Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜSLER Het, H a t " gibi. Batılı araştırmacılann bunlardan " H i t " kökunu seçip "Hitıt" terimini turetmeleri olaylara uygun duşmemiştir. Oysa, Hıtit'ler, kendilenne ve krallarına verdiklerı adlarda hep " H a t " kokünü kullanmışlardır, başkentlerı Hattuşaş, Krallan I., II., III., Hattuşil gibi. Aslında, doğruya en yakın sözcuk koW Had'dır ve Haz'dır. u Eski çağlarda, yazım (imlâ) birliği, dil, Lehçe bırliği olmadığından, çeşıtli etkenlerle göç eden Turk'lerin dillerı de olabildığınce lehçe farklarına uğradığı gibi, komşularının dillerinin de etkilerinde kalıyorlardı. Özellikle Sami dillerinin etkisi, Türk kavimlennin Turkçe adlannda da, unsuz bakımından değisiklik yapmıştır: " G u z " yerine "Guzz, Guzzan", "Huz" yerine "Huzz, Huzzi", "Kas, G a s " yerine "Kass, Kaşşu; "Gass, Gaşşu" gibi. Bu tur çift unsüzle yazma geieneğinden başka, Turk lehçelennin onlenemez ses ayrışımlan ve eğilımlerini de dıkkate alırsak, göç çağlarına ve goç bölgelerıne göre, bir tek " G u d " kökünden en az otuz tur kavim adının çıktıgını görürüz. Bu ses eğilimlerini şöyle özetleyebiliriz: 1) Gud / Guz değişimi: Guti'ler, Guttı'ler, Guz'lar, Gas'lar ve eski çoğul ekleriyle, Guzar'lar, Guzaa'lar, Guzan'lar. 2) Gut / Kut değişimi: Kuz'lar, Kuti'ler.Kuslar, Kos'lar, Kas'lar ve çoğul ekiyleKasar'Iar, Kudaa'lar. 3) Gud / Huz, Had önses değişimi: Huz'lar, Had'lar, Hat'lar, Hatti'ler vb. "G/K.H" önses değişimi ile ortaya çıkan kavım adlarının önemli bir bölumu de çoğul biçımlenyle kullanılmıştır: Kudaa'lar, Guzana'lar, Kazar'lar, Hazar'lar, Hazer'ler, HazerHler, Azerî'ler, Hazara'lar, Hezara'lar, Havazin'ler, Ahraz gibi. Turk dilindeki bu tur ses değişmelerıyle ortaya çıkan " H a t t i ' sozcuğunden, "Hattuşaş" kent adı turetildiği gibi, "tdil = Volga" örneginde olduğu gibi, Hattuşil (Hattuşıl) kral adı da türetılmişti. *** Turk devletlerinde önemli bir gelenek de krallann, Türkçe adlan yeğlemelendir. Hıtit'ler de kral adlannda Kas'larda olduğu gibi, Turkçe adlar kullanmaya çalışmıjlardır. Bunlardan bin, Hitıt Kralı Hantili'nin adıdır. Kas Kralı, Kaştilıyaş'ın (Kastiü) adında göriılduğü gıbı, Hitit krahnın adı da Hantıli'dir. Oğuzlarda da Begtili örneği vardır. Daha önemlisi Hitit devletini güçlendıren, sınırlarıru genışleten Hitıt Kralı Şubluluıuma'nın adının da Türkçe oluşudur. Bu güçlu kralın adının guç anlaşılan anlamırıın ve biçimınin açıklanması ne yazık ki, bugunlere kalmıştır. Şubluluiuma adı şu biçimde açıklanır: (Şubluluima) adının anlamı da "Şublulu = Sululu" demektir. Bu tur adlar ancak Türk dılinde kurulabılir. Çorlulu, (Çorlulu), Alpullulu (Alpullulu) ve Erdemlili (Erdemliü) gibi. Nitekim, Batılüarca açıklanan Khorsabad Kral Listeleri'nde de, pekçok kralın adı " l i " ekiyle kurulmuştur: Til = li, Zuablu = Zaplı, Adad Salulu, gibi. Aynca "Suüli = Sulıü" kral adı da vardır ki, "Şubluluiuma" ile aynı kuruluşıa, aynı anlamdadır. Butün bu Turkçe adlardan başka Hitit'lerin Türk asılh olduklannın en büyük kanıtı da kendi sözleri, kendi savlandır. Hititler bıraktıklan çivi yazılı tabletlerde kendileri için, ısrarla, övunçle, "Biz Kuşşarah'yız" demekıedırler, "Biz Kuşşaralı adamın soyundan geliyoruz" diye birkaç kez yinelemişlerdir ve ısrarla övünmuşlerdir. Batılı araştırmacılar bu "Kusşara" sözünu, bir kent adı sanmışlar, Anadolu'da ve yörelerinde "Kuşşara" kentıni aramışlar, bulamamışlardır, oysa "Kusşara" adı, bir kavim, bir boy adıdır. Böyle bir ad, bir kente, bir bolgeye de verilebilir. Ancak, o çağlarda, "Böyle bir kentte oturma" kavramından övunmek için yeterlı bir kavram çıkarılamaz. Üstelik Turk kavimlerinde "Boy boylamak, soy soylamak" geleneğı vardı. Nitekim Kas'lar da, "Biz Guz'lanz = (Oğuz'lanz) demekte, soylannı, eski çoğul ekiyle "Guzarar" diye belırtmektedirler ve Sumer'lerin, Hitit'lerin de akrabalan olduklannı açıklamaktadırlar. Bu bakımlardan Hitit'lerin kullandığı "Kuşşara" adı çok önemlidir, Hitit soyunun aslım, kokenıni gostermektedir. Kuşşara adı üstelik çoğul biçımdedir, şöyle açıklanır: "Kuşşara " Bu duruma gore "Kuşşara" denen kavimın adından, çoğul eklen çıkarılınca, geriye kalan " K u ş " köku, kavmın esas adıdır. KUŞ KAVMİ Hitit'lerin aslı olan "Kuşşara" sozcuğundeki " K u ş " kavmı, tarihte oldukça iyi bilinmektedir. Kuş kavminden, ilk kez, Tevrat bahsetmişti ve yerlerinı gerçeğe çok yakın biçimde göstermiştı. Kutsal Kitap Tevrat'ın başlannda, dunyanın coğrafyası anlatılırken, ("Gıyhun = Ceyhun" rrmağı kıyılannda Kuş kavmi yaşar) denilmiştir. Tarih kaynaklanndan da öğrendiğimize göre, Kuş kavmı, Yemen'den Sudan'a geçmiş, Nil vadisınin ortalanna kadar ılerlemiş, oralardan da Afrika'nın kuzey ülkelerine doğru yayılmıştır. Kaynaklarda "Kuşî" denen bir dil adı da vardır. Kuşî için şöyle derar: "Samî, Haraî kökenli olmayan bir dil". Adıyaman'daki, yakılmış, yikılmış olmasına karşın pekçok anıtı kalmış olan unlu Nemrut için de kaynaklarda "Kuş oğlu Nemrut" denilmektedir. " K u ş " kavim adının aslı "Kus"tur. Nasıl "Kas, G a s " kavım adlan, "Kaş, Kaşşu; Gaş, Gaşşu" olmuşlarsa, "Kus' kavım adı da " K u ş " olmuş, çoğul eklen "ar,a" ile, sozcük "Kuşşara, Kuşara" biçimlerıni almıştır. Anadolu'daki Kuşşara ya da Kuş kavminın dılı çok onemlıdır. Batıhlarca yapılan arastırmaiarda, asılları "Kuşşaralı" sözune bağlanan Hitit'lerin dılı, HintA\rupa dillerinin bir kolu olan "Cemum" dıllerinden bıridir, ancak Batılılar, kesin olarak bu dillerden hangısi olduğunu belirtememişlerdir Hitit'lerin dili HintAvrupa dıli idi ama "Centum" dıllennden sayılan ne eski ltalyanca idi, ne eski Cermence, ne eski Yunanca. ne de Sanskritçe idi. Hitit'lerin dili yine HintAvrupa dillerinden biri olan Farsça idi. O çağlarda Anadolu'da, birbirle(Arkası 11. Sayfada) 19 Mayıs ve Anadolu'nuıı Tapusu Prof. Dr. VECİHE HATİBOĞLU Sayın Prof. Dr. Afet tnan'la, bir ara, Türk Tarih Kurumu'nda karşılaştık; bana, "Mezopotamya'daki, Kas'lann Türk asıUı olduklannı acıkladın. ama Ataturk, Anadolu'nun Tapusu'nu anyordu" dediler. "Bunlan yazabilir raiyim?" dedim. "Elbette" yanıtıtu aldım. Atatürk'ün Anadolu'nun Tapusu'nu aramaktaki "Yüce Isteğı" yine yüce bir kuşkuya dayanıyordu: Batılılar, Mutareke yıllarında, Osmanlı tmparatorluğu'nun yoıgun durumundan yararlanarak, Anadolu topraklarını ivedilikle aralarında böluşmüşler, "Bu topraklar aslında bizimdı. Sizier 1071 yilından beri buralardasıruz" diyerek Anadolu'ya sahip çıkmıslardı. Ataturk, bu dunıma çok uzülmekle birlikte içindeki acıyı kahramanca bastırarak, Haydarpaşa Garı'nda, düşman gemilerine karşı, yanındakilere, "Geldikleri gibi giderler" demişti. 19 Mayıs'ın anlamına yakışan bu "Anadolu'nun Tapusu" konusunu işlemekle, Atatürk'ün buyruğunu da yerine getirıyorum. 19 Mayıs Bayramımızı candan kutlayarak giriyorum konuya. * * * Atatürk'ün yoğun çalışmalan arasında, çok önem verdiğı amaçlanndan birinin de, Eü'lerin (Hitit'lerin) Türk asülı olup olmadıklarının beürlenmesıydi. Ataturk bu amaçla kıtaplar okuyor, Tarih, Dil Kumltayları topluyor, Anadolu'da arkeoloji kazüan yapılmasını istiyordu. Yine bu amaçla, Ankara'da bir Fakülte kurmuş, bu Fakülteyi, özellikle, Sumeroloji, Hititoloji, Sinoloji, Hindoloji, Arkeoloji, hatta Antropoloji bolümleriyfe donatarak komşu ülkelerin tanhlennden, kaynaklanndan yaıarlanıp, TUrk Dili, Türk Tarihi Uzerinde izler bulmaya, bılgiler toplamaya çalışıyordu. Yine bu amaçla, Turk Tarih, Türk Dil Kurumlan'nı düzenleyebilmek için, özel masraflanndan esırgediği parasını, bir bankada biriktirerek, bu kurumlara bağışlıyordu. Batılıların yaptıklan araştırmalara göre Anadolu'da, Mezopotamya'da, Batı İran'da altı kavim, Türkçegibi "agglutınant" denen "bitışken" özellikte bir dil kullanıyordu. Bu kavımler şunlardı: Sümer'ler, Gud'lar, Kas'lar, Hurri'ler, Elam'lılar, ProtoHatti'ler. lsa'dan önce, (dört bin üç bin) yıllanndan başlayaıak, Guney Mezopotamya'da, dunyanın ilk uygar devletini kurup, ılk yazı dıli olarak kabul edilen Sumerceyi kullanan ve yine dunyanın ilk uygar topluluğu olarak bilinen Sümer'lerdır. Ataturk, böyle bir uygarlığın sahipleri Sümer'lerin, Turk asıllı olduğunu yuce görüşü ile seziyor, ispatlanmasını istiyordu. Ataturk'ün işaret ettiği bu yüce amaç gerçekleşmiştır. Sümer'ler, Turk asıllıdır ve Sümerce Türkçedir. (Bk. Prof. Dr. V. Hatiboğlu, Türk Tarihinin Başlangıcı, Türkoloji Dergisi, cilt VIII, DTCF, Ankara 1979). isa'dan önce (üç bin iki bin) yıllan arasında Kuzey Mezopotamya'da yaşayan Gud'lar da Turk asıllıdır. Krallannın adlan da Türkcedir. (Bk. Aynı Kaynak.) Kas'ların, tsa'dan önce, (iki bin) yıllanndan başlayarak, Mezopotamya'da, Babil'de yaşadıklan biliniyordu. Kas'lar, Babil'de Üçuncu Babil Hanedarunı kurmuşlar, çoğunun adı Türkçe olan ünlü krallan, altı yüz yıl, bu yörelere egemen olmuşlardır. Kökenleri bilinmeyen Kas'lann Türk asıllı olduklannı ılk kez, 1978 yılında, 11 Mart tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayınlamıştım. Bu konu devlet yayınlan ile de doğrulanmıştır. (Bk. Basın Yayın Genel Müdürluğü Yayını News POT, Ankara 15 April 1983). Büyük bir olasılıkla Turk asıllı oldukları sanılan Proto Hatti'ler, lsa'dan önceki iki bin yılından çok önce, Anadolu'ya yerleşmişler, Kastamonu yörelerinde yaşayan Turk asıllı Gas'larla uyum sağlayarak. şehir krallıklan kurmuşlardır. Proto Hatti'lerin merkezı, Boğazköy yakınlarındakı Hattuş kentiydi. Bunlann bıraktıklan belgeler henuz çözülmuş değildir. Ancak Proto Hatti'lerin durumlan, dillerinin bıtişken özelliği kendilerınden sonra bu bölgelere egemen olan Hitit'lerin (Eti'lerin) bıraktıklan çıvı yazılı tabletlerden, anıtlardan anlaşılmaktadır. HİTtT'LER (ETt'LER) "Hitıt" adının " H i t " bolumu Batılı araştırmacılarca, Kutsal Kıtap Tevrat'tan alınmıştır. "Kassit, Hunit" gibi "Hittit / Hitit" terimleri türetılmiştir. tsa'dan önce, iki bin yıllanndan başlayarak Anadolu'ya yerleşmeye çalışan Hiut'ler, bir gece baskını ile, Hattuş'taki Proto Hatti'leri yenmişler, kenti yakıp yıkarak Anadolu'da egemenliklerini kurmuşlardır. İsrail Oğullan, Hitit'len yakından tanunışlar, Tevrat'ta, Hitit'lerle ilgili bilgıler vermişlerdır. İsrail Oğullan, Tevrat'ın birçok yerinde, "Hat oğullanndan paramızla tarla aldık ve kutsal ölulerimızı, bu tarlanın içindeki mağaralara gömdük" demişler ve Kuzey Suriye'de Hat'larla (Hitit'lerle) olan yakın ilgılerini beürtmişlerdir. İsrail oğullan, Mısır'dan çıktıktan sonra kuzeye göç ederlerken, Türkleri de tanımışlardır. "BaalBek" yöresine egemen olan Subar oğlu (Tsuppor oğlu) Balak'tan, güneyindeki soydaşı Balam'dan, kendilenne zarar vermeden topraklarından geçmek için istekte bulunmuşlardır. Tevrat'ta, Hitit'lerin adı birkaç biçimde geçmektedir. " H i t , Hitt, PENCERE Estağfurullah... 19 MA YIS 1984 Kimi yerde ve zamanda Frenkçe bir sözcüğe cankurtaran simidi gibi sarılırız. Kadın çamaşırı satan bir mağazaya gıren müşteri yüksek sesle sorarsa: Sızde kadın donu var mı? Yadırganmaz mı? Külot. sutyen ve benzeri Frenkçe sözcükleri kullandığımızda daha terbıyeli olduğumuzu sanırız. Arapça ve Farsça da Frenkçe gibi imdadımıza yetişir; çiş demek kabalık sayılır, idrar demek incelik. İnsan bedeninin kimi organlanndan söz açmak da terbiyeye aykırı görülüyor. Cinsel organları bir yana bırakalım, nice sıkılgan insan konuşurken ayağından, elinden, midesinden utanır: Affedersinız ayağımda bir çıban çıktı.. Affedersiniz midem bulanıyor... Ne var ki bu tür anlamsız görgü kuralları değişmeye başladı. Artık dergilerde, gazetelerde, televizyonda, sinemada, külot ve sutyen reklamından geçilmıyor. "Don" eskıden ayıp bir çamaşırdı; şımdi her yerde sergileniyor, doğal karşılamyor, yadırganmıyor. Adamın biri mağazaya girmiş, duyulmayacak kadar hafif sesle tezgâhtara sormuş: Affedersıniz külot var mı? Satıcı: "Affedersiniz külot" yok, demiş. Size başka marka verelim mi? * Affedersiniz sözcüğünü konuşurken olur olmaz yerde kullanınz: Affedersiniz bizim köpek dün evden kaçmış, aradık aradık bulamadık... Sığır, oküz, köpek, manda, eşek gibi hayvanlardan söz açarken affedersiniz demek ne anlam taşıyor? Ayıp şey mı köpek, eşek, öküz demek? Çışe idrar, dona külot demek bizi ne denli kıbarlaştırıyor? Böyle konuşmalarda dınleyen de zor durumda kalır; çünkü "affedersiniz"in karşılığı "estağfurullah"tır. Affedersiniz ayağım... Estağfurullah.. Affedersiniz nasırım.. Estağfurullah.. • Ayak, nasır, don, çış, sığır, eşek gibi sözcüklerin yanı sıra şimdi kimi siyasai ıçeriklı sözcükleri kullanmak da ayıp sayılmaya başlandı. Artık devrım demıyoruz, inkılâp diye Arapçasını kullandık mı rahat ediyoruz: Affedersiniz devrim... Estağfurullah.. "Sendika, grev, sosyalizm" de ayıp sözcüklerdendir. Sosyalizm ne demek? Haydi sosyal demokrat, ya da sosyal demokrasi diyenlere ses çıkarmayalım; ama ondan ötesi utanmazlık oluyor. Ne yapmalı? Sosyalizm yerine "iştirakiyyun" diye Osmanlıcasını mı söyleyelim? Ya karşımızdaki hemen yapıştırırsa: Estağfurullah.. • Bizim çok partili rejimin görgü kuralı "affedersiniz" ile "estağfurullah" arasında dolanıp kıvranıyor. Demek ki kırk yılda buraya gelebildik; konuşurken utanıyor ve çekingenliğimizi vurguluyoruz: Affedersiniz demokrasi... Birlsi çıkıp uyarabilir. Bizde "affedersiniz demokrasi" yok, size daha münasip bir marka verelim. OKTÂJf AKBAL EVET7HAYIR "Uyanık Bulunun Ey Türk Gençleri..." OKURLARDAN Beşyüzevler'de telefon tıkanıklığı tstanbul'un Gaziosmanpaşa santraline bağlı Beşyüzevler'de telefon tıkanıklığı doruk noktasmda. Süper tercihli telefon müracaatları ile basın tercihli ve diğer tercihli telefon müracaatları 1 yüdır karşılanamıyor. Ulaştırma Bakanı Veysel Atasoy bundan bir süre önce bir açılifta yaptığı konuşmada, bazı semtlerde telefon tıkanıklığı olduğuna işaret etmis, bu tıkanıküklann bulunduğu semtlere öncelik tamnacağını açıklamışn. Acaba Gaziosmanpaşa santral sahasmdaki tıkamklık bugüne kadar Saytn Atasoy'a iletilmedi mi? Söz konusu santral sahasına giren Eski Edirne Asfaltı uzerinde çok sayıda süper tercihli telefonlar ile basın tercihli, doktor, eczane ve sağlık kıtruluslan gibi öncelikli telefon talepleri karşılanmahdır. ESKt EDİRNE ASFALTI ÜZER/NDEKİ BEŞYÜZEVLER SAKİNLERİ görevi doğduğum mahalde umuma açık bir kütüphane yapmak, yasatmak, mezarlanmızı korumaktır. Bu isteğimize Millî Eğitim Bakanlığı mani olmakta ve Milli Eğiümin, burokrasi işlemlere bağlı Milli Eğitim Vakfı'na şartlı olarak katılmayı tavsiye etmektedir. Yasalarımız bize Özel Vakıf kurmaya müsaade etmez mi? tlgililerin cevaplandırmasım dilerim. AHMET SERDAR BALIKESİR sıkıntımız yok. Ama gelin gorün ki yanm tonluk sudan en az yarım kilo çamur ve talaş çıkıyor. Çeşmeden alınan suda, ilk bakısta bir şey görülmemekle birlikte, su dinlendirmeye alındığında veya kaynatüdığında, suyun içinde bulunan bu artık madde dibe çökerek ortaya çıkmaktadır. Suyu dinlendirmeden veya kaynatmadan kullanan aileler, bu kirliliğin farkmda olmadan suyu bu şekilde içmektedirler. Yetkililerden rica ediyoruz. Yuzbinlerce insanın kullandığı bu suyun sağhğa ne denli zararlt olduğunu araştınp görerek, tedbir almahdırlar. BİR GRUP BEŞYÜZEVLER SAKİNt "Yıl, 1919, Mayısın on dokuzu Uyanın Samsun'lular! Uyumak, ölüme eş Dirittin ruhunuzu Ufukta bir gemi vaıi" O gemı geldi, yanaştı, Mustafa Kemal Paşa Anadolu'ya ayak bastı, Havza'ya, Amasya'ya, Erzurum'a, Sivas'a, oradan Ankara'ya geldi. Bir ulusun tüm umudunu, güvenini günden güne daha da güçlü, daha da yaygın, daha da derin bir sevgiyle taşıyarak... Bugün 19 Mayıs... Şiirler okuyorum. Behçet Necatigil'in düzenlediği, TDK yayınlannda çıkan bir daha basılır mı bılmem! 'Ataturk Şiirleri' krtabmı... Celâl Sahir Erozan'ın o unutulmaz şiiri: 'O Geliyor". "Fakat bu gemi niçin böyle yavaş geliyor? Acaba yoiu mu az, yoksa yukü mü ağır? Bu gemi umut yüidü, inan yuklu, hız yvktunen baş geliyor Bir baş ki gökler gibi bir küme yıldrz yüMu(Arkosı 11. Sayfada) Özel Vakıf kurulamaz mı? Çocuksuz evüyiz, ebediyete göçünce arkadan bizi anacak kimsemiz yok. Amlanmm yasatmak için menkul ve gayri menkulumüzu özel bir vakfa bağlanuş bulunuyoruz. Vakfm Içnıe sııyumuz çamur ve talaşlı Bizler hüçükköy'e bağlı Beşyüzevler sakinleriyiz. Su Yaz. Vakko'da. Güneşli, denizli, sıcak günler için yaratılan bir Gömlek Koleksiyonu. Şıklığın ve rahatlığın olağanüstü bileşimi: Vakko'da. "Moda Vakko'dur1 Burada birkaç ömeği yer alan Vakko Gömlek Koleksiyonunu Vakko Mağazaları ile yurdun dörtbir yanındakı seçkin tuhafiyecilerde görebilirsiniz.