19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
: CUMHURİYET/12 eürkıye'ninyıUardıreksüc olmayan bir konuğu vardı: ABD... ABD'nin varlığı bu ülkede sürer gider, yalnız ABD'yi temsil ederek gelenlerin adlan degişirdi. Ecevit döneminde de varhğını sürdüren ABD'yi Türkiye'de sık sık temsil eden Mr. VVarren Christopher'dı. Basın Christopher'ın gelişini, ivedi yardımla ilgili saıuyordu. Ecevit'in ABD'li ile yaptığı görüşmeden sonra, "Christopher, Türkiye'ye yapılması gereken ivedi yardımın, iki ay önce yapılması için dinden gelen çabayı gösterecegini söyledi" demesi, bu yargıyı pekiştiriyordu. Ama biz sadece "ivedi yardım için" taa uzaklardan bir Mr.'ın geleceğini sanmıyorduk. Sürekli araştırıyorduk, Elekdağ kimi bulgular verdi, örneğin: "... Üsler için bir garanti vermedigimizi..." söylüyordu. Fakat ağzında bir 'şey' vardı ki, söylemek istemiyordu. Gece sıkıştınyordum Elekdağ'ı: "Bazı şeyler vardır ki, ancak 15 gün sonra bilgi verebilirim" diyordu. 'Bazı şeyler?' Doğu sorununun Christopher ile ne ölçüde eie alındığını sorduğumda, "Christopber, 'Biz sizin dogunuzda hiçbir şey yapmayız, yapmayacagız. Çıkartanmıza uygun vaziyet bugünkü vaziyettir. Rusya. Kürt işine girer diye ginneyecegiz' dedi ve böylece bir devlet garantisi verdi..." dedi. Dolaylı biçimde sonradan soruna dönüşecek konuya degindi: "... Salt II anlaşması nedeniyle bizim üsler için 'garanti isteklerine' genel olarak 'yardım gelsin göriişeiim' diye karşdık verdik..." Bu bilgileri Christopher'ın geidiği gece alıyorduk. Bu arada Metin Toker'den Genelkurmay Başkanı Evren'le yaptığı görüşmenin bir bölümünü dinliyordum: "Askerier, ekonomik ve askeri yardımın birbirine kanşUnlmamasını istiyoriardı. 'Bırakın biz kendi isimizi kendimiz yapalım' diyorlardı..." Bu politika istemi, hükumetin ABD'ye karşı yürüttüğu 'askeri yardım + ekonomik'yardım' diye özetlenebilecek politikamn tam tersiydi. ABD,U2 casus uçakları için Ecevit'le pazarlığa oturmuştu CÜNEYT ARCAYÜREK 12 EYLÜL'e giden günleri yazdı VE "Mezhep kcvgalanndan bahsettiniz. Burada şunlan sormak istiyorvm... Kahramanmaraş 'ta kanlt olaylar oldu. 1978 araltğınm 19'unda olaylar patlıyor. Birkaç gün olaylar tırmanıyor. Ardtndan, 26 arahkta sıkıyönetim getirüiyor. Siz, Cumhurbaşkanının 'Sıkıyönetim ilan edilmeli' demesine vakit kalmadan, 'Biz hükümet olarak karar aldık, sıkıyönetim ılan ediyoruz' dediniz. Fakat bu olaylardan önce sıkıyönetim ilan etmeniz gerektiğini söyleyenler, geç kaldığınızı öne surdüler. öte yandan bir teşhis meselesi söz konusu... Siz o sırada, mezhep kavgalannın sağdan kışkırtıldığını söyler gibi ohıyorsunuz ve baa çevrtler o yüzden size yükleniyorlar. Kahramanmaraş olayuvn çıktığmda sizin dunanunuz neydi, hükümet olarak nasıl bir davranış içindeydiniz?" BÜLENT ECEVİT "Mezhep kavgalanyla ilgili kışkırtmalarm büyük ölçüde sağ eylemcilerden geidiği, sonraki yülarda, özellikle de 12 Eylül sonrasının duruşmalannda kanıtlandı. 15 KASIM 1985 Başbakanlık günlerini BULENT ECEVİT MUDAHALENIN AYAK SESLERİ (1978 1979) ABD, U2 casus uçaklannın Adana'dan kalkmasına izin verilmesini istiyordu. Ecevit, Christopher'a, "U2'lere izin verelim ama Sovyetler bu uçuşlann bizden yapılabileceğini kabul etsin" deyince görüşmeler birden gerginleşmişti. daha da genişlemişti. Sonuç: 12 Mart darbesi. Ecevit'in Christopher'ın "şantaja varan" sözlerinden sonra yiizü karıştı. Büyükelçi Macomber, Türkiye'nin Türk yöneticilerinin böyle bir tutum karşısında nasıl davranacaklannı iyi biliyordu. Mr. Christopher'la bir süre konuştu. U2'lerle ivedi yardımı "birbirine kanşurmayacagını" söyleyerek Ecevit'in yanından aynldılar. Christopher, ABD'ye döndü: "... Olacak şey degil" diye raponmu verdi, "Ecevit, gidip bizim 'düşmanla' pazariık etmemizi istiyor." Ama ABD'nin Sovyetler'le Salt II pazarhğma otunırken, "denetleme komısnnda Türkiye'nin ne diişündüğünü sormaya gerek görmedigini" hiç ammsamıyordu herhalde,ABD, Türkiye'yi "cepte kekük saydıklan" için Salt H'ye bu hukmü koymuşlar, U2'lerin Adana'dan kalkıp gereken işlevi yerine getirebileceğinden kuşku duymamışlardı. Nitekim, dönemin ABD Başkanı Carter, Türkiye'yi ziyaret ettiği sırada, "U2'lerin Türkiye ile Amerika arasında bir sonın olduğunu" kabul ediyor, "Direnmeniz karşısında başka yoldan sorunu çözdiik" diyordu. Herhalde "ABD tekniğiyle bir başka yoldan." Demek ki, bu biçimde çözüme ulaşma olanağı vardı. 'Sıkıyönetim ilanına direnebildiğim kadar direndim' BÜLENT ECEVİT "Elbette... Bir kere şurası kesin: Bizim hükümet dönemimizde yaklaşık on ay, bizden sonraki Adalet Partisi Hükümeti döneminde de yine yaklaşık on ay sıkıyönetim sürdüğü halde, terördeki tırmanış yavaşlamadı, tersine, hızlandı. Sıkıyönetimin elinde her türiü yetki bulunmasına karşın öyle oldu. Oysa biz, polisin eğitimi, donanımı ve yeniden örgütlenmesi için elimizden geleni yapıyorduk. Yargımn daha etkili ve hızlı işlemesini sağlamak için yasalar hazırlıyorduk. Tabii, bunlardan sonuç alınması zaman istiyordu. Ama öğrenci yurtlannda, eğitim enstitülerinde ve başka birçok okullarda sonuç alınmıştı bile... Emniyei kuvvetlerinde yapılan ilk düzenlemelerden sonra, eylemlerin ızi sürülmeye, yer yer kaynaklanna inilmeye başlamıştı. özellikle ağır sosyal sorunlan olan ve dünyanın kritik bir bölgesinde bulunan bir ülkede, terör eylemleri bir kez yaygınlaştı mı, bunlann önünün alınması zaman ister. Demokrasiyi yaşatmak ve demokrasiyle yaşamak isteyen toplumlar, bu zamanı ayırmak, bu sabrı göstermek ve demokratik önlemlerde ve çözümlerde sonuna kadar direnmek zorundadırlar. ABD yeni arayışta Amerikalılar. "üsler konusnnda önemli adımlar atıldığını" açıklarken, Şiikrii Elekdağ savunma işbirliği konusunda önerdiğimiz çeşitli anlaşmalara ABD'nin "şimdilik" yanaşmadığını söylüyordu. Oysa Salt II, haziranda imzalanacaktı. Coşkun Kırca'yla söyleşirken, eski milletvekili ve mesleğine dönen diplomatın "Brzezinski'nin Ecevit'i gözden çıkardıgını" ABD temsilcisi Strauss'un kendisine söylediğini aktardı. Herhalde "yerine koyacağı" her kimse, onu da bihyordu ABD'de. Kırca'nın bu sözleri, bir buçuk ay önce GUlek'in aktardıklannı doğruluyordu. Coşkun Kırca'nın öteki anlatımı daha da ilginçti: "ABD, askerlere Doğudaki Kürt sornnu ile meşgul olmadığını, Türkiye'nin' bütünlügnne çok önem verdiklerini' bir güvence olarak bildirmişö..." Elekdağ da aynı bilgileri değişik biçimde vermişti. Ne dönüyordu? ABD, son kez yaptığı girişimle Salt II deııetiminde Türkiye'yi kullanamayacağını görünce, Türkiye'yi değil, yönetimleri gözden çıkarmış, yeni "arayışlara" geçmiş olmabydı. Ecevit'ten sonra Kasım 1979'da iktidara yeniden gelen, 1980 eylülüne dek başbakan kalan Demirel'in bu isteklere, bunlann yanı sıra Yunanistan'ın NATO askeri kesimine "koşulsuz" dönmesine razı olmamasından sonra... ... ABD'nin elbette kendine özgü yöntemleriyle... Nitekim, 12 Eylülden önce ABD büyükelçisi olarak Ankara'da bulunan Mr. Spain, 12 Eylülden önceki Demirel direnişlerini de açıkça söylemiş. "YunanisUn konusunda 'bir türiü' Demird'i yumuşatamadıklanm" bizim Ufuk Güldemir'le yaptığı uzun söyleşide açıklamıştı. U2'ler için izin Geç vakit, ABD'nin ne istediğini anladık: ABD, üsler garantisi isıiyor ve... Salt II anlaşması gereği, Sovyetler'i denetleyebümek için U2 . uçaklannın Türkiye'den kalkmasına izin vermemizde diretiyordu. U2'ler 1967'de Demirel hükumeü sırasında ya saklanmıştı. Fakat iki durum ortaya çıkmıştı: ABDSovyetler arasında imzalanacak anlaşmaya göre, Amerikalılar Rusların silah indirimlerinde neler yapabileceğini denetleme hakkını ele geçiriyorlardı, ne var ki, tran'daki üslerin kapatılma' sından, ellerinde Sovyetler'deki "eylemleıi" sap1 tayabilecek tek kaynak Diyarbaku üssü kaldıktan sonra, U2 casus uçaklannın Adana'dan kalkması gerektiğini biliyorlardı. Ecevit, daha önceleri Mr. Vance'la yaptığı konuşmada U2 sorununa dikkatle yanaşmış, her• hangi bir güvence vermemişti. Ama ABD diyordu ki: Madem ki dosttuk, müttefiktik, öyleyse Bau savunması için Sovyetler'i denetıme katkıda bu lunmalı, U2 casus uçaklannın Adana'dan kalkmasına izin vermeliydik. Ecevit, Christopher'a, "U2'lere izin verelim, ama Sovyetler bu uçuşlann bizden yapılabileceğini kabul etsin" deyince, görüşmeler birden gerginleşmişti. Ç1BANBAŞI Sovyetler Birliği, Adana'dan kalkıp kendi toprakları üzerinde uçan U2'lerden şikâyetçi olur.ca Demirel, 1967'de bu uçuşlart yasaklamıştu ABD, bu kararafena halde bozulmuş ve Demlrel'i gözden çıkarma siireci bu olayla başlamıştı. Christopher'ın ya bilinçli, ya da sinirli dakikalarıydı, "Ama bu olanaksız! Eger bu tiirltt direnmeyi sürdürürseniz, ivedi yardım konusunu yeniden gözden geçirmeye başlarız" dedi. Christopher, "eaeli ve ebedi" ABD sloganını dile getirmişti: "Verirsen, veririm." Oysa U2 casus uçaklarına Sovyetler 1960'lardan beri duyarhk gösteriyorlardı. Türkiye ile Sovyetler arasındaki ilişkiler, Ismet Paşa'yla başlayıp, Demirel döneminde sürdürülen yülarda olumlu sonuçlar vermişti. Fakat "kuzeydeki büyük komşu" sürekli olarak "Tnrkiye*nin savunması için değil, ABD'nin gözlemesi için, Adana'dan kalkıp kendi toprakları üzerinde uçan U2'lerden şikâyet ' etmişti. Demirel hükümeti, 1967'lerde bu uçuşlan yasaklamış, haberi verdiğimde, NATO ülkeieri bir bayramdı ayağa kalkmışlardı. ABD ise, resmen duyurmamakla birlikte Türk hükümetinin bu karanna "fena halde bozulmuştu." Amerika'nın Demirel'i gözden çıkarma süreci bu olayla başlamış, haşhaş ekimiyle sürmüş, ikili anlaşmalann yeniden düzenlenmesi istemimizle SCRECEK Biz 1978 başında hükümet kurduğumuzdan iübaren, özellikle sağdaki küçük bir parti, kamuoyu önünde biz'ı her vesileyle sıkıyönetim ilanına zorlamaya başladı. Bu, giderek bir kampanya halini aldı. Eylemler kışkırtılıyor, kanlar dökülüyor, hemen ardından, 'Işte, hükumetin olayiarla basa çıkamayacağı belli, sıkıyönetim ilan edilmeli'' diye bir kampanyajıçılıyordu. Yani, rejimi askerleştirme sürecinin başlatılması isteniyordu." Nitekim o yönde açıklamalan da vardı. 'Ordu gelsin, el koysun' gibi... BÜLENT ECEVİT "Evet. Ben bu baskılara karşı direnebildiğim kadar direndim. Çünkü sıkıyönetim ilan edilirse, bunun uzun bir sıkıyönetim dönemi olacağı belliydi... Uzun bir sıkıyönetimin de, Türkiye'nin gelenekleri ve o dönemin koşullan içinde, sivilyönetimi ve demokrasiyi engelleyici gelişmelere yol açabileceğinden kaygı duyuyordum. Fakat Kahramanmaraş olaylan o kadar can kaybma neden oldu ki, sıkıyönetim ilanından daha çok kaçınamadık. Kahramanmaraş olaylarına sağdan gelen kışkırtmaların yol açtığı da, mahkemelerde aydınlığa çıktı. özellikle ağır sosyal sorunları olan bir ülkede terör eylemleri bir kez yaygınlaştı mı, bunlann önünün alınması zaman ister. Demokrasiyi yaşatmak ve demokrasiyle yaşamak isteyen toplumlar, bu zamanı ayırmak, bu sabrı göstermek ve demokratik önlemlerde ve çözümlerde sonuna kadar direnmek zorundadırlar. ttalya'da terör, bizdekinden çok önce başladı ve hâlâ sürüyor. tspanya'da Bask terörii stirerken demokrasiye geçildi. tngiltere'nin Kuzey trlanda bölgesinde terör, yine bizdekinden yıllar önce başladı. Londra 'ya kadar sıçradı; başbakanın, hükümet üyelerinin kaldığı otelin bombalanmasına, ünlü kişilerin öldürülmesine kadar vardı ve hâlâ sürüyor... Ama ttalya'da da, lngiltere'de de, hiçbir etkili çevre bunlan bahane ederek, demokrasinin budanması veya askıya alınması, rejimin askerileştirilmesi gibi telkinlerde bulunmayı aklının ucundan geçirmiyor. Bizde ise öyle değil... Türkiye'deki bazı etkili çevreler arasında, Türk toplumunun henüz Batılı anlamda demokrasiye hazır olmadığını, Türkiye'nin demokrasiyle yönetitemeyeceğini düşünenler var veya demokrasiyi kendi çıkarlarına aykırı bulanlar var... Öte yandan, herhangi bir ülkede demokrasi, ancak uzlaşmalarla yürüyebildiği halde, bizde uzlaşma şöyle dursun, kutuplaşmay.ı, hatta cepheleşmeyi körükleyenler vardı. Üstelik yüzyıllar boyunca oluşmuş militarist geleneklerimiz de olduğu belli. Bütün bunlar göz önünde tutulursa, Türkiye'de, uzunsürebilecek bir sıkıyönetim ilanının sakıncaları ortaya çıkar. Sıkıyönetim ilanından olabildiğince kaçınmamız, bu gibi nedenlerden, kaygılardan kaynaklanıyordu." Christopher, Ecevit'e şunlan söylüyordu: 7Mayıs 1979günü saat 19.00'da Başbakan Ecevit ile Christopher bir süre baş basa görüştükten, Christopher "Carter'm özd mesajou Ecevit'e sunduktan sonra" heyetler bir araya geldi. Carter, mesajmda yardım konusunda gerekli işlemlerin yapıldığını söyluyor, Salt II anlaşması nedeniyle Christopher'ın 'bazı öneriler' sunacağını bildiriyordu. Türk tarafı Başbakan Ecevit, Dışişleri Bakan Vekili Hikmet Çetin, Milli Savunma Bakam Neşet Akmandor, Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreterı Şükrü Elekdağ, Faruk Şahinbas ve Ali Hikmet Alp'ten kuruluydu. ABD tarafmda: Christopher, Büyükelçi Macomber ve Mr. Dillon. CHRİSTOPHER: "Bazı konular var. Salt II anlaşmasının imzalanması yaklaştı. VanceDobrinin zirve toplantısı için son göruşmeleri yapıyor. Salt II, Salt I'den farklt" dedi, teknik bilgiler verdi: "Salt II'deki denetim mekanizmasını tran 'dan yapmayı planladık, ama Şah düştü, bu nedenle Türkiye 'den uçuşlann yapılması gerekiyor." ECEVİT: "Üsleri geçici olarak açtık. Sovyetler'le olan ilişkilerimizi de biliyorsunuz. Sovyetler Birliği bu uçuşlardan tedirgin olabilir. Üslerin faaliyetlerine izin verdiğimiz zaman ses çıkarmadüar, çünkü kapatılmış olan üslerin yeniden çalışmaları sö'z konusuydu. Kamuoyunu bu karar çok etkiler, burada kamuoyu var, partüer var, parlamento var. AP'li Kâmran Inan 'AfVACS'lann uçuşuna karşı çıktı. Bana göre, APdebu uçuşlara izin verilmesine yanlı olmaz. Biz Salt II anlaşmasında taraf değiliz. 'Siyasal olabilirliklerin optunal noktası vardır.' ötesine gidilemez. tran 'da bunun ötesine gittiniz, sonra neler olduğu mahun." U2'lere izin vermezseniz ilişkilerimizi gözden geçirmek zorunda kalırız ratik ülkede böyle bir şeye 'evet' diyecek hükümet, parti, parlamento yoktur." Christopher'ın bu sözter üzerine rengi değişti. ' 'O zaman aramızdaki ilişkileri gözden geçirmek zorunda kahnz" dedi. Büyükelçi Spiers araya girdi, "Biz aramızda kısa göriişeiim" dedi. Başbakan Ecevit ve Türk heyeti, Çankaya'daki konutun ikinci katına çıkıı. Amerikalılar birinci kattaki salonda kaldılar. Ecevit, bakanlarına sordu: "Nasti yorumhıyorsunuz?" Hikmet Çetin'le Neset Akmandoryanıtladılar: "Doğru yaptuuz, adamın tavnnı bozmuş oldunuz." "Küçük devletler, büyük devletlerle müzakerelerde gücünü demokratik yaşammdan alır" dedi arkadaşlarına. Türk heyeti yeniden aşağıya indi. Christopher yumuşamıştı: "Sözlerim yanlış anlaşüdı" dedi. Ardından ABD yönetimin'm Türkiye'ye yapılması istenilen ekonomik yardımı sağlamak için başlattığı girişimleri aynntılarıyla anlattı, bu yardımın sağlanacağını söyledi. Uçuşlarla yardımlar arasında bir bağlantı kurmadıklannı özenle vurguladı. Ecevit, "Neden son dakikada buraya geldiniz" diye sordu. Christopher, ' 'Bütün haztrüklanmızı tran 'a göre yapmıstık. Hazer 'deki tesisleri kullanacaktık'' dedi. U2'ler konusu daha sonra Milli Güvenlik Kurulu 'na getirildi. 'lÖzel bir gündem'' maddesiyle sorun konuşuldu. Dışişleri Bakanına vekâlet eden Hikmet Çetin, Salt Il'nin teknik içeriğinden başlayarak Ankara'da yapılan göruşmelere dek geniş açıklamalarda bulundu. Genelkurmay Başkanı Evren, "Biz de böyle görüyoruz olayı, böyle düşünüyoruz" dedi. U2'ler olayı, Türkiye'nin "tepe noktalannda" konuşulmuş, bir noktaya varılmıştı. Fakat, ABD Türkiye'nin ve Ecevit'in bu tutumunu hiç unutmadı. tşadamlarmm para verip gazetelere dağıttıklan ilanlarla U2 uçakları sorunu güncel konu olmuştu. Ecevit, daha sonraki yülarda 'Hşadamlartnın ABD'de yapnkları temaslardan sonra, bu hükümeti götürmek için karşıükh söz verdiklerini öğrendiğini"söyleyecek, hükümetisuçlayan görüşlerin yer aldığı işadamlan ilanlanmn gazetelere verildiğini bir görüşmemizde belirtecekti. 'Kutu içinde kutu' oyunu oynuyorduk sanki. Yanlış değerlendirmeler Yanlış değerlendirmelerin sahibi yalnızca ABD değildi. Ankara'da da kimilerinin yargıları, kanıları o denli yanlış değerlendirmelerden vanyordu ki sonuca. CHP kulisinde parti içi muhalefeti sürükleyenler, bu akıma bel bağlayanlar, "Bu kez de işadamlan kurtanyor Ecevit1" diye söyleniyorlardı. Ecevit'in Kurultayda kürsüye çıkıp, sol bir parti olmanın güçlüklerini sıralayacağını, dış güçlerin yanı sıra Hçimizdeki düşmanın' iktidan devirmeye çalıştığım vurgulayacağını varsayıyorlardı. Ecevit'e karşı Kurultayda çıkaracaklan yeni öneri, parti içi savaşımın simgesiydi: Hemen bütün muhalefet kesimleri, tsmet Paşa zamanındaki 'parti meclisinin' yeniden kurulmasını, parünin en son karar organt olmasını istiyorlardı. Fakat, Ecevit birden "Parti meclisinin yeniden kurulması geriye dönüş demektir1" diyerek öneriye karşı çıktı, muhalefete de kesin davranışını göstermiş oldu. Muhalefet kesimleri içinde gezen, konuşan Haluk Ülman, "şaşırdık" dedi. "Neden?" "Ecevit'in güçsüzlüğünu kabul ederek bu öneriden yana olacağuu sanıyorduk." Ecevit 'in bu taktiği, önerinin su yüzüne çıktığı anda anlamaması olanaksızdı. CHP önderi, parti meclisinin yeniden kurulmasıyla genel başkanlık etkisinin önemli ölçüde yitirilmek istendiğini görmeyecek, politika bilmeyecek kadar siyasal deneyimden yoksun değildi. Hani, kimilerinin söylediği gibi, "tlk başta parti meclisi gibi bir müessese kurubnak, sonra..." Ecevit'in "gereğine bakılmahydı..." ISTANBUL SANAT TİYATROSU Basında fırıldaklar, ülkede dolaplar... Hepsinin panzehiri İST'in komedisinde REFİK ERDURAN • • Sonuç için zaman lazımdı "Sıkıyönetim ilanından kaçtnmanızda, olaylann ustesinden sıkıyönetimsiz gelinebüeceğini düşünmeniz de etken oldu mu?" Sovyetler sorun çıkarmaz CHRİSTOPHER: "Çok makul konuştunuz. Ama bu Sovyetler'den izin alma işi değil, sizin devlet hükümranlığımza bağlı bir şey. NA TO içinde müttefıkiz. NA TO ülkelerinde de buna benzer düzenlemeler var, uçuşlaryapıhrsa Sovyetlerprotesto eder, sorun çıkaramaz. Salt II anlaşmasında denetimi kabul etmiştir. NA TO ülkelerinde de bu durum ters tepkiler yapabilir." ECEVtT: "Ozel bir durum bu. Sovyetler 'uçuşlann belirli halin ötesine geçeceğinden' kuşku duyacaktv. ABD ve Sovyetler gibi iki nükleer güce sahip olan ülke arasındaki ilişkilere katkıda bulunmak isteriz. Ama bu isteğin Amerika ile işbirliğimizle ilgisi yoktur. Yardım aksamaya, gecikmeye devam ederse bunu, uçuşlarla ilgili girişime bağlamak durumunda kalacağım. Hiçbir demok TAMIRCI Dekor: Refik EREN Kostüm: Hale EREN Dans Düzeni: Altan TEKİN SÜRECEK Yöneten: CÜNEYT GÖKÇER ALTINTAŞ AŞLIYE HUKUK HÂKIMLİĞİ'NDEN 1984/177 Esas Davacı Altıntaş ilçesi Altıntaş K. den Ayşe Temel Vekili Av. Mustafa Karabacak tarafından davalı aynı köyden olup Altıntaş Cum. Mah. de ayakkabı tamirciliği yapan Seyit Ali Temel aleyhine mahkememize açılmış bulunan şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanma davasının yapılan açık duruşması sırasında verilen ara kararı uyarınca. Davalı Seyit Ali Temel'in tebligata salih açık adresi tüm aramalara rağmen bulunamadığından dava dilekçesinin gazete ilanı ile yapıldığı ve duruşmada hazır bulunmadığından bu kerre adına gıyap kararı tebliğine karar verüdiğinden; Davalı Altıntaş İlçesi Altıntaş köyu Aşağı Mah. nüfusuna kayıtlı Kâmil ve Azime oğlu 1950 D.lu SEYİT ALİ TEMEL'in duruşmanın bırakıldığı 23.12.1985 günü saat 9.50'de Altıntaş Asliye Hukuk Mahkemesi'nde bizzat veya kendinizi bir vekil ile temsil ettirerek davanızı takip etmeniz aksi takdirde mazeretsiz olarak duruşmaya gelmediğiniz takdirde duruşmanın gıyabınızda yapılacağına karar verileceği, gıyap davetiyesi yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Zafer ERGİN Orhan ALKAN Işıl YÜCESOY Cemil OZBAYER Ünal GÜRER Dursun Ali SARIOĞLU Gülen KARAMAN Yeşim KIZILÇEÇ Cuma 21.00, Cumartesi 13.30 ve 16.30 Tel: 140 67 92 ŞAN TİYATROSU'NDA SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle