Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/8 Amerika'yı Yeniden Keşfetmek... (Baftarafı 1. Sayfada) HABERLERİN DEVAMI ye'yi ağır biçimde suçlayan ve "Amerikan yönetiminin, dış politikasını düzpnlerken bu olguyu göz önünde tutmastnı isteyen" bir karar tasarısını kabul etti ve Senato Genel Kurulu'na gönderdi... Dost ve müttefik Amerika'nın parlamentosunda meydana gelen bu son gelişmeler karşısında Ermeni teröristlerin zevkle ellerini ovuşturduklannı görür gibi oluyoruz. Tabii sadece onlar için değil, Türkiye'nin ulusal birliği ile bütüniüğünden rahatsızlık duyan tüm iç ve dış güçler açısından da bu yönelişlerin memnuniyet kaynağı olacakları açıktır. Amerikan Kongresi, sözde insan hakları adına, çoktan çürütülmüş "soykınm" iddialarını yineleyerek, Ermeni terorüne açık çek yazdığının farkında mıdtr, bilemiyoruz... Başkan Reagan yönetiminin bu konuda benimsemeye koyulduğu klasik tutum üzerinde de durmak niyetinde değiliz. Gelişmelerin karşısında olduklarını; Kongre'nin zaten ay başında tatile gireceğini; böylesi kararların Kongre'den çıkmaması için sonuna kadar çaba göstereceklerini; son tahlilde de Başkan'm veto yetkisi bulunduğunu her zamanki gibi tekrarlayacaklanndan kuşkumuz yoktur... Bu tutumlannda ne ölçüde içtenlikli olup olmayacakları ise ayrı bir konudur... Üzerinde durmak istedığımiz asıl konu, Türkiye'nin genel yaklaşımı ve politikasıdır. Ülkemiz, bugüne dek Amerikan Kongresi'nde "hoş olmayan sürprizlerle karşılaşmamak için" süreklı bir şeyler vermeye, uysal çocuk olmaya çağrılmıştır ABD yönetimleri tarafından... Yardım için Kıbrıs'ta ödün; yardım için TürkYunan anlaşmazlıklarında esneklik; yardım için kısa sürede büyük bir gümbürtüyte çöken Lübnan politikasına destek... Bütün bu istekler, Kongre'de Türkiye'nin "hoş olmayan sürprizler"\e karşılaşmaması, örneğin askeri yardımın kuşa çevrilmemesi için yapılagelmiştir... Ulkemiz açısından Amerikan Kongresi'nde hoş olmayan yeni bir sürprizle karşı karşıya olduğumuza göre, acaba diyorum, Türkiye^ ye dönük bazı yeni istekler mi gündeme gelmek üzeredir... Ya da Amerikan yönetimi; kimi zaman izlemiş olduğu tavşana kaç, tazıya tut politikasına yönelerek, Kongre'deki bu son gelişimleri Türkiye'nin başının üzerinde Damokles'in kılıcı gibi sallandırmaya mı niyetlidir?... Ne dersiniz?... Geçmişin engin deneyimleri, ABD gibi bir süper gücün devlet politikasında bütün bu öğelere yer yoktur, dedirtmiyor kuşkusuz... Ne var ki, bu oyunların tümünü bozacak olan, Türkiye'nin tutumudur. Ensesine vurulup ağzındaki lokmanın kolayca alınamayacağı bir ülke olduğunu somut örnekleriyle sergileyebildiği; gerçek bir demokrasi potasında gücünü ve istikrarını arttırabildiği; özellikle ABD'ye karşı teslimiyetçilikten uzak kişilikli bir yörüngeye kayabildiği ölçüde Türkiye, bütün bu çirkin oyunların üstesinden daha işin başında gelebilecektir. Türkiye öyle itilip kakılacak bir ülke değildir ve olmamıştır. Ama onun, tarihin derinliklerinden gelen bu ağırlığmı dosta düşmana ustaca göstermek bir başka beceriyi vurgular. Dış politikamızda bu ağırlığı sergilerken, kendi öz gücümüze de her şeyden önce güvenirsek, çok şey yoluna girer. Ermeni terörünün hemen her patlak verişinde, hernedense, "Aman, ABD'yi hedef alh cıyayından sakınalım" telkininde bulunmayı alışkanlık haline getiren bazı diplomatlarımızın da bu gerçeği kavramalannda sonsuz yarar vardır. İşte bu nedenlerle, Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yoktur, deriz... UĞUR MUMCU GOZLEM Çirkin politika (Baştarafı 1. Sayfada) ABD'nin Ankara Büyükelçiliği yetkiliieri, Reagan yönetiminin söz konusu kararların tüm Kongre'de onaylanmasını engellemek için elinden geieni yapacağını ileri sürdüler. ÖZAL'IN TEPKİSİ ABD'de, Senato Dış llişkiler Komisyonu ile Temsilciler Meclisinin aldığı kararlara Başbakan Turgut Özal bir yazılı açıklamayla tepki gösterdi. Özal'ın a.a. aracılığıyla dağıtılan açıklaması aynen şöyle: "ABD Temsilciler Meclisi ve Seoatosu'nun son günlerde üJkemizle ilgüi bazı maksatlı karar tasanlarını kabul etme yoluna girdiğine teessüf ve infialle şahit oluyonız. ABD Başkanını iilkesinin dış politikasını (espit ederken her türlii esastan yoksun birtakım temelsiz iddialan mesnet almaya davet eden ve kamuoyumuzu rencide edecek tarzda sözde anma günleri ilanını öngören bu tasanlan büyük bir düşüncesizlik örnegi olarak görüyonız. Yaklaşan seçimler münasebetiyle kısa vadeli kazançlan esas alarak bu derece çirkin ve ucuz politika yapılmasını hayret, endişe ve ibretle müşahade ediyoruz. Bu kararların bizzat Amerikan vatandaşlannı da hedef alan uluslararası terorizme, özellikle ASALA ve benzeri terör örgütlerinin caniyane eylemlerine bir destek saglamakta olduğunu bütün dünya kamuoyunun takdirine arz ediyoruz. Eğer yarın bir Türk diplomatı daha bu caniler tarafından katledilirse, bunun ağır sorumluluğunu, bu karan alanlar veya almak isteyenler vicdanlannda hissetmeyecekler midir? Sebep ve saikleriyle cereyan tarzı çok münakaşa götüren, tarihe mal olrauş bir hadiseyi bu şekilde desmenin kime ne fayda getirecegini çok iyi duşünmek lazımdır. Bu konuyu, bu şekUde düşünmeden, ucuz politika yaparak ortaya atanlara kendi raemleketlerinde taribte gerçek olan daha feci hadiseleri biz hatırlatmak istemiyoruz. Biz 141516 asır gibi, engizisyon işkencelerinin bugünün Batı uygarhklannda hükıım surdüğü bir donemde birçok milli topluluklan huzur içinde yaşatmış ve bu medeni vasfıyla bütün dünyaya örnek olmuş bir milletin ahfadıyız. Hatta atalarımız daha 16. asırda engizisyon mezaliminden kaçan büyük bir Musevi toplumuna Türkiye'ye iJtica hakkı vererek bugün dünyamızın daha yeni tatbikatına geçebildiği önemli bir insan hakkını çok daha evvel tescil etmiş bulunmaktadır. Bu gibi kısa vadeli politik kazançlan hedef alan faaliyetlerin, ölkeler arasında uzun gayretlerle teessüs eden dostane müna, sebetleri maalesef tamiri çok zor ve bazen imkânsız durumlara . soktuğu bilinen bir gerçektir. Boyle durumlann ülkelerin uzun vadeli menfaatlerini büyük çapta ' zedelediğine yakın tarih açık bir şekilde şahittir." "ENGELLLNECEK" İDDİASI Ankara'daki ABD Büyükelçiliği yetkiliieri, Reagan yönetiminin elinden geieni yaparak, söz konusu kararların "Kongre karan" niteliği kazanmasını engelleyeceğjni ileri sürüyorlar. Bir Büyükelçilik yetkilisi, konunun Türk kamuoyu bakımından "siyasi değil duygusal" bir niteliği olduğuna işaret ederek, basındaki iddialann aksine, ABD Ankara Büyükelçisi Robert StraoszHupe'nin VVashington ziyaretinin bu konuyla ilgisi bulunmadığını söyledi. Büyükelçilik yetkilisi, Reagan yönetiminin söz konusu kararlann Kongre'den geçmesini engellemek için " t ü m çabasını harcayacagını" öne sürdü ve "soyktnmın Amerikan dış politikasında dikkate alınması" yo için "Bir talihsizlik" olduğunu lundaki karan n "yalnız" Tem söyledi. Calp şöyle dedi: silciler Meclisi ve Senato'nun bir "Sivil halkın üzerine napalm alt komitesinden çıkmasının bombası atan, atom bombası "fazla bir anlam taşımadığını" yagdıran, hâlâ yaralan sanlmaiddia etti. yan ABD'nin yaptıgı. kendisi Büyükelçilik yetkiliieri, bu için bir talihsizlik olmusfur. Kıarada, Milli Savunma Bakanı zılderilileri kendi topraklanndan Zeki Yavuztürk'ün "ABD'nin atan, hâlâ zencilere esir muameşartlı yardımını kabul etmeyiz" lesi yapan ABD'nin sözde Ermesözleri üzerinde Büyükelçi Hu ni soykınmı konusunda karar alpe'nin Bakan'a gönderdiği mek masını anlamıyoruz. I. Dünya tubun "yeni olmadığını", son Savaşı'nda büyük devletlerin olaylar nedeniyle bu tnektuba kendi çıkarlan için kullandıkla"güncellik kazandınldığını" be n Ermenilerin, Türk ordulannın gerisinde yaptıklan hançerlemelirtti. leri bertaraf etmek için alınan HALEFOGLU'NUN TURU Dışişleri Bakanı Vahit Halef öniemleri soykınm olarak degeroğlu, ABD'de alınan kararlarla lendirmek doğnı degildir." iigili olarak sabah saat 10.00'da Necdet Calp, "Yıllardan beri Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e, aynı ittifak içinde dost olunan öğleden sonra da TBMM Başka bu milletle ilişkilerin gözden nı Necmettin Karaduman ve mu geçirilmesini" istedi. halefet partilerinin liderlerine NATO'DAN ÇDOLACAK MI? bilgi verdi. HP lstanbul milletvekili AvHalefoğlu, Karaduman'la gö ni GUIer, TBMM Başkanlığına rüşmesinden çıkısında, birkaç sunduğu soru önergesinde, gün önce ABD Büyükelçisini ça ABD'nin yakın tarihte Türkiye'ğırarak, "çok ciddi olarak dik ye silah ambargosu uyguladığıkatini çektigini" hatırlattı, nı, sözde soykınmı bahane ede"Türkiye'deki infiali dile getir rek Ermeni günü ilan ettiğini hadim, bunu yönetimine aynen ak tırlatarak, "Bu hususlar muvasettirmesini istedim" dedi. Ha cehesinde Türkiye'nin NATO itlefoğlu, VVashington'daki Türk tifakından aynlması yeniden Büyükelçisi Şükrii Elekdağ'ın, gözden geçirilmeli midir, açıklı"Paralel teşebbüslerde ğa kavuşturulmalıdır" dedi ve bulunduğunu" bildirerek, "Te Başbakan Özal'dan yazılı yanıt şebbüslere devam ediidiğini" istedi. söyledi. SUNALP: HÜKÜMETt Dışişleri yetkiliieri, Türkiye' AŞABİLtR nin Washington Büyükelçisi MDP Genel Başkanı Turgut Şükrii Elekdağ'ın Ankara'ya Sunalp Dışişleri Bakanı Haiefoğçağnlmasının "şimdilik" söz ko lu'ndan saat 15.00'te bilgi aldıknusu olmadığını belirttiler. tan sonra, "Hükümetin bu koKARADUMAN'IN nuda alacağı ledbirler vardır. AÇKLAMASI Bunlar hükümeti aşacak mahiDışişleri Bakanıyla görüşme yette olabilir. Bu nedenle rauhasinden sonra TBMM Başkant lefete izahatta bulundular" deKaraduman bir açıklama yaptı. di. Ilk kez bir dış politika soru tNÖNÜ KONGRE'YE nunda görüş açıklayan TBMM Ç A G R I YAPTI ŞODEP Genel Başkanı Erdal Başkanı Necmettin Karaduman, "ABD yasama organında yer tnönü, ABD Kongresi'ni "Türk alan bazı kişilerin basit bir seçim ulusunun haklannı kendi haklan ve siyaset oyunu peşinde bu de kadar titizlikle korumaya" çarece dar görüşlü ve kısa vadeli ğırdı. Inönü, ABD Senato Alt bir politikaya kapılmalannın Komitesi ile Temsilciler Meclisi'kendisini gerçekten hayrete nin aldığı kararların "Son deresevkettiğini" belirterek şunları ce yanlış ve tehlikeli olduğunu" söyledi: "Kararların bizzat söyledi ve bu konuda Dışişleri'Amerikan vatandaşlannı da he nin tepkisini "yerinde" buldudef alan uluslararası terorizmin ğunu belirtti. İnönü, "Kaygıraız, yeni caniyane eylemlerine daya yanlış temele dayanan bu davranak olacağının dikkate ahnma nışın TürkAmerikan ilişkilerini biçimde mış bulunması anlaşılması im onarılamaz kânsız bir keyfiyettir. Türk mil yaralamasıdır" dedi. leti gibi taribe adaletin (emsilcisi olarak geçmis, başka ülkelerden kaçan azınlıklara kucağını açmış bir millete hiç kimsenin (Baştarafı I. Sayfada) ması gerektiğini" söyledi. verebilecegi bir ders yoktur. Seminerde konuşan Aydınlar Küçük politik hesaplarla bir müttefikine cephe alan ve birkaç Ocagı Başkanı Prof. Dr. Süleyay için terorizme destek olanla man Yalçın, Aydınlar OcağYnın nn, terorizm ateşinin kendi ev "12 Eylül'e gefiş çizgisinde Türk latlannı da yaktıgını ve yakaca insanının milli ruh ve kökünden safha safha uzaklaştınlmasını, ğını unutmamalıdır. uyutulmasını, aldatılmasını ve Uluslararası terorizme karşı sonuçta ihanet çukunına diişmeetkili mücadele için uluslararası işbirliği yapılmasının gereği bü sinin dramını bulduğunu" belirterek, "12 Eylül, Türkün düştün medeni ulkelerce bir taraftan kabul edilirken öbür yandan hü manlannın ezeli niyetlerinin son kümetlerini bu yolda teşvik et meyvesini elde edeceklerini zannettikleri bir anda Türkün öz mesi gereken parlamentolarda varlıgı olan aziz ordusunun bu buna ters düşen cereyanlan oy kâbusa dur dediği 'Türkoğlu titkaygısıyla yaratanlann insanlık âlemine karşı ağır bir sorumlu re ve kendine dön' dediği günün luk altına girdikleri kuşkusuz adıdır. Bundan dolayı Aydınlar dur. Lluslararası ilişkilerin dos Ocağı mensuplarının niyet ve tane şekilde işlemesini tehlikeye gayretleri ile 12 Eylül hareketinin istikamet ve hedefi aynıdır," sokan bu durumun yaratacağı dedi. tamiri imkânsız sonuç ve zararEski Cumhurbaşkanlanndan lar üzerine Amerikan Temsilciler Meclisi ve Senatosu'nun tüm Celal Bayar, kızı NUüfer Gürsoy, üyelerini ciddiyetie eğilmeye da Kültür ve Turizm Bakanı Mükerrem Taşçıoglu, lstanbul Valisi vet ediyonım. Nevzat Ayaz ve çeşitli bakanlıkTBMM'nin bütün üyelerinin lann temsilcileri ve parlamenterhislerine tercüman olduğundan ler ve üniversite üyelerinin katılemin bulundugum bu hususlan dığı, Sheraton Oteli'ndeki semineTürk ve dünya kamuoyuna açıkre Özal'ın işleri nedeniyle gelemelıyorum." diği, bugün katılacağı bildirildi. CALP : İLİŞKİLER • 575914 No.lu ehliyetimi kayGÖZDEN GEÇtRİLMELİ Dışişleri Bakanı Halefoğlu' bettim. Hükümsüzdür. TAMER nun saat 14.00'te ziyaret ederek ERSÖZ bilgi verdiği ana muhalefet par• Çok iyi ALMANCA bilen tisi lideri Necdet Calp, ABD'de Ağır Vasıta şoförü hususide iş ki gelişmelerin bizzat bu ülke arıyor 164 99 37 (Baştarafı 1. Sayfada) ' mesini ve kurulacak bu Ermeni devletine yapılacak mali yardımlar konusunu gündeme getiriyorlardı. Lozan Konferansı tutanakları incelenirse, Amerikan yönetiminin, o günlerde de tıpkı bugün olduğu gibi, Ermenileri destekleyen ve kışkırtan bir tavır içinde olduğu anlaşılır. Merhum Profesör Seha Meray'ın duru diliyle Türkçe'ye çevrilen Lozan tutanaklarının bir bölümüne göz atalım: Amerikan Protestan Kiliseleri Federal Meclisi temsilcileri James Barton ve W. Peet'in, Lozan Konferansı'ndaki Amerikan temsilcisi VVashburn Child'a gönderdikleri yazıda şu dilek ve öneri yer almaktaydı: Türklerte ve başka kimselerle birçok görüşmelerden ve aynntılı bir incelemeden sonra, Ermeni azınlığı sorununa en iyi çözüm yolunun, öksüzleri de kapsamak üzere, sığınmaya geiecek göçmenlerin yoğun olarak toptanabilecekleri özel bir toprak parçasının saptanması olduğu kanısına varmış bulunuyoruz. (Lozan Barış Konferansı, Seha Meray, SBF Yayını, Takım 1, Cilt 1, Kitap 2, s: 243) Tutanaklarda, "Ermenistan İçin Amerikan Demeği" adına sunulmuş "Ermeniler İçin Ulusal Yurt Konusunda Memorandum" İngiltere, Fransa, İtalya ve Amerika'nın kurulacak bir Ermeni devleti için mali yardımda bulunacaklarını belirtmektedir. Memorandum'un konu ile ilgili bölümünü aktaralım: ... Tasarlanan Ermeni ulusal yurdu yaranna 20 milyon doları aşmayacak bir borç verilmesini öneren bir karar tasarısının Kongre'ye sunulmuş olacağı belirtilmekteydi... O tarihte Amerikalıların, kurulacak bir Ermeni devletinin hangi toprak parçasında nasıl yerleşeceğini de planladıkları anlaşılmaktadır. lstanbul Ermenilerinin, ulusal yurda yerieşmek üzere, oturdukları yerleri bırakıp gitmelerini beklememek gerekir. Bununla birtikte, İstanbul'da çoğunluğu tarım işleriyle uğraşan 15.000 kadar sığınmış göçmen vardır; bunların pek çoğu, bu çeşit yurda yerieşmek fırsatını sevinçle karşılayacaklardır... Amerikalılar, o tarihte kurulacak bir Ermeni devletinin devlet düzenini bile düşünmüşlerdir: Söz konusu bölgenin tarafsızlığını, Lozan Barış Antlaşmasının bütün imzacılarca tanınacağı şimdiden kestirilmektedir. Aynı zamanda, bir istilaya karşı koymak için oldukça kalabalık bir ordu beslemek de gerekirse, bir yurt kurmak hiç bir işe yaramayacaktır. Bu koşullar içinde, bölgenin tarafsızlığı bütün devletlerce tanındığına ve bölgeye bitişik ülkeler Milletler Cemiyeti'ne üye olduktarı surece sürekli küçük bir ordu kurmak gerektirdiğini öngörmeye gerek yoktur. Ülkede düzenin korunması için yalnız küçük birjandarma gücü gerekli olacaktır... Bu memoranduma ek bir belge de ABD Devlet Başkanı 'nın kurulacak bir Ermeni devletine 20 milyonluk yardım yapması için yetkili kılındığını göstermektedir. George Montgomery imzalı yazıyı okuyalım: Lozan Konferansı'nın Ermeni ulusal yurdu için yeterli büyüklükte bir toprak parçası ayırması şartıyla, Başkan 20 milyon dolarlık bir parayı hazineden ödünç vermeye yetkili kılınmıştır... Lozan Antlaşması'nda Ermenilerin ve Amerikalıların bu istekleri benimsenmedi. ABD delegeleri de Antlaşmayı imzalamadılar Şimdi ABD Temsilciler Meclisi, sanki, Lozan'ın öcünü bu yüz kızartıcı kararları ile almaya çalışıyor. Bunu yaparken de uluslararası teröre yeşil ışık yakıyor. Bundan sonra Ermenilerce öldürülecek Türklerin katilleri, yalnızca Ermeni teröristler değil, ABD Temsilciler Meclisi üyeleri olacaktır. "NATO müttefikimiz" bu son kararla uluslararası terorizmin bir ırkçı fraksiyonuna açıkça teslim olmuştur. Vergi iodesi amocına ulaştı mı? Doç. Dr. BURHAN ŞENATALAR Ücretlilere vergi iadesinin iki önemli amacı vardu Birincisi, gelirini düşük göstererek vergi kaçınm ve çoğunluğu ticareı kesimindeki küçük ve orta işletmelerden oluşan bir kesimin vergi yükiinü arttırmak. İkincisi, özellikle sanayide ücret artışı taleplerini frenlemek. Türk sanayiindeki maliyetler içinde ücretlerin payı gerçi pek yüksek değiL Ama, reel ücretlerin geriletilmesi işverenlerin başhca hedeflerinden biri olmuştur ve 24 Ocak bu geriletmeyi başarmıştır. Ücretlilere vergi iadesi ile amaçtanan, ücretlerin artması yönündeki talepleri yumuşatmaktı Hükümetin de, işverenlerin de ücret artışı hesaplannda vergi iadesini bir argüman olarak kullanmalan bunu kamtlar. Dolayısıyla amaç, ücretlilere ek bir kaynak aktanmı değiL ücretlilerden gelen zam talebinin bir bölümünü sanayide işçilik maliyetlerini yükseltmeyecek bir biçimde karşılamaktır. 1980'den sonra, uygu/anan politikalann da işlevi buydu. Bir yandan ücretlerin vergisini azaltıyorum, diyen bir hükümetin öte yandan brüt ücretlerin artışım katı biçimde sınıriaması açıklanamaz bir çelişki değildi. Ücrel lilerin vergi iadesi uygulaması bazj açüardan etkili bazı acılardan etkisiz olmuştur. Ömeğin, vergi yükü arttınlmak istenen kesimle ilgili hedef, gerçekleşti mi? Pek sanmıyorum, Çevrenizdeki bakkala kasaba sorun. Kestikleri faturalar nedeniyle, beyan edecekleri gelir, reel olarak geçen yılkinin çok üstünde olmayacaktır. Yalnızea sınırlı bir artış söz konusudur. Ücretlilerin sağladıkları yarar da hayli sınırtıdır. Çünkü, bir yandan kira gibi bütçenin önemli bir bölümünü götüren bir harcama kapsanmıyor. öte yandan, pratikte, birçok küçük harcama içinfatura alınması söz konusu değil Sonuçta, sistemin yapıst, en düşük gelir gruplanndan çok, orta gelir gruplanmn yaranna işliyor. Bundan sonra, sistemin kapsamı genişletilirse ömeğin, ücretliler ve emekliler dışmdaki kesimler kapsanırsa, kira gelirleri kapsanırsa, sistemin etkisi biraz artar. Ama asıl soru şudur Bu tür önlemlerin tümü sonunda ücretlilerin reel gelirleri artmakta mıdır? Bu sorunun cevabı olumîu değilse, gerisi ayrıntıdır. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇI 15 EYLÜL 1984 Yılmaz Güney, Paris'te öldü. Ölümü haberini sabahın erken saatinde, gazete dağıtıcısının önünden geçerken öğrendim. Biri, Hürriyet'teki kocaman başlığa bakarak: Yav, Yılmaz Guney ölmüş dedi. N'apalım ölmüşse, tohumuna para mı saydın? diye karşılık verdi, gazeteleri sayıp sıraya koyanı... Uzun süredir hastaymış Yılmaz Güney, hastalığını bile bilmiyordum. Doğru yanlış, acı tatlı serüvenlerle geçen bir yaşam noktalandı. Cumhuriyet'te Atilla Dorsay "Sinemacı Güney'den kalan"\ salı günü anlattı. Sonunda yazısının, "Dileğimiz, Güney'e bakışımızda toplum olarak bundan böyle bellibir yumuşamanın, belli bir hoşgörünün egemen olması ve artık yaşamayan bu tahilsiz sanatçıya kinin ve katı önyargmın değil, anlamaya, eleştirmeye ve çözümlemeye çalışan bir pencereden bakılmasıdır" dedi. Çarşamba gunkü Milliyet'te Mumtaz Soysal, "Yılmaz Güney" başlıkh yazısında, "... İnsanlanmızın garip ve acıklı alınyazısı üzerinde düşünmeden durmak zor. Görüş ve düşünce ayrılıklan niçin düşmanlıklara, karşılıklı öldürmeiere, hatta bunlardan da vahim olarak, dışlamalara ve kopuşlara kadar varıyor? Niçin Türkiye sevgisi üzerinde birleşebilen, itilmeden, kakılmadan, değişik bir renktiliği, karşılıklı hoşgörüyle ortakça yaşayabilen insanlar yaratmıyoruz?..." diyor. Mümtaz Soysal'ın yazısı, "Mezar taşı yazmak zordur" diye başlıyordu. Bir, "Ankara Notlan"nda daha değinmiştim, büyük dedelerimden biıi, mezar taşlarına şiirier yazarmış, güzel de yazmış olmalı ki, geçimini mezar taşlarına yazdığı dizelerden sağlarmış. Yıllarca, yurt dışında kalmış, yetmişinde yurda dönmüş. Ona, "Firenk Mustafendi" derlermiş, namaz filan kılmazmış. "Birbildiğivarki, kılmıyor" deyip, saygı göstermişler. Anamın dediğine göre, adım da onun adıymış. Yazdıkları mezar taşlarında kalmış; mezar taşlarını toplayıp ciltletecek hali de yok ya! Nerede bir mezar taşı görsem, okumak geçer içimden yazılan... * • * Salı akşamı, Bulgar elçiliğinde. Büyükelçi Argir Kostantin'in kokteyli oldukça kalabalıktı. Kokteyl, Bulgar devriminin kırkıncı yılı dolayısıyla verilmekteydi. Çeşitli partilerden politikacılar, örneğin Doğruyol Partisi Genel Başkanı Dr. Yıldırım Avcı, SODEP Genel Sekreteri Hicri Fişek, Genel Başkan Yardımcılarından Atila Sav, SODEP'li Deniz Baykal, ANAP'tan Halil Şıvgın, Halkçı Parti eski Genel Başkan Yardımcısı NiyaziAras, görüp konuştuklarımdı. Ankara eski Sıkıyönetim Komutanı şimdi Genelkurmay Harekât Başkanı Korgeneral Sabri Yirmibeşoğlu, Lojistik Dairesi Dairesi Başkanı Koramiral ile daha bazı generallerde vardı. Böyle ulusal günlerde, ülkeler, karşılıklı protokol ilkelerine titizlikle uyariar; örneğin, Cumhuriyet Bayramımızda, 29 Ekim'de Sofya'da Bulgar yönetıcilerinden, askerlerden kimler bulunmuşsa, Ankara'da da buna uyulur... Yine salı akşamı, Turgut Özal, Suudi Arabistan Başbakan Yardımcısı Prens Abdullah Bin Abdülaziz onuruna bir kokteyl vermişti. Kokteylde, Erdal inönü de bulundu. Erdal Bey, Prense: Başbakan Sayin Özal'la görüşmeleıinizi izliyoruz. Görüştiığünüz konulan, Başbakan Özalbize anlatır, biz de öğreniriz! dedi. Turgut Özal güldü... Çarşamba sabahı, otobüsle Çankaya'dan Kızılay'a inerken, yolda Erdal İnönü'yü görüverdim, yürüyordu. Hemen otobüsten inip, yanına vardım: Erdal Bey, dedim, bir gün başbakan olduğunuz zaman, yine yolda yürüyecek misiniz? Yoksa sizi artık göremeyecek miyiz? Başbakan olmam uzak bir olasılık ama, görebilirsiniz. Yu~ rümek iyi oluyor... karşılığını verdi. Satır arasında, ince espriter yapıyordu... CelalBayar, 1950'de sanryorum bir kez tramvaya mı, otobüse mi ne bindi. Ancak sonra onu otobüste kimse görmedi. Bana kalırsa, yöneticiler otobüse bindikleri zaman, ben demokrasiye kavuştuğumuza inanacağım! Öyle, dedi, Erdal Bey.... Yolboyu, yanımızdan geçenler, dönüp bakıyorlardı. Basının içinde bulunduğu sorunları sordu, anlattım. Meşrutiyet'in köşesine gelince ayrıldık... Mezar Taşları İle Demokrasi... Amerikan (Baştarafı 1. Sayfada) anma günü"ne ilişkin bir tavsiye karan geçtiğinden, bu konuyu bilmesi gereken diplomatlar dışında, kimsenin haberi yok. Düşük ücretlîler faturalı Faturalı yaşamdan en iyi yararlananlar orta ve yüksek ücretliler ve daha çok da beyaz yakalı işçiler" dedi... ŞANTtYE "Büyük şantiyelerde çalışan işçilerin durumu nedir" diye merak ettik. ENKA ilgililerinden aldığımız bilgi şu oldu: "Bizim işçilerimiz, genellikle şehir dışındaki yerterde çalışırlar. Orada harcadıklannı faruralama olanakları pek yoktur. Zaten ellerindeki avuçlanndakini de köye, ailelerine gönderirler." Demek ki, inşaat kesiminde çalışan büyük bir işçi grubunun faturalı yaşama istekli olup olmadığı şöyle dursun, katılması fıilen mümkün değildi. Faturalı yaşam "icat olduğundan" bu yana ücretlinin ağır vergi yükünden çektikleri, sanki sihirli bir değnekle ortadan kalkmış gibi gösterilmesine karşın, özetle durum şuydu: • Asgari ücretli kesimin bir bölümü, tümden işi küskünlüğe vurup fatura toplamak istemiyordu. Kaldı ki, bin liralık harcamada 100 lira vergi iadesi kazanmak için Öz varlığmı sürdürmesini sağlayan bakkalıyla sürtüşmeye girmesi de pek anlamlı olmayacaktı. • Ücretli gözüktüğt» halde kentten uzak şantiyelerde çalışanlann ve ücra köşelerde oturanlann da faturaiı yaşam trenine katıknası olanaksızdı... Başbakan Turgut Özal'ın zam hesaplanna vergi iadesini de ısrarla katüğı bir ortamda, "dunım" buydu. • (Baştarafı 1. Sayfada) lucu tayininden sonra da bir uzlaşma sağlanamamış, bu arada tersane işçileri 5 aylık ücretlerinin ve bazı sosyal haklannın ödenmemesi üzerine 21 ağustosta toplu halde işi bırakmışlardı. Sendika Genel Başkanı Nazım Tur, işçilerin ücret alacaklarının mahkeme karanyla 1 milyon 181 bin lira ola ak belirlendiğini ve "ihtiyati tedbir" karan ahndığını bildirdi. Tur, yeni yasaları da eleştirerek "Grev hakkı adeta dişleri ve ürnaklan sökfilmüş ve palyoçoya döndürülmuş aslan gibi. Buna rağmen grev adının bik işverene yeteceğini samyoruz" dedi. 12 Eylül'de (Baştarafı 1. Sayfada) retliyle tanıştınız. Yöneticilerinin yanında değil de fabrika çıkış saatinde daha rahat konuşabildiğimiz, "fatara biriktirmediğini ABD Dışişleri BakanlığVna söyleyen bütün asgari ücretliler" bakılırsa bu kararın "Meclis'in ya bir sözle ya bir omuz kınşıyhissiyatıoı" yansıtmak dışında la isyanlannı ya da küskünlükhiçbir yaptınmı bulunmuyor. lerini dile getirdiler. özetle deAynı karar Senato Genel Kuru dikleri lu'ndan geçip Reagan'ın onayı"Getirse getirse en fazlasınnı alırsa resmiyet kazanacak. dan ne getirir" de, dügümleBöyle bir olasılık uzak görülü niyordu. yor. Senato Dış İlişkiler KomiIşçi Bekir Kılıç: tesi'nde ABD dış politikasının Jlk aldığımda 350 lira vergi ia"Ermeni soykınmı" ışığında desi aldım. Bundan sonra fatuyönlendirilmesi için alınan tav ra filan toplayamayacağım, disiye kararıiiin yürürlük kazan yordu. ması ise, Senato Genel Kurulu'Asgari ücret 16 bin lira. 10 nun aynı karan benimsemesi, bin liralık fatura toplasan bin liTemsilciler Meclisi Genel Kuru ra vergi iadesi alırsın. Bunun için lu'nun katılması, Başkan Rea bakkalın kalbini kırmaya değer gan 'dan da onay alması gibi mi? uzun ve meşakkatli bir süre istiAdını vermekten ve fotoğraf yor. Bu olasılık ise uzak. çektirmekten çekinen bir başka Üstelik bu tavsiye kararları işçi de: yeni değil. Tasanlar yıllardan Biz şehirde çalışıyoruz, ama beri Kongre gündemlerinde "ol oturduğumuz yerler neredeyse gunlaşmadıklan" gerekçesiyle köy gibi... Oralardaki bakkal, ABD yönetimi tarafından engel manav vergi dairesine kayıtlı deleniyordu. Şimdi gündeme gir ğil ki? Sonra pazardan alsan aymelerinin tek nedeni ise seçimle nı şey. Kimden fatura isteyecekrin yaklaşması. Amerika iki oy sin? dedi. almak için 12 takla atılan bir ül YÖNETİCtLER ke ve "seçim yılında olmaz ol"Faturalı yaşara, kime ne gemaz" ilkesi ise atasözü olalı yanm yüzyıl geçmiş. USA TODAY tirdi?" konusunu yalnız işçiler Dış Haberler Editörü, Pulitzer arasında değil, birçok fabrikanın ödüllü gazeteci Don Kirk'e sor personel müdürlüğü katında da soruşturduk. duk: Büyük bir tekstil fabrikasının Neden tavsiye kararlan ve personel müdürü: Türkiye'nin protestolan ne ajans "Vergi iadesi çıktı, sanki ücbültenlerinde ne de gazetelerde retUierin tüm vergi sorunu çözfilyer alıyor? dü gibi bir ortam yaratıldı. OyKİRK Türkiye'nin protes sa, sorun bütün acıklılığı ile ortada duruyor. Bakıyorsunuz, tolanna yer vermemiz için her özellikle en düşük ücreti alaolar, şeyden önce bu protestolara yol açan kararları yaymlamamız Ia faturalı yaşamdan en az yararzım. Oysa bu tavsiye kararları lananlar oluyor. Zaten eüne geçen ne ki, onunla kira ödenı yayınlamadık, çünkü haber değeri bulunmuyordu. Her gün yecek, bakkala veresiye borcunu kongreden sebil gibi tavsiye ka kapatacak. Kalanla yaptıgı harran geçiyor. Türkiye'deki pro camadan da fatura toplayacak. testolann Amerika'da haber sayılması için de protesto boyutlannm sokakta görülen her Ame(Baştarafı 1. Sayfada) rikalı askerin dövülmesi aşınlısayı ancak 235'e yükselebilmiş. ğma varması gerekir. O aşınüğa Ortalama ücret 37 bin lira, orulaşıldığında da neden bu aşıntalama fatura toplamı ise 23 bin lığa gelindiğini hiç kimse dikkalira. te almaz. BİR MOTORLU ARAÇLAR AP'nin haberine göre, Reagan FABRIKASI: yönetimi ile Senatör Jesse Helms, eski Başkan Truman ta1400 işçi, 390 memur çalıştırırafından 1949'da imzalanan an yor. Nisanda 1282 kişi 35 miiyon cak Amerikan Senatosu tarafınliralık fatura getirirken, mayısdan onaylanmamış olan, "soy ta faturalı sayısı 1412'ye, fatukjnmı yasaklayan anlaşma" ko ra toplamı 58 milyona çıkmış. nusunda görüş birliğine varama Temmuzda ise fatura getirenler dılar. Ancak Senato Dışilişkiler 1244'e düşerken, fatura toplamı Komitesi Başkanı Charles Percy, da 37 milyon lirayı bulabilmiş. komitenin en geç önümüzdeki ENKA: Şehir dışındaki şantiyeçarşamba günü anlaşmayı oya lerde çalışan işçilerden hemen koyacağım açıkladı. hemen hiç fatura gelmiyor. ANAP gençlîğine doğru (Baştarafi 1. Sayfada) mesinin" yalın bir yaklaşımı değil. Aynı zamanda politik bir felsefenin kitlelere yaygınlaştınlmasında ne gibi yöntemlerin denenebileceğinin kesin bir göstergesi. Vehbi Dinçerler'in amacı çok açık: Geniş kitleleri ve de özellikle gençliği spora çekerek, spor birimleri altında örgütleyerek, gençleri ve geniş kitleleri kendi felsefesi doğrultusunda politikaya alıştırmak, politik açıdan istediği gibi yönlendirmek ve yetiştirmek... Çeşitli spor federasyonlarınm başkanlannı milletvekilleri arasından seçerek kitleleri ANAP'laştırmak... Spor yaparak, spor görüntüsü altında ANAP'laştırmak... Bu amaçta kullanacağı araç ise, Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü'nün Türkiye çapındaki örgütleri. Beden Terbiyesi Genel MüdürlüğU deyip, geçmemek gerek, tıpkı fındık üreticileri, pamuk üreticileri, yağ üreticileri örgütleri (ya da birlikleri) gibi Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü'nün de 67 ilde yaygmlaşan örgütü var. Tıpkı tanm birlikleri gibi, Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü aracılığıyla kitlelere ulaşmak çok kolay. Üstelik "sporun cazibesi" ve insanları nasıl büyük bir ilgiyle sardığı da buna eklenirse, Beden Terbiyesi Örgütünden nasıl yararlanılabileceği kendiliğinden ortaya çıkar. İşte, bu örgütün şimdi milletvekilleri aracılığıyla yönlendirilmesi düşünülüyor. 67 ilde örgüt hazır olduğuna göre, insanlarda spora karşı ilgi her zaman ve her yerde doruk noktalarda dolaştığma göre, geriye sadece, istenilen politik yönde felsefe şırınga etmek kalıyor. Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü ile ilgili ikinci nokta bu müdürlüğün bütçesine dönük. Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü kamu kuruluşlan arasında en büyük bütçeye sahip kuruluşlardan biri. Yatınmcı kamu kuruluşlan (Devlet Su İşleri, Türkiye Elektrik Kurumu, Türkiye Kömür Işletmeleri ve benzeri) arasında önemli bir bütçeye sahip. Yani, bütçesi öyle pek küçümsenmez. Üstelik, bir özelliği daha var. Yapılan harcamalar Sayıştay vizesi dışında, bir başka deyimle, istenilen harcama yapılabilir ve bu harcama denetleme dışı kalabilir. Dolayısıyla, geniş halk yığınlannın en çok ilgi duyduğu alan, spor, politikacı tarafından yönlendirilecek. Örgüt var, para var, politika da var. Geriye sadece ANAP milletvekillerinin federasyonlann başına geçmesi kalıyor. Yediden yetmişe herkesi kendine bağlayan spor dallan, "sporia uğraş" görüntüsü altında ANAP felsefesini kitlelere yaygınlaştıracak. Bu arada özellikle gençlere... ANAP milletvekilleri böylelikle bir yandan kendi bölgelerinde kendi seçmen tabanlarını oluşturacak, bir yandan da ANAP felsefesini özellikle gençliğe aşılayacak. Çünkü, sporia doğrudan ilginen ilk kesim, gençlik kesimi. Gerçi, Bakan Dinçerler konuyla ilgili tartışmalann Anayasaya kayması Üzerine, dün "Kararın Anayasa'ya uygunluğu kesinleşmedikçe, böyle bir karar elbette uygulanraaz' demiştir. Ne var ki, Dinçerler'in bu açıklaması, ortaya attığı düşünceyi törpülemiyor. Eğer, yine de "Anayasa'ya uygunluğuna" karar verilir ve düşünülen gerçekleşirse, bundan sonra ANAP içinde bir başka ve yeni bir yanşa tanık olacağız: Acaba "dört eski siyasi efilimden hangisi, hangi federasyon başkanlığmı" ele geçirmek isteyecek?.. Ne dersiniz?.. Dk grev Fabrikalarda Güneydoğu'da 263 kişi (Baştarafı 1. Sayfada) çirildi. Şemdinli olayına fiilen katüanlar 3 kişi. Şemdinli olayına yataklık edenler 7 kişi. Muhtelif kanun kaçaklan 22 kişi. Silah ve malzeme durumu: • Piyade tüfeği 34 adet, av tüfeği 18 adet, tabanca 6 adet, el bombası 6 adet, antipersonel mayın 3 adet, kasatura ve kama 4 adet, dürbün 14 adet, şarjör 5 adet, askeri parka 2 adet, palaska 4 adet, muhtelif fişekler 9 adet, av tüfeği doldurma aleti 1 adet, siyasi içerikli bant 48 adet, askeri bot 1 adet. Güvenlik kuvvetlerine yardım ve desteğini esirgemeyen muhterem bölge halkının devlete güven ve huzur içinde yaşantılannı sürdürmeleri rica olunur." öte yandan 8. Kolordu ve Sıkıyönetim Komutanhğı sorumluluk bölgesinde Bingöl ili güvenlik kuvvetlerince 7 ağustostan beri yapılan operasyonlarda da bölücü örgütlere mensup 33 kişinin yakalandığı açıklandı. SATILIK Telefonlu Daire Sun Taksi civarı Basın Ap. Daire 12 ADANA Müracaat: Necdet Dinçgörür (10 nolu dairede) lstanbul Tel: 1617096 Ismail Dalmaz