atarak hayatınızın en büyük çelişkisini yaşıyorsunuz. Bu durumda doğal olarak Mürted Protokolü'nü şahsınız açısından es geçmekte yarar görüyorsunuz. Çünkü; bu tutumu benimsemezseniz, Çankaya Protokolü'ne sahip çıkamazsınız. Nitekim geçen iihni Paşa Köşkü'nde 50 yaşmdan sonra faşizmin ne olduğunu tanıdıktan sonra, darbecilik ve cuntacılık batağının ne olduğunu algıladım ve demokrasiye daha bir içtenlikle gönül verdim. koymuşlardır. Halbuki oetice lamamen aksi şekilde ortaya çıkmış, gruplasmalar meydana gelmiş, memlekei çeşitli badirelere sunıklenmiş, sokaklara bırakılan 'genç Harbiyeli', bu davnınışın kurbanı olmuştur." Sayın Batur; Mürted'te imzalanan bu ikinci protokolü, bu kadar belgesel açıklamamdan sonra anımsamış olmahsınız. Lütfen bir özeleştiri yaparak birbirlerine kalleşlik yapmayacaklarına namus sözü vermiş bu kişilerin ne ölçüde amlarma sadık kaldıklarını ve bu arada kendi durumunuzu da kendiniz saptayınız. (4) Sayın Batur; 196O'lı yıllarda sizinle Silahlı Kuvvetler Gizli Örgütü'nün aynı ilkelerini paylaşmış olacağız ki, bu örgütte birlikte bulunduk. Oysa o dönemden bugüne kadar geçen süreç içerisinde özellikle 1970'li yıllardan sonraki dönemlerde tam bir karşıtlık içerisinde olmamıza karşın (Anılar ve Görüşler) adlı yapıtınızın 372'inci sayfasında değindiğiniz, fakat ismini özenle gizlediğiniz Bomba Davasında Faik Türün ve ardındaki güçler. Orgeneral Faruk Gürler'i cunta başı, sizi ve Oramiral Kemal Kayacan'ı cunta üyeleri olarak suçlayıp benim yanımda samk sandalyasına oturtmak istediler. (5) Sayın Batur; 27 Mayısa ve onun en büyük eseri olan 1961 Anayasası'na başlangıçta sahip çıkmanıza karşın, anılan anayasanın sorumluluk taşıdığınız 12 Mart döneminde daha önce karşı çıktığınız güçlerin istekleri doğrultusunda değiştirilmesine göz yummak zorunda kaldınız. Yapıtınızın 60 değişik sayfasında bu konudan söz edişiniz. savımızın açık bir kanıtıdır. Sayın Batur; Ben halen, 1%1 Anayasası'na olan bağblığımı koruduğum gibi, bu anayasanın getirdiği sosyal hak ve özgürlükler ile hukuk düzeninin daha ilerisinde bir anayasa sistemi düşlemekteyim. Görüyorsunuz ki, bu konuda da sizinle beraber olmamız söz konusu edilemez. Sayın Batur; Yapıtınızın 194, 272, 300, 314, 329, 499, 557, 569, 573, 570, 577'nci sayfalarında reform, inkılap, ihtilal, devrim gibi sözcüklerin, tıpkı günümüzde olduğu gibi bir kavram kargaşasına dönüştürüldüğunü üzülerek gördüm. Bu noktada sözü uzatmaksızın bir hususa değinmek istiyorum. Yapıtınızın 329'uncu sayfasında Atatürk'ü "en büyük Türk refonnisti" olarak nitelerken, sayfa 569'da ise; "Atatürk'ün en büvuk devriıuci olduğunu" ıVd; cd \orsı.n 17 Sonıa (I). Mürted Protokolü 'nde ımzası olan kişileri açıkiamaya davet ediyorum. (2). Hürriyet, 3 Kasım 1985 pazar sohbeti Emin Çölaşan, "Haftamn K'onuğu Turgut Sunalp". 13) Askeri Ceza Kanunu Madde 148: Siyasi bir partiye üye olmak, siyasi amaçlı toptantı yapmak, nuluk söylemek, yazı yazınak, siyasi toplantılara kaıılmak, siyasi mahiyette beyanname hazırlamak veya hazırlanmış beyannameyi ımzalamak, yaytn organlarma uiaşıırmak veya dağıtmak gibi. özet olarak, askeri ^ahısların siyasi faaliyeüermi men eden ve cezalandıran bir yasadır. 14) Türk Silahlı Kuvvetler Birliği Gizli Örgütü'yle ilgiliyaytnlar: a. Genç Kemalistler Davasında Talaı Turhan 'm savunması 8 Eylül 1964. b. \ e Talat Aydemir konuşuyor. 21 Ekim Protokolü Mürted Protokolü (Sayfa 108109). c. "Gölgedeki Ad'am" Emekli Kurmay Albay Dündar Seyhan (Sayfa 130135). Silahlı Kuvvetler Birliği Talaı Turhan'ın açıklamaları. (Sayfa 155160). Silahlı Kuvvetler Birliği ve CHP. Genelkurmay Baskanlığı 'ndaki lop/antı (Sayfa 165). d. "thtilal Çıkmaj" Emekli Kurmay Albay Emin Aytekin. Cemal Tural ve Silahlı Kuvvetler Birliği (Sayfa 120123). 21 Ekim Protokolü. Sunay ve Silahlı Kuvvetler Birliği (Sayfa 166170). e. "Ihıilalciler Arasmda Bir Gazeteci" • Bedii Faik. Silahlı Kuvvetler Birliği (Sayfa 101103). Sunav, Silahlı Kuvvetler Birliği'ne sahip çıkıvor. (Savfa 103104). Silahlı Kuvvetler Birliği'nin kudreıi. (Sayfa 104105). 21 Ekim Mürted Protokolleri. (Sayfa 105İÖ& 175172176). f. "Geliyorum Diyen İhtilal" Silahlı Kuvveıler Birliği (Sayfa 1517) Mürted (Sayfa 20) 21 Ekim Protokolü (Sayfa 1826). g. "Üç İhıilal Hikâyesi" 21 Ekim Protokolü (Sayfa 147/ Çankaya Protokolü (Sayfa 150160) (5) a. Istanbul 1 'inci Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcısı Sülevman Takkeci'nin hazırladığı 21 Ocak 1975 gün veSayı: 1975/5 S.T. Esas: 1973 79sayılıesashakkmda mülalaa. b. 3 Kasım 1985 gün 43 M I ; / ; Sokta Dergisi 2ö 35 sayfaları arasmda yer alan aydınlannıavan ola\lar Bomba TEŞEKKÜR Çok değerli aile büyüğümüz KONGRE İLAM ONBİRAY GENÇLİK SPOR DERNEĞİ Kongremiz 22.12.1985 pazar günu saat 11.00'de kulübümüzde yapılacaktır. Üyelere duyurulur. Adres: Nişanca Davmağa Cad. No: 35 Otakçıiar/EYÜP. GÜNDEM: 1) Açılış ve saygı duruşu, 2) Yoklama, 3| Divan Başkanı secimi, 4) Çalışma raporunun okunması, 5) Mali durumu, 6) Yeni Yönetim Kurulu seçimi, 7) Kapanış. ÇAGRI Genel Hizmetls Sendikası Kültür ve Sanat Gecesi Abdurrahman YURTTURU'nun Cenazesine işıirak eden, çelenk gönderen, çelenk yerine Türk Eğitim Vakfı'na bağışta bulunan, mektup, telefon, telgrafla ve bizzat evimize kadar gelerek acımızı paylaşan, iüm akraba, dosl ve arkadaşlarınuza sonsuz teşekkürlerimizi sunarız. AİLESİ Arif SAĞ Muhlis AKARSU Muharrem AKKUŞ Mine YALÇIN 23 KASIM 1985 CUMARTESİ Yer: TEPtBAŞI GAZİNOSU Saat: 19.00 24.00 Arası Gazeteci çifte 2 oda 1 salon 70.000. TL.'ye kadar aranıyor. 526 10 00/470 10.30 1800 arası İRALIK DAİRE îşinin ustası Reklamcılar Arıyoruz M u s t e n k m s ı l c ı s ı »• *™«*jjaıüı dcnoyimli. >* * > 11 ^^ M™Meıin \e senaryo ya/abilfcek fcn a/ y \ıl aians tn a/ » \ıl .I\M\>. dcnı'yimlı. ^ Radar, seçimini rcklumcılık için >apınış •roklamcılan" wagın>or \ r.. . rri >:i| . 1 . . Koıuısmla ilailı \iik>.ek oâronim \ • Koıuısıi'.la ıluilı \iik^ k ZUHAL SAYAR (ERSOY) ile • SARKİS PAÇACI SERAMİKHEYKEL SERGİSİ 1730 KASIM 1985 TAKSİM SANAT GALERİSİ (Başvurular kcsinlikle gızli tutulacaktır.) du/e>do Ingili/ce hılcp " .«> f FAYSAL SAYAR Evlendiler. 14 KASIM 1985 CADDEBOSTAN Müşlfri lcnısik'ilerı bölüıminün a.si>unlıçını da uMİcnebılccek nıulıkte: ı>i dorcccde İneilı/cc bılen MAÇKA SANAT GALERİSİ ömer uluç Kolejlilere FRANSIZCA ders verilir 161 58 93 (Akşam) resim sergisi ' 00 • 1900 .ıra*. ac^>1» E^'AM CAD .11 MAÇKA SUDİYE TOP ISKENUKR AKSOY ııi^aiilaııüılar IV HaMnı 19S5 Ada\ların. IWMM) nolu lclclondun r:ındo\u alnıaları rica odilir. Sahibinden Piyano 166 83 42 Kiralık aranıyor. Bankada çalıyın bir bayan için Bejiklaş. L.evcnt, Mccidiyekoy civarında k daire aranıyor. 164 08 02 RADAR REKLAM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle