19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 KASIM 1985 CUMHURİYE Faruk Paşa'yı gidip vurayım 6 12 Mart'ı hemen izleyen günlerde, KorgeneralAtıfErçıkan'ın yapılan toplantılarda konuşmaları teybe aldığı söylenirdi. Neydi Korgeneral A tıfErçıkan 'ın olaylardaki payı? Gerçekten böyle bir olay olmuş, Erçıkan konuşmaları banda alıp, Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç ve Kara Kuvvetlen Komutam Faruk Cürler'e mı göturmustü? "Sayın Gürkan, Korgeneral Atıf Erçıkan ile olan ilişkilerinizi de anlatır mısınız?" 1 Haziran 1973 Cumartesi günü ögleden önce Erenköy'deki Ziverbey Köşku'nde sorguya çekildiğim sırada, sorulan soran albay ya da kendisine "alba>" dedinen kişi ile aramızda şu konusma geçmisti. Bir toplantı sırctsında ev sahibimiz CHP'H Fakih ÖTfakih atıld Fakih Özfakih'in kılıç.. Mehmet Heperler adlı bir hava albayının evinde bu konu konuşulmuş. Ben o toplantıda yoktum. Konu, Yılmaz Akkılıç tarafından ortaya atılmış, daha sonra toplantıda bulunanlar, konunun Erçıkan'la konuşulmasına karar vermişler. "Ne sorulmuş Erçıkan'a?" Binbaşı Akkılıç, Erçıkan'ın, toplantılan Genelkurmay Başkanına bildirdifini duymuş. Albay Heperler ve AkJüiıç, Korgeneral Erçıkan'ın Bahçelievler Israil Ev Albay: Erçıkan görevli ALBAY: Külahlanmızı degiştirmeyelim paşam.. Cuntalan anlatuı bize. Onlar sizi kullandılar, siz de anlatın olsun bitsin bu iî! BEN: Cunta falan yoktu. Kara ve Hava Kuvvelleri'nde silah arkadaşlarımız, kendi aralarında olsun, komutanları ile beraber olsun, olağan görevleri gereği zaman zaman bir araya geidiklerinde, 12 Mart öncesindeki tehlikeli gidış uzerinde durmuşlar, ordunun uyarıcı görevini yapraası üzerinde görüş alışverişinde bulunmuşlardır. ALBAY: Kimlerdi bunlar? BEN: llgili kuvvet komutanlıklanrun karargâhlarında bulunan yüksek rütbeli subaylar, generaller... ALBAY: Mesela kım? BEN: Mesela Korgeneral Atıf Erçıkan.. ALBAY: Ondan bahsetmeyin, O görevli... BEN: Nc görevlisi? ALBAY: Karıştırmayın, gorevli işte... Bunun ne menem bir görev olduğunu ve kım tarafından verildiğini anlamadığım için " N e adamlara bağnmın acmışız" dedim ve hemen 1970 yılında yurt dışında bir göreve atanan yakın dostum bir generalin, Faruk Gürler'in "Erçıkan'a dikkat ediıı" dediğini bana aktardığını anımsadım. Ve Gürler'in bir kez de bana aynı uyanyı yaptığını da! 12 MARFa beş kala... "Peki Sayın Gürkan, bu kadar uyanya karştn, niçin Erçıkan'ı aranıza almıştmız?" Erçıkan, çok kabadayı ve mert görünüşlü, renkli kişiliğe sahip bir generaldi. Bu özellikleri nedeniyle oldukça da popülerdi. Çok atak görünurdü. Toplantılarda, en heyecanlı olanlann arasında Erçıkan vardı. Ona kalsa, hemen düğmeye basılıp, yurünecekti... "Peki kim soktu aranıza?" Şimdi önemli bir devlet görevi yapan o zamanki rütbesi ile kurbay albay sonradan general oldu, daha sonra da emekli bir arkadaşımız, Erçıkan'ın da ararruzda olmasını istedi. Ordu içinde bir çatışmaya, bir kardeş kavgasına yer vermemek istiyor ve bu yüzden, mümkün olduğu kadar genişlemeye calışıyorduk. Arkadaşlar, bu yüzden sakınca görmediler... "ttiraz eden obruuh mı? Ya da olup bitenleri fark eden?" Oldu. Genç arkadaşlar "Bu aşamada niçin Erçıkan*ı aranıza aldınız" diye birkaç kez konuyu gündeme getirmişlerdi. Emekli Tümgeneral CELİL GÜRKAN 12 Mart öncesi ve sonrasını anlattı UĞUR MUMCU yazdı evinde yapılan toplantıda konuşmalar çok hararetliydi. Mucip Ataklı, görüş ve düşüncelerini aktardı. Orhan Kabibay ve Numan Esin de ateşli konuşmalar yaptılar. Korgeneral A tıf Erçıkan, hasta olduğunu söylüyor, ikide bir de tuvalete gidiyordu. Daha sonraki gelişmelerden, bu hastalık, Erçıkan'ın o gün konuşmaları banta aldığı ve tuvalette de bant değiştirdiği şeklinde yorumlandı. ^ ™ ^ p ^ . ^ • . Binbaşı Akkılıç ve Albay Heperler, Erçıkan'ın evine gitmiş. Erçıkan gelenleri üzerinde pijamayla karşılamış, "Evet," demiş, "Toplantılarda konuşulanlan Genelkurmay Başkanma haber verdim." lerindeki e\ine gidip, Erçıkandan toplantıları Tağmaç'a haber verip vermediğini sormuşlar. Erçıkan, gelenleri ııstunde pijamayla karşılamış, "Evet ne var, haber verdim. Kimden ne saklayalun?" deyince Heperler ve Akkılıç, getirilen kahveyi de içmeden geri dönüp toplantı hakkmda toplantıda beklemekte olan arkadaşlanna bilgi vermişler. Ben bunlan daha sonra duymuştum. "Ne zaman olmuş bunlar?" Ya şubatın son günleri, ya martın ilk günleri.. "Erçıkan daha sonraki toplantılara katıldı mı?" Her şey o kadar açık hale gelmişti ki, bundan sonra Erçıkan'a "çık git" denemezdi. Dense neye yarardı? Toplantılar, pek de gizli değildi. Her şey açık hale gelmişti. Bahçelievler'de 4. caddede bir hava albayının evinde büyuk bir toplantı yapıldı. Yine mart ayının 8'i ya da 9'uydu. O gunkü kuvvet durumu hakkında bilgiler verildi. Toplantıda ben vardım. Erçıkan da vardı. Heyecanlı konuşmalar yapıldı. "Dügraeye basdması" istendi. Ben pek konuşraadım. Erçıkan, sık sık tuvalete gidip geliyordu. Toplantı dağıldı. Sonradan öğrendik, bu toplantı bütün ayrıntılarıyla duyulmuştu. BtR KOKTEYLDEN Ceiil Gürkan, Genelkurmay Başkanlığı döneminde Orgeneral Cevdet Sunaym Özel Kalem Müdurlüğü 'nü yaptu Gürkan, bir kokteylde Cevdet Sunay'ın çevirmenliğini yaparken. dı. Bilemezseniz ve herkesten de şüphelenemezsiniz. "Erçıkan için düşünülen görev neydi?" Genelkurmay Başkanlığı... "Sayın Gürkan, şimdi geriye dönüp düşünelim. Korgeneral Atıf Erçıkan ile birlikte katıldığınız toplantılarda sizleri kışkırtıcı konuşmalar yapmaya ya da Gürler'e karşı kararlar almaya yöneltmek isteyen konuşmalar yapılır mıydı?" yaptım. Bir araba geldi vurdu. Eşim başından yaralanmıştı. Yeniden Gülhane Hastanesi'ne dönmüştük. Kaza yapan aracın sahibine karşı tazminat davası açacaktım. Sanıyorum Orhan Kabibay, Fakih Ozfakih'i salık verdi, öyle tanıştık. "Kabibay gnıbu" ile çalıştığını da hemen anlamıştım. Sonra o çalışmalarda beraber olduk. "özfakih 'in Orgeneral Gürler ile de dostluğu var mıydı?" ilgili bir Milli Birlikçi parlamenter olarak görüş ve değerlendirmelerini aktardı. Orhan Kabibay ve Numan Esin de ateşli konuşmalar yaptılar. "Ya Erçıkan?" Erçıkan, hasta olduğunu soylüyor, ikide bir de tuvaleie gidiyordu. Daha sonraki gelişmelerden, bu hastalık, Erçıkan'ın o gun konuşmaları banda aldığı ve tuvalete de bant değiştirmek için gittiği biçiminde yorumlandı. onun işleri engelleyici bir etken olmasını da istemiyordu. Kısacası, toplantı "Faruk Paşa şöyle derse, Faruk Paşa boyle derse, Faruk Paşa kabul etmezse..." gibi konuşmalarlageçiyordu.... "Faruk Paşa, düğmeye basmazsa, şu yaptlmalı diye bir konuşma oldu mu?" Oldu.. "Konuşan kimdi. Erçıkan, Orhan Kabibay?" Hayır, konuşan aramızdaki 1 uvalete gidiyor Erçıkan'ın bu konuşmadan sonra rahatsızlığını beyan ederek yine tuvalete gitmesini doğal karşılamak olanaksızdı. "Sayın Gürkan, o aşamada aranızda Korgeneral Atıf Erçıkana hiç itiraz eden olmamış mıydı?" Olmuştu. Binbaşı Yılmaz Ak Numan Esin Şimdi zengin işadamu Kabibay "Ibprak Özfakih Gürler'in avukatıydu devrtni" istiyordu. Hem de nasıl!. özfakih, Gürler'in de avukatıydı... "Kimler çağnlıydı Özfakih'in evindeki toplantıya?" Anımsayabildiğim kadarı ile Hava Tümgeneral Nnri Gdk, tabii ev sahibi Fakih özfakih, Tümgeneral Şükrii KöseoğJu, Tabii Senatör, Emekli Generaİ Mucip Ataklı, Tabtf Turan. Milli Savunma Bakanlığı Hukuk Müşaviri Hâkim Yarbay Emin Deger, Orhan Kabibay, Numaa Esin ben ve Korgeneral Atıf Erçıkan... "Neier konuşuldu?" Konuşmalar çok hararetliydi. Mucip Ataklı, Silahlı Kuvvetler dışında. fakat Silahlı Kuvvetler içindeki gelişmeler ile yakından M oplantının ana konusu, Orgeneral Batur'un aktif tutumuna karşı, Orgeneral Gürler'in işi ağırdan almasından doğan zorluklarm nasıl aşılacağıydı. "Faruk Paşa düğmeye basmazsa şu yapılmah" diye bir konuşma oldu. Konuşmayı yapan aramızdaki tek sivil kökenli kişi, Fakih Özfakih 'ti. Bana ve Erçıkan 'a bakarak, "Görüyorumki hepinizde bir Faruk Paşa fobisi var. Ne yani, Faruk Paşa Allah mı? Eğer tek engel Faruk Paşa ise, isterseniz bu işi ben halledeyim, gidip kendisini vurayım" dedi. Özfakih, Faruk Paşa'mn çok yakını, özel avukatıydu Daha sonra, genç subayların da katıldığı bir başka toplantıda aynı sert konuşmaların yapıldığı, yine Erçıkan'ın sık sık tuvalete gidip geldiği söylenecekti. tek sivil kokenli kişiydi. Avukat ve eski parlamenter Fakih özfakih. "Ne dedi?" Erçıkan ile bana bakarak, "Görüvonım ki, paşalar, hepinizde bir Faruk Paşa fobisi var. 'Faruk Paşa kabul etmezse, Faruk Pasa karşı çıkarsa..' Ne yani Faruk Pasa AUab mı? Eğer tek engel Faruk Paşa ise ve siz onu aşmayı goze alamıyorsanu, isterseniz bu işi ben halledeyim. Gidip kendisini vurayım?" dedi. Özfakih'in bu konuşması hepimizi şaşırtnuştı. Şaşırtmıştı, ama ciddiye de almarnış, gülmüştük. Hem de kahkaha ile. "Gürler'in avukatı, herhalde şaka vapıyordu" diye duşunmuştuk. Oenelkurmay Başkanı olacaktı "Peki Orgeneral Gürler, bu konuda sizi niçin uyarma gereği duymuftu?" Bu uyarıyı, Erçıkan'ın heyecanlı kişiliği nedeniyle "Sizin başınıza dert açar" anlarrunda değerlendirmiştik. Belki Gürler, Erçıkan'ın ilişkilerini biliyordu. Bizlere o anlamda bir uyan yapmamıştı. Yalnızca "Dikkat edin" o kadar. Hem Sayın Mumcu, şimdi düşünüyorum da Erçıkan bu görevi yapmasa, bir başkası yapacaktı. Ne fark eder? Belki, Erçıkan kadar adı belli olmayan başka görevliler de var Hafızam beni yarultmıyorsa, 3 mart gunüydu: 3 Mart 1971... Gurler'de bir sıkıntı seziliyordu. "Hayır" da demiyor. Ama biraz sıkıntılı... StRECEK N«t: Emekli Tümgeneral Sayın Memduh Ünlufurk, Celıl Gürkan'ın anılarında sözi edilen Erenköy Ziverbey'deki sorgu evi ile "organık bir bağı" olmadığını, o dönemde sıkıyönetım koordinasyon kapsamı ıcınde, Sıkıyönetım Komutanlığı tarafından kendtsine "Tahkikat Komısyonu Başkanlığı" görevi verildiğini belirten bir açıklama gönderdı Ünlütürk'un yanıtı ve yazı dızısı ile ilgili ötekı açıklamalan dızının sonunda CELİL GÜRKAA Emekli olduktan sonra evinde kütuphantsinm yayımlayacağımızı yenıden önunâe. "Avaoğlu'rum Türkiye'nin duyururuz. Düzeni kitabı elden ele dolaşırdı." Özfakih 'le tanışma CHP eski parlamenterlerinden Avukat Fakih Özfakih'in evinde bir toplantı düzenlenmişti... "Fakih özfakih ile nasıl tanışmış dınız?" 1970 Ekiminde bir apandisit ameliyatı olmuş; ameliyatıan sonra özel arabamla Antalya'ya gidip dinlenmeye karar vermiştim. Polatlı yolunda bir kaza Gidip vurayım ivabadayı görünüşlü, mert Aradan yıllar geçecek, uç can almakla övunen An kara Sıkıyönetim Mahkemesi'nin unlü Başkanı AP Milletvekili Ali Elverdi, AP Çankaya ilçesince duzenlenen toplantıda bir ara "Korgeneral Atıf Erçıkan da toplantıya kflbbnış, ama görevli olarak" diyecekti. "Ana konu neydi?" Ana konu, Orgeneral Batur'un aktif tutumuna karşın Orgeneral Gürler'in işi ağırdan almasından doğan zorlukJarın nasıl aşılacağıydı. Ne yapılacağı konusu tartışılıyordu... "Yani, Gürler, son dakikada vazgeçerse ne yapıtacak, konu bu." Evet bu. Kimse Gurler'i göz ardı etmek istemiyordu. Ama Demokratik düzene Bu bilgiler ışığında Turkiye'deki gelişmelere bakacak olursak, Turkiye'de demokrasiye geçiş hazırlıklarının oldukça kısa bir sürede gerçekleştiğini göruyoruz. Örneğin, Brezilya'da otoriter rejimin demokrasiye açılma karannı almasından demokrasinin işlerlik kazanma doneminin başlamasma kadar on yıl geçmiştir. Ne var ki, Brezilya ve İspanya gibi ülkelerde bu hazırhkları temellendiren "demokratik pazarlık" ve uzlaşma süreci oldukça geniş kapsamlı bir şekilde birçok farklı siyasal ve toplumsal gruplann katılmasıyla gerçekleşirken, Turkiye'de bu tur bir danışmaya dayanan "demokratik sozleşme"nin çerçevesi oldukça dar bir biçimde çizilmiştir. Anayasa, seçim kanunu, partiler, sendikalar ve dernekkr kanunu gibi siyasal ve toplumsal gruplann siyasal surece katılmalarım düzenleyen kurallar, farklı grup ve kesimleri kapsayan bır uzlaşma veya sözleşme sonucu değil, daha çok populer plebisiter desteği yuksek askeri rejimin ağırlığı ile saptanmıştır. Bu açıdan, I983'te yapılan ilk seçimlerle başlayan demokrasiye işlerlik kazandırma, ya da demokratik konsolidasyon doneminin Turkiye'de yoğun bir gundeme sahip olacağını kestirebiliriz. Bu dönemde, demokratik kurallann yeniden biçimlenmesi ve demokratik uzlaşmanın farklı bir çerçeveye oturtulması ihtimalleri demokratik konsolidasyon doneminin Turkiye'deki önemini bir kat daha arttırmaktadır. Dünyada ve Turkiye'de DEMOKRASİYE GEÇİŞ SORUNLARI Doç.Dr.İLKAYSUNAR Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi lan, Güney Amerika halkı kendi deneyimleri ışığında, Ispanyolcada yarattıkları sözculderle adlandırmışlar. Otoriter rejimin kendisine dictadura (diktatörlük, yani yonetimın geçici bir sure için tek elde toplanması,) demokrasiye geçiş için yapılan hazırlıklar dönenıine dictablanda (yumuşak diktatörlük), belirli sınırlar içinde yapılan ilk seçimlerle başlayan doneme democradura (sınırlan olan demokrasi) ve serbest rekabetçi çoğulcu demokratik düzene de democracia (tam demokrasi) adlarını vermişler. Biz Güney Amerikalıların bu rejim sınıflandırmalarından da faydalanarak, demokrasilerin yeniden kuruluş surecini, demokrasiye geçiş ve demokratik konsolidasyon olarak ikiye ayırdık. Geçiş döneminde teminatların sağlanması, demokratik kuralların saptanması temel sorundur. fkinci dönemde ise demokrasinin işlerlik kazanmasının buyuk olçüde siyasal katılma sorunuyla ilgili olduğunu göruyoruz. Siyasal katılmanın mantığı, duzeyi, kapsamı ve niteliği bu dönemde gundeme gelir. Geçiş döneminde temel kaygı, geçişin kısa kesilmesi ve "sert" tavırlıların ikinci askeri mudahalesi ile kesintiye uğraması ise, ikinci dönemin temel kaygısı demokratik dengelerin kurulamayışı sonucu demokratik duzenin tıkanması tehlikesinden kaynaklanır. Bu nedenle, bu dönemde gun Demokrasiye işlerlik kazandırma doneminin temel kaygısı, demokratik dengelerin kurulamayışı sonucu demokratik düzene giden yolun tıkanmasıdır. Demokratik konsolidasyon döneminde gündeme gelen siyasal katılma sorununun hem demokratik hem de düzenli bir biçimde çözüme kavuşturulması gerekir. 9 giden yol tıkanırsa deme gelen siyasal katılma sorununun hem demokratik hem de duzenli bir siyasal mucadele biçiminde çozülmesi gerekir. Böyle bir dengenin kurulabilmesi ise siyasal katılımın duzeyi, kapsamı, orgutlenme biçimi ve örgütlü siyasal ve toplumsal güçler arasındaki ilişkınin niteliğiyle yakından ilgilidir. DANIŞMA MECLİSİ 1980'den sonra demokrasiye yeniden geçişi temellendiren, "demokratik pazarlık " ve uzlaşma sürecinin çerçevesi oldukça dar tutuldu. Danışma Nieclisi bu süreçte rol alan kurullardan biriydi. ve çıkarları doğrultusunda orgutlenerek, siya^al surece tekrar katılmalan demokratik konsolidasyon doneminin temel sorunudur. Demokratik konsolidasyon döneminde gundeme gelen siyasal katılma sorunu iki boyutu ıçermektedir. Bir tanesi "tavan" ile "taban" arasındaki ilişkiler, ikincisi ise partiler, parlamento, toplumsal örgütler ve burokrasi arasındaki ilişkilerin niteliği ile ilgilidir. Siyasal katılma açısından demokrasinin işlerlik kazandığı Batı ulkelerine baktığımızda, farklı ülkelerde farklı uygulamaların olduğunu göruyoruz. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri'nde siyasal partilerin tavantaban ilişkilerı zayıf olmasına karşın, işçı ve işveren kuruluşları gibi toplumsal örgütlerde bu ilişkının dahaguçlu olduğuna tanık oluyoruz. Orgutlerarası ilişkiler açısından. yıne orneğın Ingiltere'de sendikalar ile Işçi Partısi arasında yakın bir ışbırliği olduğu halde Amerika'da partiler ile orgutlu toplumsal güçler arasındaki ilişki oldukça gevşektir. Amerika'da toplumsal çıkar örgutleri yonetim uzerindeki etkilerini yonetim ile doğrudan kurdukları bağlantı yoluyla, Ingıltere1 de ise orgütler yonetim uzerindeki etkilerini partiler ile kurdukları ilişkiler vasıtasıyla gerçekleştirirler. Teşkilatlanına^ toplıım ve siyaset Bu omekleri çoğaltabılıriz, fakat genel olarak, aralanndaki farklılıklara rağmen, butun Batılı demokratik rejimlerde toplum bir orgutler ağı ile örülmüştur. Toplum yalnız orgutlenmeyle kalmamış, bu orgütler özerklikleri, tutarlılıkları ve kazandıkları sureklilık ile rnüesseseleşmişlerdir. Daha başka bir deyişle, Batıda toplum ve siyaset "teşkilatlanmı^tır!' Siyasal katılmaya düzen ve disiplin kazandıran işte bu teşkilatlanmadır. Siyasal mucadeleyi yonlendiren, uzlaşmalara tenıinat gucü sağlayan ve demokratik butunleşmeyi (entegrasyonu) temellendiren yine bu teşkilatlanmadır. Bu açıdan Üçuncu Dunya ulkelerine baktığımızda, oldukça farkh bir manzarayla karşılaşıyoruz. Bir tarafta, bağımsızlığı sınırlı, tutarlılığı zayıf, surekliliği olmayan, kurumsallaşmamış örgütlerden oluşan teşkilatsız toplum; sabun köpuğü gibi parlayan ve so^ nen siyasal partiler... Diğer tarafta, geleneksel bağlarından kopmuş fakat çağdaş bir bU çimde orgutlemp toplum ile butunleşemediklerı için büyuyen belirsiz kitleler, marijinal gruplar ve sahipsiz insanlar... Geleneksel bağlantılanndan çözülduğu halde çağdaş bır biçimde kurumsallaşamayan toplumun yarattığı boşluğu dolduran patronaj ilişkileri, karizmatik önderlere dayanan populist partiler, ve anti demokratık milıtan akımlar... Özetleyecek olursak, eksik teşkilatlanmadan doğan aşırı siyasallasma... Bu manzara Üçuncu Dunya ulkelerinde resmin bir yarısı, diğer yansmda ise gordüklerimizi şoyle sıralayabilıriz: Askeri mudahale ile gelen otoriter bir rejim, kapatılmış partiler, sendikalar ve mesiek kuruluşları... Kısaca, siyasetten uzaklaştırılmış bir toplum... Aşırı siyasallasma Üçüncü Dunya ulkelerinin çoğunun kurumsal temellerden yoksun aşırı siyasallasma ile otoriter bir biçimde siyasetten uzaklaştırma arasında sahncak gibi geldiklerini, kısır bır döngü içinde olduklannı gorüyoruz, Yetersiz kurumsallaşmadan doğan asırı siyasallaşmaya tepki olarak gelışen otoriter rejimlerin uyguladığı siyasetten uzaklaştırma politikası sonucu daha da güçsüzleşen ve cılızlaşan kurumlar ve örgutlerin yetersizlijinden tekrar kaynaklanan aşırı siyasallaşmaya karşı tekrar gelen otoriter rejim... vb. İşte demokrasilerini yeniden veya tekrar kuran üçüncü Dünya Ülkeleri bu kısırdöngüyü kırmak, demokrasilerine işlerlik kazandırmak imkânını yeniden elde etmiş durumdalar. Bu imkânı, deneyimlerınin ışığında, acaba kullanabilecekler mi? Şimdi bu açıdan, demokratik konsolidasyon donemine girmiş olan Turkiye'deki gelişmeleri değerlendirelim. Konsolidaşyon dönemi Demokrasiye geçiş için hazırlıkların yapıldığj dönemde henuz demokratik mekanizmalar işlemeye başlamarruştır. Yonetim henüz sivilleşmemış, seçimler yapılmamış ve toplumsal örgütler serbest faaliyette bulunamadıklan için, demokrasiye geciş dönemi surecini temellendiren, danışma, demokratik pazarlık ve uzlaşma sureci daha çok belirli guç ve kesimleri temsil eden liderler arasında yapılmıştır. Demokratik konsolidasyon döneminde ise liderler arasındaki ilişkilerin liderler ile kitleler arasında kurulacak ilişkilerle temellendirilmesi soz konusudur. Partı ve sendika lıderleri, mesiek kuruluşları ve derneklerin, kısaca siyasal ve toplumsal orgutlerin temsil ettikleri "taban" ile bağlantı kurmaları ve bu bağları pekiştırmelerı gündemdedir. özetleyecek olursak, otoriter rejim döneminde siyasetten uzaklaştınlan toplumun farklı kesimlerinin şimdi kendi görüş Demokratik düzenin işlerlik kazanma sorunları Bu noktaya kadar incelediğimız demokrasiye geçiş dönemi otoriter rejimin belirli sınırlar içinde farklı göruşlerin seslendirilmesine izin vermesıyle başlar, ilk seçimlerin bu sınırlar içinde yapılmasıyla sona erer. İlk seçimlerin yapılmasmdan ve ilk parlamentonun toplanmasından sonra demokrasiye işlerlik kazandırma (veya demokratik konsolidasyon) dönemi başlar. Bu dönem iıçüncu ve serbest seçimlerin yapılmasına kadar surebılir. Kısaca değindiğimiz, demokrasinin yeniden kurulmasını içeren bu donem ve aşama StRECEü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle