24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/JO 20 MA YIS 1984 SAÎT FAİK VE ARKADAŞLARI 7 HaJdun Taner'le Sait Faik'in tanışmaları )950'li yıllann başlanndadır. Adalet Cimcoz'un Maya Galerisi'nde mi, San'at Dostlan'nda mı, öyle bir yerde oiacak. Sait artık hikâyeciliğin tahtma kunılmuştur, Haldun da, yaşı bir hayli kemâle erınış olmasına rağmen, daha yolun başındadır. O tarihlerde Haldun Taner 35'inde fılân olmalıdır. Almanya'da Heideiberg'de siyasal bilimler okurken ağır bir verem hastalığına tutulmuş, üikeye dönüp urun bir süre tedavi görmuştür. lyi olduktan sonra da, Edebiyat Fakültesi'ndeki Al man Dili ve Edebiyatı tahsilini geç bitirfliiştir. Salt'le tanıştığında, çiçeği burnunda bir san'at tarihi asistanıdır. "Akademisyen"lerden hazzetmeyen Sait'in nedense Haldun'la yıldızı barışmıştır. Hemen hemen aynı yerlerde dolaşıp göründükleri için, dostluklan kısa sürede pekişir. Bu arada, Sait, çevresindekileri birer birer Haldun'a tanıtmaya koyulur; Sabahattin Kudret'i "banka miifettişi" olarak takdim eder. SADW Haldun Taner, "Sait hiç bıkmadan kendinden söz eder hikâyelerinde" der. Yaşanılan zamanın herhangi bir parçası Sait'i zorladığı zaman çöker yazının başına. Edebiyat matinelerinin baş müşterilerinden biri Sait Faik'ür. Haldun, Adnan Benk, Semih Tuğrul ve Adlî Moran'la matine tertipleme işinde başı çekiyor. Böylece, kitap okumayı, edebiyata, sanata ilgiyi artırıyorlar, yazar çizer takımına da hanidir özlemi duyulan bir "doygunluk"u tattırıyorlar. Toplantılarda bir hayranlık ve sevgi rüzgârı esiyor. Sait mutlu. POLITIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Sait Faik'in Gölgesi... "Burda kızartma yenmez," dedim. "Yağı eskidir acı olurf' "Canım çekmişti, bir patlıcan kızartması iyi olurdu. Yağını tazeletemez miyiz, sözün geçmez mı?" "Bir deneyBİim," dedim. "Belki geçer" Beyoğlu Balıkpazarı'nın arka sokaklarında, küçük bir meyhanede içiyorduk. Krepen Pasajı yıkıldıktan sonra karaya vuran balık gibi her biri bir yana dağılmıştı. Gerçi Bayram gibi Çiçek Pasajı'na taşınanlar vardı. Ama nedense Krepen'in yerinı hiçbiri tutmuyordu. Dükkânı, sahibi, garsonları, müşterileri, hele müşterileri!.. Gökten bir taş düşmuşçesıne her şeyı yıkıp dağıtmış, müşteriler de yitip gitmişlerdi. Arkadaşım için her şey yeniydi, eskileri bilmiyordu. Durmadan soruyordu: "Sait Faik buralara gelir miydi?" "Bilmem, belki de gelirdi. Onun geldiği yerlerın çoğu yoktur." "Nerelerdi oralar?" "Günleri ve geceleri Beyoğlu'nda geçerdi. Sinemalar, kahveler, meyhaneler Anadolu Pasajı'ndaki Mehdi Baba'nın ocağından tut, Nisuvaz, Petrograt, Moskova gibiyerier... Cumhuriyet, Özcan, Nektar, Tuna, Balkan, Orman, Mustafa'nın yeri gibi meyhaneler... Birinde yoksa ötekinde bulurdun arasan." "Bunlar gene var mı?" "\bk sanryorum, belki bir Cumhuriyet var" "Nerede?" "Şurada, Balık Pazarı'nda, çıkınca gösteririm, çarşının içinde!' "Kimse gitmiyor mu oraya?" "Gözden düştü, kimse çıkmyor sanıyorum." Sait Faik'in ölüm yıldönümlerınden biriydi. İlkın Oktay Akbal anmıştı. Oktay, Sait'i çok iyi tanıyanlardandı. Meserret'e çtkar, Beyoğlu'nu fırdolayı dönerdi. Elbet Sait'e de rastlayacaktı, orda burda. Yazarlık yıllarında Sait Faik, bugünkü kadar gözde değildi. Bohemliğınden, avarelığinden, bilgiçlik taslamayışından olacak, gözde yazarlar arasında adını anmazlardı. Sıyasal olarak Sabahattin gözden düşüp, adı unutturulmaya başlandığında birini çıkarmak gerekiyordu yerine, Sait'i işte o zaman keşfettiler. Sait'te bulunmayan neler yüklediler Sait'e!... Semaver sabahleyin kaynarken, işçiler işe gidermiş, Sait işçileri anlatırmış... Falan filan gibi zoriamalar... Oysa Sait Faik, içinden ne gelirse onu yazıyordu, gizli, kapalı bir yanı yoktu. Yazıya aştktı, yazıyla geçinmek istiyordu. Bir türfü de olmuyordu. O yıllarda yazı ile geçinmek kolay değildi. Yazıya para venp alacak yer azdı. Gazeteler de bugünkü gibi kucak açmazdı edebiyat yazarlarına. Hep bir umut, hep bir özlem olmuştur Sait Faik için yazarlık. Şöyle dile getirir: ".. Yazı yazmayıiş saydığım için başka iş yapmamaya karar vermiştim. Kim ne derse desin... Yalnız yazımla geçinmek karannı (kimse) kafamdan sökemez." Bundan birkaç yıl önceydi, Sait'in bir ölüm yıldönümünde Ada'da (Burgaz'da) tören vardı, ilan etmişlerdi. Kalktım gittim. İskele alanında Sait'in bir büstü, çevreyi süslemişler. Evleri müze olmuş. Birine sordum, yüzüme baktı, eliyle göstererek "Şuralarda bir yer oiacak," dedi. "Sokağı dönünce, sen gene birine sor" Sokağı dönünce, birine sordum, buldum. Benden önce gelenler, topluca müzeyı geziyorlardı. Müze, yanı Sait'in anadan kalma ak sıvalı evi. Ahşap, iki kat. Odalardan odalara geçiyoruz. Kâğıtlar, dergiler, kitaplar, şunlar bunlar. Pek fazla bir şey bırakmamış ardında. Bu evin içinde yaşadığı, gezindiği, kızdığı, sevındiği olmuştur. Bir sepet var, şapka var, ıslakmış da sonra kurumuş papuçlar, balıkçı araç ve gereçleri. Ben buncağızını anımsıyorum. Belki sonradan bulduklarını yeniden doldurmuşıardır. Burhan Arpad'ın gözlemine göre, bakımsızlıktan nerdeyse bu ev (müze) de çökme tehlikesl geçiriyormuş. Söz aramızda, bakımsızlıktan, birilerıne verıp de, yıktırıp da, hem turistik bir yer, hem de müze yapmak, başlarından savmak isterlermiş. Arkadaşla Beyoğlu Balık Pazarı'ndan küçük bir meyhanede ıçerken Sait Faik'i konuşuyorduk. Konuşma bizi alıp nerelere değın sürükledı. Patlıcan kızartması istiyordu arkadaş. Gözümün ısırdığı garsona seslendım. Bir koşu geldi. Adımı da söyleyerek, "Buyur ağabey!" dedi. Sevinmistim. Taze yağda kızartılmış, bolca patlıcan kızartması ıstedim. "Ha, yağ yeni, taze oiacak," dedim. Gitti, gerçekten taze yağda kızartılmış patlıcanı getirdi. Sivri kızarmış bıberler, yağda ezilmiş domatesler de vardı üstünde. Arkadaşım mutlu oldu. "Buralarda bir de Lefter varmış, orası neresiydi?" diye sordu. Evet, sokağın köşesinde, küçücük bir dükkân vardı, Lefter işletirdi. Ardıma döndüm, pencereye doğru, Lefter'in sokağında içiyorduk. "Çıkarken gösteririm onu da..." dedim. "Bu sokakta mı?" "Evet, bu sokakta, hemen şuracıkta" "Desene Sait Faik'in ruhunun dolaştığı yerlerde içiyoruz, ne mutluluk." "Öyle," dedim. "Eğer ruhu gelip buralarda dolaşıyor, doiaşabiliyorsa." Öliimii unutturan kız Derken, o sırada edebiyat matineleri "ical" edilir. Savaş yıllarında iyice bunalmış, demokratik hayaıa girişin canhlığı içinde "bu de vanz" havalanna kapılmış edebiyatçı tayfası, müsamereye çıkar gibi, takım takım salonlarda, okullarda dolaşmakta, adamakıllı da ilgi görmektedirler. özellikle genç kuşaklar, okuduklan şiirlerin, hikâyelerin. romanlann yazarlarıyla yüzyüze, onları dinleyerek, sorular sorup cevaplar alarak geçcn " s u ' at kokula" bir kaç saate adeta doyamamaktadırlar. Işte bu matinelerin baş müşterilerinden biri de Sait Faik'ür. Haldun, Adnaa Benk, Semih Tuğrul ve Adfî Monuı'la, matine tertipleme içinde başı çekiyor. Böylece, kitap okumayı, edebiyata, san'ata ilgiyi arttınyorlar; yazar çizer takımına da hanidir özlemi duyulan bir "doygnnluk"u tattırıyorlar. Toplantılarda bir hayranlık ve sevgi rüzgârı esiyor, Sait mutlu. En çok ilgi görenlerin başında geliyor. Liseli, universiteli genç kızJar, delikanlılar, pırıl pırıl gözlerle, tertemiz gülücüklerle, hayranlık dolu yilzlerle etrafını alıyor. Siroz'un bütün tatsızlıklanru, keyif kaçıran sızılarıru unutuyor Sait, bambaşka, hayat dolu, yeni doğmuş bir insan gibi oluyor. Hastalığm uzunca bir zamandır düşündürdüğU ölüm beklentisi uçup gidiyor; özlemini duyduğu aşklaria, sevinçierie, mutluluklarla dolu bir gelecek düşlüyor. Bu düşleri kanatlandıran, ufak tefek, çocuk yüzünde yeşil gözlerinin hınzır bakışlan yanıp sönen bir genç kız vardır. Sait'e yakın durmak istediği gözden kaçmaz. Artık her birinin birkaç kitabı, haylice şöhreti olduğu halde, aşka özlemleri hep aynı kalmış şair ve yazar takımı, kendi aralannda, "Sait'inki yine burada" benzeri şakalan alıp verirler. Her sevgiye günebakan gibi dönüveren Sait'i kızdırmak için de teker teker genç kızla ilgilenmeye başlarlar. Sait için için köpürür ve somurtur. En olmaz bahaneyle de öfkesini ortaya döker: "Hepiniz boksunuz!". Bir keresınde. galiba Çamlıca Kız Lisesi'ndeki matineye gidilirken, otobüstekilere küfrü basınca, Haldun, "Ben de mi?" demiş, "Sen de!" cevabını alınca da adamakıllı uzülmüştür. Sait, sevgide de, öfkede de akar gider, dur durak bümez, hatır gönül tanımaz. BİR TEKNE GEZİSİNDE Haldun Taner ve Nurettin Şazi 1950ü yOlarda, yaz aytannda sanatçı arkadaşlannı toplayarak deniz gezmeleri düzenlerlerdi. Bunlarm birine Sait Faik de, Özdemir Asafin ısran ile katümıştt. 1952 yüında çekilen yukandakifotoğrtftaHeyecan ^an ve annesi, Sabahattin Eyüboğlu, Hatemi Kösenihal, Suna Kan ve annesi, Nurettin Şazi ve eşi, Sait Fatk, Bedrı Rahmı ve Haldun Taner bırlıkte. Sait, kızınca ya da sevinînce gözü bir şey görmezdi Çevresinde herkes sever Konstantin Efendi'yi işinde gücünde, sessiz, efendi adamdır. O sadece güz başlannda, kuşlar göçe hazırlanırken boyle olur, dişleriyle bir lokmacık kuşlann ümüğünü kopan koparıverir. Konstantin efendiler de hayatır. bir gerçeğidir, bir yansıdır. Sait yazar ki, "bütttn" güzelleşsin, daha iyi olsun! Yoksa görür: Balığa çıkan teknelerde, onca zahmeti çeken tayfalann emek hakkından, muhtara, parti kâtibine kadar kımlere havadan paylar ayrümıyor! Ama çabşmanın öyle bir güzelliği vardır ki, haksızlığın bütün çirkinliğini çalışana da, onları seyreden Sait'e de unutturur: "Adaraı hayranlıkla seyretmemeye imkân voktu. Çalıştıkça açıldı, gelişti. Çalıştıkça bir kudret heykeli hali aldı. Paltomun içinde üşuyen benligime içimden bir tükuruş tukürdiim! Bir ara baktım ki adam Tann Zeus'un bir öliimlü balıkçı kızla macerisından doğma bir yarı Tann'dır. Çalışıp şarkı söyleverek bin sene daha yaşayabilirdi." Barba Vasili ile balığa çıktıkları bir erken sabahta, göz gözü görmez bir siste kaybolmak tehlikesini atlattıktan sonra, sisin açılışıyla önlerine çıkan Van Gogh giızelligini anlatmaya koyulur: "Evvelâ kırmızılann, sonra sanlann. sonra ko>u esmerferin, sonra daha açık esmerierin göğiin içinde parça parça, renk renk, silik silik, sanki >eni yaratılıyormuş gibi bir toprak bir kara oyunu başlamıştı. Her şey, daha doğrustı her renk soluk silik kabından taşmış yayılmış bir haide buvuve büvuve, ^eklini bulup bulup kaybederek, bir şey olmaya çalışıyordu. Önumuzde, uçuk manâsız halta garip renklerle bo>anmış bir dııvar vardı." Kırlangıç yuvasında bir kadın Haklılık haksızlık, zenginlık yoksulluk içinde bütün şamatası ile hayat; eşsiz güzellikler ve tarifsiz tehlikelerle dolu doğa; herkesin çamurlu ayaklannı bastığı bir boyacı sandığına "bir yeniden doğmanın mehtabını",yaşama sevincinin olanca güzelliğini işleyiveren Mercan Usta; Sivri Ada'nın Yassı'ya bakan kıyısına sandalı çakıla çekip geceyi geçirmeye hazırlanırken, aksamm göğermiş renklerine doğru kırmızı bacaklannı sallayarak can veren bir manının üzüntüsuyle uydurduğu hikâyeyi dinleyen ve sabaha kadar uyumadığını görüp, "Sen delisin!" diyen DEPA DERI PAZARLAMA A.Ş. YÖNETÎM KURULU BAŞKANUĞINDAN (2499 SAYIU KAMJN HÜKÜMLERİNCE \APILAN DUYURU) BİLANÇO AKTİF / • 31/12/1983 (1.000.TL.) «5 «O4> 2132 PASİF K.0O3 I DONEN VARLIKLAR A Haıır De|erkr B Vknkul KlMneller C Kıu Vaddı Alacaklar (Ncf) D SlolUr 1 III Madde ^ Mabcmc 2 Yan Mamulkı 3 Mamutler %«ya Emlea 4 Dı|cr E Dığcr DOnen Varlıklar II DURAN VARLIKLAR A Uzun Vadclı Alacıklar vc Fonlar <Nfl) B B>iiı Menkul Kıymnkr C lnııatlcı (Ha> D Yapılmıkıa OUn Yjlınralar E Sabıl DctcrİCT ( I Bınkmıs Amorlıunanlar Tükenıot vv lıfa Paytarı F D<tcr Duran Varlıklaı I I I DICER VARLIKLAR 44.472, I KISA VADELI YABANC1 KAYNAKLAR A Uzun \adei\ Borv Taksıllcrı B Banka kırdılrn C Dıjcr kı&a Vadclı Yabancı Kaynaklaı N « I I ORTA VE UZUN VADELİ YABANCI KAYNAKLAR A Tedaıuldckı Tahvıllcr B Dıgtr Ona %t Uzun Vaddı Yabancı Kav. (Nel) I I I OZ KAYNAkLAR A Çıkanlmt> v«>3 Odenmç B Vcdtk Akcdcr C Karşıbklar 1 V!alırun Indınmı 2 Ycmlcmc Fonu 3 Oıtcr Kar>ılıklar vc Özel Fonlar D Ycntden Dr|rrkmc DC|CT Anıj Fonu E Iştıraklerde Det^r Arlı$ Karjıhgı F Da|ıııimanıış kârlar G DOnem kârı H () Zararlaı I Ovıtıii Yıllar Zanrtarı 2 [>onem Zaran IV OlCtR KAVNAKLAR PASİF TOPLAMI NAZIM HESAPLAR PASİF CENEL TOPLAMI balıkçı Sotiri ile Kalafat; ve Kırlangıç Yuvasındaki Kadın, sonunda Sait'e neler söyletirler, bakın: "Kırlangıç yuvasına kadın $ığar mı demeyin. tnsanın aklına sığan şeyleri bir yol ha>âl buyurun. Kırlangıcın yuvasına bir kadın sokmuşuz, saçiannı, ıslak saman rengi saçiannı tarar dururmuş, ne zararı var size? Varsın bir de öylesi bulunsun, hiç degilse bir Abasıvanığın vazısında. Bıktım dognısu artık, otunıp insan oğlunun çektiğini çekraedigini anlalmaktan. Bıkmaktan geçtirn, anlatamadım. Yazdım beceremedim. Kendi kendimi ne aynada ne diişte ne de fotoğrafta göremedim de, tuttum sarı saçlan vardı dedim. Gözleri yaradana yan bakardı dedim. Akşamlan iki kadeh içerdi dedim. Şuna giıler şuna iizülnrdü dedim. Ona çok haksızlık ettiler dedim. Zengine sovdüm. Fakirine enayi gibi acıdım. Nerdeyse dünyaya nizamat vermeye kalkacaktım!" 10.000, 1578 II.5"», Yartn: En son arkadaşı 10 000, 3010, 695 İLAN 46.737, 4*737, AkTtF TOPLAMI NAZIM HESAPLAR AKTII OENFL TOPLAM Bir yolculuğa çıkacakmış gibi O sıralar, "Son Kuşlar"da yayınlanacak olan ne tatlı hikâyeler yazıyordur. Haldun Taner: "Sai« Uç bıkmadan kendinden söz eder bikâyelerinde," der. Yaşanılan zamamn herhangi bir parçası Sait'i zorladığı zaman Çöker yazının başına. Yazmak, bir şeyi değiştirmek değildir. Yaşanılant, gönlleni, sezileni yazmakla geçmiş bir ömrun sonunda geriye doğru baktıkça, değişraezbğin umutsuzluğuna kapılacak gibi olur. Hiçbir şey yapaBfamtş, koskoca hayat boyunca etinden hiçbir şey gelememiş gibi hüzünlü, >aşamdan hemen aynlıyormuş, bir yokuluga çıkıyonnuş gibi telâşlı, geride kalanlara durmadan bir şey ler anlatır. Galata'da yazıhanesi olan zahireci Konstantin Efendi'nin göçmen kuşlann yolu üzerine ökseler kurarak sakaları, isketeleri, floryalan gökyüzünden birer birer toplayıp "bizim pilâvlıklar jeJdi" diye sevinmesi ve hele bu kıyım içine Burgazlı çocuklan kanştırması Sait'in kanını dondurur, yüreğini durdurur. "Oysa sonbahar, kocayemişleri, beyaz esmer bululları, yakmayan güneşi, durgun maviliği, bol >esJli Ue kuşlarla beraber olunca, imsana barış, şiir, şair, edebiyat, resim, musiki. mutlu insanlarla dolu anlaşmış sevişmiş açsız hırazaz bir diinya" düşunduruyordur ve Konstantin Efendi boyle bir dünyanın canına okuyordur. BİLANÇO l » r >OTLABI I Kavıllı scrmavc »slrmım kabul omıs buluaan oruklıkUıda kayıllı scrmavt la\anı 2 Sıok degerlenıc vonıefflı envanıer ve amontsman yoıuemlmiK ı\ıy kın a^ıklavıtı noılar 3 Aktıf dcğerlcr uzerındc tnevoıl bulunan U)^l«m tpocek vı>a leminal tutarları 4 Aktıf d«£erlcnn loplam Mgoru tıuarı 5 Alacaklar h;ın adnmt; oıan ıpalck ve dıjer temınatların [oplam tuları 6 Pa^rıe >er almavan [aahhilılerın toplani tuıarı •O(MİLYON) STOk. YOK BİRIKMIŞ AMORTİSMAN. YOK YOK YOK YOK Merkezi Küçük Langa Caddesi No: 49 2 Aksaray / tstanbul adresinde olan GENEL HİZMET İŞ SENDlKASI'nın 5 ve 6 Ma>ıs 1984 tarihlerinde yapılan, ilk Genel Kurulu'nda, Genel Yönetim Kurulu üyeliklenne; Genel Başkan Yılmaz Konaş, Genel Sekreterlığe Hasan Kaplan, Genel ÖTgütlenme Sekreterliğı'ne Yılmaz Akbulut, Eğitim Sekreterliği'ne Tank Yıldınm, uye Fahri Kocakaplan, üye Ekrem Okuroglu, üye Mehmet Doğan, uye Mehmet Şenol. Denetleme Kunılu üyeliklenne; Kamer Kaya, Seyithan Bekıaş, Raşit Gül. Disiplin Kunılu üyeliklenne; Fakir Yeşil, Gazi Avcı, Mustafa Akkoç seçilmişlerdir. Yasa geregi ilan olunur. GELİR TABLOSU (1.000. TL.) DENETİM RAPORU 1/1/198331/12/1983 DÖNEMİ I BRUT SATIŞ HASILATI 1 Yurt Içi Mamul Saiı^lan 2Ihracaı 3 Dıgtr Sallilar 4 Veıgı ladcsı. Vade Farkı ve Benzen Cdirler II HAS1LATTAN INDIRIMLER III NET SATIŞ HASILATI IV'A SATILAN MAL VEYA MIZMETİN MALİYETI (Sınal Ulelmeler ve Hızmel SekK>ıu Içınt IV B SATILAN MALIN MALİYETI (Ttcarı I>te(ııie1er Içiü) V SATIŞ GİDERLERI VE VERCll ERİ VI BRUT S\T!Ş KAR VEYA ZARARI VII OENEL YONET1M GİDERLERI VIII İŞLETME KÂR VEYA ZARARI IX İŞLETME DIŞI KÂR VEYA ZARAR 1 Işlırakletden Kâr Pa>lan ( ' ) 2 Kur FarkUrı I ) 3 Uletroe Dısı Dıjrr Kir veya Zaraı l\ X PİNANSMAN GİDERLERI 1 Ona vc Uzun Vadelı Kredı Faızı ve Gıden ( ) 2 Tedatuldctı Tahvillerın Faızleıı () 3 Dı|fr Fınansman Gıderlerı ( > XI VERGİDEN ONCEkl kÂR VEYA ZARAR XII ÖDENECEK VERGILER VE DICER YASAL YUKÜMLULUKLER XIII OONEM KÂR VEYA ZARARI Dagıdlacak 1 Temettu Tuun.. . TL. Dagıdtacak Toplam Temeilunun Odennu$ Sernıayeyc Onuıı Kalılınan Vonelım Kurulu ve yapüan Denetleme Kunılu loplantıları sayısı Ortaklık hesapları, defteT ve belgelen uzennde yaprian ınceleıneıun kap^amı. hangı lanhterde fhceieme yapıtdıgı ve var.lan &onu< <f > H) (* ) (>) DEPA Derı Pazarlama A Ş Geud Onaklıgın Unvaıu Merke2i Sermayesı Faalıyet Komısu Denelçı veva denelsilenn adı ve gbrev ^urrten. orlak olup ottnadıklan Kurulu na DEPA Derı Pazarlama A Ş Islanbul 10 000.000. (On mılvıınl Derı Pazarlama Sabı Roso Göfev Suresı I yıl. OMak degıl Toplanlılara kalılmaniDtıı I Şirketimizden daire, villa, dükkân veya büro satın almış olup da sattş bedellerini tamamen ödemiş oian müşterilerimizin, tapu senedi işlemlerini yapmak üzere Şirketimiz Genel Müdürlüğü'ne müracaatları, GENLI. HİZMETtŞ SENDtKASI YÖNETtM KURULU ADLNA YILMAZ KORTAŞ Basın: 6171 İLAN ACIPAYAM ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİNDEN 1983/720 Davacı Acıpayam ilçesi Danveren kasabasından Bekir Yalçındağ vekiü Av. Muzaffer İnceoğlu tarafından davalı Ummu Yalçındağ aleyhine açılan boşanma davasının mahkememizde yapılan açık duruşması sırasmda verilen ara karan geregince davalı adına duruşma gunünu bildirir davetiye ve dava dilekçesimn kendisine tebligi için çıkanılan tebliğ ma^batasının davahnın tanınmadığından bahisle bila tebliğ ıade edildığinden davalıya duruşma gününün ilanen tebliğine karar verildiğinden Aapayam Asliye Hukuk Mahkemesinin 1983/720 esas sayılı ve dunışmasının 9.5.1984 tarihine muallak olan davasmda davaiının bızzat haar bulunması veya kendısinı bir vekille temsil ettlnnesi davetiye ve duruşma gününu bildirir davetiye yerine kaım olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basm: 16737 () 5*5 201 Oruklujın hesaplan. derıerkrı ve belgderı Ozennde 3 ayda bir haber verılmeksızın konlrol yapılmıv. lutulaji kayıllann kanun ve esas stoJrşnK hukumtenne ve genel muhasebe ktırallanna uygun olduğu saptanmıvtır 3 38* 3 8574718 934 Turk Tıcarel Kanunu'nun 353'uncu iBaddesmın l'ıncı fıkrasının 3 numaralt bendı gereğjnce. onaklık veznesınde yaptlan sayımlann sayısı ve sonut;lan satış işlem ve anlaşmalannın iptal veya iptali için kanuni yollara başvurulmaya imkân bırakılmadan acele Genel Müdürlüğümüze müracaat etmelerinin menfaatlan icabı olduğu saygıyla ilan olunur. Daire, villa, dükkân veya büro satış 2satın almış olup daoianların bedellerini ödememiş Turk Tıcarel Kanunu'nun 353'Uncü nuddmnın l'ıncı lıkraunın l numaratı bendı geretınct yapılan ınceleme larıhlerı ve sonuv'lar! Ortaklı|ın veznea 4 defa sayılmış ve sayım ne[lcesınde mevcullann kavıtlara uygun olduğu sapcanmışıır. KASTEL İNŞAAT A.Ş. YÖNETİM KURULU \ MİLLİ PİYANGO İDARESİ GENEL IVfÜDÜRLÜĞÜ tLAN Milli Piyango tdaresi Genel Mudürlüğünün; tstanbul (Şube için AksarayKadıköy mevkileri ve Bolge Mudürluğü için Galatasaray mevkünde), Aydın, Antalya, Bursa, Iskenderun, Gaziantep, Samsun, Trabzon, Kocaeli, Kayseri, Sakarya ve Muğla ll'lerinde, aşağıda belirtilen niteliklerde şube işyeri olarak kullanılmak üzere gayriraenkul satın alınacaktır. 1 Işyerleri, ll'in merkezine yakın civarda olacaktır. 2 Işyerleri, zemın katta, ana cadde üzennde bulunacak ve şube çalışma koşullanna elvenşlı olması gerekmektedir. 3 lşyerleri, zemin, asma kat, bodnım vs. müteşekkil toplam alanı 300 metrekareyi geçmıyecektir. 4 lşyerleri, kullanılmaya hazır şekilde olacaktır. 5 İstekliler; konuyla ilgili teklif mektuplannı, yukarıda belirtilen ll'lerdeki Şube Müdurluklerine ve Genel Müdurlüfümuze (Gazi Mustafa Kemal Bulvarı No: 4 KızılayAnkara) en geç 15.6.1984 tarihi mesai saati bitımine kadar vermı; olacaklardır. 6 lşyerlerinın onavlı capb fotokopisi, projesı, tapu senedi onayü fotokopisinı Teklif mcktuplarına ekleyeceklerdir. 7 Idaremiz 2886 sayılı Yasaya tabi değildir. Basm: 16513 4 317, 4 146, t) 1659, 2.4*7, Çahşmanın güzelliği Konstantin Efendi'ye lânet fılân yağdırmaz Sait. Zaten yağdırsa da kimseyi inandıramaz. Intıkal eden herhangı bir yolsıutuk ve sıkâyel yoktur Depa Den Pazarlama Anonım Onaklığmın 1 /1 /198331' 12' ] 983 donemı hesap ve ıjlemlennı Turk Tıcaret Kanunu. onaklığın esas sâzle$mesı ve dıger mevzual ile genel kabul gormus muhasebe ılke ve sıandanlarına gore ıncelemıs butunmaklavım Ganısume gOre ıçerığını benımsedigım eklı 31 12 1983 larlhı mbanyle dtızenlenmış bılanco onaklıgın anılan tanhtekı gercek malı durumunu I I 198331 12 1983 donemıne an gerctk faalıya sonuçUnnı yansıı. makla ve kârın dagıtılmnnası onerısı yasalara ve onaklık esas sOzleşmesıne uygun bulunmakladır Bılancooun ve kij zarar ceıvelınm onaylanmasını ve Vonelım Kurulu'nun aklanmasını oylannıza arz edenm DENETÇt SA8İ Rl'SO Inııka! eden ^kayet ve yolsazluJcJar ve bunlar hjkkmda yapılan i)lenller Yasal sureler içinde lıcarı defler ler üzennde >apılan tncetemder de. $ırkrr veznesınde saklanmak lizere rehın, temınal veya kıv•aetlı evrmkuı mevcut o(rnadığı rOrulmUslur. MOncaal: KASTEL tn*ut TaaMiut • Tearat v« Sw»yı A.Ş AltıytS. Kusd.li Cad E « M Ifhan. Kat 2, Kadıkfiy bunbul Tal: 336 16 28 338 06 93 338 05 58 • 338 41 73 ILAN T.C. TERCAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 1983/50 Mahkememizin yukanda esas numarası yazılı Dosyasının Davacı So«yal Sigonalar Kurumu Mudürlüğü tarafmdan Oavab Rıza Ertürk ve arkadaşlan aJeyhine mahkememize açılan tazmmat davasının yapılan açık yargıiaması sonunda: Davalı Rıza Ertürk 31.5.1984 günü duruşmaya gelmesi veya kendisini bir vekıl ile temsil ettirmesi ettirmediği takdirde HUMK'nun 509, 510 maddeleri gereğince duruşmaya yokluğunda devam edilip karar verileceği meşruhatl; davetiye yerine geçmek uzere ılanen tebliğ olunur. Basm: 16738 |
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle