22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 KASIM 1985 • • • • HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/13 86'dan umut yok (Baştarafı 1. Sayfada) Prof. Çiller'e göre parasal göstergeleri ele alırken ve fiyatlara yansıma süresini hesaplarken ilk önce M3 diye nitelenen Hazine bonoları, devlet tahvilleri gibi para yerine geçebilen kâğıt kıymetleri de içine alan göstergeye bakmak gerekli. Çiller şöyle devam ediyor: "M3 çok hızlı büyiiyor. Hesaplanma göre yılbasından bu yana M3'teki büyume yıizde 50'nin üstünde. Bu göstergeyi etkileyen en önemli unsur, lasa vadeli dış borçlanmadır. Bu, para bazını ve dola>ısıyla da para arzını etkiliyor. Ardında ise kamu kesimi finansman açığı var. Para basılmasa bile para gibi kullanılacak enstrümanlar yaratüıyor. Para sıkıntısı baş gösterince kâgıt kıymetler para sağlamanın aracı ha Asıl hata (Baftarafı 1. Sayfada) Sayın Başbakan'm, gazetelerin enflasyon haberlerini bu kadar dikkatle okuması tabii sevindirici. Bu sayede dünkü Cumhuriyet'te DtE'nin Türkiye Tüketici Fiyatları Endeksi'ndeki son 12 aylık artışm DtE'nin toptan eşyafiyatlan endeksindeki artışla yer değiştirerek yayımlanmasını saptamış. Böyle bir dikkatsizlik hatamızı bulduğu için Sayın Başbakan 'a teşekkür borçluyuz. Pekiama, kendi yaptığı çok daha önemli hatalara ya da dikkatsizliklere ne demeli? Sayın Başbakan 'a göre Tercüman şaşırmış ve toptan eşya fiyatındaki artışı yüzde 45.9 diye yazrnış, halbuki loptan eşya fiyatları göstergelehnin hepsi, yüzde 40'ın altında imiş. Sayın Başbakan zahmet edip toptan (Baştarafı 1. Sayfada) eşya fiyatları endekslerinin yıllık ye. Onlar çok kızıyor. Biz siyaortalama artış rakamlanna bak setçiler az kızıyonız. Tenkide tasaydı, herhalde bu basit yanlışı harnmülleri yok. Biz fazla tenkit yapmazdı. Ekim ayı itibarıyla ediliyoruz. Giılüp geçiyonız. son bir yılın ortalama toptan eş Onlara en ufak bir tarizde buya fıyatlarına baktığımızda şunu Innsak, ateş püskiirmeye başlıgörüyoruv Artış oranları DtE' yorlar. ye göre (tıpkı Tercüman 'ın yazDevlet Bakanı Mesut Yılmaz dığı gibi) yüzde 45.9, Hazine 'ye da, toplantıya girmeden önce, göre yüzde 42.0, ÎTO'ya göre enflasyonla ilgili DİE ve Hazine yüzde 43.1. Yani yıllık ortalama ve Dış Ticaret MüsteşarlığYnın artış oranlarmın hepsi yüzde tahminine ilişkin soruya, Başba40'ın üzerinde. Sadece son 10 kan Özal'ın aksine, "Bizim enfaylık artışlar esas alımrsa, ra lasyon tahminimiz biraz yüksek, kamlaryüzde 40'ın altına inebi ama İTO'nun tahmininden olliyor, DÎE'ye göre yüzde 38.9, dukça diişiik. Fakat kasım ve ÎTO'ya göre yüzde 38.7, Haziaralık daha diişük olacak. Ekimne'ye göre yüzde 36.5 oluyor. deki ortalamanın altına ineceğiYani nasıl bakarsanız bakın, mizi tahmin ediyoruz" dedi. "Enflasyonu 1985 'te yüzde 25 'te Başbakanlık Başdanışmanı tutacağız" diye yola çıkan bir Adnan Kahveci, enflasyonu hızBaşbakan için hiç de övünme landıran emisyon artışının, ertekonusu olamayacak rakamlar. lenen DÇM borçlan anapara geEnflasyon hesabmda çok büyük ri ödemelerinin bu yıl başlamış hata yapıldığmı ortaya koyan ra olmasından kaynaklandığını bekamlar. lirterek, "Sonunda enflasyonun Başbakan 'ın Başdanışmanı mikrobunu bulduk" dedi. Sayın Kahveci'nin "EnflasyoBaşbakanlık Başdanışmanı nun mikrobunu nihayet buldum, Adnan Kahveci, Anadolu Ajansı yedi yil önce alınan DÇM borç muhabirine verdiği demeçte de, larmın geri ödenmesi için emis yılın ilk 10 ayında 340 milyon yon şişti, bu da enflasyonu dolan anapara, 152 milyon doartırdı'' şeklindeki açıklaması ise lan faiz olmak üzere toplam 492 en gergin yüzleri bile gevşetecek milyon dolarlık dövize çevrilebinitelikte. Kahveci'yi bu çok illir mevduat borcu ödendiğini haginç keşfı nedeniyle kuthıyor tırlattı. Kahveci, "Bu borcun ama gene de sormadan edemiyo ödenmesi için piyasadan doviz ruz: Yedi yıl önce alınmış DÇM alınması yoluna gidildiğini ve borçlannın birbölümünün buyıl 261 milyar liralık emisyon yapıigeri ödeneceği kasım ayına gelin dığını" bildirdi. diğinde mi ortaya çıktı? 1985 Başbakanlık Başdanışmanı, büıçesi yapuırken, "Enflasyon yılın ilk 10 ayında emisyon hacda 1985 yılı hedefimiz yüzde minin yüzde 41.8 arttığını kay25'tir"denirken, hatta 1983 yıdetti. Kahveci, "DÇM ödemeleri lında halka "Enflasyonu aşağı için zonınlu emisyona gidilmeçekeceğiz, böylece ortadireği seydi, artış oranı yüzde 14.8'de güçkndireceğiz'' diye vaatler ya kalacaktı" diye konuştu. Hızlapılırken DÇM borçlannın bir nan enflasyonun temel nedenikısmının 1985 'te ödeneceği bilin nin piyasadaki kâğıt para mikmiyor muydu? Eğer biliniyor tanndaki büyüme olduğunu vuridiyse o zaman neden bunun enf gulayan Kahveci, şöyle devam lasyonu şişireceği söylenmedi de etti: parlak vaatler yapıldı? Yoksa "Geçmişte bol keseden yapıöbür hesaplar tutmayınca eski lan harcamalar, şimdi anapara defterlere bakıp DÇM borçları ve faiz ödemeleriyle enflasyona mı gerçek gösteriliyor? kaynaklık elmektedir. DÇM Enflasyon konusunda bundan borcu ödemesi olmasa idi, enfsonra yapılacak açıklama ve va lasyon çok düşük düzeyde kalaatlerin daha inandıncı olmasını caktı. Geçmişte yapdan hataladiliyoruz. nn giinahlannın kolay silinme cu olabiür. Zamlar ve devaliıasline dönnşıiyor." ; Para arzındaki genişlemenin yonlar maliyet it şi kanalından flyatlan yükseltebilir. Para arzı etkisinin 5 ile 8 aylık sürede yansıyacağını belirten Prof. Dr. Nuri şişkinüği talepçekişli enflasyoUman'ın değerlendirmesi de nun kaynağıdır. Talep çekişinin enflasyonisl etkisi fiyatlara gecişöyle: "Emisyon artışının etkisi htt kerek yansır. Satınalma giicii fazkümetin dediği kadar kısa süre lasının fiyatlara yansıması memde olmaz. Ancak psikolojik fak leketimizde 1218 ay kadar zatörlerin etkisini tam olarak ölçe man almaktadır. Ekim ayındaki mediğimiz için yansıma süresi de fiyat sıçramasında, agustostan bir varsayımdan oteye geçmiyor." önceki donemin enflasyon şokProf. Uman, bütçe açıklannın lan da rol oynamıstır. Bugün pibüyüklüğünün parasal gösterge yasaya 200 milyar çıkartıldığını leri etkilediğini belirterek şunla varsayarsak. bu paranın fiyatları söylüyor: "Bazı kalemler var ra etkisi 18 aya kadar sürebilir." dır kî, harcamalan kısamazsınız. Bu yılın ilk dokuz ayında tum Mnhakkak ödenmesi gereken parasal göstergeler geçen yıldan kalemlerdir. Dış borç ödemeleri hızlı bir büyüme gösterdi. Geçen gibi. Vergi tahsilatı ile harcama yılın ilk dokuz ayında yüzde 23 lar arasındaki fark biivük olur büyüyen emisyon hacminin bu sa iç borçUnma ihtiyacı doguyor yılın ilk dokuz ayındaki artışı ve bu da eraisyonu şişirici etki yüzde 50"ye yaklaşırken geçen yıyapıyor. Dış borç ödemeleri için lın ilk dokuz ayında yüzde 4.5 dolann değeri 475 lira olarak he gerileyen dar tanımlı para arzı saplanıp bıitçede pay aynlmıs. Ml, bu yıl yüzde 25'lik bir büAradaki açığın iç borçlanma ile yüme gösterdi. Geniş tanımlı pakarşılanacak olması emisyonu ra arzı M2'de ise geçen yıun ilk körükleyecektir." dokuz ayı sonunda yüzde 30'un Prof. Uman ekonomik karar altında kalan artış oranı bu >ıl ların sureklilik arzettiğini savu yüzde 4Pi geçti. Geniş tanımlı narak şöyle ekliyor: '1985'i ka para arzı M2, dolaşımdaki papattık, 1986'ya sıfırla giriyoruz' ranın yani sıra vadeli ve vadesiz demek mümkün değildir. Bu yı tasarruf mevduatını, ticari mevlın son çeyreğinde parasal göster duatı, Merkez Bankası'ndaki gelerdeki gelişme 1986'nın ilk altı mevduatı ve banka kasalarındaaylık süresine yansıyacaktır. Bu ki parayı da içeriyor ve eylül sogöstergeler karşısmda 1986'nın nu itibarıyla 6.9 trüyon lirayı aşilk altı ayında enflasyon oranı mış bulunuyor. Emisyonun ve için pek iyimser olunamaz!' geniş tanımlı para arzının hızlı Prof. Dr. Feridun Ergin'in pa artışını ekimde de sürdürdüğü rasal göstergelerin enflasyon üze gözleniyor. rine etkisine ilişkin yaptığı bilimEmisyon hacmi kasım başınsel değerlendirme ise şu şekilde: da yeniden 1.4 trilyon sınırına "Fiyat yükselişleri maliyet iti dayamrken, M2'nin 7 trilyona şinin veya takp çekişinin sonu yaklaştığı belirtiliyor. Ithal sigarayu savunma zammı Haber Merkezi Tekel ürünlerine yapılan zammın üzerinden henüz kısa bir süre geçmişken, Tekel tarafından ithal edilen yabancı sigaralara yeniden zam yapıldı. Dünkü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Savunma Sanayii Destekleme Fonu'na kaynak olmak üzere ithal sigaraların satış fiyatları 20 lira daha arttınldı. Tekel Genel Müdürü Süreyya Yücel Özden, dün yaptığı açıklamada, bugünden itibaren ithal sigaralardan halen paketi 580 lira olanlann 600, 550 üra olanların 570, 530 liralıkların 550, 480 liralıklann 500 ve 400 lira olanların da 420 liradan satılacaklannı bildirdi. Genel Müdür Yücel Özden, satış fiyatlanna yapılan 20 liralık zammın üzerine Tekel'in 10 lira daha ekleyerek Savunma Sanayii Fonu'na 30 lira ödeyeceğini söyledi. Böylelikle her ithal malı sigara paketinden fona, 30 lira aktanlmış olacağı belirtildi. Tekel Genel Müdürü özden, bu arada paketi 100 Hraya satılmakta olan tatlı sert tütunün fıyatında 30 lira indirim yapılarak 70 liraya satılacağını açıkladı. Modern Savunma Sanayii'nin geliştirilmesi ve Türk Silahh Kuvvetleri'nin modernizasyonunu sağlamak amacıyla oluşturulan Savunma Sanayii Destekleme Fonu'na kaynak sağlayacak gelirler arasında aynca her türlü alkollü içkilerin şişe başına 50 liranın katları ile Silahh Kuvvetler vakıflarından aktarılacak meblağlar, Milli Piyango gelirlerinden alınan paylar, ve Bakanlar Kurulu'nun belirleyeceği oranlarda akaryakıt ürünlerinin satışından alınacak azami yüzde 5 oranındaki fonlar da bulunuyor. Uğurlu: Ağca'yı verin (Baştarafı 1. Sayfada) Mahkeme aracılığıyla Ömer Ay ve Abuzer Uğurlu'nun ifadesini aldılar. Çok sayıda ltalyan ve yerli basın mensubunun izlediği duruşmanın öğleden sonraki bölümünde Elazığ'dan getirilen ömer Ay sorgulandı. ALMANYA'DA PASAPORT Nevsehir CHP ll Başkanı Zeki Tekiner'i öldürmeye azmettirdiği iddiasıyla yargılanan ömer Ay, "ıilkücu" olduğunu belirtti. Mehmet Ali Ağca, Oral Çdik ve Valçın Özbey'i tanımadığını söyleyen Ömer Ay, 18 Şubat 1980 ve 18 Şubat 1982 tarihleri arasında Nevşehir'de olduğunu belinince, savcı Marini, bu tarihler arasında F.Almanya'da tutuklandığına ilişkin belgeleri gösterdi. Abdullah Çatlı ve Musa Serdar Çelebi'yi tarudıgıııı kabul eden ömer Ay, Bulgaristan'a hiç gitmediğini söyleyince Manni, "Almanya'ya giderken Bulgaristan'dan geçmedin mi?" diye sordu. Ay da, anlaşüğı otobüs şoförunün kendisini pasaportsuz olarak Almanya'ya götürdüğünu ve Yunanistan mı yoksa Bulgaristan üzerinden mi gittiğini bilemediğini kaydetti. Marini'nin ısrarlı sorularına karşı Ay, Almanya'ya pasaportsuz gittiğini ve yabancılar polisinden asıl adıyla pasaport aldığını söyledi. Ay, "Türk vatandaşına Alman polisinin nasıl pasaport verdigjni kendilerine sorun" dedi. Türkiye'den kişisel nedenlerle aynldığıru belirten Ay, Almanya'da tutuklandıktan sonra kendi isteği ile açlık grevi yapması sonucu Türkıye'ye iade edildiğini ifade etti. Ay, Ağca'nın kendisinin de Papa suikastına katıldığı iddiasmı kabul etmedi. Almanya'da dolaşırken akrabalanndan para aldığını ıddia eden Ay, Ağca'ya Nevşehir'de sahte pasaport sağladığı iddiasını da reddetü. Sahte pasaport kuUanmadığını söyleyen Ay, Marini'nin doğruyu öğrenmeye çalışmadığını, sadece konunun propagandasım yaptığını iddia etti. Ağca'ya verilen sahte pasaportu Abdullah Çatlı'nın kardesi Zeki Çatlı'mn kayınbıraderi Sinan Çalışkaner'in doldurduğunu söylerken, Papa suikastı sırasında Roma'da olduğu iddiasını da kabul etmedi. Ay'ın Ağca'ya kimin pasaport sağladığıru bilmediğini belirtmesi üzerine yargıç Santiapichi, Elazığ'da bulunan "sahte pasaport dtvası" dosyasım bulmak istediklerinı söyledi. Yargıç Binbaşı Basri Özgenç de dosyanın Elazığ'dan alınabıleceğini kaydetti. TERÖRE KARIŞAN ÜLKÜCÜLER Marini Ay'a suikast sonrasında San Pietro meydanında çekilen kaçan kişinin fotoğrafını göstermek istedi. Ancak Ay, bu fotoğrafı daha önce de görduğünü ve o kişiyi tanımadığını söyledi. Ağca'nın ülkucü olmadığı ve "Malatyalılar çelesi" kurduğu yolundaki eski ifadesini yineleyen Ay, Çatlı'nın suikasta kanşmadığmı söylerken, bu konuda bilgisi olmadığını kendi kanaatini ifade ettiğini söyledi. "Isa" olduğunu söyleyen Ağca'ya inanılmayacağmı vurgularken Ay, Erdoğan Tannöver adlı kişiyi lanıdığıru ve Tannöver'in halen Ankara'da "Bizim Ocak" adlı dergiyi yayımladığını açıkladı. Marini'nin Ağca ve Oral Çelik'in ülkucü olmadığını nereden oğrendiği sorusuna Ay, açık bir yanıt vermedi. Marini'nin eski ifadelerini anımsatması üzerine Ay, "Eski ifademde Çatlı ülkücüdür dedim. Çatlı, Ağca'nın ardına düşüp Papa'yı vuracak kadar akılsız degil. Tiirkiye'de leröre kanşan ülkücüler vardır. Çatlı istese çoresinde suç işletebilectgi birçok kişi var. Suç işlemez, işletir. Ama Çatlı, ıilkücülere suç işktmiştir demek istemedün" biçiminde konuştu. Ay'ın Çatlı konusunda daha önce verdiği ifadelerden vazgeçmesi üzerine Marini, üst üste birçok soru sordu. Ancak çevirmenlerin yetersizliği üzerine sorular aktarılıp yanıtlanamadı. Bu arada yargıç özgenç, Marini'ye dönerek, "Ben sizden anlayış istedim. Sizde savcdık ifadesinde böyle bilgiler olsa adamı ha\ada mahkum ederiz. Biz polis ifadesiyle bile mahkum ederiz" diye ltalyan heyetten dava dosyasındaki bilgÛeri değerlendırmelerini salık verdi. Çevirmenlerin yetersizliği Marini'nin sorulannın tam olarak aktarılmasım önledi ve kargasa doğdu. Yargıç Marini, sorulanru Ay'a yöneltmek istedi. Ay'ın, ülkücülerin suç işlemediğini ve Papa suikastına kanşmadıklannı söyleyip aynı şeyleri değiştirerek tekrarlamaya başlarnası üzerine Yargıç özgenç sinirlendi. Kürsüye vuran Özgenç, "Öyte demedin. Ne dedin peki" diye bağırdı ve uç saat süren duruşmayı sona erdirdi. Duruşmadan sonra Yargıç Santiapichi, askeri mahkemeye teşekkür etti. ABUZER UĞURLU'NUN tFADESt Duruşmanın sababki bölümünde kaçakçılık davası sanığı Abuzer Uğurlu'nun yaklaşık iki saat süreyle ifadesi alındı. Ağca'ya Giin Sazak döneminde gümruk kontrolü olan cezaevinden arkadaşı Dogan Yıldınm'ın isteği üzerine tammadan Ömer Mersan aracılığıyla Sofya'da para yardımı yaptığını söyleyen Uğurlu, "Sonradan Metin, Agca çıktı. Mersan iki bin maık verdigüu soylüyorsa o dogrudur" dedi. Ömer Mersan'ın kardeşinin adamı olduğunu belirten Uğurlu, Bekir Çelenk'i, Ağca'yı tanımadığını ifade etti. "Metin" takma adıyla yardım ettiği kişinin Ağca olduğunu, cezaevinde iken gazetelerde öğrendiğini, Ağca'yı fotoğraflardan tanıdığını belirterek, cezaevinde televizyonda izlediklerini kaydetti. Uğurlu, 19711976 yıllannda Münih'te oturduğunu kabul etti. Marini'nin Yalçın Özbey'in Ağca ile Uğurlu'nun tanıştıklannı söylediğıni anımsatmasına karşın, Uğurlu Ağca'yı tanıdığını kabul etmedi. Marini'nin "Roma'ya giderek Ağca ile yuzlesmeyi kabul eder misiniz" sözlerine Uğurlu, "Ben niye oraya gkJeyim, o bnraya gelsin. Ben Ağca'nın ayagına gitmem" karşılığını verdi. Uğurlu, "Sorular bitliyse beni de dinleyin" diyerek, "Agca gibi bir adamla ilgim olsaydı şimdi Türkiye'de kaçakçılıktan değil terorist eylemlerden yarjşılanırdım. Dogan Yıldınm, sağ göruşlıi idi. Ama sagcılar 1979'da babamı kaçırddar. Agca a'dan z'ye yalan söylüyor. Ağca'yı yanm saatligine bize versinler bakın Papa meselesi, lpekçi meselesi nasıl ortaya çıkıyor'' şeklınde konuştu. Yargıç Özgenç, Türk Ceza Yasası'nın ttalya'dan alındığını anımsatarak, sanığın ve mahkemenin kabul etmesi durumunda Uğurlu'nun Roma'ya gidebileceğini, ancak mahkemenin de Ugurlu'yu göndermeyi kabul etmediğini söyledi. Papa davası bugün de Mahmut tnan'ın ifadesini alacak. UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) GOZLEM Enflasyona bahaneler diginin en canlı örnegi budur. Halen yedi yıl öncesinin sıkıntısını taşıyonız." Gelecek yılda da yüklü miktarda dış borç ve DÇM geri ödemesi yapılacağını belirten Kahveci, bu yıl bu amaçla meydana gelen 261 milyarlık fazla emisyonun DÇM borcu ödemesi yerine konut sektörüne aktanlması durumunda 130 bin konuta kredi sağlanabileceğini kaydetti ve "Görtilüyor ki, 1980 öncesindeki borçlanmalann ekonomik yükii beklenenin de üzerinde oluyor" diyen Kahveci, "DÇM nedeniyle emisyona gidilmese idi, enflasyon hızı yüzde 15 dolayında kalacaktı" görüşünü savundu. Tek derse genel af (Baştarafı 1. Sayfada) edilmesi başkentte "ilginç" bu lundu. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Metin Emiroglu da Başbakan Özal'ı Paris'e uğurladıktan sonra gazetecilere yaptığı açıklamada, konuyla ilgili şunlan söyledi: "Bakanlar Knrulu'nda kabul edilen tek ders yasa tasansı esaslanna göre tek ders, dolayısıyla üniversiteden kaydı silinen ögrencilerimiz için ara sınıflarda bir defaya mahsus olmak üzere imtihana girme hakkı getirilmiştir. Bir Dave imkSn sağlanmıstır. Son sınıfa kadar gelip de bir ders dısında butün diger derslerini vermiş olmasına rağmen, tek dersi kalmış olan ve bu yüzden ilişiği kesilen ögrencilerimize de oç yıl daha, yani altı sınav hakkı tanınmıştır. Yine ilk iki sene dört sömestr tüm derslerini vermiş olan öğrencilerimize tek ders veya diger nedenlerden üniversiteden ilişigi kesilmis ise bu ögrencilerimize on lisans diploması verilmesi imkânı yaratılmışür. Bunun dışında yine bu ögrencilere isterierse ögretime devam etme hakkı da getirilmiş olacakür. Ana hattanyla yasa tasansı bunlan getiriyor. Bu hafta icinde TBMM'ye ulasacakür." Üniversitelerin birinci sınıfından ayrüanlara ise böyle bir hakkın getirilmesinin söz konusu olmadığım kaydeden Emiroglu, "Tasannın en kısa sürede komisyonlarda ele ahnarak çıkmasını saglamaya çauşacagız" dedi. AVUKATLIK YASASI Bu arada Devlet Bakanı Mesut Yılmaz da havaalanında özal'ı uğurlama törenine katıldıktan sonra basın mensuplanna Bakanlar Kurulu hakkında bilgi verirken Avukatlık Yasasmda değişiklik yapan yasa tasarısımn Bakanlar Kurulu 'nda kabul edildiğini beürterek getirilen değişiklikleri anlattı. Yapılan değişikliklere göre avukatlann disiplin cezası gerektirmeyen davranışları da levhaya yazılacak. öğretmenlik de avukatlıkla birleştirilebilen görevler arasma aündı. Stajın kesintisiz olması kuralına askerlik ve hastahk gibi istisnalar getirildi. Baro levhasında bulunmadıklan ve avukatlık yapmasına olanak olmadığı halde avukatlık yapan lar a verilen cezalar, yüz bin liradan bir milyon h'raya yükseltildi. 'Beni tarîhten silmeye çalışıyorlar9 İSTANBUL, (THA) Atatürk'ün ölümünün 47. yılında anılması nedeniyle TRT'nin Atatürk'ten orjinal filmler yayımlarken, kendisinin bulundugu bölümlerin bu defa da kesilerek yayımlanmadığından yakınan eski Cumhurbaşkanlarından Celal Bayar, "25 yıldan ben bana neden bu kadar hırslılar hâlâ anlamış değilim. Beni tarihten silmeye çalışıyorlar" dedi. Atatürk'ün cenazesinin taşınması sırasında kendisinin de bulunduğunu oysa TRT'nin filmlerdeki bu bölümleri tamamen kestiğini kaydeden Celal Bayar konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı: "Bundan 89 ay önceydi. Televizyonda Atatürk'le ilgili bir film var, dediler. tşimi bırakıp televizyonun bulunduğu odaya geçtim. Birden kendi sesimi duydum. Benim Anıtkabir'e nakil esnasında söylediğim nutkumu yayımlıyorlardı. Çok hislendim. Ekranda ise cenazenin nakline ait bir film gösteriliyordu. Nutkum bitince spiker ne dese 'lsmet lnönü'yü dinlediniz.' Bunun daha ötesi yok. Bana ait filmleri hep kesmişler. Yoksa cenazeyi İstanbul'dan Ankara'ya ben götürdüm. Filmlerdı ben yokum. Etnoğrafya Müzesi'nden Anıtkabir'e ben götürdüm. Filmlerde ben yokum. Beni göstermeyi bana çok görüyoriar.'' Celal Bayar, TRT'ye küstü huriyetçi Parti ve Beyaz Saray'ın nasıl iç içe olduklarını ve istihbarat örgütlerinin siyasal amaçlarla nasıl kullanıldıklarını anlatmaktaydı. Bu olayı unutsak bile bu filmden ders alanlarımız oldu mu bilmem? Bu konu, önce Amerika'da demokrasinin nasıl yozlaştırılmak istendiğtnı kanıtlıyor. Ders bununla da bitmiyor: Oyle bir skandal patlak verince demokrasinin nasıl işlediği de kanıtlanıyor. Türkiye'de "küçuk Amerika" olmak isteyenler vardır. Bilirsiniz, gerçi "küçuk Amerika" olmasına oluyoruz. Holdinglerimiz ile partiler sarmaş dolaşlar. "Müstakbel başbakanlar" uçak biletlerini bile holdinglere aldırtıyorlar. Büyük holdinglerden partiler için açık ya da gizli fonlar oluşturuluyor. Toplumun en duyarlı istihbarat örgütlerinden ayrılanlar ya yeraltı dünyasının ünlü kabadayılarının yanında iş buluyorlar, ya da adları kredi yolsuzluklarına karışmış türedi işadamlannın yönetim kurullarmda! "Kimler?" diye soracaksınız. Bilen bilir bunları... "Ayı Şems/'ieri. Müsteşar Yardımcısı Mustafa Bey'leri... Ve daha başkalarını... Bu filmi izledikten sonra hiç düşündünüz mü? İktidarda bulunan bir partinin, bir muhalefet partisinin merkezini gizli yöntemlerle dinlettiği ortaya çıkarsa, hukümet değişikliği olmaz mı? Olmaz! Bizim hükümetlerimiz, hükümet başkanlanmız ve cümle siyasetçılerımiz "şerbetli" sayılırlar. Hiçbir skandal bunları yerinden oynatamaz. Anımsarsınız, MDP kurulurken, bir "MaviEv"den söz etmiş ev sahibi konusunda bilgi de vermiştik. Peki ne oldu? "Hiç." "Mavi Ev"de karargâh çalışması yapan emekli Orgeneral Sunalp, seçilseydı Başbakan olacaktı. "Mavi Ev" de herhalde Başbakanlık konutu! O kadar gerilere gitmeye ne gerek var: Eski MDP Genel Başkanı Sunalp, 12 Mart döneminde Ziverbey Köşkü'nde sorgularda bulunduğunu açıklamadı mı? Böyle konular ortaya çıkınca birkaç gazeteci konuyu dillerine doluyorlar; aradan zaman geçince bütün olanlar unululuyor. Sunalp'i ilerde Cumhurbaşkanı adayı görürseniz hiç şaşırmayın, olur mu olur! Engel ne ki? Türkiye'de olmaz sandığımız nice olay yaşanmıştır. Ben kendi hesabıma olanları gördüğüm için olacakları hiç yadırgamıyorum. Bu filmde iki gazetecinin bir konuyu nasıl geliştirip sonuçlandırdıklannı gördünüz. Gazeteci hiçbir çıkarın tutsağı olmaz ve olaylar zincirini izlerse birçok gerçeği kanıtlar. Ama bir konu üzerinde biraz durdunuz mu yakınmalar başlar: Başka konu yok mu yahu? Var. Nıye olmasın. Türkiye gibi ülkede gazeteci için konu olmaz da ne olur? Her konu ciddiyet tster, araştırma ister, ilgi ister. Kusura bakılmasın biraz da yürek ister... Karanlık bir konu için önce soru işaretleri sorulur. Buna siz "kuş/fu" diyebılirsinız. Kuşku duyar soru sorar sonra da bu kuşkularla bu sorularla gerçeğe doğru yol alırsınız. Aaa yine aynı konu... Karanlık cinayetler ve karanlık örgütler bir gün içinde ortaya çıkar mı? Elbette araştiracak, elbette soruşturacaksınız. Yoksa al eline kalemi yaz: TeröV nereden gelirse gelsin karşıyız. Gazetecinin görevi, terörün "nereden geldiğini" ortaya çıkartmaktır. Bunun için sorular sormak, araştırmalar yapmak ve bunları kamuoyuna açıklamaktır. Holdinglerle siyasal partiler arasındaki ilişkiler araştırılmaz ise, nedır gazetecinin görevi? Geçmiş siyasal olayların karanlıkta kalmış yanlan araştırılıp, ortaya konmazsa neye yarar gazetecilik? Sağcısı ve solcusu ile önceki geceki filmden bir ders aldık mı? Hiç sanmıyorum... Çok değerli ağabeyimiz, mümtaz insan BAŞSAĞLIĞI M. RIDVAN LALE'vi kaybetmiş olmanın derin üzüntüsü içindeyiz. Merhuma Allah'tan rahmet, annesine, çocuklanna, kardeşlerine ve yakınlarına başsağhğı diler. acılarını ailece paylaşırız. ALBAY CELAL EREN VE AİLESİ VEFAT Merhum Niyazi Ertür ve merhume Fevkiye Ertur'un oğulları, merhum Vefki Ertur'un kardeşi, Yurthan ve Gurhan Ertur'un amcalan 10 Kasım 1985 gunu elim bir trafik kazası sonunda Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 14 Kasım 1985 günu (Bugun) öğle namazını muteakip Beşiktaş Sinanpaşa Camii'nden alınarak. Ortaköy Kabristanı'na defnedilecektir. AİLESİ ŞAHİN ERTÜR IMEUZANANKDPKD, DEVLET BAKANI Sayın M.TINAZ TİTİZ'e ve TÜRKİYE ŞÎŞE w CAM FABRİKALARI A.Ş.'nin BİLİM DÜNYVMIZA 5O.\1L ARMAGÂNI: İTÜ PAŞABAHÇE CAM ve SERAMİK ARAŞTIRMA MERKEZÎ Türkiye Şişe ve Cam Fabrikalarının öncülüğüyle gerçekleştirilen İTÜ PAŞABAHÇE CAM ve SERAMİK ARAŞTIRMA MERKEZİ, binlerce yıllık Türk Kültür Birikiminden yola çıkarak, yabancı teknolojilerin izlenmesi yanısıra Ulusal koşullarımıza uygun yeni teknolojiler geliştirme ve uygulama şansını yaratacaktır. Türk Sanayii ile Bilim Dünyasının işbirliğine yeni bir örnek oluşturan bu atılımın Türk Bilim Dünyasına ve Ulusumuza hayırlı olması dileğiyle, Kuruluşumuzun açılışmı yaparak bizi onurlandırari; Açılış Törenine katılarak ya da telgraf ve çiçek göndererek bizi kutlayan Askeri ve Mülki Erkâna, değerli işadamlarımıza ve dostlanmıza teşekkürlerimizi sunarız. <. •rt'KKh r. A.S \f\ TÛrkiye Şişe \e Cam Fabrikalan A.Ş. , :,f" •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle