Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 NİSAN 1984 * x • HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/ll ÖSS sınav yanıt anahtarları açıklandı A.NKARA (Cumhuriyet Biirosu) "Üniversite sınavında sorıılann bsuılan hakikalen bir tane doğnı ceabı olan açık seçik sorulardır. Fakat, yukan doğru çıktıkça dogru gibi göriinenler arasında en doğnısunu bulma şeklinde lesl düzeyinin en güç sorulan da vardır. Yani testte en az bilgili bir insanın çözebileceği bir sonı da.bir dahinin çozebileceği düze>de de sorular da olacak." Üniversite 1. basamak sınav sorular\nın yamtlannda farklıhklar çıkmasını ÖSYM Başkanı Trof. Altan Gunalp, böyle yanıtladı. Prof. Altan Günalp. sınava ilişkin iddialar uzerine, eşi Prof. Ayten Günalp ile birlikte önceki akşam belirli sure içerisinde sorulan yamtladıklarını soyledi. Günalp, her sorunun çözumü için bir dakikadan az zaman vermesine karşıhk, çözmeye çalıştıgı soruların yiizde 90'ını yanıılayabildiğıni soyledi. Gunalp, eşinin ise sınavda daha başanlı olduğunu kaydetti. Kendisinin uzmanlık alanınm farklı olması nedeniyle, lüm soruların çözumu \le uğraşamadıgım belirten Gunalp, sınav sorularının kolay olduğunu ıddia elti. Günalp'e sınava ilişkin yönelttiğimiz sorular ve yanılları şöyle sıralanıyor: Gazetelerdeki uzmanlar t. sınavda yönellilen sonılara farklı yanıtlar verdiler. Bu durum, nitHiğinin lartışılması sonucunu doğurdu. Siz nasıl değerlendiriw>rsumi'" GLNALP Tesl sınavlan bir bilimdir. Ve bu sına\larda bu bilimin kurallan uygulanır. Bir tesl sınavında çok değişik duzeyler olabilır. Sadece hatırlama düzeyinde soru olabilir. Birtakım ilişkileri bulma sorulan olabilır. Sentez ve analiz düzeyinde sorular olabilır. Şimdi soruların bazıları hakikaıen bir tane dogru cevabı olan, açık seçik olan sorulardır. Fakat yukan doğru çıktıkça doğru gibi görunen şıklar arasında en doğrusunu bulma şeklinde test düzeyinin en güç sorulan var. Bunu dikkate almak lazımdır. Her bir soruyu değerlendiriyoruz. Mesela tereddütlü olduğu dünku gazeteierde yazılansorulardan birkaç tanesi bundan onceki birtakım araştırmalarda denerne sorusu olarak kullanılmıştır Testlerde en başanlı olan adaylann, bizim doğru diye kabul ettiğimiz şık Günalp: Dahi de var, normal sekâh da ları işaretledikleri görülmUştür. Bu mesele bir yerde testin zorluk derecesi ile ilgilidir. Bunu gözden u?.akta buluııdurmamak lazım. (kincisi defısik grııplar, teMleri scn dercce acele çözdüler. Sorulann derslrre göre ağıriıklan nasıl saplanıynr? GÜNALP Sınav kılavuzunda belirtilen a|ırlık oranları var. Mesela 20 soru maıematik, 20 soru fizik olacak gibi. Ağırlıklar daha öııceden belirtiliyor. Değerlendirmede sözel ve sayısal bölumler eşiı ağırlıkta. Ancak, sayısal bölümdcki sonı sayısı ile sözel bolumdeki sonı sayısı aynı degil. GLNALP Değil ama, onların onalaması alımyor. Otıa göre deperlendirme yapılıyor. 430 bin kişi içinde bu istatisliksel bakımdan bir onem taşımayacaktır. Hem biz geçli, geçmedi diye bir sınav yapmıyoruz. Bu bir >arışma sınavı olduğu için böyle. Sorular nasıl belirleniyor? Mesela. 40 matemaıik sorusu olacak diyorsak, birincisi bu sorular geniş bir konu yelpazesini kapsayacak. İkincisi bu konular içerisinde zordan kolaya kadar değişik duzeyde butun sorular bulunacak. Yani en az bilgili bir insanın çözebileceği bir soru da bir dahinin çözebileceği düyezde de sorular olacak. Çunkü onümuzdeki yuzbinlerce kişilik kitle içerisinde dahi de var, normal zekâlı çocuklar da var. Ama sanıyorum amaç, dalrleri bulmak degil. GÜNALP Değiî tabii. Onun için zor sorular en az. Ama dahileri de ayırmak lazım. En üstte 20 tane öğrenci parlıyor. Bir de derslennin orialamasına bakıyorsunuz, ortalaması 9.99 Bunları da seçeceğiz tabi. Kısacası bu amaç. size gore amacına uygun seçme yapabiliyor mu? GÜNALP Kesin. Soruların niıdiğinın tanışılması, değişik kişilerin sorulan değişik sekillerde çözmelerinden kaynaklanıyor. Yani mesele birbirlerinden habersiz acele çözmuş olmalanndan çıkıyor. ÖSYM, sınavlarının amacına uygun seçme yapıığından kesinlikle eminim. Her cazefenin sözel sorulannın yanıtlannda neden en az 10 farklılık bulnnuyor? GÜNALP Bu kesinlikle gerçekle ilgisi olmayan bir şey. Peki siz, ÖSYM'nin yanıtlan ile gazelelerdeki yanıtlan kar>alaşlırdınız mı? GÜNALP Hayır, biz onların cevapları ile ilgilenmiyoruz. Özetle çelişik gibi görunen sorular bir kere daha incelenirse, biraz daha derine gidilirse, bizim cevap şıklarımızın doğru olan şıklar olduğu anlaşılır. Yalnız tabii, illa bizim cevap şıklarımız doğru olan şıklardır diye değişmez bir yaklaşım'.ı bakılmaması şartıyla incelenmesi gerekir. MADDE ANALİZİ Günalp, ÖSYM'nin yanıt anahıannın uzmanlar larafından dün hazırlandığını ve daha önce yanıt anahtarının belli olmadığını ifade etti. Şimdiye değin. iptal edilen bir soru bulunmadığını kaydeden Günalp, tüm sınav sorularının daha önceki sınavlarda olduğu gibi madde analizine tabi tutulacağını bildirdi. Madde analizi sonucunun 34 gün içerisinde belirleneceğini söyleyen Gunalp, bu analiz sonucunda, amacına uygun işlemeyen sorulann değerlendirme dışı bırakılabileceğini ifade etti. Gunalp, eğitim kurulunun geçmişte bu analiz sonucunda 2 soruyu iptal etmiş olduğunu belirtti. ÖSYM 1. basamak sınav sonuç belgelerinin tümü merkeze ulaştı. Sınav sonuçlarmın 25 mayısa doğru açıklanması bekleniyor. UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) GOZLEM Erkeğin ileri yaştakî kâbusu: Prostat (Baştarafı 1. Sayfada) Söz konusu "erkek hastalığı" nın nedeni konusunda İstanbul Tıp Fakültesi'nin 4 uzman hekimine yönelttiğimiz soruya aynı yanıtları aldık: "Belirsiz". Neden bazı erkekler prostat kanserine yakalanıyor da bazıları yakalanmıyor? Bu sorunun yanıtı da "belirsiz." Bu, nedeni belirsiz prostat kanserinin dikkati çeken tek bir özelliği var. Prostat, kadınlarda memenin olduğu gibi, sürekli hormon etkisinde olan bir organ. Ancak fazla ya da az seks yapmakla da ilgili olup olTiadığı yolunda bir ipucu bulunmuyor. KURTüLMANIN YOLL Kazaları, hastalıkları atlatarak elli yaşına ulaşan ya da aşan bir erkek, söz konusu hastalıktan kendini koruyamadığına göre, yakalandığında nasıl kurtulacak? Doktorlar, "kurtulmanın yolu var" diyorlar veekliyorlar: "Olabildiğince erken tanı. Bunun için de her erkek, >aşı elliyi geçti mi, hiç olmazsa bir kez prostat kontroliinden geçmeli." Buna karşıhk, kanser tanı ve tedavisi yapan uzmanların verdiği bügiye göre, TüTkiye'de öteki kanser türlerinde olduğu gibi, prostat kanseri için de ciddi bir tarama yapılmıyor. Yaygın şekilde kanserden korkuluyor gerçi. Ama bu korku, yalnızca "korku" düzeyinde kalıyor. Önlem için, gerek eğitimsizlikten, gerek var olan sağlık kurumlar\ndaki olanaksızlıklardan, gerekse hastanın ekonomik yetersizliğinden dolayı, "korku" itici bir etken olamıyor. Durum böyle olunca ABD'de yılda ortalama 25 bin kişinin ölümüne yol açan (Türkiye'de sayısı bilinmiyor) prostat kanserinin, başlangıç aşamasında yakalanması, ülkemizde ba$ka hastalıkların tanı ve tedavisi sırasında, rastlantısal olarak öğreniliyor. Hasta, prostat kanserine yakalandığını, ançak şiddetli bel ağnsı ya da idrar yollarında yanma hissedip doktora gittiğinde öğreniyor. Doktor tanısını koyduğunda ıse, kanser hücreleri çoktan prostat kapsülünu yırtıp çevresini sarmış, ya da kemiklere yayılmış ve karaçiğere geçmiş oluyor. Tıp diliyle (T/3T/4) evrelerine gelmiş veya daha açık anlatımla "birazcık gec kalınmış" olunuyor. TEDAVİ Hastalığın bir ve ikinci evrelerinde yakalanması halinde, prostat tumden ameliyatla alınıyor. Doktorlar üçüncü ve dörduncü evrelerde cerrahi yola yanaşmıyorlar. Bu, ilerlemiş evrelerde hasta, ışm tedavisme (radyoterapi) alınıyor ve beraberinde hastaya kadın hormonu verilmeye başlanıyor. Doç. Dr. Erkan Topuz, hormon tedavisinin doktor kontrolünde yapılması halinde hastada iki yılhk bir düzelme sağlandığını söylüyor. Özellikle erken tanıda radyoterapi tedavisinin çok büyük önem taşıdığını vurgulayan Doç. Dr. Gökhan Töre ise, erken tanının, ancak düzenli kontrollerle melerde buyüme yapabıleceğini kaydediyor. Kadın hormonunun etkisini yitirdiği noktada, ilaç tedavisine geçiliyor. Prof. Dr. Koray Dinçol, kanserin özellikle kemiklere ve karaçiğere yayıldığı evrede, kombine ilaç tedavisinin (kemoterapinin) büyük önem taşıdığını ve hastada birbirbuçuk yıllık bir düzelme sağladığını belirtiyor. İlaç tedavisinin açmazı ise, ekonomik yükün yani sıra yaşlılık. Hastalann çoğunlukla yaşlı olması, birçok ilacın kullanılamamasına ya da aynı ilacın uzun süre verilememesine yol açıyor. Mehter Marşı ve göbek en çok turistUrin işine yaradu Kimi bu hafta nedeniyle getirilen, kimi de rastlantı sonucu bugünlerde tstanbula gelen turistler, sabaha değin eğlenerek kunlarını döktüler. .V£T lurizm'in, Turizm Haftası nedeniyle Taşlık Gazinosu 'nda düzenlediği gecede Turizm Bölge Müdürü Cengiz Taner ve Turizm etki Bakanlanndan Barlas Küntay da bulundu. Geceye katılan turistler çılgmca eğlenip bol bol göbek atarlarken, "En Güzel Bacaklı Erkek " yarışmasma da katıldılar. Birinciliği Alman, ikinciliği ise Italyan turistler kazandu Önceki sabah gelen tspanyol turistler ise Hobby lurizm'in Tarabya Oteli'nde düzenlediği geceye katıldılar. (Fotoğraf: S/NA KOLOĞLU) Dalan, sanayicüeıtien X para (Baştarafı l. Sayfada) ordinasyon merkezi altında tek bir alt yapıda birleştirilmesi için çalışıldığını, böylelikle 1985'ten sonra İstanbul yollarının bu kuruluşlar tarafından münferit olarak "köstcbek yuvası"na dönüştürülmesinin engelleneceğini kaydetti. Terörizm toplantısının (Baştarafı 1. Sayfada) zeyde değerlendirildi. Ancak yapılan değerlendirme sonucu Büyükelçilik nezdinde herhangi bir girişim yapılmaması kararlaştırıldı. Bununla birlikte, diplomatik çevrelerde Sovyet Büyükelçiliği'nin geleneksel "ketum" tutumunu bir tarafa bırakarak, "alışılagelmedik" bir şekilde açıklama yapması çeşitli yorumlara yol açtı. Söz konusu açıklamanın Türkiye'nin içişlerine karışma anlamına gelip gelmediği konusunda çelişik göruşler öne sürülurken, büyukelçiliğin açıkça Ankara Üniversitesi'ni karşısına almış olduğuna dikkat çekildi. Dışişleri yetkilileri, sempozyumun hükümet tarafından değil, özerk bir kuruluş olarak Ankara Üniversitesi tarafından düzenlendiğini belirttiler. Diplomatik kulislerdeki yorumlarda, Sovyet Büyükelçiliğinin söz konusu sempozyumun Sovyetler Birliği'ne karşı bir foruma döniiştUrülduğü yargısına vardığı ve bundan duyduğu rahatsızlığı belirtmek amacıyla bir mesaj verme yoluna gittiği belirtiliyor. Sovyet Büyükelçiliği, açıklamasında genel bir ifadeyle terör eylemlerini kınamış, isim vererek Ermeni tedhişi konusunda herhangi bir görüş beürtmemişti. Milli Savunma eski Bakanlarından Hasan Esat Işık da. söz konusu sempozyum konusunda "Cumhuriyet'e yaptığı açıklamada, Ermeniler vesile yapılarak Turkiye aleyhine bazı dost ve müuefik ülkeleri de içine alan çok yönlü bir kampanyanın sürdürüldüğünü belirtti ve "Buna karşı koymanın en iyi yolu gerçeği bulmak ve sorgulamaktır" dedi. lşık'ın açıklamasında dikkat çektiği bir husus, bu kampanyaya karşı koyarken büyük devletlerin birbirlerine karşı mücadelelerine "alel olunmaması" gereği oldu. Işık, "Bu çalışmalar herhangi bir devlete karşı lehte ve aleyhte peşin hiıkumlerle yürütiilemez" dedi. Öte yandan, Sovyet Büyükelçiliği yetkilileri de, "Bu açıklamayla Ermeni terörünü inceleyen bir toplantıyı karşınıza alntış olmuyor musunuz?" şeklindeki bir sorumuzu yanıtlarken de toplantıya sunulan bazı raporların kendilerini açıklama yapmaya sevkettiğini belirttiler. İsminin açıklanmasını istemeyen bir Sovyet diplomatı, "Her şey açıkiamamızda yazılmıştır" dedi. "Bu açıklamayla Türkiye'nin içişlerine karışmış olmuyor musunuz?" şeklindeki diğer sorumuzu yanıtlarken de aynı Sovyet diplomatı, "Dışişleri Bakanlığı tarafından bize gonderilen notalar belirli konularda bize görüşlerimizi açıklama hakkı vermektedir. Biz bu konuda son derece titiz davranıyoruz" şeklinde konuştu. Öte yandan, sempozyumun dün sabahki oturumunda konuşan Paul Henze, Ermeni tedhişinin arkasında birinci planda Sovyetler Birliği'nin bulunduğunu ifads etti. OSMANLI ARŞİVLERt YAYINLANMALI Sempozyumda bir bildiri sunan AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Türkkaya Alaöv, Ermeni sorunuyla ilişkili iddialarının genellikle Osmanlı kaynakları hiç kullanmadan Ermeni ya da onlara yakın yazarlarca ortaya atıldığını soyledi. Prof. Ataöv, Ermeni sorunu konusunda 100 milyon dolayvnda belgeyi içeren Osmanlı arşivlerinden yararlanılması gerektiğini vurguladı. Ataöv, Osmanlı arşivinde yer alan belgelerde Ermeni teröristlerin dış ülkelerden silahlanma talimatları aldıklarını, silah sağladıklarım ve yabancı ülkelerde askeri eğitim görduklerinin ortaya çıktığını belirtti. FKÖ ASALA'YI ELE VERİYOR Sempozyumda, "Ermeni leröristlerin diger etnik teroristlerle mukayesesi" konusunda bir bildiri sunan Amerikalı terör uzmanı Dr. Bruce Hoffmann, ASALA örgütü ile Filistin Kurtuluş Örgütü arasındaki ilişkiden söz etti. FKÖ'nün ASALA ile 1975'den bu yana işbirliği yaptığını bildiren Hoffmann, ASALA militanlarının FKÖ tarafından eğitildiğini öne sürdü. FKÖ mensuplarının Beyrut'tan ayrıldıktan sonra çeşitli ülkelere dağıldığına işaret eden Hoffmann şu anda FKÖ'nün ASALA'ya zarar vermeye başladığını bildirerek, "FKO Fransız hükümetine ASALA ile ilgili bilgileri vermekten başka örgiit mensuplarının fotoğraf ve isimlerini de verdiğini sözlerine ekledi. •« Gecekondu bölgelerinde yaşayan halkın öncelikle kafalarına yıkılmayan bir konut, işe rahatça gidebilecekleri bir yol, ve su istediklerinı dile getiren Dalan, İstanbuUu işadamlarına "Bu insanlar işci olarak sizlerin fabrikalannuda calışıyor. Sizin servis araçlarınız onları evlerine yakın yerlere ulaştırıyor. Onların yolu yapılırsa hem sizin araçlarınız yıpranmaz hem de karda, kışta yollarda perişan olduktan sonra çalışma sevki kırılmış işci bulmazsınız karşınızda" dedi. Dalan sorunlann çözümü konusunda görüştüğü işçilerin kendisine her türlü yardımı yapmaya hazır olduğunu vaad ettiklerini soyledi. (Baştarafı 1. Sayfada) Fellermaier: Türk AET ilişkilerinde Fellermaier, bir soru Uzerine Türkiye AET Karma Parlamento Komisyonu'nun toplanması konusunda Avrupa Parlamentosu'nun da istekli olduğunu bildirdi. Bununla birlikte konuk parlamenterin vurguladığı bir husus. Avrapu Parlamentosu'nun 17 haziranda yapılacak seçimlerle tumden yenileneceği oldu. muhtemel bir af konusunun TBMM'de çok ciddi bir şekilde düşünülmekteolduğudur." şeklinde konuştu. "Avrupa Parlamentosu'ndaki sosyalist grubun Türkiye'deki sosyal demokrat kesimle ilişkiierinin Türk AET ilişkileri açısından önemi nedir?" şeklindeki bir soruyu yanıtlarken de Fellermaier, şunları soyledi: "Halen kendisini sosyal demokrat olarak nitelendiren iki parti var: SODEP ve Halkçı Parti. Biz herhangi bir ayırımda bulunmak niyetinde değiliz, her ikisi de görüşmekten memnunluk duyduğumuz partilerdir. Ancak resmi düzeyde hangisi ile ilişkiye geçecegimize Sosyalist Enternasyonal karar verir." Fellermaier bir başka soru uzerine de Almanya'daki Türk ailelerinin parçalanmasına karşı olduğunu bildirdi. Tekel zammı (Baştarafı I. Sayfada) Deprem Fonu sabit kaldı. Bu arada Belediye Yardım Fonunun 5 liralık kesintisi ile birlikte 100 liralık bir sigarada, Tekel'in payı 17 liraya gerilerken, devlet payı 83 liraya vükseldi. Zam konusunda son kararı Maliye ve Gümrük Bakanı Vural Arıkan verecek. Arıkan'ın önünde iki seçenek bulunuyor. Birinci seçenek zammın hemen yapılması şeklinde. Bu durumda ayarlama küçük oranlı olacak. Birinci seçenekte, Tekel "kârdan zarar" ilkesi uygulayarak yaklaşık 10 liralık bir zam ile yetinecek. Olayın pjikolojik etkisi düşünülerek geciktirilmesi halinde zam, sigara kâğıdı, nakliye ve toplu sözleşmeden doğan ikinci yıl zammını karşılayacak şekilde sigaraya 30 TL'nın altında olmayacak. 2685 sayılı Toplu Konut Yasası, Tekel ürünlerinin istihsal vergisine esas olan matrahından yüzde 15 oranında kesinti yapılmasını öngördü. (Madde 2) Ancak bu maddeye sıkıştırılan bir eklenti zammın yapılmasını olanaklı kıldı. Söz konusu eklenti şöyle yer aldı: "Bu maddelerin istihsal vergisinin fona ödenecek meblağı karşılamaması halinde miktar, Tekel idaresi ve Tekel dışında kalan gerçek ve tüzel kişiler tarafından fona ödenir." Tekel ürünlerinden halen geçerli olan satış fiyatlarından yapılacak fon kesintisi Toplu Konut Fonu için yeterli bir miktar yaratmadı. Bu nedenle istihsal vergisi oranlarının arttırılması yoluna gidildi. Tekel'in 1984 yılında yapacağı bin tonluk sigara ithalinin yaratacağı 8 milyarlık istihsal vergisi azalması da bu ayarlamada dikkate alındı. Zam ile birlikte Tekel 1984 yılında hem istihsal vergisi olarak 200 milyar lira ödeyecek, hem de Toplu Konut Fonu'na katkısını yerine getirecek. ma Parlamento Komisyonu'nun Türk grubu üyeleri ile uzun bir görüşmede bulundu. Bu arada Fellermaier'in Dışişleri Bakanı Vahit Halefoglu ile görüşmek için yaptığı randevu talebine olumlu yanıt verildi. Halefoglu konuk parlamenteri bugün kabul edecek. Başbakan Özal'ın randevu verip vermeyeceği ise henüz belli olrnadı: Bundan iki ay önceki ziyaretinde Fellermaier'in Türk yetkililerle görüşmesi mümkün olmamıştı. Fellermaier, dünku sohbeti sırasında Avrupa Parlamentosu'nun 6 Kasım seçimlerini resmi düzeyde hiçbir zaman gayrımeşru görmediğini bildirdi ve yerel seçimlerden sonra ortaya çıkan siyasi tablo karşısında da bir tavsiyede bulunmanın kendilerine düşmediğini anlattı. Fellermaire, gazetecilerin sorularını yanıtlarken, Avrupada Türkiye'deki insan haklannın durumuna ilişkin kaygıların sürduğunü hatırlattı ve TBMM'den siyasi tutuklular için af ilan edilmesi yolunda adım atılmasını olumlu bir sinyal olarak değerlendireceklerini kaydetti. Avrupa Parlamentosu üyesi "Gerek sayın Karaduman gerek Mecliste grubu bulunan partilerin yetkililerinden aldığım duyum. ÇUPASAN ÇUKUROVA PLASTİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. YONETİM KURULU BAŞHMUGllfflAN MLANÇO ( 2 4 9 9 SAYXI KANUN HUKUMLERİNCE \APHAM OOYURU) Mimaroğlu, TÖBANK Yönetim Kurulu Başkanı'dır. Bu yüzden kazanç kaynağının bankacılık olduğu anlaşılmaktadtr. Bir üniversite profesörünun bu kadar vergi verecek kadar çalışması için bütün enerjisini ve gücünü üniversite dışında harcaması gerekmez mi? Mimaroğlu, kuruşu kuruşuna, tam 110 milyon 746 bin 731 lira ödemiş. Her ay için 9 milyon 228 bin 894 lira, her gün için 307 bin 629 lira vergi düşüyor. Ne diyelim, ömrüne bereket! Sayın Mimaroğlu'nun üniversiteden aldığı aylık, ödediği verginin gün başına düşen tutarının ancak üçte biri kadardır. Eh, o da yeter. Sayın Mimaroğlu'nun ödediği vergiye diyeceğimiz yok, inşallah gelecek yıllarda daha çok kazanır ve daha çok vergi öder. Para veren altın bulsun. Bilebildiğimiz kadarı ile kendisinin iç dünyası, dış dünyasından da zengindir. Kendisi ayrıca roman yazarıdır. Bizim eleştiri konumuz, üniversite öğretim üyelerinin üniversite dışındaki işleridir. Üniversite dışı kazancından bu kadar vergi ödeyen bir öğretim üyecizamanının kaçta kaçını öğrencilerine ayırır? Ne zaman bilimsel araştırma yapar? Konusu ile ilgili yerii ve yabancı yayınlan nasıl zaman bulur da izler? Dahası da var... Bir üniversite öğretim üyesi, bir bilim adamı olarak emek ve sermaye arasında nasıl yansız kalabilir? Biz yıllarca, özerkliği, hükümetlere karşı savunduk. Sarv dık ki, hükümetler üniversite yönetimine karışmazlarsa, özerklik sağlanır. Bu, elbette özerkliğin bir parçasıydı. Fakat özerkliğin asıl önemli yani, öğretim üyelerini sermaye çevrelerine karşı özerkleştirmekti. Özerkliğin bu yani, gereği gibi anlaşılmadı ve anlatılamadı. Bugün "holding profesörü" adını takdığımız özel sektörün pahalı danışmanları, toplum çıkarları söz konusu olduğunda, acaba, danışmanlıklarını yaptıklan şirketlerin ve hc4dinglerin çemberlerini kırıp, inandıkları gerçekleri kamucyuna açıklayabiliyorlar mı? Bunlar, serbest piyasa ekonomisine inandıkları için mi holding danışmanı oluyor, yoksa holding danışmanı olduklan için mi serbest piyasa ekonomisini savunur görünüyorlar? Söyler misiniz, bu değerii ekonomi ve hukuk profesörieri, henüz hukuksal çerçevesi bile çızilmemiş bir sermaye piyasası düzenini eleştırmek için ne yaptılar? Ne yazdılar, ne çizdiler? Banketier batarken, "orta direk" adı verilen memur, işçi, emekli, dul yetim ve esnafın binbir emekle biriktirdikleri paralar, neredeyse bir çeşit "kaynak transferi" yoluyia büyük holdinglere, şirketiere akarken ekonomi ve hukuk bilimi adına ne yaptılar? Prof. Mimaroğlu'nun kendisi ile pek o kadar ilgili değiliz. Hiç kuşkusuz, başanlı bir bankacıdır. Ama bir öğretim üyesi, bütün zamanını, işini, gücünü öğrencilerine ve kitaplarına mı vermelidir, yoksa dışarıdaki işlerine mi?. Scrun budur. Sorun, bir bakıma üniversite düzeninin nasıl işlediği ve YÖK düzeninden sonra da nasıl işletildiği sorunudur. Basın davaları nedeniyle, Kemal llıcak'tn avukatı İstanbul Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku Profesörü Sahir Erman ile adliye koridorlarında sık sık karşılaştığımızda hep düşünüıdüm. Duruşma saati gelsin diye sabahtan oğleye kadar mahkeme kapısında beraberce beklerdik. Öğrencilerine ders vermesi, seminerler, doktoralar yaptırması gereken bir profesor, bir günde 5 saatini yalnızca bir dava duruşması için harcarsa, geriye ne kalmaktadır? Prof. Erman şimdi, ünlü işadamlarından Mehmet Emin Karamehmet'in avukatıdır, bilebildiğimiz kadarı ile Bezmen Ailesi'nin avukatıdır. Daha nice ünlünün avukatıdır. Prof. Erman, en olgun çağmda, bugün öğrencilerine mi daha çok zaman ayırmaktadır, yoksa, llıcak'lara, Bezmen'lere ve Karamehmet'lere mi? Hangilerine? Dün üniversite özerkliği, bugün öğretim üyelerini sicil yönetmeliklerine bağlayan şu YOK düzeni, Erman'ların adliye koridorlarında dolaşıp bavul doiusu para kazanmalan için midir? Ticaret yapmalarına izin verilenler, özel muayenehaneli doktorlar ile üniversite öğretim üyeleridir. Bunlar, sabahtan öğleye kadar devlet memuru, öğleden sonra serbest meslek erbabı sayılırlar. Nasıl iştir bu? Prof. Mimaroğlu yılda devlete 110 milyon vergi veriyor, versin; önemli olan üniversiteye ne verdiğidir. Evli evine, köylü köyüne; üniversite öğretim üyesi de üniversiteye!.. Bankacılık yapacaklar bankalara. avukathk yapacaklar yazıhanelere, doktorluk yapacaklar muayenehaneiere, holding danışmanlığı yapacaklar da haydi holdinglere.. Üniversite, yalnızca ve yalnızca, kendilerini, öğrencilerine, araştırmalara, laboratuvarlara ve hastalanna ayırabilecek öğretim üyelerine bırakılmalıdır. AKTff I DONEN VAn.IK.AR A Hızır D 59 282 26 14J10334 5 ' 22529 48 1 M6|Mnl«Rlan «kıcahtor U M A VAOCÜ YABAMO KAYHAKLAR U V a K I KfMI T PAStF Gürdal Duyar'ın (Baştarafı 12. Sayfada) "ben onun yerine bir hayvan heykeli koymak istiyorum." Bir tondan fazla ağırlığı olan "İkimiz", şimdi bir işyerinin bahçesinde bekliyor. miştim. Çünkü deniz kıyısına konacaktı. Fakat yeterli para yeterli vermediler. Hem deniz kıyısında hem de demir olduğu için dıştan ve içten çüriidii. Yok olmak iizere" diyor. Diğer heykeller yerlerinde dunıyor. Fakat birçoğu soyut olduğu için pek çok kişi farİcında bile olmadan önünden geçiyor, çevresinde yaşıyor. Halkın ve sanatçıların heykellere hangi gözle baktığını anlamak için Fındıklı Parkı'na gittik. Heykellerin çevresinde dolaşanlarla konuştuk. Onaya ilginç göruşler çıktı. : •.Madto i.S4*a«ra»ww*tıbo<çiv 2 O aWmt *a «M ta l r t * 3.*orçMn*tİ*ri4S«>criin} 443.738556 3 3096310251 9607 77227 8& 21 75 CStoktar 2 Van 23 340 06i. 45 8 374 029 92 46 4254611! 147 002 A3 92 3 1 5 6 637 901 65 EOtAOTKisaVadMY^MnctrUvnaktv 4 2 0 5 3 5 9 11 H ORTA VE UZUN VAOeü YA0ANO KAVNAKLAR A B * « W t 83B527 749M Onm «• Utun VadMı r 1 582 466. HtÛZKAYNAKLAH (862 3882*4 34, a g , ç , Karı koca mı? Namık Deni/h.ın, heykelini Taksim Parkı'na koyduğu günlerle ilgili bir anısını tatlı tatlı anlatıyor. Denizhan, yapıtı demir desteklerin üstüne elindeki malayla kaidesine monte ediyor. Yaptığı heykel figüratif olmakla birlikte aynntılardan soyutlanmış bir yapıttır. Etrafına parkta gezinenler toplanıyorlar. Bir tanesi, "Abi bu adamla bu kadın kan koca galiba" diye soruyor. Namık Denizhan şu yanıtı veriyor: "Bilmem, niifus kâğıtlarına bakmadım". Yaratıcı sınagöre, "Ikimiz" adlı heykelin anlamı şu aslında; erkeğin sırtına hafifçe dayanmış kadın figürüyle beraberliğin güzelliği ve bu beraberlikte kadının bağlılığı, desteği belirtilmek isıeniyor. 9ın Mermi) gıderter AN VABLİM>R A Uzun vadetı Attca* «• f ortar 1536 404 i wt)nfttn dapotıto wa lermnsllar ı 53* 404 î « 3 47851 629141763 1738A6M44 3 Yar sDı 1736134 71 «fenaiar > « 097 272 09 5 Matona w« 052 968 402 86 30 34960431 G « e e ta*v 556562316 S. CM^ar madch satKi 423881C L9tt223 5a> 506 13Q*C NAZ)M HESAPUkfl AKTİ f GENEL BİLAHÇOOlPHOTLARt PASİF TOPLAMI MA2M HESAPLAR PASİF G€NEL TOPLAMI 506 4 0 9 326.272Arr^Ponu 2 682 001 10 p465JS3 94&44| |562 73' « t » [903 i32 2»4 Tft (Baştarafı 1. Sayfada) toplantı iki buçuk saat kadar surdu. Özal, toplantıdan çıkarken gazetecilerin sorularını yanıtladı. Özal, Cumhurbaşkanı Evren'in kasım ayı içerisinde İstanbul'da yapılacak İslam Konferansı Ticaret ve Ekonomi Daimi Komitesi Başkanı olduğunu anımsatarak, AET'ye tam üye olma konusunun görüşmede ele alınmadığını belirtti. "Avnıpa İskân Fonu'nun Türkiye'de yapılacak olan toplantısına KKTC yerine Kıbrıs Rum tarefının cağnlması Türkiye'nin Kıbrıs politikasında birg eri adım olarak nilelenebilir mi1!" biçimindeki bir soruya Özal, "Oraya Rum larafı ya da falanca devlet çağnlmış degil. Oraya Avrupa İskân Fonu çağrıldı. O kadar. Yani biz toplantıya devletleri çağırmıyoruz, tskân Fonu Yönelim Kurulu'nu çağırıyonız" yanıtını verdi. Başbakan, bir gazetecinin "Ktiltiir Bakanı önce bikinili gelmesin dedi. Sonra da luristlerin bikinilerini uzerine zorla giydiremeyiz diye konuştu. Bu konuda siz ne düşüniiyorsunuz" biçimindeki sorusu uzerine yanıt vermeycrek "Onu kanştırmayın" dedi. Ozal, sutyen 145C80736T54 152ft449*56J0 Yarın: Sanatçı ne diyor? Sade vatandaş ne diyor? Pirinç gördü 3 Aktı'da(erier(usnndCT K*yıllı sermaye sıstmrv yok \ut SlohlarOa orut ama maltyet usu o, «nor1ı»Tianianta sac»i yuzda u*îı*ü ktfUanıİHhşlır Aklrtda0ıvtorQz»nncte12i m.ryo^Tu ıpol»vardt' tmnınatlann lopl«n l Alaca#ıl«r^ii H mttyor H. ıpoie*.* Pasrfie yer «mavsn taBrtngtıe'trnu u ÇUrUAN (pKIMOVA n A i m UM4T1 VI TKâltT JL ( ı * ı 1 662 336 364 B2 Zam (Başiarafı 1. Sayfada) oranında yukselen salça çoğunlukla "yok" satıyor. Makarna'da da aybaşının perakende fiyatı toptan fiyata dönüştü. Kiloda 20 lira zam gören makarna, toptan 1801iradan satılmaya başlandı. Zam kervanına son olarak da krem deterjan katıldı. Mintax ve Çiti'nin paketleri toptan 140 liradan 160 liraya vükseldi. SATILIK Basınsitesi'nde daire 575 11 46 SATILIK Dikilitaşta daire 524 35 93 • Huviyeıimi kaybettim. Hükümsüzdür.yV4/Z. ERKAN 6BJITUİO5U I 8RUT SATiş MAStLATl 1 Yu'1 "; mamul satışı 2 ınracat 3 >§er sattşiar 4 Hızme' sa s ^*SJL»b II KASILATTANİNDtRİMUER 1 Satı^tan lade^et 2 Satrs tsfcontdan •H MET SATÇ KASIOTI IV SATION MAL VE^A HİZMETtN MALKETt 1 Hammadde yardımcı madoe tm ahnan u SlOk fürMımto ılgılH Eımiı. v*ut9« (Orenmte ıtgilıı 4 vao mamul nuttammt Dönem ba«. »tok ¥ı< <çınOe M»ın •Urı»n Oöneın IOOU sie* % Mamuf »to*ı lartı Döf.m MB< sto« Y.l ır,fncM satio ahrtfln Oör*^ı sonu sto* 6 fcmtıa^îama g»dwie<ı v SATIŞ ÖOERLfcPl VE VERGİL£W ı R^iatr, gıdef 2 S*<»5 eteıriBntann 1 t M u « g dt VLBfHJT SATIŞ KÂR VEYA ZARARI V» GENEi. YONETİM GlDERLEf* 63417 91238 1 36 00991569 39 551608 «2 806 793.81132 665 446225 43 187 166 32307 930 0O0297991175 2 14446595 caaoıuuı tu Unvam ÇUPASAN Çukurov» Ptastft « lt <*> (> 5 124 377 7Ç 1.657211987 12 1610405 73436 y 0 O O 000 T D nonusu. Ptutlfc ^«r^v'te O w t ç i n i n « a «t obtv* fOrvsı onak olup otrtmbfr K«Mnal UMSERB y O r t a h Krthn^YonvllmKunjluioplftPbst 6 'optvm 3 1 i ^963 17 1963 26 7 1963 ' 9 1C 1983. 2R11 1983 23 12. t963«nM< toptantftafatıat! rmstn OruMıtı rwMp«n. d a f t w * b€*o«4en 6 ctof&. »ırheitr. hesaola.'> <**%*' <m OZHkKM yw*r\ lnc«t«<TWtV)n kapsa D4*grten, 22 4 1963 206 1983 27 7 n». hângl lı/thi»ra« .x*«ne yamk* « 8 3 . 2 1 5 1983 22.12.«63.3' '219B3 gı ««vanlvı sonuç tanhion ara» nda honifOİ M Mlkık adiierek hayıttan uygun OMUOU v« mur>tazam tutu'du^^ görDlmuftCr Turtc Tica»*( Kanunu nun 363 rnadd» Şırkatin kaaa» 22 4 1983 20 6 1963, t w n t hkıttiMn 3 numwaiı bao4< 22 7 1963. 21 9 1963 25 11] 1983. «tafcUfc w n w n d a r«0<l4n 22 12 1983. 31 12 19S3 ianft*nnoa I M v» tonuçlan say>rn n l hayrOan uyfl 0114J tutanaiıur «fc tk 393 Ş Ş y t l 4 nu^W»lı aa"dt d > t m 2C 6 1983 22 7 1983. 21 $ 3 Zl 12 '983. 3i n 1983 tarht«. 3a aç *rah Ky « , ı 136487621945 ' 14 328 040 87 127 672 762 13 2 920 963 2* 21566 021 76 21566021 78 12.784 93829 34.039436.93 tl 158222731 t 29i 750 5438,553.44 15 m 803.86 ÇUPASAN ÇUKUROVA PLASTİK SANAYİ VE TİCARET AŞ.NİN 2611862^0 9 157 342 79 220 366 06 3 065.126 40 2 018 06206 7 361 12190 2TU802» tO9BB«72J3 57887 425 57 21 810 288 92 ta.oooZ5 721J29 OMB 98331 12 1963 Obtmm he«ap «• ı»t»ml#nnı Turk T^arB n E M S 3uz*aafn4* «« «Oar manuaı •*• a t a n d t t n n * qb atıha gOu yç y g ı«ht« ooçarı tarfun. cari «• gaçmif yıl areri» T ) t M n n ' n > 3 2 4 maddM^mt«b*Wr•ortucuna t«vd*n* Q»dtt«v«*, ^imnMnkn ıhtıyaa otao mfcim bir an m m» 31 12 1963 tar>h> , tMlvtço. onHtb^aı v*ian tar>ht«*> 0*"Çak m«fi 9 * M l l M l j e r M C l a n i ı ran»tffl«rtı 1) 1) 623 434570 J9 903 132284 78 w»nrt*n onajy1«wvT»wrt «t Y*n*twn Ku'V'u n Q*t y Ö « gd« E KAfl VEYA ZARARf E D*ŞI KÂ.F) VEVA 2ARAR 2 A k a f*u «e M. 2 Aknan * u e Mynym 3 (*(••"• tkm dttor har «vya zm X FİNAMSMAN OlDERLErt Kl VEROİDEN ÛNCEKİ KAR VEYA ZARAR! tstanbul Haber Servisi Tüm yiyecek ve tüketim maddelerine peşpeşe gelen zamdan sonra Belediye'nin pirinç fiyatlannTercihli yol ve heykel da 10 liralık dampingi, halkın Bihrat Mavitan'ın Hilton Ote Tanzim Satış Mağazaları'na hüli girişine konulan, alüminyum cum etmesine neden oldu. dan yapılmış so>iıt kompozisyoDaha önce TMO'dan beledinu da şimdi yerinde yok. Bihrat yece sağlanan ithal malı pirincin Mavitan bu durumu "Heykeli kilosu 130 liradan satılmasına min üzerinden tercihli yol geçti" karşın, dünden başlayarak 120 lişeklinde açıklıyor. Konulduğu radan satılması tanzim satış raanun ikinci yılında bir kamyonun ğazalannın önünü bir anda anaçarpması sonucu kolu kırılan baba gününe çevirdi. heykel, yeniden onarılmış. KiEminönü Tanzim Satış Mağamin onardığını Mavitan bilmi zası'nda üç saatte 700 kilo ithal yor. Daha sonra tercihli yolun malı pirinç satıldı. Mağaza yetyapımı sırasında tıimüyle orta kilileri istemi karşılamak için ycdan kaybolmuş. Şimdi yeri bilin ni siparişlerin yapıldığını bildirmiyor. Kısacası heykel kayıp... diler. Bu arada belediye, ithal malı pirincin bakkal ve marketDeıııirden yağmur lerde satılmasını sağlamak için bazı kolaylıklar da getirdi. Buna lerıd ü/>en'in Arnavutkov Akıntıburnu'na konulan demir göre ithal malı pirinç satmak isden "Yağmur" heykeli çürümüş teyenler belediyeye telefon ile durumda. Yakında gerçek, bir başvurarak kilosu 110 liradan yağmur gibiArnavutköy'ünkal dükkânlarına belediye araçları dınmlanna dökülecek. Ferid Öz ile teslim edilmesini saglayacaklar. şen, "Ben paslanmaz çelik öner