17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 HABERLERİN DEVAMI 9 EKİM 1985 UGUR MUMCU GOZLEM (Baştarafı 1. Sayfada) kitabından örnekler vererek, yakın tarihimizin nasıl "sansür" edildığinı kanıtlamaya çalışacağız. Üzerinde "Cumhurbaşkanlığı Forsu" da bulunan NiyaziAkşrt'in ortaokul ikinci sınıfta okutulacak 'Milli Tarih" kitabının 31 Mart gerici ayaklanması ile ilgili bölümüne önce şöyle bir göz atalım: İttihat ve Terakkı Cemiyeti, Meclıste çoğunluk kazanmıştı. Bu cemiyet devlet yönetımınde genış ölçüde söz sahibi oldu. Fakat çok geçmeden İttihat ve Terakki Cemiyetine karşı olanlar ayaklandılar. (13 Nisan 1909). 31 Mart olayı denilen bu ayaklanmada genç subaylar, bazı mebus ve gazeteciler de öldürüldü.. (Akşit, Milli Tarih, 1985, s. 124) Şimdi gelelim, aynı Niyazi Akşit'in, Ferruh Sanır ve Tarık Asal ile birlikte yazdıklan ve bu yıla kadar ortaokul ikinci sınıfta okutulan "Sosyal Bilgiler" adlı kitabın aynı konuyu anlatan sayfasına: İttihat ve Terakki Derneği, Meclis'te çoğunluk kazan . mıştı. Bu dernek geniş ölçüde söz sahibi oldu. Fakat çok geçmeden ittihat ve Terakki Derneği'ne karşı olan tutuculann ve II. Abdülhamıt'ten yana olanların kışkırtmalarıyla İstanbul'daki askerter ayaklandılar (1909). Bunlann arasına softalar da karıştı. 31 Mart denilen bu ayaklanmada genç subaylar, kimi mebuslar ve gazeteciler öldürüldü. (Akşit, Sanır, Asai, Sosyal Bilgiler. 1983, s: 147) Görüldüğü gıbi Dinçerter'ın hazıriattığı tarih kitabında, "tutucular, softalar ve Abdülhamit yanlılannın kışkırtmaları" gibi ifadeler ayıklanmış ve 31 Mart ayaklanmasının gerici yönü kitaptan açıkça kazınmıştır. Tabii Atatürkçülük adına! Dinçerler'in hazırlattıgı ve üzerinde "Cumhurbaşkanlığı Forsu" bulunan tarih kitabında Abdülhamid ile ilgili sözler de çıkarılıp atılmıştır. Akşit'in, iki arkadaşı ile birlikte yazdığı kitabın bu bölümüne de bakalım: //. Abdülhamid dönemi: 2 Abdülhamid, Mebuslar Meclisi'ni kapattıktan sonra memleketi ağır bir baskı altında yönetmeye başladı. Padişahlıktan indirileceğinden ya da öldürüleceginden korkuyordu. Genış bir hafıye orgütü kurdu. Kendisine karşı olanlar hakkında haber getirenlere bol para verd't. Meşrutryet ve özgürlük yanlısı olan aydınlan uzak illere sürdü veya zindanlara attı. Halk, büyük bir korku içinde yaşıyordu. Söz, yazı ve toplantı özgüriüğü yoktu. Üç kişi birarada bulunamazdı. Basına sansür konmuştu. Okullar da sh kı bir denetim altındaydı. (Akşit, Sanır, Asal, Sosyal Bilgiler, 1983. s: 145). Abdülhamid ile ilgili bu bölümler de, kapağında "Cumhurbaşkanlığı Forsu" bulunan "Milli Tarih" kitabına alınmamış. Abdülhamid ile ilgili bu bölümler atılmış. Kitabın öteki bölümleri ise olduğu gibi alınmıştır. Akşit'in "MHH Tarih" adlı kitabı, büyük ölçüde Aynı Akşit : in ikı arkadaşı ile birlikte yazdığı "Sosyal Bilgiler" adlı kitabından alınmıştır. Ancak kapağında "Cumhurbaşkanlığı Forsu" bulunan 'Milli Tarih" kitabında Abdülhamid ve 31 Mart gerici ayaklanması ile ilgili bölümler özenle seçilip ayıklanmıştır. Daha bu yıla kadar, Bakanlık Talim ve Terbiye Kurulu'nun 7.12.1982 gün ve 163 sayılı kararı ile ortaokul ikinci sınıflarda okutulan "Sosyal Bilgiler" adlı kitapta yer alıp da kapağında "Cumhurbaşkanlığı Forsu" bulunan "Milli Tarih" kitabına alınmayan bir başka bölümünü de dikkatlerinize sunalım: Bu zamanda, devletin maliyesi daha çok bozulmuştu. Osmanlı ülkeleri, Avrupa mallarına açık pazar durumuna gelmişti. Borçlarını kurtarmak amacıyla Genel Borçlar idaresi kurdular. Anlaşmaya göre, bu idare, tütün, pul, içki, ipek. tuz gibı önemli vergi kaynaklanna ve bazı illerin aşarına (toprak ürünleri vergisi) el koydu. (Akşit, Sanır, Asal, Sosyal Bilgiler, 1983, s. 146) Osmanlı İmparatorluğunu çöküntüye sürükleyen dış borçlar ile ilgili bölüm, herhalde bazı istenmeyen çağrışımlara yol açar diye sansür edilmiştir. Sormayın, tabıi yine Atatürkçülük adına! "Sosyal Bilgiler" kitabında Abdülhamid'in resminin altında şunlar yazılı: Osmanlı imparatoriuğu'nu baskı ile otuz üç yıl yöneten II. Abdülhamid.. Kapağına "Cumhurbaşkanlığı Forsu" konulan "Milli Tarih" kitabından bu resimaltı da kaldınlmıştır. O da Atatürkçülük adına! Yakın tarihimizle ilgili gerçekler bu kadar açıkça sansür edilebilir ve kitabın kapağına "Cumhurbaşkanlığı Forsu" da konulabilir mi? Konulursa, bu tarih anlayışının Sayın Cumhurbaşkanınca da benimsendiğı sonuçu çıkarılmaz mı? Oysa Sayın Cumhurbaşkanı, İstanbul Üniversitesi'nı açarken yaptığı konuşmada, "tutuculuk ve yobazlıktan" söz etmiştir. Oyleyse, Cumhurbaşkanı, üzerine kendi forsu konulan bu kitaptaki tarih anlayışını hiç de benimsemiş değildir. Kitabın üzerine bir de "Cumhurbaşkanlığı Forsu" konularak bu tarih anlayışının Cumhurbaşkanınca benimsendiği izlenimi yaratılmak istenmiştir. Sormak isterdik. 31 Mart'ın bir gerici ayaklanması olduğunu öğretmezsek, dış borçların Osmanlı İmparatorluğu: nu nasıl yıkıma sürüklediğini anlatmazsak, Abdülhamid'in kurduğu baskı yönetimi konusunda bilgi vermezsek, "Milli Mücadele" nasıl benimsetilecek, öğretilenlerin nesi "milli" olacaktır? Ve yine sormak isterdik; tarih, daha öncek: kitaplardan, "Abdülhamid'in baskıcı yönetimi, dış borçlar ve 31 MartAyakianmasının gericiliğini" anlatan bölümleri kakjırılmca mı "miili" olmaktadır? Akdeniz'de ölüm gezîsi (Baştarafı 1. Sayfada) riye'den sonra Kıbns Rum yönetimi de gemiye yanaşma izni vermeyeceAini bildirdi. Gemi Rumlann ret cevabından sonra Güney Kıbns'tan açık denize doğru hareket etti. FKO'nün bir grup temsildsini taşıyan bir geminin, kaçınlan •'Achille Lauro"ya doğru hareket ettiği ve FKÖ'nün olayn kan dökülmeden sona erdirmek için baskı yapacağı bildirildi. Beyrut'taki bir yabancı haber ajansına telefon eden bir kişi ise, Ebul Abbas liderliğindeki Filistin Kurtuluş Cephesi'nin korsanlara, "Port Said liraanına dönme emri" verdiğini ileri sürdü. Tunus'tan FKÖ adına bir'çağrıda bulunan Arafat'ın yardımcısı Abu lyad da korsanlann Mısır karasularına dönmeleri için çağrıda bulundu. Amerikan 6. filosunun amiral gemisi USS Coronado dün sabah İtalya'daki üssünden hareket etti. Fransa Savunma Bakanhğı da, bir Fransız savaş gemisinin Beyrut Guney Kıbns arasında devriye gezmekte olduğunu bildirdi. Dün aksam saat sekizde, Güney Kıbrıs'a doğru yol almaktayken, Beyrut Iimanıyla telsiz bağlantısı kuran korsanlann lideri ile görevliler arasında şu konuşma geçti: Ben Ömer. İtalyan gemisini kaçıran kişiyim. Beyrut liman yetkililerine sesleniyonım. Ne istiyorsun Ömer? Burası Beyrut. Pazarlık etmek istiyonım... İsrail ile pazarlık etmek istiyonım. Sizin bu mesajı iletmenizi istiyoram. Hepsi bu, şimdi göriişmeyi kapatıyonım. Suriye yetkilileriyle kurulan bağlantıda korsan, gemiye herhangi bir başka geminin ya da uçağın yaklaşması halinde ateş açacaklannı bildirmişFKÖ yaptığı açıklamada olayı sert biçimde kınayarak, geminin kaçınlması ile bir ilişkileri olmadığını belirtti. İtalyan Televizyonu ise eylemcilerin FKÖ'nün "17. Güç" koluna bağlı gerülaların salınmasını istediklerini bildirdi. Korsanlann kaçırdıkları gemide ltalyanlann yanı sıra Amerikalı ve Alman yolcuların da bulunduğu bildiriliyor. Olay üzerine ttalyan, İsrail ve Federal Alman hükümetleri dün olağanüstü toplanırken, Başkan Reagan da danışmanları ile görüştü. İsrail hükümetinin toplantısı sona erdikten sonra açıklama yapan bir sözcü, "İsrail, politika olarak teröristlere boyun eğmez'1 dedi. Sozcu, lsrail'in 50 Filistinli tutukluyu salması için, hiçbir hukümetten bir talep gelmediğini de sözlerine ekledi. Achille Lauro'nun, büyük bir bunalıma donüşen serüveni önceki gün Iskenderiye açıklarında başladı. 4 gün önce 780 yolcu ve 340 mürettebatla Italya'nın Cenova limanından hareket eden gemi, önceki gün Mısır'ın İskenderiye limanına yanaştı. Yolculardan 680 kadarı Kahire'yi ziyaret etmek için gemiden ayrıldı. Bu yolcular daha sonra Port Said limanında gemiye tekrar bineceklerdi. Achille Lauro ise, Port Said'e gitmek üzere İskenderiye'den ayrıldı. Gemi uluslararası sulara girdiğinde, lskenderiye'den bindikleri sanılan gerillalar, Achille Lauro'yu ele geçirdiler. Eylemcilerin otomatik silahlarla bombalar taşıdıkiarı ve geminin çeşitli yörelerine dağılmış olduklan bildiriliyor. a.a.'nm haberine'göre, gerillaların gömiye el koymasından sonra kurulan radyo bağlantısında, kendisini " Ö m e r " olarak tanıtan ve Arapça konuşan bir kişi, "Fılistin Kurtuluş Cephesi"ne bağlı olduklarını söyledi. Lider olan Ömer, İsrail cezaevlerinde bulunan ve aralarında "Şamir El Kantari"nin yer aldığı 50 tutuklunun sahverilmesini istedi ve aksi halde rehinelerin tek tek öldürüleceğini bildirdi. Şamir Kantari, 1979 nisanında üç arkadaşı ile birlikte İsrail'e sızmayı başarmış ve düzenlediği eylemde bir İsrailli ile 5 yaşındaki kızı öldürülmüştü. İsrail askerleri ile çıkan çatışmada gerillalardan ikisi öldürülmuş, Kantari ile arkadaşı ise yakalanmıştı. Eylemciler, isteklerinin yerine getirilmesi için süre vermediler ve dün sabaha doğru da radyoyu kapattılar. Gemide 56 gün yetecek kadar su ve yiyecek bulunduğu, yolcuların ise kamaralara kapatıldığı öğrenildi. İtalyan televizyonunun korsanlann 17. Güç'e bağlı gerillalann serbest bırakılmasını istediğini haber vermesi ise, olaya yeni boyut kazandırdı. 17. Güc, Yaser Arafat'a bağlı bir örgüt. FKÖ ise, kaçırma olayını şiddetle kınayarak, eylemle bir bağlantısı bulunmadıgını bildirdi. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Atatürk'ün Sol Kolu Manisa'ya takımdan ayrılıp, Mahmut Türkmenoğlu, Teoman Erel, Avukat Ersoy Dind\e birlikte gitmiştim. Arabayı Avukat Ersoy Dinç kullanıyordu. Manisa'ya girerken gözlerim soJ kolu kesilen Atatürk Anıtını arıyordu. Bu nedenle, arabadan iner inmez Hinthorozu Erdal Bey'le, Aydın Güven Gürkan'ın konuşma yapacakları sinemaya değıl de Atatürk Anıtı'nın kaldırıldığı hükümet alamna gittim. Anıt, Atatürk'ün sol kolunun kesilmesi için sökülüp götürülmüştü. Olayın içyüzü şuydu: Atatürk'ün o anıtı, 27 Mayıs Devrımi'nin bir yıldönümünde oraya konulmuştu. Anıtta, Atatürk'ün sol kolu hafif kalkık durumdaydı. Anıt eski bir cami olan Hatuniye Camisi ile hükümet konağı arasındaydı. Tutucu çevrelerin kulislehnde, mırıltılar, söylenmeler: Bu buradan kaldınlsın! Bakın, sol kolu da havada! Bu yrl, 27 Mayıs günü Atatürk'ün Anıtı olduğu yerden söküldü. Kolu kesilip, cebe dikilecek biçimde düzenlenmesi için, eritilmek üzere Karabük'e gönderildi. Anıt tunctan... Camiden çıkanların kımi rahatlamışlar mıydı? Şöyle diyenler de vardı o yörenin kulislerinde: Manisa Valisi Rafet Üçelli, namazlarını Hatuniye Camisi1 nde kılar. Namazdan sonra da tespihıni şöyle bir sallar. Sallanan tespih, Valinin elinden fırlayarak uçar gibi, gider Atatürk'ün havadaki koluna takılır. Tespıhi arayanlar, orada bulurlar. Kol o nedenle, kesilmeye göturülür! Neler söyleniyor neler? Manisa Valisi 12 Eylül öncesinde de Çorum Valisiydi. Oradaki tutumu nedeniyle, helikopterte getinlerek görevinden alınmış, yerine Yüksel Çavuşoğlu getirilmiştı. 12 Eylül'den sonra nedeni ne ise yeniden valilığe atanmıştı... Anıt olayında sorumlu kim? Vali Rafet Ûçellı mi, ANAP'lı Belediye Başkanı Ertuğrul Dayıoğlu mu? Atatürk Anıtı'nın sökülen yerlerı belliydi. İçim buruk, toplantının yapıldığı Şehir sinemasına gittim. Aydın Güven Gürkan'la. Hinthorozu Erdal Bey'ın gezileri Manisa'dan sonra, daha da ilgınçleşecekti. İzmir'de, Kemeraltı: ndaki Şükran lokantasma birlikte giderlerken, halkın gösterdiği ilgi, Aydın Güven Gürkan'ı çok etkilemişti. Kalabalık Kemeraltı'nda, Erdal Bey'le Aydın Bey'i, rastlantı sonucu böyle yürüyüp giderken görenler, selamlıyorlar, alkışlıyorlardı. Bir HP'li şöyle dedi: Şunlara bakın, ağabeykardeş gibi... Manisa'da, sıkıntılar var gibıydi. Burada başkaldırdığı söylenen il Başkanı Avukat Erdoğan Yetenç: Bu aşamadan sonra, birleşmenin sağlıklı gelişmesini sağ lamaya çalışıyoruz... dedi. Politika, demokrasi savaşımı, geçmişten kötü alışkanlıklarını, birlikte getıriyor diye düşunüyordum. Savaşım, kendine dönük, içe dönük oldu mu, politika bir adam yeme makinesi v durumuna gelir. Şu, HP ile SODEP birleşecekler ya, birinde değil, ikisinde de, kimilerinde kuşkular: Peki, ben ne olacağım? Aydın Bey, o yönden, "Böyle sıkıntılar tek partide bile olur, biz ki iki parti birleşip tek parti oluyoruz" diyordu. Ara seçim yapılacak ıllerden biri de İzmir ya, burada söylentiler şöyle: Başbakan Turgut Bey, tüm yatırımların ara seçimi yapılacak Karşıyaka bölgesine akıtılmasını buyurmuş. Ara seçimler dolayısıyla, ara seçım yapılacak bölgeler yakayı sıyirdı demektir. Tüm bunlara karşın, Turgut Bey yakayı sıyırabilir mi, onun gözleyeceğiz. Manisa'da sinemada konuşmalar yapıldıktan sonra, Erdal Bey'e pamuk, Aydın Bey'e tütün verildı. İkisinde de üretıci perişan durumdaydı. Bu yörelerde, şarap fabrıkası ne göremezsiniz. Olmadığı için üreticiler, çekirdekli üzüm yerine çekirdeksiz üzüm yetiştirirler. Çekirdeksiz üzümden de şarap olmaz. Bir süre önce, bağlarını sökenler bile olmuş. Gericiiik, tutuculuk nerelere değin gitmlş. Konuştuklarımdan edindiğim izlenimleri yazıyorum: Ege'de üretici kan ağlıyor. Aydın Güven Gürkan, Manisa'da şöyle dedi: Bugün Yunanistan, Türkiye'den üç misli gelişmiş bir ülke. Bizim bir şanssızlığımız vardı. Bir türlü kıra, köye varamıyorduk. Kır, köy bugün sosyal demokrasiyi bekliyor... Erdal Bey konuşurken, İstiklal madalyalı seksen beş yaşında İsmail Sağlıkır, alkış yerine, kasketini sallayarak selamlıyordu. Erdal Bey, konuşuyordu: Enflasyon olduğu yerde duruyor, sıkıntıyı işçilerimiz, çiftçilerimiz çekiyor... Manisa'da güvenlik soruşturmalarından yakı'nmalar vardı. Partizanlık alabildığine sürdürülüyordu. Manisa'da Şehir Sineması'nı dolduranların çoğunluğu, partili üreticiler, kasketlilerdi. Kırsal kesim burada politik çalışmaya egemen olmuş gibiydi. Manisa'dan sonra, ilginin daha da arttığını gözlüyorduk. Aydın'a giderken yol üzerinde Çamlık'ta, "Halkın Başkanlan" sloganı ile karşılandılar. Burada omuzlara alındılar. Muğla SODEP II Başkanı Orhan Çakır, Aydın Güven Gürkan'a çok benziyo. du. Karşılayıcılar, onu Gürkan sanarak omuza almaya yeltendiler. Çakır, yakasını kurtardı. "Paşamızın oğiu geldi!" diye bağırmalar vardı. Biri, Erdal Bey'e: Efendim, sızide omuza alacaklari deyınce, Erdal Bey, bir süre direndi. Bu, üçüncü omuza alınışıydı. Omuza almaya karşıydı. Kars'ta, böyle bir şey olmuş. direnirken yere düşmüştü. O zaman sormuşlardı: Şizi omuza alırlarsa, alanı ne yaparsınız? İhraç ederim! Çamlık'ta da alındı işte. Karşılayanlar, "Bittik, bittik!"ö\ye bağırışıyorlardı. Otobüse bınerken, yerine oturmuş olan Erdal Bey'e: Heyecanlıydı değil mi? diye sordum. Ne heyecanı yahu, az kaldı ölüyordum! diye karşılık verdi. Ekledi: Ne yapayım, güçlüler... O hava içinde Aydın'a girdik. Gezi boyunca, bir şey gözden kaçmadı, iki başkan da, birlikte görünmeye, özveride bulunmaya özen gösterıyorlardı. Yiyip içtikleri ayrı gitmiyordu. Ufak tefek şeyler oluyordu ya, o da hoşgörüyle, espriyle karşılanıyordu. Doğrusu solda birlikteliğın güzel bir örneğinı verdiler... Gezi boyunca Atatürk'ün sol kolunu düşünüp durdum... KAPTAS Filistinliier tarafından kaçınlan "Achille Lauro': nun kaptanı Gerardo de Rosa. İtalyan gemisirti kaçıran Filistinlilerin serbest bırakılmasım istedikleri Şamir El Kantari italyan (Baştarafı 1. Sayfada) güvenliğinin sağlanmasında hayati çıkarları bulunduğunu hatırlattı. Beyaz Saray sözcüsü Larry Speakes, bu arada FKÖ lideri Yaser Arafat'ın öldürülmesini onayladıkları iddialarını yalanladı. Speakes, ABD yönetiminin diğer hükümetlerle sürekli irtibat halinde bulunduğunu belirtti. İsrail Başbakanı Şimon Peres, geminin kaçınlmasının "FKÖ'niin Ortadoğu banş surecini sabote etme çabalannın bir parçası olduğunu" söyledi. Peres, eylemin sorumlusunun kim olduğu sorusuna ise, "Kimseyi suçlamak istemiyonım, fakat teröristler ve terorizme müsamaha gösterenler sorumludur" dedi. "Terorizme müsamaha gösterenler" ibaresi, lsrail'in Tunus bombardımamnı kınayan AET ülkelerine yönelik bir suçlama olarak yommlandı. Suriye hükumeti tarafından yapılan bir açıklamada, "Suriye hükumeti bu eylemi şiddetle kınamaktadır," dendi. Açıklamada, "Gerçek mücadele, uçak ve gemilerde bulunan masum insanlann kaçınlmasıyla değil, düşraan ile savaş meydanında karşılaşılarak yapılır" dendi. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Perez de Cuellar, geminin kaçırılmasını kınadı ve yardıma hazır olduğunu bildirdi. BM Sözcusü François Giuliani, Perez de Cuellar'ın ttalyan BM temsilcisiyle görüştüğünü ve olayın barışçı yoldan çözümüne yardımcı olmaya hazır olduklarını söylediğini açıkladı. • MERA K O.VLA RI KL'R TA RDI ' \A chille Lauro'' İskenderiye 'den Port Said limanına hareket ederken, geminin İsviçreli turistlerinden bir kısmı, Kahir'yigörmek için gemiden ayrılmışladı. Turistler, daha sonra gemilerinin Filistinli korsanlar tarafından kaçırıldığını öğrendiler. SİYASİ DENİZ KORSANLIKLARI Achille Lauro, 10 yıldan beri kaçınlan ilk geıjıi götürdü. • 12 Mayıs 1975; Amerikan ticaret Gemisi "Mayaguez"e Kamboçya'nm 95 km. açığında Kızıl Kmer kuvvetleri el koydu. ABD Hava Kuvvetleri'nin kurtarma çalışmalan ve bunu izleyen çatısmalar sonunda 15 Amerikan askeri oldu, tiçti kayboldu ve 50'si yaralandı. Gemi mürettebatı kurtanldı ve bir ABD zırhlısına teslim edildi. • 26 Eylül 1975; Filipinler'de Müslümanlara özerklik verilmesi için çarpışan "Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi" üyeleri, Japon şilebi "Suehiro Maru"yu kaçırdılar. Üç gün sonra Filipin donanmasının ablukasıyla karşılaşan evlemciler teslim oldu. Borçlu ülkelere daha çok (Baştarafı 1. Sayfada) ancak sorunun çözümünü bütünüyle IMFye bırakmanın yanhş olacağım kaydeden Baker bu konuda Dünya Bankası'na, giderek daha Önemli bir rol verilebileceğini söyledi. Dünya Bankası'nın, yan kuruluşu IDA' (Uluslararası Kalkınma Ajansı)da doğrudan açlık sorunuyla karşı karşıya bulunan "en yoksul" ülkelere daha fazla destek sağlaması ilke olarak kabul edilirken Dünya Bankası'nın, borçlu ülkelerdeki orta ve uzun vadeli kalkınma çabalarını destekleme ve denetleme konusunda IMFden daha olumlu bir rol oynayabileceği belirtiliyor. CLAUSEN GİDİYOR 3. Dünya ülkelerinin dış borç sorununun çözümünde ve kalkınma çabalarının desteklenmesinde Dünya Bankası'na daha aktif ve kapsamlı bir rol verilmesi düşünülürken, Dünya Bankası Başkanı AAV.CIausen gelecek yıl dolacak olan görev süresinin uzatılmasını istemediğini ve sürenin bitiminde görevden aynlacağını açıkladı. Clausen'in görevden ayrılma karannın ABD'nin isteklerine uygun düştüğü ve bu göreve halen ABD Federal Rezerv Bankası Başkanı olan Paul Vokker'ın atanabileceği ileri sürüluyor. ABD'NİN ROLÜ ABD'nin üç yıl içinde borçlu ülkelere yaklaşık 30 milyar dolar ek kaynak aktarılmasını öngören planı, trilyon dolarlık dev boyutlara erişmiş bulunan sorunun çözümu için yeterli olmamakla birlikte bu yıla dek bu sorunu önemsemez görünen ABD'nin yeni tavrını göstermesi bakımın KAHÎRE, (OUL) Deniz korsanlığı günumüzde hava korsanlığı kadar yaygın göruimüyor. Filistinlilerin, İsrail'de lutuklu arkadaşlanmn salıveriimesini talep ederek önceki gün el koydukları ttalyan bandıralı "Achille Lauro" yolcu gemisi, son on yıl içinde deniz korsanlannın el koyduğu ilk gemi oluyor. Daha önceki benzer eylemler soyle sıralanıyor: • Ocak 1961: Portekiz'in lüks yolcu geınilerinden "Santa Maria"600yolcu ve mürettebatı ile Karayiblerde seyrederken Portekiz diktatörü Antonio Salazar'a muhalif kişilerce kaçırıldı. Portekiz'de hapisten kaçan bir yüzbaşı önderliğinde gemiyi kaçıran 70 korsan, önce Angola'ya gitmek istediler, ancak bundan vazgeçerek kendilerine siyasi sığınma hakkı veren Brezilya makamlarına teslim oldular. Haber Merkezi Avrupa Gü"Santa Maria"yı kaçıranlar venliği ve IşbirUği Konferansı'nı diktatör Salazar tarafından göz(AGİK) izleme toplantılannın altında tutulan General Humdan önem taşıyor. Ancak ABD sonuncusu Macaristan'ın baş berto Delgrado'nun serbest bırakenti Budapeşte'de bu ayın ikinnin kendi ekonomisindeki temel kılmasmı istiyorlardı. dengesizlikleri gidermeden borç ci yarısında yapılacak. Toplantı• Mart 1974; Karaçi limanınlu ülkelere yeni kaynak aktanl da Türkiye'yi Dışişleri Bakanlı da demirli Yunan yük gemisi ğı Çok Taraflı Kuruluşlardan Somasını sağlamasının fazla an"VorVnin kapıan yardımcısı ve lamlı olmayacağı da belirtiliyor. rumlu Müsteşar Yardımcısı Bü çarkçısı, "Uluslararası MüslüBir yandan IMF Başkanı Laro yükelçi Cenap Keskin başkanlı man Gerillalar'a bağlı otduklasiere, diğer yandan F.Almanya ve ğında bir heyet temsil edecek. nnı söyleyen 3 Pakistanlı tarafınFransa gibi sanayileşmiş ülkeleTürk heyeti toplantıda Buldan geminin kaptan köşkunde rin yetkilileri ABD'nin 200 mil garistan'daki Türk azınlığın durehin tutuldular. Korsanlar A tiyar dolan bulan bütçe açıkları rumunu, Helsinki ve 1983 Madna'da ölüm cezasına çarptınlan nı kapatacak ve faiz oranlannı rid Sonuç Belgeleri'nde yer alan iki Filıstinlinin serbest bırakılmadüşürecek önlemleri almaması kültürel haklar ve azınîıkların, ması halinde gemiyi havaya uçuhalinde önerilen önlemlerin kültürel haklardan yararlanmaracaklannı açıkladılar. Mısır, Suumulan sonuçları vermeyeceğini sı maddesinin çiğnendiğine dikriye ve Libya Büyükelçilerinin vurguluyorlar. arabuluculuğu sonunda eylemcikat çekerek gündeme getirecek. ABD önerilerinin işlemesi için ler teslim oldu ve Trablus'a göToplantıda ABD'yi sanatçı, (1) Ticari bankaların borçlu ül yazar ve çok sayıda bilim adamı türüldu. kelere 20 milyar ek kredi verme içeren kalabalık bir heyet temsil • Şubat 1974: Başlarında "Fiyi gönüllü olarak kabul etmesi, edecek. Toplantıda özellikle listin Kurtuluşu İçin Halk Cep(2) Dünya Bankası ve bölgesel ABD'nin, Sovyetler Birliği'ni hesi" (FKHC) üyesi olduklarını kalkınma bankalarmın kendileHelsinki ve Madrid Sonuç Bel 'söyleyen gerillalar bir Singapur rine verilen olü oynaması, (3) geleri'ni ihlalle suçlaması, buna rafinerisindeki petrol depolanıa Borçlu ulkelerin bu çözümü bekarşılık Moskova'nın da kendi tank/arını havaya uçurdular ve nimsemesi ve sağlanacak ek kaytezini savunması bekleniyor. "Laju" adlı şilebe el koydular. naklara kavuşmak için şart koŞilep murettebatından uluslaraşulan önlemleri almayı razı olrası sulara açılmalarını isteyen ması gerekiyor. korsanlar, Singapur Deniz KuvBatılı kaynaklar her üç noktavetleri'nce durduruldular. Singada da ciddi sorunlar çıkabilecepur hükumeti, gerıllalarla goriışurken, silahlı kişiler Kuveyt'teğini, özellikle yıllardan beri "keki Japon Buyukelçisini rehin almer sıkma"dan bıkan borçlu uldılar ve Japonya'nın, Singapur kekerin dışardan empoze edilen şilebini kaçıran arkadaşları emyeni önlemleri kabul etmelerinin rine bir uçak tahsis eımesini tszor olabileceğini belirtiyorlar. Bu tediler. Tokyo'nun bu şarıı kabul nedenle borçlu ülkelere önerileetmesi sonucu bir Japon uçağt cek yeni politikalar demetinin once şilebi kaçıran korsanları, klasik IMF reçetesinden farklı sonra da Kuveyt'tekileri alarak öğeler içermesi ve önceliği büyüGiınev Yemen'in Aden kentine meye vermesi gerektiği üzerinde duruluyor. AGIK'in son toplantısı BudapeşteVle Ankara 'Berrf için KEyDİSİ tÇÎS GEMİ KAÇ1R1LAN GENERAL 1961 yılında Portekiz 'in lüks yolcu gemisi Santa Maria'yı kaçıran eylemciler, diktatör Salazar rejimi tarafından tutuklanan General Humberto Delgrado 'nun serbest bırakılmasını istemişlerdi. , Göğsünüzde ağrı ve yanma varsa, kalbinizi kontrol ettirin. Türk Kalp Vakfı Tel: 148 58 66 Kalbinizi koruyunuz, İçki ve sıgaradan, düzensiz beslenmeden kaçınınız... Muayene ve kontrol için Tel: 148 58 66 Türk Kalp Vaktı KAYIP YUZUK Ankara'da bu>uk bir otelın tuvaletinde bayan yuzüğu unutulmustur. Vlanevı değen buyuk olan bu yu7Uğu bulanlatın ınsan'şeı namına haber vermesi rıca olunur (100.000. TL verıkcektir ) Tel: istanbul 140 36 12 (ödemeli) (Baştarafı 1. Sayfada) direceğini açıklaması üzerine, Ankara, Atina nezdinde girişimde bulundu. Hükümet çevrelerinden sağlanan bilgilere göre, Papandreu'nun bu yoldaki açıklamasının Ankara'ya ulaşmasından sonra yapılan ilk durum değerlendirmesinde, Yunan hükumeti nezdinde girişim yapılarak, Bern Anlaşması karşısındaki tutumunu resmen açıklığa kavuşturmasınm istenmesi benimsendi. Bunun üzerine Atina Büyükelçiliğince yapılan girişimle, Ankara'nın, Papandreu hükümetinin Bern Anlaşması karşısındaki durumunun ne olduğunu açıklıkla ve kesinlikle öğrenmek istediği duyuruldu. Üst düzeydeki yetkililer, Ankara'nın kesin tutumunu Yunanistan'ın resmi yanıtını vermesinden sonra belirleyeceğini bildirdiier. Bununla birlikte aynı çevreler Yunanistan'ın Bern Anlaşmasını tek taraflı olarak iptal ettiği takdirde, bunun olası sonuçları konusunda Papandreu'yu "ciddi bir şekilde" uyardılar. İsminin açıklanmasını istemeyen bir hükümet yetkilisi, bu konuda Cumhuriyet'e yaptığı açıklamada, "Türkiye'nin Ege'deki hak ve çıkarlanndan vazgecmesi hiçbir zaman söz konusu olamaz, hak ve çıkarlannuzı korumak konusundaki kararlılıgımızın' Yunan hükümetince yeterince bilinecegini ve degerlendirileceğini ümk ederiz" şeklinde konuştu. Hükümet çevrelerinin bu uyarısıyla, Ankara, Yunan Başbakanı Papandreu'ya, Bern Anlaşmasının iptali halinde, Ege'deki ihtilaflı sularda petrol aramalarına başladığı takdirde, Türkiye'nin de aynı sulara girerek bu harekete karşılık vermekten çekinmeyeceği mesajını göndermiş oldu. Atina muhabirimiz Stelyo Berberakis'in bildirdiğine göre Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu, PASOK'un meclis grubu toplantısında yaptığı konuşmada, Bern Anlaşmasıyla ilgili olarak muhalefetteki Yeni Demokrasi Partisi'ni suçladı. Papandreu, bu anlaşmanın YDP hükumeti tarafından imzalandığına dikkati çekerek, "Ağızlannı kapadıkfan takdirde Bern anlaşması gibi Yunan egemenlik haklanna ters düşen daha birçok belgeyi açıklayabiliriz" biçiminde konuştu. Papandreu, hge kıta sahanlığıyla ilgili Bern Anlaşması'nın imzalanmasını da "Geçmişteki ödün verme ve vatanı satma eylemlerinden bir örnek" olarak niteledi. YDP, Başbakan Papandreunun bu konuşmasına çok sert tepki gösterdi. Ana muhalefet partisinden yapılan açıklamada, "Papandreu'nun tehditlerinden korkmınoruz. Ulusal çıkarlara ajkın olduğu için elindeki belgeleri yayımlamadığı gerekçesi Papandreu için bir talihsizliktir. Papandreu >atanseverlikten söz ediyor. Oysa bu ülkede vatanseverlikten söz edecek en son kişi Papandreu'nun kendisidir." ıfadesi kullanıldı. Yunan hükumeti, t g e Uenızi'nde "Display Determination" NATO tatbikatına katılan Turk uçaklarının, 5 kez hava sahasını ihlal ettikleri iddiasında bulundu. Yunanistan Savunma Bakan Yardımcısı Antonis Drossoyannis, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, Yunan avcı uçaklarının dün Sakız, Sisanı, Limni ve Midilli adalannın bulunduğu bolgede F400 tipi Türk uçaklarının varhğını belirlediğini söyledi. ÇAĞRI Smırh Sorumlu Kamu Personeli Yapı Kooperatifî (lC\PERVin yıllık olağan Genel Kurul toplantısı 3 Kasım 1985 pazar gunu saat 11.00'de Fatih Akdeniz Caddesı Kamer Düğun Salonu'nda aşağıda yazılı gündeme gore vapılacaktır. L>elere duyurulur. GÜNDEM: a Açılış ve yoklama, b Divan He>etı se<;imı (Başkan, kâtip, oy sayımcıları), c Divan Başkanhğf na zabıtları imza yetkisi verilmesi, d Yıllık Faalıyet Raporu'nun okunraası, e 1984 ydı bilançosunun okunması, f Denetçiler raporunun okunması, g Raporlar hakkında goriışler ve ibrası, h Ortaklıktan çıkanlan ve istifa eden uyeier listelerinin onaylanması, i Dılek ve temenniler. KAPER YÖNETİM KLRULli "VAN EL SANATLARI VE KİLİM SERGİSİ" MERHABA YAŞAMAK GALERİSİNDE 9 Ekim 9 Kasım 1985 Kokteyl 9 Ekım Çarşamba Saat: l?.30'da Adres: Bevoğlu Asmalımescıt Sofy'alı Sok. Mavıdi Han 32/3 TÜNEL Tel.: 145 83 26 Ç I CÜZAMLA SAVAŞ DERNEĞİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle