16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER raf \e riba (laiz) yasağı ve Ae\lel. gibi hususlann ana hatlan bu ilkelerlc tespiı odilmistir". KUVVET1.İ BİR MERKEZİMTÇll.İK İÇİNDE MAHALLİ MUHTARİYET SİSTEMİ, esaslı bir devletçiükle beraber yaygın bir hususi teşebbus;" LAİkl.İK İLKKSİ NILRKUK? Ne diyordu Anavasamız? "Genel idare içinde yer alan Diyanet bleri Başkanlığı LAYİkLİK İLKESİ DOĞRULrUSUNDA BÜTÜN SİYASİ GÖRÜŞ VE DÜŞÜNCELERİ DlŞINDA KALAN... ozel kanunla gösterilen gorevleri yerine geceği..." (Diyanet Deruısi: Cilı XVI OçakŞubat S.l) Mart 1982 tarihli ga/eteıleır. "...Şimdi sormaz mısını/? Halkıyla bu kadar ters duşen, halkının her şeyden kuısal bildiği inançlarını bu kadar hiçe sayan, ıığruna ean verilen kutsalları tanımayıp ayaklar altına alan Ksad başka ne bekliyor? (....) Lsat'a bunu yaptıran İsrail ol Yasalar ve Çelişkiler Doç. Dr. BAHRİYE ÜÇOK, Ordu Milletvekili Yeni Anayasamızı okuyorum: Madde 174: Anayasamn hiçbir hükmu Türk toplumunun çağdaş uygarhk seviyesinin usiüne çıkarma ve Türkiye Cumhuriyetinin lâiklik niteliğini koruma amacını güden aşağıda gösıerilen inkılâp kanunlarının, ( ) Anayasaya aykın olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz. Tevhidi Tedrisat kanunu, şapka iktisası hakkında kanun, Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Birtakım unvanlann men ve ilgasma dair kanun v.b.g.. Bunları okurken her yurlsever kişinin duyacağı huzuru bir daire başkanlığının ayda bir çıkardığı gazeteyi okurken de duymak mümkun olabilse keşke.. DONYA UZAY ÇAGINI YAŞARKEN... Ama devlet eliyle çıkan bu gazetenin yayınlarıyla da yurttaşlar bakınız nasıl Anayasaya karşı şartlandınlıyorlar: "..BugünTokat'ta, Tokat'a hâkim bir tepede Gijgij Baba Türtesi vardır. Halen halk dıni günlerde burayı ziyaret ederek yoldan topladığı irili ufaklı tasları türbenin bir kenanna yığıverir. Tokat halkı arasında yaygın olan kanaate göre Gijgij Baba turbesinden doğrulacak, taşlan düşman üzerine fırlatarak "Ehli küfrii" zelil ve mahkur evlevecektir. 700 Hiçbir yoruma gerek bırakmayan bu tur >ayınlar yapan bir kurulu^. ulkemizi v'ağdaş uvgarhk duzeyinin usiüne cıkanyorum, >a da Anaya>>anm ilgili 174/3'üncıı fıkrasını ihlâl etmivorum diye iddia edenıe/ sanırım. Gene aynı yazıda şunları okuGene yeni Anayasamı?ı kansyoruz: "..Bu nur yüzlü DF.Rtırıyorum: Gözum 136. maddeVtŞLER kasaba kasaba, köy köy dolaşarak halkı yüce dine ye takıhyor, okuyorum ve seviniyorum. Bir ke? de birlikıe okuçağırmış. yalım: "...Genel idare içinde yer (...) KERAMETLERl dilden alan Diyanet İşleri Ba^kanliğı ladik, nesilden nesile geçmiş, şiir iklik ilkesi doğrultusunda, butun lerini yalnız insanlar değil, BA siyasi görüşü \e düşuncelerin dıL1KLAR, KUŞLAR dahi ezber şında kalarak ve milletçe dayalemiş. Adeta Anadolu'yu bü>ü nışma ve bütunleşme>i amaç edilü, dualı, lürbeli, dergâhlı kud nerek, özel kanunla gösierilen si bir mekân yapmışlardır. ON gorevleri yerine gelirir." LAR HALKIMIZIN GÖNÜL MİMARLAR1, NLR ÇEŞME BL DA İSLAM İKTİSAD1! LERİ OLMUŞLARDIR. Halk Önümdeki yayınlara bakıyobu nur yüzlü denişlerin mucizelerini, aklın za>ıf ve bozuk tera rum. acaba Anayasamn bu sevindirici maddesi doğruiıusunda zisi ile değil, kalbin masum ve bir yazı başlığı görebilir nıiyim. mu'min teslimişeti ile diye. Bir uzun yazı ilişiyor godinlemişıir. züme, adı İSLÂM İKTISADIBu gazetenin bir başka tarihli N1N ÖZELLİKLER1. Yazı •?öynüshasında tmir Sultan'm mule başlıyor: "..Islam iktisadı decizeleri konu ediliyor. Emir Sulğişmez ilkelerini Kur'an'da ve tan nişanlısı olan Vıldırırn BeyaSunnet"te bulur. İnsan ve cemizıt'ın kızına hediye olarak ocakyetin değişmez karakterlerine taki ateşten bir iki parçayı menbağlı olan bu ilkeler, Kur'an \e dile sarıp yolluyor. Mendil saraySunneı'in ruhuna uygun olarak da açıldığmda görülüyor ki o kor çeşitli şekillerde yorumlanmışıır. parçalarının her biri elmaslar Aile, miras. kamtı menfealleriyoluvermiş'.' le sınırlı ferdi mülkivet. zekât, isseneden beri Gijgij Baba halkın hürmet etıiği ebedi bir muhafı/ gibi Tokat'ı beklemektedir.Bu ne ulu, ne samimi. nc manalı bir bağlanışlır. Hangi milletin maneviyatında boyle bir inanış örneğine rastlanabilir?" PENCERE Ekonomik Sevr 3 MART 1984 Dört "Diyanet İşleri Başkanlığının yayınlanndan örnekler sunuyorum. Anayasa letçilik sutunluk bu yazının devaduıı laşıvan bölumü ya, laiklik ilkesine ve bilim anlayışına, kavranuna uyup uymadığını hep bir ^öyle bitiyor: "..Cemiyel fertleri KJam devletine itaat ile mukellikte görelim." lel'ıir. (Mâide 58) Yalnız Islam ilkelerine tezat teşkil eden hususlar tatbik mevkiine konmak istendiğinde Devleie itaat edilemez. İslam devleti zulumden şiddeıle kaçınarak cemiyetin menfeati neyi gerektirirse onu yapmak 'onındjulır. Önce şunu belirtmeliyim ki cemiyet fertlerinin yeni toplum bireylerinin İslam devletine itaatle mukellef olduğuna dair Kur'an'ın ne Maide suresinin 58. ayelinde ne de bu ayetc yakın ve uzak ayetlerde bir emir vardır. Yani yazar böylece Devletin faizli tahvil çıkarmasını. Piyango idaresini kurmu1; olmasını, kısas'ın kaldınlmış olmasını, hırsızın elinin kesilmemesini. kadınla erkeğin es.it olan haklarını, alkollu içki uretip satmasını, evlenme ve boşanmada şer'i yasalardan ayrılmış olmayı. ozetle başta medeni kanun olmak uzere tum obür kanunlarla İslama aykın hukümler koymuş olan bir devlete "itaat elraemek }>erektiğini" açıkça ileri surmektedir. Bu yazıda beni daha da çok duşündüren bölüme gelinçe, renkli bir zemin üzerine kırmızı iri harflerle dizilmiş olan ve simgeleşıirilmek isıenen şu çumledir: " . . İslam Cemiyeti, hukuk ve iktisat anlayışı batı kalıplarına gore duşünenlerin asla anlayamadıkları bir yapı meydana geurmiş, birçok paradoksu uerceklestirmiştir. YETKİ VF. GÖRKVLERİ \ŞAN TUTLM Sadeçe iki örnekle yetindiğinı bu müdahalelerle Başkanlık yetYukarıya aktardığım yazılarki ve gorevlerini aşmaktadır. O dan hangisi laiklik ilkesi doğruldenli aşmaktadır ki, tum köyiertusunda? Açaba anayasamn emde, "İmamdan bir lider olmasırettiği her türlü siyasi görüş ve nı" ve nikâhın belediyelerde dedüşuncelerin dışında kalıyor mu ğil. Müftüluklerde kıyılmasını Başkanlık?.. Boyle bir şeye nivazıp söyleyebilmektedir. Atayetli olmadığını Nisan 1982 tatürk'ün üzerine titrediği laik rihli bir gazetesindeki başyazısında şöyieee belirtmiştir: " . . Bu Türkiye Cumhuriyetinde, bir görevi de dinin devlete mudahalejjun bir dış politika olayında. bir sini önlemek olan Diyanet İşleri iç politika iercihinde sözümü^ Başkanlığı. Anavasamızın bu var, gö/ümuz var." konudaki hükümlerini sık sık Evet biliyorum, daha birçok hatırlaması gerekmektedir. Anşeyde gozleri var: .... Sözüne gccak hatırlamak şöyle dursun. zalince yıllardan beri politik neman zaman hatırlatmak da yetdenlerden dolayı hemen tüm humemiş olacak ki, şeriatın katı bir kümetlerin gereksiz hoşgorüşunbiçimde uygulandığı bugünkü den yararlanarak, zaman zaman Pakistan'da, Pakistan İslam İdeCumhurbaşkanlarının da de olüji Konseyi Başkanı, Zekât meçlerindeki uvarıları anlamazKomileleri Başkanları ile gorudan gelerek, iç \e dış politikada şürken: " . . İSLÂMÎ KANUNbaşına buyruk kendi görüşü LAR1N KADEMELI OLARAK doğrultusunda yazılar yaymakUYGULANMAS1NDAN tadır. Örneğin; "...ABD SenaDLYDLĞU MEMNÜNİYEtorlerınden Brock'un ekim harT l " dile getirmiştir bi sırasında İsrail laratını tuıuBu göruşler bilimle nasıl uyuğunu. senatörün gorevini yerine getirmediğini, ABD'nin İsrail şur. Gerçek Atatürkçülerin bu konusunda beyninin yıkandığı duruma bir an once mudahale nı bu gayri ahlâkî durumun ah etmesini beklemek hakkımızdır, sanıvorum. lakî bir is yapmaya gotürerneye EVET/HAYIR OKTAY AKBAL "Gelenekçi ve tutucu çevrelerin Abdülhamit ve vahdettin'e sahip çıkmalan çok doğaldır. Çünkü tarih içinde her siyasal akım kendi geçmişi ile öVürıç duymak zorvndadır" diyor dostum Uğur Mumcu. Geçmişteki övünç veren olaylar, bir ulusa onur kazandıran, başarılar kazanmtş kişiler, büyük yengilerin kahramanı komutanlar, devlet adamları, hangi siyasal düşüncede olursak olalım hepimizin gururla, övgüyle andığı insanlardır. Hepsi ulusa mal olmuştur. Bütün partiler, bütün siyasal akımların yandaşları, aynm yapmadan hepsıni benimser, bağrına basar. Şu 'Gelenekçi ve tutucu çevreler" kimlerdir? Bugünkü Türkiye'de 'gelenekçtlik ve tutuculuk' derken ne anlaşılır? Gelenek sözcüğünün sözlükteki karşılığı şöyle. Bir toplumda, bir toplulukta eskiden kalmış olmalan dolayısıyte saygın tutulup kuşaktan kuşağa iletilen kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, bikji, töre ve davranışlar Tutucu'nun sözlük karşılığı da şu: Toplumsal düzeni, düşünceleri ve kurumları değiştirmeden, olduğu gibi korumak isteyen kimse. Tutuculuk da. özellikle siyasal ve toplumsal düzeni olduğu gibi sürdürmek görüşü, tutumu anlayışı'dır. Gelenekçi olan, tutucu olan, özet yaşamında, tüm düşüncelerinde, davramşında bu çizgıyı sürdürmelidir, Oysa bizde 'gelenekçi ve tutucu' geçinenler çoğunlukla 'günün adamları dır. Bunlar anamaldan, zenginleşmeden, özel yararlarını her şeyin önünde tutmaktan yanadırlar. Ama halkın karşısında "getenekçiyiz, tutucuyuz' diyerek oy alma gösterisi yapmaktan çekinmemektedirter. Evlerindeki esyaian, giysileri, özel begenıleri çağdaş çizgidedir, video'lar, TV'ler, Amerika, Avrupa gezilerinden alınan eşyalar, izledikleri yaşama biçimi hiç de eski Türk geleneklenne benzemez! Ama sordunuz mu "biztutucuyuz" daha doğrusu 'muhafazakânz' "ananelere bağlıyız' derier. Ama tuttukları. korudukları yalnızca parasal açıdan 'değer" taşıyan seylerdir. Korumak, sürdürmek istedikleri de elde ettikleri üstün koşultar, çıkarlardır. Vahdettin'le Abdülhamit bugün 'herhangi bir siyasal akımın bayrağı' olabilirler mi? Böyle bir etkinliğe, bir güce sahip midirter? Hiç sanmıyorum. Yakın tarihe ait bilgilerden yoksun bırakılmış, karanlıkta kalmış bir ülkede Abdülhamit ve Vahdettin gibi kişiler 'üstüri ve 'çok başanlı] 'ulusa örnek gösterilecek' kişiler saydınlabilir! Neyse ki, halkımız o denli bilgisiz ve kör değildir. Ustelik yakın tarih o kadar da uzak değildir, Abdülhamit döneminde yaşayanlar bile var içimizde. Abdülhamit, 33 yıl süren saltanatı boyunca İmparatorluğun çok geniş topraklarım yabancılara kaptırmış bir despot ıdı. Kaç krallık, kaç prenstik toprağımn elden çıkarıldığını tarihler yazar. Ayrıca Türk ulusunu çağdaş uygarlıktan alabildiğine uzak tutmayı baş amaç yapmıştır. Batı ülkelerınden bilim, teknik alanlarında geri kalmarnıza neden olmuştur. Koskoca donanmayı Haliç'te çürümeye bırakan o değil midir? Çağdaş düşünce akımlannı sınırlarda durduran o değil mi? Ülkede curnalcılığı, hafiyeliği, ihbarcılığı kışkırtan, ödüllendiren, en seçkin subaylan, aydınları sürgünlere gönderten o değil mi? Abdülhamit zeki, kişisel açıdan becerikli biri sayılabılır, öyte ya 33 yıl tam egemenliğini sürdürmeyi başarmıştır. Ama ulusu için hiçbir yararlı davranışı yoktur. Böyle birinin tutucu ve gelenekçi' bir siyasal akımın bayrağı olabilmesi olanaksızdır. Vahdettin ise ondan da beter. 'Vatan haini' olduğu kanttlanmış bir kişinin, düşman gemisine binerek kaçan bir kişinin tutucu ve gelenekçi' siyasal görüşün övünçle benimsedigi, bir 'kahraman' sayılması epeyce gülünç olmaz mı? 'Tutucu ve gelenekçi' siyasal akım kendine başka örnek adamlar, bayrak adamlar seçebilir. Geçmişimizde böyleleri pek çok... Bugünkü dünyada tutucu ve getenefcçı'lik ayakta duracak güce sahip midir? Olabilir mi? Korkunç bir hızla ilerleyen, değişen uygarlık ve teknik önünde 'eski' kafaya, eski düşüncelere, tutumlara, görüşlere bağlı kalmak olacak şey midir? İşte bir örnek, eski MSP'li, yeni ANAP'lı Bay Özal, kendisine sorarsanız tutucu ve gelenekçi'du. Ama yaptıkları ile tutuculukla, gelenekçiliğin' bir ilişkisi var mı? O da kendine göre değişimden yana, yenileşmeden, toplumda hızlı girişimlerden yana... Ama her değişim, her yenileşme, her girişim topluma yarar sağiar mı, orası da ayrı konu... 20. yüzyılda teknolojik gelişmelerin, doğal çevreyi onarılması çok güç bir biçimde kirletmekte olduğunu somut örnekleriyle biliyoruz. Haliç ve İzmit körtezi, yurdumuzdaki en çarpıçı örnekler. Sanayi artıklarının doğayı geriye donülemeyeeek biçimde yok etmesine ilgisiz kalan kişiler açaba kendi sağlıklarının da büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu kavradıklarında avnı ilgisizliklerini sürdürebilecekler mi? "Örümçek o t u " adı verilen bir bikti üzerinde yapılan incelemeler, soluduğumuz havanın ne dereee ölümcül nitelikler kazanabildiğini göstermesi açısından önem taşıyor. Bilim adamları, söz konusu bitkinin yüksek dozda radyoaktivite etkisi altında genetik mütasyona uğradığını uzun zamandır bilivorlar. Yapılan deneyde. BILIM/TEKNIK YONETEN OMER GUZEL bu bitkinin taze, sağlıklı ve uzerinde tomureukları bulunan surgunleri hava kirliliğinin fazla olduğu bölgelerde yetiştirildi. Saks\lann bulunduğu ortamda ısı. nem ve diğer koşullar sabit tutularak, atmosferi yalnızca kirli havanın oluşturması sağlandı. İkinçi bir grup bitki ise aynı koşullarda filtre edilmiş. temiz havada geliştirildi. Deneylerde kullanılan bitki çeşidinde, polen üreten erkek organlann uzeri normal olarak mavi tuylerle kaplıdır. Kanserojen maddelerin eıkisiyle genetik değişime uğratılan bitkinin mavi renkli tüylerinin pembeye dönüştüğü biliniyor. Deneş suresinçe hava kirliliğinin t'arklı boyutlarda olduğu yörelerde bekletilen bitkiler sonuçta araştırma merkezinde toplandı. Her sabah yeni açan çiçekler alınarak. erkek organlar iızerindeki tuylerin renkleri saptandı. Genetik değişmeler konusunda sağlıklı sonuçlar elde edebilmek için kontrol gruplannda da soz konusu olabilen pembe renk donüşumü hesaba katıldı. lunuyor. Biıkileri etkileyen bu havanın solunum yoluyla çiğerlerimize de gittiğini düşünecek olursak bunun sonuçlarını tahmin etmek pek zor olmasa gerek. Gelenekçîlik, Tutuculuk... Hava kirliliğinin trajik sonuçları 19761982 yılları arasmda 19 istasyonda sürdürülen çalışmalarda elde edilen sonuçlara göre, 12 istasyonda hava kirliliğine bağlı, kanserojen maddelerin neden olduğu genetik değişmelerle saptandı. Bilim adamları hava kirliliğinin, nükleer reaktorlerde çalışan kişilerin aldığı radyoaktivite dozundan daha tehlikeli sonuçlara yol açtığını saptadılar. Sanavi faaliyetlerinin yoğun olduğu ve loplu ısınroa sisierak.rinin hav^ı daha ,da kirleiıi|i büyük kentlerde, hava kirliliğinin bitkilerde genetik üeğişmelere sebep oldueu gösıerilmiş bu Bilim adamları genetik değişmelere ve sonuçta kansere neden olan en önemli etkenlerden birinin havaya kanşan kimyasal maddeler olduğunu belirtiyorlar. Sanav i kuruluşlarının havaya bıraktıklan gaz artıklarını kimyasal maddelerden antmaları buyük onem taşıyor. Denizlerimizin, su kaynaklarımızın kirlenmesini duşünduğumuz kadar soluduğumuz havayı da kirlettiğimizi goz ardı etmemeliyiz. Ge. rekU.oıılcnılet.buauuden alınroBdığı takdirde, ^lu^acak.iJvaiişer türlerinin tedavisi gelecekte toplumumuza çok daha pahalna mal olacaktır. ... Parlamentoda çnaylanıp yasalaşan "Şatış Kanunu" için en doğru saptamayı İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Sayın Ali Koçman yaptı: ' Olumlu karşıbyoruz. Cumhuriyet döneminin en radikal kanunlanndan biri ile karşı karşıyayız." Doğrudur. Satış Kanunu radikal (köktenci) bir yasadır; ama bu nasıl bir radikalizmdir? Sol radikalizmin anarşizme dek uzanan çeşitleri vardır; sağ radikalizmin hangi türü ile karşı karşıyayız? • Ülkenin altyapı kuruluşlannı ve stratejik ekonomi kurumlarını yabancı sermayeye açan bir yasa, "gayri milli" siyasetin en radikal örneklerinden birisidir. Bu yasayla yabancı güçlere öyle olanaklar açılıyor ki kullanıldığında Türkiye'nin sömürgeleşmesi söz konusudur Satış Yasası'ndaki dünya görüşü bağımlıhk ideolojisinin ürünüdür. Eğer "radikal" sözcüğü bu anlamda kullanılıyorsa tam yerine oturmuştur. * Ülkenin altyapı tesislerinin gelirlerine, stratejik ekonomi kurumlannın mülkiyet ve denetimine el koyacak olan yabancı kumpanyalarla paravan şirketleri, Türkiye'nin yönetimini istedikleri gibi çekip çevirecek gücü kazanacaklardır. Çıkanlacak senetlerin adı ne olursa olsun (hisse senedi, gelir ortaklığı senedi, işletmek hakkı, vb.) bir şey değişmez. Bu gibi değerli kâğıtlan bir kasada, bir ortaklık havuzunda veya bir holdingin yetkisinde toplayacak olanlar, sırası geldiği zaman Cumhuriyet devletinin canına okuyacak silahları ellerine geçirmişler demektir. übera/ ekonomi'öen ya da serbest p/yasa'dan bol bol söz açanlar, bu gibi işlerin nasıl kotanlacağını bilmeyecek kadar saf değildirter. * Özal ve kadrosu "Satış Yasası" ile amaçladıkları hedefe ulaşabilirler mi? Bu bir ayrı konu. Kimi hedefler vardır, ulaşıldığı zaman hiçbir yere ulaşamadığını insan anlar. Kimi hedefler vardır. ancak ulaşıldığı zaman bir batağa saplandığını insan görür. Kimi hedefler vardır, ulaşıtdığı zaman o hedefleri amaçlayan insanlar artık ortada yoktur. Kimi hedefler vardır, hayal ürünüdür. Satış Yasası'mn kâğıt üzerinde kalması olasılığı da vardır; bütçe açıklarını kapatmak yolunda "denize düsen yılana sanlır" türünden bir polıtikayı pompalaması da beklenebilir. Bu tür yaklaşımlar artık ideolojik gidişatta bir ayrıntı değerinden daha çok ağırlık taşımıyor; ve genel ekonomik gidisatın yoluna dikitmiş levhada iki sözcük yazıyor: Ekonomik Sevr! • İnsanoğlu yaşadıkça, gördükçe, izledikçe; politikacıları daha iyi anlayabiliyor; o gidiyor, bu geliyor, bu gidiyor, şu geliyor. Önemli olan politikacıların değil, Türkiye'nin nereden gelip nereye gittiği? Bu devletin çekirdeği Ankara'da "Büyük Millet Meclisi Hükümeti" olarak kuruldu. O gün amaçlanan hedefler arasmda ülkeyi "kapitalizmin emperyalizminden kurtarmak" vardı. Cumhuriyet rejimi devleti kapitülasyonlardan arındırdı; Atatürk döneminde bir dizi "mi//ıleştı'rme" ile karakterini derinlemesine vurguladı. Eğer bugünkü "Satış Vasası" olumluysa, demek ki bu devletin hem kuruluş amaçlan yanlışmış, hem dökülen kanlar boş yere akmış, hem Atatürk döneminde gerçekleştirilen "millileştirme" kararları büyük birer yanılgı imiş... •r Ya o, ya bu, değil mi? ^Öy î görünuyor ki Öza/'ın mdikalizmi, Kemalizmi kökünden sîftp supürecek'kadar köktencicfır. HER TÜRLÜ YAZI Elektronik Daktîlolarla En kısa sürede,tek tek veya kopyalı yazıhr,çoğaitıhr, gününde testtm edilir. İELEKTRONIK DAKTÎLOLARLA YAZI lŞLERl| Merkezi: Beyazıt Meydanı. Mithat Paşa Cad., 14/1 Tel: 527 55 25 Beyoğhı Şubesi. İstiklal Cad., Yonca Han. 87/7 Tel: 149 79 93 Kadıköy Şubesi: Allıyol Kuşdili Caddesi, 6/3 Tel: 338 08 42 BİLGE KİTAP KULÜBÜ BU KEZ DE YAZARLA OKURU BULUŞTURUYOR YAZKOBİLGE İŞBİRLİĞİ Mart Ayı İmza ve Söyleşi Günleri • 3 Mart 1984 Cumartesı 13 0020 00 Kerım Korcan Afşar Timuçin Cengız Bektaş Salim Sengıi Hikmet Altınkaynak Onay Sozer • 7 Mart 1984 Çarşamba 15 0020 00 Kerim Korcan Eray Canberk Aydın Hatıpoğlu Mehmet Semıh Aiet Mutiteremoğlu (llgaz) • 10 Mart 1984 Cumartesı 13.0020.00 Işıl Ozgenturk Bekir Yıldız Kemal Sulker Muzalfer Hacıhasanoğlu Hakkı Ozkan • 14 Mart 1984 Çarşamba 15.0020.00 Abdülkadir Bulut Oktay Akbal Recep Bilginer Erdoğan Alkan Ayhan Hunalp • 17 Mart 1984 Cumartesı 13.0020.00 Adnan Ozyalcıner Sennur Sezer Retik Durbaş Abdülkadîr Bulut • 21 Mart 1984 Çarşamba 15.0020.00 A. Kadır Rıfat llgaz Asım Bezırci Seyyit Nezir Huseyın Haydar • 24 Mart 1984 Cumartesı 13 0020 00 Bertan Onaran Pınar Kur Salah Birsel Işıl Ozgenturk • 28 Mart 1984 Çarşamba 15 0020.00 Can Yücel Çetin Altan Masan izzettin Oinamo Semıh Tîryakıoğlu Muhteşem Sunter Mehmet Ozgul • 31 Mart 1984 Cumartesı 13.0020.00 Attila llhan Mustafa Bale! Celal Ozcan Mahmut Alptekin BÎUM, SANAT MART SAYISI ÇIKTI 1 MEVLİT Cumhuriyet Gazetesi emektarlarmdan eşim ve babamız • ^ BELEDİYELER: HALKIN KATILIMI GERÇEKLEŞECEK Mİ? Korel Goymen. llhan Tekelı. Akın Atauz ve Bülent Tanık'ın yazılan • YÖK: NASIL BİR "BAŞARI"? Ord Prof Dr. Hırsch: ".. yabancı unıversıtelerin bu durumda artıkTurkıye'nın bılımsel kuruluşlannı kendilerine eş saymaları olanağı kalmayacaktır " SÜLEYMAN ÇELİKEL'in vefatının kırkıncı gününe rastlayan 4 Mart 1984 pazar günü (yann) öğle namazından önce (saat 12'de) Kadırga Sokullu Mehmetpaşa Camisinde, Hacı Hafız Enver Ceylan, H. H. Özcan Küçükengin, H. H. Dursun Çakmak, H. H. Bilal Aydın, H. H. Necati Yaman, H. H. Dursun Taş, H. H. İsmail Biçer, H. H. Ömer Aycan, H. Celal Yılmaz, H. Mehmet Sevinç, H. Ramazan Pakdil, H. H. Durmuş îlgin tarafından mevlit okunacaktır. Arzu edenlerin hazır bulunmalannı rica ederiz. EŞİ, EVLATLARI ^ TRT'DE YOK EDİLEN PLAKLAR, SİLİNEN BANTLAR / Jühde Gülizar • "MEYDAN OKUYAN" BİR OZANIN ARDINDAN Buyük Fılıstın'lı ozan Besıeso oldu/Azız Çalışlar VEFAT Merhum eczaa Ali Fuat bey ve merhume Fatma Tahire hanımın oğullan Nedret Gülen'in kıymetH eşi. Çtğdem Güngör'ün biricik babası, Uğur Güngör'ün değerli kayınpederi ve Aslı Güngör'ün sevgili dedesi, iyiliksever insan • OÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ / Sukran Kurdakul • BİLİM VE SANAT'IN ALLENDE'NİN ÇALIŞMA BAKANI MIREYA BALTRA İLE SÖYLEŞİSİ Latın Amerika Orneğınde • ARTAN BASKI VE DİRENEN SANAT Gurhan Uçkan ABD neden UNESCO'ya karşı? • UNESCO'DA BUNALIM / Hıfzı Topuz • TÜRKİŞ'TEN İZLENİMLERANILAR Saban Yıldız • "GALİLE'NİN Y A Ş A M I " Ayşegül Yüksel ve Manfred W e ^ e r t h • EINSTEIN VE BİLÎM / İsmaıl H Oemırdoven • Abone koşullan: Yıllık 1200, altı aytık 800 TL. Adres: Yüksel Caddesi 9;13. Kızılay Ankara ' Tel: 18 38 26 ttUnbul Büroau: Molla Fenari Sok. Nadir Han Kat. 5 / Tel: 520 54 20 Bilge Kıtap Kulübü Valıkonağı Cad. 73/2 Nisantası Herkese açıktır. FAHAMETTİN GÜLEN geçirdiği trafik kazasından sonra vefat etmiştir. Cenazesi 4 mart pazar günü (yann) öğle namazından sonra Altunizade Camii'nden kaldırılarak, Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. Allah rahmet eylesin. Tarih. sadece tariMerden ibaret değildir. (Bu ayın Tarih ve Toplum dergisini gördünüz mü?) 34 RV 732 plakalı motorsikteıın plaV.as.imn zayı olduju ilan olunur. PTT ZİNCİRLİKUYU DAĞITIM MERKEZt MÜDÜRLÜGİJ Basm: 12327 BAŞSAĞUĞI Can ağabeyimiz ozan AtLESt NÖT: Çelenk gönderilmemesi. arzu edenlerin Türk Eğitim Vaktı'na bağışta bulunmaları. HASAN HÜSEYtN'i yitirdik. Acımız büyük. Aile ve yakınlarına başsağlığı dileriz. GÜNGÖR TÜRKELİ ve EŞİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle