Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURIYET/8 HABERLERİN DEVAMI Brüksel'den 9 ARALIK 1984 Halkın Sabrıyla Oynamak... bu sözler ulkeyı yakından ızleyen bır gözlemcınındır" The Economıst yazarının goruşunu ısabetlı olup olmadığını tartısmak ıcın buraya aktarmış değılız Okuduğumuzda bır koseye not etmıstık Malıye ve Gumruk Bakanı Ahmet K Alptemocın'ın gecenlerde bır konuşmasını okuyunca yenıden anımsadık The Economıst'te yer aJan bu satırları Sayın Alptemocın, yılbasında yurürluğe gırecek olan Kaima Değer Vergısı ıle ılgılı olarak "Halkımızın daha oncekı vergılerın altından kalktığını, bunu da başaracağtnt" buyurmustu Sayın Bakan, bır bakıma, The Economısfm gözlemlenm doğrularcastna konusmustur Sankı demek ıstıyordu kı Halkımız, bugune değın sııtna vurulmuş oian yuklere rıza gostermesını bılmıştır Bu yuk, bıraz daha ağırlaştırılsa ne farkeder? Insanımız onun da altından kalkar Gerçekte bu felsefe ulkemızde oteden ben sıyasal ıktıdarların ekonomı polıtıkalarına damgasını basmışlır Ama ne var kı, hıç olmazsa bazı donemlerde kıtleler, ekonomık buyumeden su ya da bu ölçude pay alabılmışler. gerçek gelııierını yukseltebılmışlerdır Oysa, son dort bes yıldır gercek gelırierın durmaksızın aşındığı yadsınamayacak bır olgudur Sermaye kesımıne fon sağlayabılmek ıçın ücretlere, çalısanların gerçek gelırlerıne ofağanustu yüklenıldığı ve bunun bılınçlı bır polıtıkayı vurguladığı bılınmektedır Gelır dağılımı, sermayenın bır kesımıne fon yaratmak ıçın sureklı olarak bozulmaktadır Genıs kıtleler ıçın yasam daha guzel bır gelecek adı(Baştarafı 1. Sayfada) POLTTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL zel Yahudi kadınlar, çuruk bır patates ıçın dığer tutsaklarla yatmışlardır Karınları şışmış Afrıkalı çocuklar yardım dıye gonderılen patateslen ıkı ellenvle tıtreyerek tutar ve soymadan yavaş yav aş ağızlarına goturerek kemırırler Patates çırkınlığın de söz dılındekı tanımlamasıdır "Patates suratlı herıf", "Patates burunlu a d a m " , "Patates kafa" deyımlerı bu bıtkıyı guzelsızlıklerle eş kılar Ulkemızde patates genellıkle, dığer ulke ınsanlarının tersıne ekmeğe katık yapılarak yenır Yemek kulturunun değışık uygulamaları mevcuttur Patates evrenseldır Guneydoğu Asya ve Orta Afrıka dışında kı hemen hemen butun bolgelerde yenşır TransSıbırya ekspresınde, tren ıstasyonlarda durdukça koylu kadmlar, haşlanmış patateslerı Pravda'ya sarar, yolculara tutturabıldıklen fıvata satarlar Gazetenm ustunde, ne Lenın'ın, ne de yonetıcılerden başka bırının resmı olmamasına dıkkat ederler Basları ellı kopek uğruna belaya gırebılır Patates Gunter Grass'ın romanı, "Teneke Trampef'te anselbk kokar Baltık ruzgârlan Sılezya vadısını doğurganhkla valar Açlıkta patates kurtuluştur Nazı kamplarında erdemlı ve gu na gun gectıkçe daha da zorlastırılmaktadır. Ama o guzel gunlere aradan dort bes yıl gecmesıne karsın hâlâ kavusabılmıs değılız 1985 de durum nasıl olacak bu acıdan? Turk Sanayıcı ve Isadamlan Derneğı tarafından ozenle hazırlanmış olan son rapora gore, 1985 yılı da genıs kıtleler açısından pek parlak gecmeyecek Enflasyon ongorusu yüzde 40 cıvarında, bır yıl ıcınde dolar 600 lıraya fırlıyor, ışsızlık yuzde 17'ye doğru cıkarken buyüme hızı dusecek TUSIAD raporunda 1985'e dönuk tek olumlu gosterge dışsatımla ılgılı 95 mılyar dolara cıkacak Bu yıl olduğu gıbı, anlaşılan, geiecek yıl da Ozal yonetımı sadece dışsatımda başarı sergıleyebılecek Ama ne pahasına' Doların 600 lıra olması, ıssızlığın tırmanması, buyumenın yerınde sayma&ı ve geçınmenın daha da zorlaşması pahasına olacaktır herhalde Bır bask'a yol gozukuyor m u ' Hayır Ama bu durumu, Özal ekonomısı ıle tutarlı bır gelısme olarak nıtelemek yanlıs olmayacaktır Dıssatımı arttırmak ve odemeler dengesınde ıstıkrarı sağlamak ıcın çok şeyde ıstıkrarsızlığı göze alabılen bır modeldır Sayın Özal'ınkı Ozellıkle de vatandasın kesesındekı ıstıkrarsızlığı Şunu soyleyelım Halkımızın, ınsanımızın sabrıyla, o yabancılann hayranhğını çeken olağanustu sabrıyla her geçen gun daha çok oynanmaya başlanmıstır Bu durum pek hayra alamet değıldır Bızden soylemesı Evrensel patates kültürü (Baştarafı I. Sayfada) Barthes'e gore, patates kızartması, Fransa'da "yurtseverdir." Patates kızartması Fransa'da "yurtse\er"se Belçıka'da "aşın rnillı>etçi"dır Belçıkalı bu be sın maddesıyle ozdeşleşır, ozdeşleştırıhr Sağasola kondumlmuş seyyar barakalarda gece gunduz ağır bır yağ kokusu yukselır Ucuzundan karnını doyurmak ısteyen, bır kulah patates kızartması alır, uzerıne mayonez koydurtur, sonra da baş ve ışaret parmaklarını kullanarak, bunu afiyetle yer, >a da 89 vaşlannda bır çocuk elınde tencere koşedekı dukkâna hışımla gırer, 3 porsı>on ısmarlar ve gerısın gerı doner Madde soğumadan, kendı zıddına donuşmeden, evde pışen bıfteğın yanına ulaşmalı, butunu tek govdede şekıllendırmelı, tamamlamalıdjr Ancak patate kızartması, asıl pazar gunlerının toresel oğlen yemeklerınde kutsallaşır Kent so>lu geleneklerının sımgesı, fırında, kendı sosunda yavaş yavas pışmış, çatal batırıldığında özsuyu pembe pembe çıkan koyun buduna, patates kızartması eşlık eder Anne, patateslerı son anda tavadan çıkartır, yağlann suzulmesı ıçın bıraz kevgırde bırakır, baba, once şarap şışesını açıp, mantarı kokladıktan sonra, tam ınce sırtlı bıçakia buttan ılk dılımı kesmeye hazırlanırken, altın renklı, dırı, geometnk patetesler, dnceden ısıtılmış >a>gın porselen tabağın ıçınde sofraya gelır Patates kızartması dınıleşır Ispanvolların 16 yuzyılda Amerıka'dan eskı kıta>a getırdığı patates Batı Hınt adalarında tuketılen ve aslında başka bır turu tanımlavan "Batata" kelıme sının değışımıyle patates olmuştur Aslı, "Toprak ıneyvesi" anlamına gelen "Malum Terroe" dır Avrupa'da 18 vuzyılda vaygınlaşmıştır Besın değerı yuksek, nısastalı ve doyurucu bır bıtkıdır Patatesın yalnız kızartması yenmez En kolay pışenı haşlamasıdır Bazılan once haşlar, sonra ellerı yana vana kabuğunuso>ar Bazıları tersını yapar Askerde patetes soymak çekıl mez angaryadır Ben, televızyon karşısında çızgı fılım seyreder ken sovarım, o zaman pek zoru ma gıtmez Kulde, o yoksa fınnda pışmış patates fena olmaz Buvukçele rını seçmek gerekır Ortasından bıçakia ıkıye bolunup ıçıne tereyağı konur Izgara etlerın yanında venır Rus salatası fazla pa tates kaldırmaz Sade patates salatasının ıse zevtınyağı ve lımonlusunu severım, mayonezlısını değıl Koftesının ıçıne de bolca ka$ar peynırı rendelenmelıdır Az kıymalı çok soğanlı patates >emeğınden ıse nefret edenm Aç kalmadıkça yemem Hangi Kapıyı Açsan Avrupalılasma, Batılılaşma, asrıleşme uzun yıllar ozlemımız olmuş Padısahlardan Ucuncu Selım, Ikıncı Mahmut, Tanzımat donemlerınde yonumuzu Batıya donmuşuz Oradan bır seyler, basta teknolo/ı almaya calışmışız Belfı bır süre Abdulhamrt donemınde Batı'dan uzaklasmışız Cumhunyet donemı lyıce Batılılasmaya yönelıktır Zaman zaman, "Batılılaşmanın neresındeyız" dıye soranlarımız cıkmışîır "NasılAvrupalılaşınz" dıye oğut verenlerımız olmuştur Ferruh Doğan'ın "Asrıleşen Koy" ıçın çızdığı tıpler gıbı şaşkın saşkın bakmışız Batı ama, hangı Batı? Adrıyatık kıyılanndan, Italya çızmesının burnuna, Ispanya'nın ucundan bızım Edırne'ye değın uzanarak kesışen ıkı cızgı de Avrupa'dır, yanı Batıdır Ama Batılılaşma mıdır? Ataturk devnmlennın çoğu Batıya yönelıktır Kılık kıyafetın değıştınlmesı, Medenı Kanun'un kabulu, alfabenın yazının değıştınlmesı, okka ve endazenın yerıne metre ve kılonun gelmesı, medreselerrn yerıne laık okulların açılması daha nıcelen Batıya yonelmedır Ama Batılılaşma mıdır? Ataturk'ten sonra bu konuda az mı ödun verıldı 7 Yaşayan devrımler, yaşamayan devrımler dıye budamalar olmadı m ı ' Bır de halkın ıstedığı halkın ıstemedığı cıktı ortaya1 1950'den sonra demokratıkleşme surecıne gırdığımızde Batıyia kaynaşacağız dıye Batının emperyalıst butun örgutlerınde görev almaya can attık NATO, Ortak Pazar, IMF ve benzerlerı en parlak orneklerdır Bır partı, otekı partı ıle ıktıdar yerını değıştırırken, yenı cumhurbaşkanı eskısıne sorar "NATO'ya nıye gırmedık?" "Aldılar da mı gırmedık, almadılar" NATO'yu hep Doğu korkusu ustüne bır kalkan gıbı kullandık Oysa tehlıke de, ambargo da, ekonomık ve sıyasai baskı da hep Batıdan gelmedı m ı ' Yenı ıktıdar sahıplerı yoniennı Doğuya donerek Avrupa Konseyı onemlı değıl, demıyorlar m ı ' Onemlı değıl de bır başkanlık ıçın bunca ç/rpınma ne oluyor' Ismet Paşa, emperyalızme kafa tutmuş, Uiusal Kurtuluş Savaşı komutanlığı etmış Lozan'ı ımzalamıştır 1963'te Ortak Pazar'a ucundan gırerken, "Beşenyet tarıhı boyunca ınsan zekâsının vücuda getırdığı en cesur eser" dıye öğunmuştur "Gelecek kuşaklara en zengın mıras" bırakılacağını söylemıştır Bundan 13 yıl önce Ortak Pazar'ın geçış dönemıne gırerken, Meclıste pazara sıyonıst örgutu dıye yuklenen bır konuşmacıya, "Kravatınızın markası ne' dıye laf atılmıştır Kravatının Avrupa malı olduğunu bılen konusmacı soyle yanıt vermıştır " Bır arkadaşımız şurada, kravatınızın markası nedır dedı Sayeı devletınızde, beş yıllık tutumunuz sonucu olarak, maalesef benım de kravatım sızınkı gıbı yabancı malıdır" O yılkı fıyatları ve dolar gore Turk Lırasını anımsatarak şunlan da eklemıştır "Hazınz dıyorsunuz, beş yılda ne hazıriık yaptınız bılıyor musunuz9 Sız beş yıl once ulke yönetımını bır altın 180 lıra ıken elınıze aldınız, 232 lıra ıle bugun Ortak Pazar'a gıdıyorsunuz Bır doları 10 lıra 20 kuruş ıken elınıze aldınız, 15 lıra ıken gıdtyorsunuz Bır traktor 25 bın lıra ıdı, şımdı kaça çıkf>" Bugun Ortak Pazar'ın tam uyelığıne akıldanelerımız 1985 yılında gerçekten gırmemızı istiyoriar Bugun altın, dolar, fıyatlar nedır' Sanayı nerede bulunuyor' Tanm ulkesı olmamızı ıstıyorlardı, yapıyoruz Batı emperyalızmının ve pazarının çarkları arasına boylesı ıçlı dışlı gırdıkten sonra, çıkmak ıstesek de çıkamayız Semıh Günver'ın yazdığına gore, Osmanlı buyukelcılerı bıze Batıyı tanıtırlarmış Şımdı elçılerımız Batıya bızı tanıtmaya çalışıyorlar, yokmuşuz, varoldugumuzu kanıtlıyorlar En doğruya yakın tanımı gene değerlı hocamız Nıyazı Berkes yapmıştır "Bızde Batıcılıkla anlaşılan şey Turk evnmını çağdaş uygarlığa uygun yönde gelıştırmektır Halbukı Avrupa'da ve Amenkat da Batılılaşma ve Batıcılık Batı dıplomasısıne boyun eğme anlamına gelır Bu yuzden onlara gore Kemalıst donem Batı aleyhtarlığı, Menderes donemı ıse Batıcılık donemıdır" Islam Ortak Pazarı ozlemını duyanlarda bu kısır donguden, ıktıdarda da olsalar kurtulamıyorlar Sakalı bır kez kaptırmayagör> Londra'dan Türkîye'nin haber değeri (Baştarafı 1. Sayfada) rorıstler tarafından oldurulduğunu de oğrenemedı Ingılız televızyon seyırcılerı O gece Yenı Zelanda'da oynanan gençler ragbı maçından canlı yayın ızledık Pans'te uç Turk ışçısının oldurulduğunu de bılmıyor televızyon haberlerını ızleyenler, ama Hong Kong'lu kuçuk bır sanayıcının 1996 yıhndan sonra neİer yapacağını dınledı uzun uzun Ingılız televızyonunun uluslararası haberlere çok fazla onem vermedığını daha once de bılıyordum Ama sorun sadece bu değıl, çunku kımı zaman dunyanın obur ucunda, adı sanı duyulmamış toprak parçalarından haberler yavınlıyor televızyon Aslında Hıntlıler, Pakıstanlılar, Cebehtarıklılar hatta Kanadalılar Ingılız televızyonlarının yayınlarından memnun olsalar gerek Ama orneğın Ingılızlerın Latın Amerıka'dakı gelışmelerden pek haberdar olduklannı sanmıyorum Keza Turkıye de ayTiı konumda Aslında burada kı haber değerlendırme mantığının ardında yatanı duşununce televızyonun Turkıye'ye yeten kadar ver vermemesııu olumlu karşılıyor ınsan Çunku onem verılen ulkelerın neredeyse tumu Ingılız Uluslar Topluluğu uyelerı olduğu ıçın, Ataturk'e bır kez da hasaygı duyuyorum Buna karşı bızım gazetelerın yazdıklarına ınanacak olursak, Batılılann Turkıye'ye karşı yenı bır Haçlı seferı başlattıklarını sanmamız gerekecek Halbukı durum hıç de oyle değıl Bana kalırsa, Turkjye, Fransız'ın, Ingılız'ın ya da Amerıkalı'nın pek umurunda değıl Onların kafalarında bır Turkıye kalıbı var, gelışmelerı zaten o kalıba uygun bır şekılde değerlendırıyorlar Bu kaLbın en onemlı özellığı de Turklerın Musluman oluşu Arada sırada Avrupa Konseyı'nde, Avrupa Parlamentosu'nda, NATO'da ya da Bırleşmış Mılletler'de bın çıkıp da "Efendim Turkive şoyledir, Turkıye boyledir" derse, Babıâlıdekıler, adamın tam olarak ne söyledığmı arastınp anlamadan çekıyorlar manşetı "Turkduşmanı..", "Utanmaz" va da "Ağzının payını verecegiz" turunden başlıklara rastlamadık mı 9 Işte o adamın söyledığını buralarda televızyon verır Versm O kadar onemlı mı? En fazla ulusçu olduğu söylenenımızın bıle Batı'dan gelen ıkı satıra bunca rağbet etmesı neden 9 Duşmanlık da dostluk da akılcı nedenlere dayandığında gerçekçı oluyor Habercılıkte de, sıyası tarıh değıl, nesnel guncellıİc egemen olunca bılgılendırme ışlevı yerıne gelebılecek Madrid'ten Papandreuldan Gonzalez'e son oyun (Baştarafı 1. Sayfada) nışlemesı uzerınde Yunan veto sundan başka herşey beklenıyordu Topluluğun kapılannı Ispanya ve Portekız'e açmak uzere herşey zırvenın sonuç bıldırısı dahıJ hazırlanmıştı Basın bıldırısı bıle gazetecılerın elındeydı Ancak bazı yayın organlarında tanımlandığınca "guvenılmez "Papandreu" zırvenın son anlarında alınmıs kararları veto edıverd». Papandreu, Ispanya ve Portekız uyelığı karşısında, ulkesı ıçın AET'nın <\kdenız bölgelerıne yardım programı çerçevesınde, 1 mılyar dolardan fazla (1 5 mılyar ECU Avrupa Para Bırımı) "bahşiş" ıstıyordu Papandreu'nun bu gırışımı, Avrupalıların sempatısırı Yunanlıların uzerıne çekecek cınsten değıldı Thatcher, Papandreu'nun ısteklen uzerınde gazetecılerle konuşurken, "adı geçen miKlarlan duyunca kulaklarıma inanamadım" demekten kendını alamavacaktı Alman Başbakanı Kohl ve Dışışlerı Bakanı Genscher ıse "herşeye ragmen Ispanya ve Portekiz'le (opluluk goruşmelerinin devam edeceğıni" ılerı suru>orlardı Ispanvol Başbakanı Felipe Gonzalez ıse, halıyle, Yunanlı "joldaşı" Papandreu tarafından buvuk bır duş kırıklı ğına uğratılmıştı Ispanva'da dıplomatık ve sıvası çevrelerde tam bır şaşkınlık havası hukum suru>ordu Burada kımse neden Yunanıstan'ın, topluluğun guney kanadını guçlendırecek ve ağırlığı Akdenız ulkelerıne kaydıracak, îspanya ve Portekız uvelığıne kostek olduğunu anlayamadı Dışışlerı Bakanlarının sankı hıçbır sey olmamış gıbı goruşme lere devam etmek uzere verdığı dırektıflere rağmen, şımdı ılerde de gene bır Yunan vetosu ıle karşılaşılmaktan korkuluyor Her ne kadar bu veto buyuk bır olasıhkla Yunanıstan'ın AET'den (Akdenız projelen programı çerçevesınde) para almak ıçın yapa cağı bır pazarhğa donuşecekse de, Ispanya ve Portekız ıle goruşmelerın vavaşlayacağı açık Ispanva ıle tam uyelık anlaşmasının 1985 yazı oncesınde ımzalanamaması halınde, bu ulkenın topluluğa katılması bıle tehlıkeve gırecek Tam uvehk anlaşma5inın 1985 yazından önce ımzalanması onemlı Tum bunlar, "Yunan boykot u " adı verılen olavın AET çevrelerınde çok cıddıye ahnmasına yoi açı>or Bu olav da gosterıyor kı, Yunanıstan gıbı kuçuk ve topluluk ıçınde ağırlığı az olan bır ulke, topluluğun Ispanya'ya ve dığer ulkelere de genışlemesını pekala engellevebılır Şımdıye dek toplulukta o>bırhğı ıle alı nan kararların ılerde çoğunluk kararı ıle alınması bu açıdan da onemlı Oybırlığı karannın çoğunluk kararma değıştınlmesı sorunu, onümuzdekı hazıran ayında Mılano'da yapılacak olan AET devlet ve hukumet başkanları zırvesınde ele ahnacak Bonn'dan Stockholm'den Gökova'ya santral mı (Baştarafı 1. Sayfada) turızme ıse Almanlar mılvarlar akıtıyor Her yıl mılyonlarca Alman, karlı dağlara, guneşlı kıyılara koşuyor, kutuplardan ekvatora kadar hemen her yerde Alman tunste rastlamak mumkun Alman turıst, yıllık tatılını geçırmek ıçın hep yenı bır yer, yenı bır koşe arıyor Yabancı dıyarları gezmeye meraklı bu kıtleyı tatmın ıpn haberleşme sıstemı de çok genış Turızm dergılerı, gazetelerın tunzm ve gezı eklerı, radyolannTV'lerın özel turızm programları "Seyahatname" yazarak geçımını sağlayan gazetecıler de, bızım, " b u mesiegın kaymağını yıyen Allah'ın sevgıli kullan" olarak gorup gıpta ettığımız kışıler Gundelık haber vetıştırme telasından ırak, dergı ve gazete hesabına dunyanın "keşfedılmemiş" bır koşesını gezıp, gorupoğrendıklerını yazarak yaşamak, ustelık de maas almak, herhalde az gıpta edılecek ış değıl. Arada, Almanya'ya uğradığında karşılaştığım boyle şanslı meslekdaşlardan bın, şu sıralar yenı bır dızı seyahatname hazırlığında Konusu, Turkıye'nın Ege kıvıları tkıuç kez dolaşmış. pek sevıyor Ege'nın Turkıye kıyılan hakkında daha önce bazı tunstık yazılar yayınladığmdan, nıyetı bu kez derın araştırmak, yat veya tatıl evı almak ısteyenİere bılgı aktarmak Bu arada kulağına Gökova projesı çalınmij Gorur gormez onu soruyor Gökova'} a santral mı kuru»orsunuz? Kamuoyu dırenıyor, ama hukumet ısrarlı, galıba kuracaklar Tepkısı ılgınç. "Bır de Avnıpalılar bızi anlamıjor dersınız. Kusura bakma, ama sız Turklerin ne akla hızmet ettıgı gerçekten anlaşılmıyor. Hadı doganızı nasıl kullanacağınız kendi bıleceginiz ış. Ama tunzmıniz zaten pek çekıngen gelişıjor. Tam geçen yıl bır kıpırdama hıssedilirken, kıyılara endustrı kurup turist urkutmenin anlamı ne? \ oksa Ankara bununla lurizme değjl ağır endustriye onem verdiğini mı vurgulamak ıstiyor? Bu bir sinyal mı? Batılı turist ıstemeyiz mi demek istiyoriar?" Ben, turızm uzmanı meslekdaşıma, sorulanna yanıt anyorsa, Ege kıyılannda dolasmayı bırakıp Ankara'ya gıtmesını salık verdım, ya da planını değıştırıp Hınt Okyanusu'ndakı adalar hakkında dızı \azmasını Denizaltı tıırizminde (Baştarafı 1. Sayfada) viski ya da kayaların ustundeki viski" terımıyle yerleşen bu olayı izleyen sure ıçınde, Isveç sahıl muhafazasına bağlı askerı guçler, "kımligi tespıt edılemeven" bazı sualtı araçlarının Isveç'ın Baltık kıyılannı ıhlal ettığı gerekçesıyle, 60'tan fazla genış çaplı aramatarama eylemlenne gırıştı Zaman zaman "seferberlik" noktasına varan bu eylemler sonucu, bugune dek, bazı ızler dışında, yabancı bır devlete aıt "suaJtı aracı" bulunamadı Ancak konu çeşıtlı duzeylerde enıne boyuna tartışıldı Askerı bır komısyon rapor yayınlandı, Isveç savunmasınm etkınlığı üzerıne çok değışık duşunceler one süruldu Karasulannda yabancı denızaltıların cınt attığı duşuncesı, artık İsveçlılerın ortak bılıncınde >erını almış durumda Yaklasık 200 yıldır savaş gormeyen ve dış polıtıkasını odun vermez bıçımde "barış" duşuncesı eksenınde kuran, "sukunet" ulkesı Isveç'te, U137 olayının ve onj ızleyen benzerı "sınır ihlallerinin" ulkenın sıyası yaşamına ve uluslararası polıtıkadakı tavrına olan olumsuz etkılerını anlamak guç değıl Tartışması bugune dek suren sorun şu "İsveç, karasularını ve hava sahasını ıhlal eden yabancı asken guçlere karşılık venrken, 'barışçı' dış politikasını ne olçude ızlemelidir?" Bu konuda en derın göruş ayrılıkları sosyal demokrat hukumet ıçınde ortaya çıkmış durumda. Hukumete >akın bazı kaynaklara gore, Savunma Bakanı Anders Thunborg'un onculuğunu yaptığı bır kanat, Isveç karasularını ıhlal ettığını kabul etmeyen Sovyetler Bırlığı'ne karşı "sert" ve "odunsuz" tavır alınmasını ve savunma gucunun artınlmasını ısterken, Dışışlen Bakanı Lennarl "Vumuşak" tav rın uzun vadede daha etkın olacağı ınancında Başbakan Olof Palme ıse, son Sosyal Demokrat Partı Kongresı'ndekı "karartı" konuşmasıyla, ıkı gnıbu bırleştırıcı bır tavır ıçınde olduğunu gösterdı Ancak partı ıçındekı çelışkıler son bulmuş değıl U137 olayının hemen ardından her >uz Isveçlıden 59'u "Isveç savunmasınm yelersiz oldugunu" soylerken, bugun bu sayı yuzde 48'e ınmış bulunuyor Ulkesını sılahla savunmaya hazır olduğunu belırten tsveçlı oranı ıse yüzde 79'u buluyor U137 olayının olumlu etkılen de var Karlskrona kentıne gelecek yazdan ıtıbaren duzenlı "denızaltı gezılen" yapılacak Bır Alman seyahat acentast ıle yapılan anlaşmava göre, yaklaşık 60 bın Alman turıstı, Sovyet denızaltisının kara>a oturduğu bdlgede ve vabancı denızaltıların görulduğu ki)ilarda tatıllennı geçırecekler Geçen yaz görulen buyuk ılgı azenne (1000 kışı beklenırken 13 bın kışı gelmış), duzenlı olarak her )az vaptlmasına karar verılen "denizaltı gezilen"nın, Isveç'e bır mılyar 500 mılyon TL dolayında dovız getırmesı beklenıyor New York'tan Bütçe nasıl daralacak? (Baştarafı 1. Sayfada) su yok Ekonomıde olumsuz behrtıler başladı bıle . Buyume hızı onemlı ölçude duşerken ışsızlık oranı yenıden tırmanışa geçtı Başkan Reagan, butçenın dondurulmasını ona>larken ılk aşamada askerı harcamalann bundan ayn tutulmasını ıstıyor Ne var kı federal harcamalar ıçın ongorulen uç yılda 240 mılvar dolarlık ındırtm hedefı konusunda Reagan'ın kendı partısının Kongre'dekı lıderlerı farklı duşunuyorlar Onlara gure, butçe dondurulacaksa buna mutlaka askerı harcamalar da katılmalı Reagan'ın ka>gısı, Sovyetlerle sılahlanmayı denetleme Yüksek tonsiyona soğan sarmısak MADRID. (a.a.) Madrıd^ de devam eden "Dogal Tıp Bilimcileri" semınerı ılk meyvalannı vermeye başladı 35 ulkeden 2 bıne yakın akupunktur, şıfalı otlar ve dığer doğal yöntemlerle tedavı uzmanlannın katıldığı semınerde, modern çağın hastalıklarının bıle, eskı yöntemlerle tedavı edılebıleceğı savunuldu Yuksek tansıyon ve nezlenın soğan ve sarmısak ıle tedavı edıldığını söyleyen uzmanlar, "Kötu kokabilirler ama, saglığınızı duşunuyorsanız bol bol soğan sarmısak yiyin" dedıler. Isvıçrelı doğal tıp bılımcısı Dr Lilianc Nasi, sarmısak yapraklarının ıçındekı yağlarda, antıbıotıklerde kullamlan maddelerın bulunduğunu ve sarmısağın duzenlı yenmesı halınde yüksek tansıyonun ve nezlenın onleneceğını belırttı EVET/HAYIR OKTAY AKBAL (Baştarafı 2. Sayfada) tının Turk Edebıyatına Etkısı' Benım de yanıtım var şöyle dıyorum bır yerde "lyı etkıler sanatçıyı yetıştırır besler yuceltır Kışılığını bulan sanatçı doğallıkla o etkıden kurtulacaktır " Cemal Sureya ıse kesın konuşmuş "Onemlı olan nedır, bılıyor musunuz, dunya kulturune hayatına, sanatına, duşuncesıne bır katkımız oluyor m u ' Sorun budur Gerısı boş lâf " Varlık'ı okuyorum, 51 yılında bır dergı Benım kuşağımın yetıştığı dergı Ama çok değışmış, bambaska olmuş1 Nıye bu denlı uzun yazılar koyarlar' 'Sanatta Gerçekcılık ustune açıkoturum ıkı sayıdır suruyor, tam altı sayfa1 Ufak puntoyla1 Kaç kışı okur bılmem, ben okuyamadtm Başka bır sorusturma 'Fotoğrafçılığın Sorunlan', Onun yanıtları da uzun, tumu sekız buçuk sayfa Yok, 'Varlık'ın bu uzun yazılardan vazgeçmesı, eskı 'edebıyat dergısı' kışılığıne donmesı, Yaşar Nabı'nın dergısı olması gerek 'Mıllıyet Sanat'ta, Dundar Akunal Yahya Kemal'ın gençlık cağfarındakı düsuncelerını anlatmıs Şoyle yazmış buyuk şaırımız ' Şıır hazların, elemlerın ıfadesıdır Onun ıcın şıır dınlı olsun dınsız olsun denemez Bana heyecan veren bır Katolık şıırını sevebılırım Hatta bır komunıst sıırını de sevebılırım Fakat bu benım komunıst olduğumu gostermez " Bılmem, 'Katolık şıırı* ya da 'komunıst sıırı' nasıl seydır' Sağ olsaydı gıdıp Yahya Ke"nal'e sormak ısterdım' Benelüks'ten Kendine özgü kimlik (Baştarafı 1. Sayfada) nardı. Kendı hakları sivasi guvenceleri ve malı ımtıyazlarıyla, bu ozgur bır ulkejdı. İk.nci bir Italya. havu kenüeşmış, hayli sanavıleşmış ve dıs dunvava bagımlı." Aradan geçen 400 >ıl bu tani' ma fazla bır şe> katmamış, ne Van Gogh'un pastel renklerle bezenmış tablolarındakı kır goruntulen, ne de Bnıegel'ın pazar yennde cı\ıl cıvıl kaynaşan koylulen, Batı Avrupa'nın uç gele neksel bıçkılı \Imanya, Fransa ve Ingıltere arasındakı bu geçı dın uzerıne serpılmış mozaıklerden başka bır şe> değıl Amsterdam'dan Roosendaal'a, Leıden'ı, Lahey'ı, Rotterdam'ı bırbırı ardına bır saat ıçınde kateden çağdaş teknolojının hızlı trenının p>enceresı, sıze Hollanda'nın maketı andıran > sak sıların perdelerı açık camlarını vıtrın gıbı susledığı evlerı, dumduz ve ınsanın ustaeünın değdığı pevzaj uzerınde seyrettırırken, 10 dakıka arayla bır kentten dığerıne gınverınce bır tanm değıl, havlı gelışmış sanavı topraklarında bulunduğunuzu anlayıverırsınız Roosendaal'dan Belçıka'ya atladığınızda, Anvers uzerınden Bruksel'e ınerken ya da Bruksel uzennden Lıege'ı valayıp Aachen'a doğru gıdericen, Hollan da'ya oranla daha kdhne bır topraktaılerlıyorgıbısınız Nede olsa altın tıcaretının, gemı yapım ve otomotıv teknolojısının Holianda'smda değıl, sanavı devrımının sımgesı, komurun ulkesı Belçıka'dasınız Ama ne olursa olsun, toprağı, mımansı yaşam rıtmı ve ınsanıyla, Beneluks'un bu ıkı ana sutununu Belçıka ve Hollanda'yı, ne Almanya'nın o orada vaşayanı kendine bend eden ruhsuz rahathğına, ne Fransa'nın kıbırh delışmenhğıne, ne de Ingıltere'nın kendine ozgu ınce hesaplılığının yer değıştırdığı beşerı ıklımıne tumuyle benzetemıyorum Beneluks bunların herbırı ve hıçbırı Alman, Fransız ve Ingılız karakterınden farklı ve a>nı zamanda hepsının bıleşımı bır ozgun Beneluks kımlığı var sankı Kımbılır, belkı de, Bruksel, Amsterdam, Koln, Londra, ve Parıs'e eşıt uzaklıkta olduğu kadar, tum Batı Avrupa'nın sentezı olduğu ıçın AET'nın ve NATO'nun merkezıdır Bırıncı Dunya Savaşı'nda Fıhstın cephesınde bulunan Selanıklı dedemın, savaştan once şımendıfer muhendıslığı stajını yaptığı Charleroı'da yetmış yıl sonra "Filistin cepbesinde" gazetecılık yaptıktan sonra bulunurken, bu kendine ozgu kımlık sentezını ızlıyorum. Ve duşunuyorum kı, hem Akdenızlı hem Karadenızlı, hem Musluman Ortadoğulu hem de Balkanlı ulkemın ve ınsanımın bu kımlık sentezıne ıhtıyacı yok Bu kımlık sentezını yapabılmesı halınde, Istanbul kaç dunyanın bırden merkezı olur kımbı Iır . Pazarojun Çozumleri BUZ USTUNE VA2I YAZMAK 1 Suresı, etkısı çok az olacak bır ış yapmak 2 Bır kımseve etkı yapmayan sozler sovlemek Ozan Ahmet AYŞE MARK AL = YAŞAR KEMAL NIKEL AT OZGUR = ALİ OZGENTURK 31 24 37 30 43 44 32 25 38 26 27 45 33 21 39 40 28 41 34 22 23 36 29 42 3S pazarlığına otururken baştan uzlaşıcı bır duruma duşmemek Reagan herhalde Moskova'nın "Amenkalılar ekonomik durtımian yuzunden bu işi zaten yapmak zonında" duşuncesıne kapılmasını ıstemıyor Dunyanın en tatsız ışlennden bın aksam altı sulannda dondurma yemek olmalı Bır yerde oturup ua kelıme konuşacagımız bır arkadaş benı dondurma yemeğe göturuyor Manhattan'ın ınsan selı tarafından en çok basıldığı saatler Hızla devınen kalabahktan kopanlar genelde köşebaslarmı tutmuş barlara kapağı atıyorlar . Yolda yururken yakmlarda " P . J . Clark" olduğunu söyluyorum "Orası çok gunıltulu" dıyerek ıtıraz edıyor " P J Clark" 55 sokağm uçuncu cadde de keşıştığı köşede, gökdelenlerın arasında tek katlı Nevv York'un asırlık barlanndan bın 194550 arasının unlu filmlennden, Raj Milland'ın bır alkolığı canlandırdığı ve o roluyle Oskar kazandığj "Lost VVeekend Kayıp Hafta Sonu"nun unutulmaz bolumlerınden bın bu barda geçer Ray Milland'ın " P J. Oark"ta film çevırdığı yıllarda Istanbullular ılk kez makıne ıle yapılmış dondurma ıle tanışıyorlardı Istanbul'u zıyaret eden Amerıkan savaş gemılerınde makıneden çıkan dondurmalara kent halkı hayran kalmıştı O zamanlar Istanbul'da dondurmalar el le yapılırdı Reagan 1986 butçesını dondururken herhalde dış yardım da nasıbını alacak Burada dış yardıma yalın bır mantık ıle bakılıyor Denıyor kı, ortada bır pasta var, bu pastadan en buyuk payı İsrajl ve ona bağlı olarak Mısır alıyor ABD'nın guvenlık sıralamasında bu ıkı ulke en onde gelıyor Bunlara yapıla cak yardım, butçede bır kısıntı zorunlu bıle olsa her zaman başkalarına verılecek vardımdan kırpılarak ıstenen duzeyını korur Turkıye de onemlı bır muttefık Ona da pastadan duşen mıktar, İsraıl ve Mısır payını aldıktan sonra kalan uzerınden belırlenıyor Bu bakımdan dış yardım butçesı geçen yılkı duzeyde dondurulursa îsraıl ve Mısır yıne yuksek yardım alırlar ama Turkıye dahıl ötekı ulkelere venlecek yardım, butçeyı denk getırmek ıçın mıktar olarak daha az gerçeklesebılır . Murgullular göç etmek (Baştarafı 1. Sayfada) gazlar tarafından olduruldu, yok edildi" dıyorlar Murgul ve çevresındekılere, zehırlı gaz nedenıyle yılda toplam 32 mılyon lıra tazmınat odenıvor 300 Iırayla başlayan bu yıllık tazmınat, şımdı 6070 bın lırayı buluyor Kukurtdıoksıt gazırun etkısınden hayvanlar da nasıbını alıyor Gazın etkısı altında kalan bıtkılen yıyen, fabnka artıklanrun karıştığı suyu ıçen hayvanlar, bağırsak ıltıhabına yakalanarak yaşamlarını yıtırıyorlar Murgul'a çeşıtlı unıversıtelerden çok sayıda bılım aJamı gelerek, ınsanlar uzerınde araştırmalar yapmışlar Bu arastırmalara gore, yorede yaşayan msanlarda göz ıltıhabı, kronık bronşıt, faranjıt hastalıkları çok yaygın Araştırmacı doktorların rap>orlanna gore, fabrıkada çalışan ışçılenn yarısına yakjnının, çalışma gucu bır sure sonra azalıyor Murgullulann buyuk bolumu goç ıstıyor ve "Bizi başka yere yerleştırsınler" dıyorlar Bır bolumu de hâlâ sulfunk asıt fabnkasının yapılmasını bekhyor Yıllar once 500 mılvon lırava Polonyahlara ıhale edılen fabnkanın yapımı hâlâ suruyor ve bugunku malıyetı 9 mılyar lıra Zehırlı gaz çoktuğu zaman otomobıllerın ancak far yakarak ılerleyebıldığı, ınsanlann ağızlarına ancak ıslak mendıl kapayarak soluk alabıldığı Murgul'da yaşayanların ısteklen ozetle $oyle "Zehirli gazdan jaklaşık 20 bin kişi etkilenivor. Arazimizde hiçbir bitkı yetişmıyor. Buna karşılık bizlere çok komık bır para tazmınat olarak verilıyor. BizJer ve çevre kovlerde vaşavanlar, başka yerleşim alanlanna verleştırılelim. Bu çevrede vaşavanlara normal beslenebilmeleri ıçın yardım vapılsın. Maaşlar gunun koşullanna gore ayarlansın. Konutlar zehirli gazın elkisine gore vapılsın..." 1975'TEN BERİ ZARAR EDİYOR Murgul bakır yataklarının ışletılmesıne 1907 yılında başlanmış 1 Dunya Savaşı sırasında ara verılen uretım Etıbankça kurulan bakır uretım ve yardımcı tesıslennde, 1951 yılında yenıden başlamıştır 1971 yılında Karadenız Bakır lşletmelen'ne devredılen Murgul Bakır Işletmesı'nde ışlenen cevher mıktarı gıderek azalmış bunun yanında ılk ıkı yıl kâr eden ışletme, 1975 yıhndan ıtıbaren zarar etmeve başlamıstır Işletmenın zaran 1975 yılında 31 mılyon lıra, 1976 yılında 75 mılyon lıra, 1977 yılında 112 mılyon lıra olmuştur Tesısın zararı her yıl daha da artarak 1978 yılında 351 mılyon, 1979 yılında 863 mılyon, 1980 vılında 458 mılyon, 1982 vıhnda ıse 640 mılyon İıraya ulaşmıştır Midyat'ta (Baştarafı 1. Sayfada) guvenlık görev hlerıne saldırdıktan sonra ele geçırılen bırı olu, ıkı şakının uzennde çok sayıda bölucu ıçerıklı yayın da yakalandı 7 Kolordu ve Sıkıyönetım Komutanlığı'ndan bu konuda yapılan açıklama şoyle: "8 Aralık 1984 gecesi Mardın ili, Midyal ilçesı Sucatı Koyu Başrut mezrasına vakın daglık ve magaralık bır urazı kesımınde guvenlik kuvvetlenyie ıkı bolucu çete mensubu arasında musademe olmuştur. Bulunduklan magaradan guvenJık kuvvetlerıne ateş açan bolucu çete mensuplanndan bıri vunılarak olduruîmuş, digen sağ olarak ele geçınlmiştir. Olayda, çete mensuplannın kullandıkian iki kalaşnikof P.Y ve bu tufeklere ait şarjor, 420 mermi, ıkısı patlamış dort el bombası ile muhtelif holucu içeriklı jayınlar ele geçırilmıştir" • 145254 nolu ehlıyetımı kavbettım Hukumsuzdur HALİT YONTUCU Düzeltme 1 aralık gunu bu sutunda yayımlanan 'Yaşamak Bır An Içınde baslıklı yazımda Özdemır Asaf tan yaptığım bır alıntının yaniış olduğunu şaırın sayın esı Yıfdız Arun bır mektupla bıldırdı Şıır soyledır "Yaşamak dağıl Benı bu telâş oldurecek" özur dıleyerek duzeltırım O A Ben MÜHENDİS ARANIYOR ANADOLU'dakı bır şantıyemızde Şantıye Şefı olarak çalışmak uzere bına ınsaatında deneyımlı 19601970 arası 1TU veya O DTU mezunu Inşaat Muhendısı veya Mımar aranmaktadır Başvurulann Barbaros Bulvarı No 79 kat 5 İstanbul adresıne şahsen veya fotoğraflı özgeçmış ıle yapılması nca oiunur Telefon 160 47 99 GÖKHAN ÇELEBİ bır yaşıma bastığimı benı sevenlere duyururum. 9 Aralık 1984