14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 25 MART 1984 ERdlS C4Ğ4T4Y ORLY KATLJAMINDAN YASAMA DONUŞ POLITIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Patlamalardan sonra sürünerek dtşarı çıktım,yüzümü görenler çiğlık atıyordu 1 O gün çok acelem vardı. Oysa ben, havaalanlarının "kasarlı" bir yolcusu olarak pek acele etmezdim. Hep kümelenen sıraların sonunu beklemeyi yeğlerditn. 15 temmuz günü biraz yorgun ve bezgindim. Kuzey Denizi'nde bir röportajdan dönüyordum. Evimi ailemi çok özlemiştim. Yaz, İstanbul, herşey gözümde tütüyordu. THY'nin her zamanki bankosuna yöneldim. Dalgınlıkla birkaç dakika oyalandıktan sonra, hayretle o bankoda Mısır Hava Yollan'nın bagaj işlemlerinin yapıldığını gördüm. KapaJı devre TV işaretleri THY bankosunun salonun dibinde bir yere taşındığını işaret ediyordu. Çaresiz o tarafa yöneldim. Bankonun önünde uzun bir kuyruk birikmişti. İnsanlar, kuyruk, sıcak. İçimden bir kenara çekilip kalabalığın eriyip gitmesini beklemek geldi. Nedense yapamadım onu. O gün pek bir acelem vardı. Belki de sabırsızljğım elimdeki eşyaların çokluğundan kaynaklanıyordu. Devamlı beraberimde taşıdığım iki ağır fotoğraf çantası ile THY"nın her zaman yolcu aldığı 52 numaralı kapıya kadar koşar adım yürümek, son anda nefes nefese kalmak istemiyordum. İstemiyordum ama önümdeki kuyruk da bir türlü ilerlemek bilmiyordu. "Çekil bir kenara otur" diyordu içimden bir ses, nasıl olsa bu uçak bu yolcuları almadan gitmeyecek. Şeytan dürttü, bankonun yanına gitmek istedim. Neden ilerlemezdi bu kuyruk? Bu sıra niye yüriimüyor? Yanımda arkadaşım Perihan vardı. Korkum fotoğraf makinalarını çaldırtmaktı. Perihan'dan benimle Orly Havaalanı'na kadar gelmesini rica ettim. Kırmadı beni ve havaalanına geldi. Şeytan dürtmeğe devam ediyordu. Sonunda dayanamayıp, Perihan'a: "Bu sıra niye yiirümüyor bir bakıp geleceğim" dedim. Bankoda iki memur başlarını kaldırmadan çalışıyorlardı. Zaman zaman yolcularla tartışma çîfcıyor, tartışma çıkınca her şey duruyor bu yüzden de bizim sıra yürümüyordu. Bu tempo ile kalabalığın uçak saatinden önce dağılması olanaksız gibi geliyordu bana... O sırada bankoya epey yaklaşmış, önünde sadece iki üç kişi kalmış genç bir adam gözüme ilişti. Kısa boylu, muntazam yana taranmış siyah saçlı, genış çeneli ve yaygın ağızlı yağız çehreli bu genç Türk de oiabilirdi yabancı da. Üstünde eşofman kumaşına benzer bir kumaştan beyaz gömleği vardı. Diğer yolcuların aksine tek bir bavulu (hafızam beni yanıltmıyorsa, bavulun rengi kırmızı ile bordo arası birşeydi) hemen dikkatimi çekmişti. Aramızda kısa bir konuşma geçti. Mesleğin cilveleri. .. PATLAMADAN SOSRA Patlayan bombalar Orly Havaalanı'nın yolcutar için ayrılan bölümünü harabeye döndürmüştü. kişen insanlar etrafa saçılmıştı. Ergun Çağatay, olay yerinden uzaklaşabilmek için tüm gücünü harcıyordu. rı kaplamıştı. Ben hâlâ ne olduğunu doğru dürüst anlamamıştım. Yaralı olduğumun bile farkında değildim. Sadece içimde garip bir kızgınhk vardı. Bir his ileri dönük tüm planlarımın alt üst olduğunu söylüyordu. Başımı çevirdim, sağ tarafta iri kıyım bir adam boylu boyunca hareketsiz yatıyordu. Adamın pantolonu boydan boya yırtılmış, sıyrılan ceket vegömleğinin altında kanlı etleri görülüyordu. Onun ilerisinde yatan bir kişi daha*vardı. Sağ tarafta gidecek yer yoktu. Yeni yeni acımaya başlayan ellerimin üstünde emekliye emekliye bir süre gittim.. Ilk anda iki kişinin üstünden atlamak zorunluluğunda kaldım. Bir tanesi hâlâ yaşıyordu. Sonra ayağım yere saçılmış bavullara takıldı ve yuvarlandım. Etraf birden zifiri karanlık oldu. Her taraf yanık kokuyordu. Sonunda Perihan'dan ayrıldığım yere v; rabildim. Perihan'a bir şey olmaır.ıştı, sadıxx yüzünde ve elbisesinde kan lekeleri vardı. Beni görür görmez. "Sen ne olmuşsun!" diye bir çığlık attı. Ne olmuş yani, diyebildim. Perihan neredeyse avazı çıktığı kadar bağıracaktı. Bir nefeste; "YUzüne bak her tarafın simsiyah, her tarafın yanmış" dedi. Perihan'ı sakinleştirmeye çalıştım: "Merak etme bir şeyim yok. Göründüğüm kadar kötü değilim, sen benim eşyalan toparla, eve git... Ben seni yarın hastaneden telefonla ararım" dedim. Fotoğraf çekmek istiyordum, ama tüm makinelerim, malzeme Yerler kan gölü gibiydi. Cesetler, can çedoğru birkaç adım attım. Bir polis önümü kesti; "Şimdi bir şey bulmaya çalışma nasıl olsa tüm eşyalar bir depoya konacak, orada ararsın" dedi. Ellerimin ve yüzümün acısı gittikçe artıyordu. Ama nedense ciddi bir şekilde yaralandığıma bir türlü inan mıyordum. Yarın, olmazsa öbürsü gün, ufak bir tedaviden sonra hastaneden ayrılacağıma inanıyordum. çantalarının içine yerleştirilmişti. Ellerimin artan acısı, dayanma gücümü zorlatnaya başlamıştı. O acı ile makineleri çıkartıp, film takıp, fotoğraf çekebileceğimi aklım kesmedi. "Sat anasını", dedim içimden, "Kira çekerse o çeksin. Ben bu işte yokum, kaçırdığım fotoğraf , bu olsun" ve Perihan'ın yanından ayrıldım. Ne yapacağımı nereye gideceğimi bilmiyordum. Kaybolan çantalarımdan birini bulmak için, bombanın patladığı yöne YARIN: Ölümle yaşam arasında Zekeriya Sertel'in, Cevat Şakir'in bir yaztsından ötürü Ankara İstiklâi Mahkemesi'nce Sinop'ta üç yıl kalebentliğe mahkum olması üzerine derginin bütün işleri eşi Sabiha Sertel'e kaiır Ortaları meydanı boş bulup kazık atmaya başladıklarında dergiyi bırakır, yerine "SevimliAy"\ çıkarmaya başlar. O yıllarda Babıâli'de bir bayanın gazete çıkarması. mürettiphaneye girerek sayfa bağlaması, görülür işlerden değildir. Nitekim başmürettip Yunus Efendi, durumu anlayınca sorar: "Bu sayfaları siz mi bağlayacaksınız?" "Evet" "Bir yaşıma daha girdim. Hiç kadın sayfa bağiar mı?" Sabiha Hanım, Sevimli Ay'da "Yazarlar ve edebiyatçılar nasıl yazarlar?" diye bir soruşturma düzenliyor. Bu soruşturma için Ahmet Rasim'den yanıt istiyor. Üstadın verdiği yanıt özetle: "Sayın Yazar Hanım" diye başlar ve sürdürür: Lutufnamenizi biraz geç aldım? Bundan ötürü ankete geç yetiştim. İstekli olarak çalıştîğım, yazdığım zamanlar beş altı saatlik deliksiz denilen uykulardan sonradır. Uyandığım zaman gece olmalıdır. Güneş doğmuşsa hemen tembellik basar. Arada, öğleden sonra çalışır, yazarım. Ama herhalde sabaha bir iki saat kala çalıştığımın, yazdığımın tadını, zevkini öğleden sonraki çalışmalanmda bulamam. Mürekkebim bol, kâğıtlarım düz ve çok olmalıdır. Kalemi işiek bulursam düşüncelerimi daha iyi düzenlerim." Gazetecilerin başına çok şeyler geliyor. Bu arada Ahmet Rasim'in de ... Gazetecilik anılarını yazarken bunların çoğunadeğinir. Ada'da gezinirlerken karşıdan genç, orta yaşta, daha geçkin dört beş kadından oluşan bir küme ile karşılaşırlar. Tazeden biri annesıni dürterek: "Anne!.. AnneL.Bu adamcerideciymiş..." diye üstadı gösterir. Anne azarlar, şöyle der: "Ona cerideci denmez, gazeteci denir" Adının değiştiğini ve değerinin arttığını madamakinin tazeyi azarlamasından çıkarıyor. Gazeteci yakıştırmasından hayatının sonuna değin kurtulamadığını söyler. Niye yazar demezler de gazeteci derler? Azıcık küçümseme yok mudur? Doğu'da çıkan ısyanın kışkırtmacıları arasında bir çok İstanbul gazetecisi tutuklandığı halde, üstada elleşen olmaz. Bu gençlerden önce başından böyle işler geçtiği için hiçbir zaman siyasete bulaşmak istememiştir. Hatta milletvekili olup meclise girdiğinde bile siyasetten uzak durmuştur. İlk tutuklanması şöyledir. Arakel Kitapevi'nde otururken içeri pos bıyıklı, ayakları çizmeli biri girer. Arakel'ın yanına sokulur, bir şeyler sorar. Sonra üstadın karşısına dikilir. "Buyurun sizi Zaptiye Nazırı Bey istiyor!" "Niçin istiyor?" "Orada sorduklan zaman anlarsınF' Zaptiye Nezaretinden içeri giriyorlar, demir parmaklıklı bir odaya sokuyorlar. "Gir otur." Tütünü yok, parası az. İkindi ezanı okunuyor, akşam oluyor, arayan soran yok şimdilik. Kara sakallı, tombul yüzlü bir tanıdık görünüyor: "Vay, burada mısın?" "Bura... "demeye kalmıyor, boynunu uzattığı gibi çekiyor, kayboluyor. Akşam karanlığı basmaya başlıyor. "Araba söyleyin." "Nazır Bey kalkıyor" Üstat, bakıyor ki, kımseler kalmamış, yavaş yavaş kapıya gidiyor. Açsam mı, açamasam mı kuşkusu içindedir. Sonunda açıyor. Koridor karanlık, oralarda kimseler yok. Yürüyor yürüyor, önüne çıkan yok. Yürüyüp gidiyor. Ahmet Rasim, Elazığ İstiklâi Mahkemesi'nce tutuklananlar arasında en genç gazeteci Sadri Ertem'e yanar. Üstada göre, Sadri Ertem'in hiçbir suçu yoktur, devrime inanmıştır, Anadolu'ya geçerek devrim uğrunda çalışmıştır. Bunu Sadri Ertem de bilmektedir. Bir gün mahkeme önünde hüngür hüngür ağlamaya başlar. Yargıç Mazhar Müfit, "Niye ağlıyorsun evladım?" diye sorar. Velit Ebuzziya ve Eşref Edip'i göstererek şunları söyler: "Ben kendimi devrime adamışım. Devrimin vereceği her cezaya gönülden razıyım. Ancak bu gericilerle, tutucularla birlikte yargılanmak çok ağırıma gidiyor." İsmail Müştak Mayakon, bir çare bulur. Atatürk'e bir bağlılık telgrafı çekerler ve kurtulurlar. Sadece devrimciler değil, tutucular da... Yazarların bir yanı cennetse, bir yanları da cehennemdir. THY bankosunun önündeki kuyrukta, ön sıradaki beyaz gömlekli genç sıradan çıkıp hızla Fazla bagajı olup olmadığını uzaklaştı. Bankodaki sordum. tartışmayı izliyordum. Hayır, hepsi bu, dedi. Benim fazla kilom var bavul Sağ tarafımda şiddetli bir oldu. Bunu larımdan birıni tartıya alabilir patlama misin? diye sordum. ikincisi izledi. Bir alev toOlur. ama bir şey demesinler. Bir şey demezler, ama rahat punun tavandan aşağı sız oluyorsan kalsın, dedim ve doğru indiğini gördüm. yanından ayrıldım. Sırtımdaki ceket yanıO sırada Fransa'da çalıştığını yordu. Sırtımı duvara tahmin ettiğim bir vatandaş. dayayıp, ceketi söndürAbi bende fazla yiik yok, bizim aile kalabalık getir ben ba meye çahştım. vulunu alırım, dedi. Yeni yeni acımaya başTamam, bankoya yaklaşınca layan ellerimin üstünde getiririm, dedim ve fotoğraf çantalarının başında bekleyen Peri emekliye emekliye bir süre gittim. Yerde yatan han'ın yanına döndüm. yarahların ve cesetlerin Şeytan yeniden dürttü üstünden atlamak zoBir süre Perihan'Ia konuştuk. runda kalıyordum. Her Sıra hâlâ ilerlemiyordu. Şeytan yeniden dürttü "Şimdi geliyo taraf yanık kokuyordu. Yüzümü gören gözlerinî rum" diyerek Perihan'ın yanından ayrıldım. Tanı Mianın başı kapatıp çığlık atıyordu. na gelmiştim ki, az önce konuş Fotoğraf çekmek istiyortuğum beyaz gömlekli genci yeniden gördüm. Sıradan çıkmış dum, ama ellerimin gidegeri gidiyordu. "Nereye gidiyor rek artan acısı bu isteğisun önünde iki kişi var?" diye mi engelliyordu. Yaralı sordum. "Bir şey unuttum hemen geliyorum" dedi ve kalaba olduğuma inanamıyor YENtDEN OLAY YERİNDE Orly'de pallamanın olduğu yer tamir edilip yeniden hizmete açılmıştı. Yaraları iyileşen Ergun Çağatay, olay günü kuyrukta beklediği kontuaruı önüne geldi. Fotoğrafçıya poz verirken, o giinler'm dehşetini bir kez daha yaşıyordu. dum. lığı yararak gözden kayboldu. Biraz daha ilerledim. Bankonun önünde yeniden bir tartışma çıkmıştı. Sol tarafa döndüm. Geri gidiyordum. Sağ yanımda hem de çok yakınımda bir patlama oldu. Daha ne olduğunu anlamadan, belki saniye farkı ile sol tarafımda, başımın üstünde, kolonla, tavanın birleştiği yere yakın bir yerde ikinci bir patlama oldu. Bir alev topunun tavandan aşağı doğru indiğini gördüm. "Demek bütangaz tüpü böyle patlıyormuş.. Allah Allah, bücangazın burada ne işi var?" diye düşündüm. Aklımdan geçen sorulann cevabını araştırav.ak zaman yoktu. Sırtımdaki sentetik elyaftan yapılmış ceket yanıyordu. Ceketi söndürmek için sırtımı duvara dayadım. u SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL "Ek Gösterge"ye mektuplar: Gazetenizin açıklanıası: ÇAUŞANLARIN 2898 sayılı yasanın 4. maddesi ile eklenen ek madde, ek göstergelerin emekli keseneklerine de esas alınmasını öngöriiyor ve 1.1.1984 tarihinden itibaren de bütün emeklilerin ek gösıergeden yararlanacağı bildiriliyordu. Bugüne kadar Emekli Sandığı'nca yapılan uygulamada 657 sayılı kanunun 36. maddesinde tahsil şartı aranılarak lise mezunlannın 5. derecenin son kademesine kadar yükselebilecekleri nazan itibare alınarak bu tahsilden aşagıdakilere dereceleri ne olursa olsun ek gösterge verilmemektedir. 2898 sayılı Kanunun ek maddeleri ve 41. maddenin değişikliğinin açıklığa kavuşmuş olmaması dolayısıyla Emekli Sandığı tarafından yüriitiilen işlemlerin ne dogrultuda olduğu anlaşılamamıştır. Gazetenizin açıklaması ile tatbikat arasında buyuk fark vardır. Bu durum yeniden incelenerek, gazetenizde neşredilirse benim gibi birçok emekli de dummunu öğrenecektir. «n.. . ,, „ K.A. İZMİR Geçici görevde A... bölgesinde çalışan (Verem Savaş) sağlık memuruyum. İlişik terfi örneğinde görüldüğü gibi 5. derecede iken 4. dereceye terfi ettiğimi 8 ay sonra tebellüğ ettim. Bir günlük harcırah farkı 250 lira. 8 aylık fark toplamı olan 65.000 lirayı Deftardarlık Muhasebe Müdürü vermedi ve bu alacağım düyuna kaldı. Haksızlığa uğramış olmanın yürek ezikliği içindeyim. Benim durumumda olan ve diğer vilayetlerde çalışan arkadaşlar bu farklan aldılar. + 50 göstergenin maaş farklan verildiğine göre harcırah farklarını da almamız yasal değil mi? Bu farkların düyundan da olsa ödenmesi için sayın Bakaniık ilgılilerinin yardımcı olmasını saygılanmla arz ederim. C.K. ANTALYA Teknik personel olarak 1. derecenin 4. kademesinden emekli olduğum için 200 ek gösterge aldığımı sanıyor idim, Emekli Sandığına yazdığım yazıya; "Sizin ise intibakınız her ne kadar çeşitli kanun ve kararnamelerle 1. derece 4. kademesine gelmiş ise de, lise dengi mesleki okul (Sanat Enstitüsü) öğrenim ve görev ünvanınız itibariyle 657 sayılı Devlet Memurlan Kanunu'nun değişik 36. maddesine göre 3. derecenin 8. kademesine kadar yükselebileceğinizden ve yukarıda bahsi geçen kanun hükmü ise 3. derecenin kademelerinden aylık alabilenlere + 100 gösterge verileceğini belirlediği cihetle emekli aylığınız anılan ek gösterge tutarı üzerinden 1.1.1983 tarihinden itibaren Yönetim Kurulumuzun 27.4.1983 gün ve 23830 / 28 sayılı kararı ile 32. 701 liraya yükseltilmiştir." cevabı gelmiştir. Buna göre, çeşitli kanunlardan ve Maliye Bakanlığı'nın 3 No.lu Genel Tebliğinden bahisle ek göstergemin 100 olarak verilmiş olduğunu anladımsa da tatmin olamadım. Çiinkii 2771 sayılı kanunun (l.b) maddesi tahsil durumuna göre de gayet açıktır. Ve ek göstergemi 200 olarak belirlemiştir. 198S yılında çahşanlarla, emeklilere emekli gösterge tablosu aynen uygulanacak mıdır? M.E. EDİRNE SÜRFXEK "Duyuna kaldı": GAYRIMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI LÜLEBURGAZ İCRA MEMURLUĞL'NDAN Dosya No: 1983/1312 Bir borçtan öturü mahcuz olup satılarak paraya çevrilmeMne kanaı nıtktubunu vermelerı lazımdır. î>atış pe>ııı para ıledır, alıcı ısterar verilen: diğinde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Dellaliye resmi Lüleburgaz Tapu Sicilinin K. Sahife: 774 ve 774 parsel numaraihale pulu, tapu harç ve masrafları alıcıya ailtir. Birikmiş vergiler sında kayıtlı, Eskibedir köyü mülkü hudutları dahilinde, Sakızköy saiış bedelinden ödenir. yolları arası açık Davlumlar ve Incirlik mevkiinde, Edirne İstanbul 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin ( + ) bu gayrimenE5 karayolu üzerinde, Lüleburgaz kazasına 7 km. mesafede, 5.050 kul üzerindeki haklarını, hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddiam2 mikıarında arsa ve arsa içersinde kurulu ve çalışır vaziyette 100 lannı. dayanağı belgeler ile onbeş gün içinde dairemize bildirmeleri Top kapasiteli un fabrikası satılıktır. lazımdır, aksi takdirde haklan tapu sicili ile sabit olmadıkça payiaşKIYMETI: Fen ehli bilirkışiler tarafından arsa ve arsa içersinde madan hariv bırakılacaklardır. bulunan bınalar, raakine ve elektrik aksamına 125.295.000.00 lira 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İckıymel layin ve takdir edilmiştir. ra ve İflas Kanununun 133. maddesi gereğince ihale feshedilir. İki SATIŞ ŞARTLARI: ihalearasındaki farktan ve ^»10 faizden alıcı vekefılleri mesultulu1 Satış.30/4/1984 günü saaı lî.OO'ıen !5.15"e kadar Lüleburlacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecekıır. gaz İcra Dairesi'ndeaçık artırma suretiyleyapılacakur. Bu artırma5 Şanname, ilan tarihindcn iıibaren herkesin görebilmesi için da tahmin edilen kıymetin °?«75'ni ve rüçhanlı alacaklılar varsa aladairede açık olup masral'ı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örnecakları mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şaru ile ihale oluği gönderilebilir. nur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok anıranın laahhüdü baki 6 Satışa iştirak edenlerin şarınameyi görmüş ve münderecatını kalmak şarti; le 10/5/1984 perşembe gunu aynı yer \e saaııe ikinci kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isıeyenlerin 1983/1312 arlırmaya .jıkanlacakıır. Bu artırınada da ruclıaniı nlacaklıların alasayılı dosya numarasiyle memurluğumuza başvurmalan ilan olunur. cağını \c satış masraflannı gevmesi şarıiylc en çok arıırana ıhale olu8/3/1984 nur. 2 Anırmaya işlirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %10'u ( + ) İlgililer lâbirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. nisberinde pey akcesi veya bu miktar kadar nıilli bir bankanın temiBaiin: Î3473 TURKELI ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİNDEN Dosya No: 1983/76 Datacı Fdma Keit. ıv.aııkor) tarafından mahkememize açılan gaiplik davasının açık yargılanmasında; Davacı larafından gaiplik kararı verilmesi isıenen Ahmet ve Halimeden olma. 12.5.1339 doğumlu, Sinop ili Türkeli ilçesi Keş köyu cili: 021/09, sayfa: 68. kütük: 19'da nüfusa yazılı Ahmet Keser'in gaipliğine karar verilecekıir, kendisinden uzun zamandan beri habcr alınamamışlır. Gaipliğine karar verilecek olan Ahmet Keser hakkında bilgisi olanların vegaip Ahmet Keser sağ ise kendisinin mahkemcıni/en 1983/76 esas sayılı dosyasına müracaaılan ilan olunur. 2S. 10.1983 Basııı: I34(X) "200 ek gösterge aldığımı sanıyor idim" Çıglıklar her tarafı kapladı Patlamadan sonra ışıklar sönmüş, salonu kadınların çığlıkla
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle