16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 MA YIS 1984 * + * HABERLERIN DEVAMI CUMHURİYEI/1I Türkiye ve Avrupa Konseyi (Baştarafı 1. Sayfada) ların demokrasiye doğru dönmeye başiadığı açıktır. Yanndan itibaren Avrupa Konseyi Assamblesi, tam ters yönde rüzgâr estirmek isteyenIsrin çabalarına da sahne olacaktır. Türkiye1nin Konsey'le ilişkilerini kesmeye dönük bu gayretlerin, demokrasiye düşkünlükten çok, genellikle daha değişik siyasal dürtülerin sonucu oldukları söylenebilir. Bu bakımdan da, pek öyle üzerinde durmaya değmez... Bununla birlikte, Avrupa Konseyi'nin bir "demokrasi kulübu" olduğu, üyeliğinin de demokrasi kurallanyla çerçevelendiği her zaman için gözönünde tutulmalıdır. Nitekim Türkiye Raportörü Steiner, Birand'a vermiş olduğu demeçte şunları söylemiştir: "Ben, raporumda önce demokrasi yönündeki olumlu gelişmeleri sayıyorum. Ardından da insan haklan konusundaki henüz olumlu aşamaya gelmemiş durumlara dikkat çekiyorum ve Türkiye'den bu konularda hareket bekiediğimizi belirtiyorum. Genel kanı, Türkiye1 nin Avrupa Konseyi içinde tutulması ve dışarı atılmamast şeklindedir diyebilirim. Ancak bu kabulün bir de koşulu olacaktır Sert o/mayan bir dilde yazılmış ve demokrasiye geçiş ve insan hakları konusunda daha belirgin adımların beklendiği vurgulanacak." Hafta içindeki gelişme, büyük olasılıkla Steiner'in dediği gibi olacaktır. Avrupa Konseyi üyeliğinin koşulları, Türk parlamenterlerinin yetkı belgeleri onaylanırken, şu ya da bu dille hatırlatılacaktır. Bundan rahatsız olanlarımız çıkabilir. Ne var ki, Avrupa Konseyi değil; biz, kendimiz istediğimiz için demokratik yaşam biçimini seçtik ve onun gereklerini de yine biz yerine getıriyoruz, diyebilmeliyiz. Zaten olan da budur. O zaman da Konsey kararlarından rahatsız olmak için neden kalmayacaktır. Demokrasiyi tüm kurumlarıyla işler hale getirici adımlar atıldıkça, bir yandan Avrupa ile ilişkilerimiz normalleşme yoluna girecektir. Öte yandan da, bu ilişkilerde "kilit kurum" olan Avrupa Konseyi yine, geçmişte olduğu gibi, gündemindeki çevre kirliliği ve benzeri konularla uğraşmaya başlayacaktır... Türkiye'yi Konsey gündeminden çıkannak, yalnızca bizim elimizdedir, bunu unutmayalım... Vergîlere estetik ameliyat (Baştarafı I. Sayfada) yapılacağını bildiren Maliye Bakanı Vural Arıkan "900 bin liralık vergi indirimleri lehte değiştiriiecektir" dedi. 900 bin liralık muafiyetin bir buçuk milyon liraya kadar çıkabileceği ifade edildi. Bu konuda Bakan "Şimdilik rakam vermek istemiyorum ama herhalde iyi bir rakam getirilecektir. Teknik komite önümüzdeki giinlerde alternatifli rakam verecektir, bize" dedi. ÜCRETLİLERtN DURUMU Bakan Arıkan Gelir Vergisi Yasası'nda yapılacak değişikliğin en önemli tarafının ücretlilerin vergilerinde olacağını bildirdi. Bu konuda "Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi almak ilkemiz olacaktır. O nedenle yasanın istisna ve muafiyetle ilgili maddelerinde gerekli değişiklikleri yapacağız. Zaten bilindiği gibi geri kalmış yörelerde çalışan işçilerin vergi oranlannı on katına kadar indirmek için meclbten gereken yetkiyi almış bulunuyonız. Bunu uygulamak için gerekli çalışmalar sona ermek iizeredir" biçiminde konuştu. Genel bütçe gelirlerinin yüzde 77'sinin ücretlilerden alınan vergilerden oluştuğunu bildiren bakan "Buna bir denge getirmek gerekir bir süreden beri iicretlilerle, diğer gelir gruplan arasındaki deneesi7İik belirgin hale gelmeye başladı. bunun diizeltilmesinde kaçınılmaz yarar vardır" diyerek yasada öncelikle şu değişikliklerin ele alınaca ğını bildirdi: 1) Gelir Vergisi tarifelerinde degişiklik yapılacak, 2) Gelir Vergisi oranlanndaki degişiklik, 3) Aile reisi beyanlan, 4) İstisna ve muafiyet sınıriannda mükellef lehine degişiklik, 5) Gelir gruplan arasındaki farklılıgın giderilmesi, KİRA GELtRLERİ Bu arada 1984 yılı için kira gelirlerinde 360 bin lira olan muafiyetin yükseltileceği belirtildi. Ancak bunun ne kadar olacağını teknik komite saptayacak. Ayrıca, bankalarda mevduatı bulunanlann 3 milyon liraya kadar olan paralarının vergi istisnasına tabi tutulması, geri kalanın vergilendirilmesi maddesi de değiştirilecek. Bu sınırın yükseltileceği 10 milyona kadar çıkabileceği belirtildi. Döner sermayeden ve genel bütçeden para alanların beyanname verme mecburiyetinin kaldırılacağı da eklendi. Katma değer vergisi yasa tasarısı Bakanlar Kurulu'nda son biçimini aldı. Tasan her türlü mal ve hizmet alanında yüzde 10 oranında vergi alınmasını öngörüyor. Söz konusu vergi oranı mal ve hizmetler için tek oranlı ve sabit olacak. Katma değer vergisinin yürürlüğe girmesinden sonra işletme vergisi, SporToto vergisi, gider vergisi, şeker istihlak vergisi uygulamadan kalkacak. Dışalımm da vergi kapsamına alındığı tasanda her türlü haberleşme hizmetleri, SporToto, Milli Piyango ve at yanşlan bedelleri ile reklamlar da katma değer vergisinin kapsamına giriyor. Maliye ve Gümrük Bakanlığı tarafından hazırlanan tasan, Türkiye'den dışsatımı yapılan mallar ile Türkiye'deki diplomatları vergi kapsamı dışında tuttu. Vergi oranı, malın satış bedeline ya da hizmete ödenecek bedele eklenecek bu arada malın ambalaj ve varsa sigorta masraflan da malın satış bedeline eklendikten sonra ortaya çıkacak fiyata katma değer vergisi uygulanacak. Tasarının getirdiği önemli bir hüküm bu verginin vergi yükümlüsü tarafından gider olarak gösterilmesi oluyor. Tasanda, tanmsal ürünlerin katma değer vergisi kapsamına ahnması konusu üreticinin isteğine bırakılıyor. Buna göre, tanmsal üretimde bulunanlar, aldıkları malların karşıhğı verdikleri vergilerden iade sağlayabilmek amacıyla katma değer vergisi kapsamına girebilecekler. Katma değer, vergisi üretim zincirini tüm aşamalannda vergilendirdiğinden, aldığı malı işleyerek ya da işlemeden satanlar için bir hesaplama tekniği geliştiriyor. Buna göre yükümlü satış sırasında tahsil ettikleri vergiden, daha önce ödedikleri vergiyi indirerek, kendi ödeyeceği vergiyi bulacak. Katma değer vergisi, aynen yasalaşması halinde 1 Ocak 1985'de yürürlüğe girecek. Eczacıbaşı: Gülünç ölçüde vergi veren btivük bir kitle var Vural Arıkan: Vergi kaçakçılığının yüzde yu'züne mani olmak mümkün değildir Ekonomi Servisi Maliye ve Gümrük Bakanı Vural Arıkan, "Vergi kaçakçılığının yüzde yüziine mani olmak mümkün değildir," dedi. Ekonomik ve Sosyal Etüdler Konferans Heyeti'nin İstanbul'da düzenlediği bir toplantıda konuşan Ankan, katma değer vergisinin haziran ayında yasalaşmasının beklendiğini belirtti. Heyet Başkanı Dr. Nejat Eczacıbaşı da, Türkiye'de devletin vergi mükelleflerinin yalnızca yüzde 3'ünü denetleyebildiğini belirterek, "gelir vergisinde 1.2 Irilyon liralık kayıp vardır," dedi. Ekonomik ve Sosyal Etüdler Konferans Heyeti'nin düzenlediği, "Türkiye'de Vergi Adaleti, Vergi Güvenligi ve Verimliliginin Aıitınlması" konulu seminer, dün İstanbul Sheraton Oteli'nde yapıldı. Semineri bir konuşma ile açan, Maliye ve Gümrük Bakanı Vural Arıkan, "Vergi kolay verilmiyor, ama devlet almaya mecburdur, ancak dengeleme şarttır, dengeleme olmazsa, rantlar oluşur. Bu rantlar kişiler arası eşitliği ve işletmeler arası rekabeti bozar. Nitekim geçen yıllarda böyle oldu. Hükümelimiz rantlan ortadan kaldırmak zorundadır." dedi. Arıkan, faturalı yaşamm tuttuğunu ve katma değer vergisi yasa tasarısının TBMM'ye verildiğini belirterek, "muhalefet de bu verginin çıkmasını istiyor, tasannın haziranda yasalaşacağını umuyorum," şeklinde konuştu. Seminerin takdim konuşmasını yapan konferans heyeti başkanı Dr. Nejat F.Eczacıbaşı ise Türkiye'de vergilerin GSMH'ya oranının, yüzde 17 ile, OECD ortalamasının çok altında kaldığına dikkat çekerek, "Aslında ttlkemizde vergi yükü gerçek oranda vergi ödeyen miikellefler açısından çok ağırdır. Bunun karşısında gülünç ölçüde vergi ödeyen, büyük bir vatandaş kalabalığı vardır" dedi. Eczacıbaşı daha sonra şöyle konuştu: "1983 yılında vergi miikeHefierinin sayısı 1 milyona yaklaştı. Ama bu bcyannameli mükellefleri denetlemekle görevli maliye görevlilcrinin sayısı ancak 1700 kişiden ibarettir. Onlar da yılda ortalama 5060 bin yükümlüyü inceleyebüiyorlar, yani mükelleflerin sadece yüzde üçünü. Bu çok yetersiz inceleme, vergi kayıplanna yol açıyor. 1982'de 600 milyar lira olan gelir vergisinde neredeyse 1.2 Irilyon liralık bir kayıp olduğu sonucuna varmak mümkün." Seminerde bir konuşma yapan Mali Müşavir Aydın Ahıska son yıllarda gelir vergisinin ücretliler vergisine dönüştüğünü belirtti. GOZLEM UGUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) da"£sMa"denmektedir. "fcsi>o"eskisolcu, "EsMa"eski Marksist anlamına gelmektedir. "HoldingML" ise holdinglerde çalışan eski Marksist Leninistler demektir. Türkiye'deki en sinsi ve yaygın gizli örgüt bu "HoldingML"dir. Birde "Es//'1er vardır. "Es//"eski ilerici demektir. Bunlara "ilerici eskisi" adları da verilmektedir. Bunlar, genellikle holding basınında lıberal ekonomi savunması yaparlar. "EsİI" genellikle ProAmerikan, ProIMF görüşleri savunmaktadırlar. "EsİI" takımı, Türkiye koşullarına uygun demokratik sosyalizmi savunanlan 'antisovyetik" damgası ile safdışı edip, "proSovyetizm" ile "proAmerikanizm"\ birleştirirter. "£s//"ler dehşetli zengindirier. Ya bir gazeteden bir başka gazeteye geçerken yüksek transfer ücreti almışlardır, ya da şirket kurup holdingleri bu şirketlere ortak etmişlerdir. "EsİI"\er zamanlannın çoğunu yurt dışında geçirirter. Aytıkiannın bir kısmı kendilerine yabancı para olarak ödenir. Solcular yine kendi aralarında ikiye aynlırlar: Osmanh Solcuları Cumhuriyet Solculan... Osmanlı solculanna, kısaca "OsSol" adı verilir. "OsSpl" takımı, faşizan sağ ve Amerikancı sağ ile flört ederler. Ünlü Ittihatçı iaşe Nazın Kara Kemal'in ideolojik önderliğini benimseyen "OsSol" cumhuriyet döneminin gelişmelerini içine pek sindiremez. "OsSol" genellikle roman yazarlığından kaynaklanır. "OsSo/" dışında bir de "KadSol" vardır. "KadSol" kadrocu solcu demektir. Cumhuriyet dönemindeki kadro dergisinin savunduğu devletçi görüşleri savunanlara "KadSol" adı verilmektedir. "KadSol" ile "OsSol" arasında derin çelişkiler vardır ki, bu çelişkiler, herhangi bir ülkedeki proletarya burjuvazi çelişkisinden çok daha derindir. "KadSol" görüşüne yakın olduğu ileri sürülen bir başka görüşde "IttihatSol" adıyla bilinmektedir. "İttihatSol" İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin "tepeden inme" yöntemlerini benimseyenlerin izlediği siyasal ve ideolojik çizgidir. Bunlara "RadikalSol" anlamında, kısaca "RadSol" da denmektedir. RadSol ile KadSol ve KadSol ile İttihatSol arasında da zamana ve zemine bağlı olarak taktik ve stratejik uyuşmazlıklar ortaya çıkmaktadır. "OsSol" ile "KapSol" arasında tam bir uyum sağlanmtştır "KapSağ"kapitalist sağ demektir. "LJbSağ" yani liberal sağ, henüz sahnede yerini alamamıştır. "UbSağ"ın boşluğunu "LJbSol" yani liberal sot doldurmaktadır. Bunların dışında "SosTıkSol" adıyla bilinen sosyal demokratik sol vardır. Bunların içinde "demokratik solcular" ile "antipatik solcular" arasında bir çekişme başlamıştır. "SosTıkSol" ile "OsSol" ve "RadSol" ile "KadSol" arasındaki ideolojik ayrılıklar, önümüzdeki yüzyılın ilk çeyreğinde bir ölçüde çözüme bağlanacaktır. Bu yüzden, önümüzdeki ilk kırk yıl içinde milli biriik ve berabertik ruhu içinde "KapSağ"\r\ gelişmesini beklemek gerekir. KapSağ gelişince çelişkiler derinleşir, "Asya tipi üretim tam" konusundaki görüşler netleşir, İaşe Nazırı Kara Kemal üzerindeki araştırmalar tamamlanır, böylece solda bir "ortak platform" düşüncesi de yavaş yavaş yerleşmiş olur. Bu arada, "ÇeySo/"un da çalışmalarına devam etmesi gerekir. "ÇeySol" da neyin nesi diyeceksiniz? "CeySof" Ozal'ın "dört eğilimden biri" demektir ve "çeyrek sol" anlamına gelmektedir. "ÇeySol" özal ile birlikte iktidara gelmiştir, iktidarın dörtte birine egemen olmuştur. Kamu hukuku doktrinlerindeki "siyasal katılma" da aslında bu demektir. Ülkemizde solculuk hızla ilertemektedir... YEL Ermenî provokasyonu (Baştarafı I. Sayfada) levizyondan kendilerine sağlanan geniş olanakları kullanan Ermeniler, saldınyı Türkiye'nin düzenlediği propagandasını yapıyorlar. Hollanda'nın Lahey kentindeki Agence France Press bürosuna önceki gün telefon ederek botnbalı saldınyı üstlenen "Anti Ermeni Örgütü" konusunda ınandıncı bir ipucu bulunamadı. AFP bürosuna telefon ederek Akdeniz aksanı ile Flamanca, "Bundan sonra bir Türk karşılığında iki Ermeni öldürulecektir" diyen kişinin bu sözlerinin ardından telefonu kapattığına dikkati çeken Fransız polisi, bu tür üstlenmelerde telefon eden şahıslann yaptıkları saldınya ilişkin bazı ipuçlan verdiklerini, oysa bu kişinin böyle bir açıklama yapmadığını belirtiyor. Fransız polisi, adı ilk kez duyulan Anti Ermeni Örgütü'nün olayla ilgisi olmayan kişilerce "yaralılmış" olabileceği görüşünü de değerlendiriyor. Alfortville'deki Ermeni mahallesinde meydana gelen patlamalan bir gösteri düzenleyerek protesto eden Ermenilerin bugiin Paris'te Jean Gougeon sokağındaki Ermeni Kilisesi önünde yeni bir gösteri yapacaklan öğrenildi. Ermeni mahallesindeki patlamalara ve TürkFransız ilişkilerine geniş yer ayıran Fransız basını, bu konudaki haberlerini yine geniş biçimde vermeye devam ediyor. Sağcı Le Quotidien Paris, iki tam sayfada verdiği haberlerinde Türkiye'yi suçlarken, Le Figaro gazetesi yaygınlaşan terör olaylan nedeniyle Fransız hükiimetini eleştiriyor. KUDÜS'TE ERMENtLERİN İÇ ÇATIŞMAS1: BİR KİLİSE YANDI KUDÜS (a.a.) lsrail'in Kudüs kentinde dün sabah bir Ermeni kilisesinde çıkarılan yangın büyük hasara yol açtı. tsrail radyosunun haberine göre, can kaybına neden olmayan yangın cıkarma eylemini şimdiye dek kimse üstlenmedi. Birkaç aydan bu yana Kudüs'teki Ermeni topluluğu arasında iç çalışmalar meydana geliyor. Son olarak Ermeniler arasında çıkan şiddetli bir çatışmada 20 kişi yaralanmıştı. "Halay" 12'ncilikle dönüyor (Baştarafı J. Sayfada) veç 145 puanla birinciliği elde eıti. TürkiyeHalay adlı parçayla katıldığı yarışmada ilk kez 8 ülkeden puan alarak bugtlne Vadarki en başanlı sonucu elde etti. Halay'ın 19 ülkenin katıldığı yarışmada Yugoslavya'dan 10, lsviçreve İsveç'ıen6'şar, îngiltere'den. 5, Belçika'dan 4, Finlandiya'dan 3, İrlanda'dan 2, Hollanda'dan 1 puan alması raemnur,luk yaratıı. Biündiği gibi bugüne kadar Halay'dan önce Eurovisioa Şarkı Yarışmalarında aldığımız en iyi sonuç 1982 yılında Neco'nun seslendirdiği "Hani"nin 20 puan alarak 15'ciliği olmuştu. Yarışma sonunda Herreg's topluluğunun söylediği Diggi Loo Diggi Ley adlı şarkı 145 puan loplayarak tsveç'e ikinci kez birincilik kazandırırken, trlanda da 137 puanla ikinci, fspanya 106 puanla üçüncü oldu. Avusturya 5 puan alarak sonuncu oldu. JENERİK TART1ŞMASI Bu arada Türkiye'nin jenerik nedeniyle yarışmaya katılıp katılmaması konusu dün Ankara'da tartışıldı. TRT yetkilileri Türk ekibini Arap müziği eşliğinde bir halı üzerinde gösteren jeneriğin bu şekilde gösterilmesinin dogru olmayacağını belirterek değiştirilmesi için Avrupa Yayın Birliği nezdinde girişirnde bulunmuştu. Konu dün de hükümetin harekete geçmesi için Başbakan Turgut Özal'a anlatıldı. özal bunun üzerine olayla ilgilenmesi için Mesuı Yılmaz'ı görevlendirdi. Mesut Yılmaz dün öğleden önce TRT'ye giderek Genel Müdür Tunca Toskay ve öteki yetkililerle birlikte Lüksemburg'ıan istenen jeneriği izledi. Her ülke için hazırlanan programın seyredilmesinden sonra Devlet Bakanı yılmaz, yarışmadan çekilmeyeceğimizi açıkladı ve şunlan söyledi: "Filmleri izledik. Milli giivenlikle ilgili birşc> görraedik. 40 saniyelik jenerikle ulkeler mizahi bir anlayış içinde ele alınmış. Aşın hassasiyeli gerektiren bir konu degil. Mizah anlayışı içinde olan bu program nedeniyle yanşraadan çekilmeye gerek olmadıgı kanısına vardık." Lşık Yönder (Baştarafı I. Sayfada) du. Gelen çelenkler arasında çok sayıda buyük kuruluşun adına rastlanıyordu. Bu arada SODEP Genel Başkanı Erdal İnönü de törene bir çelenk yollamıştı. lşık Yönder'in tabutu daha sonra askerlcr tarafından ellere alınarak camiden dışarı çıkanldı. Kortej önünde yerini alan Yönder'in tabutu askeri törenle bir süre taşındıktan sonra cenaze arabasına koyularak Zıncirlikuyu Mezarhğı'na götürüldü. Mezarlıkta Büyükelçi Yalfin Kurtbay bir konuşma yaptı. Büyükelçi, "Birkaç Ermeni leroristin >urt dışındaki görevlilerimize ve ailelerinc karşı girişlikkri insanlık ve çagdışı vahşi saldınlar Türk millttinin inancını ve güvenini sarsrnaya yelmeyecektir. Şehidimiz aziz l?)k Yönder'in hanrasını da bu anlayış Ut larihimize ekliyor ve kendisine Tanndan nıhmet ailesine, yakınlanna ve milletimize bassağlığı diliyoruz." dedi. Yapılan bu konuşmadan sonra lşık Yönder'in cenazesi toprağa verildi. Nitekim TRT dün gece naklen yayından önce bu konuyu seyircilere hacırlatarak, her ülke ile ilgili çeşitli mizah görümülu lanıtma yapılacag\ını, bunun tümüyle mizah anlayışıyla hazırlandığını duyurdu. OKTAY AKBAL EVET/HAYIR (Baştarafı 2. Sayfada) disini tahta çıkaran Mithat Paşa karşısında küçüklük duygusundan kendini kurtaramamaktadır. 'Özgürlük kahramam', ilk Anayasa'mızın yapıcısı Mithat Paşa'nın yok olmasını özlemektedir... 6 Mayıs sabaha karşı Taif'teki odasında Mithat Paşa ile başka bir odada bulunan Mahmut Celalettin Paşa'yı da en acımasız biçimde öldürten Abdülhamit'tir. Hani son zamanlarda birtakım çevrelerın 'Ulu Hakan' diye adlandırarak yüceltmeye çabaladıklan zorba 'Padişah'... Sonra da bir sahte rapor düzenlenir. Buna göre Mithat Paşa 26 nisanda şîripençeden, Mahmut Celalettin Paşa da mayısta tifodan ölmüşlerdir! Katil subaylar ve erler Padişah tarafından ödüllendirilir. Katil teğmen Nuri birdenbire albaylığa yükseltilir. Ödemişli teğmen Mehmet binbaşı oluverir. Mithat Paşa'yı İstanbul'dan Taif'e getiren geminin komutanı Karzak Süleyman da, Paşa yapılır. (Bu Karzak Paşa, İstiklal savaşında Padişah güçlerine komuta edecek, Kuvayı Milliyenin eline tutsak düşecek ve İstanbul Mahkemesi kararıyle asılacaktır.) Bir kaç yıl önce "Mithat Paşa'nın Kesik Başı" başlıklı yazımda da anlatmıştım öykünün geri kalan bölümünü... Osmanlı Devletinin ilk Anayasasını hazırlatan, çağdaşlaşma eyleminin öncüsü, özgürlük düşüncesinin savunucusu Mithat Paşa'nın kesik başı Istanbul'a gönderilir. Abdülhamit gözüyle görmek istemektedir Paşa'nın kesik başınt. İyice inanmak, büyük düşmanından kurtulduğunu bilmek için... Kafayı kesip bir kutuya koyarlar, gemiyle İstanbul'a gönderirler. Süveyş kanalı İngilizlerin kontrolundadır, kutunun üstüne 'Zatı Şahaneye takdim edilmek üzere fildişinden yapılmıştır' etiketini koyarlar. Padişahın huzuruna getirilir koca kutu, Padişah açar kesik başa bakar bakar, sonra da "Gördün mü paşa, sonuç nasıl oldu?" diye konuşur... Öykü buradabitmiyor! Kesik başı ne yapacaklar? Lağıma atalım derler, öyle de yaparlar. Yıllar sonra Mithat Paşa'nın Taif'teki mezarını açmışlar, başsız bir ceset bulmuşlar!.. Yüz yıl geçmiş... Mithat Paşa'nın koca bir resmi İstanbul'un Çadır Köşküne asıldı geçenlerde. İyi yaptılar, diyeceksiniz, Anayasa kahramam bir büyük adam her zaman anılmalı, yaptıkları değerlendirilmeli... Ama yanıbaşına da Abdülhamit'in portresi konuldu! Kurbanla katil yanyana!.. Böyle bir şey nasıl olur, nasıl yapılır? Gerekçe de şu hem de en yetkili ağzın yaptığı açıklamadır bu : "İyi ve kötü yanları olan iki insan bahis konusudur. Bunlar bizim insanlanmızdır.. Devirlerini tamamlamış, tarihe mal olmuşlardır. Bugün acaba ulusumuza daha iyi bir yaşam hazırlama borcumuz içerisinde bu zıt kutupları bir noktada bağdaştırmak yolları açılamaz mı? En azından denenemez mi?" Böyle diyor yetkili bir kişi... Abdülhamit'in "olumlu yanları da çoktur" kanısında!.. 'Mithat Paşa'nın da kuşku uyandıran yanları da yok değil'miş ayrıca!.. İşte ikisini yanyana getirip portrelerini astınız mı uzlaşma havası yaratılıp gitti demektir!.. Mithat Paşa'nın olumsuz yanları varsa, niye açıklanmaz? Abdülhamit'in olumlu yanları varsa, neden gösterilmez? Abdülhamit de, Mithat Paşa da tarih yapraklarında yerlerini almışlardır: Biri insandan, özgürlükten, ilerilikten, çağdaşlıktan yanadır, öbürü despotluktan, gerilikten, ilkellikten, halkın karanlıkta kalmasından yanadır... Biri halkını sever, kurtarmak ister; biri halka 'uyruk' gözüyle bakar... Herşey tartışılacaktır, tartışılmalıdır. Ama Mithat Paşa ile Abdülhamit'in resimlerini yanyana asarak 'uzlaştırma' havası yaratıldığını soylemek büyük bir yanılgıdır. Katille kurban uzlaşabilir mi? YoksaAbdülhamit, Mithat Paşa'nın katili değil mi? Anlatsınlar, kanıtlasınlar da öğrenelim... Öldürülmesinden yüz yıl sonra özgürlük kahramam Mithat Paşa'yı saygıyla anmak hem bir borç, hem de görevdir. Bu bankamn önünde daha nice 29 yıllar var! Yüzbinlerce tasarruf sahibiyle, ihracatçısıyla, sanayicisiyle, müteahhitiyle, nakliyecisiyle... Uzman, çalışkan, sevgi dolu insanlarıyla daha nice görevler var bu bankayı bekleyen... Daha nice başarılar var bu bankanın önünde!.. Daha nice 29 yıllar var! Pazaroyuıı Çözünıleri Giizel insan, yinele! Adam = Adam Yaymcılık. Huvat ile Dirmit = "Sevgili Arsız Ölüm" romanındaki kahramanlardan ikisi. Romancının adı = LATİFE TEKİN İ 4 x l l eşittir 44 mü? 2 7 * T J i 3 5 3 J 3 T 2 36 7 3 5 2 3Z 5 I. •rr u S4İÖ/B1 h 5 4 3 5 i i S 1 { 4 3 5 ffi s 5 6 2Z 5 Ne gelir? " K " harfi gelir. Çünkü harf dizisindeki harfler, soru cümlesindeki sözcüklerin bas harflerinden oluşuyor! *Ambalaja değil deterjana para t, Pamukbank dadı 1 YAZUKKIŞLIK Çiçekler, meyve ve çamlar arasında, GEBZE'de şahane kapanmaz manzaralı satıhk ev. Tel: 523 77 51 Ak$am: 356 99 16 atomize deterjan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle