29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
/MH URİ YE T/ 2 ' ' OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 22 EKİM 1985 düzeyine çıkarmak için çaba harcar mı? Yoksa suskun aydın, sus T aşıııadá l`0plum ve Ay gereksinmesi ve iradesiyle ve gene kendi denetimi altında kurumlarını da, kendi içinden ayırdığı gerçek aydınlarına kurdurabilecekıır. KEMAL KARGÜL Mali Müşavir zeninin en ivi g?stergeleridix. Öbür varsayımları içeren topn; o ülkenin içinde bulunduğu scsyal, kültürel ve ekonomik ol oplumla bütünleşerek çağdaş kuramlar zincırı ile hep yefiıleşerek gelişmesi için, önce ve bütünüyle toplumu eğitmek gekelğır. Sonrasını, toplum kendi kendine başaracaktır. Aydın yetıştirmesını de aydını tanımayı da hiçbir sağduyuya gereksinme duymadan bilecektır. Kendı lir toplumqı kurumlaşmanm başlaması, yaygınlaşması vg sonra Herhangi bir ülkenin, her amaçtaki özel ve tüzel kurumlagularla, tarihsel gelişimlerinden soyutlanamaı Bir başka anlatımla bu ortam, bir ıakım ıutar~ sızlıklar, kararsızlıklar ve yanıl sa, amk kendini sürekli yenilestimcek yöntemleri de bulmuş demektir. kun bir toplum mu ister? Ve daha bunlar gibi binlerce soru o toplumun aydmma sonılabilir. Bana kalırsa bu toplumların aydmlannı suçlamamak gemk. Çünkü aydın da toplumun bireyidir. Farklı bir birey de olsa, geldiği yani büyüdüğü, okuduğu, etkilendiği bir çevresi vardır ve bu çevrede en az yirmi iki yılını geçirmiştir. Yargılanmn temelini hangi kültürel birikimden oluşturmuştur? Salt gelenek görenek ve çevre etkileri modem bir görüşte nasıl uz1aşmıştu'?Kcndisini; çıkarları doğrultusunda yönlendirmek isteyenleri nasıl karşı masına gelmemiş toplumda, bu çelişkiyi anlamadığı için, suskun aydına sahip . Bu aynk oluşumu yadxrgamayan çıBu görüşe ancak, toplum kurumlaştıktan sonra saygı duyulur. Yoksa, kunmılaşma aşamasındaki herhangi bir toplinnda bu almaşık haklı gösterilemez. Ne var ki, bu tip toplum dünya koşullarında kendi ile de, kendini aşan öbür aydınlaxla da çclişkiye düşmesi kaçımlmazdıx. CERE Uykusu Kaçanlar... Ai konusunun cezaevlerinde yarattığı gerilimi dile getiren bir Aydını etkileyen nedenler, 0 ülkenin toplumları içinde geçerlidir. Böyle olunca da kendine öncülük edecek aydımnı seçerken tarafsız davranabilir mi? Yargılanmn temelini hangi kültürel birikimden oluşturacaktır. Hangi yasal hakları olduğunu nasıl bilip, kullanacaktır. Kültürünün yetmediği konuyu nasıl larda bu aynşıklık geîıe temeldeki çarpıklıkıan kaynaldanmaktadır. Eğer bu aydınlar ülkenin, ayrı örf âdet, ayrı ekonomik yapı, ayn sosyal ilişki ve iletişimleriyle yeıişmişlcrse ülke yararı, wplum düzeni gibi kavramlarda da farklı tutum ve davranışları gó~ mektubu geçenlerde yayımiamıştım. Bugün de olaya demir pmmakliklar dışında yarattığı oluşumlar açisindan bakan bir mahkum mektubunu yayımlıyorum. Adını saklı tuttuğum okurum 'Af Sakız Olursa" diyb mektubuna başlıyor; sonrasını birlikte okuyalım. 1 eleştirccekıir. Yabancı kültürlere karşı dayanıklığx azalacak, proİ paganda ve gösteriye tümüyle açık olacaktır. Bu durumda ondan nasıl seçicilik, ayıncılık ve hakemlik beklenir. 'Ya da kendi “Önce sayın yetkililere şahidi olduğum bir affı anlatmak isti~ yorum. lumlarda ise bu zengin içeriği bulmak olası değildir. Ama ne var ki bu kısa miıanı layacakıır. Ayrıca, kummlaşmanın ónclllüğündeki aydın, tekil de değildir. Bir aydınlar grubudur. Ve bu aydınların her biri, farklı çevre koşullarında büyü AYDİNLARÃN ÖNCULUĞUNDE gılarla doluysa ve bunlar zaman anılxklanyla tekrarlanıyorsa, ister istemez onun bütün bu has sen içindeki koşulların nasıl ve kimler eliyle hazırlanacağı ve kurulup işleıileceğidir. Teoriden anladığım kadarıyla, sorunun kökeninde, iki yöntem vardır. Ve bu tahklannı, içindeyaşamğı bu ku yöntemler doğal yörüngesinde tarihsel işlevlerini sürdürüp durmaktadır: Bunlardan birisi, tarih KURUMLAŞMA Biz bu yazımızda aydınların öncülüğünde kurulması düşünülen kurumlaşmayı ele almak istiyoruz. Aydın derken ister istemez, aydmm tanımını, nereden rumlara da yansıxacaktır. Ya da tersini varsayarak, yukarıda saydığımız olgular, toplumun amacında, ona hizmet edecek yücel:meyi, toplumun çağdaş anlamda geldiğini, nasıl eğiıildiğini, nelerin etkisinde kaldığım, bu g6re~ ve nasıl talip olduğunu, çalışma müşler, belki farklı eğitim anlayışında görüş ve düşünce sahibi de olabilirler. Hele yaşadıkları toplum, tarihin en çalkanulı bir bölgesinin toplumu ise ve her bölgesinin örf ve ãdetleri, insan ve topluma bakış açıları farklıysa durum daha karmaşık bir hale rülecektir. Eğer o ülkenin geleneksel yapısı, kurumlaşmadan geçmemiş, tek liderli aydın öncülüğüne olanak veriyorsa, o toplumun bireyleri de kurumun kılavuzluğu yerine tek liderin kılavuzluğuna giıvenmeye alışacaktır. O zaman da, yazının başm 1974 ilkbahanydı. Babam ve ben yanımızda birkaç kişiyle birlikte tarlamızda çalişıyorduk. Köyümüzden Ali isimli bir kişi tar ni her zaman politik mzakların ortasında bulmaz mı? Eğer bir toplumun büyük kesimi; müziği iki telli sazda tatmışsa, tiyatro denilen, ikinci okulu salt Hacivat Karagöz ola lasına çalışmaya giderken yammızavardı, selam vendi, babamla önce ekim işlerinden konuştular; bu arada konuşma şu yola döküldu: Babam Af çıkacak gibi. Radyoda falan çok konuşuluyor; herkes öyle söylüyor rak ammsıyorsa, fotoğraf, resim ve heykeli günah sayıp çevresine sokturmamışsa, ölüyü kutsal saymayı görmüş, mezarlıklanm ise tersine, bakımsız ve düzensiz bırakmaya alışmışsa, eğilim ve öğretimin gereksizliğine inandınlmışsa, o toplum temel bazı car şeridinde değişime uğrayarak, çağın gereklerini tam zamanın da söylediğim gibi, tutarsızhğm, kararsızlığın, yanılgının sonu gelmez. O toplumun daha rahat kontrolu için, her türlü eğitim kurumu yczlaştırılır. Eleştiri ve cleştiriden yararlanma geleneği kunılmaz. Tekbencilik dediği Ali Desene Halil, Bilal, Aziz, Hüseyin çıkacaklan Babam Adamların talihi varmış. Kimi senelerce yataı; oezasını bitireoeği sırada af çıkan Kimi de birkaç yıl yatar çıkan Tahsin af çıkacak diye kaçıyordu, af çıkınca o da teslim oluıç yatmadan çıkau Bazan devletin kanun dağıtması, piyangonun para dağıtmasına benzer Ali Vallahi gafil davrandık, yapacak iş vardı. Babam Sorma!" Ne biIeceksin?... kalkınmasını öngörüyor ve öyle örgütlenrneye devam ediyorsa, da algılayıp, yerine oınrtarak etki ve tepkiyi kendi doğal kanunlannda yonımlayıp uygulayarak ve belki de en önemlisi, olabildiğin yöntemlerini de bilmemiz gerekeocktir. Ancak sorunu daha basite gelecektir. Hiç bir yapısal dayanak bulamazsanız çevrcnizi saran ve aileden başlayan halkala bu kez yaratılmış ve yaratılacak bütün değerleri, becerileri yine kendi iradesiyle kurduğu bu kurumlara bu görüntüleriyle yansıtacakm. Ancak bu ülkelerin ta ce çok aydmm, gelmiş, geçmiş kuramların hep önünde yeni kuramlar geıirerek, toplumun hep itici gücü olmasıyla ve buna devam etmesiyle kunımlaşmış toplumlar. Öbürii ıamammızdaki indirger, karşımızdakileri şaşmmak ya da kandırmak istersek, bu soruyu kısa yoldan şöyle taı rın hiç biri size ışık tutacak güçte değilse işiniz zordur. Hele aydınm öncülüğünü üstlendiği top rihsel kesiderinin her çizgisi, çağ nımlar geçeriz. Aydın: Belli bir kesimden gelen, iyi eğiıildiği kabul edilerek, yol góstericiliğine güvcnilcn kimselerdir deriz. Bazı yazarlar daha derine inerek, aydını uzun uzun ıanımlarlar. miz, işte bu orıamlı toplumlarda doğar ve aydın dediğimiz kişiyi de kıskacına alabilir. Toplumdan en kolay yolu seçmesini bekler olur. Toplumun sağduyusunu istemeye başlar. Artık ku pıklıklar var demektir. Yine o zaman, aydın belli bir kesimden çıkacak demektir. Kendi aydınını yeıiştiremeyen toplumlar da kummiaşamazlar. sonuç Demek ki bir toplumda kurumlaşmanın başlaması, yaygınlaşması ve sonra toplumla bütünleşerek çağdaş kuramlar zinciri ile hep yenileşerek gelişmesi için, önce ve bütünüyle toplumu eğitmek gerekir. Sonrasmı, toplum kendi kendine başaracakıır. Aydın yctiştirmesini de aydıru tanımayı da hiçbir sağduyuya gereksinme duymadan bilecektir. Kendi gereksinmesi ve iradesiyle ve gene kendi denetimi altında kurumlarını da, kendi içinden Ali Bu affın çıkması daha birkaç ay sürer mi? Babam Hı? belli olmaz. Bu konuşmadan sonra Ali tarfasına gitti. Aradan yanm saat daş gereksinmeleri oluşturarak, beraberinde getirmjşse, o zaman ekonomik, sosyal ve kültürel hayatın temelini oluşturmuş amaçlarını da belirlemiştir. Artık sos gelişmemiş toplumların erken ya da geç başlattıkları; aydınlar öncülüğünde kurumlaşacak topIumlar. Olan meziyetlerini değil, olması gerekli mcziyeıleriııi anlaıamk lum, saplann menebesinde bir takım dogmalara eğilimli ise gene işiniz zordur. Ya da aydınlatdan bir kısmı, toplumun ilkel yapısından esinlencvek, tutucu bir çevreyi kendi başarısında kullan~ mak isterse ne olacaktır? AydınIann öbür kısmı bu yöntemi laklar tıkaçlanmış, gözler sağduyu aramaktadır. Oysa sağduyunun bilimsel yanı yoktur. Duygu sal yanı ağır basar. Sağduyu bir fikir bilinci değildir. Yaşanarak, zaman kavramı boşlanarak, de~ ayn bir 'aydın'lık ömeği gösterirler. yal, kültürel ve siyasi gelişimleri toplumun otokontrolu alnnda~ dır. Yadsmamaz bir içerik kamrı mışlardır. Onun içinde siyasi ve kültürel odaklan yaygmlaşmıştır. Her iki halde de bu toplumla rın gerek bireysel olarak, gerek kuramlaşrmş organlanyla yara tılmış her değeri savunacaklan kabul edilir. Eğer toplum belirtilen anlamda bireyden başlayan Heıhangi bir az gelişmiş ya da gelişmemiş ülkede aydın kimdir? Hangi kesimden gelmiştir? Nasıl yetişmiş de, toplumu içinde saygınlık kzuznmıştır? Düşüncesini süsleyen bütün çózümlerin onaylamaz, küser de bir kenara çekilirse çözüm' nedir? Acaba suskun aydın dediğimiz kavram neyler beklenerek oluşur. Ama çağımızın hızlı değişimi karşısındavczamanındabir kıt kaynak geçmeden bağırıp çığrışmalar oldu. O yana koştuk. Olay yanne vardığımızda Ali 'nin iki kişiyi ağır şekilde yaraladığını gördük. Bayram ve kardeşi Osman vurulmuşlardı. Yäralılardan birínıh oğlu olayı uzaktan görmüş, elinde tüfekie geldi; tam Ali'nin kardeşini vuracakrı ki babamla bir komşumuz engel oldulaız Bu olay~ dan yaıalının birisi felçle, Öteki yarı sakat kurtuldulaz Ali de cezasını Boyabat Ağır Ceza Mahkemesfnde yedi. Herkes a?an çıktığında Ali içerdeydi. Çünkü affa konan tarih onu kunarmadı. Bu olayı neden anlattığım/ sanırım ki herkes anlamışm Son zamanlarda aman orman yangınlarını ve bazı suçları kafamız böyle mi ortaya çıkmaktadır? O halde buradan da bir sonuç çıkmaktadır. O da şu oluyor: Her Bu yaygmlıktan bütün toplum kelerde her kurum, toplum dü çağdaş bilinci, kendi eliyle kurtirerek bir bütünlük g?steriyon objektifliği nasıl sapıanacaktır? hangi bir şekilde ve herhangi bir nedenle çevre fakıörlerini kullanmak istemeyen, buna karşın gözlem ve eleştirili kurumlaşma aşa ,katmanları yararlanırlar, Bu ül duğu kurumlarında da devam et Kim saptayaaıktır? içinden çıktığı toplumun bireylerini kendi olduğunu vurgulayan ekonomik tanımlamaya ters dixşmektedir. Kurumlaşmış toplumlarda, sağduyu yerixıe. özverili eleştiri beklenir. Aydının yaşadığı topluma. kurumsal clcştiriyi de yerleştirmßi gerekir. Eğer aydın bu ?kir bimınıuğa içinde değilseı değişen da tartmak yerıhde olun Vatandaş orman suçunun af edilemediğiní bilmez, aƒ olunca hapishaneler boşalıyor diye düşünün ancak iş işten geçtikten sonra kafasını duvara vurun Affın ağızlaıda sakız edilmesi ve gecik?kçe gecikmesi çok se kıncalıdız Sayın yetkililerimizden rica ediyoruz, a?ı ağızlanna sakız atmesinlaç hem bizim oezamız bize en ağır cezadan ağır ayırdığı gerçek aydınlatma kurdurabilecektir. N El İWSAPLAŞMA BURHAN ARPAD Merhum Hacı Yusuf Kenan ve merhume Hatice CIKAYBIMIZ YNIFIHIEIII geliyoız hem dışarda neler oluyor? .. Af yüzünden hepimizin ruhu haşat oldu. Bu hassas konuduc Af zaruri bir duruma gelmiştir Biz bunlinanıyoruz. Ancak bu iş uzadıkça sakıncaları yıkandan hesap edilemeyecakkadarbüyuyoc PsılınIoikiş.':,ıoe içinde yauyoruz va yaşıyoruz." az DAR Gillter İnkaya'nm kızları, merhum Atıf Ödüfün eşi. Ai konusunda oezaevierinden mektup yağıyoc Adını yine sak |'|8l' ŞEY “ÅNÅP” İÇİII... vimli görünebilmek için hiçbir olanağı kaçırmiyor. Fenerbahçenin Fransa yengisi için olumlu sözler söylerken: “Bu başarı bir defayla kalmamalı, ANAP'ın ekonomi politikası raz alaycı gülümseyisivle. Kili, Dora, Erna, Veli, Kuneralp, Balcıoğlu, Kanı, ANAP'ın Genel Başkanı ve Başbakan Turgut Özal, yığma se ailelerinin kardeş, teyze, hala ve yengeleri, Prof. Dr. SUNA KİLI'nin DEĞERLİ ANNESİ ve SİNAN KILI ahvadından .0ı00 Çilli, Yalkın, Ünal, Borhon, Peynirçioğlu, Sabuncuoğlu, Zamangil, Sümer ve Özcrdem SOKÅKTA lı tuttuğum bir başka okurum da olayın yine değişik bir yanını ($lÜS) vurgulayarak diyor ki: GÜRSOYTRAK'ın ÇOK SEVGİLİ ANNEANNESI, 7 gibi sürekli olmalıdır!" dedi geçenlerde; yumuşak amma biSayın Ozai'in Du ağabey öğütlerini Fenerbahçelilerin uygulayıp uygulamayacağinı kısa sürede göreceğizƒakat Sayın ÖzaI'ın işbaşına geldiğinden günümüze, pek uzun sure geçmemesine karşın, ülke insanlarının günlük yaşayışı hızla kö~ ri gerekmez. Olup bitenler ortada. Bir kilo Taze lasulyenin 600 ve bir kilo bamyanın 900, etin ve beyaz peynirin 1700İ2000 liraya satıldığı bir ülkede yığınm nasıl olup açlıktan öimediği gerçekten saşıiası bir olaydır. 'Abamyorsunuz Türkiye'de açlıktan ölen yok" diyenlen böyle düşünenler görülebilir! Afrika'nin sömürge artığı ülkelerinde kara derili insanlann sapır sapır dökülüşü benzeri olaylar pek göze çarpmıyor gerçi. Fakat son aylarda basına yansıyan olayları şöyle bir düşünelim. Durup dururken tabancasmı çekip ailenin çoluk çocuk bütün insanlarını öldürdükten sonra kendi canına kıyan bekçi olayı bile yeter, bir poiitikacınm acı gerçeği görmesi için. Karısının parçalarını buzdolabına saklayan koca! Yakmiarım, ?zçocuk~ larını, kocasını korkunç biçimlerde öldüren kadinlari Ulkemizin insanları! Son altı ayın polis olaylarını gazete koleksiyonlannda şöylesine tarayıvermek. Türkiye'nin yaşamakta olduğu korkunç gerçekleri yeterince belgelemiyor mu? Milyarderlei: milyarderier. milyarderlerl Cinayetlen cinayetler, cinayetler! silßäšš mcııı iooàııı K 0: "Benim mi gözümden kaçtı, basınımızda mı değlnilmedl, yoksa tek gazete okuduğumdan mı kaçudım, bilmiyorum. Af ile ilgili haber va yazılarda "cezaevlerinde af bekleyen 70 bin tutuklu ve hükümlü" deniyor Oysa cezaevi dışında da en az cezaevi içindeki kadar insan affı bekliyor Şöyle ki bu sanıklann davalan sürmekrediç ya vahIiye a?lmişlerdiz ya da hiç tutuklanmamışlaıdır; ama savcılıkIarın ceza istemleriyle yaıgılanmaktadıdar" 1 Hanımefendi Hak'km rahmetine kavuşmuşıur. Aziz Hükümet al konusunu uykuya yatırmış görünüyor; ama oe tüieşmektádir. Bunu görebilmek için geniş tcplumbilim verilekılınacak öğle namazmdan sonra, Zincirlikuyu Butun kitapç?afda Mezarlığfnda toprağa verilecektir. Allah rahmet naaşı bugün (22.l0.1985 SALI) Yeniköy Camii'nde zaevlerinde ve dışındaki sanık, tutuklu, hükümlü ve ailelerinin gözüne uyku girmiyon ¢yl¢yİ= 15. Gunde 3. Baskı Prof. Dr. SUNA KİLİ SİNAN Güksoyrıuix , Tekin Yayınevi .., git. ` íuİı»S`zß,u .ı\' iv * l' . iı su "mı ci \` Halide 'SAN 1 S?b ,A Hirsıziıklai: kaçakçılan para için etini satanlar! Zindanlara sığmayan yüz bine yakın insanımız! Ne var ki, son günlerde sıkça yineienen, basında tartışılan “af” konusu Sayın Ozal'i sinirlendirmiş olmali ki: “Kader kurbanlan ne demek? Biz mi soktuk onları zindana?” diye kızgın kızgın söyleniyor. Ne de kolay söylenmiş sözler! 84 Dgıvxâhfälßf SLM O , ELİ LİŞİNI /Ol\L iyOR üoi Qufxmıo lif YAR Toplumlarda tedirginlik artınca, sıkıntılar ve bunalımlar çoğalınca, insanlar açlıktan öimemek için her şeyi yaparlar, her suçu işlerler. Kimi politikacıların sıkça kullandıkları bir deyimle seçenekleri kalmamıştır. Açlıktan ölmemek için ya çalacak, ya kaçakçıiara kaiılacak, ya kumar oynatacak, ya da kızını, karısını satacaktır. Rüşvet alıp rüşvet verecektir. Zor durumlarda elini kana boyayacaktır. Böyle durumlarda yasa uygulayıcıları karışır ve suciuvu zindana tıkar. '^"" O d|y İW 3 Sayın Özal: “Biz mi soktuk onları Qraya?" diyor kızgınlıkla. Elbette siz elinizle sokmaqınız. Ama ülke ekonomi politikasını, ANAP'm seçimle işbaşına gelmiş Genel Başkanı olarak, siz yürütüyorsunuz. Çevresini kurşun yağmuruna tutan, yavrularını boğazlayan, karısını, kızını satan insanlarin sayısihızla amyorsa sorumluluk yvöneticilerindin Günümüz Türkiyesi böyle bir çizgidedin 1950 seçimleri soMenderes'ten Ozal'a hep övünmüşler, hep tozpembe tablolar W §Ğ â»~,f*,,,«*f”ı~İ' | .=m'f“ e??e ke* wlfl' . in! ' nuti?ay i|lYQ. blf 21 r 899 19fŸ mala | şl?' fe( nucu “ßirakımg yapsınlar”cilığa balıklama dalmış poiitškacılaız r. 0. k ' esin P e 5.aP ' 'zi\/ÖZ l'.~ P alan ' 3 Sla, 'z. B'ÇQK Kîlãyçekqğrçnlizi? amr" i mn f* ,All E d'E ¬ «İ= .. m?fasl ofak abimı z 3 YALNIZ 3 HAFTA için Teız14a 26 os 29 KASIMDÅ DEVEKUŞU KÅBÅRE “A$K0l.Sll|l” MIIZIKÅLINE BAŞLAYACAKTII çizmişlerdin Banknot desteleri yığilmış, amma yiğının geçim durumu kötüleştikçe kötuleşmiştir. Cezaevlerinin doiug taştiğı bir toplumda yönetimin başarısından söz edilemez. Ulke in¬ sanları ölmemek için en aşağılık durumlara katlaniyorsa ekonomide başarı söz konusu olamaz. yorlaı: ANAP Genel Başkanı bu acıgülünç sözlere kulak vermemektedir. ISTANBUL SANAT TIYATROSU VîğmOğlu/ atarıh ,nbl anşınl ,NEW "<'îğÇ`Åd~?'2';Zš?b“? ĞŸEQ '“?}'ğ`zıİ1"? “ğî z÷«ff1“'”š¦fİlv^ “° zı,S HANS FALLADA . n . BP. aza teBEY katılm aketi İÇ nmã Ş, ŞAN5 ãdğn!)73 önderlƒiéşñ?ef 'kığ?denpi /Kiralik 1985 T Şehirlerarası kamyon şoförierine etini satan kimi kadınlar: 55 deil. kadßfß kilis' “Beş şişe Şaşal suyu parasına yumaşa hizmet ediyoruz!" digâmdiğmlz eäem ÇemKUCUK İ ğ İ" “'Äm;aP"”“'k QSE 0:/' saFıe~uı~ı~z E32Q*'“" â ANAP listesinden seçimi kazanmış olmakla övünen istanbul Belediye Başkanı “Parası olan otursun Istanbul'dal" demedi mi? @'o\PU NAZ ERAYDA Yaşasın ANAP ve ANAP'çılar! Her şey ANAP ve ANAP'çılar için! Oyunlaştıran: YlLMAZONß YÖneten: RUTKAY AZIZ Müzik: TIMUR SELÇUK Dans Düzeni: ALTAN TEK BAŞSAĞLIĞI SABRİ °i Onurlu insan, titiz şair şitirmenin acısını, ailesi, dostları, okurlarıyla paylaşır, başsağlığı dileriz. ALMM Çeyre Düzeni, Giysi: ALI CEM KÖROĞLU ?uma 21.00/Otesi 1330, 16.30/Pazar 1630, . Tel: 140 E ŞAN TlYATROSU'N .ı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle