Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
FUTBOLU1V AXÂK IZLERI 2 Baba Hakkı Beşiktaş'ın nasıl kontu olmuşsa, Çengel Hiiseyin de emekçisi olmuş; o nasıl kulübü sırtında taşımışsa, öteki de ayaklarında taşımış. Karşı karşıya oturuyorlar. Baba, nasıl as bir futbolcu gibi kasılıyorsa, Çengel de sanki takımda bir futbolcu gibi, uslu, saygılı, edepli oturuyor. Ustaçırak üişkisi simgeleniyor, hiç bozuLmamış. Izmir'den, bir maçtan dönüyorlarmış. Baba Hakkı'nın keyfi yerinde, eşref saatinde. Çengel yanına yanaşmış, usulca, edepli: "Baba," demiş. 'Kulüpten aldığım 40 lira baaa yetmiyor. Yönetkilere söyle de biraz zam yapsınlar!" "Olur," demiş, Baba Hakkı, "Yöneticilere soyliyeyim de beş lira arttırsınlar." Hep birlikte gülüşüyoruz. Fenerli Halit (Deringör), beş lirayı altına vuruyor: " O zaman altın 35 lira olduğuna göre, yedide biri eder, o da bugünkii parayla üç bin lirayı bulur." "Gene uç bin lira zam yapmışız, fena mı?" diye şaka ediyor. Avukat Erdal, "Üç bin lira da olsa, üç bin lira bugiin bir para mı?" Olana değıl tabii, olmayana gene bir şeydir. Çengel Hüseyin'in oyunlarını hatırlanm. Adı üstünde, çengel gibi bir futbolcuydu. O dönemin oyun kurallan içinde, savunmada oynar, çengel gibi, ayaklara takılır, kale önünde futbolcu uçurmazdı. Yazgıda futbolun yıldızlan gibi emekçileri de vardır, Hiiseyin onlardandı. "Antrenmana çıkardık," dedi Çengel Hiiseyin, "Hava karanr, göz gözü görmez, öyle donerdik. Oyle degil mi Baba?" "KUŞ UÇURTMUYOR" "Öyle," dedi. "Bir gün bir rnaçta idik. Aman, Hiiseyin dayan, dedim. Savunmayı tutuyor Hiiseyin, kuş uçurtmuyor. Doksan dakikayı çıkardı. Talum kazandı. O zaman, santra çizgisinin kıyısında sırayla durur, şaşaşa çekerdik. Bir de baktım, Hiiseyin yıkılmış kalmış. Nefesini ancak o kadar koruyabilmiş. Çok çilekeş bir oyuncu idi." Çengel Hiiseyin, 1918 Istanbul doğumlu... Futbola Kadırga'da başlamış. O zaman federe futbolcu (federasyona bağlı), federe olmayan futbolcu var. Aynmı böyle yapıyorlar. Hüseyin Kadırga'da federe dışı oynamış. Federe futbolculugu, 1933'te Beşiktaş'ta başlıyor. Demek, lS16'smda... Beşiktaş'a girmesinde Nazun aracılık etmiş. Bir ara kızrruş, Vefa takımına da gitmiş. Gidişi bir yalan, bir iftira üstüne... Sözde kulüpten bin lira istemiş, onlar da 800 lira vermek istemişler. O da paraya da CUMHURtYET/8 10 MA YIS 1984 MEHMED KEMAL POLTTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Müstehceni Tartışma... Gazete okumaya başladığımdan beri sürup giden tartışmalardan biri de müstehcenliktır. Kimler bu yüzden mahkemelere düşmedi, kimler yargılanmadı!.. Filmde, romanda, yazıda, resimde, şiirde, fotoğrafta, nerdeyse keman sesınde müstehceni arar dururuz. Bulduk mu? Erinde gecinde bulacağız. İlk aklıma gelen Afrodit'ten ötürü açılmış olan müstehcen davasıydı. Bilirkişinin durumu davanın boyutunu belirlemişti. Bunu niceleri izledi. Bellegimi zorlasam çoklarını bulurum. Şükür diyelim, bugünlere geldik. Bir derginin düzenlediği müstehcenlik toplanttsına konuyta ilgili bırçok kişi katılmış. Benim ilkin ilgimi çeken, basın savcısının, "Çıplaklık tahrikedicideğilse sorun yok" demesidir. Eskı savcıları düşünüyorum, nerdeyse pertavsızla çıplak resimler arasında müstehcenlik ararlardı. Şimdi çoktan emekliye ayrılmış, hadi adını söylemeyeyim bir savcı vardı ki, yoksa da müstehceni arar bulurdu. Torunlan bilseler, dedelerinın TV filmlerindeki yatak sahnelerinı seyrederken nasıl da kınarlar! Toplantıya kıdemli bılirkişi Prof. da katılmış. Hiç değişmemiş kıdemli bilırkişı Prof dostumuz! Hemen klasik tanımı yapıştırıyor: "Halkın ar ve haya duygulannı tahrik eden şsyler..." Kaldı mı ar, haya üstat? Hâlâ ar ve hayayı fotoğraflardaki görüntülerde arıyorsan bonjur! Günaydın! Eski çamlar bardak oldu derler ya, doğrudur. Eski müstehcenlerin de pabuçları çoktan dama atıldı Küçücük çocuklar ekran başlannda neler seyretmiyorlar, ne sorular sormuyorlar. Müstehcen, bizde herkestn bıldığini herkesten saklama gibi anlaşılmıştır. Hiçbir çocuğu leylekler getirmiyor artık, hıçbir çocuk da leylek masalına inanmıyor Çocuğun nereden geldiği ve nereye gıttığı bellıdir. Plajlardaki çıplaklığın müstehcenliği her şeyin ortada olmasmda değil, vücut yapıları çırkin olanlardadır. Tıkına tıkına yemiş, şişmış olanlann ortaya koyduklan çirkin görüntüden daha müstehcen ne olabilir ki!.. Diyor ki kıdemli bılirkişi Prof. konuşmasında: "Cinsiyet uzvunun üstunü çok küçük bir parça ile kapatırsanız müstehcendir." "Peki, büyük bir parça ile kapatırsak?" "O zaman değildir." Ondan sonra öyle konular koyuyor ki ortaya, onlara benzemeyenler demek müstehcen olmuyor. Vallahi bravo, epeyce ilerleme var. Müstehcen saydıkları kadınla erkeğin yapışık durumlarda görünmesi, mastürbasyon resimleri, iki kadının bırbirini doyurucu olarak görünmesi... Eh, bu kadarını, bunca ilerleme karşısında biz de kabul edelim. Acaba siyasal suçlamalarda da verdiği bılirkişi raporlarında böyle ilerleme oluş mudur? Dileyelim ki olsun!.. Bilirkişi raporlarının birbirini tutmadığı görülüyor Açık resimler basan dergiierin sorumlu müdürleri için davalarda bilirkişi raporlarının uyarıcı, tanımlayıcı olacak yerde şaşırtıcı olmaları dikkati çekiyor. Nilekim. sorumlu mudürler basın savcısından soruyorlar: "Çıplak kadın fotoğraflarının göğüsleri üstüne çizilen bantın yasal zorunluluğu var mıdır?" "Hayır Açık göğüslere bant koymanın yasal zorunluluğu yoktur. Kadının tamamen çıplak olduğu hallerde herhangi bir tahrik edicı hareket yoksa, ifade masumsa sorun yoktur." Yalçın Pekşen dostumuz, çıplaklığa yasal sınır konmamasından yanadır. Bu görüşünü kanıtlamak için de şöyle bir örnek veriyor: "... Bundan elli yıl önce kadın saçının kılı müstehcen sayılırken, bugün cinsel organiarı çerçeveleyen kıllar müstehcen sayılıyor. Elli yıl içinde hangı kıldan hangı kıla gelindi. Yasal sınır kalkarsa isteyen istediğini nasıl olsa e/ altından buluyor, sağlıyor, bu da aşılır, düze çıkılır." Müstehceni hep seks olgulannda arayanlar çoğunluktadır. Oysa müstehcenin seks ilişkısi ile ilgisi olmaması gerekır. Soruna tarihsel açıdan geniş boyutlarda bakacak olursak din kitaplarında müstehceni ve yasağı görmüyoruz. Sınırlama, yasaklama, tarihin eski günlerinde yoktur. Zaman zaman olmuşsa tarihin gerilemesınde olmuştur. Bugün için dinlerin, dinleri sömürenlerin ağır baskısı arada bir kendini göstermiştir. Yasaklar, engellemeler, sınırlamalar, seks sömürüsü, pornografik eğilimler önlenebılır. doğal ilişkiler öne çıkanlırsa müstehcenden kurtulmanın yolları açılır. Doğada olandan ve doğaldan hiçbir zaman korkulmamalıdır. Gün ılerledikçe her şey gibi bundan da kurtulma vardır. GENÇ KUŞAK BİLMİYOR Gençler bilmiyorlar ama, yaşı 40SO'nin üstünde olanlar, dikkatüce bakaklannda Çengel Huseyîn'i tamyorlar. Unutuünak"ÇENGEL" KUPA ALIYOR htanbul şampiyonu Befiktaj'm on biri. O yjUarm İstanbul Vali ve Belediye Başkam Lütfü Kırdar, tan gelen burukhtk gözlerinde buğulanıyor. şampiyonluk kupasım Çengel Hüseyin 'e verirken. Bütün rakip futbolcular, onun "çengel" ayuklarına takthrdı Çengel Hüseyin: Bugünkü futbolcıılar, halka hiç bir şey vermiyorlar" ^ Bana Vefa'dan üç bin lira teklif eîtiler. Beşiktaş'ın Umumi Kaptanı Mebus Nazmi Bey vardı. Ona söylemişler bunu. 'Biz o parayı veremeyiz. tsterse gitsin. Ancak 800 lira verebiliriz. Biz onun genç, zinde yaşından yararlandık, ihüyarlığı Vefa'nın olsun' demiş. Çok bozuldum. Vefa'nın antrenmanlannda herkes 1 tur atsa ben 5 koşuyordum ... yanamamış ayrılmış. "Vallahi yalan, billahi yalan... Çok agınma gitti bu dedikodu." Baba Hakkj gülüyor, ne yalan lıyor, ne doğruluyor. Bir sfenks gibi kuruluyor, böyle sözlere kanşmıyor. Çengel Hüseyin okuldan aynlınca bütün umudunu futbola bağlamış. Varsa futbol, yoksa futbol. Bir gün Katır Cemil, Şükrii Gülesin, karar veriyorlar, Fransa'ya gitmek istiyorlar. Belki orada oynar, haklarını alırlar. tkisi pasaport çıkanyorlar, Çengel'in pasaportu çıkmıyor. Burada talihsizlik. Sonra bu gidiş duyulunca alaya alıyorlar. Katır Cemil öyle kınyor ki, Baba Hüsnü'nün yüzüne tükürüyor. Sonra üçüne de yuzer lira para veriyorlar, dargınlık bitiyor. "Şükrü'ye para veriyorlar mıydı?" "Şükrü işini bilirdi. Bizden habersiz 5060 lira alır, yolunu bulurdu. Vefa'ya geçerken bana üç bin lira verdiler. O zaman için çok iyi bir para..." "Bari değerlendirebildin mi bu parayı?" diye sordu Avukat Erdal. "Eb, degerlendirdim. Hem de çok iyi degeriendirdim." Ne yaptın?" Yanıtlamadı, sustu. ÜÇ BİN IİRALIK TRANSFER "Muhasebeci Seyfi ağabeye dedim ki, Seyfi ağabey.'bana BİR TRANSFER ÖYKÜSÜ Bizim zamammızda futbol, futbol diye oynanırdı. Öyle şikefılan yoktu. Bir kez Fenerbahçe ile oynuyoruz. Bakıyorum kimse gol atmıyor. Topu alıyorlar, kalenin önüne geliyorlar, kaleciye bırakıyorlar. Ne oluyor diye sordum. Kimse bir şey söylemiyor. Ikinciyarıda anladım, biz Fener'i yenersek, Galatasaray şampiyon olacak, onun için bizimkiler gol atmıyorlar. Çok ağırıma gitti. Hüngür hüngür ağla dım. Vefa'dan üç bin lira veriyorlar. Ya öyle mi, niye gitmiyorsun? Böyle bir para veri> orlarsa, söyle ikimiz birden gidelim. Umumi kaptan mebus Nazmi bey vardı. Ona demişler ki, Çengel üç bin liraya Vefa'ya gidiyor. Biz o parayı vereme>iz, isterse gitsin. Ancak, 800 lira veririz, bir lira fazlası yok. Biz onun genç, zinde yaşından yararlandık. thtiyarlığı Vefa'nın olsun, demiş. Bunu ben dınduğum gibi V'efalılar da du>muş. Artık iş başa dıişmuştu, ihtiyar demesinler diye var gücumte çabşıyordum. Öyle bir top oynuyordum ki, herkes bu Çengel Hüseyin'e ne oldu, delirdi mi, diyordu. Antrenmanlarda herkes iki tur atı yorsa, ben beş tur atıyordum. öyle çalışıyordum. Butun futbol hayatımda aldığım para bu üç bin liradır. 1937 yılından 1952 yılına kadar aldığım para hepsi budur." Hakkı Yeten (Baba) gülüyor: "Enayilik etmişsin." "Öyle deme Baba, çok ağınma gitmişti. Ne demek gençliğini biz yedik, ibtiyarlığı onlann olsun!.." Kulübün o yıllarını düşünüyorlar. O zaman kulübün çevresinde zengin adamlar yokmuş hep garibanlar varmış. Beşiktaş'a o zamanlar gariban takımı, arabacı takım derlermiş. Şimdi "arabacı takımı değil, arabalılar takımı" olmuş. Hep birlikte gü SOSYAL SİGORTALAR KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN YAPI ÎŞLERİ İLANI VIDeOTH!QUE Dünya sinemasının scçkin örnekleri Türkiye çapında sınırlı sayıda bayilik verilecektir. Germencik Sok. No. 4 Bebek İstanbul Tel: 165 62 31 20MAYIS1984 PAZAR GÜNÜ Darüssafaka'mızın pilav günü'nde buluşalım EDEBİW NESJNVAKFI DARÜŞŞAFAKA' LILAR DERNEĞI 1 Eksiltmeye konulan iş TARSUS HASTANE BÎNASI inşaatı olup, ilk keşif bedeli 1983 yılı Bayındırhk Bakanhğı Rayiç ve Birim fiyatlanna göre 866.000.000. TL.dır. 2 Eksütme 21/5/1984 tarihine rastlayan Pazartesi günü saat 16.00'da Ankara S.S.K. Genel Müdürlüğü 2 No'lu Satınalma Komisyonu'nda mutehavvil birira fiyat esası üzerinden kapalı zart usulu ile yapılacaktır. 3 Isteklılerin bu işe aiı ihale dosyasını Ankara Adakale Sok. No: 30'da Genel Müdurlük Yapı Işleri Dairesi Başkanlığı Keşif ve ihale Şefliği'nde nıesaı gılnleri incelemeleri mümkündür. 4 Eksiltmeye girebilmek için isteklüerin; a) llan carihinden sonra ahnmış Ticarel Odası belgesini, b) 2Î.900.000. TL'lik geçici teminatını, c) Yeterlik belgesini, kapalı zarflanna koyacaklardır. 5 Yeterlik bclgesi alınma şeklı; a) İsteklüerin en geç 15/5/1984 Salı gunu mesai saati sonuna kadar bir dılekçe ile S.S.K. Genel Müdürlügü'ne müracaat etmeleri (ır.uracaatta umumi evrak kaydı muteberdir. Telgrafla müracaat kabul edilmez) ve dilekçelerine, b) Bayındırlık Bakanlığı'ndan ahnmış (A) grubundan müleahhitlik karnesi asiıru, nocerden tasdıkli suretini, c) Münhasıran muteahhil olarak önemli bir saglık tesisi inşaatı ve>a en az keşif bedelinin 2/3 kadar önemli bir bina (kapalı alan) inşaatını tamamlayıp, kabullerini yaptırmış olduğuna dair ilgili daireden alınmış belge asıllannı veya noterden tasdikli suretlerini, d) Noterden tasdikli anılan iş için yapı araçlan, teknik personel (lnş. Müh. Mimar, Mak.Müh. ve Elk.Müh.) taahhüt bildirilerini, e) Mali durum bildirisini ve banka referans mektuplannı, 0 Istekülenn şirket olması halinde şirket tuzügünün ilan edildiği Ticaret Sicil Gazetesi'ni, g) Bu işin şantiye şefliğini ve fenni mesuliyetini yapacağına dair bir mimar ve inşaat muhendisınden alacaklan noterden tasdikli taahhüt beyannamesini, h) thaleye iştirak edecek muîeahhitler inşaat mahallini ve özel şartnamede belirtilen ihzarat malzemeterini görduğunu ve ihzarat malzemelerini özel şartnamede kayıtb hususlar muvacehesinde teslim alıp, kullanacağım inşaat mahallindeki noterden taahhut edecegi belgeyi. i) Kurum Keşif ve ihale Şefliği'nden alınan dosya tetkik belgesini eklemeieri lazımdır. 6 1983 yılı Bayındırlık Bakanlığı Birim Fiyatlan ile hesaplanan I. keşif özeti, 1984 yılı birim fiyaîlan ile değerlendirilerek kesın teminat bu bedel üzerinden alınacaktır. 7 Firmalann kurumumuzia olan münasebetlerinde, kendıleri veya noter manfetiyle yetkili kılacakları temsilcilerinin muhatap olması gerekmektedir. Firmalann daha önce yeterlik belgesi vermiş olması bu ihaley bağlamaz. 8 Istekülenn bu ise ait ihale dosyast ve ilan hukümlerine göre tanzim edecekleri teklif mektuplannı eksiltme gunu saat 15.00'e kadar makbuz mukabilinde S.S.K. Genel Mudürluğu, Mithatpaşa Cad. No: 7 Sıhhiye/ANKARA 2 No'lu Satınalma Komisyonu Başkanlığı'na vermeleri veya bu saatle komisyon başkanlığmda bulunacak şekilde iadeli taahhutlü olarak postalamaları lazımdır. Postadaki gecikmeler kabul edilmez. 9 Kurum yeterlik verip vermemekle, ihaleyı yapıp yapmamakta, kısmen yapmakta veya dilediğıne yapmakta serbesttir. İLAN ÇATALCA SULH HUKUK HÂKİMLİCt'NDEN Dos>a No: 1983/393 Davacı Hazine vekili tarafından ikame edilen \eraset davasında, Bütün araştırmalara rağmen adrcsi tespil edilemeyen ve kendisine tercih beyanı hakkında davetiye tebliğ edilemeyen Sıvas ili, Suşehrı ilçesi, Yeni Mahalle cılt 012/02, sayfa 30 ve kütu'k 51'de nufusa kayıtlı Fazıl Karaca eşi Nesrin Karaca'ya eşinin mirasından mülkiyet veya intifa haklanndan hangisini tercih ettigi hususunda ilanen tebligat yapılnıasına karar verildiğinden karar gereğince Nesrin Karaca'mn eşinin mirasından mülkiyet veya intifa haklanndan hangisini tercih ettiği hususunda beyanının alınması için dunışma günü olan 20.6.1984 günu saat 12'de Çatalca Sulh Hukuk Mahkemesi duruşma salonunda hazır bulunması, gelmedıği takdırde mülkiyet hakkını tercih etmiş sayılacağı ilanen tebliğ olunur. Basm: 16070 1976 yıhndan beri yayımlanmakta olan NESİN VAKFI EDEBİYAT YILLIG" I'nın dokuzuncusu çıktı. Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı 1.5 milyon lira tutarında edebiyal ödiilii koymuştur. Gerekli açıklamayı 1984 Yıllığı'nda bulacaksınız/ Nesin Vakfı Edebiyat Yıllıkları, her aydının, her edebiyatseverin, her yazarın ve her Türkdili ve yazını öğretmeninin kitaphğında bulunması zorunlu birer başvuru yapıtı ve kaynaktır. Genel Dağıtım: YADA Divanyolu, Dr. Şevkibej Sk. 6/1 tstanbııl. lüyorlar. "Arabalı takımı, Beşiklaş'ı doldurdu." diyorlar. Kongrede, kulübe on yıl emek verenlere bir jübile yapılsın diye önermişler. Olur, olmaz tartışma çıkmış, sonra zengin takımı bu öneriyi hasıraltı etmiş. Profesyonellik, amatörlük, kulüpten birkaç kuruş para alma konusunda Çengel Hiiseyin çok dertli. Futbol yaşamını anlatıyor: 17 yıl Beşiktaş'ta, 2 yıl Vefa'da, 2 yıl Kadırga'da, 5 yıl Beşıktaş genç takımım çalıştınyor. Bursa'ya gidiyor, 2 yıl futbol öğretmenliği yapıyor. Bursa'da Güvenspor'u çalıştınyor ve şampiyonluğa yukseltiyor. Bir yandan futbol oynarken bir yandan da Deniz Yolları'nda memur olarak çahşıyor. Futbol yuzünden öğrenimi yanm kalıyor ama, iyi muhasebeci olduğunu herkes biliyor. Evli, iki kız çocuğu var. Gözlerinin içi gülüyor, "Bir de torunum var, onu da yazın." Çengel Hüseyin'in futbolda bir özelliği daha var. Sol haf oynadığı halde, sol haflar arasında en çok gol atanlardan biri, hatta birincisi. 1948'de Çinlilerle oynarken bir gol atıyor ki, hâlâ dillere destan. 1948'de Berlin Olimpiyatları'nda Çinlileri 40 yenmişiz. Gollerden biri de Çengel Hüseyin'in. Bugünku futbolu beğenmıyor, "Halka bir şey vermiyoriar, oyun gosteremiyorlar. Halka çok yazık oluyor." Gerçi maçiara seyrek gidiyormuş. Son Beşiktaş maçına gitmiş. Ne de olsa eski göz ağnsı.. "Stadyumda tanıyanlar oluyor mu? Bugünku futbol meraklılan biliyor lar mı?" "Gençler bilmiyor ama, yaşı 4050'nin üstünde olanlar, dikkath'ce baktıklannda Çengel Hüseyin diyorlar, Çengel Hüseyin de burada. Çok hoşuma gidiyor. Lnutulduk artık." Bunlan söylerken, unutulmaktan gelen burukluk gözlerinde buğulanıyor. Bugünkü futbol yönetimini nasıl bulduğunu soruyorum. "Paralı adamların yönetime geçmelerini hiç beğenmiyonım. Spora çok yazık oluyor. Zenginler, ne derler ona, sahavet göstermek için kuluplerin başına geçiyorlar. Oysa değil, hepsinde gösteriş var. Ben eskiden kongreye gidiyordum, Beşiktaş takımında ovnamış mıyım, oynamamış mıyım, kimsenin bildiği yok. Bir Çengel Hüseyin varmış, tanımıyorlar bile... Ödentiİerini verdikleri birtakım adamlan kongreye dolduruyorlar." Baba Hakkı, "Paralı askerler." diyor. "Evet, paralı askerierini doldnnıyoriar, oylan alıyorlar, başa geçiyorlar. Ben, Beşiktaş takımındaki yöneticilerin hiçbirini tanımıyonım. Gerçi onlar da beni tanımıvorlar. Bu şartlar altında futbol olur mu? Olmaz elbette." Dereden tepeden konuşuyoruz. "HÜNGÜR HÜNGÜR AGLADIM" "Bizim zamammızda futbol, futbol diye oynanırdı. Öyle şike filan yoktu. Bir kez Fenerbahçe ile oynuyoruz. Bakıyorum kimse gol atmıyor. Topu alıyorlar, kalenin önune kadar geliyorlar, kaleciye bırakı\ orlar. Ne oluyor diye sordum. Kirase bir şey söylemiyor. Ikinci yanda anladım, biz Fener'i yenersek Galatasaray şampivon olacak, onun için bizimkiler gol atmıyorlar. Çok ağırıma gitti. Hüngür hüngür ağladım." Baba Hakkı, "Ya, Fener'i yenelim de, Galatasaray şampiyon mu olsun?" dedi. "Benim aklım ermez, ben futbolu futbol diye oynadım. SORULARl/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL ÇAUŞANLARIN 6O'ı geçtigi için:" SORU: Size bu mektubu uzun seneler. bir devlet üretme çiftliğinde ve halen de tanm kesiminde bir kamu kuruluşunda, geçici işçi olarak çaüşmakta bulunan bir yakınım için >uzı>onım. Keodisi 1339 dofumlu olup 1964 tarihinden bu yaua surekli olarak çalısmaktadır. Ancak ne varki 1977 yılı sonlannda Sosyal Sigortalar Kunımu kapsamına ahnmış. Tanm iş kollan S.S.K. kapsamına ahndığında, lanınan borçlanma hakkını süresi içinde kullanamadığından borçlandınlmadığı için 4.000 iş gunünden fazla hizmetini dt savdıramamış. Yaşı 60*ı geçtiği için iş yerinde randıman veremedigi için yerine genç işçi almayı duşünuyorlarmış. Okuma vazması da olmayan bu gibi yaşlı kimseierin tekrar borçlanarak devlet hizmetinde geçen çalışma surelerinin sayılması için Gazeteniz aracıhğı ile bu durumu ilgililere Uetmenizi dilerim. İşçi, memur ve BağKur üyeleri ile bunlann dul ve \etimlerine gereken ilgiyi gösteren 40 yüdan beri okumaktan zevk duyduğum Gazetenizin, bu konuyaeğilmesini de beklemekteyim. I.D. VALOVA YANIT Uzun yıllar sosyal güvenceden yoksun kalmış tanm kesimi çalısanlan yazılanmıza konu olmuştur. Bu konudaki uygulamalar da kademeli yapılmış ve ocak 1984'te yürürlüğe giren "Tanm İşçikri Kanunu" ile tanm kesiminde çalışanlann da sosyal guvencelerı buyuk ölçüde sağlanmıştır. Ancak, geriye dönük borçlanmalan öngören yasal düzenlemeler, bir yıl süreli olmuş ve bir yıl içinde, sosyal güvenceden yoksun hizmet süreleri de hizmetten sayılmıştır. Ancak, bu haktan büytık kentlerde ve belirli bir kesim yararlanabilmiş ve görüşümüze göre yararlanması gerekenlerse yararlanamamıştır. lnsanlan, iş ureten bir makine gibi gören kişüerin görüşlerine katılmamız olanaksızdır. Anayasa'run 61. maddesinde "Yaşlılar, devletçe korunur. Yaşlılara de\let yardımı ve saglanacak diger haklar ve kolaylıklar kanunla düzenlenir." denilmektedir. Devletin, yaşlı, sakat ve bakıma gereksinme duyanlara elini uzatması doğal görevlerindendir. Çözüm aradığımız, ancak bulamadığımız sorunlar en az sorunun sahibi kadar bizi de tizmektedir. llgililerin bu konuya eğılecekleri ve çözüm yollanm arayıp bulabilecekleri umudu içindeyiz. ANKARA ALMAN KÜLTÜR. MERKEZI DEUTSCHES KULTURINTITUT ANKARA Tel : 25 14 36 r|31 24 Ataturk Bulvırı 131 BakanlıklarAnkara SEMÎNER 7 11.5.1984 Yer: Ankara Alman Kültür Merkezi Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi ve Almanya Federal Cumhuriyeti Hükümeti'nin Yabancılar Dairesi işbirliği ile: "ILETlŞİM ARAÇLARINDA TÜRK İMAJI VE ALMAN İMAJl Klişelenn ve önyargılann ortaya çıkışının ve gelenekselleştirilmesinin tarihsel ve sosyolojik açıdan ırdelenmesi." Perşembe 10.5.1984 Saat: 18.00 "ALMANYA FEDERAL CUMHURlYETI'NDEKl TOPLUM GRUPLARIN TÜRKLER HAKK1NDAKİGÖRÜŞLERİ, ÖN YARGILARI VE KLİŞELERİ" Herbert LEUNINGER Prof. Dr. Nermın ABADANUNAT Yöneten: Dr. Kenan MORTAN Konuşmalar Türkçeye çevrilecektir. Konferansların bitiminde tartışma yapılacaklır. YAKIN: "Sni avıkların büyüğü" Bıiyiik Fikrel ve Taçsız kral Metin Oktay. I