29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 22 EKİM 1985 KADIN gözüyle ERHAN AKYILDIZ ERKEK Çağdaşlık ve kadının çalışması "Kadın" konusu ne zaman gündeme gelse, "kadıntn çalışıp çalışmaması" tartışması da birlikte gelir... Ekonomik güçlüklerin yarattığı koşullaria, kadına ilişkin "gelenekseldeğeryargılarımız"çatışırsürekli. "Kadmın yeri evidir" diyen mantıkla, O'nun "ekonomik özgürlüğünü" savunan mantık hep karşı karşıyadır... Gerek, "VeriAraştırma"nm yapdğı anket, gerekse bizim erkekler arasında yaptığımız soruşturmalar da bunu somut olarak göslermektedir. Bugünün Türk kadını, her ne kadar Cumhuriyet öneesi ve Cumhuriyet'in ilkyülanna oranla önemli biryol almışsa da, Anketlerin diliyle VeriAraştırma sına da pek şaşırmamak gerekir... 2 1985 Türkiye'sinde hâlâ kadını erkeğin bir adım gerisinde düşünen insanlarımtz vardır... Kadının ekonomik özgürlüğünü kazanmasıyla elindeki "otorite dizginlerini" kaçıracağını düşünen bu insanlarımızın gerekçeleri de, hemen hemen aynıdır... "Çalışan kadın, çocuklarını yeterince eğitemez", "Kadın çalışırsa kocasına karşı görevlerini yerine getiremez'', "Erkeklerimiz cinsel açlık içindedir. Çalışan kadınlara hep bu gözlebakarlar" gibigerekçelerle, kadını, hep kendi egemenlikleri altındaki bir diinya içinde düşünürler... Kaldı ki Medeni Kanun da, "kadının ancak erkeğin izniyle çalışabileceği" vurgulanan bir ülkede, aynı düşünceyi paylaşan insanların bulunma Yıllardır, çevresindeki bağnaz çemberi zorlayarak bugünlere ulaşan Türk kadını, gelecekte bu tartışmalara da bir son verecektir... Cumhuriyet'le birlikte kendisine verilen hakları iyi kullanıp toplum içinde kendisine saygın bir yer yapan Türk kadını, bir gün erkeği ile eşit koşullarda yaşayabileceği bir dünya kuracaktır.. İlk, orta ve yükseköğretim kurumlarındaki binlerce genç kız bunun habercileridir... Laik eğitim benimsendikçe, bu çağdaş yoldan sapılmadıkça, kadına bakış açısındaki değişiklik kendiliğinden gelecektir... Erkekler erkek doğmuş olmaktan hoşnutlar 'Erkek gibi kadm' korkusuziuğu, mertliği içeren öviicü bir deyim. 'Kadın gibi erkek' ise, cinayet nedeni bile olabilir. Kıv doğduğu için dovünen, 'erkek adamm erkek oğlu olur' kurahna uyamadığından, yaslara bürünen ne çok baba var. Betki kızı da, yalnız başma sinemaya gidebilmeyi ya da akfam dışan çıkabilmeyi düşleyerek, 'erkek olsaydım' diye iç çekeceklir. Erkeklerin, erkeksi değerlerin öne çıknğı toplumumuzda, "dünyaya kadın olarak gelseydim" dufuncesindeki erkeklerin oranı nedir? Dünyaya yeniden gelebilmeleri durumunda kadın ve erkeklerin cinsiyet tercihleri (Vo olarak). Kadm olmak ısteyenter Erkek olmak ısteyemer EMT.BOHI 2.2 97.8 52.3 47.7 Çağdaş toplumda kadın çalışmalı Orhan Bey kendinizi tanıtır mısınız? AKTAN Ayakkabı müteahhitliği ile uğraşıyorum. Lise öğrenimi yaptım. 10 küsur yıllık evliyim, bir çocuğum var. Kanm çalışmıyor. Kadın sizce çalışmalı mı? AKTAN Ben kadının çalışmamasından yanayım. Türk toplumunun genel olarak ataerkil bir aile düzeni var. Son 1520 yıldan bu yana gözlediğirn, kadın çalışarak aileye ekonomik katkıda bulunmaya çalışmaktadır. Bunun sonucu olarak da asıl görevi olan, ailenin öteki fertleriyle gereği gibi ilgilenememektedir. Onların bakımında, eğitiminde eksiklikler olmaktadır. Öncelikle çocuklann eğitimi yetersiz kalıyor. Tabii başka etkenler de var, beni düşünceye iten. Nedir bu başka etkenler, onlan da açıklar mısınız? AKTAN Türk toplumunda babanın yeriftin bambaşka olduğu inancındayım. Kadın çalışırsa eşine karşı birtakım boşluklar doğuyor. Eşine gösterdiği sevgiden, saygıdan bazı kopmalar olabiliyor. Bu bakımdan kadın çalışmasa daha iyi olur düşüncesindeyim. Olaya bağnaz bir açıdan bakmıyorum. Çok zorunluysa, kadın çalışacaktır. Eğer zorunlu değilse, kadının ailesinden kopmasından yana değilim. Evine, çocuklanna, eşine daha fazla zaman ayırabileceği bir iş olursa çalışabilir. Parttime bir iş kadının görevlerini aksatmayabilir. Orhan Bey, kıskanç biri misiniz? Düşüncelerinizin kıskançlıkla ilgisi olabilir mi? cukların eğitiminde ikili çelişkili dnrumlar çıkabiliyor. Kuşak çatışmasının getirdiği çelişkiler olabiliyor. Bu konuda da görüşlerinizi alabilir raiyiz? ARKONAÇ Çağımızın şartlan değişik şartlar. Bunlardan birtakımını seçmek, birtakımını seçmemek durumunda değiliz. Çağımızda yaşamak istiyorsak şartlan olduğu gibi kabul etmemiz gerekiyor. Dediklerinizin hepsi doğrudur. Ancak çalışmayan kadının aile ya da kendisine katkısı ne olabilir, bunları düşünmeli. Kadın çalışıp da hem ailesine hem de kendisine ekonomik katkısı olsa, bu mutluluğu pekiştirmez mi? Çocuk bakımının günümüzde çok büyük bir sorun olduğunu biliyorum. Ancak toplum ve anababalar bunu organize bir şekilde çözümleme yoluna giderlerse, kadının çalışmasındaki mahzurlardan bir bölumu giderilmiş olur. Çalışmayan kadının, çağdaş toplumda yeri yoktur. Çağdaş toplumlara baktığımızda, kadınların büyük çoğunluğunun çalıştığını görürüz. Orhan Bey, çalışan kadınlann karşılaşabilecegi olumsuz durumlar nedir? Bu konuyu biraz açar mısınız? aşağı cinse! espriler kadının yanında yapılabiliyor. Bir sekreter olayını örnek vereyim. Bugün bir patronsekreter ilişkisi mizah dergilerinin vazgeçilmez konusu olmuştur. Büro amirleriyle, kadın personel arasındaki ilişkilerin aksayan yanlannı, bunun da cinsel isteklerden kaynaklandığını hepimiz duyuyoruz, acık konuşalım, duymuyor muyuz? Sayın Arkonaç, çalışmayan kadınlann karşılaşacakları sorunlar nelerdir? ARKONAÇ Bu sorunuza yanıt vermezden önce, Orhan Beyin iddialanna yanıt vermek istiyorum. Orhan Bey, eğitim meselesi dedi. Çok haklı, ama bu memleketteki kadınlann eğitim seviyesi ne? Çoğunluktan bahsediyorum. Evde oturanın eğitim seviyeleri belli, hatta belirli bir standartın altındaki kadınlar kitlesinin bakacağı, eğiteceği çocuklaria, aym kadınların çalışıp kendilerini eğiterek çocuklarıru kreşlerde, bakımevlerinde eğitmeleri herhalde farklıdır. tkinci grubun çocuklarının eğitimi daha iyi olacaktır. Bu ülkede kadınların çoğunluğunun eğitim düzeyi, ilkokul düzeyindedir. Büyük bir çoğunluğu da hâlâ okuma yazma yi verebilirler. Kadın çalışırken kendisini eğitecektir. Dünyadaki iyilik ve kötülüklerden haberi olacaktır. Mayasına göre cevap verecektir. Türkiye'nin eğitim düzeyini ele aldığımız zaman, kadının çalışmasının geleceğimizi olumlu yönde etkileyeceği gerçeği ortaya çıkar. * Orhan Beyin cinsel yetersizlik konusundaki iddialarıyla ilgili ne diyeceksiniz? ARKONAÇ Cinsel ilişkiler karşılıklı ilgiye ve rızaya bağlı olursa çok daha iyi olur. Birisini kandırıp aldatarak, ya da şantaj yaparak da cinsel ilişki kurmak pekâlâ mümkün. Ama böyle bir cinsel ilişkiyle, isteğe bağlı bir ilişkiyi kıyaslayabilir misiniz? Şimdi düşünün; kadın evli olduğu için kocasına mecbur, geçinme kapısı aramamak için kocasına mecbur. Bu mecburiyetler içinde bir cinsel yakınlık mümkün mü? Ekonomik bağımsızlığı olan bir kadının cinsel yaklaşımı çok daha güzel birşey. Hadi gelsene, diyeceğimize, ya da sekretere sen benim sekreterim değil misin, gelsene diyeceğimize, işte anlaşıyoruz, birbirimize karşı duygularımız var, onun için birlikteyiz demek daha güzel'değil mi? tş hayatında birtakım çirkin şakalar, espriler olduğuna katılıyorum, ama toplumun yapısı bu, eğitimle ilgili bir olay... Peki Sayın Arkonaç, çalışan kadın kocasına yeterli olabiliyor mi? ARKONAÇ Bunlar Türkiye'de konuşulan mitlerdeh bir tanesı. Avrupa'da çalışan kadın yeterli oluyor da Türkiye'de neden olmasın? Bu bir yerde erkeğin egoizminden kaynaklanıyor. Eve gelince terliklerin onünde olacak, çayın ya da içkin gelecek, binbir turlü ihtimam, şahane bir şey ama çağdaş değil. Peki Sayın Arkonaç, çalışmayan kadın ne gibi sorunlarla karşılaşıyor günümüz toplumunda? ARKONAÇ Çalışmayan kadın toplum içinde, kendisi gibi olmayanlar arasında yaşasa pek sorun çıkmayabilir. Kendi çerçevesinin dışındakilerle temasa geldiği zaman bir aşağıhk duygusuna kapılıyor. Bunu kocasının sosyal mevkiiyle veya ailesiyle, zenginliğiyle, ya da yüksek sınıftan tanıdıklanyla kapatmaya çalışıyor. Kadının ben kimseye bağlı değilim, çalışıyorum, güçluyum duygusunu hissetmesi, çok farklı bir olay. Bu duygu Veri Arafurma 'nın anketine yanıt veren erkeklerin hemen hemen tümüneyakım erkek doğmuş olmaktan hoşnut. Yeniden dünyaya gelebilmeleri durumunda, her 100 erkekten yalnızca 2'si kadmlığı tercih edebileceğini belirtiyor. Kadınlann ise yansına yakını cinsiyetlerinden hoşnut değil. Erkeğe oranla sınırlanmış yaşamı ve ahlaki değerlerin, ozellikle kadın uzerindeki baskısı. kendi cinsiyetlerinden hoşnut obnayan kadınlan getirmekte. Pek çok açıdan erkeğe bağımlı olan ev kadmlannm, çalışan kadınlara göre erkek olma isteği daha fazla. Her iki ev kadımndan biri, dünyaya erkek olarak gelme isteğinde. Öte yandan, ekonomik özgürluk belirli kısıtlamalan hafîfletebilse bile, her üç çalışan kadından birinin erkek olma özlemini giderememekte. Erkekler eşlerinin ev kadını olmasını istiyor Erkekler, kendilerine her açıdan bağımlı kadınlan, yani ev kadınlanm, eş olarak tercih etmekte. Araştırma sonucuna göre her on erkekten 7'si esinin ev kadını, uçü ise çalışan kadm olmasını istiyor. Erkeklerin eşlerini ev kadını isteme nedenleri (% olarak) Aileye daha iyi bakabtlme Kadıntnın çalışmasının geieieklere ters oKışu Çaiışmanın. kadını yıpratması Belirti bir mesteğının ohnayısı Neden befirtmeyenter 50.9 29.6 1.9 0.4 17.2 Eşlerinin ev kadını olmasını isteyen erkeklerin yansı, evde oturan kadının çocuklara ve kendisine daha yararlı olacağı inancında. Kadının çalışmasının geJeneklere ters duştüğunü öne sürenlerin oranı ise % 29.6 Erkeklerin eşlerini çalışan kadın isteme nedenleri EfWn çahşaa kadm olmasiM Ut>>w HktkİH (*«»*) Ekonomik zorurtuiuk 80.9 Ev islerinin monotonlugu 5.2 üretken olabtlmesi için 4'3 Neden belırtmeyenler 9.6 Eşlerinin çalışan kadın olmasını isteyen erkeklerin "0 80.9'u ekonomik zorunluluklan neden olarak gösteriyor. Bu zonınluğun kalkması durumunda eşlerinin çahşmasım isteyecekler midir sorusu akla geliyor. Ev islerinin monolonluğundan kurtulması, üretken olabilmesi gibi salt kadının çıkarlan açısından yaklaşan erkeklerin orantnın Vt 9.5 olduğu göz önünde tutulursa, ekonomik zorunluluğun kalkması durumunda çoğunluğun, kadının çalışmasına karşı tutum içine girebilecekleri duşünülebilir. Sonuç olarak erkeklerin büyük çoğunluğu, kadınlann evde oturmalanndan ve kendilerine hizmet etmesinden yana. Erkekler, dünyaya erkek olarak gebnekten hoşnut, ya kadınlar? AYAKKABI Mİ TEAHHtDİ AKTAN " Ben kadının çalışmamasından yanayım. Son 1520 yıldan beri gözlediğim, kadın çalışarak aileye katkıda bulunmaktadır, ancak ailenin öteki fertleriyle yeterince ilgilenememektedir. Türk toplumunda babanın yerinin bambaşka olduğu inancındayım. Kadın çalışırsa eşine karşı birtakım boşluklar doğuyor. Eşine gösterdiği sevgi ve saygıdan bazı kopmalar olabiliyor. Olaya bağnaz açıdan bakmıyorum. Çok zorunluysa kadın çalışmalıdır. AKTAN Bir kıskançlık olayından çok, toplumun genel yapısı rahatsız ediyor beni. Büro çalışmalarında tanık oluyoruz, bazı olaylar oluyor ki, ahlak düzeyi zorlanıyor. Bunu çoğumuz görüyorıız.Türk toplumunda erkek genel olarak sekse karşı bir açlık içinde... Oğuz Bey, siz de önce kendinizi kısaca tanıüp, kadının çalışıp, çalışmaması konusundaki gorttşlerinizi açıklar mısınız? ARKONAÇ Psikiyatri Doçentiyim. 15 yıldır Bakırköy Akıl Hastanesi'nde görev yapıyorum. Ve Psikiyatri Kiliniği'nin şefiyim. Ben kadınm çalışmasından yanayım. Samyorum ki, günümüz toplumu artık, anaerkil, babaerkil gibi birtakım aile şekillerinden çok; çağımıza uygun, eşit şartlara dayalı kişilerin ortaklığı şeklindeki ailelerden meydana gelmiş bir toplum görüntüsündedir. Bir ortaklık olan evlilikte, kadın erkek ilişkileri eşit kuvvetlere dayanıyorsa, bu beraberlik çok daha anlamlı, çok daha kuvvetli ve çok daha uzun sürmektedir. Kadının güçlü olması da ekonomik özgürlüğüyle ilgili bir olay. Kadınınekonomik özgürlüğu olmazsa düşünce özgürlüğü de olmaz, hareket özgürlüğü olmaz. Böyle olunca da kadının yapamamazlığından, kadının zayıflığından kaynaklanan yapay bir aile saadeti bozulması ortaya çıkar. İtaatkâr kadın acaba kocasmı çok sevdiğinden mi, yoksa mecbur olduğundan mı itaat etmektedir. Dolayısıyla evde gürültü patırtı çıkmamaktadır. Evde ne dereceye kadar bir tartfşma ortamı vardır, tartışma ne dereceye kadar vardırılabilir. Erkeğin beğenilmeyen davranışlarına ne dereceye kadar karşı konulabilir. Bu bence kadının ekonomik gücüyle dengelenebilecek bir durumdur. Işte ben bunun için kadının çalışmasından yanayım. Daha çağdaş, daha ileri, dolayısıyla daha sağlam temellere oturmuş mutlu bir hayat için, kadın ve erkeğin eşit kuvvetlere sahip olması, eşit kuvvetlerle işe başlaması gerekir. Oğuz Bey, anladığım kadarıyla siz, eğer kadının ekonomik özgüriüğü varsa, erkekle eşit şartlarda bir beraberlik sağlamış olur diyorsunuz. Orhan Beyin öne sürduğiine göre, eğer kadın çalışırsa çocuklarının eğitimine yeterince zaman ayıramaz, kocasıyla ilgilenemez diyor. Bir de toplumun cinsel açlığından kaynaklanan rahatsızlığı var. Bu açlığın çalışan kadını rahatsız edebileceği görüşünde. Sayın Aktan'ın bu görüşleri için ne diyorsunuz? ARKONAÇ Çalışan kadmların çocuklanna ya da kocasına gereken ilgiyi gösteremediği ortada. Ama bu yalnızca kadının sorunu değildir. Çok çalışan bir baba da karısı ve çocuklarıyla ilgilenememektedir. Bu da aile yapısı içinde aynı derecede olumsuz eıkisi olan bir etkendir. Ama her nedense bu olumsuzluk kadın tarafından gelince itiraz ediliyor. Çalışan kadınların gerçekten evine, çalışmayan kadınlar kadar eğilebilmesi çoğu zaman mümkün değilse de, bu bir planlama ile önü alınamayacak ya da telafi edilemeyecek bir sorun değildir. Sayın Arkonaç, diyelim ki, kadtn tam gün calısıyor. Okul öneesi çağda çocuklan varsa, bunlan ya bir bakıcıya, ya aile buyüklerine ya da kreş ve yuvalara bırakıyor. Egitim yuvalarını bir yana bırakırsak, büyiiklere ve bakıcılara bırakılan ço ISÎKİYATRİ DOÇENTİ ARKONAÇ~ Açıkoturuma katılanlar: Psikiyatri Doçenti Arkonaç (solda), Ayakkabı Müteahhidi Oğuz Aktan (ortada). AKTAN Ben feminist düşüncenin, kadınların çahşmalarının yoğunluk kazanmasmdan sonra, daha bir belirginleştiğine inanıyorum. Bence bu düşünce bizim toplumumuzun geleceği açısından ters bir olay. Şöyle ki, anne baba eşitliği yuvadaki çocuğa çok değişik etki yapabiliyor. Çalışan annelerin çocuklannda birtakım boşluklar, eksiklikler oluyor. Göruyoruz, anne baba iradesi dışında karar vermek zorunda kalıyor çocuğuyla ilgili olarak. Çalışan kadının seviyesiyle, bakıcı kadının seviyesi aynı mı? Bir defa çalışan kadın erkeğine gerektiği kadar ihtimam gösteremiyor. En azından bir seks olayı bile yeterince olamıyor çalışan kadında. Kocasına karşı görevlerini ister cinsel açıdan olsun, ister çocuklarının eğitimiyle, ister ev işleriyle ilgili olsun yeterince yerine getiremiyor. Orhan Bey, kadın çalıştığı zaman iş hayatında ne gibi guçlüklerle karşılaşıyor. Cinsel açlıktan söz etmiştiniz, bu konuyu biraz açar mısınız? AKTAN Özellikle büro tipi işyerlerinde çalışan kadınlar; erkeklerin, cinsel açuğını yansıtan konusmalanna tanık olabiliyor. Her türlü belden bilmez. Bunların çoğunluğunun da evde oturup çocuklarıyla meşgul olduğunu iddia etmek oldukça zor. Kadınlarımızın çalışarak, kendilerini hayat okulunda eğiterek çocuklarını belli bir plan ve program içinde kreşlerde, ana okullarında, devletin organize ettiği yuvalarda yetiştirmeleri, ülkenin geleceği için çok yararlı olur. Ana baba çalışıyor, çocuklar başıboş kalıyor, birtakım olumsuz yollara sapıyor, iddialanna katılmıyorum. Ülkedeki olumsuz yola sapmış çocukların çoğunun anası çalışıyor değildir herhalde. Bunda başka faktörler önemlidir. Böyle bir çalışma daha yapılmamış Türkiye'de. Çalışan ana babalann yarattığı sosyal olumsuzluklar, henüz bilimsel bir çahşmayla ortaya konmamış. karşılaştırmalı bir sosyal çalışma yapılmamış. Türkiye'de konu, henüz yalnızca konuşuluyor. Ana baba çalışsa da çalışmasa da çocuk punk olacaktır olacaksa. ya da bizde örnekleri görüldüğü gibi yanlış yola sapacaktır. Anne babalar akşamları, tatil günlerinde çocuklarıyla birlikte olduklarında da çocuklarına gereken eğitim ve terbiye Ben kadının çalışmasından yanayım, günümüz toplumu artık anaerkil babaerkil gibi aile şekillerinden çok; çağımıza uygun, eşit şartlara dayalı kişilerin or MEHMED KEMAL taklığı şeklindeki ailelerden oluşmaktadır. Çok çalışan bir baba da karısı Yahya Kemal çok yakın bir dostuna, Rejim oturdu mu, oturve çocuklarıyla ilgilenememek madı mı, Falih Rıfkı muhalefete geçerse, 0 vakit anlarız..' ditedir. Bu da aile yapısı içinde ay yesi olmuş. Biliyorsunuz Falih Rıfkı Atay, tek parti döneminin savunucusuydu. Bir gün partiden de, partı gazetesinden de nı derecede olumsuz etkendir. aynldı, rejimin ne olduğunu anladık. Ayrıldığı partiye ver yanAma her nedense bu olumsuzluk sın ediyordu. Özal'ın partisinden de ayrılmalar başgösterdiğinde. içeride kadın tarafından gelince itiraz neler dönüyor, kimin eli kimin cebinde daha iyi anlıyoruz. Vuediliyor. ral Arıkan ayrıldığında 'giz perdesinı' biraz araladı, Resuloğlu POÜTÎKA VE ÖTESİ Yenilikler Aramrken... ayrılırken 'giz perdesi'ni iyice açtı. Bakın açıkça söylüyor: Kadının ekonomik özgürlüğü olmalı Kadm çaİLşmalı mıdır? RAHMt SALTUK, (Şarkıcı) Kadın belli bir amaçla eğitim gördüyse bu eğitim doğrultusunda yeni yaratılar için çalışmalı. Kadın üretken olmak için çalışmalı. Ekonomik bagımsızlığını kazanmak için çalışmalı. Aile bütçesine destek olmak için çalışmalı. Asaiak olmaktan kurtulmak için çalışmalı. Yalnızca kadın olmakla yetinmeyip çalışmalı. ATtLLA SİN, (ANAP Moş MOİetvekili) Eğer ailede ekonomik sıkıntı yoksa kadın çalışmamaiıdır. Ekonomik sıkıntı yoksa kadının yeri yuvasıdır. HAYDAR DÜMEN, (Doktor) Kadın zaten çalışıyor. Kırsal kesimde erkeklerden daha çok çalışıyor. Eğer bir çalışmasalardı, yanndan tezi yok kentler açlıktan kınlmaya başlardı. Soru eğer, kcntli kesimde, tuzu kuru olan kadınlan amaçlıyorsa, tükettiği ürettiğinden çok olan herkese haram olsun. Kadını ve erkeği ile çağdaş toplumlarda daha çok çalışmadığımız, her türlü üretimimizi yüreküce savunmadığınnz sürece, uzun yülar geri kalacağız demektir. Kadın da erkek de giicü yettiğince çalışmalıdır. COŞKUN ÜÇOK, (HP Mflletvekli Bahriye Üçok'un eşl) Kadm da çalışmahdır. Çünkü bir toplumun yansı çalışır, yansı çalışmazsa üretim yarı yanya düşer. Kadının çalışması denince sadece daireler ve şirketlerde çalışan kadınlar anlaşıhyor. Oysa ülkemizde tarunda asıl çalışan kadınlardır. ORHAN GENCEBAV, (Şarlucı) Kadm eko nomik özgiirlüğüne sabip ounalıdır. Onun için de çalışmahdır. ö t e yandan, aile bütçesine katkıda bulunmak için çalışmahdır. AHMET ÖZHAN, (Şarkıa) öncelikle çalışma, çalışmama konusunu açmak istiyorum. Çalışma ekonomik açldan olacaksa, eğer erkeğin koşullan evin geçimini sağiıyorsa, kadın çahşmamabdır. Kadın ancak zanıret karşısında çalışmahdır. Eğer çahşmaktan kasıt üretkenlik ise kadın A'dan Z'ye kadar her konuda çalışıp üretici olabilir. Herşeyin üstesinden gelebüir. Biraz mübalağa ettim galiba. Yapısal yetenekleri, gücü yettiğince çalışmah demek daha doğru olur. Ama bunun ötesindeki çalışma içinse kadın evinde oturup ailesiyle evini paylaşmalıdrr. Ancak çaresizlikte çalışması duşünülebilir. CÜNEYT ARKIN, {Fnm Ojııncusu) Elbeı te çalışabilir. KADtR ZENGtN, (lthabtçı) Şöyle çalışmalı; aile reisi, yani koca evini geçindirebiliyorsa, kadm evinin kadını olmalı. Geçindiremiyorsa ya da kocası yoksa dürüst bir işte çalışmalı. İcap ederse çamaşır, bulaşık dahi yıkamalı. ABDULLAH ÖN AL, (Konfeksiyooaı) Şartlara bagh. Ama kadın üretici olmaü. Erkeğin parası yetse dahi üretici obnalı. Kadının çocuk büyüttükten sonraki zamanı boştur. ARtF ALTAN, (Tombalacı) Bizim açtmızdan, geleneklerimize göre çalışmaz. Bana göre de kadının çalışması uvgunsuz. SERDAR TOKSOZ, (Memur) Evet, çalışıp aile bütçesine katılmalı. MEHMET ÖZTÜRK, (Pazariamacı) Hayır çalışmamalı. DEMİRAIİ KURTEŞ, (TezgfihUr) Şu şartla çahşmaiı. Ancak beyi sıkışık durumdaysa, mecburiyet karşısında çalışmalıdır. TEVFİK SÖYLEME2, (EmekU) Zamana göre, kocasının durumu idare etmiyorsa hayat müşterektir. Ben çalışarmam, ama çalıştıranlar da oluyor. MUZAFFER ÖZTÜRK, (Mennerci Ustaa) Yok çalışmamalı. GÜNER KOÇ, (Videocu) Gerekirse tabü. ERDEM KRAMER, (Kuaför) Bugünkü koşullarda bence yuzde yüz çalışmalı. kadında olmayınca kadın ikinci sınıf bir mahluk oluyor. Kocasına bağlı, kocasız bir şey yapamaz, sokağa çıkamaz, çocuğunu okula getirip götüremez, doktora bile gidemez biri oluyor. Çoğunluk için bu sözlerim. Türkiye'deki kadın çoğunluğu henüz ilkokul düzeyinde. Sokağa çıkamıyor. çıkarsa yolunu bulamıyor. Taşlıtarla'dan Nişantaşı'na gelemeyen kadınlar var. Çalışmayan kadın, bilmeyen kadındır, anlamayan kadındır, görmeyen kadındır. Ülkemiz için konuşuyorum. Köyünden gelmiştir, bilmediği için, kazanamadığı için kocasına tâbi olmuştur. Asıl sömürü o zaman başlamaktadır. Bu, kocanın sömürüsudür, çocukların sömürüsüdür ya da toplumun sömürüsudür. Eğitimli ve ekonomik dummlan iyi, kendüerini yetiştirmiş kadınlarımız ayrı. Bugün ülkemizde 25 milyon kadın varsa bunun 1718 milyonu ilkokul düzeyinde ve hayatı tanımamış kadındır. Bunlar çalışmazsa ne olur? Ne olacak evinde oturur, dünyayı bilmez. Dünyayı bilmeyen kadının da çocuğunu iyi yetiştireceğine inanmıyorum. Kocasına da yeterince eğileceğine inanmıyorum. 18 milyon dolayındaki bu kadın kitlesi evlendiğinde kocasına, çocuğuna yeterince nasıl bakar, Türkiye'nin kaderi herhalde bu olmamalıdır. Türkiye'nin geleceği bilen kadınların, beceren kadınların, kendisini serbest, dolayısıyla güçlu hisseden kadınlann elinde olursa, çok daha iyi olacaktır. Bu, yalnızca ekonomik katkısından ötürü de değildir. Beş kuruş eksik olsa da, döner yuva. Mesele o değil. Türkiye'deki kadın sorunu, dünya kadın haklarından daha başka bir düzeyde tartışılmalıdır... Türk toplumunun özelliklerinden biri de yaşayarak, duyarak, başına geldiği zaman öğrenmektir. Kadın ekonomik özgürlüğüne kavuşunca, dertlerinden kurtulacaktır. Ama fabrika işçisi, ama memur. Kadın kurtulunca çocuk da, aile de kurtulacaktır. Orhan Bey, Sayın Arkonaç'ın söyiediklerinden sonra, kadının çalışıp çalışmaması konusunda ne diyeceksiniz? AKTAN Sayın hocam çok güzel bir tablo çizdiler. Çocuklann belli bir eğitim seviyesine gelmiş bakıcılarda, kreşlerde eğitilmesi, muhakkak çok güzel bir olay. Ama henüz bizim toplumumuz bu kadar harika değil. Bu tür imkânlar sınırlı bölgeler için, büyük kentlerde yaşayan belirli zengin gruplar için söz konusu. Benim karşı çıktığım olay bu. Maddi katkısı için kadının çalışması yararlı olabilir, ama daha önce saydığım birçok nedenden dolayı aileye vereceği manevi kayıpların da gözardı ediimemesi lazımdır. Ben bu inançtayım. Anne sevgisi diye bir olay var. Benim eşim de çalışıyordu, ayrıldı. Çocuğumun saatlerce ağladığını, bağırdığını bilirim, annesi olmadığı için. Sayın Arkonaç, Sayın Aktan, her ikinize de bu mini oturunıa katıldıgınız için, teşekkür ederim. V VRI\: Nasd bir evlilik "Yasaklann, hele geçici yasakların arkasına saklanmak, korkunun neticesidir. Eğer iddıa ettiğiniz gibi. Türkiye güllük gülistanlık ise neden korkuyorsunuz? Yoksa hükümet olmanıza rağmen iktidar değil misiniz?' Ipleri koparan milletvekili Resuloğlu doğru söylüyor, öyle dönemler vardır ki partiler sayılama sonucu hükümet kurarlar da bir türlü iktidar olamazlar. Gectiğimiz siyasal çalkantılar döneminde bunları çok gördük. Önemli olan, başa geçmiş siyasal partilerin demokrasiyi içlerine gerçekten sindirebilip sindiremedikleridır. İşbaşına gelirken korka korke adım atanlar giderken daha çok korkarlar. Böylece gelişleri de, gidişleri de korkuya dayanır. Fısıltı ederken, 'Bize oy verin, Zincirbozan'dakiieri çıkaralım.', 'Bize oy verin, siyasal haklan yasaklanmış ağabeylerimızin siyasal haklarını kurtaralım' diye yola çıkanlar, elbette, şimdi perde ardında söylenenler ortaya dökülünce çekinir, sakınırlar. Dahası var, sade çekinip sakınmakla kalmazlar, bir de demokrasiyi yozlaştırırlar. Eğer demokrası, halkın oyları ile bir şeylere katılması, bir şeyler hakkında söz sahibi olması ise, 1876 Anayasası'ndan bu yana böyle birçok deneme vardır. Sonra birileri gelip halkın elinden bu verilenlerin hepsini daha fazlasını vereceğim diyerek almıştır. Bakın size demokrasi istemini ve demokrasiden ne anladığım açıkça ortaya döken bir okur mektubunu sunuyorum: "Hepimiz demokrasi istiyoruz. Ama demokrasi zümrüdü anka gibi bir şey olmalı. Çünkü 54 yaşındayım ve henüz tanışmadım. Politikacıların ve bazı yazarlann 'kavga edermiş gibi' yapmalan, seçimler, şu bu, halk oyuna başvurma' sonucuna ulaşamıyor. Öyleymiş gibi yapılıyor, o kadar. Aldatma, önce 'ulusal istenç' adlı garip bir kavramdan kaynaklanıyor. Neymiş bu ulusal istenç? Bunun, örneğin 'cisimlerin özgül ağırlığı gibi, somut bir değerlendirme sistemine göre tanımı yapılabilir mi? Sanmıyorum. Bakınız, elli milyonluk bir ülkeyi yönetecek ve her türlü konuda karar alacakları seçenlerin çoğu imza yerine parmak basıyor. Başbakanı seçiyorlar, başbakan da bakanları seçiyor, 0 koltukta ne varsa oturan bir anda her şeyi bilen bir aİlâme kesiliyor. Kimse de, 'Bunda bir yanlışlık var' demiyor. Birey toplum yaşantısına niye dört yılda bir tek gün katılsın? Kişi işyerinde, okulda, evde, çarşıda, mahallede, oturduğu apartmanda her gün bir düzen içinde değil mi? Bu düzende yaşamanın her aşamasında oyunu ve karar verme yetisini kullanabiliyor mu? Bunu kullanamayan kişi, ülkeyi yönetme gibi karmaşık işte nasıl kullanır? Toplum, bir örgütler bütündür. Hücresi insan' olan canlı ve akılcı bir organızmadır. Değişmeye yatkındır. Eğer bireyler istençlerini gerçekleştirmek istiyorlarsa, bunu her gün yaşadıkları ortamda gerçekleştirmelidirler. Büyük politikaları bırakalım, önce, insanı yaşadığı ortamda istenç ve karar sahibi yapalım. Evde, sokakta. çarşıda, işyerinde, taşıtlarda özgür değilse demokrasi yoktur." Okurumuz demokrasi doğrultusunda daha birçok örnekler veriyor, önerilerde bulunuyor. Özgürlüğün önce kafamızın içine, sonra da çevremize yerleşmesini istiyor. İçtenlik, yalan dolan dışında kalma baş koşul olarak gösteriliyor. Çağdaş seçmen de, bir partiden seçilıp gelen milletvekili de dalga dubarayı'çakıyor. yutmuyor. Bunun böyle olup olmadığını da bir genel seçim gösterecektir. Herkesin yeni seçim ve yeni meclis diye çırpınması belki de bundandır samyorum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle