15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
'"CUMHURİYET/10 HABERLERtN DEVAMI 6 EKİM 1985 Pazarlık Kapısı... (Baştarafı 1. Say/ada) Boğaz 5 ydda da kullanılmasını, Türkiye'nin Çevik Kuvvefe yardımcı olmasını kabul etmek demek, Türkiye'nin, Ortadoğu'da bugüne kadar sürdürdüğü ana politikayı bir anda bırakıp, yeni bir açıiışa geçmesi demektir. Türkiye'nin Ortadoğu'daki ana politikası değişmeyecektir. ABD1 den geleceği söylenen bu iki koşulu Türkiye'nin kabul etmesi söz konusu değildir." Bu sözlerin anlamı son derece açıktır. Türkiye, Örtadoğu gibi sıcak ve kaygan bir bölgede çatışmalara "îaraf" olmaktan ve serüvenlere bulaştınlmaktan kaçınma kararındadır. Bunun gibi açık olan bir başka nokta da şudur: Ankara, Türk Amerikan ilişkilerini yalnızca askeri açıdan değil, bir bütün olarak masaya getirme niyetindedir. Ekonomik ve ticari ilişkilerde Türkiye'nin yararının daha çok gözetilmesi, askeri yardımın birtakım koşullardan arındırılması gibi konuları da "savunma işbirliği" ele alinırken masaya getirebilecektir Ankara. Bu yaklaşım, Türkiye ile Amerika arasında bazı dengelerin gerçekçi bir biçimde yeniden kurulabilmesi için tutarlı sayılmalıdır. Kısacası, Türk Amerikan ilişkilerinde ilginç bir döneme giriyoruz.' (Baştarafı 1. Sayfada) radaki depoların Çubuklu'ya nakledilmesi için süre istendiğini, bunun kabul edildiğini ve bu tarihte, bu depoların da yıkılacağını bildirdi. 3 Mayıs 1985 tarihinde yürürlüğe giren İmar Yasası'na eklenen maddelerle 2960 sayılı Boğaziçi Yafası'nın bazı maddelerinin değiştirilmesi sonucu tümüyle İstanbul Anakent Belediyesi'nin bünyesinde bir kamu tüzel kişiliği haline getirilen Boğaziçi İmar Müdürlüğü'nün iki ay önce atanan yeni müdürü Kenan Koç'la çalışmalar hakkında konuştuk. Aftan yararlanamayan yakm zamanda yapılmış kaçak yapı ya da eklentilerin yıkılması için sizden sonra Encümen karan gerekiyor. Kaç yapı bu kararla yıkıldı? KOÇ Şimdiye kadar 2960 sayılı yasanın 13. maddesine göre yıkılması gereken yapıların hiçbiri tebligat zorluklarından dolayı yılulamadı. Bizim elimizde böyle 5 dosya var. Önce onları, mal sahiplerinin yıkmasını istiyoruz. Çünkü biz yıksak, yaptıkları ek inşaat içindeki değerli malzemenin hepsi moloz haline gelir. Kendileri yıkarsa bunları değerlendirebilirler. Ancak hiçbiri yıkmaya yanaşmadı. Bu defa binanın boşaltılması için mahkeme karan gerekiyor. Bu, zaman alıyor ama. Bu hafta mühleti dolanlar için yıkım iznini alıp yıkacağız. Son olarak sizin ve Anakent'teki Danışma Kurulu ve Belediye Encümeni'nden geçerek izin almış yeni yapı veya eklenti \ar mı? KOÇ Tarabya Oteli'nin katlı havuzuna verildi. Ama havuz yamacın hemen altında kaldığından görüntüyü etkilemiyor. Yalnız şunu söyleyeyim. Ben 5 bin metrekareye yapı izni çıktıktan sonra çok başvuru olacak diye düşünüyordum. Çok şaşırdım bugüne kadar birkaç kişi arsasındaki durumu sormak ve her halde yapı yapmak için başvurdu. Ancak yalnızca biri avan proje ile geidi, onu da inceliyoruz. Yeni bir planlama düşünüyor musunuz? KOÇ Boğaziçi'nde şu anda zaten yapı yoğunluğu çok. O yüzden yeni bir plan önermiyoruz. Bana soracak olursanız bir ayıklama da yapmak gerekiyor. Bir de 5 bin metrekarenin yüzde 6'sı 60ü metrekarelik bir alanı kapsıyor, ancak blok serbest. Bu duıumda tabii ki biz büyük bloklara değil, bu alan içinde birkaç büyük binanın yapılmasına izin veririz. Ağaçların arasında kaybolabilmeli. Bogaziçi'ndeki korulann kamulaştınlmalan nasıl yapılıyor? KOÇ Kamulaştırma iki etapta yapılıyor. Önce mülkiyet tespiti yapıyoruz. Sonra arsa vergi beyannamelerine göre dosyayı hazırlıyoruz. Bu dosyalar Anakent Belediyesi Emlak Istimlak Müdurlüğü'ne gidiyor. Daha sonra il takdir komisyonu belirlenen fiyatı onaylarsa yürürlüğe giriyor. dahale Gücü'nün bölgeye sevkedilmesinde Türkiye'nin yardımcı olması. The Economisfın haberi böyle. Merak ediyoruz; acaba VVashington, köprülerin altından bunca su geçtikten sonra bile gerçekten bu gibi isteklerle Ankara'nın karşısına ciddi ciddi çıkabilecek midir?.. Biliyoruz, Amerikan yönetimlerinin gönlünde, Türkiye'yi bölgenin israil'den sonra bir tür "ikinci jandarması" olarak görmek öteden beri yatar. Hele İran Şahı'nın devrilmesi, Afganistan'ın Sovyetler'ce işgali ve Körfez Savaşı'ndan sonra belki de bu istek bir tutkuya dönüşmüştür. Olabilir. Ama gene de Amerikan diplomasisinin, böylesine karşı önerilerle müzakere masasına gelmeyecek kadar deneyimli olduğunu varsayıyoruz. Belki de sadece nabız yoklamak için bu haberleri piyasaya sürmüş olabilir VVashington. Dışışlerı çevrelerinin bu konuda nabzının nasıl attığı bellidir. Üst düzeyde bir yetkili The Economisfm haberiyle ilgili olarak dün Cumhuriyet'e şunları söylemiştir: "İncirlik Hava Üssü'nün Örtadoğu olayların Bıügaristaria ilk bakan ziyureti Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Metin Emiroğtu, UNESCO Bakanlar Toplantısı için 12 ekimde Sofya 'ya gidiyor. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye ile Bulgaristan arasında, Bulgaristan'da yaşayan Türk azınlığa'yapılan baskılar nedeniyle bu >ılın başında bozulan ilişkiler gerginliğini korurken, Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Metin Emiroglunun BM Eğitim, Bilim ve Küitür Örgütü (UNESCO) Bakanlar Konferansı'na katılmak üzere 12 ekim cumartesi günü Bulgaristan'a gideceği bildirildi. UNESCO Bakanlar Konferansı'nın bir ay sürecek toplantılarında Emiroğlu sadece beş gün bulunacak. Emiroğlu, Bulgaristan'ın başkenti Sofya'ya konferans için gelen diğer ülkelerin bakanlanyla da ikili görüşmeler yapacak. Türkiye, Türk azınlığa yapılan baskıları protesto amacıyla Bulgaristan'a 6 nota vermiş, Başbakan Turgut Özal da olaylann patlak vermesinden sonra Bulgaristan'a yapacağı ziyaretleri iki kez iptal etmişti. Bu arada Bulgaristan Anadolu Ajansı muhabirinin Sofya'da daimi gazeteci statüsünde çalışmasını önce kabul etmesine rağmen vize vermemiş, bunun üzerine Bulgar BTA ajansının Ankara muhabirinin vizesi yenilenmemiş ve ülkesine dönmeye mecbur edilmisti. UGUR MUMCU (Baştarafi 1. Sayfada) ken bütün sınavları başarı ile geçmiş, fakülte yönetim kurulu, Doç, Dr. Kaymaz'ın profesörlüğe yükseltilmesi için gereken işlemleri tamamlayıp, dosyayı üniversite senatosuna göndermiştir. Bu işlemler, 1982 yılının ilk aylannda tamamlanırken, üniversite rektörlüğüne Doç. Dr. Kaymaz ile ilgili bir "ihbar" gelir. İhbarın sahibi DTCF Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Altay Köymen'd\r\. Prof. Dr. Köymen, Doç. Dr. Kaymaz'ın 1976 yılında Cumhuriyet gazetesinde, günümüzden 700 yıl önce yaşamış olan "Pervane Süleyman" ile ilgili bir yazısında "Marksist görüşlere" yer verdiğini ileri sürmektedir!. Bölüm başkanından gelen bu ihbar yazısından sonra rektörlük, Doç. Dr. Kaymaz'ın "Atatürk ilkelerine bağlılık, Atatürk milliyetçiliği ve Atatürk ilkelerine ters duşen herhangi bir ideolojiye" sahip olup olmadığının araştırılmasını ister. Görev, Ankara Hukuk Fakültesi öğretim üyelerinden HEMA şirketler topluluğu Hukuk Müşaviri Prof. Dr. Turgut Kalpsuz'e verilir. Bir tarih doçentinin 700 yıl önce yaşamış bir Selçuklu yöneticisi ile ilgili yazısı, uzrnanlık alanı ticaret hukuku olan bir profesörce, hangi bilimsel ölçülerle, "Atatürk ilkelerine bağlılık, Atatürk milliyetçiliği ve Atatürk ilkelerine ters düşen herhangi bir ideolojiye" uygun ya da aykırı bulunabilirdi? Prof. Dr. Kalpsuz, bu sıkmtıyı duymuş ki, raporunun sonunda şunları yazıyor: .. Zatıalilerince de takdir buyurulacağından emin olduğum gibi, ihtisas saham siyasi, ikisadi ve felsefi doktrinler yahut bunların tarihi olmadığından, bu teşhisin benim şahsi incelemelerim ve bilgim ile sınırlı, kişisel görüşümden ibaret olduğunu bildirir, saygılar sunanm... Ticaret hukuku profesörünün bu yazı konusundaki "teşhis"i de şöyledir: .. Gerek kullanılan terminoloji, gerekse tarihi olaylann izahında takip edilen metod ve hareket edilen "sınıfsal çıkar'\ "çıkarçevreleri", "halk ayaklanması", "kültürel yapının altyapıya göre şekillenmesi" ilkeleri bakımından, makalenin tarihi materyalizme müstenid bir tarih görüşü ile hazırlanmış olduğu intibaını edinmiş bulunuyorum... Prof. Dr. Kalpsuz'un bu raporundan sonra üniversite senatosu oylama yapmış ve Doç. Dr. Nejat Kaymaz'ın profesörlüğe yükseltilme işlemini reddetmiştir. Doç. Dr. Kaymaz'ın dosyasına bir de valilik yazısı iliştirılmiştir. Doç. Dr. Kaymaz, Ankara Üniversitesi Rektörlüğü'nce kadro dışı bırakılan hukuk fakültesi öğretim üyelerinden Avukat Dr. Yahya Zabunoğlu aracılığı ile bu işlemin iptal edilmesi için Ankara 3. Bölge İdare Mahkemesi'ne başvurmuş; mahkeme, "somut veriler yerine, soyut birtakım isnatlariçeren valilikyazısı"na dayanarak işlem yapılamayacağı gerekçesi ile üniversite senatosu kararını iptal etmiştir. Rektörlük bu karara karşı "yürütmeyi durdurma" istemiyle Danıştay'a başvurmuştur. Danıştay Beşinci Dairesi de rektörlüğün "yürütmeyi durdurma" isteğini reddetmiştir. Bu mahkeme kararından sonra üniversite senatosuna düşen görev, kararın gereklerini yerine getirmektir. Bunun yerine, yeniden oylama yaparak profesörlüğe yükseltme işlemini reddetmek, idare hukukunda "yetki saptırması" denilen hukuksal sakatlığı doğurur. Ayrıca da üniversite senatosu üyeleri için "cezai ve mali" sorumluluk yolunu açar. Şimdi bu öykünün ilginç birkaç sayfasını daha açacağız: Doç. Dr. Kaymaz'ın Bölge İdare Mahkemesi'ne açtığı dava nedeniyle, Prof. Dr. Mehmet Altan Köymen'in ihbar yazısı mahkemeye gönderilmiştir. İki sayfalık ihbar yazısının attında, Prof. Köymen'in imzasının altında aynı ihbarlan içeren iki paragraf daha bulunmakta ve bu paragraflar "aslı gibidir" diye "parafe" edümektedir. 2.12.1982 tarihini taşıyan bu ihbar yazısı. Doç. Dr. Kaymaz'ın açtığı hukuk davası nedeniyle, Ankara Üniversitesi Rektörlüğü, aynı ihbar yazısını, Ankara 7'nci Asliye Mahkemesi'nin 1983/669 sayılı dosyasına da göndermiştir. Fakat hayret!.. Rektörlükçe 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilen ihbar yazısı ile Bölge İdare Mahkemesi'ne aynı rektörlükçe gönderilen aynı ihbar yazısı arasında farklar vardır. Birinci fark; Bölge İdare Mahkemesi'ne gönderilen yazıda, Köymen'in imzasının altında "Türkmen ögesi.." ve "Türk tarihine.." diye başlayan iki paragraf bulunmasıdıdr. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilen ihbar yazısında bu iki paragraf yoktur. İkinci fark; Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilen ihbar yazısının başına. değişik bir daktilo ile yazıldığı hemen anlaşılan "A.Ü. Senato Başkanlığı'na, Doç. Dr. Nejat Kaymaz hakkında muhalefet şerhi" başlığının yazılmış olmasıdır. Bu başlık, Bölge İdare Mahkemesi'ne gönderilen aynı ihbar yazısında yer almış değildir. Eklenen bu başlığın yanında bir de "paraf" bulunmaktadır. Kimdir bu "paraf'ın sahibi? Prof. Köymen, Ankara Üniversitesi Senatosu'nda üye değildir. Üye olmadığı için "muhalefet şerhi" de söz konusu değildir. Öyleyse ihbar yazısına bir başka daktilo ile eklenen bu başlığın anlamı nedir? Resmi nitelik almış bir yazılı belgenin iki ayrı mahkemeye farklı biçimde gönderilmesinin yol açacağı hukuksal sorunlar neler olabilir? Bunu, Ankara Üniversitesi Rektör Yardımcısı bir zamanlar "Doç. Dr. KurtKaraca" imzası ile "Milliyetçi Türkiye" adlı kitap yazmış olan Medeni Hukuk Profesörü Fikret Eren'e sormak isterdik. Bu konuda belki bizleri aydınlatırlar. Konu belki hukuk fakültelerinde ceza hukuku sınav sorusu olarak da sorulabilir. Nedir gerçekten bu konunun hukuksal yorumu? Dekana tokat atan doçentin dekanlığa, tokat yiyenin de YÖK üyeliğine yükseltildiği bir düzende, bu konulann hukuksal özelliklerini çok merak ediyoruz. Doğramacı döneminde doğranan hukuk mudur, nedir? Öğrenmek ve anlamak isterdik!.. GOZLEM İlişkilerde Yııııanistan en önemli engel (Baştarafı 1. Sayfada) ken siyasi uanışmalar için başka bazı ülkelere, bu arada Yunanistan'a da uğrayacak..." i>hultz'un bu sözıerinin Washington'un önümüzdeki günlerde Ankara ve Atina ile ilişkilerinde yaşanacak önemli gelişmeleri haber verdiği kuşkusuz.. Şöyle ki: Shuîtz'un önceki gün burada Türk ve Yunan dışişleri bakanlarıyla yaptığı görüşmeler Reagan yönetiminin üsler anlaşmasında yapılan değişiklikler için Türkiye ile masaya otururken, bu müzakere sürecinin ABD'nin Yunanistan'la ilişkilerindeki sorunlardan ve Türkiye ile Yunanistan'ı birarada değerlendiren denge politikasından etkileneceğinin ilk işaretlerini verdi. Buradaki diplomatik çevrelere göre, bu olgunun en çarpıcı göstergesi, üsler anlaşmasının durumu da dahil olmak üzere TürkAmerikan ilişkilerinin bütün yönlerinin gündeme geleceği müzakereler için kasım ayında Ankara'ya gelecek olan ABD Dışişleri Bakanlığı. Müsteşarı Michael Armacost'un bu ziyareti sırasmda Aüna'ya da uğrayacak olması. Türkiye ile ABD arasındaki savunma işbirliği ve ekonomik ilişkilerin geniş bir çerçevede pazarlık konusu olacağı görüşmelerin başladığı sırada sürpriz bir gelişme de Papandreu'nun iktidara gelmesinden sonra ciddi bir bunalıma giren ABDYunan ilişkilerinde belirgin bir "yumuşama havası"nın doğması ile ortava çıkıvor. Başta Yunanisıan Başbakanı Papandreu olmak üzere Yunan hükümeti yetkililerinin son zamanlarda ABD'yi karşılanna almayarak son derece dikkatli bir politika izledikleri gözlenirken, Yunan Dışişler "akanı Papulias'ın önceki gün burada Shultz'la yaptığı görüşme, alınan ilk bilgilere göre bu yumuşama havasını pekiştirdi. ABD kaynakları, görüşmeden sonra, "Shultz ile Papulias'ın ilişkilerin iyileştirilmesi konusunda görüş birliğine vardıklarını" bildirdiler. Bir ABD yetkilisi de ABD Dışişleri Müsteşarı Armacost'un önümüzdeki ay Ankara'nın yanı sıra Atina'ya da uğrayacağını belirtti. Görüşmenin olumlu sonuçlanması Kongre'de ABD Dışişleri yetkilisi Rozanne Ridgeway'ın Yunanistan'a 40 adet F16 uçağı satışıyla ilgili anlaşmanın sonuçlanmakta olduğunu açıklamasından hemen sonra gerçekleşti. Bu ilişkilerin hareketlenmesinin zamanlarnasının TürkABD Savunma îşbirliği Anlaşması'nın görüşmelerinin başladığı günlerle çakışması diplomatik çevrelerde "üzerinde durulması gereken bir gelişme" olarak niteleniyor. Papandreu'nun geleneksel talepleriyle, yani Limni'nin NATO manevralarına dahil edilmesi ve Kıbns konusunda Türkiye'ye baskı kurulması istekleriyle ABD'nin karşısına çıkması güçlü bir olasılık olarak gözüküyor. Ancak Türk yetkililer bundan pek de rahatsız olmuşa benzemiyorlar. Türk tarafının bu rahatlığı büyük ölçude üsler anlaşmasmı müzakereye açarak kuvvetli bir pazarlık dunımuna gelmesinden kaynaklanıyor. Shuîtz'un genel kuruldaki konuşması sırasında Kıbns sorununa değinmemesi "anlamlı" bulunuyor. Keza önceki günkü görüşmede bir yetkilinin deyimiyle Shuîtz'un Halefoğlu'nun üzerine gitmemesi de bu eğilimi kanıtlayan bir başka gösterge olarak değerlendiriliyor. Dışişlerinden (Baştarafı 1. Sayfada) Ortadoğu'da çıkacak olaylarda Amerika taraf ından kullanılması" yolundaki istekle, "Acil Miidahale Giicü sevkedilmesinde Tiiikiye'nin yardımcı olması" koşulu üzerinde şunları söylediler: "İncirlik Hava Üssü'nün Ortadoğu olaylannda kullanılmasını, Türkiye'nin Acil Müdahale Gücü'ne yardımcı olmasını kabul etmek demek, Türkiye'nin Ortadoğu'da bugüne dek surdürdüğu ana politikayı bir anda bırakıp yeni bir açıiışa geçmesi demektir. Türkiye'nin Örtadoğudaki ana politikası değişmeyecektir. ABD'den geleceği söylenen bu iki koşulu Türkiye'nin kabul etmesi söz konusu değildir." ABD savaş gemilerinin Türk limanlanndan daha fazla yararlanması konusunda, aynı kaynaklar daha ılımlı bir görüş açıkladılar. Yetkililer, "Esasen Türk limanlanndan savaş gemilerinin yararianmasına Türkiye karşı çıkmıyor. Eğer bugiin 3 gemi geliyorsa, bu sayının S'e çıkması hiçbir şeyi değiştirmez. Savaş gemilerinin Türk limanlanndan yararianmasına olanak tanımamızın ana nedeni, bu yoldan da döviz sağlamakla ilgilidir. Savaş gemileri ancak ikmal yapabilmek için Türk limanlanna gelebilirler, bedelini ödeyerek belirli sürelerde kalabilirler" diye konuştular. Bir başka kaynak, Türkiye'nin isteklerine karşı ABD'nin görüşmeleri yokuşa sürecek yeni istekler öne sürmesi olasılığının belirdiğini, bu yöntemin ABD ile Türkiye arasındaki ilişkilerin daha da gerginleşmesine yol açabileceğini belirtti. Gelecek ay başlayacak müzakerelerde öne sürüleceği söylenen bazı koşulların ABD tarafından Türkiye|ye henüz "resmen" iletilmediği yetkili kaynaklarca ifade edildi. SODEP Insan Hakları Komisyonu ve tutuklu yakınlan ortak basın toplantısı yapîı ŞODEP komisyonu: Işkence var SODEP'in görüşâ: İnsan Hakları Komisyonu Sözcüsü Prof, Cahit Talas, düzenlediği basın toplantısında, "Üzülerek, acı duyaraK söylüyoruz. Türkiye'de işkence vardır" dedi. Prof. Talas, Türkiye'nin "bir an önce işkence yapılan bir ülke olmaktan çıkartılmasını" istedi. Anneler ne divor: SODEP Komisyonu adına düzenlenen basın toplantısına kimi tutuklu yakınlan kâtıldı. Anneler, basın toplantısında çocuklarına yapılan kötü muamelelehn sona ermesini istediler. • ANKARA, (Cumhuriyet Bü işkence olmadığını söylüyorlar. ı rosu) SODEP, Af ve İnsan Bu sözler avukatların düzenleI Hakları Komisyonu İnsan Hak dikleri tutanaklarla çürutulmek! lan sözcüsü Prof. Cahit Talas, iş tedir. Cezaevi yöneümleri işkence ) kencenin insanlık dışı bir olav ol uygulamalanndan hiç çekinmeı duğunu bildirdi ve "Üzülerek, mektedirler. Bu durumlar mut! acı duyarak söylüyoruz, Türki laka araştınlmalı ve suçlu görü' ye'de işkence vardır" dedi. lenler cezalandırılmalıdır." Cahit Talas düzenlediği "Gerek cezaevlerinde, gerekse i basın toplantısında, her tutuklu duruşmalarda birtakım uygula; nun devletin koruması ve güven malar yapılırken en sade hukuk cesi altında bulunmasının, uygar kurallannın gözardı edildiğindünyanm benimsediği temel ve den" yakınan Prof. Talas, tutuk; genel bir ilke olduğunu, işkence lu ve hülümlülere cezaevlerinde | olaylarının cereyan ettiği bir ül yapılan nlemlerin "insanlık onuı ke durumunda bulunmayı büyük nına yaraşır maddi ve manevi bir talihsizlik saydıklarını anlaıkoşullara uygun olması gerekti; tı ve Türkiye'nin bir an önce böy gini" vurgulayarak "bu Avrupa | le bir ülke olmaktan kurtanlma Konseyi'nin kabul ettiği ve bizim ı sını istedi. de benimsediğimiz temel kural• Prof. Talas'ın basın toplantı dır" dedi. c sına Halkçı Parti milletvekilleri Daha sonra konusan tutuklu Cüneyt Canver, Sabri Irmak ve yakınlan, cezaevlerinde çocukla;çok sayıda tutuklu yakını da ka rına yapıldığj ileri sürülen işkenTıldı. Tutuklu yakmlannın, "da celeri anlattılar. Meliha Bayoğlu, yak, kötü muamele. çirkin biçimPamuk Yıldız, Nevin Yagan, ı de arama, uzun süre görüş yasaMeryem Celepsoy ile Müşerref ! ğı, en yalın ve gerekli sağlık ko Eryüksel cezaevi koşullannın iyi( şullanna ulaşamama, kötü bes leştiriknesini, işkencenin kaldınl1 lenme, uzun süreler hiicrelere masıru, işkencecüerden hesap so'. kapatılma" konulannda tüm yetrulmasını, idam cezalarının kal; kili makamlara başvurduklannı, dınlmasını ve af yasasının bir an ; ama hepsinden "eli boş önce çıkarılmasını istediler. An! döndüklerini" anlatmalan, basın neler çocuklarını "işkence yapdi toplantısını bir aîıda dramatik sın diye büyiitmediklerini" iş! Çir havaya soktu. Bazı anneler kencenin asıl anne ve babalara • çocuklanna yapılanları anlatır yapıldığını anlattılar. Anneler, j ken fenahk eeçirdiler. "Çocuklarımızı istiyonız, onlar i Prof. Cahit Talas, işkence yaolup bitenlerin sorumlusu değilI panların mutlaka cezalandınl lerdir ve sorumluların elinde kim j malannı istediklerini, siyasal sovurduya gitmişlerdir," dediler. j rumlulann durumlannın da ayI rıca ele ahnmasını gerekli gör• Nüfus cüzdanımı kaybettim. I düklerini bildirdi ve şöyle dedi: Hükümsüzdür. HİKMET CÜI "Resmi makamlar iilkemizde NEŞ Papantlreu: Türkiye'nin Ege kıta sahanlığında hakkı yok ATİNA, (Cumhuriyet) Yu nanistan Başbakanı Andreas Papandreu muhalefetteki Yeni Demokrasi Partisi'nin Kuzey Ege'deki petrol aramalarıyla ilgili olarak Yunan lıükümetini vatan hainliği ile suçlaması üzerine PASOK'un 18. Merkez Komitesi toplantısında yaptığı konuşmada, "Türkiye'nin Ege kıta sahanlığında hiçbir hakkı yoktur" dedi. Papandreu, 1976'da Yunanistan ve Türkiye arasında imzalanan Bern anlaşmasının kendi hükümetleri için geçerli olmadığını söyledi. "Anlaşmanın bugüne kadar açıklanmamasının nedeni Türkiye'nin Ege kıta sahanlığında hakkı olduğu izlenimi yaratılması korkusudur." diye ekledi. Pazaroyun Çözümleri "Kardeşini bul!"maca 1. ADNİYE 2. ALTAY 3. AYSEN 4. AYTEN 5. BAHRİ 6. TURHAN 7. SELMA 8. FAHRİYE 9. BEHÎCE 10. BÎRGÜL 11. BtLGİN 12. ZAFER 13. CAVİT 14. NİHAT 15. CELİL 16. CEMAL 17. METİN 18. ERKAL 19. ERCAN 20. ENVER 21. GÜLAY 22. TÜLAY 23. GÜLŞEN 24. HALIDE 25. HALİM 26. SÜMEYRA 27. NERİMAN 28. KEREM 29. NAZIM 30. CEMAL 31. KISMET 32. 33. 34. 35. 36. 37. 38. 39. 40. 41. 42. 43. 44. 45. 46. 47. 48. 49. 50. 51. 52. 53. 54. 55. 56. 57. 58. 59. 60. 61. 62. MERİH MEDİHA GÜRSEL NURŞEN NİHAL NALAN NADİRE NAFİYE NEBtYE ŞERMİN TAHİR SAMtME ZALİHA MACİT SALİHA SADRİ SALİM SERMET SAİME OKYAY ENDER REFİK ŞENGÜN ŞADİYE KAMER TANSU MEKÎN FERtDE VİCDAN ZEYNEL BERRİN (Baştarafı 1. Sayfada) nin cesetleri bulundu. Tel Aviv'deki Mısır Büyükelçiliği İ^güderi, Mısır Devlet Başkanı adına yaptığı açıklamada Eilat liman kentinde meydana gelen olaydan ülkesinin duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Eilat kenti, halen Mısır'ın yönetiminde bulunmasına rağmen, şehirde İsrailliler de yaşıyor. Kent, Camp DavidAnlaşması çerçevesinde 1982 yıhnda Mısır'a verilmişti. Kudüs ve Galile'de üç İsraillinin öldürülmesi olaynnı FKÖ lideri Yaser Arafat'ın özel koruma grubunu oluşturan 17. Gücün üstlendiği bildiriliyor. Örgütün önceki gün yabancı bir ajansa telefonla iki İsrailliyi öldürdüklerini bildirmesinden sonra Kudüs'te Adnan Harrari (22) ve elektronik teknisyeni Motti Suissa'nın (21) cesetleri kurşunlanmış halde bulundu. Galile yakınlarına basına sıkılan kurşunla öldürülen İsraillinin de 30 yaşlannda olduğu belirtildi. • Nüfus cüzdanımı kaybettim. Geçersizdir. MUHARREM AY DOĞMUS Mısırh polis DYP'de \ görkemli taşmma ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) DYP Genel Merkezi'nin kapatılan Büyük Türkiye Partisi'nin binasına taşmma töreni bir açık hava mitingine dönüştü. Trafik uzun süre tıkandı, 3 bine yakın kişinin katıldığı törende y°ni bina, dua okunarak açıldı. Törene eski Cumhurbaşkanı vekillerinden ve Dışişleri Bakanlarından thsan Sabri Cağlayangil, Türkiye Odalar Birliği eski Başkanı Mehmet Yazar da katıldı. Bu arada Mehmet Yazar taraftan partililer, Yazar'ı omuzlarına alarak, "Yazar, Yazar" diye bağınrlarken, bir grup partili, "Başbakan Cindoruk" sloganları attılar. Havanın elektriklenmesine rağmen, herhangi bir olay çıkmadı. Kapatılan AP'nin çok sayıda parİamenter ve bakanlarının da katıldığı törende Zincirbozan'da komutanlık yapan, emekli olduktan sonra DYP'ye girmeye karar veren emekli Tuğgeneral Atüla Erkan'ın DYP'ye katıldığı, emekli sıkıyönetim savcılarından DYP Genel Başkan Yardımcısı Baki Tuğ tarafından açıklandı. Erkan, Cindoruk tarafından öpülerek kutlandı. (Baştarafi 1. Sayfada) Türkiye'de küitür ve sanata sahiplenme ortamı yaratmak görevi." Önceki gün Afyon ve Uşak illerini ziyaret ettikten sonra İzmir'e gelen ve geceyi burada geçiren Inönü ile Gürkan dün H P ve SODEP il merkezlerini ziyaret ettikten sonra Ülkü Sineması'nda gerçekleştirilen salon toplantısına katıldılar. Gürkan, toplantıda yaptığı konuşmada, birleşmeyle oluşacak SHP'nin sekiz görevini saydıktan sonra "demokresi görevi"ni şöyle açıkladı: "SHP'nin birinci görevi demokrasi görevi olacaktır. Dokuz ana noktada degişiklik yapacakür. SHP, YÖK Yasasını yeniden düzenleyecek, işçileriraize fiilen grev yapma imkânı vermeyen Sendikalar Yasası'nı düzenleyecektir. SHP, Polis Vazife ve Selahiyetleri Yasası'nı hızla değiştirebilmeli, güvenlik soruşturması adı altında sosyal demokratların kıyıma uğramalanna son verebilmeli. keyfi atamalarla ailelerin bölünmesini engelleyebilmeli, düşüncede suç gören düzenlemeleri hızla ortadan kaldırabilmeli. SHP, af konusundaki görevini yerine getirebilmelidir." Gürkan, SHP'nin "ekonomi görevi"ni açıklarken de 24 Ocak'tan bu yana geçen beş yıl içinde gelir bölüşümündeki eşitsizliğin arttığını, işçi ücretlerindeki yüzde 50 düşüşün, dünyanın hiç bir yerinde görülmediğini sövledi. SHP'nin tekelleşmeyi durdurarak üretimi yaygınlaştıracağını beürten Gürkan, Türkiye'nin bugün çağdaş teknolojilerden kopartıldığını öne sürdü. Gürkan, SHP'nin "sosyal görevi"ni de "Zengin Avrupa ülkeleri bir yana, Türkiye, eşit geiir düzeyinde ülkeler içinde eğitime ve sağlık hizmetlerine en az pay ayıran ülkedir" diye açıkladı. Dinin siyasallaşmasına karşı çıkan Gürkan, "dinin kutsallığı ancak laiklikle konınur" biçiminde konuştu. SODEP Genel Başkanı Inönü de coşkulu bir kalabalığa yaptığı konuşmasında "birleşme" konusuna değinerek "HP'nin tüzel kişiliği içinde iki partinin üyeleri ile biriikte yeni katılacaklar SHP'nin her kademedeki görevlilerini ve yetkililerini seçimle belirleyeceklerdir" dedi. Birleşme protokolünü imzaladıktan sonra ilk yurt gezisini Ege bölgesinde gerçekleştiren İnönü ve Gürkan, gezideki ikinci günlerine parti merkezlerini ziyaret ederek başladılar. Ziyaretten sonra iki parti lideri, SODEP merkez ilçe odasında 25 dakika süren ikili bir görüşme yaptılar. SHP'nin8 Şok sürüyor (Baştarafı 1. Sayfada) ev sahibi ülke toplumu arasına zehir saçmayı da amaçladıysa, ilk izlenimlerimize göre, bu amaç, boşa çıkmış. Tunus'ta hemen bütün yayın organları söz birliği etmişcesine HammamŞatt baskınını yani FKÖ liderinin karargâhına karşı girişilen saldırıyı Sakiet Sidi Yusuf olayına beazetiyorlar. Cezayir Kurtuluş Savaşı sırasmda 8 Şubat 1958'de bir Fransız uçak filosu Tunus Cezayir sınırının, Tunus tarafında Sakiet Sidi Yusuf adındaki köyü Cezayirli "teröristleri" desteklediği gerekçesile bombalamış ve düzinelerce çocuk, kadın ve yaşlının ölümüne yol açmıştı. 27 yıl sonra 1 Ocak 1985'te, yine bir sabah bir İsrail uçak filosunun HammamŞatt'ı bombalayarak düzinelerce Filistinli ve Tunuslunun ölümüne yol açmasının gerekçesi Filistinli "teröristleri" sindirmekti. Tunuslular Sakiet Sidi Yusuf ile HammamŞatı arasındaki bu paralelliğe işaret edip, ülkelerinin kurtuluş savaşlanna destek olmasından ötürü gizli bir gurur duyuyorlar. Nitekim Yaser Arafat da Le Temps'e verdiği demeçte aynı benzetmeyi yaparak, Hammam Şatt'ta "Tunuslu ve Filistinli kardeş kanlarının İsrail'e karşı mücadele yolunda birbirine karıştığım" söylüyor. Böylece Tunus da Filistin mücadelesine destek olmasının faturasmı kanla ödemiş dunımda. Ancak, bu sayede Tunus halkı ilk sezgilerimiz şayet bizi aldatmıyorsa, önemli bir radikal dönüşüm geçiriyor ve ABD İsrail ikilisine karşı mücadele saflarına kayıyor. İsrail saldırısının vuku bulduğu başkent Tunus'un 25 kilomet1 re güneyindeki Hammam Şatt ta enkaz kaldırma çalışmaları sürüyor. Şu ana kadar 61'i Filistinli 12'si Tunuslu 73 kişinin hayatını kaybettiği 150 dolayında kişinin Tunuslu Filistinli yaralar dığı belirlendi. Enkaz tümüyle kaldırıhnca ölü sayısının artması söz konusu. Başkentin 25 kilometre güneydoğusundaki, İsrail saldırısının hedefi olan kıyı köyü Hammam Şatt'a giderken, üçüncü kez ayak bastığımız Tünus'u ilk kez bu kadar anti Amerikan bir hava içinde gördüğümüzü kaydediyoruz. Her kapıyı açan anahtar MASONLUK GÜCÜNÜ YİTİRİYOR MU? ı > • > ' Büyük Üstat Nokta'ya Türkiye'deki Masonluğu anlattı. Politika, sanat ve bilim dünyamızdan ünlü Masonlar Atatürk ve Masonlar. • Nasıl Mason olunur? Masonları ikiye bölen Demirel olayı i Bülent Ecevit: "Osmanlıcıiık devleti etkiliyor." ) HP Dinçerlerden sonra Hüsnü Doğan'ı hedef aldı. Aydın Gürkan "Tanm Bakanlığı dini siyasallaştırıyor" t Fatih Belediyesi'nde rüşvet iddiası ) 5 yıl aradan sonra üniversite gencliâi yeniden detnek lı l'Mimar Sinan" Ali Bey'in gokdelen kondusu )!ngiltere Kraliçesinin inanılmaz cimrilikleri i Altın Portakallı ZoKal Olcay Hu/nılık Hııher Der»îsi gecikmeyin A 500 m 2 Upulu çiftlik hisscsi pcşin 200 bin TL. (Kısa bir süre için) B Veya 100 bin TL peşin, kalanı 10 ay, ayda 15 bin TL. UksiUe 250 bin TL. C Veya 50 bin TL. peşin kalanı 10 ay, ayda 15 bin TL. 5 ayda 20 bin TL. takshle.KDV dahil 300 bin (Odemelerden birini seçin) ÇiFtlikte tiim tesislcr yapılmış ve üretime geçilmiştir. Yer alanlann toprağı kıymetlcnirken üründen pay alarak dcvrc tatil konutlarında ailece ücrctsiz kalabüeceklerdir. toprak herzaman artan paradır/ EGETJE BALOVA ÇİFTLİĞİNDEN YER ALIN veya flk taksit T. Halk Bankaa YeniŞubeii 3380 No'lu Balson hesabına yattnhr. Adt, adren, doğum yeri, yılı, baba adı, medeği beürtilerck makbuz jurctiyk adresimize ba^vurulur. İjlemier böroda veya pcatayla tamambnır. Onayh sözieşme, seneüer jize hemen gönderiHr. BROŞOR VE BİLGİ İSTEYEBİIİRSİNİZ. BALSÜN A.S. Sıhhiye Merkez İşhanı Kat 7, No. 64 ANKARA Tel: 30 26 42 30 18 92 İstanbul İrtibat: Biltaş. Taksim Yeni Tarlabaşı Cad. No. 9, Gökçay Han Kat 2 Tel: 143 42 2 4 145 00 46 143 41 42 veya Orhan özcan:Tel: 525 53 50 İstanbul İzmir İrtibat : K. Ketencioğlu Tel: 12 17 37 Diğer sehırlerde de gayrimenkul satış temsilcitiği verilecektlr. imkânlarınızı belirtiniz. Mektuplarınız mutlaka cevaplandırılır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle