24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
:UMHURİYET/8 HABERLERİN DEVAMI 17AĞUSTOS 1984 GOZLEM UGUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) sayılarını yeniden yayınlamayı gereksiz görüyoruz. Belgeler, arşivimizdeki özel yerlerinde ve mahkeme dosyalartndadır. Milliyet Gazetesi'nde Altan Öymen, Mıgırdıç Şellefyan ile yaptığı röportajı yayınlıyor. Şellefyan, belgelerle açıkladığımız bu gerçekleri bakin nasıl da doğruluyor "Kemal Hıcak'ı, Tercüman Gazetesi'ne sahip olmasına tekaddüm eden günlerde tanıdım. Sonra da bu tanışıklığımız sürdü. Sırası gelince teferruatı ile açıklanm. Tercüman Gazetesi'nin o çizgiye gelmesine sebebiyet veren kişi benim. Bu kadar bilin, şimdilik yeter..." Kaçakçılık suçundan sanık Ermeni işadamı Şellefyan'm bu sözlerıni, Tercüman Gazetesi'nin "milliyetçi yazarları"na armağan edip, Şellefyan'\ okumaya devam edelim. Şellefyan yakın dostu ye kefalet senetlerine ortak imzalar attığı arkadaşı llıcak için bakın bugün ne diyor: "Durumu iyi değildir. Giderek içeri giriyor. Neyse ben şimdi daha fazla söylemek istemiyorum. Yani gazeteci ise gazeteciliğini bilsin." llıcak iyi bir gazeteci midir? Şellefyan bu konuya da değiniyor. //ıcak'ın kayınbiraderi ve Güneş Gazetesi'nin eskı sahiplerinden ĞmerÇavuşoğ/ınçinyorum yaparken llıcak'\ da tanımlıyor: "BuÖmerzahiribirterbiyeyesahiptir. Görenler, "Neefendi adam" derler. Son derece kibardır, falan.. Ama soğukkanlılıkla adam öldürüpj sonra da "Affedersiniz" demek gibi bır şey onun kibarttğı... Onun büyüklük merakı çok kimseyi batırryor. Oğlum sen gazete çıkaracaksan iki kelime yazmayı öğren.. Kemal llıcak'ın durumu da mesela, öyle değil midir?..1' Oldu mu şimdi?. Şellefyan, Ömer Çavuşoğlu'nun da Kemal llıcak'm da "iki kelime yazmayı" bilmediklerini ileri sürüyor. Al sana dost kazığı!. Nasıl bilmez koskoca llıcak iki kelime yazmayı? Hem yazar, hem yazdırır. "Geçenlerde, epey oluyorya, bana geldi llıcak.. Çoktandır aramamış, halbuki Türkiye'deyken yakınhğımız malum, öpüştük, falan..." Hem öpüş, koklaş, falan.. Hem de llıcak'a böyle kazık at.. Evet, şarkı böyle ne yaparsınız; "eski dostlar, eskidostlar!.." Şellefyan'\n asıl derdi Ömer Çavuşoğlu \\eym\ş. Şellefyan ile Çavuşoğlu yurt dışında ortak bir iş yapacaklarmış. Yapacaklarmış ama Çavuşoğlu, Şeilefyan a bir güzel kazık atmış. Tam o günlerde Ömer Çavuşoğlu ile Tercüman Gazetesi'nin hantmefendi yazarı Nazlı llıcak'm annesi de Cenevre'de Şellefyan'm evinde kalıyormuş.. Şöyle anlatıyor Mıgır amca: "Sen o kadar uğraş.. Bütün kombinezonlan hazırla.. Banka ile anlaş.. İş düğmeye basmaya kalsın, gelsin öteki. bütun parsayı toplasın.." Şellefyan, bütün işleri ayarlamış, "kombinazonlan" hazırlamış, ama ne görsün. Ömer Çavuşoğlu, kendisinden önce davranıp, işi kendi adına bitirmiş . Eee, olacak o kadar, "kale gibi çocuk" ne de olsa!. Altan Öymen'\n"lsviçre'deki adam.Şellefyan, herşeyiaçıklıyor'' başlıklı dizi yazısı, Şellefyan'm llıcak, Çavuşoğlu ve Yahya Demirel ile ış ilişkilerını ortaya koyuyor. Bizler "IlıcakŞellefyan ilişkilerini" belgeleriyle sergileyince llıcak vekilleri hemen mahkemeye koşuyorlar. Haydii davacı! Şu kadar milyonluk tazminat davası.. İmza Prof. Dr. Sahir Erman, Ali Çekiç ve emekli Yargıtay üyesi Cemal Dirik... Şellefyan, şimdi bütün bu ilişkileri doğruluyor, llıcak ile çekilmiş "a//e fotoğrafları"n\ gazetede basılmak üzere Altan Öymen e veriyor. Tercüman Gazetesi'nin "milliyetçi yazarlan" bizler de bu fotoğrafları ve bu fotoğraflarla birlikte yayınları ilgiyle iztiyoruz. Şellefyan "herşeyi" açıklıyor mu? Sanmıyoruz. Her şeyin açıklanması için "Şe//efyan düzenı"nin bir numaralı sorumlusu Türkiye'ye gelmeli ve mahkeme önünde suçlarının hesabını vermelidir. llıcak'ların "babadostu" Mıgır amca, Yassıada'da yiğitlik göstermedi mi? İhtilal mahkemesinden korkmayan Mıgır amca, bugün niçin çekiniyor, neden korkuyor? Mıgırdıç.. pabucu yarım.. gel Türkiye'ye oynayalım... ÖzaL basından destek istedi ANKARA...ANKA MUSERREF HEKTMOGLU u« • • Başbakan Turgut Özal dünkü basın toplannsından sonra Gazeteciler Cemiyeti'nce onuruna verilen yemekte yaptığı konuşmada, "Basının, bizim gibi zor bir dönemde başa geçerek, meseleleri çözmeye çalışan bir iktidara destek olması gerekir" dedi. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nezih Demirkent de, birçok problemi buiunan basının eylül ayında kritik bir döneme girebileceğini söyleyerek, sorunlanna yardımcı olunmasını istedi. Abdullah Lokantası 'ndaki yemeğe Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem, bakanlar Mesut Yılmaz, Vural Ankan, Mustafa Kalemli ile Gazeteciler Cemiyeti yöneticileri, gazete sahipleri ve genel yayın müdürleri katıldılar. (Fotoğraf: CUMHURİYET) Boğaz'dan Ankara'ya Geçen akşam Yeniköy'de cığerlerimde Boğaz'ın serinliğini hissederek İstanbul'u yaşadım yeniden. Boğaz akşamlarının bir başka gizi, güzelliği var. Hele Ankaralılar için... Balıkçı tekneleri geçiyor renk renk, bumuma palamut kokusu geliyor. Derken lüks bir yat süzülüyor mavi sularda, ünlü bir işadamının yatı. Sonra bayrağımız dalgalanıyor güzel Boğaz akşamında. Cumhurbaşkanı Evren konuğuyla Kalender'e gidiyor. Bırleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Şeyn Zayed İstanbul'un güzelliği karşısında ne düşünüyor kimbilir? Vaktıyle Amerika'da Las Vegas'a gıdışımi anımsıyorum kımi öyküleri dinlerken. Las Veçjas'da daha havaalanında kumar makınelerıyle karşılaşıyor insan, havada para şangırtısı, o çok görkemli otellerde, büyük salonlarda, koridorlarda hep bu şangırtı kulaklarda. İstanbul'da da bu tür bir ses duyuyorum kimi zaman, bir doğum günü partisınden, bir düğünden, armağanlardan, istakoza bulanmış sofralardan, su gibi akan şampanyalardan söz edilirken Las Vegas'ta şans makinelerinden dökülen paralann şangırtısını duyar gibiyim. Paranın böylesine sırıttığı bir dönem İstanbul'da ilk kez yaşanıyor belki.. Her şey bir görgüsüzlüğü simgeler gibi. Oysa İstanbul, evleri, yaiıları, kısaca yaşamıyia belli bir görgüyü, bir kültür birikimini simgelerdi vaktıyle. Boğaz kıyılannda yükselen beton yığınlannda o kültür birikimi de yitirilmiş bulunuyor. Ruh sağlığıyta uğraşan bir dostum hoş bir yorum yapıyor: İstanbul'un görkemli yaşamında sağlıksız bir şey var, diyor, her öğle ya da akşam lüks bir lokantada boy gösterenler işlerin yolunda gittigini kanıtlamak ister gibi bir çaba içindeler. Oysa o sofralarda yapılan söyleşilerin içeriği çok düşündürücü.. Köpük söyleşiler... Bu bir genelleme değil elbet Kimi zaman çok görkemli sofralann fakırtiğine karşılık, bir dost sofrasında en zengin kültür birikimini hissedebiliyoruz. Zarif evsahibesi, ömeğin bir kabak mücverini de istanbul mutfağının özelliklerini taşıyan bir incelikle sunabiliyor. Köpük söyleşiler değil, gönlümüzü köpürten söyleşiler yapıyoruz.. Yeniköy'den Bebek'e Süreyya'ya geldik o akşam. Süreyya öldü, ama masalar arasında dolaşır gibi hâlâ. Kurduğu düzen, getenek sürüypr. Kadehimizde sarı votkalar, ilk yudumu Şüreyya'nın anısına icerken Süreyya'nın yakın tarihimizdeki yerini düşünüyorum, Ankara gecelerini, Süreyya'da dalgalanan kalabalığı. Başkentin mozaiği denebilir o kalabalığa, başbakanlar, bakanlar, yerli yabancı diplomatlar, şık ve güzel kadinlarla başkent kazanını güzel kaynatan bir yer. Yıllarca işine, uğraşına saygı içinde çalıştı Süreyya, saygısızlığa hiç ödün vermedi, belki de bu nedenle düzeyini hiç yitirmedi. Başkentin en lüks, en renkli lokaliydi ama başkent yaşamına ters düşmedi hiç, abartmayı sevmezdi galiba. İstakoz da yenirdi, şampanya da köpürürdü ama bir görgüsüzlüğü sergiler gibi değil, mum ışığında, göze çarpmadan. Bir köşede dışişleri bakanı konuklannı ağırlarken pistte genç diplomatlar danseder, bir gazeteci günün yorguniuğunu giderirdi barda. Süreyya herkese özel bir ilgi ve özen gösterirdi. Bir gözü iyi görmez, hafif şaşı bakardı ama masalar arasında gölge gibi dolaşırken hiçbir şeyi gözden kaçırmazdı. Sözün kısası uğraşını seven, güzelleştiren, eskimeyen bir kişiydi Süreyya. Şimdi ne oldu bilmiyorum, bir defteri vardı, ara sıra gösterirdi bana, kimler gelmiş, kimler geçmiş, neler yazmışlar? Bence az yazmışlar, çünkü özellikle yabancılara damak zevkini güzel duyuran bir mutfağı var, Ankara'nın Çubuk köyünde türlü otlarla öylesine güzel hıyar turşusu yapıldığını, mersin balığının, lakerdanın dumanlı somonu geride bıraktığını, Karadeniz havyarının Hazer denizi havyarıyla rahatça boy ölçüşebildiğini, palamutun en pahalı balıkları gölgede bıraktığını en iyi onun mutfağı kanıtladı. Öldüğü zaman kapısı kapanacak diye üzüldüm ama Süreyya'da çalışanlar onu yaşatmaya kararlı görünüyor, geçen akşam onlarla konuşurken rahatladım. Kimini komiliğinden tanıyorum, yılları, olayları birlikte yaşadık, konuşurken Baba Karpiç'den Süreyya'ya, Süreyya'dan bu Karadeniz çocuklarına bir köprü uzandı gözümde. Hepsinin kalbi bu köprüyü geleceğe uzatmak özlemiyle çarptyor ama belli sorunları çözmek için biraz ilgi ve destek gerekiyor. İstanbul'un olacaklan düşünülünce bu sorunların çözümü güç değil, ama bence kolay çözümlerden kaçmak gerekir. Turizm Bakanlığı'nın gündemine gelmeli Süreyya, bir işadamının, bir holdingin tekeline girmemeli, bu birikimi koruyacak bir yöntem bulmalı. Ülkemizde yemek de bir zevk olmaktan çıkıyor giderek, bir kıyı kentinde, bir tatil köyünde bile lahmacun yeniyor. Yerel özellikler sofralardan kayboluyor, geleneksel mutfağımız hızla yozlaşryor. İstanbul'da yeni restoranlar açılıyor durmadan, ama bir kuyrukluyıldız gibi parlayıp gidiyorlar. Bence kuyruklu yıldız olmak değil, parıltısını yitirmeyen bir yıldız olmak önemli, ilgili kuruluşlar, örneğin Turizm bankası da bu tür yıldızları korumaya özen göstermeli.. Türkiye'ye kısa pantolonla gelmıs Süreyya, adı Serj o zaman, Fenerbahçe'de futbol alanını tebeşirleyerek başlıyor yaşam kavgası, sonra Ankara'ya Karpiç Baba'nın yanına gidiyor, Atatürkün, Devlet büyüklerinin sofrasında çalışıyor. Çıraklıktan ustalığa erişiyor ve o dönemin Ankara'sında bir boşluğu doldurmak için kolları şıvıyor. Yenişehir'de bir apartmanın bodrumunda bir gece klübü açıyor. Açılış gecesini büyük coşkuyla anlatırdı. Beyazperdenin sönmez yıldızlarından Zsa Zsa Gabor Ankara'da o zaman, Burhan Belge ile evlı. bir başka güzel Vedat Nedim Tör'ün eşi, bir üçüncüsü Itır Yahya, o zaman Cevdet Dülge ile evli, ayrıca bir Melâhat Saka var, ellerinin güzelliğiyle dillere destan bir başbakan eşi? Süreyya'nın ilk yıllarında pisti bu kadınlar dalgalandırıyor, şıklıklan ve güzellikleriyle. Sonra güzeller değişiyor dönem dönem, iktidarlar değişiyor, masalardaki yüzler değişiyor ama Süreyya'nın havası hiç değişmiyor. Bir bakıma uzak görüşünü de kutlamak gerekir. Ülkemizdeki alaturka salgmına karşı direndi, gece klübünü bir restorana dönüştürmeyi iyi zamanladı. Çevremizde her şey yozlaşır, çirkınleşirken havasını korumak çabası az şey değil... Bugün Çankaya tepelerindeki gazinolar bile göbek havalarıyla çınlarken geçmiş yılların başkentindeki eğlence yerleri bile başka bir anlam taşıyor doğrusu. Bebek'ten sonra Göztepe'ye geldim. Pencerede mehtap, yatakta annem, bembeyaz saçları, kınşık yüzüyle Boğaz'dan da, mehtaptan da güzel bir olay benim için.. Gözlerini açtı, beni gördü mü bilmem? Ama analar görmeden de tanıyor çocuklarını. Yaşlanmaktan dert yandı. insan görmeyecek kadar yaşamamalı, dedi. Anne Süreyya'yı hatırlıyor musun, diye sözünü kestim. Seksen dört yaşının belleğini bir mangal gibi eşeledi, sonra gülümsedi. Filiz'in nikâh kokteyli orda olmadı mı, diye sordu. Filiz annemin ilk torunu, şimdi Amman sefiremiz. Yıllarca önce Süreyya'da genç bir diplomatla evlenişini ayrıntılarıyla hatırlıyor annem. Gençlik yıllarını Ankara'da geçiren birkaç kuşakta böyle güzel anılar var sanınm. Kimi ilk dansını Süreyya'da yaptı, kimi ilk kez gece klübü gördü, kimi ilk kez başkent mozaiğini seyretti. kimi güzelliğini, kimi şıklığını sergiledi, ama hiçbir zaman çirkin bir olaya sahne olmadı. Bu önemli bir başarı bence, geride kalanlara da aynı başarıyı diliyorum. BEYAZ KÖŞKTEKİ OZAEDAN 9 KONU lardır. Ancak hissi davranaedecegiz. Yüzde 3 veya yüzde 10 mam. Anladıgım kadanyla mükâr ediyorsa, cazip olmaz. Kunakaşalan tekrar getirmeme teruluşlan kâr verecek şekilde sapmayülleri var. Hadiseleri böyle tayacagız. Hisse senedi sahibi Başbakan Turgut Özal'ın badegerlendirmek lazımdır. Bir süolanlar yönetimde söz sahibi olasın toplantısının içinde bir başre sonra bunlar da geçecektir. cak. Genel Kunıla katılacak. ka basın toplantısı daha düzenKanunu sizler nasıl anlıyorsanız KİT'lerin hisselerini satarken her lendi. Başbakan'a som sormak öyle tatbik ediniz." türlü kolaylığı ve destegi saglaüzere söz alan Ermenice yayınÖzal aynı konuda bir başka yacagız." lanan Jamanak gazetesinden soruyu yanıtlarken de şunlan Agop Sivaslıyan. 10 dakıka kasöyledi:' dar Ermeni cemaatinin sorunlaTürkYunan ilişkileri konusu"Sıkıyönetimi, umut ediyonnı anlattı. Sivaslıyan'ın konuşna değinirken aramızdaki gerrum, 5 yıl sonunda yeni seçimrnası sırasında foto muhabirleri ginlikleri azaltmaya gayret ettilere giderken, Türkiye'de deÖzal'ın çevresinden ayrılıp Siğini söyleyen Başbakan Turgut mokratik sistemi bir daha geri vaslıyan'ın çevresini sardılar. Özal, bu konuda şöyle konuşdönmeyecek şekilde yerine oturtTRT kameraları da Sivasyan'a muş olacagız. Bunu kendi me tu: döndü. Sivaslıyan özetle Patrik todlanmızla yapacagımızı ifade "Biraz da kendimizi Yunanlı Kalutsyan'ın d:ni lideî olduğuediyorum. En önemli hedefimiz yöneticilerin yerine koyup düşünu, cemaatin sözcülüğünü yapabudur. Ekonomik konular bu nelim. Türkiye büyük bir devletcak bir başka kişiye ihtiyaç olhedefe varmak için araçtır. Yan tir ve aramızdaki münasebetlerduğunu söyledi. Özal ise, cemahedeflerdir." Özal, eski siyasi de daima biz galip gelmişiz. atin iç sorunlanna karışmalaneğilimlerin tekrar ortaya çıkma192122 yıllarında. 1974te. Bu nın söz konusu olamayacağmı ması gerektiğini kaydederek, nedenle Yunan yöneticilerinin bildirdi ve bazı bürokratik engeljoyle konuştu: Türkiye'den çekinmesi var. Biz lerin zaman içinde çözümlenebileceğini belirtti. "Bu mücadelenin ufak bir ör gerginlikleri azaltma yoluna gitBaşbakan özal, TürkErmeni negini mahalli seçimler sırasın meliyiz. Zor meselelerde donilişkilerinin gündeme gelmesi da gördük. Kısıtlama olmaması durma ve işbirligi konulanm üzerine bu konudaki görüşleriiçin yasayı meclisten biz geçir araştuma yoluna gitmeliyiz. Tani bir kez daha açıkladı ve şöyle dik. Ben 1950'lerin basvekili de bii önemli meseleler var. Sular dedi: gilim, 1984'ün başbakanıyım. meselesi, F1R hattı %ar. Hiçbir "Dış temsilcüerimize yapılan Genel Kadro Kanunu ile dev1984lerin başbakanlıgım yapar devlet Ege denizini geciş sulansaldınlardan sonra bunun basınlet kuruluşlarının etkin çalışma ken de memleketin nereden ge nın kapatılmasını kabul edemez. da Ermeni terörü olarak göstelannı sağlayacak tedbirlerin alınlip nereye gitmekte oldugunu, Bu bir, ikincisi de Avnıpa Müşrilmesini tasvip etmiyonım. Bu dığını belirten Özal, "bu düzen karşımızdaki güçleri ve kapasi terek Pazan'nda bizim önümübir terör hareketidir. Buna bir leme sonucu devletimiz ilk defa telerini de biliyorum. Hiçbir ta zü kapamaya çalışmasınlar. isim takarak, Türkiye'de yaşakadrolanna, kısacası memuruna viz vermeden dogru bildigimiz Türkiye AET'ye girmek istiyor. yanlar da dahil, Türkiye dışında sahip çıkabilmekledir" dedi. yolda yürümeye kararlıyız" de Yunanistan burada karşı çıkarsa siyasi düşmanlık dogar. Öbür bu işlere hiç kanşmayanlan karBaşbakan, bürokrasidekı undi. konularda işbirligi alanlannı şımıza almanın hiçbir fayda gevan kargaşasını giderecek bir düÖzal bir soru üzerine MHP araştınnz, vizeyi kaldırdık. Gertirmediği kanaatindeyim. zenleme yaptıklarını anlatarak, Genel Başkanı Alpaslan Türk ginlikleri arttırmanın faydası Bu gibi terör harekellerini te"Soranm sizlere, büro memuru, eş'in sağlık durumu ile ilgili olayok. rör diye adlandırmak lazımdır. arşiv memuru, dosya memuru rak kendisine bir başvuru olduÇünkü bu işleri vapanlar bu ceABD'nin bize verecegi krearasında yapmaları gereken gögunu ve durumu incelettiğini matleri bu işin içine sokmak hedilerden daha önemlisi aramızrevler açısından ne farklar olasöyledi. veândedirler. Kim yapıyorsa budaki ticareti zorlaştırmamasıdır. bilir, işte biz bu kargaşaya son nu vahşi bir terörcu, kaül olarak AET'yle olan serbest ticaretimizvererek aynı mahiyetteki kadro göstermemiz ama bir cemaate de de bu böyledir. Hem serbest unvanlannı tek bir unvanda topbaglamaraamız lazımdır." tkaret şampiyonluğu yapacaksıladık" dedi. 8 binin üstündeki nız, hem de kısıtlamalar getireunvanı binin altına indirdikleriKamu İktisadi Teşebbüslerini anlatan Özal, müsteşardan şef nin yabancılara mı satılacağı, ceksiniz, bu olmaz. Bunu anlaBaşbakan Turgut Özal kamuyardımcısına kadar uzayan ve özel sektore mi devTedileceği tar mak mümkun değildir." nun yapacağı toplu sözleşmelesayısı 14 olan üst bürokratik ka tışmaları sürerken, Özal dün rin ahenk içinde olmasına gaydemeyi de 7'ye indirdiklerini an yaptığı basın toplantısında KİT'Başbakan Turgut Özal, ekoret ettiklerini belirterek, "Birisi lattı. Bu düzenlemeler sonucu lere yeni bir muşteri bulunduğunomik konularla ilgili bilgi veriraz almış öbürü fazla almış, o ünvanı, sınıfı ve derecesi değişen nu açıkladı: KlT'lerin sahibi olken, "Enflasyonun yavaşlama önce sözleşme yapmış obiırü memurlarm mali haklarmda hiç duğu fabrikalarda çalışan işçiler egilimi içine girdigini" söyledi ve soara, onun hakkı yenmiş tarüşbir azalma olmayacağını kayde ve fabrikalann bulunduğu yore GSMH artış hızı ilk tahmininin ması olsun istemiyoruz" dedi. den özal, eğitim, sağlık gibi halkı bu fabrikalann hisse senetyüzde 5.7 oldugunu açıkladı. Bu özal, özel kesim toplu sözleşmealanlarda yüzde 14 ilave kadro lerini alarak ortak olacaklardı. yıl kalkınma hızının yüzde 6 olalerine kanşmayacaklannı söyteröngörüldüğünü ve bu artışın 165 Özal bu uygulamayı şoyle anlatrak gerçekleşmesini umduklarıken, bu kesimde yapılacak topbin 783 kişiye yeni iş imkânı ya tı: nı bildirdi. Bu hızın son 7 yılın lu sözleşmeler için de işverenleratacağını söyledi. en yüksek kalkınma hızı olaca"Getirdiğimiz çözüm şudur: ri uyararak "Herkes hesabını ğını kaydetti. 1984 yılında ihraBirçok Kamu İktisadi Tesebbübilsin. Sonra bize gelmesinler" catın artış hızının dünya ülkelesünde çalışan işeiyi ve diger perdiye uyarıda bulundu. ri arasında en yuksek olarak yıl soneli çalıştıgı fabrikaya ortak Özal kamu kesiminin toplu sonu itibarıyla 7.5 milyar dolaBaşbakan Turgut Özal, sıkı edecegiz, yani onu çalıştıgı fabsözleşmeleri ile ilgili olarak şöyra ulaşacağını söyledi. yönetim uygulamaları ile ilgili rikanın hissedan yapacagız. Bu le konuştu: sorular yönelten gazetecilere, fabrikalarda çalışan işçilerimiz "Ortadirek sözünü ilk biz söy"Bu sözleşmelerin birbiri ile "Sıkıyönetim Komutanlan yet fabrikalann hisse senedini borçledik. Tarif de ettik. İşçi, meahenkli olmasını istiyoruz. Bu mur, çiftçi, esnaf, emekli ortasözleşmelerde sadece işçilerin ta kilerini kullanıyoriar. hükume lanarak satın alabileceklerdir. direktir dedik ve hakikaten porafını düşünürsek neticede vere tin müdahalesi söz konusu değil Hükümet olarak, devlet olarak dir" yanıtını verdi. işçimizi bu kuruluşun sahibi yalitikamızın siklet merkezi olarak cegimiz şeylerin bedelini millet Anarşi tehlikesinin henüz geç parken kendisini mali yönden ortadiregi aldık. Bu konuda enfödeyecektir" dedi. mediğini belirten Özal, "Sıkıyö sarsmaması için borçlandırma lasyonun aşagı çekilmesi mesenetim uygulamalan belli bir tera şartlan hafif tutulacaktır." lesi vardır. Siyasi rakiplerimiz bipo ik kaldırümaktadır. Ama ben zim enflasyonu arttırdığımızı Hükumetin önem verdiği bir Özal bu uygulamanın "sosya ifade ettiler. diyorum ki sütten agzı yanan yoTenkitleri dinkonunun da konut sorunu olduğurdu üfleyerek yermiş. Bu ko lizmde uygulanan modelden çok ler, hatalanmız varsa düzeltiriz, gunu belirten Özal, bu konudaçok farklı oldugunu" da vurgu ama yolumuzdan dönmeyiz. Nenuda fevkâlade dikkatli olraak ki darboğazlann hızla kaldınldıladı ve şöyle dedi: mecburiyeti vardır." ticede bu mücadele sonunda en ğını anlattı. Özal, "İşte bunun Sıkıyönetimin bazı eski siya"Orada işçi şirketin sahibi de büyük kazanç ortadireğin olayeni bir misali gecekondu uygusilerle ilgili yasaklamalannın ğildir, şirketin kârına hiçbir za caktır. lama yönetmeliğinde yapılan deaçıklık taşımadığını bu konuda man ortak değildir. Bizim uyguğişikliktir" dedi. çıkanlmış yasaya açıklık getiri layacağımız modelde işçi hem Özal, gecekondulannı ıslah etBaşbakan, hükümet olarak lip getirilemeyeceğini soran gaşirketin sahibi, hem kâr ortağı, mek veya yenilemek zorunda kazetecilere de Özal şoyle dedi: hem de yönetimde söz sahibi uyum içinde çalıştıklarını söylelan vatandaşların bir süre de oldi. Maliye ve Gumrük Bakanı ile dir." "Bu konular şahsen benim sa evsiz kalmalannı önlemek için Hazine ve Dış Ticaret Müsteşafarkh düşüncede olduğum konu1985 yılından itibaren seçecekiki imkân sağlandığını belırterek rı'nın ve Maliye ile ilgili konuleri fabrikalan birer birer devretlarda bakanların birbirinden meye başlayacaklannı söyleyen Başbakan, "bu uygulamanın ka farklı açıklamalarda bulunduğunu söyleyen bir basın mensubumuda 1985'te başlayacak toplu RESMİ ENFLA S YO\ Ocak Temmuz 83 Ocak Temmuz 84 na Özal şöyle yanıt verdi: sozleşmeler sırasında getirilecek DİE Türkiye tüketici 14,0 29.6 "Aramızda hiçbir çetişki yok. zorunlu hükümlerle mi yaptlacaMüsteşarlık toptan 19,1 28.8 gını, böylece toplu sözleşmeler Bunu bazı basın mensuplan ve DtE İstanbul 21,5 ..29,8 le verilecek ücret arüşlanmn fab çevreler ortaya sürüyorlar. PakDİE Ankara 12,4 ...28,2 demirli şöyle dedi diye basıyorrikalann hisse senedini almaya Yl YECEK Ft YA TLARI lar. Pakdemirli'nin yetkisi artmı kaydırılacağı"' yolundaki bir mış, yok efendim azaltılmış. (İstanbul) Aralık 1983 Ağustos 1984 soruya şöyle yanıt verdi: Yok böyle şeyler. Aramızda fevEkmek (adet) 30 TL 40 TL. "Hayır. hayır. Köprüyü alır kâlade iyi bir uyum var. Bizi çeSeker (Kg.) 102,5 TL 140 TL. gibi alacaklar. Çalışanlara fablişki içinde gostermek isteyenler Sut (SEKlitre) 120 TL 120 TL. rikalan iyi şartlarla devretmenin bir süre sonra uyum içinde çalışEt (danaKg.) 850 TL 1200 TL. yoUannı arayacağız. Hisse senet tıgımızı anlayınca bu sözlerinden Beyaz peynir (Kg.) 500 TL 700 TL. lerinin kâr geürmesine dikkat vazgeçeceklerdir.'' Yumurta (adet) 22 TL 28 TL. Ayçiçek yağı 300 TL 450 TL. bu imkânları şöyle anlattı: "Birincisi, artık belediyelerimiz bu vatandaşlanmıza arsa tahsis edebileceklerdir. Yani arsasız kalma sorunu çözülmiiştür. tkincîsi ise, bu vatandaşlanmız istedikleri takdirde Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ile belediyeler tarafından yapılmış olan konutlardan uzun vadeli ve mıisait taksitlerle mülk satın alabileceklerdir veya kiralayabileceklerdir." özal, ferdi krediden yararlanmak isteyenlerin son bir yıl içinde bitmiş konut bulmakta zorluk çektiklerini belirten bir gazeteciye, konut fonunun kaynaklannın bir kerelik değil sürekli olduğunu ve bu kaynaklara duzenli olarak para aktığmı hatırlattı. Bu nedenle bu uygulamanın son bir yıl için değil surekli olarak düşünülmesi gerektiğini söyledi. Özal, "Benim korkum, bu yıl konut fonuna akan paranın kullanüamayacağıdır. Çünkü konut yapımcılannm hazırlıklan tamamlanamamaktadır" dedi. Ermeni başka terör başka YunanistanABD Devlette yeni iş Toplu sözleşme Hem işci, hem patron Ortaılîrek Pembe tablonun (Baştarafı 1. Sayfada) lenmiş güzel bir dekorda başladı basın toplantısı. özal, daha önce hazırlanrtuş yazılı kitapcıktan söyleyeceklerini okudu. Yülık enflasyon oranı gibi "sakıncah" sayılann yer almadığı, '1yi, güzel ve başarıh" işlerin sıralandığı kitapçığın okunması bitince basın mensuplan sorulanna geçtiler. Sonılar hiç de "Beyaz Köşk'teki pembe tabloya" uygun gelişmedi. Enflasyon, ortadirek, sıkıyönetim, ABD'nin yardımı azaltması, işçilerin toplu sözleşmeleri, hükümetteki u>Timsuzluk, Ermeni terörü, Ege sorunu gibi gündemdeki "gerçek konular" ortaya dökülmeye başlandı. Özal, bu toplantıda da "köprii satışı" gibi kamuoyunu "oyalayacak" yeni bir konu bulmuştu: "KİTterde cakşaıt işçüere fabrika satışı." lşçiler, çalıştıklan fabrikalara ortak edileceklerdi. Böylece yönetimde de söz sahibi olacaklardı.İşçilerin yönetimde nasıl söz sahibi olacaİclan gazetecilerin soruları ile deşilince şu sonuç çıktı: "Hisse senedi alıp genel kunıllara kaülabilecekler." tşçiletin bugün değil fabrika, bir kilo et satm ahrken rorlandığım hatırlatan gazeteciler, bunun yanıtını da şöyle aldılar: "lşçiler çalıştıklan fabrikalann hisse senetlerini borçlanarek satın alabilecekler." Sıkıyönetimdemokrasi Konuttaki korku OzaTdan (Baştarafı 1. Sayfada) Reisicumhur ağırlıgını koyarsa meseleyi çözer" dedi. ABD'den talebimizin kredi kolaylığından çok, aramızdaki ticareti zorlaştırrnamak oldugunu belirterek, tekstil kısıtlamalan için, "Hem serbest ticaretin şampiyonluğunu yapacaksın hem kısıtlama koyacaksın, bu mümkun değil" dedi. Türk Yunan dostluğunu gelişürmeye özen gösterdiklerini belirten Özal, "Yunanistan, bir bizim AET'ye girtnemize engel olmaya kalkışmasın, bir de Ege'yi kapamaya. Bunlara göz yumamayız. Bunun dışında gerginlikleri a.ttırmamn faydası yok" dedi. Özal, işçilerin toplusözleşmeleri ile ilgili olarak, "Kamu kesiminde abenk olmasını istediklerini, özel sektöre kanşmadıklannı" bildirdi. Ancak işçisine fazla ücret ödeyip hesabını bilmeyen işverenin daha sonra gümrükleri tıkaym diye kendilerine gelmesi halinde batacağını bilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi. Ermeni terör eylemleri ile Türkiye'deki Ermeni toplumunun sorunları konusunda da, "Bu hadiselere Ermeni terörü denilmemelidir. Sadece terör olarak adlandınlmalıdır. Bu terönı yapanlar, esasen azınlık cemaatlerini bu işin içine sokmak çabasındadırlar. Bunun için bizim, terörü bu cemaatierin adıyla anmamamız lazım" dedi. Böylece bir işletmenin çıkaracağı hisse senedini satın almak gibi klasik bir uygulama>n "fabrikada çalışan işçiler ve o yöre halkına satmak" diye bir önceHkli uygulamayı "yeniden bir çözüm" diye sunuyordu Başbakan. "Bu hisseleri işçiler başkalanna satabilecekler mi?" sorusuna da önce "Elbette ki satarlar" yanıtını verdi. Sonra, "Ama hemen satmamaları için bir tedbir alınz" diye ekledi. Fabrikalan çalışan işçilere satmanın "sosyal güvencesi" de düşünülmüştu. "tşçi bir gün işinden aynldığı veya çalışamaz duruma düştüğü vakit, şirketteki hissesi devam edeceginden ömrii boyunca hem kendisi hem de ailesi devamlı gelir temin edecekti." Milyarlarla ölçülen değerdeki bir fabrikada almacak 35 bin Hralık hisse senedinin yıllar sonra bu fabrikamn değeri daha da artıp hisse senedinin değeri de göreceli olarak yok olduğu zamanda getireceği "devamlı gelir" özal tarafından "güvence" olarak takdim ediliyordu. Beyaz Köşk'te Başbakan'ı TKTnin spot lambalanndan fazla terleten bir konu da sıkıyönetimle ve enflasyonla ilgili sorular oldu. Bunlara da sıkıntıh yanıtlar veren Başbakan, ortadireğe ilişkin olarak yine "enflasyonu azaltmak"tan bahsetti. Başbakan zor sorular geldiğinde, "siyasi rakiplerinden" bahsediyor ve "kendi dogru bildikleri yoldan aynlmayacaklanm" tekrarlıyordu. Bu konuda en ilginç sözleri şöyle oldu: "Ben 1950'lerin Basvekili değil, 1984'lerinBaşbakanıyım. Bu görevi yaparken Türkiyenin nereden geldiğini, nereye gittigini, karşımdaki güçleri ve kapasitelerini iyi biliyonım. Taviz vermeden yolumuzda yürümeye kararhyız." Hükümet u> ııııılu Özal'la nereden nereye? DÖVtZ FtYA TLARI 1 ABD Doları 1 Alman Markı AKARYAKIT FtYA TLARI (İstanbul) Sormal benzin Gazyağım otorin Fueloil (6 .\'o.) Tupgaz (12 Kg.) PARAKREDİ Dolaşımdaki para Para arzı Toplam mevduat Topiam banka kredisi., DÖVIZ TRAFİĞİ İhracat İthalat İşçi dövizi.. 9 Aralık 1983 15 269,90 TL 98,75 TL 9 Aralık 1983 124,30 82,70 54,65 1200.00 Kasım 1983 ...637 milyar .1.654 milyar .2.624 milyar .2,503 milyar OcakHaziran ...2,67 milyar ...4,45 milyar .691,1 milyon Temmuz 1984 392,29 TL. 136,32 TL. Başbakan, enflasyonu çok ciddiye alıyor larda da surmesı halinde "tehlike işareti" gundeme gelirdi. Bunun olmaması için de hükümet, kimsenin gözunün yaşına bakmadan paravı sıkmak zorundavdı. Özal'a göre enflasyonu etkileven ikinci önemli konu, Turkiye'de iç ve dış fiyatların dengelendiği bir geçiş döneminin yaşanmasıydı. Bu süreç içinde özellikle tarımsal ünin fiyatlannda ilk aşamada bir artış görülüyordu. Ama sonunda dışa açılmanın olumlu sonuçlan almacak ve fıyaüar dengelenecekti. Yükselen faizlerle enflasyon arasmdaki ilişki konusunda ise Başbakan Özal'ın iyimserliği süriivnr/iu Ö'nl'n efirp fnİ7İprin TL TL TL TL 15 Temmuz 1984 159,20 TL. 106,00 TL. 69,58 TL. 1547,00 TL. 1984 Temmuz TL 901 milyar TL. TL.... 1,700 milyar TL. TL....3,691 milyar TL. TL....3.148 milyar TL. 84 dolar dolar dolar 83 OcakHaziran dolar.,3,53 milyar dolar..4,83 milyar dolar481,5 milyon (Baştarafı 1. Sayfada) Özal'a göre giderek yapısı değişen Türk ekonomisinde artık salt emisyon rakamlanyla enflasyon arasında doğrudan bir ilıski kurmak doğru değildi. 1980yazmda faizler ilk kezyukseltildiğinde o günku emisyon rakamının yarısı düzeymde olan vadeli mevduat, bugünku emisyonun üç katma yaklaşıyordu. Yaz aylarındaki hızlı dovız girişlen yüzünden Özal'a göre son 2 ayda Merkez Bankası 200 milyar liralık döviz bozmuştu kabaran emısyonun onümuzdeki aylarda fiyat artışlannı mutlaka yUkselteceğini söyiemek de bu nedenle doğru değildi. Ama emisyon artışlarının bundan sonraki ay arttırılmasıyla enflasyonun yukseleceği beklentisı arasında kesin bir bağ kurmak yanlıştı. Yüksek faizin asıl nedeni, para talebinin hâlâ para arzmdan fazla olmasıydı vefaizlerin yükseltilmesi de bu lalep fazlasını emmeyi amaçlıyordu. Başbakan, bir sorumuzu yanıtlarken de, yıllık enflasyon temposu için önumuzdeki dönemde yüzde 30'luk bir tahmin yapılırken, banka mevduat faızlerinin bunun 1520 puan üzerinde olmasını "normal karşıladığını" belirıivordu. Başbakan Özal, 1983'ıe Yüzde 15, 1984'te yüzde 10'a indirilmesi planlanmış olan enflasyonun yeniden artmasını bir kez daha 1983'teki "politikadan sapma"ya bağlarken, enflasyonun aşağı çekilmesiyle bundan en çok ortadireğin yararlanacağmı da tekrarlıyordu. Ne var ki özal'ın giderek çok boyutlu bir nitelik kazanan enflasyon analizi, şu an için ortadireğe fazla bir şey ifade etmiyor. Enerji tasarruf; Sanayide verimlilik Üretimde süreklilik
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle