Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 MA YIS 1984 HABERLER CUMHURtYET/7 Sağ elinde okul çantası, sol elinde beslenmesi. Çevresine bakınarak caddenin ortasından yürüyor. Siyah okul önlüğü toz toprak içinde. Etek ucu söküldüğünden önlüğünün bir yanı sarkıyor. Kaldırıma çıkıyor. Ama, birbiriyle yarışan taşıtlardan kaçmak için değil. Duvar dibinde miskince guneşlenen uyuz bir kedi için. Kediyi sevmek istiyor. Okullu çocuk, sıkıntıdan patladığı uzun ders saatlerinden sonra kendine güzel bir oyun bulabümişti. Güçlükle taşıdığı okul çantasını oracıkta bırakıyor ve sevinç çığlıkları atarak kedinin peşinden koşuşturmaya başhyor. Bu ve benzeri görüntülere okul giriş çıkış saallerinde tüm cadde ve sokaklarda rastlamak olası. Çünkü "altı yaş uygulaması"run başlatılmasıyla, henüz 5 yaşın içindeki çocuklar geçtiğimiz yılın eylül ayında "okullu" olmuşlardı. Çoğunlukla ön eğitimden geçmeden, sorumluluk yüklenmeyi öğrenmeden, sosyal yaşama hazırlanmadan öğretime başlamışlardı. Ozal: Işsizlik sorunu Okıımayı bir türlü sevdiremedik ktsa sürede çözühnez ması bekleniyor. Sonuçlan beklerken, bu minik öğrencilerden birini tanımaya çalışıyoruz. Burhan Çelik adlı altı yaşındaki öğrenciyi okul çıkışı Cağaloğlu'ndaki işlek bir sokakta arkadaşlarıyla oynarken buluyomz. 6 YAS GRUBU KARNE ALIYOR Röportaj: ASIYE UYSAL Cumhurbaşkam Evren ile görüşen özal "Pakistan gezisi için bilgi verdim ve talimat aldım" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bü la Fransızlar yani Framolom, bu rosu) Başbakan Turgut Özal, konuda ileri teknolojiye sahip. dün Cumhurbaşkam Kenan Ev Yani, Framotom'un rekabet ren ile görüştü. Özal, Türkiye' şansı fazla olan bir müessese oldeki Fransız yatınmlanna ilişkin duğunu biliyoruz. Ama, maalebir soruyu yanıtlarken, "Biz, ti sef Framatom, daha evvel nazan caret işine siyaseti kanştırmayu" itibara alınmamış. Başvurulmuş mu, yoksa dikkate mi alınmamış dedi. Özal, işsizlik konusunda yeni bir sorun olmadığını belir bilemiyorum." terek, bu sorunun çözümünün de Özal, Türkiye'deki Fransız kısa sürede olmayacağını söyle yatmmlanna ilişkin tutumda bir di. değişiklik olup olmayacağı yoBaşbakan Özal'ın, Evren ile lundaki bir soru üzerine de, "Biz, haftalık olağan görüşmesi yak ticaret işine siyaset kanştırmalaşık 1,5 saat sürdu. Ozal, Cum yız" dedi. hurbaşkanlığı Köşkü'nden ayrılırken, gazetecilerin sorularını İşsizlik konusunda somut ileryanıtladı. Pakistan gezisi hak leme sağlanamadığı biçimindeki kında Cumhurbaşkanı'na bilgi bir soruya Özal, "İşsizlik Türverdiğini belirten Başbakan, kiye'nin yeni bir meselesi değil"ZiyaÜI Hak, Cumhurbaşkanı dir. Ne bugünündür, ne de dümızın yakın tanıdığıdır. O bakım nündür. Daha evvelki giinündan da talimatlarını aldım" de dür. Bu meselenin çözümü de ne di. özal, ZiyaÜI Hak'a Eyren' bir günde, ne bir yılda, ne de iki in dostluk ve sevgilerini içeren yılda olacaktır. Ama çözüm yo"şifahi bir mesajını" götürece luna girmek önemlidir." yanıtığini kaydetti. nı verdi. Bu yıl işsizliğin çözümü "Türkiye'deki Fransızların için iki önemli atılım olacağını nükleer santral yapmasını düşü belirten Özal, "Türkiye çapında nür müsünüz?" biçimindeki bir konut meselesini başlatacağız. soru üzerine Başbakan şu yanıtı Bir de Dogu Anadolu'da yatıverdi: nmlar yoluyla bu meseleye orada daha fazla önem verecegiz" "Tabii, şu anda vakit bir parça geç. Bizim bildigimiz kadany dedi. Özal, ödemeler dengesinin Kaldırımda birbirlerinin cantalarını, beyaz önlüklerini çekiştirerek oynayan üç öğrenci evlerine gitmek için pek acele ediyor gibi görünmüyorlar. Siyah önlüklerinin düğmeleri açılmış. Beyaz yakaları düştü düşecek. Ayaklannda siyah lastik ve spor bez ayakkabılar. Kaldırımda oraya buraya savrulmuş kitaplar. ltiş, kakış ve tadına doyulmayan oyun. Mahmutpaşa llkokulu'nda okuduklarını söyleyen öğrencilerden ikisi birinci sınıf, Burhan'ın ağabeyi 9 yaşındaki Cihan Çdik ikinci sınıf öğrencisi. Sınıf arkadaşı Bülent Kurtay ise, Burhan'dan iki yaş büyilk. Altı yaş uygulamasıyla okula giden Burhan'a ne soru yönelıtiysek yanıt alamıyoruz. Sürekli çevresiyle ilgileniyor. "Sınıfta ögretmeninin söylediklerini anlayabiliyor musnn?" sorusu da ilgisini çekmiyor. Sekiz yaşındaki Malatyalı arkadaşı Bülent soze kanşıyor: "Dersine hiç bakmıyor. Hep arkasna dönüyor. Ba yüzden de ögretmenden dayak yi;or." Burhan, ilk kez konuya ilgi gösteriyor. Arkadaşının sözlenne "Hiç de degir diye bağırarak sert bir şekilde karşı çıkıyor. Bülent zevklendikçe zevkleniyor. Burhan'ı göstererek, "Bu diyor ki, yazımı sen yazsana diyor." DEDELER OKULLU OLDU 6 ytujtnda okula baflayan çocukiarı anne, baba, abla, nine ve dedeleri okula götürdü. Emekli dedelere böylelikle yeni bir uğraş çıktı. Tonınlan ile birlikte okullu olan dedeler zamanlanm okul önünde beklemekle geçirdiler. Bunun üzerine Burhan'dan "Ben okulu çok seviyorum" yazmasını istiyoruz. Burhan kaleme değil, okul çantasındaki defterine sarılıyor. Defterdeki yazıları gösterecek oluyor ki, Bülent yenıden atılıyor: "Akıllım, o yazılan bep bana yazdırmadın mı?" Burhan'ı daha fazla üzmemek için bu oyuna ara veriyoruz ve çocukların ellerinden tutarak bizi evlerine götürmelerini istiyoruz. Burhan ve Cihan'ın babasıyla Cağaloğlu'ndaki Alayköşkü'nde işlettiği büfede tanışıyoruz. özellikle Burhan'm okul durumuna ilişkin sorular yönelttiğimiz baba Aslan Çelik, genellikle evin dış işleriyle uğraştığını belirterek, çocukların eğitim konulanna pek girmek istemiyor: "Ben karınlannı doyurmak için uğraşınm. O işlerlc annekri ilgilenir. Gidip onunla konaşun. Ama. resmini çekmeyin." Evin iç işleriyle uğraşan Müzeyyen Çelik'le konuşmak üzere büfenin iki yüz metre uzağındaki evlerine gidiyoruz. Okuma yazma bilmediğini söyleyen anne Çelik, Burban'ın okul durumu konusunda " N e kadar uğraştıysak da okumayı sevdiremiyonız. Okuyor. okuyor ama dikkatsiz işte" diyor. Burhan'm niçin altı yaşında okula gönderildiği konusunda da şunları söylüyor: "Sokaklan kurtarmak için. (10 yaşında olan en büyiik oğlunu göstererek) Bunıı okula geç vermiştik. Okuvamadı. [>aha birinci sınıfta. Bari bunu erken gönderelim dedik. Frken gönderelim de kafası işlesin." Bu arada, Burhan çoktan okul çantasıyla önlüğünü eve fırlatmış. arkadaşlanyla birlikte oyuna koyulmuştu bile... Bu minyatür öğrenciler, geride bırakmak üzere olduğumuz bir öğretim yılı boyunca neler yaptılar? Okula nasıl gidip geldiler? Başarılı olabildiler mi, olmadılar mı? Oldularsa bu nasıl bir başarı oldu? Ya da ne pahasına oldu? Bütün bu sorulann yanıtının, Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakantığı'nın altı yaş grubu öğrencileri okutan öğretmenler arasında yaptığı araştırma sonucu ve daha da somut olarak söz konusu öğrenciler üst sınıflara geçtiklerinde ortaya çık düzelmesı ile birlikte yatınm şansının arttığına dikkati çekerek, önümüzdeki yıl bu konuda daha ileri gidileceğini söyledi. Özal, bir soru üzerine Libya'daki olayların gezisini ertelemesi sonucunu doğuracağını sanmadığını da kaydetti. Bürokrasinin azaltılması çalışmalannın sürdüğünü dile getiren Özal, "Hızlı iş yapıyonız diye her gün yeni bir adım görmek isıiyorsunuz" şeklinde konuştu. özal, daha sonra gazetecilerin sorularını şöyle yanıtladı: Vekaleten görev yapan müsteşarlardan kararnamesi Cumhurbaşkanlığı'na verilen var mı? ÖZAL Var tabii. Çıkmca görürsünüz. Çalışma Bakanlıgı Müsteşan Kutlu Savaş'ın kararnamesi şunuldu mu? ÖZAL Sunulmadıysa sunulur. Şu anda hatınmda değil. Tanm Orman ve Köyişleri Bakanlıgı Müsteşan Mustafa Keten'in kararnamesi sunuldu mu? ÖZAL Zamanı gelince sunulur. Başbakanhk Müsteşan Hasan Celal Güzel 'in kararnamesi sunuldu mu? ÖZAL Zamanı gelince sunulur. DISK DAVASI "Jenejfüsieri derslerden daha çok seviyorum Altı yaş grubu öğrencüerin velileri pişman: "Keşke çocugumu okula göndermeseydim. EziHyor." diyorlar ve ekliyorlar: "Kaldınlsın ba uygvlama. Yazık oldu çocnklara, çok yaak oldu." Altı yaş uygulamasına ilk kez geçtiğimiz yıl başlandı. Ilkokula başlama yaşı yediden altıya indirildi ve bu karar hiçbir okulda uygulamaya geçirilrneden, sonuçlan görülmeden yasallaştınldı. Böylece yasanın ülkedeki uygulama alanı tüm okullar, ilk kez denenenler ise 1983 yılı eylül ayında beş yaşını doldurmuş öğrencüerin tamamına yakın bir bölümü oldu. Elbette ki olumlu sonuçlarından tüm öğrenciler yararlanabileceklerdi. Ancak olumsuz sonuçlarında da yine tüm öğrenciler paylanna düşeni almış olacaklardı. Uygulamanın başlatılmasından bu yana yedi ayhk bir süre geçti. Beraberinde sonuçlar da tek tek ortaya çıkmaya başladı. öğretim yılı başında çocuklannı okula kaydettirebilmek için birbirleriyie yarışan veliler, daha ilk günden pişmanlık duymaya başladılar. Çoğunlukla ana okulu ya da ana sınıfı eğitiminden geçmemiş olan bu çocuklar, yabancı bir ortama girince ağlama, huysuzluk etme gibi çeşitli tepkiler göstermeye başladılar. Anne, baba ve yakınlanndan aynlmak istemediler. Daha sonraki günler okula gitmemek için direndiler. Derste oyun oynamak istediler. Sıkılınca dersin yarısında sınıftan çıktı lar. On dakika arayla tuvalete gittiler. ÇOCUKLARA BÎRDENBtRE YÜKLENİLDI Dikilitaş'ta oturan Meiek Çevik, bu uygulamanın kaldınlması gerektiğini söyleyen annelerden biri. Once Mert ve Cenk adh ikiz çocuklanru okula gönderen, ancak üç ay geçtikten sonra geri alan anne Çevik, "Ben zannediyordum ki, altı yaş çocuklanna okul öncesi eğitim uygulanacak. Okulla eğitim birlikte vüriitttlecek. Ama, baktım ki çocuklara birden bire yüklenildi." diyor. Çocuklarını okuldan alma konusunda uzun uzun düşündüğünü belirterek daha sonra şunları anlatıyor: "Üç ay siireyle okula gönderdim ama, ben bu arada bittim. Her akşam ikisine birden ders çalıştırmak zorunda kalıyordum. Aynı okulun ikinci sınıfında da kızım okuyor. Kızımın çözdiigü problemler çok agır. Seneye aynı problemleri ikizlerim de çözmek zorunda kalacaklardı ve ağır gelecekti. Bu yüzden okuldan aldım. Okul müdürii biraz kızdı tabii. Bir de benim îsvan: Belgelerin hangi suçun kaıııtı olduğunu anlayamadım Mahkeme, Yönetim Kurulu üyesi İsmail Hakkı Önal ile Yürütme Kurulu üyesi Süleyman Çelebi 'nin tahliyesini kararlaştırdı. İşSendika Servisi DtSK davası yargılamasında Yönetim Kurulu üyesi tsmail Hakkı önal ile Yürütme Kurulu üyesi Süleyman Çelebi'nin tahliyesine karar verildi. Böylece DİSK davasında tutuklu sanık sayısı 12'ye indi. Duruşma 18 mayısa ertelendi. Dünkü duruşmada kendisi ile ilgili delilleri yanıtlayan lstanbul Belediye Başkanı Ahmet tsvan, suç delili olarak getirilen belgelerin hangi suçun delili olduklarını anlavamadıiım hı»Hrt»i Ahmet Îsvan, politik sorumluluk yüklenmiş bir kişi olarak, politik gelişmeleri izlemek zorunda olduğunu vurguladı. Politik içerikli yayınlan elden geldiğince izlemek ve bulundurmak durumunda olduğuna işaret etti. Evinde bulunan yayınlardan sadece sol içerikli görülenlerin alınarak suç delili olarak getirildiklerini, ancak bunlann hiçbirinin yasaklanmış yayın olmadığını açıkladı. Aynca, politik görevleri nedeni ile katıldığı çeşitli kuruluşlar genel kurullannda, DtSK de dahil olmak uzere bu kuruluşlara ait yayınlar ve raporlann da kendisine verildiğini, bunları sakladığını, bunlann da suç kanıtı olarak getirilmiş olduklarını anlattı. Evinde bulunan çok sayıda sağ yayınlann ise getirilmediğini, sadece bunlardan birkaçının adlarından sol yayın olduklan zannedilerek, sol içerikli yayın suçlaması için mahkemeye kanıt olarak getirilmiş olduklarına işaret ederek, adları ile ayrıntıh açıklamalarda bulundu. Ahmet tsvan, özellikle aramalarda evlerinde bulunan biri ruhsatlı, biri ruhsatsız iki tabancanın durumları üzerinde durdu. Ruhsatlı tabancasının, atışa elverişli, diğerinin ise, bir eşi Barbaros Müzesi'nde bulunan atışa elverişsiz, aileden kalma ve antika değerinde bir tabanca olduğunu anlattı. Tabancalar alındıktan sonra, ruhsatlı ve atışa elverişli tabancası ile, terorist bireylemde kullanılıp kullanılmadığının anlaşılması bakımından atış yapılmış, diğer tabanca ile böyîe bir deneme yapılmamış olduğuna işaret etti. Daha sonra antika nitelikteki 2. tabancanın, anlaşılmayan bir gerekçe ile imha edilerek mahkemeye delil olarak getirilmemiş bulunmasının çok oııemli olduğuna değindi. "Antika degerindeki ikinci tabanca ile atış denemesi yapılmamıştır. Çünkü atışa elverişli değildi. Ama raporda, ruhsatsız olan bu tabancanın da atışa elverişli olduğu ileri süriilmektedir. Ancak, mahkeme huzuruna delil olarak getirilmesi gereken bu tabanca huzura sunulmadan imha edildi. Getirilmiş olsa idi, elverişli olmadığı göriilecek. benim de haksız yere suçlandıgım ortaya çıkacaktı." dedi. Îsvan, 1 Mayısa ilişkin suçlamalar üzerinde de durdu. 1 No'lu Mahkeme'de 1 Mayıs 1977'ye ilişkin açılan davada, yapmış olduğu görevden ötürü övgü ile söz edildiğini hatırlatarak, yetkili ve sorumlu bir kişi olarak görevinin gerektirdiklerini yapt'ğını söyledi. Yine suç kanıtı olarak getirildiklerini sandığını, söylediği ve kütüphanesindeki pek çok kitap arasından seçilmiş, Nazım Hikmet'e ait kitaplar ı hepsinin piyasada serbest satılan kitaplar olduğunu belirtti. Suçlama konusu edilen Genellş Sendikası'na verilmiş paranın ise, toplu sözleşme hükmü gereği işçilerden toplanmış, ancak belediyeye değil sendikaya ait bir para olduğunu anlattı. Ahmet lsvan'ın avukatı Turgut Kazan da delilleri yanıtlarken, lsvan'ın evlerinde bulunan yüzlerce kitap, afış ve broşürden seçilerek getirilen delillerin hiçbirinin de yasaklanmış kitaplar olmadığına işaret etti, "Kaldı ki içerigi ne olursa olsun kitap bulundurmak diye bir suç olmadığını" söyledi. Söz konusu kitapların müvekkiline ait evlerden alınmasının yasalara aykırı, bakanlık genelgelerine aykm ve suçla bir bağlantısı bulunmadığını, isnat edilen suç açısından da bir delil niteliği bulunmadığını söyledi. Turgut Kazan, tabanca konusunda açıklama yaparken, suç konusu silahın emanete alınması gerektiğini ve atışa elverişsizlik itirazlarının dikkate alınması, yok edilen tabancanın aranıp bulunması ve mahkeme emanetine girmesinin sağlanması gerektiğini anlattı. Dava konusu silahın kesinlikle burada olduğunu, savahğın yukanda bclirtilen işlemin hiçbirini yapmamaktan sorumlu olduğunu bildirdi. önceki gün yapılan DlSK'e bağlı Madenlş Sendikası yargılamasında 8 tutuklu sanık daha tahliye edildi. Henüz sorgulamaları yapılmamış 2 tutuklu sanık kaldı. Yargılamada sorguları tamamlandıktan sonra tahliye edilen tutuklu sanıklann adları şöyle: Halil Yeşil, Şaban Yapıa, Ferit Ünalır, Nihat Gökkuş, Semih Dinçer, Adem Alkaya, Hasan Yalcın, Özcan Pekşen. ÇANTALAR BOYLARI KADAR Mahmutpaşa llkokulu'nda 3 öğrenci; Cihan Çelik, Burhan Çelik, Bülent Kutay. Oyun oynamasım öğrenemeden defterle, kalemle, kitapla tanifmiflar. Çantalan boylan kadar. Derslerle araları iyi değil. Akılları oyunda kalmış. (Fotoğraf: ERDOĞAN KÖSEOĞLU) stnıfım daha çabuk okuma yazma öfrenecek diye altı yaş ile yedi yaş grubu sınıfları arasında yanş yapılıyordu. Okul toplantısına gidiyordum. Ögrctmenler sürekli çocuklannızla evde ilgilenin diyorlardı. Baktım olacak gibi edğil. Ben de geri aldım. Boylesi daha iyi oldu. Kaldınlsın bu uygulama. Yazık oldu çocuklara, çok yazık oldu." TEMBELLER DE VAR Her ne kadar altı yaşındaki kızı Pınar Sinan "Ama sınıfta terebeller de var." dese de anne Alıye Sinan m »o/ıcri Metek Çevik'in anlattıklarını doğruluyor: "Öğretmeni çok ilgeniyor. Yedi yaş grubu çocuklarını geride bırakmış durumdaiar. Hepsi çok çalışkan." Pınar'ın annesi bir devlet kurulusunda görevli. lktisat Faktiltesi mezunu olan baba Nejat Sinan ise, özel bir kuruluşta çalışıyor. Anne Sinan'ın anlattıklanna göre, baba kızım her akşam saat 6.00 ile 8.00 arası çalıştmyor. Ancak Buyük Reşitpaşa IIkokulu'na giden Pınar, sürekli ders caJışmaktan sıkıbvor ve arada bebeklerinin yanına gidıyor. Öte yandan Aksaray Mahmudiye llkokulu'nda okuyan Simav Tan adlı öğrenci de "Okula alıştın mı?" sorusuna başını "evel" anlamında sallayarak yanıt veriyor. "Derste sıkıldığın oluyor mu?" sorusuna da başını aynı şekilde sallayarak karşılık veriyor. Simav'ı her gün okuta götürüp getiren dede Recai Karaer, evde annesi tarafından çalıştırılan torununun derslerinın iyi olduğunu belirttikten sonra şunları anlatıyor: "Geçen gün öğretmeni Si mav'ın canının sıkıldığını görmuş. Nasılsın, diye sormuş. Simav da canının sıkıldığını soylemiş. Öğretmeni, öyleyse eve git demiş. Bizim torun da, giderim ama bir daha dönmem, karşılığını vermiş." Simav ise, okulu sevdiğini söylüyor. Ama, teneffüsleri daha çok seviyormuş. Ders çalışmaktan ise, çok canı sıkılıyormuş. UZMANLAR NE DIYOR? İ.Ü. Edebiyat Faküliesi Eği:ım Bilimleri Bölümü öğretim uyelerinden Doç. Dr. Ayla Oklay, çocukların okumayı ve yazmayı öğrenmelerinin yeterli olmadığını, sınıfa uyum sağlayıp, sağlamamalannın çok büyük önem taşıdığını vurguluyor "Çocugun daha sonraki başansında okul ile ilk tanışmasındaki izlenimleri son derece önemlidir. Başanlı olmaması veya başaramavacagı görevleri üstlenmesi sonucu çocuk (a meydana gelebilecek kırgınlıklar, daha sonraki başansızhkiar için bir temel oluşturabilir," diyor. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sosyal Pediyatri Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Asım Cenani ise. her çocuğun gelişiminin aynı olmayacağına dikkat çekerek "Çocuk, gerek biyolojik gerekse psikolojik bakımdan okula başladığında yeni bir ortama girdiginden uyum sağlayabilmesi gerekmektedir. Biz pedi>a(ride çocuklan gnıplara ayınnz. Tüm Dünya'da 36 yaş grubu okul öncesi olarak kabul edilir. Altı yaştan sonra okul çocugu adını alır. Ancak bu arada altı yaştan önce okul olgunluğuna erişmiş çocuk elbetteki açıkta bırakılmamalıdır." DtKKAT TOPLAYABtLİYOR Mü? Cenani, 5 yaşındaki bir çocuğun 15 dakikadan fazla dikkatini toplayamayacağını söylüyor. Bunun 10 yaşında 20 dakikaya, 1012 yaş arasında 25 dakikaya, 1216 yaş arasında da 30 dakikaya yükseldiğini belirtiyor. Aksaray Mahmudiye llkokulu'nda okuyan altı yaşındaki Cihan Gökdeniz'in annesi de aynı konudan yakınıyor. Hatice Gökdeniz "Evde sürekli çalıştınyorum. Ama çok çabuk sıkılıyor. 1520 dakikadan fazla dersin başında lutamıvorum. Bu yüzden ben de aralıklaria çalıştırma >oluna gidijorum," diyor. Cihan ise, çalışma konusunda olduğu gibi, okula gitmeye de pek istekli görünmüyor. Söylediğine gore dersten de okuldan da çok sıkılıyormuş. "Ödevler çok mu geliyor?" sorusuna biraz yüzünü ekşiterek ve başını "evet" anlamında sallayarak karşılık veriyor. Selda'nın 515 yıl hapsi isteniyor tstanbul Haber Servisi bes sanatçısı Havva Selda Bagcan hakkında komünizm propagandası yaptığı savıyla 515 yıl arasında hapis cezası isteğiyle lstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı 2 Numaralı Askeri Mahkemesi'ne dava açıldı. Türküola firmasınca 1978 yıhnda piyasaya surülen "GaldıGaldı" isimli uzuncalar nedeniyle Bağcan, 9 nisan günü gözaltına alınmış, 16 nisan günü de serbest bırakılmıştı. Ancak Bağcan, 24 nisan günü komünizm propagandası yaptığı savıyla tutuklanmıştı. Açılan davanın iddianamesinde Bağcan'ın plağının 11 Temmuz 1981 günü Kadıköy'de bir plakçı dükkânında yapılan arama sonunda bulunduğu ve plakta Türkiye'deki toprak mülkiyetini özel mülkiyet niteliğinde olması dolayısiyle haydutluk olarak tanımlayan sözlerin yeraldığı ileri sürülüyor. Bağcan için TC'nın 142/1. maddesi uyannca komünizm propagandası yapmak suçundan 515 yıl hapis cezası isteniyor. Bu arada Türküola plak firmasının müdürü Feridun Biliş ile plaktaki türkülerin derleyicisi türkücü Muhlis Akarsu da davayla ilgili olarak gdzaltına alındı. Biliş ve Akarsu halen Selimiye cezaevinde bulunuyor. ka\>>eri e>ralıııdun nıcrhuııı Mııneı Alımı^\edioğlu'nun e>i. •\\. Mchmel \llmı»edıoğlu. Huvevin 4ltmı*\ediojlu. Şukran Karaer \c Nuraıı Kucukkcnıahııı annclen, Muslal'a Karaor. Ha>rcllııı kucukkcmah, Tulın \c Nerıman Alımışşedioglu'nun kj>ıınalıdck'n, Oreıı. Sedaı. Sual, Ahmeı \e Nimeı Avtu'nun babaannelerı, Cem. Can. Se\gi. Nunen ve Demeı'ın anncanncleri mıınis \e mu>.l"ik ınsan VEFAT 9 ma>ıs «.jrsımba uunu hakkııı uhmcııne k.a\uşmu>lur. Mcılıtınıc 10 Ma\ı> I9S4 aunıı Ka\>eri'de ebedi ı>>ıirahataâhına ıcvdı olaıı.u.ıkıır. Mlah ı.ılııııoı ovlosiıı. NİMET ALTMIŞYEDİOĞLU Aİ1KSİ $J gerçek büyük bir hazine WŞ Toplumumuza BÜYÜKKÜLTÜR yediden ANSİKLOPEDİSİ'ni yetmişe, kim ne öğrenmek, bilgi ' sahibi olmak istiyorsa açacak ve okuyacak. BÜYÜK KÜLTÜR ANSİKLOPEDİSİ'ndeki milyonlarca satır, binlerce konu, yüzlerce fotoğraf sizin için, toplumumuz için. •• .•v aV$KE.\T TATKVLARI BÜYÜK KÜITÜR ANStKLÖFEDİSÎ "beklenen büyük ansiklopedi"