28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Toplam 74bin 946 kişi cezaevinde ANKARA, (THA) Adalet Bakanı Necat Eldem Türkiye'de cezaevlerinde 46 bin 473 hükümlü ve 28 bin 473 tutuklu olmak üzere toplam 74.946 kişinin yatmakta olduğunu söyledi. THA muhabirinin sorularını yanıtlayan Necat Eldem, cezaevlerinin bugünkü kapasitesinin 81 bin 812 olduğunu da belirterek yatak kapasitesinin antırılması ve daha modern hale getirilmesi için çahşmalann h\zla surdurüldüğünü bildirdi. Eldem şövle dedi:"Bugün Tiirkiye'de 352 yeni tip Uzerine yapılan cezaevi, 170 kiralık cezaevi. 62 devlete ait eski bina, 27 kullanılma>a elverişli olan devlete ait eski bina. 7 açık cezaevi, 18 yarı açık cezaevi, 4 çocuk ıslahevi ve bir çocuk cezaevi olmak üzere toplam 641 cezaevi bulunmaktadır. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlügü'ne bağlı kurumlarda genel idare hizmetleri sınıfından 2 bin 721, sağlık hizmetleri sınıfından 648, eğitim hizmetleri sınıfından 198, teknik hizmetlerden 830 personel 12 bin 64 başgardivan, gardiyan, hasta bakıcı olmak üzere toplam 16 bin 461 hizmelli görev yapmaktadır." ANKARA ( THA) Türk Haberler Ajansı'nın af konusundaki araştırmasının 4. bölümünde göruşlerini açıklayan bazı siyasi parti yöneticileri, hukukçular ve sanayicilerin çoğunluğu sınırlı bir aftan yana olduklarını belirttiler. Af konusundaki görüşler şöyle: PAŞA SARtOĞLU (HP Genel Başkan Yardımcısı) "Ulusumuzun en buyük değer yargılanndan biri de affetmektir. Böyle olmakla birlikte, af yine de bir toplumsal konsensusla, daha açıkçası haklılığı \e geçerliliğini toplum vicdanından gordüğü, moral destekle orantılı olarak, politik duzeyde güçlülük ve zorunluluk kazanır. Kişisel olarak haklıhk ve geçerliliği kabul gören. kapsam ve koşullan iyi çizilmiş ve özellikle de basın suçlarını içeren bir affın çıkanlmasında yarar olduğu gorüşundeyim." A H BOZER (MDP Grup Sozcüsü) "Parti programımızda, kader kurbanları ve basın suçlularını içerecek bir af çıkarılması konusu yer almıştu. Genel Başkanımız dahil, yetkililer bu konuda düşüncelerini açıklamışlardır. Hükümet programını eleştirirken de, Genel Başkanımızm çizdiği vaaı çerçevesinde, başta basın suçluları olmak üzere, af yasa önerisi hazırlamaya çalışacaDERVİŞ TURHAN (Yargıtay Başkanı) "Af konusu, yasama meclisinin ve hükümetin işidir. Onlar çıkanrsa, Yargıtay ve diğer mahkemeler uygular. Buna zorunludurlar." HAYRETTİN ERKMEN (Dışişleri eski Bakanı) "Basın suçlarının affına taraftanm, eyleme dönüşmemiş fikir suçları da af kapsamına alınmahdır. Ancak, hapisanelerin dolu olması mutlaka affı gerektirmez." KÂNİ VRANA (Anayasa Mahkemesi eski Başkanı) "Konuvu inceleyemedim. Bu yüzden bu konuda bir şey soyleyemeyeceğim." RAGIP TARTAN (Danıştay eski Başkanı) "Af konusu çok büyük tartışmalara yol açabilecek bir konu. Halen çok erken görmekteyim. Daha evvel bir af konusu vardı. Bunların yasal olmadığı yolunda şikâyetler oldu ve tartışmalara yol açtı. Af konusunun şimdi ele ahnmasında yarar değil, zarar vardır. En azından 35 yıl sonra, yani bir seçimden sonra ele alınmahdır. Çok erken buluyor ve şimdi ele alınmasına karşı çıkıyorum." MEHMET DEMİREL (AN AP Ankara İl Başkanı) Sahıbr. ( umtuımvl Maıbaauhk \c Cij/okvılik Tıırk Aııoninı Şirketi adımı Nadir Nadi. • Genel \;ı>ın Mıulıırır Hasan Ccmal. Mucsscsc Mudunı: Kmine l şaklıgil. \ a/ı Ijlcrı Mudunı: (>ka> (.ı.nınsin, • \ a/\ Işleri Mudur YardımeiM: Ahmet Korulsan. Habcr Merke/i MuJı.uı: ^ alvın Ba\er, Savta Du/onı Yonciroenı \li Acar. remsılaler: ANKARA. Yalçın Doğan. I/.MİK llikmel (,elinku>u. AOANA: Mehmel Mercan. • Scrus Şeflen: Uıanbul Habcrlcri: Selahallin «.ulır, l)ıs Haberler: Kr|>tın Balcı, hkonomı: Osnun t lagav, Kullıır: Avdın Kme«,\ Mjü a / | i : %a'vin Pek>*n. Spor Danı>manı: Abdulkudir Yuıelman. Du/clıınc. R e n k »>>"•»>»>. Araşiırma: îjahin Alpa\. Burolar: • Ankara: Konur Sokak No; 24/4 Yenişehir, Tel: 175825175866, Idare: 183335, • İ*mir: Halıl Zıya Bulvarı No: 65'3, Tel: 254709131230 • Adana: Ataıurk Caddesi, T H.K. lihanı Kal 2/13. Tel. 1455019731 • Basan ve Yayan. Cumhuriyei Matbaacılık ve Gazelecilik T.A.Ş. Turk OtağıCad. 39/41, Cağaloğlu. Isl PK: 246lsı. Tel: 5209703 Tele<: 22246 TAKVIM 1 Ocak 1984 Imsak: 6.50 f..r.eş: 8.21 Öğle: 13.15 Ikindi 15.37 Akşam: 17.58 Yaısı: 19.24 "Sınırh bir af gereklidir" AF İÇİN NE DEDİLER? Ait Bozer: Genel Başkanımızm çizdiği vaat çerçevesinde başta basın suçluları olmak üzere afyasa önerisi hazırlamaya çahşacağız. Hayrettin Erkmen: Basın suçlarının affına taraftanm, eyleme dönüşmemiş fıkir suçları da afkasamına alınmahdır. Ceffhcm K t l t ç : Kader kurbanları bizim insanlarımızdır. Onların îopluma kazandırılması gerekir, ÜZEYİR onun için aftan yanayım. "Af, TBMM'nin verecegi bir karardır. Bunun üzerinde söz söylemek, yorum yapmak durumunda değilim." CEYHAN K1L1Ç (HP Ankara İl BaşkanO "Sosyal demokratlar silaha karşıdır. Fikirlerin konuşularak, inandırılarak kabul ettirileceği"Af konusu suçu doğuran sebepler ekonomik, sosyal, aile yapısı, eğitim faktorleridir. Bir de bunların dışında kökü dışarıda \e içeride de zaman zaman yer bulan sol mihraklı anarşik faaliyetleri kapsayan suçlar var. Ülke butunlüğüne ters düşen kökü dışarıda anarşik eylemleri ve fiilleri sonucu suçlan af kapsalariıi L^valarını çekmeleri gerektiâi görüşündeyim. Ancak, belli koşullauia cezan.n hafifletilmesi şeklinde b.r al'düşünebiliriz. Bu tur aflar yaba.ıcı ülkelerde de olmaktadır. Bir suç işleyip ceza alanları yaşama, topluma tekrar adapte etmek için uretken olmasinı sağlamalıyız. Onları iş yapmaya teşvik etmeliyiz. Öte yandan dediğim gibi iyi hai gösterenlerin cezası, biraz hafifletilebilir." BİR BAŞKA ÂLEM; UZAKDOĞU Ür. FERHLNDE GINEY aus R^ader's Digest GARİH (Sanayici) "Türkiye'nin anarşiye sokulmasında payı olanların affına karşıyım. Fikir suçlarının affında da bir sınıflandırma yapılmalıdır. Mali afta ise, yeni çıkan yasalar içinde suç niteliği taşımayanların affedilmesine taraftanm." TLRHASTİALMAN (TGS Ankara Şube Başkanı) "Geniş kapsamlı bir af, banş ortamının sürekli ve sağlıklı olmasında bü\ük etkendir. Kader kurbanlarına af gibi bilimsel temellerden yoksun bir anlayışla yapılacak çok sınırlı bir af da yarar yerine zarar getirecektir inancındayım. Üç yılı aşkın bir suredir tutuklu oldukları halde, hâlâ yargılanmasına başlanmamış kişilerin varlığı, affın vakit geçirilmeksiniz çıkarılmasını zorunlu kılan bir başka nedendir." ADİL TUĞRLL (Trabzon Barosu Başkanı) "Sınırlan geçmiş deneylerin ışığında yasama organınca tayin edilecek, 6 kasımdan sonra başlayan yeni düzenin gerektireceği ve toplumsal barışı bozmayacak nitelikteki bir affa tarafta Japon geleneklerine göre bir Japon yasal yollarla bir yabancıyla evlense bile, onun çocuğu Japon sayılmaz. Bu çocuk Japon pasaportu taşısa da metrolarda, konferans salonlarında Japonlarla değil, misafirlere ayrılan yerde oturabilir. 2 G + 2 K = Tokyo Bu bir fizik ya da matematik formülü değil. G ve K harfleriyle başlayan 4 kelime Tokyo'yu kolaylıkla anlatır: Ginza, Geyşa ile Kimono, Krizantem. aponlar, turisti daha doğrusu yabancıyı sevmiJ yor. Üstelik turizmden de hiçbir gelirbol bol tubeklemiyor. Ama garip bir gerçek, Japonya'ya rist geliyor. Japonların yabancıyı sevmedikleri, ona önem vermedikleri, Japon uçağına bindiğiniz zaman anlaşılıyor. Her şey kendilerine göre, örneğin size çiğ balıkla kahvaltı veriyorlar. Bunları reddederseniz yerine hiçbir şey getirmiyorlar. İster yurdunda olsun, ister yurdunun dışında olsun, her şey kendi geleneklerine göre. Bunu da dik başlılık ve gururla sürdurüyorlar. Tokyo Havaalanı'na iner inmez dışardan gelen her insandan 19 Mark "ayak bastı" parası alıyorlar. Bu sadece Japonya için değil, dünyanın yarısından çok ülke için geçerli. Tüm Güney Amerika'da böyle, tüm Uzakdoğu'da böyle... Tokyo, Londra. Frankfurt ve New York'taki havaalanları birer modern küçük kasaba niteliğini taşıyorlar. Batılılar kendi zenginlikleri içinde havaalanlannı yine havaalanlarından sağladıklan başka gelirlerle geliştirip, güzelleştiriyorlar. Doğulu Japon ise, "ayak bastı" parasından yararlanıyor. Biz de şimdi, "Yeşilköy'de bizim de havaalanımız var" derken güzelleşmesi ve gelişmesi için onu kullanan insanlardan alacağımız "ayak bastı" parasından yararlanamaz mıyız? Sakın, yukardaki arabaşhğı görduğünüz zaman bir fizik veya matematik formülüyle karşılaşacağınızı sanmayın. "2G + 2K" harfleriyle başlayan 4 kelime Tokyo'yu formüle etmektedir. Bu dört kelime de GİNZA, GEYŞA, KİMONO ve KRİZANTEM'dir. Ginza, Tokyo'nun en büyük alışveriş merkezinin adıdır. Burası belki de dünyanın en uzun, en geniş ve en lüks caddesidir. Karşıdan karşıya geçmek için 700 metre, yani 1 km.ye yakın yol yürümek gerekir. Bu genişlikte dünyada başka bir cadde olduğunu hiç zannetmiyorum. Japon kadınları genellikle sigara içmez. Kimonosunda kelebek şekli bulunan bir Japon kızı sigara içerken görülürse, evlilik şansını yıtirir. Oysa Japonya'da evlilik kutsal bir olaydır. Her Japon kadınının bir veya daha çok kimonosu vardır. Bu kimonolann değeri 500 bin ile birkaç milyon arasında değişir. Ancak yabanctlar için hatıra eşyası satılan dükkânlarda 10 bin Türk Lirasına bile kimono bulabilirsiniz. Bunlar sadece Japon ipeğinin ve kimononun biçimini simgeler. Oysa Japon kadınının giydiği kimonoda göz nuru dokülmüş yüzleree tür işleme ve takı vardır. Japon kadını düz siyah saçlı ve siyah boncuk gözlüdür. Japon erkeği de kısa boylu, çekik gözlüdür. Bu tipin dışında hiçbir Japon kadını ve erkeği yoktur dersek, hata işlemiş olmayız. Dünyanın en ünlü dergilerinden biri olan "Readers Dig e s f ' i n belirlediği gibi "konserveden çıkmış insanlar"a benzerler. Çok sayıda Japon kadınının ayağı bir gelenek nedeniyle 13 yaşındaki bir çocuğun ayağı kadar ufak ve miniktir. Küçük yaşta giydikleri dar ayakkabıları, kendilerine ne kadar ıstırap verirse versin çıkartmazlar ve ayaklarınm buyümesini önlerler. Ancak bu sırada ayak deforme olur. Bu nedenle birçok Japon kadını doğru dürüst yürüyemez. KONSERVEDEN ÇIKMIŞ GİBİ Readers Digest dergisinin Almanca baskısında Japonlar "Konserveden çıkmış insanlar"a benzelilivor. Gerçekten de kadın ve erkekler birbirlerine çok benzerler. Adalet Bakanı Necat Eldem, son üç yıl içerisinde tüm yurtta olduğu gibi cezaevlerinde de yaratılan huzur ortamı nedeniyle bu süre içerisinde cezaevlerinde yapılan aramalarda suç unsuru olabilecek eşyanın bulunmadığını söyledi. Af konusuna da değinen Necat Eldem, Tiirkiye'de Cumhuriyetin kurulduğu tarihten bu yana 110 af yasasının çıkarıldığını belirtti. Eldem, çıkanlan af yasalarının 9'unun genel, 17'sinin kişi genel, 3'ünün toplu özel ve 81'inin de 30'u 1950'den önce, 51'i 1950'den sonra olmak uzere kişisel özel af yasası olduğunu söyledi. 1923 yıhndan bu yana yapılan genel afların tarihleri ve kapsamları şöyle: Kanun, tarih, niteliği: Aff ı Ltnumi Kanunu (26 arahk 1923 genel af), Affı Umumi Kanunu (16 nisan 1924 genel af), bazı suç ve cezalann affı hakkında kanun (14 temmuz 1951 genel af), af kanunu (26 ekim 1960 genel af), 113 sayılı af kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesi ve bu kanuna bazı hukümler eklenmesine dair kanun (18 kasım 1960 genel af), bazı suç ve cezalann affı hakkında kanun (23 şubat 1963 genel af), bazı suç ve cezalann affı hakkında kanun (3 ağustos 1966 genel af). af kanunu (26 aralık 1967 genel af), Cumhuriyet'in 50'nci yılı nedeniyk bazı suç ve cezalann affı hakkında kanun (15 mayıs 1974 genel af). nm." ERDAL TAŞKAN (Artvin Barosu Başkanı) "Kısmi affın çıkmasını Artvin Barosu olarak istiyoruz, terör ve anarşi suçlularını kapsam dışı bırakacak muayyen bir sureyi öngorecek kısmi affın kaderin cil\. eleri yüzünden cezaev ine düşen \atandaşların yaralarını saracağına inanıyoruz." MÜRÂT ÖZTEKİN (Gümüşhane Barosu Başkanı) "Af toplumsal bir bağışlamadır. Bağışlamayı yapma koşullarının varlığmın aranması gerekir. Af, ulkelerin hukuk ve sistemlerine gore de değişik konumdadır. Kanımca, ulkemizde henuz bağışlamanm yapılması koşullan oluşmamıştır. Bunu soylerken affa karşı olduğumu söylemiyorum. ne inanırlar. Toplumun bozuk sosyoekonomik yapısının suça ittiğikader kurbanlarının affından yanayız. Kader kurbanları bizim insanlanmızdır. Onlann topluma kazandınlması gerekir, onun için aftan yanayım." ÜNAL SABUNCL' (MDP Ankara İl Başkanı) "Af insani bir göruştür. Kısmi bir affın gerekliliğine inanıyoruz. Kader mahkumları olarak bilinen insanlanmız için bir af çıkartılması, memleketin de >ararına olur kanısındayım." BlJLENT ŞİMŞEK ÖZÇELİK (DYP Ankara İl Başkanı) mında duşünmeme kanaatindeyim. Bu arada Lenin'in, Trocki'nin, Castro'nun, Che Guavera'nın resimlerini aleni taş\yacak kadar soysuzlaşmış vatan hainlerine göğüs veren ve bu inançla suça zorlanmış gençlerimiz hakkında istisnai af hükümleri de düşunülmeli. Bunun dışında Ceza Hukuku yonüne belü miktarlar yani afta belli sınıvlar koymak suretiyle genet affın faydah olacağı kanaatindeyim." BAHRİ ERSÖZ (MesMetal Sendikası Başkanı) "Genellikle cezalann affına kesinlikle karşıyım. Suçlu Japon kadını dışarda "köle*" evde egemen Japon kadını Batıda olduğu gibi her iş kolunda görev almıştır. Doktordur, mimardır, tezgâhtardır, garsondur, milleıvekilidir ve nihayet hayat kadınıdır. Böyle olmasına karşın dışarda erkeğinin yanında "ikinci sınıf" vatandaş kalmak geleneğini yıkamamıştır. Bunu böyle görmüş, böyle kabullenmiştir. Üstelik asil bir sınıf olarak nitelenen ve biraz da vahşi davranışlarıyla tanınan "SAMURAY"larla kendilerini özdeşleştiren bu PARİS'ten MEHMET ALTAN Birleşik cihaz başka, müzik seti başka TRT açıkladı Ginza, Tokyo'nun en büyük alışveriş merkezinin adı. Burası belki de dünyanın en uzun , en geniş ye lüks caddesi. Karşıdan karşıya geçmek için 700 metre, yani 1 kilometreye yakın yol yürümek gerekiyor. Ginza için. Paris'in ChampElyse'sinin, Londra'nın Bond Street'inin ve New York'un Brodvvay'inin bir karışımı demek mümkundur. Avrupa'daki tüm ünlü butiklerin burada şubeleri vardır. Gündüz 23 milyon insanın alışveriş yaptığı bu cadde. geceleri ise bir ışık ve vitrin cennetidir. gunku Japon erkeği "kadının ikinci sınıf vatandaş" olmasından gurur da duymaktadır. Ama bir de madalyonun arka yüzü vardır. Kadın evde her şeye egemendir. Tüm önemli kararları kadın alır. Koca genellikle evin büyük oğlu sayılır. Koca kazancını kansına verir, ondan gündelik alır. Karıkoca, Japonlar a has özellikle çok az konuşurlar. Koca evin büyük oğlu sayıldığı için geceleri karısına sormadan arkadaşlanyla buluşmak için meyhaneye gidebilir. Kadın sesini çıkartmaz. Japon meyhanelerinde genellikle "sake" içilir. Sake pirinçten uretilmiş bir şaraptır ve seramik kadehlerde sıcak olarak yudumlanır. Kadın, kocası görevli olarak uzun süre yurt dışına gönderilse bile evde vatanında kalır. Onun görevi çocuğunu Japon geleneklerine göre yetiştirmek ve Japon okullannda eğitmektir. Ama böyle anlatılan Japon kadınının büyük bir ayıbı da olmuştur. Tıpkı Puccini'nin Madam Butterfly Operasfnda işlenen tema gibi... Kocasj askere giden Japon kadını veya sırtında kelebek taşıyan Japon kızı II. Dünya Savaşf ndan sonra Amerikah askerlerle ilişki İcurmuştur. Bu ilişkilerden de binlerce çocuk dünyaya gelmiştir. Oysa Japon geleneklerine göre, bir Japon yasal yollarla bir yabancıyla evlense bile onun çocuğu Japon sayılmaz. Bu çocuk Japon pasaportu taş\sada, metrolarda, konferans salonlarında Japonlarla değil misafirlere ayrılan yerde oturabilir. Işgal dönemi bittikten sonra, Japonlar Amerikah askerlerden olan melez çocuklan bir kampta toplamışlar ve sonra da bunları toplu olarak Brezilya'ya göndermişlerdir. Şimdi 3035 yaşlarında olan bu çocuklarJaponya'ya, anneleri Japon olmasına karşın bir yabancı gibi gelmektedirler. Her Japon, annesinin en buyük emeli çocuğunu Tokyo Üniversitesi'nde okutmaktır. Ama 100 milyonluk Japonya'da Tokyo Üniversitesi her yıl ancak 3 bin yeni öğrenci almaktadır. Kuşku uyandırmayan cinayetler Yeni bir yıla girdik. Acaba geçen yıl kaç tane "masum cinayet" ışlediniz. Başka bir deyişle, kaç kişinin yeryüzündeki varlığından haberdar oldunuz ve onları bir daha hıç göremeyeceğinizi bılerek ölüme mahkum ettınız. * * * Herhalde. ilk önce Noel'i, sonra ytlbaşını büyük bir hararetle kutlayan Paris. bu tür cinayetlerin alabildiğine ışlendiği birkaç büyük kentten birıdir Amerikah bir kadınla, ispanyol bir gencin arkası gelmeyecek iki günlük bir aşk macerası da, rasgele oturduğunuz bir kahvede tçinizi hoplatan güzel bir kız da, Paris'te her gün binlerce kez işlenen "masum cınayet" örnekleridir. Ancak. "yerleşik" olarak yaşıyorsanız, bu tür cinayetlerin sayısını asgariye indirmeniz daha kolaydır. Aynı bölgede oturan hısım akraba arasındaki en öfkeli kavgalarda bile. her ne kadar "cenazeme gelmesin" türünden yeminlerle bu tür cinayetler işlenmeye kalkılsa da, ilk dini bayramda küskünlüklerin sona ermesi büyük olasılıktır. Belli bir bölgede yerleşik olarak yaşayan insanların, istedikleri zaman birbırierinı bulmaları nispeten daha kolaydır. Ama, Paris'ten Kopenhag'a gıden bir trende, ikı kişi arasında iki çift lafa bile dönüşmeden başlayan farkedılış, kısa bir süre sonra "masum bir cinayetle" sona erecektır. Ve bunun telafisi de pek mümkün değildır. • • * Belki de servet sahibi olmanın en guzel yani, istenırse yeryüzünde varlığının farkına vardığınız hiçbir kımseyı öldurmemeye olanak vermesıdir. Bir petrolcünün veya bir armatörün. Paris'te veya herhangı bir diyarda farkettiği bir Brezilyalıyı veya bir Afrikalıyı hiç öldürmeden, istediği an onlann peşme düşerek yaşatması, bu kışıler için öyle pek de zor değildir. Hayata, insan ilişkilerine, "cinayet işleyip, tşlememe" açısından bakmayı huy edinmeniz halinde, tşleyeceğımz cinayetler "taammüden adam öldürmek" kadar zortaşacaktır. Fransa'nın güney kıyılarmda rasladığınız Zairelı Bob veya Monakolu Catherine'i ister ıstemez iki gün sonra öldüreceğinızi bilmek hüznünüzü daha da koyulaştmr. Türkiye'de oynatıldığında büyük ılgı toplayan "Kaçak' dizısinin başarı tılsımı belki de burdaydı. Dizinin kahramanı, her görduğü insani kısa bir süre sonra bırakıp gideceğinı bilerek yaşıyor ve bu yaşamı şaşırtıcı bir direncle sürdürebılıyordu Başka bir deyişle, normal bir yaşamda ışlenemeyecek kadar cok "masum cinayetler" işleyebiiiyor ve bunun sıkıntısına da akıl atmaz bir şekilde katlanabiliyordu. * * * Elde olmayan nedenlerle ışlenmiş her "masum cınayet", ınsanoğlunu üzüntüye boğan dramatik bir andır. Bu nedenle herkese "masum cinayetler" işletmeyecek bir yıl dilıyoruz. Haber Merkezi Yeni TRT Yasası ile vergi kapsamına alınan "birleşik cihaz"ların müzik seti olarak değerlendirilmediği. "birleşik cihaz'ların üzerinde televizyonla birlikte radyo, teyp ya da video bulunan cihazlar olduğu belirtildi. TRT yetkilileri, "birleşik cihaz" olarak tekvizyon ile birlikte üzerindekilerin kabul edildiğini açıkladılar. Türkiye'de henüz uretilmeyen bu tür cihazlardajele\izyonlar genellikle küçük ekran oluyor ve ekranın yanında radyo ve teyp bulunuyor ya da bir tek cihazın içinde hem televizyon, hem de video yer alıyor. Yetkililer, yurt dışından getirilen "birieşik cihaz"lara ruhsat çıkartılırken fatura sorulmayacağını, beyannamede cihazın üretim seri numarasını bildirmenin yeterli olacağını söylediler. "Birleşik cihaz'Mar için her yıl 2 bin 500 lira vergi ödenecek. Müzik setlerinden ise, uzerinde radyo bulunanlardan sadece bu yıl için radyo vergisi olarak 500 lira alınacak. Geyşa'nın da >alanı var Geyşa üzerinde çok tartışılan bir konudur. Bir iddiaya göre, geyşa tıpkı uçaklardaki hostesler gibi misafirlerini ağvrlayan bir ev sahibesidir. Misafirine şarkı söyler, dans eder, onun istediği konularda saatlerce konuşur, velhasıl sevişme dışında onun her istediğini yerine getirir. Ancak Japonya'da geyşalar üzerine çok yaygın bir şarkıda şö> İedir: "Bir havat kadınının yalanı: 'Seni seviyorum...' demesidir. Bir ge>şanın yalanı da: 'Misafirimle sevişmeırT demesidir." Geyşalar Tokyo'nun en lüks mahallelerinde otururlar \e Japon kremasının yaşantısını sürdürurler. Sadece Tokyo barlarında belediyeye kayıtlı 60 bin geyşa'nın olduğunu söylüyorlar. Bunların gelirlerinin de bir genel müdüre eşit olduğu belirtilir. Bir genel müdür Japonya'da en fazla maaş alan insan demektir. Geyşalar misafirlerinden asla para almıyorlar. Para, geyşanın "temsilcisi" tarafından alınır ve onun banka hesabına yatırılır. Deprem için gönderilen peynir Mersin'de bakkalarda satıhrken ele geçirildi MERSİN (a.a.) Bir süre önce Erzurum ve çevresinde meydana gelen depremde zarar gorenlere yardım amacıyla çeşitli dış ülkelerden gönderilen peynirlerden 418 paketi Mersin'de 3 bakkalda ele geçirildi. Emniyet Müdürlüğü'nden alınan bilgiye göre, depremzedeler için yurt dışından gönderilen peynirlerin bakkallarda satıldığı ihbarını alan Mali Şube memurları, şehir merkezinde yaptıkları aramalarda. Silifke Caddesi'nde Erdoğan Eroğlu ve Fuat Anıl, Çankaya Mahallesi'nde Yusuf Kalaycı adlı bakkallarda 400 gramhk 410, 800 gramlık 8 peynir tenekesi ele geçirdiler. Yetkililer, 3 bakkalın gözaltına alındığını ve kovuşturmanın çok yönlü sürdürüldüğünu söyIfdiler. kimono = Birkay milyon Japonların geleneksel giysisi kimononun en değerlisini ve en güzelini geyşalar giyiyor. Bir geyşa kimonosunun değeri en azından 45 yüz bin Türk lirasıdır. Kimonoda türlü şekiller ve oyalar vardır. Ama kimononun sırtında dort köşe bir yastık varsa o kadın evlidir. Sırttaki bu yastık eğer kelebek şeklinde ve süslüyse o bir genç kızdır \e evlilik adayıdır. YARIN: HONGKONGTA PAZARLIK "Kaldırım Serçesi"nden sonra "Kabare" Gülriz Sururi Engin Cezzar Tiyatrosu, geçtiğimiz mevsim unlu Fransız şarkıcı Edith Piafın yaşamınt dile getiren '"•Kaldırım Serçesi" adlı oyunla kazandığı başarıdan sonra, bu yıl da "Kabare" adlı müzikli oyunu sahneliyor. Sıraselviler'deki Devekuşu Kabare Tiyatrosu Salonu'nda sergilenen oyunda, "Kabare" fılminde Liza Minelli'nin canlandırdığı rotü sahnede Gülriz Sururi üstleniyor. Engin Cezzar'ın dilimize uyarladığı \e sahneye koyduğu "Kabare"de. İstanbul Belediye Şehir Tiyatroları sanatçılanndan Cüneyt Türel de konuk oyuncu olarak rol ahyor. Oyunun yönetmeni Engin Cezzar da "Takdimci" rolünde sahneye çıkıyor. Dekorlarını Metin Deniz'in, danslarmı Mehmet Akan'ın hazırladığı "Kabare"nin müzik yönetmenliğini Garo Mafyan. yardımcı vönetmenliğini ise Taner Barlas yaptu (Fotoğraf: UGUR GÜNYÜZJ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle