29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OLAYLAR VE GORUŞLER Haskeli Çöküntü îkonomik yetersizlik, birçoklarında önce maskeli çöküntüyü, depresyonu ç ileride yaşam isteksizliğini ortaya çıkarmaktadır. En önemlilerinden ari de alkole ve uyuşturucu maddelere düşkünlüğü ve bunu bulmak için ter şeyi yapabilen ahlak anlayışı ile karakterize psikopatiyi geliştirmesidir. mutluluk vermesi gerektiğini fark edersiniz. Üstelik bu rahatsızlığın pençesine düşmeden çalışma gücünüzü ayakta tutar, ekonomik gücünüzü de devamlı arttırabilirsinir. PSİKOPATİ Bozulan kişisel ekonomik durumların en çok geliştirdiği dengesiz ruhsal yapılardan bir başkası da psikopati demiştik. Psikopati, bozuk ekonomik sosyal ve yakın çeyresel etmenlerin (faktörlerin) yarattığı sıkıntı ve yokluk karşısında kişinin ruhsal dengesinin bozulması ve dengeyi ararken ortaya çıkan davraruş bozuklukları olarak tanımlanmaktadır Kısacası, ruhsal gelişîm alanında duraklamadır. Karakter ve ahlakın gelişimine bağlı olarak kişinin ruhsal yetenek ve heyecan tepkilerinde bozukluklar olarak kendini belirten bir ruh geriliği olarak kabullenilmektedir. Şöyle ki: Ekonomik koşullann uygunsuzluğu önce kişide değer eksikliği duygusunu geliştirir. Birçok arzular tatmin edilmeden kahr. Bazı şeyleri elde etmek için fazla bir önem göstermeye zorunlu olduklarını anlayınca çocuklar, çabucak büyüyüp yetişkin bir insan olmayı çok isterler. Arkadan yetişkinlere özgü sayılan sigara ve alkole özenilir. Maddi bir dünya görüşü erkenden belirir. Her şeyin para ile karşılanabileceğine inanmaya başlar ve birinci hedef bu olur. Yaşam boyunca bütün toplumsal sorunlar (arkadaşlık, meslek ve evlilik) hep bu dunya görüşü ile karşjlanır. Arkadaşlıklar, mesleklet, toplumsal yaşam için değil, yalruzca para kazanma aracı sayılır. Aşk ve evliliği zevk ve parasal yönden düşundüğü için, hayat arkadaşına sadece bunlan veren bir kişi gözüyle bakılır ve doyduğu ya da bıktığı zaman terk edilir. Bu, parasızlığın insanı başkalanndan çok kendini düşünmeye, yani egoistliğe itmesiyle oluşur. Zor ekonomik koşullar, çocukları, büyükleri yanında ciddi işlere yöneltir. Genç yaşta bezginlik Dr.ERDOĞAN AYDOĞAN NöroPsikiyatrist Pahalıhk, iflaslar, işsizlikler e daha birçok nedenlerle bozuton kişisel ekonomik koşullann nhsal bozukhıklar yarattığı sapunmıştır. Dünyada, parasal necenli ruhsal bunalım ve hastalıklır son zamanlarda hızla yayılnaya başlamıştır. Pahalılık, bir lakıma soyut bir olaydır. Alım glcünü aşan her şey pahah saylabilir. Böylece, birine pahah dan şey, başka bir kişi için pabalı görünmeyebilir. O halde pahalıhk değil, ekommik yetersizliktir insanı hasü eden. Bir mahn istediğiniz kadar fiyatı artsm, alım gücünüzk beraber artarsa bu yiızden hasta olmanız olanak dışıdır. Ekonomik yetersizlik, birçokünnda önce maskeh çöküntüyü, depresyonu ve ileride yaşam isteksizliğini ortaya çıkarmaktadır. En önemlilerinden biri de alkole ve uyuşturucu maddelere düşkünlüğü ve bunu bulmak için her şeyi yapabilen ahlak anlayışı ile karakterize psikopatiyi geliştirmesidir. Gittikçe zorlaşan sosyoekonomik koşullar, aşağıda belirteceğim önce sinirsel yorgunluğunuza neden olabilir. "Yorgunum, kararsızım, isteksizim her şeye karşı, işimde yctersizim, aüem ve çok sevdiğim çocuklanm bile gözümde değil." Mutsuzluğa özdeş bir bunalım örneği olan bu sızlanışlarda sinirsel yorgunluğunuzun başladığı bilinmelidir. Arkasından uykusuzluk gelişir, hiçbir yere sığamazsınız sanki. Üstelik her şeyden ahnır, olur olmaz şeye kızarsınız. Kendinize güveniniz azalır. Cinsel yaşamınız bir işkencedir. Mideniz, barsaklarınız alt üst olmuştur, soluğunuz sıkışır. Her şeyden korkar çekinir olursunuz. Kötü olabilecek biitiln şeyler olmak üzeredir sizce, yuzünüz solgun, elleriniz titrek ve terlidir, çarpıntınız ve baş dönmeniz vardır. Bu maskeli çöküntü belki sizi çevrenizle bir süre uyum içinde tutabilir. İşinizde verimsiz de olsa çalışabilirsiniz. Ancak yeterli olmadığınız ve her geçen gün sinirsel gücunüzun tükendiğini duyarsınız. Yorgun kişi, yakm dostlannın "canım, aldırma boş ver, takma kafanı" önerüeriyle bir süre a»runur durur, sonra panik başlar. Hasta olup olmadığını anlamadan ilk soru: "Acaba iyileşecek miyim?" olur. Evde büir bilmez ilaçlar kullarulmaya başlanır. Saldırgan bir kuşku ve çöküntü, bağışıkhk tanımayan yönde ilerler durur. Iç ve dış etkilere karşı dayanıklılık azahr. Olur olmaz şeye küsülür, çevreye kırıcı olunur. İŞTE BİR RUH SAĞLlGl REÇETESİ Maskeli çökuntüde olduğunuzu sizden başka kimse hatta en yakınınız bile anlamayabilir. Bu alaım aşamasında anlayışla davranmayabilirler de. tki şey önemlidir. kısa süre içinde diizelebilmetıiz için: Birincisi bu maskeli çöküntunuzün mutlaka geçeceğini, eski durumunuza döneceğinize ne pahasına olursa olsun inanmanız; ikincisi, olumsuz fıkirterinizle uğraşmayı bırakmanızdır. Onlann yanına olumluları koyup iradenizi serbest bırakınız. Örneğin: Ben sağlıkh olacağım, ben daha verimli olup fazla çalısma da yapabüirim, ben işimi seviyorum, ekonomik durumum düzelecek gibi. Biyonik bir kompütür olan beynimiz bu yeni fikirlerle, iyiye ve güzele hemen programlanır. OÎumlu düşünceler kendiliğinden artmaya başlar. Olumsuzluğuna inandığınız bütün fikirler sizi serbest bırakır. Umar arama çabası kendiliğinden gelişir. Bir ay sonra ödenecek fatura, pahahhk, bütçeyi denk getirememe, dersi kötü çocuğunuzun durumu, gelecek kaygısı, zor ekonomik koşullar yıkıcı özelliğini kaybeder. Kızdığıruz amırinizin sizi sevdiğini ve kouıduğunu farkedersiniz. Maddi gücünüzü arttıracak, düşünemediğiniz bir süru olumlu görüşler karşınızdadır. Mutluîuğu az para ııe elde etme sırrına erişiverirsiniz. Alkol ve sigaraya umutsuzca sanlışınız azalır. Zevk için içer olursunuz. Dinlenmeyi ve sinirlerinizin gerginliğuıin azalmasını düşünürsünüz. Yaş döneminde iseniz bunun doğal olduğunu benimser, paniğe kapılmadan geçeceğini anlarsınız. Çalışma ortamı ve konut şartlarının düzeltilmesi gerekli olduğunu, kendinizi harap etmeden ve sabit fikir yapmadan çevrenize anlatabilirsiniz artık. Olayların esprili yönlerini bulmaya başlarsınız. Aynca uykusuz kalmamayı beyniniz oıomatikman istemeye başlar. Olanak dahilinde ise bir süre izin kullanmanız, bulunduğunuz çevreden uzaklaşmanız tatlı bir istek olarak gehr. Yüriıyuşler yaparsuıız, bakışlannu doğa ve sanata yönelir. Bir de bakarsınız bir resim sergisini izliyorsunuz ya da bir konserde dostlannızla berabersiniz. Bütçenize göre eğlenmeye başlarsınız. Ve dahası bu basit iki önlemle hem rahatsızlığınız yaşam isteksizliği, intihar noktasına gelmez, hem de her şeye karşın güneşi görmenin bile insanoğluna başlar. Usandmcı zorluklarla kişide iş nefreti doğurur. Bu iş nefreti de, ekonomik zorluklar içinde olan aile çocuklannın eğlence ve zevk arzulannı normalin üzerine çıkanr. Bunun sonucu az çahşıp çok kazarihıak ve kazancını her şeyden önce eğlenceye sarf etmek belirir. Bunlar kolay para kazanma yolları ararlar ve böyle olanları gıpta, kıskançlık ve düşmanhkla izlerler. Uygunsuz ekonomik koşullar, doğruluğun, dürüstlüğün, zahmet çekmeden zengin olma olanağmı kaçırmanın, bir yağma fırsatını kaybetmenin, aptallıktan başka bir şey olmadığma inanmaya ve doğru olmayan yoUardaki insanları haklı görmeye başlarlar. Zengin olmadıkça dürüst olmanın anlamı olmadığma inanırlar. Başka insanları sevme duygusu eksiktir, vunıcu kıncıdır. Değer eksikliği duygusu derinleşir. Itibar kazanma hamleleri daha ziyade zevk elde etme hedefine ulaşmak için yapılır. Başarısızhk, ayyaşlık, cürüm işleme ve gayrimeşru yaşama istekleri gelişir. İyi gıda, güzel giyinme ve seks gibi yaşama vasıtası olan şeyleri bir yaşama hedefı haline getirmişlerdir. Sigara, alkole alışılır. İş nefreti ve lüks arzusu kışiyi ahlaksızhğa götürür. Bunlar doğru yollarda yürümek için kendilerinde yeterli kuvvet bulamayanlardır. Yaşam zorluklanna hazırlanmamış kırık insanlardır.' Amaç, kişiyi doğru terbiye, iyimser bir dünya görüşü, toplum sevgisi, zorunluluk karşısında cesaret, ekonomik koşullan düzeltecek çalışma düzeyine getirmek olmalıdu. Bu tür bir ruhsal geriliğe iyi ekonomik koşullan olanlarda da rastlayabiliriz. Aşırı yardım ve sevgi, şefkat, sevgiyi belîi etme ve nazlı büyütme, yanlış bir dünya görüşune sahip olmalanna neden olabilir. Bu gibi çocuklar da kendilerini, her türlü imkânları temin edilmiş bir dünyanın merkezi olarak düşünürler. Etrafta bulunanlann hep kendilerini memnun etmekle görevli olduklarına ve onlar için bir şey yapmaya ve hizmet yüklenmeye zorunlu olmadıklanna inanırlar. Bu iki durum da kısaca, ruhsal gelişim alanında duraklamadır. Psikopatlar, toplumsal yaşama uymada zorluk çekerler. Genellikle kuralların dışına çıkma ve onlkra karşı durmak isteğindendirler. Ancak zekâlan bozuk değildir. Kendi kendini eleştirme yeteneği olmadığı için yaptıklanndan hiçbir sorunlan yoktur. Dolayısıyla öneri ve deneyler davraruşlannı düzeltmez. Siyasal ydşamda bu tipler daha çok göze batar. ÖNLEME VOLLAR1 Bu tür ruhsal ve ahlaki geriliğin gelişmesini önleyebilmek için var olan düzensiz kişisel sosyoekonomik şartlan ve dengeyi aşın zorlamamak ya da zamanında düzeltmek bir önlem olarak gözükmektedir. Kişinin, ekonomik bozuk koşullara tepki tarzını, aldatıc» ve umutsuz vaatler dısında geliştirmek, guven vermek ve olanak sağlamak suretiyle, kısmen bu ruhsal bozukluğu genel tedavi için bir adım atabileceği umut edilmektedir. Kişinin bilinci yerinde olduğuna göre, ona da düşen görevler vardır. Yukarıda anlatüan bulguların birçoğunun kendisinde olup olmadığı fark edilebilir. Bunu anlar anlamaz tepkilerinin değişmesi karannı verebilmesi gereklidir. tşte bu değiştirme karan tedavinizin ilk adımıdır. tkinci olarak kendisini bütün bu bozukluklardan annmış normal bir insan gibi düşünebilmesidir. Doğa tarafından daha önce otomatik olarak iyiye programlanmış olan insan psikolojisi ön plana çıkacaktır. Kısacası bütün beğenmediğiniz ve beğenilmeyen sakıncah yönlerinizi, onlara ait olumlu fikirler düşünerekten değiştirebiliyorsunuz. Esasında çok kolay ve insanın elinde olan bir olaydır. lsterseniz üç haftada çok normal, sevilen ve aranılan btf insan oluveriyorsunuz. Dahası kendi kendinize değer veriyorsunuz ve seviyorsunuz, henüz ekonomik güç koşullannıza rağmen. PENCERE Fil ile Körler 2 KASIM 1985 EVET/HAYIR "Bir düşünce verir" diyerek şu sayıları karşılaştırmalı olarak veriyor Rahmi Kumaş: Bir kilo tozşekerin fiyatı 23 Ocak 1980'de 16 lira 50 kuruş; 1 Haziran 1985'te ise 170 lira... Bir litre normal benzin 2250'den 239'a; bir kilovat elektrik 1.30 dan 25'e; bir paket sigara 151İradan 170'e; bir torba çimento 115'ten 1.150 liraya... "Son 20 yılda en az ücret 24 kat artarken, fiyat endeksleri 42 kat arttı. 1963 yılında bir işçi 4.5 saat çalısıp bir kiiogram zeytin alabilirken, 1982 yılında 11 saaî çalışmak zorunda kalmıştır." Çağdaş Yayınlannda çıkan bir kıtap, eski Trabzon Milletvekil», avukat ve öğretmen Rahmi Kumaş'ın "Parlamentonun Boyutian." "Parlamentomuzun karşılastığı geçici sorunlan bir yana bırarak, hangi koşullar altında gerçek bir sağlamlığa kavuşabileceğini sorup yanıtmı bulmalıyız. Bu ise bir demokrasi sorunudur. Demokrasi ise bir düşünce ve duygu alışkanhğıdır. Parlamento da tıpkı demokrasi gibi yaşanmalıdır. Demokrasi varsa parlamento da vacdır,ama parlamento varsa demokrasi vardır diyebilir miyiz?" diye başlamış ilgmç incelemesine, ardından şunları eklemiş: "Bir toplumda özgürlüğe doğru eğilım demokrasinin manevi varlığını oluşturur. Ozgürlüğe susamamış bir toplum demokrasiyi yaşayamaz. Hatta özgürlükten yoksun kalınca bunu elde etme yollannı aramayan kişilerin toplumu demokrasiye de parlamentoya da yaraşık değildir... Konuşmak, yazmak, toplanmak ve siyasal partiler kurmak özgürlüğü oimadan, bunlan içine sindirmeden demokrasi olmaz." Kumaş şu sonuca vanyor: "Halk yığınları tüm güçleriyte sürekh olarak eşitlik yönünde ağıriık gösterirter. Toplumda eşitlik özlemi özgürlük özleminden • daha çabuk gelişir." Kırk yıldan beri 'demokrasi1 kavramım türlü yönlerden inceliyoruz, tartışıyoruz. Bir özlemin içindeyiz: Demokrasiye kavuşmak... İkide bir engeller dlkiliyor yoiumuza. 'ara rejim'ler giriyor, demokrasinin uzun süre sözii bile edilmiyor, adalet önünde en garip davalar görülüyor; şaşırıyoruz, 'bu kadar çok demokrasi sozü edilen bir ülkede bu denli demokrasiye aykırı durumlar nasıl yaşanır?' Bu ara rejimlerin kimılerinde parlamento da vardır, hatta parlamento seçimleri de yapılmakiadır! Ama demokrasi yoktur ortada, kişisel özgurlükler, yazma, konuşma haklan 'askıya' alınmıştır. Anayasadışına çıkılmıştır, birtakım üstün makamlar kurulmuştur, bu makamların başındaki kişilerin sözleri yasa olmuştur. Milletvekilleri MecRste konuşurlar, secimler yapılır, ama 'askıya alınmış haklar' da bir yanda durur! En haksız durumlar sürüp gider. Nerde demokrasi? Yok! Demokratik haklar askıdayken demokrasi var demek epeyce komik olmaz mı? "Parlamentonun Boyutları" günümüzün kitabıdır. Kırk yıldan bu yana kaç kez parlamentonun önemi, yaşamsal değeri üzerinde durmakta, yine bu konuda konuşmaktayız. Bu kaçıncısı? diye düşünerek de olsa!.. 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 ve bu arada demokratik yaşama son verme girişimleri, cuntalar, gizli toplantılar... Elbette bir 27 Mayıs'ı, 12 Mart ya da 12 Eylül'le bir tutamayız. Bu açık haksızlık olur. Türk ulusunu gerçek demokratik haklarla donatan 61 Anayasası'nı gerçekleştiren 27 Mayıs, bambaşka bir anlamda bir doğrultuda ele alınmalıdır. 12 Mart ve 12 Eylül çok daha başka... Rahmi Kumaş, genç yaşta milletvekili seçildi. Avukattı, fizik öğretmeniydi. Halkın içinden yetişmiş bir genç aydın... Üç yıl kadarsürdü parlamentodaki görevi. Sonra yeniden sıradan bir yurttaş oldu Şimdi "beş yıllık"lardan; yani hiçbir partinin kurucusu olamaz, parti yönetiminde görev alamaz. Genç bir pol'rtikactya verilebilecek en ağır bir ceza! Bunu hak ettı mi? Hem böyle bir ceza nasıl verilebilir, kim verebilir? Ama gerçek boyle, üs:elik de yeni anayasada yer alan geçici bir madde olarak yürürükte... Kumaş, bu kez kitaplar yazıyor, "Parlamentonun Boyırtan"r\\ çiziyor, anlatıyor. Parlamentonun, yanı halkın tam bir özgürlükle seçtıği, oluşturduğu bir Millet Meclisi'nın öneminii/urguluyor. "(ikemizin uzun sürede sorunu Atatürk'ün unlü bir özdeyiş'ryle surguladığı gibi 'tam bağımsızlığma' kavuşmaktır. Bu da deımkrasi içinde sanayı/eşmey/e sağlanacaktır. Hızlı bir sanayıteşne ağır sanayınin gelişmesini de içerecektir. Ancak ağırsanayinn gelişmesinde kapitalistlerimizin tam çıkan yoktur. Çünkü onlar anaparalanyla ekonominin en kazançlı kollarına yönelmek istBfcr. Demokrasi çoğunluğun yönetimi olduğuna gore iktidaraöKütlü halkyığınlarınıngelmesigerekir... Toprakreformugerçek gılamda yaprimadığı sürece demokrasi de doğal yatağında ge//şemeyeceM!f. Aynca yabancı sermayeye halk ytğmlan örgütlü btoırde karşı çıkmadığı sürece demokıasi çok büyük engel karşısıpta bulunacaktır. Çünku azgelişmiş ülkelerin kapitalist yoldan lanayileşmeye çalışmalarında emperyalizmin büyük çıkan ' var&. Yeni sömürgecilik budur. Ne yazık ki geri kalmış ulkelerde omokrasi içerdekı engellenn dışında, dışardakı yeni sömurg&oik olgusundan büyük oranda olumsuz biçimde &kie)mektedir." Raimi Kumaş. "Parlamentonun Boyutlan"nda ışte boyle soansrı gündeme getiriyor. Öğretıci, açıklayıcı, çok yonlü bir çalısmL.. Parlamentonun demokrasidekı önemli yerinı bılenlerıo ya u anlamak ısteyenlerin okumaları gereken bir kıtap... \ • •• AET nedir, ne değildir? Bu soruyu yanıtlamak kaçınılmaz oldu. Çünkü AET Türkiye'deki körler için file dönüşmüş durumdadır. Nasıl dönüşmesin ki? 1970'lerin başında AEt'nin danışma organı sayılan Avrupa Parlamentosu'nda 142 üyenin yüzde 75'ini Hıristiyan demokratlar ve liberaller oluşturuyordu; geriye kalanlar sosyal demokratlardı; komünistlere de yer yoktu. Şimdi denge tersine dönmüş durumdadır. Hele Ispanya ile Portekiz de yakında seçimlerie parlamentoya girdiklerinde üçte iki çoğunluğun • tışmasız biçimde komünistler, sosyalistler, sosyal demokı,,. ların eline geçmesı bekleniyor. Avrupa komunistleri başlangıçta AET'ye karşı çıkmışlardı. Çünkü AET, Batı Avrupa'da tekelci sermayenin bütünleşmesini öngörüyordu. "Serbest f/caref"felsefesinde mayalandırılacak örgütlenmeyle AET'nin "Avrupa Birleşik Devletleri" adı altında yeryüzü kapitalizmtnin en büyük gücü olması öngörülüyordu. * Türkiye Cumhuriyeti'nin Anayasası bağımsızlığı tamtamına tçerdiğinden "AvrupaBirleşikDev/etteri'nekatılmamızanayasa hukuku açısından kolay görülmüyor. Bu konuda doktora yapmış, tez hazırlamış, kitap çıkarmış bir doçentimiz bile var. Yine de Türki/e, AET'ye katılmak için 1959'da başvurmuş; 1963'te "Ankara Antlaşması" Brüksel'de imzalanmıştır. O günden bu yana biz AET'ye tam üye değiliz; kapının eşiğinde bekletjliyoruz; ama "Avrupa Birleşik Devletler'fne gönüllü olduğumuzu da böylece belirtmiş bulunuyoruz. Ne var ki, karşımıza engeller çıkıyor. Avrupa Parlamentosu'nun son karan bir örnektir. AET'liler bize diyorlar ki: Batı demokrasısine uyum sağla!.. Ondan sonra kapılarımızı sana açabilinz. Biz de öfkeleniyoruz: Ne demek bu? AET bizim içtşlerimize nasıl karışır? Biz bağımsız devletiz. Oysa bağımsızlığımızı Avrupa Birleşik Devletleri içinde eritmek için antlaşma imzalamışız. AET, ulusal devletleri ilerde bir tür federal devlete dönüştürmek amacıyla kurulmuştur. • Fil ile körler öyküsü burada da bitmiyor, eğlenceli bir biçimde sürüyor. AET 1970'lere değin komunistleri dışlamıştı. Ulusal parlamentolarda komünistler vardı; Avrupa Parlamentosu'nda yoktu. Bu durumu ele alıp AET'yi eleştirenler, örgütün demokratik olmadığını söylüyorlardı. Aradan zaman geçti, Avrupa komünizmi yaygınlaştı. Tekelci kapitalizmın sınır ötesi girişimlerine karşın sınır ötesi sendikacılıgın siyaseti gündeme girdi. Avrupa Parlamentosu, komünistler de katılınca, ulusal parlamentolarla eşit ıçerik kazandı. Türkiye'de ise 1961 Anayasası bile "lüks" görüldüğünden sola kapalı bir rejimin güdümü siyasette ağır bastı. Komunistleri tutuklayıp yargılamaya başladık; sosyalistler ve demokratlar da bu kovuşturmalardan yakalarını sıyıramadılar. Böylece AET ile Türkiye arasındakı tarihsel çelişkı uygulamaya dönüştü. Bu tersleşme bizi Avrupa'nın dışına doğru itmeye başladı. •k Demokrasi ve Parlamento... OKTAY AKBAL Şimdi gazetelerin yazdığına göre bizim ünlü işadamlan AET'ye göndermek üzere bir heyet oluşturmuşlar; gidip Brüksel'de dertlerini anlatacaklarmış. Güzel bir gırişim... Ama işadamlarımız yanlarına işçi ve sendikaçı temsilcilerini de alsalar daha iyi olmaz mı? Hele Barış, DİSK, Yazarlar Sendikası, Aydınlar Diiekçesı davalarının sanıklarından birkaç kişiyi de işadamlan heyetine katarsak, belki daha etkili oluruz. DÛRMEN hangisi fyrtst Perş 21.15 Cuma 21.15 C.tesi: 19.0021 15 Pazar: 14.0016.30 Y ö n : TOPLULUGU Ray Cooney KOMEOİ 2 BÖLÛM ADRİAN BRİNE KOMEDİ TİYATROSU (Eski Irjıl Tiyatrosu) ErgeneKon Cad No 98 Pangaltı IST Tel 141 27 37 Evinizde. Bilgisayarla! Odüllü! Bilgisayar alanının güçlü kuruluşu Teleteknik, üniversiteye girmek isteyen gençlerimize şimdi çok yönlü bir olanak sunuyor: * Commodore 64 Sistemi ve ÖSS/ÖYS program paketiyle smava bilgisayar gözetimi ve desteğinde mükemmel ve rahat biçimde hazırlık... * Neredeyse kurs tutanna, üniversitede de gerekli en mükemmel ev bilgisayanna sahip olma... * Bu programı alanlar arasında en yüksek ağırlıkh fen puanmı tuttvırana, 4 yıllık üniversite kayıt harcı olarak 500.000 TL Teleteknik ödülü... (C 64 ve disket sürücüsüne zaten sahip olanlar, sadece program paketini alarak kullanabilecekler !) Daha aynntdı bilgi için kuponu doldurup gönderin. Commodore e\inize girsin, siz üniversiteye girin. Ta£TBO*El£KTHOt*CSANAYİVETİCARETAJS. Sıl»hh»IK C»d 59 Ralh ^pt. Dare 3 Tcşvıkıyt. Istanbu! Ttl 147 06 91147 01 70133 01 95133 01 96 Comrmxkrv ÖSVÖli pruprom pabetı. 4 chskelik bir dtzkür Beıtzcrtenndeıı ıt>tnıı olnutsım sağfamak tızere, ıızman egıtımıık?r n' pntf^rarncılardan kıınıtıt ozei bir elapçe Wİ2hkU hdztriaıımıslır Mufredat pettffırm?, fcyf tvkttıgjt ıv hızı kazandırmcula, bıtysayar atantcçtm en n7 bnımde kııHarımakrcı ıv kııBuHH.tsına ıvrmekledır S İ RESİM SERGİSİ 819 KASIM 1985 YAPI KREDİ BANKASI QALATASARAY KÂZIM TAŞKENT SANAT GALERİSİNDE Teleteknik Adrnı soyvdmOkuhım. Admim. GÜMRÜKGİRİŞTARİFECETVELİ VE AÇIKLAMALARl Commodore un Turtuye ve K Kıbn» Tütfc Cunihuri>e<ı Tam v« Tek ttetkü Distnbotöıu ÖSS/ÖrS program paketiyle itgib ayrmtıh bügt isHyorum Y'afm Değişen yapraklar (föyvolant) şekUndeki GÜMRÜK MEVZUATI ısimli neşriyalımızin G2 ışaretli Serisine ait. commodore 528 66 29526 10 00/412 GALERİLER AEDPA Mustafa Turgut Tokat Reslm Serglsl 120 Kasıa Hüsrev Gerece Cad 126 TeşrfiKıy MeyöamIST Tel 141 27 n * GALERI BARAZ Seiim Turan MrospekUf Serçisl 1.30 Kwım 1985 Kurtuluş Cad 191, Istanbul 1404783 fanak KEMAL SÖNMEZLER Resim Sergisi 16 Ekim 2 Kasım TuaUstı Sanat Galerisi Tagosia* Hessan Ik FEVZİ TÜFEKÇİ Unotgnfi Ozgün Baskı Sergisi 19 Ekim 19 Kasım Ko Moda Caa Zjnal So» 'W Kaarnoy Teı 345*994 11 Ressamımızın yeni ve seçme eserleri « MERİMAN ERKUT Sanat Galerisi 1 26 Kasım 198S Ruroeh Cad Mjffiaacı Osmanoey S 3SI2 Erkut Aa Osmanbey 146 05 47 • Kanuni, Tavizli, AET indirimli ve muhtelif Kararnameler iledeğiştirilen gümrok vergisi nisbetlerini gösteren gümrdktarife veıslatistık pozısyon numaralı GÜMRÛK GİRİŞ TARİFE CETVELİ ve AÇIKLAMA'larını; • Gumrok vergisi nisbetlennin değiştirilmesıne dair Kararnameleri ve uygulamaya aıt Genelgeleri, • GümrOklerce tahsil edilen diğer vergi ve resimlere ait Kanunları ve ilgılı mevzuatı (Katma Değer Vergisi, Ithalde Alınan Damga Resmi, Rıhtım Resmi, Belediye Payı, v.s.), • Teşvık mevzuatını, yıllık kalkınma plân ve programlarını, ihtiva eden ve yeniden duzenlenen 9 cıltlik yayınımız satışa arzedilmiştir. Yayınevımize müracaat ediniz veya broşür isteyiniz. HUSEYİN BILISİK 19 Ekim • 7 Kasım Resim Sergisi ^^ , T«rkol ÜMtTYRSAIlP Otmuı. runtur Hvıı Kıı 1.1*> 27 3» SANflTGALERİSt / T«l«lon 1449633 Moda ve Stiiistlik Resim Seramik Vitray çocuklarla Resim IZGI" Nazmı Ziya Güran GALERİ|g9 . LEBRIZİ Resim Sergisi 1 8 Kasım E»Um Csd 16 Aç*t«wa Apt 0 24 Tel| 140 22 82 141 09 84 LEBİB YALKIN YAYIMLAR1 VE BAS1M İŞLERİ A. S. Meclısı Mebusan Cad No 327 Dursun Han Kat 3 Sahpazarılstanbul Tel: 14315 75 (5 Hat)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle