16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Bir Vııı. Bir Hesap 11alası (II) HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU "Hesap" sözcüğü dilimizde asıl anlamından başka, "ayarlama", "sonucu iyi diişünrae" anlamlarına gelir. Bunu belirıen birçok atasözü ve de> im de vardır dilimizde. Örneğin, "Evdeki hesap çarşıya uvmaz" atasözü, tasarlayıp karar verdiğimiz bir işin uygulanmasında, duşünduğümüzün cam tersi bir sonuca ulaşmamız durumunda kullanıIır. "Ayvaz kasap hep bir hesap" deyimi de, hangi yöntem, ya da hangi kişi, hangi parti yeğlenirse yeğlensin, işlerin aynı sonuca varacağını gostermek için söylenir. Önceden duşiinülmüş olan birşey gerçekleştirilmek istendiğinde, onu engelleyen bir pürüz çıkarsa "bu hesapta >oktu" deriz. "Yanlış hesap Bağdat'tan döner" atasözü de yanlış bir uygulamaya saplanan kişinin, bunu anlar anlamaz tuttuğu yoldan geri dönüp, doğru yola yönelmesi gerektiğini vurgular (1). *•* Geçen yazıda belirttiğım gibı, Cumhuriyet Halk Partisi, 27 Mayıs 1961 Anayasası'nın kabulünden sonra yapılacak ilk seçimlerde büyük çoğunlukla tek başına iktidara geleceğini, hesaplıyordu. Bu nedenle gerek Anayasa'nın, gerek Seçim Yasası'nın Kurucu Meclis'te görüşülmesi sırasında yasama ve yürütmeyi denetleyecek yargı kurul ve kurallarının yetkilerini olabildiğince dar tutmak eğilimindeydı. Butun CHP'liler olmasa bile onlann Kurucu Meclis'teki uyelerinden bir bolüğü böyle düşünuyordu. Nitekim Anayasa'nın "Laiklik ilkesi" görüşülürken yapmış olduğum konuşmada "vicdan ozgurluğu"nü savunduğum sırada, bu özgurlüğun, yalnız, kişinin dinini seçme ve ibadet özgürlüğünü değil, hiçbir dine bağlı olmama ozgürlüğünü de kapsadığını belirtmiştim. O tarihte CHP üyesi olan sayın Feril Melen, yine aynı parti üyesi Hıfzı Oğu/ Bekata'ya, "Hıfzı Veldet Bey, 'hiçbir dine mensup olmarna özgürluğu' sozünü tutanaklardan çıkarsın. Millet CHP'yi zaten dinsizlikle suçluyor; bu soz tutanaklarda kalırsa, önumuzdeki seçimlerde aleyhimizde kullanılabilir" demiş. Bunu bana aktaran Hıfzı Oğuz Bekata'ya, "Ben CHP uyesi değilim. Seçimlerde adaylığımı da koymayacağım. Bu duruma göre CHP'ye, benim sözlerim yüzünden hiçbir zarar gelmez" yanıtını verdim ve lâiklik uzerindeki konuşmamda değişiklik yapmadım; bu konuşma Tutanak Dergisi'nde olduğu gibi çıktı (2). Ben bu anıyı "bir eleştiri" olsun diye değil hangisinden olursa olsun parti üyelerinin "her noktayı hesaba katarak seçimlere gitmek" eğiliminde olduklarına ornek vermek için geçirdim bu yazıya. *•* 15 Ekim 1%1 günü yapılan parlamento seçimlerinde CHP umduğu ve beklediği çoğunluğu kazanamadı; "evdeki hesap çarşıya uymadı." Çunkü bu parti, 1%1 Anayasası için 9 Temmuz 1%1'de yapılan halkoylamasında, halkın Ço40'ının olumsuz ov kullanmış olduğunu hesaba katmadı. Ülkemizdeki tutucu kesimin, mahalle ve koy imamlannı sinsi propagandalarla aldatıp birer militan gibi CHP aleyhine kullanabileceklerini de hesaba katmadı. CHP gibi deneyimli olan, olması gereken büyuk bir parti için seçimlerde bu sonucu almak buyuk bir "hesap hatası" oluşturmuştu. Neyse ki bu partinin başında, ülkemizde demokrasiyi yerleştirmeyi kendine ulkü edinmiş olan rahmetli İsmet İnönii vardı. O'nun başkanlığında Adalet Partisi'nin katılmasıyla kurulan "koalisyon hükumeti" dönemleri başladı (20 Kasım 1961). Dört yıl sonra, 10 Ekim 1965'te yapılan genel seçimlerde Adalet Partisi tek başına iktidara geldi, CHP ise muhalefette CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER kaldı. Temsilciler Meclisi'nde Anayasa tasarısı gorüşulurken yasama ve yürütmenin eylem ve. işlemlerini bir çok noktada yargı denetimine bağlayan ve böylece ulkede ilk kez hukuk devleti ilkesini gerçekleştiren maddelere Anayasa tasarısı görüşülürken karşı çıkmış olan bazı CHP'li üyeler, 1965 seçimlerinden sonra muhalefette kaiınca, yargı denetiminin en ateşli savunucusu oldular!.. Politikacıların bu olgudan almaları gereken dersler vardı. Ne çare ki, ülkemizde sevgili dostum Prof. Mazhar Şevket İpşiroğlu ile sayın eşi Nazan İpşiroğlu'nun yazdıkları gibi "öylesine soyul düşünen bir toplumun çocuklarıyız ki, bilgimi?. teoride kalır, bir liirliı gerçeği vakalaviD onu biçimlendiremeyiz, gerçek hep elimizden kaçar (...) Hep olayların peşinde mi siirükleneceğiz?" (3). • •• Geçmişi değerlendirip ibret almak, uzağı görüp vaktinde önlem almak yok bizde. En bunalımlı dönemimizde bir tek Atatürk çıktı, bunu gereği gibi uygulayan. Ama bu kafayı toplumda yaygmlaştıramadık. "Soyut" tan "somuf'a, gizemcilikten akılcılığa geçemedik bir türlü. Bunu söylerken Turk toplumunun buyük çoğunluğunu goz önune alıyorum. İşte politikacılardan bir bölüğü, toplumun bu durumundan yararlanıyor ve yapılan seçimlerde hemen her zaman başarı sağlıyor. Ama ne yazık ki bu başarı, geniş halk kesimlerinin yararına değil, sınırlı ve sayılı olan, varlıklı kesimlerin yararına hizmet ediyor. Siyasal ve toplumsa! bunalımlann ülkemizde bir turlu sonu gelmemesinin nedeni, Ataturk diye diye, Atatürk'un toplum yararına koymuş ve yaratmış olduğu ilke ve kurumlann birer birer yok edilmiş olmasıdır. Atatiirk bilim ve kiiltiir konusunda özgürlükçü, ekonomi konusunda devlelçiydi. Ondan sonraki gelişme, bilim ve kültür konusunda devletçilik, ekonomi konusunda olabildiğince özgürcülük doğrultusuna yöneldi. Denenmişler yeniden deneniyor. Amerika'y yeni baştan keşfetmeye kalkışıyoruz. Ancak onbinlerce şehidin kanları pahasına, Lozan'da kaldırmayı başarabildiğimiz kapitulasyonları ve Cumhuriyet'ten sonra, 193O'da son taksitini ödeyerek kökünden sildiğimiz Diiyunu Umumiye'yi unutarak ülkemizi yeniden yabancıların açık pazarı durumuna getiriyoruz. Bence ANAP ve onun hesap işlerinde uzman olması gereken yüksek mühendis başkanı, iktidar koltuğunda, çok büyük bir "hesap hatası" yapmaktadır. Başbakanlık makamının antişambnnda bir kaç ay önce gazetelerin diline düşen seccadede yapılacak secdeler bu hesap hatasının duzeltilmesine hizmet edemez. Çöküş dönemindeki Osmanlı Padişahlanndan Birinci Abdülhamit (17251789) çok dindar bir padişahtı. Onun zamanında Rusya ile süren savasta Osmanlı Ordusu'nun kazanması için Halifelerin seccadeleri için kullanılan deyimle "peygamber postu"nda gece gündüz namaz kılıp dua edıyordu. Ülkesini seven bir padişahtı. Özi Kalesinin Ruslann eline geçtiği haberini alınca dayanamadı, kısa bir sure sonra felç geçirerek bu dünyadan ayrıldı. Gizemcilik yurdu kurtaramamış, ama bu yolla kurtarmak isteyeni felâkete sürüklemişti. Biitiin bunlan ve larihin bir çok benzeri ulayını çok iyi bilen Atalürk'ün ülkemizi gizemcilikten çıkanp laikliğe götürmesinin ve devlet işlerinde dinin değil, aklın ve bilimin egemen olması ilkesini yerieştirmek istemesinin nedenini, yalnız azınlıkta olan aydınların değil ülkesini ve ulusıınu seven bütün halk bireylerinin bilmesi gerekir. (1) "Hesap" sözcuğünun turlu anlamlarını ıçeren atasözleri ve deyımlerle ilgilenenler, bunlan. değerli ve bilge dostum sayın Ömer Asım Aksoy'un (Türk Dil Kurumu'nca son cıldi 1977'de yayımlanan) uç ciltlik "AlasozJeri ve Deyimler Sözluğü" kitabında bulabilirler. (2) Temsilciler Meclisi Tuıanak Dergisi. cilt: 3. sh. 115117. (3)Naz>n İpşirogluMazhar İpşiroglu, Duşunmeve^'ağrı. Cem Yayınları, Ist. 1982, Sh. 10/11. NOT: "Hesap hatası konusuna, gelecek haftaki pazar günü 27 Mayıs'a raMladığı için ancak haziran avmda çıkacak yazılanmda yeniden geleceğım. H.V.V PENCERE 20 MA YIS 1984 Allah'ın Sevgili Kulu.. Tanrı uzun ömür versın, 102 yaşına basan Celal Bayar, gazetecilere demiş ki. Çok c'ieiı günler geçirdim, fakat Allah beni hepsinde korudu. Allah. ınandığım Yüce Allah, beni ne çok sevıyormuş ki. en son İmralı'da bile beni ipten kurtardı. Şu anda yaşıyorsam, bunu ınandığım Mevlâ'ma borçluyum" Dilerim ki, Tanrı Celal Bayar'ı 100 yıl daha yaşatsın;' Allahın sevgili kulu" Mevlâsının kendisıni gözettiğine öylesine inanıyor ki, bu inancı bozulmasın, sürsün gitsin... • Ne var ki, Tanrı'nın ancak sevdiği kuluna uzun ömür bağışladığına ınanmak zor. Söz gelimi Türkiye'de çocuk ölüm oranı yüksektir; çoğu yoksul Müslüman ülkelerınde de bebeler beşikteyken ölürler. Neden? Yüce Allah bu masum yavrucakları Dalyacı Celal Bey'den daha az mı sevıyor? Bayar 102 yaşını doldururken, iki yaşında bebeğın ölümünü Tann'nın öfkesiyle mi açıklayacağız? Yavrucak nasıl bir günah işlemiş ki daha ilk adımlarını atamadan oteki dünyaya gıdiyor? Kimbilir? Mevlâ'nın ışine akıl ermez; kimi masum bebeğı belkı de çok sevdiğinden hemen yanına çağırıyor; Celal Bey'i sevmediğınden öldürmüyor. • Bayar'ın mantığı neresinden bakarsanız bakın tutmuyor. İmralıda Adnan Menderes asıldı; Celal Bey kurtuldu. Yuce Allah, Adnan Beyi mı çok seviyordu; yoksa şımdı 102 yaşını kutlayan Celal Beyı mi? Yanıtlanması zor bir soru. Isveç'te Upsala kentinin uıezarlığını bir vakitler dolaşmıştım. Mezartaşlarına bakarken şaşırıp kaldım. Herkes seksen, doksan, yüz yaşına dek omür sürmüş. Bu ne biçım iş? diye kendı kendime sorarken, anımsadım ki, gelişmiş İskandinav toplumlarında ortalama ömür seksene merdiven dayamıştır; az gelişmiş ülkelerde ıse 50 dolaylarındadır. Uzun yaşamanın gizemını bilim arıyor, buluyor; gelecek yüzyılda bu alanda ne ılerlemeler olacak. Eğer Anadolu'da kızamıktan. koleradan ve nice sıradan hastalıktan bugün bile ölen varsa, gelışmemişliğimızi vurgulamaz raı? Geçenlerde Fransa'da bir araştırma yapıldı. Varlıklı kesimlerde daha uzun yaşandığı, yoksul toplumsal çevrelerde daha erken olündüğü sayılarla belirlendi. Oyleyse sormak gerekıyor: Yüce Allah, zenginlen yoksullardan daha çok sevdiği için mi onlara uzun ömür bağışlıyor? Isveç gâvurunu seksenine değın yaşatırken, Müslüman Turkü ortalama 55 yaşında Cennete çağıran Tann'nın bizleri daha çok sevdiği anlaşılmıyor mu? * 102 yaşına basan Celal Bey, Ataturk için de konuşmuş ve demiş ki: " O'nu anlatmak için saatler, günler. aylar, yıllar bile kifayet etmez (yetmez). Kısaca söylemek gerekırse, Atatürk her şeydir. Atatürk'u sevmek, saymak milli bir ibadettir." Sen çok yaşa Celal Bey!.. Atatürk ezanı Türkçeleştırmıştı; sen iktidar koltuğuna oturur oturmaz Arapçalaştırdın. Atatürk ü "sevmek, saymak" ya da Atatürk'e "ibadet etmek" böyle mi olurdu? Koltukta biraz daha oturabilmek için Atatürk devrimlerini birer birer kemiren sen değil miydin? Yapacağını yaptın; 24 yıl önce devrildin gittin; nöbetini savdın; "Türkiye küçuk Amehka olacaktır" demiştin; bu yolda hizmet ettıkten sonra defterini kapadın. Bundan boyle ha 100 yıl yaşamışsın, ha 200 yıl yaşamışsın... Ne değişir? OKTAY AKBAL EVET/HAYIR Yavrular Büyüyecek... OKURLARDAN Yayalara yürünıe hakkı yok oldu Istanbul'da özellikle ara sokaklarda tretuarlara veya yol kenarlarma gelişigüzel park eden arabalar yüzünden yürüme imkânı kalmamıştır. Bir metre genifliğindeki tretuarlarda iki kişi yan yana gelince yol kapanmakta biri yola çıkmak zorunda kalmaktadır. Yolda araba park etmiştir. Taktlırsımz.. Kalabalıktan oto yoldan yürümek istersiniz. Park eden arabalarm onunden gitmeye başlarsmtz bu kez arkanızdan canhiraş bir klakson çalar, park eden arabaya yaslanır yol verirsiniz. O geçerken karşıdan bir başkası hemen gelir. Aynı şekilde sıkışarak yol verirsiniz. A'* kaldınmdan, ne yoldan, doğru dürüst yürüme rahatlığı yoktur. Kentte yürüyüş manialı değil, itişe kakışa bir yürüyüş haline gelmistir. Hiç olmazsa bir metrelik yaya kaldırımlannı biz yaya yurttaşlara bırakmalannt sayın araba sahiplerinden rica ederim. ÖZER BERKA Y tSTANBUL olarak buraya binlerce lira ödedik. Binlerce liralık senetler imzaladık. Bizim durumumuz ne olacak? Kuşkulanmaya başladık. Bakanlık bizim durumumuza bir el atsa biraz rahata kavuşacağız. BİR GRVP KOOPERA TtF ÜYESİ tarih ve 197885 sayı ile kayıtlarımıza alınmasıyla ilgiliye, Yönetim Kurulumuzun 2.5.1984 gün ve 20337 sayılı kararıyla dul aylığı bağlandığı anlaşılmıştır. Bilgi edinilmesinı rica ederiz. TÜRKİYE CUMHURİYETİ EMEKLİ SANDIĞI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Minik bir kuş. Annesınin kanatlan altında yatıyor. Günlerdir balkon kapısını açmryorum. Pırrrdiye uçuyor!.. Bu ürkeklik, bu korku neden? İnsanoğluna bu güvensizlik?.. Ekmek veriyorum, gözlerine sevgiyle bakıyorum, o da bakıyor, bir şeyler anlatırcasına... Ama tetikie; her an uçmaya, kaçmaya hazır. Bir yumurta yuvarlanmış, orta yerde duruyor. Bu yıl da bir tek yavru var. Kapıyı açınca anne uçup gitlı, yavru tek başına... Yaklaştp baktım, bir nokta kadar, kıpırdaşıp duruyor. Anne, dama çıkmış beklemektedir heyecanla. Şu adam gitse de yavrumu yine kanatlarıma alsam diye!.. Perdeyi kapattım, aralıktan izliyorum. Geldi. yavaşça aşağı ındi, yavrusunu kanatlarına aldı. Sabırla oturuyor, gece gündüz, yağmur güneş demeden... Gazetelerde resimler vardı: Anneler Günü... Mayıs ayının ikinci pazarı Anneler Günü sayılıyor. Bizim çocukluğumuzda böyle günler yoktu. Tüketim ekonomisınin ilginç oyunları! Anneler Günü, Babalar Günü, Dedeler Günü!.. Armağanlar alıp vermek güzel şeydir. Ama olanak varsa... Küçük kuşu seyrederken insan yavrularını düşünüyorum... Bir çcx;uk nasıl büyür, nasıl yetişir? Ne büyük bir maratondur bu. Sınavlar, kurslar, yine sınavtar, yine kurslar. Delikanlı ya da genç kız belirli bir yaşa gekJİ mi kendi kendine düşünmeye baş(Arkası İ5. Sayfada) Kooperatif üyeleri bakanlıgın ilgisini bekliyor Emekli Sandığı'ııdan bir okura vanıt Cidde Konsolosluğu ne iş yapar Ayazağa'da Oto Sanayii Sitesi'nin yanında bir yapı kooperatifi kurulmuştur. Buraya 2500'e yakın dükkân yapılacaktır. Fakat bir yıldır yalnız temeli atıldı. Ruhsat olmadığı için temel de kaçak olarak atıldı. Buranın İmar Planı Ankara'dan onaylanıp gelmis. Fakat bazı şartlan var. Orneğin deniyor ki "ikinci Boğaz Köprüsü'nün güzergahı belli olmadan bu alanda inşaat yapılamaz." Şimdi biz kooperatif ortakları TUNTURI İLE HER YAŞTA İYİLİK.SAĞUK! 26.4.1984 tarihli gazetenizin "Okurlardan " köşesinde "Emekli Maasım BağUmmadı, Mağdur Durumdayım" başlığı altında çıkan KURİYE ÖZKAN'ın (31.619032) sorununa değinen yazınız uzerine, dosyasının incelenmesinde; ilgilinin 26.3.1984 gün ve 85930 sayı ile Sandığımız kayıtlarına geçen dilekçesi ile dul aylığı bağlanması talebinde bulunduğu ve adı geçene aylık bağlanması için gerekli bulunan Kimlik Araştırma Belgesinin 5.4.1984 gün ve TAH4/31619032 sayılı yazımızla istendiği, istenen belgenin 20.4.1984 Suudi Arabistan'da çalısıyorum. 1.9.1983'te El Baha vilayetinde bir trafik kazast geçirdim. Olayda üç arkadasım hayatını kaybetti. Olaydan bes ay sonra bana altı ay hapis cezası verildi. Geçenlerde bu iş için bir arkadasımı Cidde'ye Konsolosluğumuza gönderdim, bir tercuman veya bir temsilci gönderilmesi için. Konsolosluğun yanıtı, biz tercuman gönderemeyiz diye olmuş. Şimdi soruyorum: Burada biz Türklerle ilgilenmeyen konsolosluk ne iş yapar? Yusuf ŞENGÜL ElBaha Cezaevi S.Arabistan O Buyukuere cad 48 Meadıyekoylslanbul Te, 166 33 6667 Teleks 24 895 IMFDTr smanlı Bankası, Türk ailesine yaraşan bir dergi sunmakla gurur duyuyor. İlkbahar sayısı. Osmanlı Bankaları Şubelerinde mudilere dağitılmaya başlandı... İzmir Temslldtl: Tel 21 72 8321 72 97 GENCO A Ş Ataturk cad 328 Alsancak 'Tîirkiye'de bir bankaahk gdcncgı vaıdırw OSMANU BANKASI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle