14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12ŞUBAT 1984+ • • • HABERLERİN DEVAMI CUMHURtYET/11 Andropov'un ölünıü (Baştaraft 1. Sayfada) denbire eskiyiverdi ve anlamsız hale geldı. Andropov'un ölümü ile Lübnan'da yeni bir denklem ortaya çıkacak, bu kaçımlmaz. Çünkü Andropov'un ölümünden sonra Ortadoğu'da inisyatifi ele almaya hazırlanan Sovyet karar mekanizmasının dikkaıi içeriye, Andropov'un halefini seçmeye dönecek. Bu da ister istemez son bir hafta içinde Lübnan'da açraaza giren Amerikan politikasmı ve Başkan Regan'ı rahatlatacak. Lübnanlı Hıristiyan güçleri de moral bozukluğundan bir ölçüde sıyıracak. Ve karşıtlarına karşı direnmeye sevkedecek. Zaten Lübnan karmaşasından, son günlerde dikkat çeker ölçüde uzak kalmaya çalışan İsrail'in önceki gün aniden hava saldınsına girişmesi de Lübnanlı Hıristiyan güçlere dolaylı yoldan "dayanın" mesajı vermesi anlamına geliyor. Şimdi, Suriye düne kadar Emin Cemayel'in alaşağı edilmesi konusunda çok kararlı, esnemez ve katı bir tırmandırma politikası izlerken, en güçlü dayanağmın, yani Sovyetler Birliği'nin kendi iç iktidar mücadelesine dönecek olması nedeniyle zorunlu olarak politikasında yeni ayarlamalar yapacak. Nitekim, Sovyet Komünist Partisi Politbürosu'nun en önemli üyelerinden Haydar Aliyev'in Şam gezısi iptai edildi. Ardından Suriyeliler Lübnan muhalefet liderleri ile yaptıklan uzun toplantıdan sonra Emin Cemayel'in istifa etmesi şartından söz etmez oldular. Suriye Baas Partisi dış ilişkiler sorumrusu Muhammed Haydar, Başkan Hafız Esad ve Dışişleri Bakanı Abdulhalim Haddam'ın Lübnan eski Başkanlarından Siileyman Franjiye eski Başbakanlardan Raşil Kerami ile yaptıklan görüşmeden sonra verdiği demeçte '"Emin Cemayei'in 17 mayıs Lübnantsrail anlaşmasını iptal elmesi ve Beyrul'taki çok uluslu kuvvetin yerini Biıieşmiş Milletler Banş Gücü'nün alması kavdıyla yerinde kalabilecegini" bildirdi. Suriyelilerin yanısıra Lübnan'ın Falanjistlere şiddetle muhalif Maruni Hıristiyan liderlerinden Siileyman Franjiye ile Paris'te sürgünde yaşayan Raymond Edde'in bugüne dek Emin Cemayel'in istifası sözcüklerini ağızlanna almaması dikkat çekiyor. Zira Lübnan'daki çatışma şu sırada tam anlamıyla bir MüslümanHıristiyan çatışmasına dönüşme işaretleri taşıyor. Bu yüzden Hıristiyan liderler arasında Falanjistlere karşı olanlar dahi durumun nezaketi nedeniyle Emin Cemayel'in istifası şartını ileri sürmüyorlar. Sadece Hıristiyanlar da değil, Şii'lerin Beyrut'a tümuyle hâkim olmalanndan ürken ve genellikle Suudi Arabistan'ın kontrolünde bulunan Sünni siyasi liderler en başta Said Selam • Emin Cemayel'e karşı olmakla birlikte Emel lideri Nebih Berri ve Dürzi lider Velid Cumblal ile aynı dili kullanmıyor. Bu arada Şiiler de Paris'e ulaşan haberlere bakılırsa, ve Paris'ten izlenebildiği kadanyla tam bir birlik ve disiplin içinde gözükmüyorlar. Nebih Berri'nin Fransa ve hatta belirli ölçülerde ABD ile ve dolayısıyla Emin Cemayel ile uzlaşmaya yatkın bir görünüm taşımasına karşıhk, Emel'in bünyesinde ve Lübnan Şii toplumu içinde İmam Humeyni'nin rüzgârlan esiyor. Batı Beyrut'ta Emel savasçılarının içkileri imha etmesi, arabaların ve binaiann üzerinde sık sık İmam Humeyni'nin posterlerinin görülmeye başlanması bunun belgesi. Bu olgudan da anlaşılabileceği gibi, şu anda Lübnan'da ülkenin ve bölgenin geieceğini etkıleyecek faktörler arasında ABD. Fransa. Sovyetler Birliği, Suriye, yerel ve değişik Müslüman ve Hıristiyan güçlerin yanı sıra Iranda bulunuyor. Böylece Lübnan'daki durum hiç kimsenin yakın geleceği kolay kolay kestiremeyeceği ölçüde olağanüstü karmaşık, özellikler taşıyor. Ancak daha önce de işaret etmeye çalıştığımız gibi dünden baslayarak, Lübnan denklemini yeniden biçimleyecek unsur Andropov'un ölümü. Sovyetler Birliği Komünist Panisi'nin Andropov'un yerine kimı getireceği Paris ve Beyrut'taki Lübnanlı gozlemciler açısından, Lübnan sorunun içine gireceği kalıpların ipucunu verecek olması bakımından önemli. Eğer Andropov'un yerine Andropov çizgisini sürdürecek olan ve Genelkurmay Başkanı Ogarkov tarafından desteklenen Gorbaçov ya da Romanov getirilirse, ABD'ye karşı sertlik politikası devam edecek demektir. Bu da gerek. Suriye'nin gerekse Lübnan'da eşgüdum içinde davrandığı güçlerin politikasmı uzlaşmaz tutum yönünde etkileyecektir. Eğer, bunlar değilde Dışişleri Bakanı Gromiko, Savunma Bakanı Ustiaov gibi unsurlar tarafından desteklenen Brejnev okulunun temsilcisi Çernenko ya da o çizgide birisi Andropov'un yerini alırsa o takdirde Sovyetler, ABD'ye karşı daha uzlaşmaya dönük bir politikaya girebilirler. Bu da Lübnan'daki durumu ABD'nin fazla zorlanmayacağı bir çözüm yönünde ilerletebilir. Her şeye rağmen, ister istemez, Sovyetler'in Andropov'un halefini saptamakla uğraşacak olmalan, ABD'ye son yıllarda içine düştükleri en açmaz ortamda bir nefes aldıracak, Beynıt'tan buraya ulaşan spekülasyonlara bakılırsa, ABD gayretlerini Emin Cemayel Nebih BerriVelid Cumblat arasında bir diyaloğun sağlanmasına yöneltecek. Emin Cemayel'in Cumhurbaşkanlığı'nda kalmasının bedeli olarak Suriye'yi tatmin edecek biçimde Lübnanİsrail anlaşmasınm iptali ve çok uluslu kuvvetin resmen geri çekilmesinden, bu çözüm olasılığından söz ediliyor. Bunlar, elbetteki, şu anda ortaya atılan spekülasyonlar. Bir başka ihtimal iç savaşın Beyrut'u ayıran Yeşil Hat üzerinde Andropov'un ölümü ile ve Müslüman kesimdeki iç çelişkilerin farkında olan, ayrıca İsrail'in dünkü hava saldınsında dayanak bulan Hıristiyan Falanjistler tarafından birden bire tırmandırılacağı. Sonuç olarak Lübnan bunalımı hafta sonuna her ihtımak açık biçimde girmiş oluyor. Solda adav, sağda (Baştarafı 1. Sayfada) lar verdi. Araştırma gerek sağda, gerek solda parti yöneticüerini belli noktalarda düşünmeye zorluyor. Bizim öğrenebildiğimize göre, elde edilen sonuçlar şöyle sıralanabilir: Sağ kesimde yerel seçimlerde halkın tercihi daha çok " p a r t i " doğrultusunda gelişiyor. Yani, sağ kesimde bir adaya ya da partiye oy verecek vatandaşlar için parti daha önemli. Adayın önemi ikinci sırada geliyor. Sağ düşünce doğrultusunda oy kullanacaklann yüzde 64'ü, "Ben önce partiye oy veririm" diyor. Buna karşılık, yine sağ kesimdeki vatandaşların yüzde 36'sı "Benim için aday önemlid i r " karşılığını veriyor. Bir başka deyimle, örneğin ANAP ile DYP arasında oy kullanacak olanların yüzde 36'sı "adayın kimliginden" hareket edecek. Bu yüzde 36'hk kitle için "aday önemli." Adaydan hareket ederek oy verecek vatandaşların, sağ kesimde ANAP ile Doğru Yol Partisi arasında oy oranını çok büyük ölçüde etkileyecekleri ortada. Buna karşılık sol kesimdeki bir partiye oy verecek vatandaşlann tercihi tam tersi bir durumu yansıtıyor. Sağ kesimde parti önemli. Sol kesimde ise, aday önemli. Soldaki partilerden birine oy verecek vatandaşların yüzde 49'u "Benim için önemli olan adayın kimliğid i r " diyor. Adayın kimliği derken, solundaki adayların kimliklerı söz konusu. Yani, Halkçı Parti ile SODEP iki aday çıkartıyor. Sol düşünce doğrultusunda oy kullanacak vatandaş her iki partinin adayına bakıyor ve "adaya göre o y " kullaruyor. Bu kesimde oy kullanacak vatandaşların yüzde 51 'i "parti benim için daha önemlidir" düşüncesinde. Sağ kesimde " p a r t i " diyenler yüzde 64, sol kesimde " p a r t i " diyenler yüzde 51. Sağ kesimde "aday önemlidir" diyenler yüzde 36, sol kesimde "aday önemlidir" diyenler yüzde 49. Dolayısıyla, sol kesimde oy kullanacaklar için aday daha çok önemli. Sağ kesimde oy kullanacaklar için ise, parti daha önemli. Bununla birlikte, her iki kesimde de, adayların kimliklerinin sonuçlan nasıl etkileyecekleri de ortada. Hatta, aday kimliklerinden yola çıkarak parti oylarının nasıl etkileneceği de, bu araştırmanın verileri arasında. Adayın kimliginden hareket ederek, sağdan sola ya da soldan sağa kayma olabilir mi? Araştırmaya göre, "evet, olabilir." Ancak, buradaki kaymanın oranı sadece yüzde 6. Bir başka deyimle, bir vatandaş aslında sağ düşüncededir. Ama, oturduğu il ya da ilçede solun çıkardığı adayı gözü tvtmuştur ve bu nedenle de sola oy verecektir. Ya da bunun tersi, sol düşüncededir. Ama, sağın çıkardığı aday hoşuna gitmektedir ve bu nedenle oyunu sağa verecektir. İşte, aday kimliği nedeniyle sağdan sola ya da solda sağa oy kaymaJarının yüzde 6 dolayında gerçekleşeceği bekleniyor. Tüm bu rakamlardan ortaya şu çıkıyor: Belirli farklarla da olsa, ister sağda, ister solda olsun, adayların kimlikleri 25 marttaki yerel seçimlerde büyük önem taşıyor. Hatta öylesine ki, parlamentoda şu anda bulunan ve bulunmayan partiler arasmdaki oy oranları ve bunun siyasal sonuçlan neredeyse, "adayların kimlikleri"nce belirlenecek. Bu da, partiler açısından düşünülecek bir başka boyut olarak ortaya çıkıyor. (Baştarafı 1. Sayfada) ğun izlediği ve KKTC hukümetinden çok sayıda bakanın da hazır bulunduğu konferansta Ecevit, "Gelişmekte olan ulkelerde demokrasiye layık olmayanlar egemen güçlerdir. Çünkü onlar yalnızca kendilerini düşünürler" dedi. Ecevit, "Demokrasi bir dagınıklık ve kuluplaşma değil, diyalog ve uzlasma rejimidir. İnsanlar karşıtlanyla udaşmayı içlerine sindirebilmeliler" şeklinde konuştu. Lefkoşe'de Mısırlızade sinemasını dolduran lopluluğun alkışlan arasında kürsüye gelen Ecevit, sözlerine, "Son zamanlarda epey seyrek konuşuyonım. Söyleyeceklerim birikiyor. Bu bakımdan uzun konuşursam beni bagıslamanızı rica ederim" diyerek başladı. Ecevit'in bu sözleri alkışlarla karşılandı. Ecevit, yaklasık 1 saat 45 dakika süren konuşmasının girişinde anlatım ve düşünce özgürlüklerinin demokrasinin temel unsurları olarak "iç içe" varolduklarmı belirtti ve "bu iki özgüriük sınırsız olmadan gerçek demokrasi olmaz. Yalnızca bir mutlu azınlık sesini duyurabilir. Bu iki özgüriük olmadıkça diğer hak ve özgürlükler de kullanılamaz. Her ikisi de doganın insana biçtiği temel gereklerdir. Bu özgürlükleri sınıriamak doganın. Tannnın iradesine karşı gelmeklir" dedi. TEK YOLCL'LAR Özgürlüğun bıreysel ve toplumsal olmak üzere iki boyutunun bulunduğunu vurgulayan Ecevit, bir insanın özgür olabilmesi için öncelikle kendisine karşı özgür olabilmesi gerektiğini anlattı ve şunları süyledi: "Kendi düşüncelerine kuşkuyla yaklaşamayan insan, duşunen insan olmaktan çıkar ve giderek klişelerie düşünmeye, sioganlarla konuşmaya başlar. Bunlara tek yolcu denir. Kimse onlardan iyisini bilemez. (Bu benim ortaya koyduğum modelin alternatifi yoktur. Bu alternatifsizdir. Tek yoldur) derier. İşte bunlar özgür insan degillerdir. Bunlar kendi katalannın köleleridirler. Kendi kafalanna hapsedilmişlerdir. " Bülent Ecevit, daha sonra, özgürlüğun toplumsal boyutuna değindi. Özgürlükle bencilliğin bir arada gidemeyeceğini anlatarak, toplumun hiçbir kesiminin yalnızca kendi haklanyla ilgilenip, diğer kesimlerin haklanna seyirci kalamayacaklannı söyledi. Ecevit, bu çerçevede işçi, memur ve köylülerin siyaset dışında kalamayacaklannı, siyasetin yalnızca bir takım güçlü çevrelere teslim edilemeyeceğini kaydetti. Konuşmasının bundan sonraki bir bölümü yeniden alkışlarla kesildiğinde Ecevit, "Göriiyorsunuz, biraz anlatım özgürlügU olduğunda. insanlar göriişlerini birbirlerine karşı ne kadar kolay aktarabiliyorlar" dedi. Ecevit'in bu sözleri yeniden alkışlara yol açtı. TERÖR VE DEMOKRASİ Ecevit, terör olgusunun ardında yatan güçlere de değinerek, şöyle devam etti: "Terörii teşvik edenlerin başında toplumsal güç dengesinin degişmesini önlemek isteyenler gelir. Çünkü değisimin sagladığı olanaklardan alabildiğince yararlanmak. ancak, değisimin kaçımlmaz sosyal sonuçlannı önlemek isterler. Ancak, bu yanıltıcı ve geçicidir. Gün gelir bu çevreler (aman yandım) diye feryada başlarlar. Şiii'de büyük sermayenin bugünkü durumu budtır." Demokrasinin bir "dagınıklık ve kutuplaşma degil diyalog ve uzlaşma" rejimi olduğunu anlatan Ecevit, insanlann karşıtlarıyla uzlaşmayı, içlerine sindirmeleri gerektiğini kaydetti. Ecevit şöyle devam etti: "Bazı halk tabirlerinde (beni sokmayan yılan bin yaşasın, gemisini kurtaran kaptan) denir. Ancak, boyle derseniz bir başka halk deyimindeki akibete uğrarsınız." Sadece çok sayılı partiyle demokrasi olamayacağını da anlatan Ecevit, toplumda örgütlenmenin bütün kesimlere yayılmaması halinde boşluğu illegal örgütlerin dolduracağını kaydetti. Ecevit, arlık çağımızda hiçbir gerçeğin saklı kalamayacağını da anlatarak, Midas'ın kulakları öyküsünde bu gerçeğin bundan yüzyıllar önce görüldüğüııü kaydetti. UGUR MUMCU (Baştarafı I. Sayfada) GOZLEM küçük bir bölüm vardır. "Chiquita muzu"nun dünyanın en büyük yaş sebze ve meyve şirketlerinden biri olan "Urih ted Fruit" şirketi tarafından satıldığı, bu şirketin muz üreten ulkelerde özel demiryollan hatlan, limanları ve özel ulaştırma sistemleri olduğu Dr. Uras tarafından yazılmış. Yoo, hemen dudak bükmeyin, Dr. Uras, öyle MarksistLeninist, "ve hatta Maoist" değildir, yalnızca ekonomisttir ve üstelik Sabancı Holding'in de beyin takımındandır. Bakın ne yazmış: Firma, ABD Dışişleri Bakanlığı görevincfe bulunan John Foster Dulles ve CIA Başkanlığında bulunan kardeşi Allen Duiles ile sıkı ilişkiler kurmuştur. Guatemala 'da reformist başkan olan JacopArbenz ,Guzmen 1952'lerde "toprak reformu" yapmaya karar verince, bu tip getişmenin firmanın menfaatleri ile tamamen çeliştiğini gören United Fruit harekete geçmiş CIA 'nin yardımıyla gerçekleştirilen hareket sonucu Arbenz bertaraf edilmiştir... Ya işte muz niyetine böyle olmuş. "Chiçuita muzu" manavlarda, manav ve bakkalların ideolojik duşmanı süpermarketlerde kilosu 1200 TL'dan satılıyor. Eh, tam orta direklik... Peki yerli muz ne kadar? 800 T L Bu da yan direklik.. Yerli muz daha ucuza satılır mı? Elbette satılır. Araya kooperatifler ve üretici birtikleri girsin, görün bakın muz fiyatları nasıl düşer. Düşer ama ağzmızdan yel alsın. Ne demek kooperatif, üretici birlikleri vs... Siz niye muza ideoloji karıştırıyorsunuz? Öyleyse ideolojisiz bir soru sorun: Bu ' 'Chiçuite muzu'' A vrupa 'da çok ucuz. Bizde niçin bu kadar pahalı? Bu soruyu da sormayacaksınız Korkar. Hür tesebbüs ürkektir. ŞEMSETTtN DEMİREL DYP'den başka ANAPIılar da peşimi bırakmıyor. Bir daha kaçınlmamak için mahrem bir yere saklanacağım... (Foıoğraf: ALİ ALAKUŞ) MDP'li Demirel: Öaç (Baştarafı I. Sayfada) nıyor. Telefona Demirel de geldi ve "Beni kaçırdılar, istifa mektubunu zorla imzalatülar" dedi. MDP tl Merkezi'nde Erol Kaner'in odasında Ertan Karasu ve birkaç partili ile birlikte Şemsettin Demirel de vardı. Demirel, Kaner'in yanma oturmuştu. "Kacınldı, macınldı yazmayın. Bu çok çirkin bir olay" de• di. lri yapılı vücudu ile zaten kolaylıkla kaçmlabilecek biri değildi. "Peki nasıl oldu bu iş, siz DYP'ye gitmediniz mi?' diye sordum. "Gittim tabii" diyerek anlattı: Ben aynı zamanda Kızılay üyesiyim Eminönü'nde... Erol Kaner söze karıştı: Kızılay'dan topUntıdag çıkıp, sen de gel demişler. Bir çay kahve içeriz demişler. Şemsettin Demirel devam etti: Çay içeriz dediler, bir arkadaş yani. Partiden birisi değil.yani. Demek onlara bazı görev vermişler. Daha evvel onla biz konuşuyorduk, biz aday goslerelim Belediye Mectisi'ne sokalım diye. O da demişti ki, ağbi ben yann 20 kişiyle gelirim demişli. Telefon edince Kızıhıy'a 20 kişi getirdiler, beraber gideceğiz zannediyonım ben. Bizim partiye gideceğiz. Ama bizim yollar degişti. DYP il merkezini şeyde biliyorum. Şisli'de. Bir de baktım kapıya dayandık. 200300 kişi vardı içerde. Hepsi de eskiden tanıdıgım kimseier. Içeri girdiğinizde ne oldu? O alkışlıyor, bu öpuyor. "MİZANSEN HAZIRLAMIŞLAR" Erol Kaner yine söze kanştı ve "Mizansen hazırlamışlar" dedi. Size istifa mektubu yazdırmışlar. Neye imza attığımı biimiyonım valla. İlaç falan verdiler. Neden? Şcrefsizim bayılacak gibi oldum. Niye? Yapamam bu harekelleri. Mümkün degil. Öyle şey olur mu? Siz, mektubu imzaladınız ama. de başarılar dileyerek DYP İl Merkezi'ne gittik. DYP İl Başkanı Yaşar Keçeli'ye önce Şemsettin Demirel'i tanıyıp tanımadığını sorduk. "Nasıl tanımam ki" dedi. "Benim Hemşerimdir bir. ikincisi Fahri Atabey'in Belediye Reisliği zamanında Eminönü Şube Mudürlüğü yapmıştır." Sonra konuşmamız sürdü: Partinizin üyesi mi? Dün partiye üye oldu. Getdi buraya. Kendi rızası ile mi? Herhalde kendi nzasıyla geldi. Üzerinde yara bere olmadığına göre, koca da adam olduguna göre. Yani boylu poslu, güçlü kuvvetli adam. Benim ona parti seyi dışında esaslı iyiliğim de olmuştur. Ne gibi? Kendisine çok müsait şartlarla. kardeşim inşaal müteahhitliği yaparken daire verdirtmisim. Onun için benim yanıma zoria gelmez. MDP'den istifa mektubunu kendi rızası ile mi yazdı? İstifa meklubunu burada benim gözümün önünde yazdı. Neye imza attığımı hatırlamıyorum diyor. Terbiyesizlik ediyor, edepsuiik ediyor. DYP'ye kendi nzasıyla mı üye oldu? Yaşını başını almıs, kemale ermiş üç kişiydiler burda. (jçü de MDP'den istifa etti... Sonra Yasar Keçeli, yavaş yavaş sinirlenmeye haşladı: Burj.ia kendi ayagı ile geldi. Benden şart isledi. Belediye reis adaylığı Lstedi. V uvama dondum dedi. Ben de elbette yuvana dondun. ben sana hoşgeldin demiyorum, yabancıya, misafire hoşgeldin denir dedim. Koltuguma oturtlum. Konuştuk. Hiçbir şeyi toktu. Akli maluliyeti yoktu. Ben doklor değilim ama istiyorsa Bakırköy'e yollanm onu. Bizden adam kaçınyor havası vermek istiyoriarsa, merak eımesinler ben onlardan (MDP) İl İdare Kurulu üyeleri ilçe başkanlan dahil çok adam kaçınnm. Nehirler derelere degil, dereler nehirlere akar. Hepsi iyi de Şemsettin Demirel kaçtı mı, kaçırıldı mı sorusunun yanıtını henüz bulamamıştık. DYP İl Merkezi'nden ayrılırken. tl Sekreteri Niyazi Civelek göz kırptı: "Şemsi'nin MDP'den aynlıp bize gelmek istediğini islihbar edindik. En yakın aile dostu da ben olduğum için arkadaşlan gönderdim. Gittiler, hep beraber geldiler..." Fikirler yasak. Fiyatlar serbest değil mi? Eloğlu istediği fiyata muz satar: Alan alır. Almayan almaz. Muzun gelirine de halk ortak olacak değil ya? Beğenmiyorsan alma.. İşte o kadar! Konuyu bir de hukuk açısından ele alalım: Burada açıkça, "bir muzun, bir başka muz üzerinde tahakkümü" söz konusudur. Sen al elalemin muzunu. Getir kendi muzun üzerinde tahakküm kurdur... Yok bu kadarı da olmaz. "Memleket içinde müesses muz nizamı" her türlü tartışmanın dışındadır. Geçenlerde bir dostum haber verdi: Muzdan sonra Güney Amerika'dan jelatin ambalajlı salatalık getirilecekmiş.. Bu habere çok sevindim. Neden derseniz. Bir eksiğimiz yabancı hıyarlardı. Onlar da gelsin, bu eksiğimiz de böylece tamamlansın.. Bizim "holding profesörleri"n\n kulakları çınlasın, geçenlerde muz satan manav "ağbi" dedi. "Bu ithalat dövizle yapılmaz mı?"..Sonra anlattı: Dışsatımımız o kadar parlak değil. Tekstil ürünlerine zaten Avrupa ambargo koyuyor, sanayi ürünü desen, bizim sanayileşmiş ülkelere mal satmamız olanaksız. Dış yardım deseniz, o da belli projelere gidiyor. Bu ekonomi bu serbest ithalatı kaldırır mı? Nereden bulacağız bu kadar dövizi? İçimden dedim ki, "Al manavı. Koy birgazetenin başyazar köşesine"... Elimle salatalığı gösterdim: "Bunun da yabancısı geliyor" dedim: Tersters yüzüme baktı! "Ağbi" dedi. "Bizim yerli hıyarlarımız daha iyidirl.." Doğru: Kış ortasındaki şu güney havasında salatalık yiyelim ama yerli hıyarlann hakkını, sakın ha, yemeyelim. Akbal, (Baştarafı 1. Sayfada) Uluç ve Spor Servisi'miz ödül kazandı. Kazananlara ödullerı 22 şubat çarşamba günü Gazeteciler Cemiyeti'ndeki Burhan Felek Salonu'nda düzenlenen bir törenle verilecek. Prof. Dr. Kayıhan Içel başkanlığında, tlhan Baş, Remzi Erkiirem, Sami Kar ören.Teoman Orberk, Aydın Öztürk, Ünal Sakman, tsmet Taşkurt, Semih Tiryakioglu, Sadullah Usumi ve Rıdvan Yelekçi tarafından seçilen 1983'ün başarılı gazetecileri şöyle: HABER: Güneş: Levent Çevik, Hürriyet: Mehmet Ali Kışlalı, Milliyet: Vasfiye Özkoçak. GÜNCEL YAZILAR: Cumhuriyet: Oktay Akbal, Hürriyet: Hasan Pulur, Tercüman Rauf Tamer. GÜNCEL SPOR YAZILARI: Hürriyet: Onur Belge, Cumhuriyet: Spor Servisi, Cumhuriyet: Hıncal Uluç. RÖPORTAJ VE SERİ RÖPORTAJ: Bulvar: Naziı Dıcak, Cumhuriyet: Uğur Mumcu, Günaydın: Bora Paran. tNCELEME: Milliyet: Emin Çölaşan. Tercüman: Şakir Süter, Hürriyet: Ertan Unal. FOTOGRAF: Hürriyet: Sökmen Baykara. Mustafa Bozdemir, Günaydın: Yalçın Özraen. KARİKATÜR ; Güneş Bedri Koraman, Hürriyet Nehar Tüblek, Bulvar: Cafer Zorlu. SAYFA DÜZENİ: Günaydın: tsmet Ararat, Bulvar: Hayri İçler, Hürriyet: Seçkin Tiiresay. RADYOTV YAYINLARI: Radyo: Derman Bayladı, TV: Mehmet Kaya. Recep Vidin. Ecevit: Demokrasi Ruhi Su plaklarını imzalıyor Kültür Servisi TÜYAP tarafından düzenlenen 2. Videc ve Müzik Fuan'nda 4 şubat cumartesi günü plaklannı imzalayan Ruhi su bugün saat 15.0019.00 arası ikinci kez dinleyicileri için plaklarını imzalayacak. Pazaroyun Çözümleri Marangozun bulmacası Küpün 2 parçası birbirine geçirilince, A ve A, dik açıları birbirine çakışır. Küpün 2 parçası AB (çaprazı) doğrultusunda hareket ettirilebilir. Elma armut Kel Mahmut AK •A OC •E Oi AL 8$ * M (g)T +N fflu XP S Ü OR LÖİV K A R P Z U N K A V i $ H E E L M A A R M U T Ci Z Ü M i A/ C I R K / R A Z s UYAK8 TARAFSIZLIK İNSAFS1ZLIK ASALAKBİLİM • AHLAKBİLİM PLANTASYON FERMANTASYON HAMÎYETSİZ EHEMMlYETStZ RADYOTERAPİ FİZYOTERAPİ METABOLİZMA AMABOLlZMA KEFALETNAME VEKÂLETNAME ÖZELLİKLE GÜZELLİKLE KETENHELVASI TAHtNHELVASI SÜRÜKLEYÎCİ YÜKLEYİCİ AKLtYECÎ NAKLİYECİ EMBRİYOLOJİ BAKTERİYOLOJİ Eee, biz tabii imzaladık. MDP'den istifa ettim diye. Herhalde. Ama okuyamadım ki. Yine Erol Kaner: POLONYA'DAKİ DAYANIŞMA Fenalık geçirmiş yahu. Ecevit demokratik haklar için mü Kim imzalattı size o mektubu? cadele yönteminin ne olması gerek Biimiyonım. tiği yolundaki bir soruyu yamtlarken Sonra üye kayıt defterini mi açde Polonya'daki Dayanışma Haretılar? ketini, kan dökmeksizin, işçi ve ay Yok. Hayır. Tezkiye varakası dın gruplarının bunu başarıyla gerimzalattılar. Üye kajıt fislcri var ya çekleştirdiklerini söyledi. ondan. Ecevit dün Lefkoşe şehitliğini zi Fotoğraflarınızı da aldılar. yaret etti. Daha sonra Kuzey Kıbns' Hayır almadılar. Ciazeleye kataki siyasi pani yöneticileri ile görüşli surette beyanet vtrmeyeceksiniz tü. Akşam da KKTC Başkanı Rauf dedim ve ben dogru toplantıya gidiDenktaş, Ecevit ve eşi Rahşan Eceyonım dedim. viı onuruna bir davet verdi. Ne toplantısına? Öte yandan Kıbns Rum basını Bizim MDP toplanlısına. İlçe sözbirliği etmişçesine, Ecevit'in idare beyetine. KKTC'yi ziyaretini eleştirmeye de Sonra? vam ediyor. Rum yönetimi sözcüsü Bazı mühitn şahıslarla görüşde bir açıklama yaparak, Ecevit'in türmek istediler. Yok başka zaman Lefkoşe'ye varışında yaptığı konuşgöriişürüz dedim. O şekilde kaçtım mayı kınadı ve Ecevit'in ziyaretine yani. Ama yine onlann kontrolunsert bir dille çattı. da gittik yani. Eminönü ilçe merkezine mi? Tabii. Ama onları içeri almadım. (Baştarafı I. Sayfada) Sizi resmen kaçırdılar yani? di. Burada yaptığı çeşitli konuşŞcmsettin Demirel, bu soru üzerimalarda "kuyruk döneminin ne bir kahkaha atarken, Erol Kaner bittiğini" vurguladı. Kahvelerde de gülerek, "ama başaramadılar" • yurttaşlarla da sohbet etti. Bir dedi. Şemsettin Demirel. DYP'nin yaöğrencinin lise yerine meslek ni sıra ANAP'lıların da peşini bırakokuluna gitmek istediğini belirtmadığını belirterek, bundan sonra mesi üzerine şunları söyledi: bir daha kaçınlmamak için 'mah"Yiiksek tahsil yapamayan, rem" bir yerde saklanacağını söylemeslek okulları olursa, meslek tii. sahibi olur. Halbuki lise egitiDYP'LİLER NE DİYOR? minden çıkan memurdan başka Biz de, Şemsettin DemireTe seçimbir şey olamaz." Başbakanla yurttaşlar arasında daha sonra şu konuşma geçti: Soru sormak istiyoruz sayın Başbakanım. Sor bakalım.. Sen mi, yoksa gazeteciier mi zor soru soracak?.. ZONGL'LDAK (ANKA) HP Bize su verecek misiniz? Genel Başkanı Necdet Calp Türkiye1 nin dövizlerinin "hovardaca" harcan Ankara susuz kalsa olur masının geçmişte olduğu gibi memda, Mersin, Adana, susuz kalırleketi 70 sente muhtaç hale getirecesa ayıp olur. ğini öne sürdü. Serbest bölgede herşey Calp ANKA'ya verdiği demeçte, gümrüksüz mü olacak? Türkiye'nin döviz bulmak için yine Yok.. O kadar değil. Heruluslararası kredi kuruluşlanna başşey gümrüksüz olur mu?.. Bu vurarak. kapı kapı dilenmek zorunkonuda geniş düşünüyoruz. Sada kalacağını söyledi. dece burada değil başka yerlerBaşbakan Özal'ın "Yabancılar de de serbest bölge açacağız. Türiiye'de iş sahası açınca vatandaş 25 bin lira net alıyorum. 10 lanmız birinci sınıf olacak" biçiminbin lira kira veriyorum. 15 bin deki sözlerine karşılık, "Bu sözler bir lirayla nasıl geçineyim? Başbakan için ayıplır" şeklinde konuşan Calp şöyle dedi: Memurların az para aldığı"Eğer ben bir karikatürist olsaynı biliyonız. Birbuçuk milyon dım (bir Türkiye haritası içinde ellemeraur var. Herşey imkân merini açmış, gelin gelin birinci sınıf vaselesi. 30 senelik miisteşann elitandaş olmak istiyorum) diye bağıne 55 bin lira geçiyor. Sıkı çalıran bir insan çizerdim." şırsak, memur da, öğretmen de iyi para alır. AmaRusya'da bile aşağı kadro ile üst kademe arasında 30 misli maaş farkı vardır. tyi yaşamak için çok çalışmak lazım. Havadan para kazanmak ANKAKA, (THA) TRT yok. tarafından hazırlanan ve mahalli Ecevit, demokrasi kültürünün gerekli olduğu yolundaki görüşler üzerinde dururken de, "Hindistan'ın demokrasiyi bütün sorunlanna rağmen başanyte yaşattığını, ancak, aynı durumun Pakistan'da görülmedigini" kaydetti. SORUYANIT Ecevit konuşmasını bitirdiğinde, salonda bulunan topluluk tarafından uzun süre alkışlaodı. Kıbns Türk Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Akay Cemal, kürsüye gelerek Ecevit'e tesekkür etti ve konuşmasıyla "büyük bir eser kazandıracağım" söyledi. Daha sonra soruyanıtlara geçildi. Ecevit, 45 dakika süreyle demokrasi konusunda yöneltilen sorulan yanıtladı. Denktaş'ın Anayasanın en kısa zamanda hazırlanması yolundaki isteğinin, demokrasi açısından sağlıklı olup olmadığı yolundaki bir soru üzerine Ecevit, "Ben konuşmamda Turkiye'nin ve KKTC'nln iç sonılanna değinmemeye özen gösterdim. Kıbns iç politikasına girmem doğru olmaz" dedi. Poyracık'ta yas vardı Gelin evindeki kuyudan başka ceset çıkmadı Kına gecesinde kuyu kapağının çökmesi nedeniyle boğulan biri çocuk altısı kadın yedi kişinin cenazeleri kaldırıldı. CELAL BAŞLANGIÇ KINIK Poyracık kasabası nda düğün öncesi kız evinde yapılan kına gününde bahçede bulunan kapatılmış bir kuyunun kapağının kadınlar oynarken çökmesi üzerine boğularak ölen 6'sı kadın biri çocuk 7 kişinin cenazeleri dün kaldırıldı. 7 kişinin ölümüne neden olan kuyunun boşaltılma çalışmaları tamamlandı. Kuyudan başka ceset çıkmadı. Poyracık kasabası nda dün sabahın erken saatlerinden başlayarak sürdürülen kuyuyu boşaltma çalışmaları geç saatlerde sonuçlandırıldı. İzmir Belediyesi tarafından bir itfaiye ekibi ile birlikte gönderilen motopomp 15 metre derinliğindeki kuyudan su çekmeyince Kınık Kaymakamı ve Poyrazcık Belediye Başkanı Ali Yılmaz'ın emriyle belediye binasında bulunan yangın kovalarıyla çekilen su elden ele gezdirilerek kuyunun boşalulmasına çalışıldı. Ancak bu yöntem de sonuç vermeyince, su yüzeyine indirilen bir motopompla kuyudaki suyun tümü boşaltılabildi. Önceki gün meydana gelen kazada ölenler de dün toprağa verildi. Çok sayıda Poyracıklının katıldığı cenaze töreninde, boğularak ölen Zahide Çakan (48), Fatma Kaya (50), Zahide Kavak (50), Hatice Kanatlar (48), Fatma Korkmaz (48), Hediye Nişancı (5). Fatma Göktürk (40), Yıldırım Camii'nde kılınan öğle namazının ardından tüm ilçeyi kapsayan bir yürüyüşle Belediye Mezarhğı'nda toprağa verildiler. Ozal: Calp: Memleketi 70 sente muhtaç hale getirecekler (Baştarafı I. Sayfada) tiği bildiriliyor. Konstanlin Çernenko başkanhğındaki Politbüro heyeti de Andropov'un cenazesini ziyaret ederek saygı duruşunda bulundu. Politbüro üyesi Konstantin Çernenko'nun Başkanlığma seçildiği Cenaze Komitesi önceki gece yaptığı açıklamada, Andropov'un cenazesinin yann akşama kadar katafalkta kalacağını, salı günü öğlen saatlerinde Kızıl Meydan'da toprağa verileceğini bildirdi. Moskova, Andropov için yapılacak cenaze törenine hazırlanırken, Sovyet hükümetinin, tüm yabancı gazetecilere verilen vizeleri iptal ettifi bildiriliyor. Paris'teki Sovyet Büyükelçiliği'nden yapılan açıklamada kararın tüm ülkelere uygulanacağı belirtildi. Sovyet Yetkilileri önceki gün geç saatlerde Andropov'un ölüm nedenini ilk kez resmen açıkladılar. Resmi tıp raporunda Andropov'un böbreklerinin bir yıldır iflas etmiş durumda olduğu ve sürekli böbrek cihazına bağlandığı belirtildi. AP ajansının bir haberine göre de, Sovyet resmi haber ajansı TASS Andropov'un yüksek tansiyon ve şekerinin olduğunu açıkladı. Sovyetler Birliği Komünist Parti Merkez Komitesi'nin, Andropov'un yerine Genel Sekreterliğe Politbüro üyeleri arasından kimi seçeceği merakla bekleniyor. Batılı gözlemciler en güçlü iki adayın Grigori Romanov ve Mihail Gorbaçev olduğunu belirtirken, Konstantin Çernenko'nun Cenaze Töreni Komitesi Başkanlığı'na getiriimesi, gözleri 71 yaşındaki güçlü lidere çevirdi. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada, ABD Başkanı Ronald Reagan'ın, Sovyet lideri Andropov'un cenaze törenine katılmayacağı, Başkan Yardımcısı George Bush başkanlığında bir heyetin Moskova'ya gideceği bildirildi. Reagan, Santa Barbara'daki sayfiye evinde gazetecilerle görüşmesi sırasında, Sovyet Yüksek Prezidyumu Başkanlığı'na gönderdiği başsağlığı mesajında, daha barışçı bir dünya için, ABD ile Sovyetler arasında işbirliği istediğini söyledi. • Askeri kimliğimi, nulııs ni/üanımı sağlık muayene t'işinıi kaybettimm. Hükümsüzdür. Gözler YHK'da (Baştarafı I. Sayfada) rıııda zammı ısrarla savundukları öğrenildi. Bu durumda süreleri bu yıl bitmeyen toplu sözleşmeler için ücret zammının. yüzde 25 dolayında olmasını isteyen üyeler, kurulda çoğunluğu sağlamış oluyorlar. Nitekim hükümet kanadından DPT temliscisi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı nıüsıeşar yardımcısı Kutlu Sa>aş, hükümet temsilcisi Zeki Dağdemir, kamu işverenleri lemsilcisi Naci Önsal, Çalışma Genel Müdürü Orhan Başhekim \o ö/cl sekıör işverenleri temsilcisi Kuhilay Atasayar ile yüzde 25 zaın oneren üyelerin sayısı be•şi buluyor. 9 kişiden oluşan kurulda boyleıikle yüzde 25 zam isteyenler v'oaunlueu kazanıyorlaı. YHK'ııın işçi temsilcilerinden Mustyla Başoğlu, Türkİş tarallnuaıı hazırlanaıı rapoıda yer alan yuzde 43'lük zam isteminin, fiilen yaşanan enflasyon rakamıııı gosıordiğini savundu. Başoğlu, bu konuda şunları söyledi: "Hükümet bunun aksine bir şey söylemiyor aslında. 1984 >ılında enflas>onu yüzde 25'lere indireceğiı demek, şu anda enflasyonun yiizde 25'in üzerinde seyrt'ttiğini ortaya koyuyor. Biz Türkİş olarak şu andaki enflas>on hı.'i kadar bir rakam öneriyoruz. Yani. işçinin bııgünkü k.ı,ullara göre hiç para biriklirmeden, reel gelirini koruyahilecek bir zam oranını talep edi><>ru/. Bu oranı yuzde 25'lere duşürmek işçilerden ledakârlık İHkltnıck unlamınu gelir. İki ekımk alıyorsa. bunu bire indi. dı mek olur." Denktaş (Baştarafı l. Sayfada) lanmasına ilişkin ABD ile Kıbrıslı Rumlar arasında bir anlaşma yapıldığını haber vermişti. Bu anlaşmayı mı kastedivorsun u z ? " şeklindeki bir soru üzerine "bunun da ötesinde" karşılığını verdi. Rauf Denktaş, Kıbns Rum yönetiminin ABD'ye sagladığı üs kolaylıklannın İslam ve Arap ülkeleri karşısındaki "samimiyetsizliğini" gösterdiğini belirterek şöyle konuştu: "Rumlar tavşana kaç, tazıya tut tabirine uygun oyunlar içindedirler. İsrail'le ilişkileri vardır. Bir taraftan bağlantısızım derken, ABD'ye yataklık vapmakta, Sovyetler Birliği'ni de AKEL (Komünist Partisi) kanalıyla teskin edebilmektedirler." Rauf Denktaş, aldıkları haberlere göre Kıbrıslı Rumların adanın güneyindeki Filistinlileri kaçırmak için baskılara başladıklarını da kaydetti. Cumhuriyet muhabirinin "KKTC'nin ilanı konusundaki tepkileri yumuşatmak üzere Kuzey Kıbns'ta ABD'ye üs kolaylıkları verilebileceği" yolundaki söylentileri hatırlatması üzerine de Denktaş bunların doğru olmadığını belirtti ve "Biz buna kapalı olduğumuzu bir çok kez a ç ı k l a d ı k " dedi. Denktaş, ARD'den böyle bir talep gelip gelnıediği yolundaki bir başka soruya da "Boyle bir niyetleri olduğunu hiç sezmedik" karşılığını verdi. Denktaş, KKTC'nin bağlantısızlık ilkelerine bağlıhktan aynlmayacağını da ekledi. Siyasi partiler ekrana geliyor Ev kiraları çok yüksek sayın Başbakanım. Kirayı düşürmek için ev yapımını kolaylaştırmak lazım. Ev sayısı artarsa kira duşer.. Kiraları dondurmam. O zaman hava parası alırlar. idare seçimlerine girecek 6 siyasi parti temsilcilerinin katılacağı "Mahalli idarelerin sorunları ve sizce çözüm yollan" konulu program yann ve salı günleri iki bölüm halinde saat 21.10'de:ı itibaren yayınlanacak. SENİHA CANBULUT
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle