16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 MAYIS 1984 • * + * HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/U "Bankerler (Baştarafi 1. Sayfada) de vatandaş bir kuruş dahi parasını alamadı, ama devlet, hiikümet, emniyel, hatır gönül sahibi yanında adliye ileri gelenleri ile yerallı dünyasının adamlan, hem kendi paralannı hem de yakınlanmn paralannı faizleriyle birlikte aldılar. Bu toplantıda alanlann kimler olduğunu söylememe izin verilmedi, ama nasıl aldıklanm söyleycbilirim. Zoria Emniyet MüdürlttğU'ne ya da bilmedigim yerlere lam 238 kez götüriilerek, tehditle ve benzeri yöntemlerle bizlerden paralannı aldılar. Bu yalnız bana değil bütun bankeriere yapüdı. Bir banker bunu tüm açıkhğı üe söylerken bu toplantı sadece Ctımhuriyet Gazetesi'nde çıkmış, ancak kimseden bir ses gelmemiştir. Şimdi açıkça söylüyoruz. Cumhuriyet Savcılığı olarak bu çirkin, akıl almaz iddialar su yüziine çıkarılmalıdır. Bankerlerden paralannı, devleti ve adli yetkilerini kullanarak. emniyet kuvvetlerini istLsmar ederek geri alanlar kimlerdir? YARA ALDI Bankerzede Üst Komitesi Başkanı Kamil Çağlayan, bu açıkoturuma katılanlar aracıhğı ile bu iddiaların kulaktan kulağa tüm bankerzedelere yayıldığını da kaydederek şöyle dedi: "Bu iddialar nedeniyle halkın giivendiği devlet, mahkemeler, emniyet kuvvetleri yara almıştır. Biz, paralannı bu tiir yetkileri ve giiçleri olmadığı için 2.5 yıldır alamayan ve bugün perişan, hasta, aç kalmış bankerzedelerin temsilcileri olarak, bundan sonsuz üzüntü duyuyonız. Bu durumun bir an evvel açığa çıkarılması için de kamuoyu öniinde Cumhuriyet Savcılığı'na açtkça suç duyurusunda bulunuyonız." Çay stoklan Uç yıl önce denize (Baştarafi 1. Sayfada) dürlüğü yeıkilileri, çay sıkıntısının "mutlaka" çözüleceğini söylerken, Tekel İstanbul Başmüdürlüğü yetkilileri, çay sıkıntısından kendilerinin sorumlu olmadığını bildirdiler. Tekel ilgilileri, ÇayKur ilgililerinin Tekel'in dağıtımda yeıersiz kaldığı şeklindeki iddialannı kabul etmediler. İstanbul'un günlük çay ihtiyacının 7080 ton olduğunu belirten Tekel yetkilileri, ellerine günde 20 ton çay geçtiğini bildirdiler. Tekel bayileri de, kendilerine çay geldikçe "pcyderpey" bakkallara verdiklerini söyleyerek, "Çay yokluğu söylentileri çıkınca millet başımıza üşiiştii" dediler. BAKKALLAR Çay yokluğundan en çok etkilenen ve vatandaşla "muhatap" olan bakkallardan Salih Acar, "Günde 10 kilo çay satıyordura. Şimdilerde ancak beş kilo alabiliyonım. Bu kime yeter ki?" derken, bir başka bakkal Tevfik Öney şöyle dedi: "Piyasada olmayan, herkesin aldıgı ucuz çay. Örnegin, Tomurcuk çayı bulunuyor." İstanbul Bakallar Dernegi İkinci Başkanı Muammer Çay ise yokluktan Tekel'in dağıtım sistemini sorumlu tutarak, "Kiloluk poşet vereceklerine, 100'er gramlık paket verseler, sıkıntı olmaz" şeklinde konuştu KAHVEHANELER Türkiye'de gundelik toplum yaşantısının aynlmaz parçalanndan olan "kahveye gidip bir çay içmek" de çay yokluğu nedeniyle tstanbul'da "tehlike"ye girdi. İstanbul'da bazı kahvehaneler çay servislerini durdururken, bazıları da çay servisini kaldırma noktasına geldi. Küçük Langa'da kahvehane işleten Halit Çiftkaya, "Elimde iki kilo çay kaldı. Pazartesi çay alamazsam, servisi kaldıracağım" dedi. Laleli'deki Hacıbozanoğlu Pastanesi ilgilileri ise, çay servisini durdurduklannı açıkladılar. Pastane ilgilileri ellerinde kalan çayla ancak, kendi aralannda "idare" ettiklerini bildirdiler. Tophane'deki bir kahveci, Osman Darga da, bakkalların stok yaptığını öne sürdü Görmeyen gözlerin ip zarar görüyor. Konuşmamızda Uk önce neşesi dikkatimizi çekiyor Kübra'nın. Hatta fotoğrafı cekilirken hemen saçlarını da düzeltmeyi ihmaJ etmiyor. "Biz görmezler, istedikten sonra berşeyi yapanz aslında" diyor Kübra. Kübra, yaptığı iş için ayda 21 bin 55 lira maaş da alıyor. Ayrıca sigortalı. Izmir Görmeyenler Derneği'nde çahşıyor. "İnsanın emeğinin karşılığında para kazanması, yaplıgı şeyin begenilmesi ne kadar güzel" biçiminde konuşan Kübra, şöyle sürdürüyor sözlerini: "Şimdilik beş kişi çalıştık. Ancak bu alanda ileride bir atölye de açılması soz konusu. O zaman çok daha fazla kişiye iş olanağı çıkacak. Kendi parasını kazanabilecek görmezler." "7 yaşından sonra bir haslalık nedeniyle görmez olduğunu soyledin. Peki gözlerinin iyileşme olanagı var mı?" diye sorduğumuzda ise, "Hayır yok. Hep böyle kalacağım" yanıtını alıyoruz. Ama bunu söylerken hiç üzgün durmuyor Kübra. Bu gerçeği artık kabullenmiş görünüyor ve şunlan söylüyor: "Aslında Uk defa gözlerimde bu haslalık cıktıgında, yani göz sinirlerinin korunması, iyileşemezsem kendimi öldurünim diyordum. Cözlerim I8'imde iyice görmez olunca d* ae yapacagımı şaşırdım. Ama artık şunu anladım; mutluluk çok farklı bir şey yeni insan görmese de mullu olabilir. Bu da kişinin kendi kendisiyle banşık olması ile mümkün. Dış şartlardan çok, insanın kendi içinden gelen bir şey." Görmeyen gözler. karanlık dünyalannda yaşama sevincinin mavi aydınlığını yakalama çizgisinde yürüyorlar. Bu aydınüğı yakalayamayan gören gozlere inatçasına... (Baştarafi l. Sayfada) (Baştarafi 1. Sayfada) lannda şoka sürükleyen önemli karartar almıyor, makasla çay top Gözleri görmeyenler bu işi sadece "d lannıası yasaklanıyordu. Dönüın başma bir günde toplanacak çay nuru" ile yapıyorlar. Yaptıkları gamiktarına sınır getiriliyor, 2.5 yapraklık filiz ahmında sıkı denetim zetelik ve buna benzer eşyaların move cezai uygulamalar geıiriliyordu. Bir öncekiyıla kadar ÇayKur'un liflerini de önce belleklerinde çiayor, üreticiden satın alıp fabrikada işleyemediği için denize döktüğü çay sonra da hatasız olarak uyguluyorlar yoktu. Ancak bu kez de ureticinin tarlasında zamamnda topla lar. Tüm bu elişi eşyaları yapanlarnaınadığı için yanan çaylar vardı. Çay gelirinde çok biiyük kayıp dan biri de 21 yaşındaki Kübra Kalara uğruyan, yoksullaşan üretici, öfkesini çay tarlalarmı budaya ya. Kübra, 7 yaşında geçirdiği bir rak çıkarmaya çalışıyor, Karadeniz köylüsü için yeniden büyük kent hastalık nedeniyle görme yeteneğini yavaş yavaş kaybetmiş ve 18 yaşına terde iş arama yolu açılıyordu. vardığında tamamen görmez olmuş. Denize dökülen, stokıa çürüyen kalitesiz çaya karşı önlem ola Kübra Kaya ile sergide bir koltuğa rak ÇayKur'ca aldınlan kararlarla ilgiliçelişkili görüşler ve lariış oturmuş makreme işi yaparken komalar sürüp gitti. Özellikie çay üreticilerinin çaylannın tarlada yan nuştuk. Büyük bir ustalıkla ve çevik dığı, iyi çay tanımı ve toplama kuralları ile ilgili kararların yanlış el hareketleriyle, iskeleti hazırlanmış olduğu yolundaki yakınmalarma kulak iıkandı. Bu arada çayla il bir gazetelikten paralel olarak sarkan gili daha önce bilinenlerin lümden yanlış olduğu gerçeği de ortaya makreme iplerini örüyor. Bu işi yaçıktı. Doğru dürüst bir slok dökümü yapılınca, abariılan sıok var parken aynı zamanda deseni de oluşlığının bir yıllık tükeıimden az (60 bin ton civarında) olduğu anla turuyor. Görenlerin bile büyük bir şıldı. Ama asılyanılgı, çay toplanmasında konulan yaprak veya de dikkatle, ancak hatasız yapabildikkar başına bir günde alınacak çay miktarı sınırlamaları ile, bir yıl leri bu iş için görmeyenlerin tek aracı, elleri. Makreme yapmayı nereden boyunca loplanabilecek çay miktarında oldu. ögrendiğini soruyonız Kübra Kaya'Türkiye'nin yıllık tüketimi ile bağlaniılı bir üretim, çayda kalire ya, şöyle yanıtlıyor: ve verimlilik açısından idealdi ve masa başı hesaplarına göre yeni "İstanbul Allınokla Rehabililaskurallar içinde yılda ortalama 350 bin ton yaş çay toplanacak ve yon Merkezi'nde oğrendim bu işi. 6 bundan da 80 bin ton kuru çay elde edilecekü ki, bu da saptanan a\lık bir kurs gördüm orada. Tabii Türkiye tüketimi tahmini ile uyumlu idi. Ancak hiçbir yıl hesapla ögrendiğim sadece makreme degildi. nan mikıarlarda yaş çay ve kuru çay elde edilemedi. Elde edilebilen Bunun yanında halı, kilim dokumayıllık kuru çay üretimi 50 bin tonlarda kaldı. Bu arada Türkiye 'de sı, pakel montajı, santralcilik, baçay ekim alanı, çay fabrikaları kapasiteleri ile ilgili bütun hesapla ğımsız harekel ve kişisel idare de ögrın da yanlış yapılmtş olduğu ortaya çtklt. Saptanmış katt ilkeler rendim burada." Kübra Kaya'nın gözleri daha sonden, kaliteli çay elde etme düşünden vazgeçildi. Daha 1981 yılı sonlartnda bile çay alımlarında tavizler başladı. Hem 2.5 yaprak sınırı, ra görmemeye başladıgından renk sehem de kontenjanda esneklikler yapıldı. Bu yılki kararla yeniden cimi konusunda da yaptığı elişinde kendi karar verebiliyor. Diğer arkamakasla toplamaya bile izin çıktı. Üretici yeni çay ekptı alanları için daşları ise bu iş için başkalanna dayeniden teşvik edilir oldu. Fazla denen fabrikalann durdurulan ye nışıyorlar. ni inşaatlan şimdi hızlandırılmaya çalışılıyor. Bu yıl havalar soğuk Yaklaşık bir günde bir gazetelik pgıdip yeni çay üretiminde gecikme de olunca, işte sıfir stoklu nok karabüiyor Kubra. Ama bunun için taya gelindi. Şimdi piyasada çay yok. 23 yıl önce feryat eden çay 24 saat çalışması gerekiyor. Kübra. üreticilerinin "Çay ithaletmek zorunda kalacağız. Çay yetişmez" sorduğumuz sorulan yanıtlarken, bir türünden, hiç ciddive alınmayan yakınmalarma kulak asan olına yandan da yaptığı işi sürdürüyor. Üsmıştı. Bugün bu sözlerîn doğruluğu ÇayKur'dan, dağıtımcı Tekel telik burada hata da affedilmiyor. ve bakkallara kadar her tarafta stokların tükenmesiyle ortaya çık Çünkü makreme iplere atılan bir düğümün çözülmesi güç. Çözülse bile tı. PENCERE (Baştarafi 2. Sayfada) Anılar yaşanmışla yaşanan arasındaki bütünlüğün gerçekliğini oluşturur. Yaş kütüğü taze olanın anıları da tazedir Yaş kütüğü zamanla suyunu yitirir; bir kibrit çaksan tutuşacak kadar kurulaşır. O zaman geçmişin alevlerinde ısınmak isteği yüreklerde doğar; en acı anıların bile burukluğunu yitirdiği ve tatlandığı dönem başlamıştır. Gününü yaşayamazsan, geleceğini yitirmişsen, anılanna cankurtaran simidi gibi nasıl sarılmazsın? Böylece anıların tuzağı insanın benliğini içine doğru çeker. Geçmişin nasıl güzelleşiverdiğine şaşarsın. Eski evler, eski meyhaneler, eski sokaklar, eski kadınlar, eski insanlar, eski giysiler kuytu köşelerinden çıkıp yüreğinde güncelleşirler; kör kuyunun çıkrığı gıcır gıcır anılar taşır; yaşanmış kışlar ilkyaza dönüşür; çünkü bir zamanlar kartopu oynayan seni şimdi her mevsim dönümü tedirginleştirmektedir. Bahar sarhoşluğunun kemiklerine vuran ağrısı gerçekte bir yürek sızısıdır. Anılar düşmanlarımız mıdır, dostlarımız mı? Yaşamdan yavaş yavaş soyutlanırken bizi yaşatan iç birikimlerimiz mi? Alaeddin'in gizemli lambasını her gün okşayarak geçmişe dönmeye çalışrnak, anıların denizinde kulaç atarak soluk alıp vermek, yaşanan anı yitirmek anlamına gelmiyor mu? • Sorun nerede? Anılar mı benliğine egemen olacak, yoksa sen mi onlara buyruk vereceksin? Anılarını şişire şişire balonlaştıran, sonra bu renkli balonlara tutunarak gökyüzüne yükselmek isteyen ihtiyarın çocuklaşması çoğu kişiyi gülümsetir; ama anılarını geleceğe dönük güncel yaşamında sağlıklı birikim gibi kullanmasını bilen kişi, yaşamı daha iyi tadabilir. Anıların tuzağında geçmişi güzelleştirmeye çalışırken sakın bugünkü yaşamdan soyutlanma!.. Üç gün önce ağzını kavuran biberin anısı bugün ağzını yakmaz; soğan keserken gözlerin yaşarmıştır; ama olayı anımsarken gözyaşı dökemezsin; yıllar önce yüreğini dağlayan aşkın yarası artık apandisit ameliyatının izine dönmüştür. Anıların Tuzağı... Evren: Gavur icadı diye yeniliklere (Baştarafi 1. Sayfada) "Kerpiç ev yapntak bir görenek meselesidir. Siz başlarsanız çocuklannız da kerpiç >apar. Karadeniz'de evler güzeldir, neden güzeldir? Sizden daha zengin olduklanndan değil, öyle gördüklerinden. Siz resimlerde gördüğünüz gibi kerpiç ev yapıyorsunuz. Rica ediyonım güzel evler yapın. Sizi gören de güzel ev ya. par. Böylece Türkiye kerpiç evlefden kurtulur." "Bir Türk dünyaya bedeldir" pankartlan ile karşılanan Cumhurbaşkanı Evren, Azap köyünde de "At»mdan sonra hoşgetdin" pankartı ile karşılandı. 1924 depremi sonrasında Atatürk'ün bu köye ilk geldiğinde ayak bastıfcı.yere ait bir torba toprağı hvren'e hediye eden Keramuz Dede adlı yurttaş, Cumhurbaşkanı Evren'in, "Doğru mu söylüyorsun? Bu Atarurk'üa baslığı toprak mı?" sorusuna, "Ölümü gör ki o toprak, iki gözüm aksın. Atatürk bu loprağa basmış" yanıtını verdi. Cumhurbaşkanı Evren daha sonra Muratbağı köyüne geçerek burada Kutlutaş firmasınea yapılan felâket konutlarınm temelini attı. Cumhurbaşkanı Evren'e bilgi veren Kutlutaş Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin Kocak, köye bir gun erkeklere, ikinci gün de kadınlara aynlmak üzere bir de hamam yapacaklannı söyledi. Koçak, evlerin deprem tarihi olan 30 ekimde teslim edileceğini bildirdi. Pazaroyun Çözümleri Seracı tanıma oyunu ASIM BEZİRCİ Harf çalmaca: 1. KASA ASA = K 2. FARE RAF = E 3. DON ON = D 4. İSPARİ PARİS = İ ÇÖZÜM: KEDİ Altınbulak'ta yaptığı konuşmada pahalı gibi görünen konutların ucuza çıkacağını belirten Evren, şöyle dedi: "Avrupalılar gelip sizin kepriç evlerinizi gördükleri zaman bizi küçümsüyorlar. Halbuki biz onlardan üstiinüz. Cehaletin gözü kör olsun. Traklor gavur icadı diye almadınız. Dışandan balık yumurtası getirttik, gavur lohumu diye yemediniz. Hayvanın dini olur mu? Merinosla domııı karışıktır derler, domuzla koyun hiç çiftleşir mi? Azıcık akıllı olun." (Baştarafi /. Sayfada) da dönecek. Başbakan Turgut Özalla birlikte Islâmabat a gelen 21 işadamının dışında, 17 firmayı temsil eden bir başka özel sektör grubu da Pakistan'da bulunuyor. TEHLİKE ATLATT1LAR Bir haftadır Karaçi'de bulunan ikinci özel sektör gnıbu, Pakistan Havayollan'na ait Boeing 747 tipi bir jumbo jet uçağıyla Rawalpindi'ye gelirken büyük bir tehlike atlattı. Uçağın iniş takımlarmda beliren bir azıra yüzündenşehrinüzerind? yanmsaatten fazla tur atmak zorun ;a kalan, uçak, daha sonra pilotlann ustalığı sayesinde gUçlükle alana indirildi. UGUR MUMCU GOZLEM Geceyi Erzurum'da geçiren Evren, bu sabah kent içinde incelemelerde buiunacak, akşamüstü Ankara'ya dönecek. ŞİMDİ NET FAİZİNİZ YILSONUNDA 14. MAYIS 1984 100.000T.L Mevduat taiz oranlan ihbarlı vadcsiz mevduat av ihbarlı 3 ay ihbarlı (mevduat senifalan dahil) V'adeli mevduat (mevduat scrtitikalan dahil) 6 av vadeli l vıl vadeli üyer aylık faiz (Jdemeli utsarrul mevduatı (mevduat .sortılikalan harıç) 6 ay vadeli \ıl vadeli yıllık ( ( TÜRKİYE İMAR BANKASI'NCA 14. MAYIS 1985 155.672T.L. %38 % 52 IN/fevduatınıza İmar Bankasının çağdaş 48 hizmet anlayışında %45 değer kazandınn, kazanın! %43 (Baştarafi 1. Sayfada) "Tabsosde" sosyal demokrasinin tabandan tavana doğru örgütlenmesi anlamına gelmektedir. Ancak ülkemizde işçilerin siyasetle uğraşmaiarı yasaktır. Bu yüzden sosyal demokrasinin tabandan tavana doğru örgütlenmesine "mevzuat" izin vermemektedir. jşverenlerin siyasetle ilgilenmelerine uygulamada herhangi bir engel yoktur. Bu yüzden "tabsosde" görüşü, genellikle işveren çevrelerinde hiçbir engelleme ile karşılaşmamaktadır. "Tabsosde" kendi içinde ikiye ayrılmaktadır. Yetabsosde ile estabsosde... "Yetabsosde" sosyal demokrasiyi tabandan örgütlemek isteyen yeni partiter demektir." Estabsosde" ise sosyal demokrat görüşü eski modellere göre kurmak isteyenlerdir. "Estabsosde"ler arasında da bölünmeler başlamıştır. "Estabsosde" içindeki bir akım ANAP'a katılarak "Anestabsode" görüşünü oluşturmuşlardır. Bunlar, şu anda ANAP belediyelerinde başkan ve belediye meclisi üyeleri olarak görev yapmaktadıriar. "Tavsosde" sosyal demokrasinin tavandan tabana doğru kurulması anlamına gelmektedir. Bunlara, halk arasında "teptavsosde" de denilmektedir. Buradaki "tep" eki, "tepeden inme" anlamındadır ve sosyal demokrasinin tabandan değil de tavandan örgütlenmesini savunanlar için kullanılmaktadır. HP Genel Başkanı sayın Necdet Calp'in bu görüşün ideolojik ve siyasal lideri olduğu ileri sürülmektedir. Sayın Erdal İnönü'ye gelince o da "tatavsosde" görüşünü temsil etmektedir. Bu da "tarihi tavandan gelen sosyal demokrasi" demektir. Siyasal kulislerde bu görüş "penkotavsode" olarak da kullanılmaktadır. Bunun anlamı, "Pembe Köşk'ün tavanından sosyal demokrasi görüşünu oluşturmak" diye yorumlanmaktadır. Bu iki görüşe karşı "çiçetabsosde" görüşü de savunulmaktadır. "Sosyal demokrasiyi çile çiçekleri ile tavandan tabana kurmak" anlamına gelen bu görüş, Ankara'nın temiz hava mahallelerinde" gelişmektedir. Sosyal demokrasi içindeki bir başka akım da şu kısa adla tanınmaktadır: Buttavtabsosdebirde... Bu, "bütün tavandan ve tabandan gelen sosyal demokratları birleştirmek" anlamındadır. Buttavtabsosdebirde, ülkemizde "ütopik sosyalizm" olarak da nitelenmektedir. Peki sosyal demokratların karşısındaki görüşler, ne adlar almaktadır? Bunlar da genel olarak ikiye ayrılır: Alatursağ ve alafransağ... "Alatursağ" alaturkasağ; "alafransağ" alafrangasağ demektir. Bu her iki görüş ülkemizde, "alaturka kapitalizmi" savunmakta birleşirler. Ülkemizde alaturka kapitalizm, uşşak makamındadır... Sosyai demokrasiye sağ dışında soldan da tepki gelmektedir. Soldaki tepkilerin büyük bir kısmı "gevsol"dan gelmektedir. "gevsol" geveze solcular demektir. "Gevsol" ülkemizde hiçbir siyasal akımı, hiçbir sanat yapıtını, hiçbir yayın organını beğenmezler. Bunlara "solun kocakarıları" anlamına gelmek üzere "kockarsol"da denmektedir. Geveze solcuların büyükçe bir kısmı meyhanelerde zaman geçirmektedirler. Meyhane solculuğuna, bilindiği gibi "meysol" da denilmektedir. "Meysol'da kendi arasında fraksiyonlara ayrılır: Raksol/votsol/vissol... "Raksol" rakıh sosyalizm, "votsol" votkalimonlu sosyalizm, 'vissol' 'da viskili sosyalizmdir ki, bu sonuncusu, daha çok "holdingml' olarak adlandırdığımız, holdinglerdeki eski solcuları anlatmaktadır. Son zamanlarda "gevsol"un bütün fraksiyonları altettiği görütmektedir. Geveze solcuların oluşturduğu bu koalisyonun soldaki en büyük fraksiyon olduğu gün geçtikçe anlaşılmaktadır. Gevsol, partiler üstü solculuktur, bu yüzden çok adam toplamakta, hızla ilerlemektedir. Yurt dışında çalışan Türk işçileri tarafından havale yoluyla gönderilen veya efektif olarak bozdurulacak olan dövizlerin kesin satışı suretiyle açılan vadeli mevduat hesaplan ve mevduat sertifıkalanna vadelerine göre % 4 fazla faiz verilir. Inşaat müteahhitleri (Baştarafi 1. Sayfada) bunalım yaratacağını savundu. Sempozyurnda bir konuşma yapan Inşaat Mühendisleri Odası istanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Cemil Tüysüz, "Türk toplumu evini basit bir barınak, bir dam altı olarak düşünmemekledir. Ev aynı zamanda loplumun pek çok yaşayan miıessesesinin yer aldığı ve sosyal olayların yaşandığı anlamlı bir mekândır" dedi. konut yüzölçümlerinin, konut maliyetini etkileyen faktörlerden yalnızca bir tanesi olduğunu savunan Tüysüz, arsa, kamu hizmetleri, altyapı, yapı sistemi, şantiye örgütlenmesi ve inşaat malzemesi gibi çeşitli faktörlerin de etkisi olduğunu hatırlattı. Tüysüz, toplu konutların 80 metrekarede sınırlandırılmasını istedi. İnşaat Mühendisleri Odası; Sekreter Üyesi Haluk Ayman da, "Yapının çevresi ile bütünleşen kullanımmdaki ekonomikliği iie ele almması gerektiğini" savundu. TİMSE Genel Başkanı Sami Sarı ise, "35 metrekarelik konntlar empoze edilirse, halkımız ınhi bunalırna itilmiş olur" diyerek, toplu konutların halk tarafından benimsenecek boyutlarda olmasını istedi. Sami Sarı, "Bugiine kadar gecekondu dahi yapmayan rirmaJar, toplu konut için soynnmaktadır" dedi. TÜRKİYE İMAR BANKASI T.A.S demeye hazırdır! v 3 ay ihbarlı mevduat hesabında faizlerin ilavesi ile ve faiz hadlerinde değişiklik olmayacağı kabul edilerek hesapyapılmıştir. I6.I2.I9K.1 larih vc K.V75O7 syyılı kiir.ını.ıım' vv bu k;ınıi'iuımc\v ısiiıuıckıı 1 C Mcrkc/ BunkuM'ıiuı loptt c>lı:ıı:ın ıriLMİııaı laı/ or.ınlan lıakkında (MI.I ÎIO.4) icNiy luıküınk'ri ycağııx (14.5.IVM I.ırıhııukıı ılıharcıı) .ıçıLıuık lıcsıplaıa. Baiikanıı/ca tı>yııLtıı.icak nıc\tiu.ıl laı/ onıııkırı hıljüknnı/c Miınılnuıştıır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle