Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/10 SPOR 17 AĞUSTOS 1984 DIEfflZEIT'a göre DenvalVin gitmesi kahramanca bir karar Spor Servisi Geçtiğimiz günîerde, Almanya'nın Die Zeit gazetesinde, Derwall'in Galatasaray'a transferi uzerine, biraz özgeçmiş olarak nitelendirilebilecek, biraz da AJman kamuoyunun konu uzerine duşunduklerini anlatan bir yazı yayımlandı. Yazı özetle şöyle: "Josef (ya da dığer adıyla Jupp) Denvall, Alman Milli Takımı antrenöru, ekibinin katıldığı son maçı fırsat bilerek kahramanca bir karar aldj: Alman futbolunun başarısım engellememek için, bir daha geri döntnemek üzere aradan çekildi. Dervvali, ilk olarak 1978 Arjantin Dünya Kupasmdan sonra, göreve başlamıştı. Ancak Helmut Schön'ün kendisine bıraktığı bu kötü miras, Derwall'i hiçbir zaman yeterince memnun etmedi. Sanırız, Derwall, sonradan başına geleceklen bilseydi, daha o zaman lar görevi bırakırdı. Ama güleç havasıyla, faalliğiyle, candan arkadaşlık yönleriyle tanınan Denvall'e bunlarm hiçbirisi sonradan olacaklan değil görebilmesine, tahmin bile etmesine yardımcı olamadı. 198081 Montevideo MiniDünya Kupasında, Alman Milli Takımının Arjantin karşısmda 21, Brezılya karşısında da 41 yenilmesinden sonra, futbolculannı sürekli gözetim altında tutmanın yararsız olduğunu savunarak, çalışmalannı sürdüren Denvall, ekibinin dizginlerini iyiden ıyiye ehnden kaçırdı. Bundan sonrakı Derwall yaşayacağı tecrubelerden yararlanacak ve yon değiştirecekti. Denvall, etrafındaki herkesin eninde sonunda çıkarlarmı gözeteceği gerçeğini öğrendı. Bir anda karar değıştirerek, futbolcularının ve basının "cici çocuğu" olmaktan vaz geçti. Sonunda takım öyle bir hale geldi ki, herkes kendi çıkarlannı korumayı amaç bildi. Bronz madalyah güreşçimiz Taşhın: Tabii iyi niyetin yok olduğundan Almanya'da yayınlanan gazete, "Alman teknik değil, yalnızca kimse kimseye direktör, etrafındaki herkesin eninde sonunda guvenmemeye başladığından. kendi çıkarlarmı gözeteceği gerçeğini anladı, 'cici Sonuç, herkes kendini ön plana çocuk' olmaktan vazgeçti ve sonunda herkes çıkarmaya çalıştı, ne var ki, bir takıma bu hastahk girmeye görkendi çıkarlarmt korumayı amaçladı. sün ne paslaşma düşunulur ne de Başarısızlığın nedeni budur" diyor. oyun. Üstelik boylesi bir durumdan sonra yapılan konuşmalar, çekilen söylevler hiçbir işe yaramaz. Doğu Bloku olsaydı daha başanlı olurduk Taşkm, "Kısmet olur sağ kalırsam bu başarımı sürdüreceğim. Hedefim daha iyi neticelere ulaşmak dedi. İSKENDERUN, (THA) Gureşte tek madalya ıle yuzumuzu gulduren Ayhan Taşkın, Isdemir'de kalabalık bir işçimemur topluluğu tarafından çiçek yağmuru ve davul zurna ıle karşılandı. Ayhan Taşkın'a olimpiyatlarda alamadığı altın madalyayı, bağımsız Çeliklş Sendikası İskenderun Şube Başkanı Yahya Baylan, tüm çelik işçileri adına Ayhan Taşkın'ın boynuna taktı. Aynca 200 bin liralık bir çek hediye etti. İsdemır Müessese Mudüru Şinasi Altıner, bır çek ve Isdemir tevsıatını yapan Aima ve Kıska şirketleri de Ayhan'a kapalı birer zarf verdiler. Karşılamadan çok mutlu görünen Ayhan Taşkın, THA'mn sorularını ŞÜ şekılde cevapladı. Amerikalı gerçekten guçlu müydiı? Evet, guçluydu, kilo farkı vardı. Benden hiç yoksa yırmi beş kilo fazlaydı. Bu mağlubiyette herhangi bir hatanız var mıjdı? Hayır, kesinlikle hiçbir teknik hatam olmadı. Gureşte takım olarak bir başarısızlık vardı. Nedeni? Hepimız aynı ıçtenlikle çalıştık. Evet, insanın gunu gunünu tutmuyor, fakat daha \y\ imkânlarla daha uzun sure kamp yapabılsek daha iyi neticeler alabileceğimızi tahmin ediyorum. Kaülma>an ulkeler vardı. Onlar olimpiyatlara katılsaydı, yine madalya alabilir miydik? Alırdık. Belkı daha iyi sonuç alırdık. 1981 yılında Üskup Gureş Şampiyonası'nda butun Doğu Bloku ülkelerı vardı. Başanlı olmuştuk. Genelde Turk sporculanmızın olimpiyatlarda birtakım haksızlıklara ugradıkları soyleniyor. Bu gerçek mi? Gerçekten doğru. örneğın bazı arkadaşlanmız iki puan farkla galip gelirken, daha sonra galip gelenleri mağlup ılan ettıler. Ayrıca eşıt maçlan bize değıl de, başka ulkelere verdiler. Ve antrenörlerinin yardım elini yakınlarında bulamayan futbolcular moral çökuntusune de uğrayınca iyice başansız kalmaya başladılar. Rummenigge bu olayın en tipik örneğidir. Alman Milli Takımı formasııu gıvdiğınden beri başarılan en az yarıya indi. kısmet olur sağ kalırsak, hedefim daha iyi sonuçlara ulaşmak olacak. 1988 Seul Olimpiyatlan'na katılmak için hazırlanırsan, miiYani, başa baş giden gureşle essesenin sana verdigi imkânlar 11 m l ; ' , , arttınlabilir mi? Evet, örneğın Aslan Seyhan H e r ş e y ( j e n o n c e b u r a s l b i r h'nm iki gureşinde de aynı şey k a m u k u r u l u ş u d u r . O zel sektor ler oldu. gibi olamaz, sağolsun müessese, tlerisi için neler duşünuyorsu ^)a21 imkânlar tanıyor, biz de elinuz? mizden geleni yapmaya çalışıyoBu başarıyı devam ettireceğiz, r u z . DERWALL Zoru başarabilecek mi? Fenerbahçe'nin eski antrenöru Raıısch uyurıyor: Derwall işi sıkı tutmalıchr Rausch, "Denvall'in Almanya'dan aynlmasına neden olan eleştirilerin Türkiye'de kesileceğini ve Denvall'in aradığı huzuru burada bulabileceğini hiç sanmıyorum" dedi. Spor Servisi Federal Almanya'da yayınlanan "Sport Pllustierte" dergisi, eski F.AIman ulusal takımının teknik dırektöru Jupp Denvall'in Galatasaray ıle iki yılhk kontrat ımzalaması azerıne, Fridel Rausch'un konuyla ı'gili bir yazısına yer verdi. Fridel Rausch daha önce Türkiye'yegelerek, Fenerbahçe kulübünde iki yıl çalıştıncılık yapmıştı. Fridel Rausch, yazısında Dervvall'in Galatasaray ıle yaptığ) anlaşmanın kesınleşmesi uzerine, Istanbul'da bir Turk takımını çalıştırmış bir Alman olarak birçok kişinin kendisine geldiğini ve Dervvall'in niçin Turkiye'yi seçtığini ve bu ülkenin koşullarına ayak uydurmasının mumkun olup olamayacağını sorduğunu belirtiyor ve ekliyor: "Bu tur sorularda ister istemez Turkiye ve Turklere karşı yerleşmiş bir önyargı seziliyor. Birçok kişinin göruşüne, hatta bizim okullarda aldığımız bilgilere göre Istanbul hâlâ şark havasının estiği, saatlerin bile farklı olduğu bir yer. Belkı gerçekten de oranın havası bızimkınden farkh, ancak Fenerbahçe'de çalıştıncılık yaptığım iki yıl içmde görduklerim, bu farklılığın hiç de kotü ya da olumsuz olmadığını, hatta tersinı kanıtladı. 1980 yılında ilk kez îstanbul'a gittığımde, beni karşılamaya gelen en az 3 bin kişi vardı. İki yıl sonra geri dönerken ise, havaalanında beni geçırmeye gelen 6 bın kişi vardı. Üstelik bu süre zarfında, ben bir çalıştırıcı olarak, en buyuk amacım olan şampiyonluğu Fenerbahçe'ye kazandıramamıştım. Butun bunlara karşın taraftarların bu ilgisi, onlann sonuç ne olursa olsun, sıkı çalışmaya, emeğe saygı gösterdiklerini kanıtladı. Ancak gene de Dervvall'ı bazı konularda uyarmam gerekiyor. Denvall onaylanmak, desteklenmek istiyorsa, her şeyden önce, ışi tam olarak kavramalı, sıkı tutmalı ve dısıpline çok özen göstermelidir. Türkiye'de çalıştıncılık yaptığım süre içmde, en çok dikkatimi çeken şey, özelıkle bazı futbolculann ısrarla takımın disiplıninı bozmalanydı. Disiplin sorunu yanında, Derwall, ağzından çıkan her sözcuğun kesinlikle dinleneceğinden emin olabılir. Çunku, Turkiye'deki bütun kuluplerde çalıştıncının buyük rolu var. Her sözü geçerli. Oylesine ki, kulup başkanından, yedek oyuncuya kadar herkesin gözunde "baş"tır. Çalıştıncının kulup içinde bu denli onemli bir rol oynaması, ıster istemez haftada yedi gun yayınlanan gazetelerin spor sayfalarının en önemli malzemesı olması sonucunu da doğurur. Bu nedenle her gun en az on gazetecı ve fotoğrafçı Denvall'in çevresınde "pervane" olacaktır. RAVSCHDer*all'i uyanyor G.Saray Başkanı Ali Uras: Herkes bir altyapı tutturmıış gidiyor Uras, "Biz Galatasaray'ın parasını sokağa atmadık. En azından 5 yıl Galatasaray'da futbol oynayacak, iş görecek futbolcular aldık" dedi. Spor Servisi Galatasaray Kulübu Başkanı Prof. Dr. Ali Uras, devletin kulüplerin tesis sorunlanna teşvik edici yollar açması gerektiğini, söyleyerek, "SporToto'dan, milyarlar kazanan devlet bunun yüzde 1.5'nı kulüplere veriyor. Oysa Avrupa'da Toto gelirlerinin, en az yüzde 50'si kulüplere verüır. Bizde de ayru yol ile, birçok kulube daha iyi olanaklar sağlanarak, spora kaynak yaratılabilir." dedi. Galatasaraj Kulubu'nde başkan olanlann bugüne kadar kendi çıkarlarmı ön planda tutarak, geçici başarı yolları aradıklarını belirten Uras, konuşmasını şöyle sürdurdü: "Kalıcı bir tesis yapmak, ya da altyapıya yönelmek kimsenin aklına gelmemiş. tş başına geldigimiz zaman Galatasaray 'a bir şeyler kazandırma arzusundaydık. Bunu soylediğimizde gülenler şimdi, >anılmış olduklannı görduler. Soruna baştan sahip çıkılnuş olsa>dı; şimdi Galatasaray 'ın tesis sonınu olmazdı. Bizim yaptıklanmız da bugun ve yann için yeterli degildir. Ancak daha fazlasını yapmak ise kulup olarak göcümiızü aşıyor. Bu noktada devletin, soruna sahip çıkması, teşvik edici bazı kolaylıklar tanıması gerekir." Transfer döneminin en büyük alıcısı, 600 mılyonluk Galatasaray kadrosunun oluşumu ve transferdeki aşınlık nedeniyle yapılan eleştirileri de değerlendiren Ali Uras, "Herkes bir altyapıdır tutturmuş gidiyor. İyi futbolcu hemen bir yılda yetışmiyor ki." diye konuştu. Uras şöyle devam etti: "Bu kadar transferin gereksiz olduğu ve harcanan, paranın altyapıya yonelmesi gerektiği söylenivor. Biz altyapıyı kurduk, meyvesini zamanla aiacagız. Ama Galatasaray'ın her zaman başarıya, ber zaman iyi sporcuya ihtiyacı var. Genc takımdan futbolcu yetiştirsek bile, piyasadaki iyi bir sporcuyu bizden değiidir diye aramıza almayacak mıyız? Ya da, şu kadronun yerine sahaya altvapının gençlerini çıkarsak ve şampiyon olmazsak yine eieştiriye uğrayan bizler olmaz mıyız? Avrupa'nın her yerinde, butun kulupler en mukemmel sekilde, altyapı çalışmalannı surdüruyorlar. Ancak yine de milyariık transferler her yıl yapılmıyor mu? Bizler, Galatasaray'ın parasını sokağa atmadık. En azından 5 yıl Galatasaray'a iş görecek futbolculan bunyemize aldık. Abramczyk'in Tiırk futbolunun içine Almanya'dan eğitici bir çeşni olarak gelmesi, Denvall gibi dunyaca kı>metli bir çalıştıncının Türk futbolu ve Galatasaray'ın egitiminde gorevlendirilmesi. savurganlık mıdır? Geçtiğimiz dönem iclerinde yitirdikleri inançtan dolayı, şampiyonluk vanşından kopan çocukların yerine. hırslı, genç, yetenekli ve içleri inanç dolu arkadaşlan aramıza kattık. Bu futbolcular Gaiatasaray'ın vapısına uygunduıiar. Galatasaray'da başanlı olabilirler." öte yandan, Uras, pazartesi gunü saat 11 .OO'deHasnunGalip sokağındaki kulup lokalınde bir basın toplantısı yaparak, geniş kapsamh olarak düzenlenecek piyango çekilişleri ve son gelişmelerle ılgilı olarak bilgi verecek. 4 Los Angeles'ta gureşte tek madalyamm kazanan Ayhan Taşkm, Doğu Bloku 'nun katılmayışmdan yakındı. "Dostluk84" başladı Los Angeles Oyunlan'm boykot eden ülkeler ile bazı Üçünciı Dünya Ulkelerinin katıldığı "Dostluk84" oyunlarının programındaki bayanlar atletizm şampiyonası Prag'da başladı. PRAG, (Ajanslar) Los Angeles Olımpıvatlan'nı boykot eden Doğulu ulkeler ıle bazı Üçüncu Dunya ve Batılı ulkelerın katıldığı "Dostluk84" Oyunlan kapsamında yer alan bayanlar atletizm şampiyonası, Çekoslovakya'nın başkentı Prag'da dün başladı. Üç gun surecek olan şampiyonaya, 19 ulkeden 230 kadar atlet katılıyor. Atletler arasında, Doğu Bloku'nun unlu koşucularının yanı sıra, Los Angeles'ta 100 metrede gümuş, 4 x 100 bayrakta da altın madalya kazanan Amerikalı Alice Brown ile Los Angeles'ta altın madalyanın sahibı Federal Alman gulle atma şampiyonu Claudıa Losch ve 100 ve 200 metrelerde bronz madalya kazanan Jameıkalı Merlene OtteyPage de yanşacaklar arasında yer alıyor. öte yandan Sovyet "TASS" ajansı, Moskova'da yapılacak şampıyonaya şu ulkelerin katılacağını açıkladı: Afganistan, Arjantin, Avusturya, Belçika, Benin, Bolivya, Brezılya, Bulgaristan, Cezayir, Çekoslovakya, Danimarka, Demokratik Almanya, Ekvator, Etiyopya, Ekvator Ginesi, Filipinler, Finlandiya, Fas, Fransa, Gine, Gıne Bissau, Guney Yemen, Hındıstan, Irak, Isveç, İtal>a, Kamboçya, Kanada, Kolombıya, Kuzev Kore, Kuba, Laos, Lubnan, Lesoto, Libya, Macaristan, Madagaskar, Moğolistan, Peru, Polonya, Rvvanda, Sao Tome ve Prıncipe Adaları, Şeyseller, Sovyetler Birliği, Suriye, Tanzanya, Ürdün, Vietnam, Zimbabve. TASS ajansı, oyunlara katılacak sporcuların isimlerini açıklamadı. Birleşik Amerika da oyunlara resmen katılmıyor. YENİ REKORLAR Atletizmde, Doğulu dünya rekortmenleri yeni rekorlar için mucadele edecekler. Bu yaz ust uste uç kez dunya rekoru kırarak, dunya rekorunu 5.90 metreye çıkartan Sovyet sırıkla atlayıcı Sergeı Bubka, amacının 6 metre duvannı aşmak olduğunu soyluyor. Los Angeles'ta sırıkla atlamada 5.75 metre atlayan Fransız Pierre Ouinon, altını almıştı. Geçen ay Irianda'da yapılan şampiyonada çekicı 86.34 metreye fırlatarak yeni bir dunya rekoru kıran Sovyet Yuri Seydkh de, 90 metreyı aşacağını iddıa ediyor. Los Angeles'ta çekiç en fazla 78.03 metre fırlatılmıştı. Gulle atmada, dunya rekortmeni Demokratık Alman Udo Bayer ile Çekoslovak Remigıus Machura'nın rekabetinden, dısk atmada da, dunya rekortmeni Sovyet Yurı Dunchev ile Çekoslovak Imrich Bulgar rekabetinden yeni dunya rekorları bekleniyor. Dunya rekorlarının altust olması beklenen bır diğer spor dalı da yuzme. Ozeüikle bayanlar yarışlarında, Demokratık Alman sporcuların birçok rekoru kırmalan bekleniyor. Bayanlar 100 metre kurbağalamada Ute Geneniger, 100 metre serbest ıle 100 ve 200 metre kelebekte Teammates Kristın Otto ve Ines Geissler'den dunya rekoru gelmesıne kesin gozuyle bakıhyor. Erkekler yuzmede de unlu Sovyet yuzucu Vladimır Salnıkov'un 400, 800, 1500 serbestte dunya rekoruna yuzeceğı sanılıyor. Tum dunya rekorlarının Doğulu atletlerde bulunduğu halter şampiyonası da dun Bulgarıstan'da başladı. Bu spor dalından da dünya rekorları beklenmekte. Ivır Zıvır MEHMET BENGU Bu yazıları yazarken sporcuların dışında pek az kimseye derdimı anlatabıleceğımı bılıyorum "Bızım salonlarımızı da mımarlar yapıyor, neymış spor mımarlığı!" dıyecekler "Salonlar tek tıp olunca odacılar çızmıyor ya!" diyecekler Ama ışte. insan bır kere kalemı elıne aldı mı. yazmadan edemıyor.." Neymış spor mımarlığı, iyice anlamak ıçın somut örnekler üzerinde konuşaltm "Karabük tıpı" spor saloniarını ele alalım Hazır yapı malzemelerıyle kurulan bu salonların bır yanda boydan boya döribeş sıralık bır trıbünü var Seyırcısı çok olmayan maçlar için duşünuldüklerı anlaşılıyor Voleybol, basketbol oynanabılir, ama sonradan bır sırayı yıkıp kaldırsanız da, kalorıferleri yukarı alsanız da, hentbole göre çok küçuk. Aslında, uluslararası macların gerektırdıği yan boşluk ölçülerı düşünülürse, spor oyunlarından hiçbırıne uygun olmadıkları da bır gerçek, ama bılıyoruz kı bolgesel maçlar oynansın diye tasarlanmış bu salonlar, ucuza çıksın diye de biraz kuçük tutulmuş Amaç amator kuluplerce yurütülen örgütlu kıtle sporu.. Ne var ki tribünün artına düşen uzun kondora girınce, salonun yalnızca iki soyunma odası olduğunu görüyorsunuz. Dıyelim ıkı takım ıkı ayrı odada soyunup maca çıktılar. sonrakı maçın iki takımı nerede soyunacak'' Öncekılerın yıkanıp gıyınmesını, odaların boşalmasını mı bekleyecekler? Hakemler nerede soyunacak' Yanlarında ıkı küçuk oda var en fazla 3x3 m'lık odalar Bırini hakemlere, obürunu de takımlardan birıne verinz. Dordüncü takım ne olacak' Korıdorun sonuna her nedense yan yana dört tane ayakyolu yapılmış, dorduncu takımı da onlardan bırine sokarız. Duvarlara askıl'ıklar asarız Ama ayakyolunda takım soyundurmak da bır garıp kaçıyor lyısı mı bolgeye bıldırelim, durumu anlatahm da. yıktıralım bunlardan birının ıçındeki ayakyoluyla ilgılı şeylerı . Hadı soyunma ışını 1 çözdük, nerede yıkanılacak? Yıkanılmayacak, ne yapalım Hakemler zaten yıkanmasalar da olur, terlemıyor onlar Voleybolu anladık da, basketbol hakemlerını ne yapacağız'' Onlara duşlu odalardan bırını verırız, dört takımdan bırı yıkanır, otekiler yıkanmaz.. Bu bır mizah yazısı değıl Inanmayanlar gıdıp Bağlaıbaşı ndakı salonlara bakabılırler Bakarken, duşlu soyunma odası diye andığımız yerterde on iki kısının nasıl soyunabıldığıne ısterlerse ayrıca şasabılırler. Biz Bağlarbaşı'nda sporcusu, yönetıcısi salon mudürü, bakıcısı, kalorifercısiyle bu olayları yasadıktan, bu konusmaları yaptıktan, ayakyollarını kırıp soyunma odasına dönuşturdukten yıllar yıllar sonra yapılan "Karabuk tıpı" salonlarda gene iki soyunma odası olabıleceğıne ise, artık taş catlasa kımse inanmayacağından, tyısı mı o konuya hıc değınmeyelım Hem zaten ıkı soyunma odalı salonlara duskunluk bızde 'Karabuk tıpı"yle başlamış da değıl Gıdın Eyup Spor Salonu'na, üç tane duşlu oda olduğunu göreceksınız, bırı hakemlerın ıkısi takımların. Öbur ıkı takıma duvarı askılıklı 3x3 m'ler var Bu, kabul edelım kı, çok ilerı bır tasarım, hakemlere duslu bır oda düşunulmüş, dordüncü takımın odası ise ayakyolundan bozma değıl.. Yalnız, soyunma odalarında ufak bır sorun var, hani Turgay Şeren, Beşıktaş'ın Fulya Stadı'nda ıkı kolunu acıp soyunma odasının ıkı duvarına değdirerek resım çektırmıştı ya, sanırım burada çektıremez, ancak bir kolunu açabılır Spor mimarlığının konusu ışte böyle ıvır zıvır şeyler.. Abdülcabbar'*ın ronıanı yazıldı Bir beyaz gibi yaşıyor bir zenci gibi oynuyor Spor Servisi ABD'nın en ünlü yazarlanndan biri olan Peter Knobler, dunyanın en iyi ve en çok kazanan basketbolcularından biri olan Kerim AbdulTED Kulubu Başkanı Behbut Cevanşır ve diğer yetkililer basın top cabbar'ın hayatını anlatan bir kitap yazdı. lantısında... "Dev Adımlar" ismi altında yayınlanan kitapta Knobler, Abdulcabbar'm basketbolundan çok onun özgeçmışi üzerinde durarak nasıl Musluman olduğunu, yetıştiği yerleri, basketboldaki sıyahilerin ustunluğünu ve Harlem'i anlattı. Dev basketbolcunun hakkınTED Kulübu Başkanı, "Federasyon Başkanına öyle biryetki vermişler ki şu anda Necvet Demir da bırçok şey bıhnmesıne rağmen yayınlanan kitapta şimdiye için yaptığî/nız itirazı inceleyecek merci yok" dek gızlı kalmış birçok gerçek ortaya konuyor. Babası son dededi. Spor Servisi TED Kulubu ilk yuz ardsınaa yer alan Belçı rece sert ve taviz vermez bir in\ e Sheraton Oteh yonetıcileri or kalı Bernard Boileau da bulunu sandı. Hayatta ise tek hoşlandığı müzik idi. Annesi ise kendini taklaşa basın toplantısı duzenle >or. dine vermiş çocuklanna son deyerek, 39. Uluslararası Istanbul Necvet Demır'e verılen ceza rece duşku bır Katolikti. AbdulTenis Turnuvası hakkında bılgı nın keyfi olduğunu soyle>en cabbar o yıllarda en çok uzen verdiler. Toplantıda konuşma TED Kulubu Başkanı Prof. Dr. olayın yıllardır oturduğu yer yapan TED Kulubu Başkanı Behbut Cevanşır, Federasyonun olan Nevv York'tan PhıledelphiBehbut Cevanşır, Federasyonun, Necvet Demır'e 26 temmuzda a'ya taşınıp oradaki siyahların tenısçi Necvet Demır'e verdıği ceza ıle ılgıli olarak, "Federas tebligat >aptığını, ancak bu teb hâkim olduğu bu okula gitmeligatın 1 ağustosta ellerine geç sıydi. Bu okulda hayatının en yon Başkanı keyfi ceza veriyor" tığını belırterek, "Necvet Demir, kotu gunlerim geçirirken okulun dedi. 27 temmuzda Amerika'va gitti. koçu onu hayata olan kuskunluDola>ısi)la tebligatı alması ğunü unutturmaya çalıştı. Okul Dun saat 12.00'de duzenlenen mumkun olmadı. Bu nedenle bu koçu o gunlerde şöyle diyordu toplantıda, turnuvaya katılacak olayda hiçbir suçu olamaz. Fe "Bu çocuk gerçekten bir harika. ulkeler \e tenisçilerin isimlerı de derasyon Başkanına oyle bir yet Bir beyaz gibi yaşıyor bir zenci açıklandı. ki vermişler ki, şu anda itirazı gibi oynuyor." 27 ağustos 2 eylul tarıhlerı mızı inceleyecek bir merci yok. Okul takımına girdikten sonarasında yapılacak turnuvaya, Bu cezayı bozabilecek tek merci ra başarı grafiği hızla yukselmeBulgaristan, Macaristan, Pakısye başladı. Uzun boyunun vertan, Monaco, Meksıka, Belçika, olan Ceza Kurulu, eylule kadar diği avantaj ve basketbola karşı Polonya, Romanya ve Yunanis tatilde olduğundan, Necvet De olan buyuk yeteneği ile onun için mir'i Amerika'dan getirebilmek tan'dan 13'u bayan 31 tenısçi başanya giden butun kapılar katılacak. Daha once turnuvaya için buyuk paralar harcamamı açıktı. katılacağını bildıren Sovyetler za rağmen, sporcumuzu bu lur"Dev Adımlar" adlı kitabın nuvada oynatamıyoruz" dedi Bırlığı ise bır telgraf gondererek bazı bölumlerınde onun hayatı>bazı nedenlerden oturu katılaBu arada TED Kulubu yone la unlu sıyahı yazar Alex Haley mayacağını açıkladı. Turnuvaya tıcılen, konuyu Milli Eğıtim arasında buyuk benzerlıkler bukatılacaklar arasında, geçen >ı Gençlik ve Spor Bakanı'na ka lunuyordu. Kerim Abdulcablın bırincısı Monaco'lu Bernard dar goturduklerinı, ancak bır sobar'ın Musluman olmasından en Ballaret ve dünya klasmanında nuç alamadıklarını söyledıler. bu>1ik etkiyi ise ABD'deki Müs keyfi ceza veriliyor Cevanşır: Tenisçilere lumanlardan biri olan Hamaas Abdul Khaalis yaptı. Siyahi basketbolcu 1960 yıllarında Harlem'de geçırdığı gunlerı buyuk bir heyecan üe hatırlar. Kitabın bır bolumunde ise siyahilerin hâkım olduğu bu kentte gençliğin yaşantısına da yer veriliyor. Kerim Abdulcabbar, her ne kadar bir beyaz gibi yaşadıysa hiçbir zaman aslını ınkâr etmezdi. Fırsat buldukça şehır kutuphanesıne gider sıyah kulturunu ve tarihıni araştırmakla gunlerini geçirirdi. O gunlerde yine kendısını etkıleven bir olayı da buruk bır acıyla hatırlıyor. Harlem'de bır polıs memurunun bır zencıyı vurduğu gundu. ABDLLCABBAR Potalann buyuk ismi