10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyef DIŞIŞLERİ BAKANI İLE BİR SÖYLEŞİ YALÇIN DOĞAN Sahibı Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilık Turk Anonım Şirketi adına Nadir Nadi, • Genel Yayın Muduru Hasan Cemal, Muessese Muduru Emine Uşaklıgil,\azı Işlen Muduru: Okay Gonensin, # Haber Merkezı Muduru: Yalçın Ba>er, Sayfa Duzenı Yonetmenı: Ali Acar. TAKV1M 9 Arahk 1984 Imsak: 5 37 Temsıtaler ANKARA Yalçın Doğan, IZMİR: Hikmel Çeıinkata, ADANA: Mehmel Mercan, • Servıs Şeflert: Ktanbul Haberlen. Reha Oz, Dış Haberler Ergun Balcı, Ekonomı. Osman Ulaga), Kultur A>dın Erueç, Magazın: Yalçın Pekşen, Spor Danışmanı: Abdulkadir Yucelman, Duzeltme Refik Durbaş, Araştırma' Şahin Alpay, IşSendıka Şukran Kelenci. Ikındı: 14 22 Akşarn: 16.43 Yatsı: 18.09 Burolar: • Ankara: Ziya Gokalp Bulvarı, Inkılap Sokak No: 19/4 Tel: 33114147, • jzmir: Halit Zjya Bulvan No: 65/3, Tel 254709131230 • Adana: Çakmak Cad No: 134 Kat 3, Tel: I4550I973I • Basan ve YayanCumhuriyel Malbaacılık ve Gazetecilık T.A Ş. Turk Ocağı Cad. 39/41, Cağaloğlu, Ist. PK: 246Ist. Tel. 526 10 00 (9 hat) Tele\: 22246 Guneş: 7.09 Oğle: 12.01 Ege'nin iki ülkeyi birbirine yaklaştıran bir barış denizi olmasını arzu ediyoruz. Bunu sağlayabilmek için iki ülkenin, eğer aralarında anlaşamadıklan nokta varsa bunları görüşerek halletmelerinin en doğru yol ofacağını sanıyoruz. Görüşmek için Yunanistan'a hiçbir taviz vermek niyetinde değiliz. Bunu da bilmeleri lazım. Çünkü bunu bir taviz karşılıgında bir şey koparmak niyetiyle değil, ner iki ülke arasındaki iyi ilişkileri, hem iki ülkenin, hem de bütün dünya ve bölge barışı adına istediğimiz için yapıyoruz. Bundan sonra da NATO içerisinde şimdiye kadar oynadığımız rolü oynamaya devam etmek niyetinde ve kararındayız. Yani manevralar olursa katılacagız. Halefoğlu: Ejnrivakilerle ihtilaflar halledilemez; Ege'de denge şaıttır.. ANKARA NATO savunma bakanlarının üç gün once Bruksel'de yaptıkları toplantıyı ve ortaya çıkan sonuçlan Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu, Cumhuriyet için değerlendirdi. Halefoğlu, "Türkiye'nin NATO manevralarına katılacağını, NATO kuvvet hedefleri raporunda yer almayışının Türkiye'nin alacağı askeri yardımı engellemeyeceğini" belirtti. Dışişleri Bakanı, Yunanistan'la sorunlann çözumu için masaya oturacaklan umudunu koruduğunu, ancak bunun "Hangi şartta olursa olsun Yunanistan'la masaya oturmak anlamına gelmeyecegini" vurguladı. Halefoğlu, "Yunanistan'a karşı izlenecek politikada, Turkiye'nin uslubunun ve tarzının konjoktüre göre değişebileceğini" ifade etti. Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu ile yapılan sohbet aynen şöyle: Sayın Bakan, Limni Adası'nın Yunanistan tarafından sflahlandınlması ve bunun NATO'ya getirilmesi, NATO Savunma Bakanlan Toplantısında ele alındı. Ortaya ilginç bir sonuç çıktı: NATO'nun yıJlık kuvvet hedefleri raporu, Tiırkjye ve Yunanistan ülke bölumleri olmaksızın onaylandı. Bunun aalamı nedir? HALEFOGLU Bunun anlarru önümüzdeki gunlerde ve aylarda daha iyi anlaşılabilecektir. Bugünkü anlamı bence şudur: Yunanistan, Limni Adası'ndaki silahlı kuvvetlerini NATO'ya ve NATO kanahyla hepimize, Türkiye'ye kabul ettirmek hususunda giriştiği manevrada basan kazanamamıştır. Başan kazanamayınca ve bunu NATO 'Ege bir barış denizi olmalıdır' ı kanahyla bize kabul ettiremeyeceğını anlayınca, o da Türkiye'nin kuvvetlerine rezerv koymuştur. Binaenaleyh, NATO raporunda her iki ülkenin de kuvvetleri gösterilmemiştir. Biz, bundan sonra da NATO içerisinde şimdiye kadar oynadığımız rolü oynamaya devam etmek niyetinde ve kararındayi2. Yani manevralar olursa katılacagız, bizim kuvvetlerimizin nerede olduğunu zaten NATO biliyor. Biz bugüne kadar NATO ile her bakımdan son derece sıkı işbirliği yap Yani askeri yardım normal olarak böyle akmaya devam edecek mi? Vahit Halefoğlu: NATO ikili ihtilaflarm halledileceği mahkeme değildir. O sırf bu işin propagandasıdır. NATO sorunu değil HALEFOGLU Askeri yardımın, normal olarak akmaya devam edeceği tabiidir. Aksi bir netice doğuracağını sanmıyorum. Zaten NATO'nun yardımını üye ulkeler yapıyor, Almanlar, Amerikalılar yapıyor. Askeri yardımlar NATO'dan doğrudan gelmiyor zaten. NATO çerçevesi içinde ikili yardımlar yapılıyor. Sayın Bakan, siz "NATO'da başarılı olduk ve istediğimiz sonuca ulaştık" dediniz. Limni sorununun çözümü açısından bu toplantı Türkiye'ye ne sagladı? Başannın ölçüsü ne burada? HALEFOGLU Limni sorununu bir NATO sorunu olarak kabul etmememiz lazım. Biz buna daima karşı çıktık. Limni, Turkiye ile Yunanistan arasında mevcut Ege sorunu çerçevesine girebilecek bir konu. Turkiye ile Yunanistan arasında çoğu kez Yunan tarafının sivrileştirdiği, bazen yarattığı FIR hattı gibi, kıta sahanlığı gibi, on millik hava sahası gibi problemler vardır. Biz daima Yunanistan'la bu konuların ikili düzeyde ve ikili anlaşmalar çerçevesinde oturulup konuşulmasının yaranna inanmışızdır. Daima kendilerine de bunu önermişizdir. Ama bunu yalnız Türkiye'nin yaranna olduğu için değil, aynı zamanda Yunanistan'ın yaranna, bölgenin yaranna, NATO'nun yaranna ve dunya barışının yaranna olduğuna inandığımız için oneriyoruz. Yoksa, yalnız Türkiye'nin yaranna olarak bir şey öner Itimni sorununu bir NA TO sorunu olarak kabul etmememiz lazım. Limni, Türkiye ile Yunanistan arasında mevcut Ege sorunu çerçevesine girebilecek bir konu. Biz daima Yunanistan'la bu konuların ikili düzeyde ve ikili anlaşmalar çerçevesinde oturulup konuşulmasının yararma inanmışızdır. mış bir ulkeyiz ve bir uyeyiz. Onun için bizim bakımımızdan bunun fazla bir sakınca yaratacağını sanmıyoruz ve NATO'yla işbirliğine devam etmeye de h a a n z . Türkiye'nin NATO'nun manevralanna katılacağını soylediniz. NATO raporunda Türkiye'nin yer almayışı, NATO'dan Türkiye'ye yapılacak askeri yardımla ilgili herfaangi bir kısıtlamaya yol açar mı? HALEFOCLU Zannetmiyorum. miş değiliz. Onun için de, biz daima Ege'nin, Sayın Cumhurbaşkanı da söyledi, Başbakan da söyledi, biz de çeşitli vesilelerle tekrar ettik; biz Ege'nin iki ulkeyi birbirine yaklaştıran bir barış denizi olmasını arzu ediyoruz. Bunu sağlayabilmek için iki Ülkenin, eğer aralarında anlaşamadıklan noktalar varsa, bunları görüşerek halletmelerinin en doğru yol olacağını sanıyoruz. Bunu diğer ulkeler de aynı şekilde görmektedirler. Ama bunun için de hiçbir taviz verme niyetinde değiliz. Bunu da bilmeleri lazım. Çunkü bunu bir taviz karşılıgında, bir şey koparmak niyetiyle değil, her iki ülke arasındaki iyi ilişkiîeri, hem iki ülkenin, hem de bütün dünya ve bölge barışı adına istediğimiz için yapıyoruz. Biz, Yunanistan'la komşuyuz. Yunanistan'la asırlarca beraber yasadık ve aynı şekilde de yaşayabileceğimize ve bu ilişkileri devam ettirebileceğimize inanıyoruz. Binaenaleyh, Ulkeler arasındaki anlaşmazlıklar, ancak oturarak, konuşarak ve yerinde halledilir. Bunlann halledilme yerleri milletlerarası forumlar ve bölge dışındaki toplantılar değildir. Bunlar, ancak iki ülke arasında görüşulerek halledilir. Özetlediginiz noktalar, Turk dış politikasının bu konuyla ilgili ana hatlarını çiziyor. Biz sürekli tekrarlıyonız ki, masaya oturalım ve ikili görüşelim. Ege sorunlarını bir bütün olarak görüşelim, konuşalım, fakat Papandreu ve Yunanistan buna yanasmıyor. Bu arada fiili durumlar da ortaya çıkıyor. Buna karşın Türkiye ne yapacak? HALEFOĞLU Biz, şunu da söyledik. Hiçbir taviz vermek niyetinde değiliz. gesi vardır. Bir menfaatler dengesi vardır ve milletlerarası bir denge vardır. Onun için her ülke, sonuna kadar hep istediğini tek taraflı olarak ve haksız olarak yurütemez. Bu mümkun değildir. Bunun karşısında hem milletlerarası kuruluşlar, hem de bu hareketlerden rahatsız olan diğer ulkeler, elbette ki reaksiyonlannı gösterirler. Türkiye bunun karşısında gereken tepkisini göstermektedir. Bundan sonra da gereken reaksiyonları göstermeye devam edecektir. Bu reaksiyonların şeklini, tarzını ve ağırlığını da konjonktüre göre ayarlayacak ve ona göre hareket edecektır. Şekli, tarzı ve ağırlığı konjonktüre göre ayarlanacak politika uzerine daha somut bir şey söyleyebilir misiniz? HALEFOCLU Şimdi, daha somut bir şey söylemek luzumunu hıssetmiyorum. Çünkü bu yeteri kadar somuttur. Limni nedeniyle başka bir problem ya da bir başka tartışma daha gündeme geldi. Günıimüzdeki moda deyişle size göre Lozan "Ben butün bunları yapacağım, ama bir Türk tehdidi var" diyor. Turk tehdidi böyle çıkıyor ortaya ve onun için butün bu buhran devam ediyor. Maalesef çunkü Sayın Papandreu, bildiğiniz gibi butün bunları haftalarca, aylarca, binlerce kişilere ve kalabalıklara bu şekilde, hatta Avrupahlara, Amerikalılara da bu şekilde anlattı. Şimdi bundan nasıl döneceğini bilemiyor. Lozan Antlaşması'na dönersek.. HALEFOĞLU Şimdi Lozan'a dönersek... Lozan'da bir denge vardır. Buna riayet etmemiz lazımdır. Binaenaleyh Turkiye ile Yunanistan arasında barışı sağlamamız lazımdır denılmesi, Papandreu'nun hesabına gelmiyor. Her gün yeni bir buhran yaratıp, Türkiye'nin tehdidini ortaya atıp bu politikasını devam ettirmek istiyor. O zaman bizim masaya oturalım çagrılan oldukça uzakta bir gerçekleşme... Türkiye büyiik devlettir HALEFOCLU Ama coğrafya ve gerçekler, bazen devlet adamlannı da hükümet adamlannı da bazı noktalarda akıllıca ve daha gerçekçi hareket etmeye zorlayabilir. Biz, bunu bekliyoruz. Dunya konjonktürünün, bölgedeki konjonkturün, Yunan halkının isteklerinin bir gün Papandreu'yu bu noktaya getireceğine inandığımız için bekliyoruz. O zaman, oturup konularımızı konuşabileceğimizi zannediyorum. Çünku bu denge olmadan Ege'de barış içerisinde iki ülkenin komşuluk ilişkilerini devam ettirmeleri zor olacaktır. Bizim bakımımızdan bir problem yok. Şunun için yok: Turkiye büyük bir devlettir. Turkiye 50 milyonluk bir devlettir ve Türkiye'nin Yunanistan'dan korkması için bir neden yoktur. Şu anda Turkiye'den gelen bir tefadidi son zamanlarda sıkça tekrar elmesi kendi iç potitikasına bağlanabilir. tşle önunde seçim var. Seçim sonrasında da büyiik olasılıkla yine kazanacaktır. Bilemeyiz, ama öyle gözökiyor şu günden. Seçim sonrasında Papandreu'nun Turkiye ile masaya oturması olasıUgı bu özetlediginiz çerçeve içinde daha yakın mı gözüküyor sizce? HALEFOĞLU Böyle bir izlenim edinip edinmediğimiz bir tarafa, onümüzdeki seçimleri Papandreu kazanırsa, bunu, seçmenlere Türk düşmanlığından çok, Türkiye ile daha iyi ilişkiler sürdürebileceğine da ir işaret verdiği takdirde sağlayacaktır. Kazandıktan sonra umuyonım ki, ikinci bir Papandreu'yla karşı karşıya geleceğiz. O zaman belki bu yeni Papandreu'yla oturup birçok Emrıvakiler Ek bir taviz mi istiyorlar? HALEFOCLU îstediler. Brüksel'deki son basın toplantısında, Türkiye şunu, şunu, şunu yaparsa, ancak ben görüşmeye otururum gibi bir şey söylüyor. Şu hayale kapılmaması lazım Yunanistan'm: Yani Turkiye mutlaka görüşmeyi istiyor, binaenaleyh ben Turkiye'den taviz alır, ondan sonra goriişmeye otururum. Türkiye'nin dış politikasınm ilk temeli hem cumhuriyet hukumetleri tarafından ve en son olarak da bugün sorumluluk taşıyan hükumet tarafından açıklanmış bulunmaktadır. Bunlar, en yüksek düzeylerde şimdiye kadar tekrarlanmıştır. Emrivakilerle milletlerarası ihtilafların halledilebileceğine inanmıyoruz ve buna da elbette ki taraftar değiliz. Birtakım emrivakilerin kabul edilmiş gibi telakki edilmesi de mevzubahis değildir. Milletlerarası anlaşmaları ihlal eden taraflann bu ihlalin bir gün hesabını vermeleri ve bunu düzeltmeleri, kendilerinden elbetteki istenir ve bu bütün dünyada böyledir, yalnız bunun ne şekilde ve ne zaman yapılacağı da dış politikanın ve o ülkenin menfaatlerinin hesaba katılmasıyla ayarlanması gerekir. Şimdi, masaya oturacağız dedik. Oturmadı. Var oJan sorunlara bir de Limni'yi ekledi. Şimdi tekrar oturalım diyoruz, tekrar oturmuyor ve yeni bir sorun yaratıyor. HALEFOCLU Biz, yeniden oturalım diye bir şey söylemedik. Söylediklerimizi tekrar ettik ve Limni'yi NATO'ya götürmekle bir kurnazlık yapıp, bunu milletlerarası alanda kabul ettirebileceğini zannetti ve aldığı sonuç herhalde bu gibi hareketleri bundan sonra teşvik edici mahiyette değildir. Çunku gördü ki, bu metotlarla, bu kurnazlıklarla bir yere varılamıyor, bir de kendi lehine olmuyor. Tamam, fakat bir de ortada farklı bir dunım var. Limni'nin silahlandınlması. Şimdi Turkiye fiili bir dunım karşısında. Yani Yunanistan bir adım attı, NATO'ya götürdü, bu kabul edilmedi, ama Limni'nin silahlandınlması gerçeği de ortadan kalkmadı. TÜM YUBJTA TOPLU SÖZLEŞME ANLAŞMALARI (!) SÜRÜYOR BASIN Ber ülke, sonuna kadar hep istediğini tek taraflı olarak ve haksız olarak yurütemez. Bu mümkün değildir. Bunun karşısında hem milletlerarası kuruluşlar, hem de bu hareketlerden rahatsız olan diğer ulkeler elbette ki reaksiyon gösterirler. Türkiye bunun karşısında gereken tepkisini göstermektedir. Bundan sonra da gereken reaksiyonları göstermeye devam edecektir. Bu reaksiyonların şeklini, tarzını ve ağırlığını da konjonktüre gore ayarlayacak ve ona gore hareket edecektir. delindi mi delinmedi mi? Bir de şöyle bir şey var Lozan Antlasması'nın bundan aitmış yıl önce vapıldığı dikkate ahnırsa, antlaşmada var olan dengelerin korunarak gunün koşullanna uyarlanması üzerinde dunıluyor. Atatürk'le Venizelos HALEFOCLU Dış politikanın çeşitli alternatıfleri vardır. Bunlar, zaman ve mekân içerisinde tatbik edilir, Lozan delindi mı, delinmedi mi? Bugünun moda deyişidir. Bildiğiniz gibi bir ara tapular delindi mi, delinmedi mi sloganı çıkmıştı. Lozan, Turkiye ile Yunanistan arasında bir denge kurmuş. Bu denge sayesinde uzun yıllar bu bolgede iki ülke arasında bazen yakın dostluklar, bazen de iyi ilişkiler devam ettirilebilmiş. Hatırlarsınız, Atatürk'le Venizelos'un iki ülke arasındaki ihtilafları sona erdirdikten sonra yarattıkları atmosferin sonucu olarak, bir ara Yunanistan'la Türkiye arasında gumrük birliği kurulması da düşunulmüş. Yani bugun Avrupa'da birçok ülkenin yapmak istediğı gumrük bırliği, yani Türkiye ile Yunanistan'ın birbirine bu kadar yakınlaştırılması istenmiş ve bu yine bildiğimiz gibi 1950'li yıllara kadar devam etmiş. 1930'larda Balkan Paktı imzalanmış. O zaman Balkan ülkelerinin arasında gayet sıkı bir işbirliği yapılmış. 50'li yıllardaki Kıbrıs buhranı dolayısıyla munasebetler biraz gerginleşmiş, hatta 195960'ta da Zurih, Londra anlaşmalarıyla tekrar bir )umuşamaya kavuşmuş. 1%3'te Makarios, Kıbns Anayasası'nı değiştirmek iste>ince yine ihtilaf çıkmış. Çunku bir denge konusu mevzubahis. Bu on bir sene devam etmiş. 1967'deki hadiseleri de hatırlayacaksınız, 1974'e kadar devam etmiş. 1974'te Sampson adındaki zat, Yunanistan'daki albaylar cuntasının teşvikıyle Makarios'u devirip Kıbns'ı Yunanistan'a ilhak etmek istemişti. Onun uzerine, garanti anlaşmasına dayanarak, Türkiye müdahale etmişti. Şimdi 1974'ten 1984'e kadar bu ihtilaf devam etmiştir. Papandreu seçim kampanyası sırasında "Kıbns faciasına sebep olanları mahkemeye vereceğim. Bunun dosyasını açacağım" diye verdiği beyanatlarını unutmuş görünuyor. Hiç bunlardan bahsetmiyor. Nitekim üsleri kapatacağım, Amerika'yla ilişkileri, anlaşmaları sona erdireceğim. Ayrıca Avrupa Ekonomik Topluluğu ile müzakereleri yeniden başlatacağım. Yeni şartlarla müzakere edeceğim diye söylediklerinden de bugün hiç bahsetmiyor. liozan'da bir denge vardır. Buna riayet etmemiz lazımdır. Binaenaleyh Türkiye ile Yunanistan arasında barışı sağlamamız lazımdır denılmesi Papandreu'nun hesabma gelmiyor. Her gün yeni bir buhran yaratıp Türkiye'nin tehdidini ortaya atıp bu politikasını devam ettirmek istiyor. konuları daha kolaylıkla gorüşüp, halledebileceğimizi umuyonım. Yani Yunan seçimlerinden sonra oldukça iyimsersiniz? HALEFOCLU Evet evet. O zaman daha değişik bir Papandreu çıkacak ortaya. Bu ikinci hükumet döneminde bugune gore daha kolay hareket edebilecek. NATO'da ortaya çıkan son olaya dönersek... NATO içinde benzer bir durumla daha önce karşılaşıldı mı hiç? HALEFOCLU 1976 yılında gene bir ikili ihtilaf dolayısıyla, Yunanhlara Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde, bu gibi ikili konuların iki ülke arasında konuşulması lazım geldiği ve Türkiye ile müzakerelere yönelmeleri gerektiği açıkça ifade edilmiştı. Neydi o anlaşmazlık? HALEFOCLU Ege Denizi'ne bizim gemi çıkmıştı. Hora gemısi. Yunanistan Lahey Adalet Divanı'nagitti. Divan usulyönünden reddettı. Güvenlik Konseyi'ne gittı. Konsey bunu Turkiye ile gorüş dedı. Bu arada gazetelerde bir haber var. NATO Başkomutanı Rogers'ın yeni bir önerisi var mı? HALEFOCLU Hayır, o şurdan çıktı. Şöyle izah edebiıirim: Zeki Yavuzturk ve eşi, Rogers'ın evine gece yansı ziyarete gitti. Esasında bu gorulmemiş bir şey değil. Her yeni bakana NATO Başkomutanı boyle bir davet çıkartır. Bizim bakan ziyaret edınce bu Rogers'ın yeni bir planı varmış gibi ortaya atıldı. Böyle bir şey yok. SÜRECEK Defalarca beyan ettik HALEFOĞLU Demin de söylediğimiz gibi milletlerarası anlaşmalar, iyi niyetle yapılır ve taraflann bu anlaşmalara riayet etmeleri gerekir. Milletlerarası kurallar da boyledir. Bir ülke milletlerarası kurallara uymazsa, bir ülke milletlerarası anlaşmalarla yüklendiği vecibeleri yerine getirmezse, buna karşı ne şekilde hareket edileceği bilinmektedir. Nedir bu vecibeler? HALEFOCLU Bu şudur: Bunu, bu fiili durumu, emrivakiyi asla kabul etmeyeceğimiz defalarca beyan edilmiştir. Buna karşı ne şekilde hareket edileceği de hukumetin, devletin menfaatleri, milletlerarası ılişkileri ve imkânları hesaba katılarak, goz önunde tutularak, yavaş yavaş yerine getirilecektir. Bu fiili durumlar bir yerde nasıl önlenecek? Turkiye buna ne yapacak? Bu konudaki çizdiği politika nedir? HALEFOCLU Milletlerarası ilişkilerde daima bir denge vardır. Bir kuvvetler den Nasıl döneceğini bilmiyor Bunlar bizim dışımızda değil mi? HALEFOĞLU Geliyorum oraya. Şimdi karşısına birisi çıkıp da "Peki bunlar ne oldu, seçim kampanyasında bütün bunları soylediniz. Bugün yerine getirmiyorsunuz" dediği zaman bunlara vereceği bir cevap lazım. Cevap ne oluyor? "Efendim" diyor. M.LLİYET VE TERTÜMAN 'E1ÛN SONRA B i ? . M DE TDPLU SOZiEŞ>MEM,Z VÜR. H2Â UMUTLUYUZ ; BU GCiMER.DE. İsmail Gülgec
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle