27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet tstanbul Belediyesi 400 yeni otobüs alıyor Belediye Başkanı Abdullah Tırtıl "Önlem ahnmazsa Istanbul'da 56 yıl sonra çöp atılacak yer kalmayacak" dedi. Ekonomi Servisi tstanbul Belediye Başkanı Abciullah Tırtıl, Istanbul'un temel sorununun ulaşım olduğunu belirterek "bugiinlerde 400 belediye otobüsü almak için ihale açacagız" dedi. Yeni Galata Köprüsü yapımına çok yakında başlanacağını da söyleyen Tırtıl, çöp sorununun da giderek içinden çıkılmaz bir hal aldığına dikkat çekti ve "bu gidişle Istanbul'da 56 yıl sonra çöp atacak yer kalmayacak" şeklinde konuştu. tstanbul Ticaret Odası'nın dün yapılan olağanüstü toplantı sına misafır olarak katılan ve bir konuşma yapan İstanbul Belediye Başkanı, görevi devraldığı günden bu yana yapılan işleri anlattı ve önümüzdeki günlerdeki çahşmalar hakkında bilgi verdi. Tırtıl "Belediyede 14 ay önce göreve geldiğimde nasılsam şimdi de öyleyim. Hiçbir parti ve kuruluşla ilişkim >oktur. Belediye\i 60 milyar borçla aldım, 60 milyarhk yatırıma giriştim" di. ye başladığj konuşmasını şöyle sürdürdü: " Belediye'nin ustlendiği kısa vadeli sorunlara gelince. Toplu taşımava ağırlık verdik. Göreve geldigimizde belediyenin 800 toplu taşıma aracı vardı. Oysa tstanbul'un ihtiyacı 2500. Önce 400'e yakın otobüs aldık. Bugünlerde de 400 otobüs almak içih ihale açacagız. Halk otobiislerinin sayısını da 1000'e çıkarma>ı planlıyoruz. Haliç'in temizligi yolundaki çalışmalarımıza mezbaha yerterinin istimlakiyle devam ediyoruz. Otogar konusunu bakana ileltim. İstimlak başlattım. Eğer izin verilirse ihale ettireceğim. İstanbul'un bence ikinci büyük sorunu da çöp. Eğer bu konuda bir önlem alınmazsa tstanbul'da 56 sene sonra çöp atacak yer kalmayacak. Çöpleri degerlendirmek amacıyla bir şirket kuruyoruz. Bunun yüzde 51'i özel sektöre ait olacak. Firmalanmızdan bu projeye katılmalarını istiyorum." Sahıbi: Cumhuri>el Maıbaacılık ıe Oazetecılik Turk Anonim Şirketi adma Nadir Vadi. • Genel Ya\ın Muduru: Hasan Cemal. Muessese \luduru: hmine l$akhgil. Yazı Işlerı Muduru. Oka> Gonensin, • >azı Işlerı Mudür Yardımcısı Ahmel Korulsan. Haber Merkezi Muduru: Yalçın Ba>er. Savta Du/eni lonetmenı: \li Uar. ' TAKVtM 25 Ocak 1984 Imsak: 6.45 Guneş: 8.14 Teınsilciler: ANKARA: Yalcın Doğan, IZMİR: Hikmel Çelinka>a, \ D \ N V Mehmel Mercan. • Servıs Şeflerı: Islanbul Haberlerı: Selahallin (.uler. Dıs Haberler: Krgun Balcı, Ekonomi: Osman l'laga), Kııltur: A\dın tjneç, Magazın: ^ alcın Pekşen. Spor Danışmanı Abdülkadir Vucelman. Duzellmc R e f i k Dıırbaş, Araştırma: Şahin Alpa>. İkindi: 15.54 Akşam: 18.18 Yatsı: 19.41 Burolar: • Ankara: Konur Sokak No: 24/4 Yenışehır, Td: 175825175866, Idare: 183335, • İzmir: Halıt Ziya Bulvarı No: 65/3, Tel: 254709131230 • Adana: Ataıurk Caddesi, T.H.K. İşhanı Kaı 2/13, Tel: I455O1973I # Basan ve Yayan: Cumhuriyel Matbaacılık ve Gazelecilik T.A.Ş. Turk Ocağı Cad 39/41, Cağaloğlu, İsl. PK: 246Isl. Tel: 5209703 Telev 22246 Öğle: 13.21 Calp: Avrupa Konseyi'nde bulıınmak hayat tarzımızın bir sonucudur ANKARA, (Cnrahuriyet Bürosu) HP Genel Başkanı Necdet Calp A\Tupa Konseyi ile ilişkilerimizi değerlendirdi. Calp, Türkiye'nin Avrupa Konseyi'nde temsil edilmesini, "Demokratik hayat larzının bir sonucu olarak gorduklerini" belirtti. Calp, "Ban zoıiuklar nedeniyk Türkiye'de herşeyin Avrupa modeline uygun olmayabileceğini Avrupalı dostların anlayışla karşılamalanm" istedi. Calp, Cumhuriyet'in sorulannı şöyle yanıtladı: DEMOKRASİYE İNANÇ SORU Türkiye'nin Avrupa Konseyi ile ilişkilerinin geride bıraktığımız üç yıl içindeki genel seyrini nasıl degerlendiriyorsunuz?. Avrupa Konseyi'ne ve Türkiye'nin bu örgüt ile ilişkilerine nasıl bakıyorsunuz? YANIT Türkiye Avrupa Konseyi'nin bir üyesidir. Avrupa Konseyi demokratik ilkelerle yönetilen, çok partili parlamenter demokratik rejim içinde yaşayan, Avrupa ülkelerinin üye olduğu bir kuruluştur. Konseyin temel felsefesi demokrasiye inancı gerektirir. Türkiye, kendi özel ve kaçınılmaz koşullannın doğal sonucu olarak, demokratik hayata geçtiğinden bu yana, üç kez demokrasinin kesintiye uğradığı bir ülke olmuştur. 12 Eylül operasyonu, Türkiye'nin hayati tehlikelerle karşı karşıya bulunduğu bir dönemin kaçınılrrtâz sonucu olarak ortaya çıkmıştır. 12 Eylül'den önce Türkiye'nin devleti, milleti, ülkesi ve parlamenter rejimi; ciddi ve büyük boyutlara varan terör ve anarşi olaylarıyla karşı karşıyaydı. Türk Silahlı Kuvvetleri, rejime müdahale zorunda NECDET CALPTEN Avrupa Konseyi, yeni Türk parlamentosuna hoşgörü ile bakarak ona göre tavrını belirlemelidir. Avrupa Konseyi'nde temsilci bulundurmamak için hiçbir geçerli neden yoktur. Konseye temsilci göndermemek Türk parlamentosunun niteliğinden emin olmamak demektir. Assambledeki sosyalist grubun 5 milyon 200 bin Türk seçmenin oy verdiği Halkçı Parti'yi neden eleştirdiğini bilemiyoruz. Türkiye, demokrasi kulübünün vazgeçilmez bir üyesi olarak Avrupa Konseyi ile normal ilişkilerini vakit geçirmeksizin işletmek zorundadır. kalmıştır. Ordumuz ülkeyi ve milletimizi bölünmekten, demokrasiyi yok edilmekten kurtarmış ve 6 kasım 1983'de de verdiği sözü yerine getirerek, genel seçimleri yaparak, ülke yönetimini seçilmiş parlamentoya teslim etmiştir. Avrupa Konseyi'nin, Türkiye'nin çok partili demokratik parlamenter hayata yeniden geçmiş olması gereğini gözönüne alarak, Türkiye'nin Konsey'de temsil edilme hakkının engellenmemesi gerektiği kanısındayız. Türkiye, demokrasi kulübünün vazgeçilmez bir üyesi olarak, Avrupa Konseyi ile normal ilişkilerini vakit geçirmeksizin işletmek zorundadır. AVRUPA MODELİ SORU Avrupa Konseyi'nin hukümetler özellikle de parlamenter kanadında Türkiye'ye dönük eleştirilerin seçimlerden sonra da sürdüğü gözlenmektedir. Bu eleştirileri nasıl karşılıyorsunuz? YANIT Her ülkenın kendine özgü koşulları vardır. Dünyanın en kritik çıkar çatışmalarının cereyan ettiği bir bölgede yaşıyoruz. Ortadoğu'da, sımrlanmızda sıcak savaş var. Toplumsal sorunlarımız ise, her yıl biraz daha büyüyen boyutlarla karşımıza çıkmaktadır. Hızlı nüfus artışı, ulusal gelirin yeterli düzeyde arttınlmayışı, gelir dağılımındaki adaletsizlikler, çileli halkımızın içinde bulunduğu yokluklar, Türkiye'nin Avrupa Konseyi'ndeki öteki üye ülkelerde rastlanmayan güç koşullannı gündeme getirmektedir. Sosyal ve ekonomik koşullann yarattığı toplumsal dalgalanmalar, Avrupa Konseyi'ndeki dostlarımızın anlamakta güçlük çektikleri bazı hususlara ve eleştirdikleri bazı durumlara yol açmaktadır.Avrupalı dostlarımız, Türkiye'nin kendi ülkelerindeki koşullardan çok farklı ve çok zor sorunlar içinde bulunduğunu, bu nedenle de, her şeyin Avrupa modeline uygun olmayabileceğini anlamalı ve yeni Türk parlamentosuna hoşgörü ile bakarak, ona göre tavrını belirlemelidir. SORU Sizce Avrupa Konseyi ile Tiirkiye'de demokrasi konusu arasında herhangi bir bağlantı var mıdır? YANTT Avrupa Konseyi yukarıda da belirttiğimiz üzere, Avrupa'nın demokrasiyle yönetilen ülkelerini bünyesinde barındıran bir kuruluştur. Bu nedenle Türkiye'de demokrasinin yürürlükte bulunmasıyla, Konsey üyeliği arasında sıkı bir ilişki vardır. Türkiye demokrasi rejimini bir hayat tarzı olarak benimsemiştir. Bu bakımdan Avrupa Konsey'inde bulunmayı, demokratik hayat tarzınm bir sonucu saymaktayız. Ancak Türkiye, seçilmiş parlementosunun yönetiminde, ulusal egemenlik kavramının zedelenmesine ve herhangi bir dış baskıya meydan vermeksizin, demokratik hayatın gerekli kurumlarını geliştirmeye devam edecektir. GEÇERLİ NEDEN YOK SORU Karşı telkinlere rağmen Avrupa Konseyi Parlamenter Assamblesi'nin ocak ayı top lantısına TBMM'den beyet gönderilmesi yerinde bir karar mı olmuştur? YANIT Türkiye'de 6 kasımdan itibaren normal demokratik süreç yeniden işlemeye başlamıştır. Parlamenter, hükümet ve rruhalefet fonksiyonlannı kulidnmaktadır. O halde Avrupa Konseyi'nde temsilci bulundurmamak için hiçbir geçerli neden yoktur. Konseye temsilci göndermemek, 6 kasımda yapılan seçimin ve kurulan parlamentonun demokratik niteliğinden emin olmamak demektir. Bizim bu konuda bir kuşkumuz yoktur. O nedenle de Strasburg'a temsilci göndermeyi yerinde görüyoruz. ART NİYETSİZ BtR DİYALOG SORU Avrupa Konseyi Parlamenter Assamblesi'ndeki sosyalist grubun partinize bazı eleştirilerle >aklaştığı anlaşılmaktadır. Partinize dönük bu tutumu nasıl degerlendiriyor$unuz? Assambledeki sosyal demokratlarla ilişkiler hakkında ne dUşünüyorsunuz? YANIT Sorunuzda sözünü ettiğiniz, "bazı eleştirilerin" neler olduğu belirtilmemiştir. Bu nedenle karşı bir görüş ifade etmek olanağımız yoktur. 5 milyon 200 bin Türk seçmenin oy verdiği Halkçı Parti'yi neden eleştirdiklerini bilemiyoruz. Seçmenin oyuna saygısı olan, demokrasiye inanan herkesin, Halkçı Parti'nin tartışılmaz varlığını kabul etmesi gerekir. Bizimle normal ve yapıcı ilişkiler içine girmek isteyen herkesle, art niyetsiz bir diyaloğu kurmak ve sürdürmek isteriz. Tüm limanlar Devlet Limanları Genel 9 Müdürlüğü ne bağlanıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ulaştırma Bakanlığı'na bağlı Devlet Limanlan Genel Müdurlüğıi kurulmasına ilişkin yasa gucünde kararname taslağı hazırlandı. Kararname tüm limanların Devlet Limanlan Genel Müdürlüğü'ne bağlanmasını ve işletilmesini öngörüyor. Edinilen bilgiye göre, Ulaştırma Bakanlığı'nca hazırlanan Devlet Limanları Genel Müdürlüğü kurulmasına ilişkin kararname çalışmalan son aşamaya ulaştı. Ulusu hükümeti döneminde hazırlık çalışmalarına başlanan kararnamenin, önümüzdeki günlerde Bakanlar Kurulu'na sunulması bekleniyor. Devlet Limanları Genel Müdürlüğü kurulmasına ilişkin kararname taslağında Genel Müdürliiğün 60 milyar lira sermaye ile Ulaştırma Bakanlığı'na bağlı bir kamu iktisadi kuruluşu şeklinde oluşturulması öngörülüyor. Kuruluş merkezinin Ankara'da olması planlanan Devlet Limanları Genel Müdürlüğü'nün görevleri arasında liman, iskele ve bannaklardaki yükleme, boşaltma, aktarma ve bunların gerektirdiği tesislerin işletilmesi ile kılavuz römorkörcülük gibi çalış malar yer alıyor. Aynca, lımanların ve benzeri kıyı tesislerinin yapımı,teçhizi,bakım ve onanm ile ilgili görevler de genel müdürlüğün yürüteceği hizmetler arasında sayılıyor. Devlet Limanlan Genel Müdürlüğü kararnameye göre, bir genel müdür ve en çok 4 genel müdür yardımcısınca yönetilecek. Bu genel müdürlüğün denizlerin artıklardan kaynaklanan deniz kirliliğini önlemekle görevlendirilmesi düşünülüyor. Hükümet, Toprak ve Tanm Reformu Bölge Müdürlüklerini kapatıyor İstanbnl Haber Servisi Devlet Bakanı Sudi Türel'e bağlı olan Toprak ve Tanm reformu Müşteşarlığı, tstanbul Bölge Başkanlığı'nı 3 Ocak 1984 itibariyle kapattığını ve bölgede çalışan memurların başka yerlere tayinlerinin yapılacağını bildirdi. Toprak Tanm Müsteşar Vekili Metin Kumal imzası ile tstanbul Bölge Başkanlığı'na gönderilen bir tel emri ile Bölge Başkanlığı'nın kapatıldığı bildirildi. Yazıda "Bölgede çalışan memurlann mağduriyetini önleyecek şekilde başka yerlere tayinlerinin yapılacağı" belirtildi. Ingiliz gazeteleri de milyon dağıtarak tiraj yapma peşinde Daily Express gazetesi "bingo" sayesinde 13 ıpilyon olan tirajını 15 milyona çıkarttı. Daily Star gazetesi umudunu birinci sayfanın sağ üst köşesinde yayınladığı numaraya bağladı. Diğer bir bulvar gazetesi de "milyonerlik kartı" dağıtarak tirajını arttırmaya çalışıyor. Dış Haberler Servisi Firavun kadar zengin mi olmak istiyorsunuz? Kolayı var: "Daily Express' gazetesi bu şansı kapınıza kadar getiriyor. "Kısmet tannçası, sizin numaranıza da giilebilir". Bunun için ne yapmalı? "Daily Star" almalı. Sağ üst köşedeki numaraya bakmalı. Tutarsa tutar. Tutmazsa, kaldınp çope atmalı. Ertesi gün bir daha denemeli.. "Newsweek" dergisi, tngiliz basınının umudunu "çekilişciliğe" bağladığına ilişkin yazısında, "London Times" gazetesinin, Kınm Savaşı sırasında, Florence Nightıngale ismindeki bir hastabakıcı "kadıncagızı" dünya kahramanı ilan edişini hatırlatıyor. Ve İngilizlerin bunu artık "yutmadıgını"nı anlayan basının, tiraj artırmak amacıyla büyük çekilişler düzenlediğini belirtiyor. Okuyucuyu çekilişle "tavlama" savaşını, bundan iki yıl önce, "Daily Star" gazetesi başlattı. Bu gazete, her gün ek olarak verdiği kitapçıklarda bir de özel numara yayınladı. Ertesi gün, yine aynı kitapçıkta yayınlanan numaranın, bir önceki gün eline geçen numarayla aynı oiduğunu gören okuyucu, o gün mesai bitiminden önce gazete idarehanesine giderek ikramiyesini aldı ve "Firavun edasıyla" evine döndü. "Daily Strar"ınbu yoldan verdiği büyük ikramiye, bir cekilişte 105 milyon liraya kadar yükseldi. Gazetenin sahibi Lord Matthews, Daily Star'ın satışının bir anda arttığını görünce, bu kez, sahibi olduğu "Daily Express"de de, buna benzer başka bir "oyun" başlattı. Adını da "Bingo" koydu. 1970'lerde 13 milyon satan gazete, bugün 15 milyon satışa ulaşmış durumda ve her geçen gün de tırmanışını sürdürüyor. Londra'daki bulvar basını son günlerde bir de "milyoneriik kartı" dağıtmaya başladı. Bu yöntemi "kurtuluş" olarak gören bazı gazeteler, "müşterilerine" üzerinde bir numara bulunan. çok sevimli kartlar dağıttılar. Kartını cebine koyan müşteri, sabah gözünü açar açmaz, sokak kapısının önündeki "ikramiye listesini" alıyor. Doğal olarak kazanamadığını da görünce, "belki kısmet yann" diyerek, işinin yolunu tutuyor. Londra'nın "The Times", "The Guardian" ve "The Daily Telegraph" gibi ciddi haber ve yorum gazetelerinin yöneticileri, durumu son derece sakin karşılıyorlar. Bu yöneticilerden biri, rakip gazeteyle ilgili düşüncesini "Sanki bu 15 milyon gazete okunuyor mu ki? Numarasına bakan, kaldınp atıyor" şeklinde dile getiriyor. • "Para basan basın"ın yöneticileri ise, bu görüşe kısa bir yanıt veriyorlar: "Kim takar?" \avuztürk: Askerliğin kısaltılması çalışmalan çabuk sonuçlanmaz ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Milli Savunma Bakanı Zeki Yavuztürk, askerliğin kısaltılması ile ilgili çahşmaların kısa sürede sonuçlanmasının mümkün olmadığını söylledi. Zeki Yavuztürk, Cumhuriyet muhabirinin askerliğin kısaltılması ile ilgili sorulannı yanıtlarken, seçeneklerin incelendiğini, ancak bu çahşmaların kısa süre içerisinde sonuçlanmasının mümkün olmadığını sövledi. his çıkıyor" dedi. Yavuztürk, konunun dun Milli Güvenlik Kurulu toplantısında ele ahnmadığını açıkladı. Yavuztürk, yüksek okul me zunlarına dört ayhk askerlik uygulamasının devam ettirilmesini düşünmediklerini kaydetti. Yüksek okul mezunlanndan dört ayhk askere alınan son devre yükümlüler, askerliklerini mart ayı başında tamamlayacaklar. Yüksek okul mezunlanndan isteklilerin ya da seçim sonucunda yedeksubay adayı olmayanların 9 ay er veya erbaş olarak askerlik yapmâlarını öngören yasa tasansı bugün TBMM'de gorüşulecek. "Askerlik zaten çok da uzun değil. Her yıl bir iki ay erken ter Be as rich as Pharaoh H«v £1 mHHon «t yowr »b»olut« c<nnm»nd wlttı our gr>»t top Pftıe BtR SEMPOZYUM SONRASI Iğnenin delîğinden devenîn ilmen geçeceği tartışıldı Tercüman gazetesinin düzenlediği MilliEğitim sempozyumunda bir konuşma yapan Milli Eğitim Bakanı Vehbi Dinçerler: "ihtilafların halledılmesi için 500 bin öğretmenin reyine başvurmak lazım, bu da mümkün değil" dedi. MUAMMER TUNCER Geçtiğimiz günlerde Tercüman gazetesi tarafından Tarabya Oteli'nde, milli eğitimi konu alan bir sempozyum düzenlendi. Yüz kadar Prof. ve doçentin, bir o kadar da öğretim üyesi ve öğretmenin katıldığı toplantının amacı, "özlenen milli eğitim poliükası'nı belirlemekti. Sempozyum arifesinde Tercüman, "tespit edilecek esaslann ısrarla takip edileceğini" belirtiyordu. Tercüman gazetesi sahibi Kemal Ilıcak, "1972'den bu yana hangi konuya el attıysak, haklı çıktık", diyordu açış konuşmasında, "şimdi de milli eğitime el atıyoruz." Sempozyumun en ateşli tartışması devenin iğnenin (Arkası 6 Sayfada) YOUR NUMBER COULO fOU A FORTUNI HABER YERİNE PARA Okuyuculannı "firavun kadar" zengin eden DaUyExpress ve numara ile milyonlar dagıtan Daily Star gazetelerinin birinci sayfalan. Yunanistan NATO manevTasına katılınıyor Atina'nın gerekçesi, Limni Adası'nın tatbikat alanımn dışında bıraküması. ATİNA, (ANKA) Yunanistan hükümeti, dün bir açıklama yaparak, Limni Adası'nın tatbikat alanına dahil edilmemesinden dolayı gelecek ay Ege Denizi'nde yapılacak NATO manevralarına katılmayacağını açıkladı. Hükümetin açıklamasında, Ege'de Limni Adası'nın dahil olmadığı hiçbir NATO manevrasına katılınrnayacağı kaydedildi. Bilindiği gibi, Türkiye, Limni Adası'nın Lozan Anlaşmasına göre silahsızlandırılmış olduğunu hatırlatarak, bir askeri tatbikatta kullanılmasının Adanın sözkonusu statüsüne uygiın düşmeyeceğini savunuyor. Yunanistan ise Lozan Anlaşmasının 1935 Montreux Anlaşması ile değiştirildiğini savunarak, Limni'nin statüsünün değiştiğini ileri sürüyor. Öte yandan Yunanistan parlamentosuna önceki gün sunulan bir yasa tasansıyla, Merkezi Istihbarat Örgütü KYB'nin statüsünde değişiklik yapılarak, Başbakan Andreas Papandreu örgütün başına getiriliyor. 1984TE ITALYA NİLGÜN CERRAHOĞLU Italyun ekonomisi içinden çıkıhnaz bihnece gibi tinlü Italyan iktisatç» Guido Carli ekonomik krizin ülkeyi felakete sürükleyeceğini öne sürüyor. Carli'ye göre, son zamanlara dek sanayileşmiş ülkeler arasında 7. sırada bulunan İtalya'nın, sınifdeğiştererek azgelişmiş ülkelerin başını çeker hale gelmesi işten bile değil. 70'li yıllarda akla hayale gelmeyecek yoksul bir grubun varlığı, şimdi Milano, Torino gibi Kuzey ttalya'nın en zengin kentlerinde bile gözle görülür bir şekilde artıyor. "Fiat" imparatorluğunun bulunduğu Torino kentinin "Cumhuriyet Meydam"nda çöpleri kanştıran insan manzaralanna kolaylıkla rastlanabiliyor. Sıcak bir kap yemek için kuyruğa giren bu insanlar, Torina Belediyesinin iddiasına göre 1000 aileden öteye gitmiyor. Ancak sosyologların "sanayileşmiş (oplumların yoksullan" adını \erdikleri bu gruptaki artış, kaygı verici bir gelişmenin habercisi olarak görüluyor. EN BÜYÜK KORKU Son yıHarda, yılda yüzbin kişinin işsizler ordusuna katılır hale gelmesi, "işsizligi" İtalyanların en büyük korkularından biri haline getiriyor. Aktif nüfusun yüzde 10'unu aşan işsizlerin yarısından fazlasının, şimdiye dek hiç çalışmadığı görüluyor. Bu gruba girenlerin çoğunun yaşlarının 35 ile 25 arasında olması, uyuşturucu alışkanlığının yaygınlaşması, gençler arasında işlenen suçlarda görülen önemli artış gibi ciddi ve ağır >an sorunlar doğuruyor. Bütün bunlara rağrr en Craxi hükümeti, önceliği, işsizlikle mücadeleden çok eneflasyonu düşürmeye veriyor. 1983 sonunda yüzde 14.8'lik enflasyon hızıyla ttalya, Batıda fiyat anışlarının en yüksek olduğu ülkeler arasında yer alıyor. 1984'de bu oranı yüzde 10'a indirmek amacında olan hükümetin bu çabası, dev boyutlara varan kamu sektörü açığı göz önünde bulundurulacak olursa, pek gerçekci gözükmüyor. Bu ekonomik veriler, muazzam bir ekonomik çöküşün hemen kapının arkasında olduğu izlenimini yaratıyor. Oysa son İtalya gezim süresince ateş pahası fiyatlara rağmen, dükkânlarda, restoranlarda ve kış sporlarının yapıldığı kayak merkezlerindeki otellerde rastladığım İtalyanların harcamaları ve yaşam tarzı, bu verilerin ne derece gerçeği yansıtıp yansıtmadığı hakkında kuşkular doğuruyor. Bu tezat, uzun süre Moskova'da kalmış bir meslektaşın sozlerini hatırlatıyor: "Moskova'da insanın hiçbir şeyden haberi olmuyor ama herşey kolayca kavranı>or. İtalya'da hemen herşeyi ögreniyorsunuz fakat hiçbir şey anlamıyorsunuz"... TBMM Halkla İlişkiler binası bugün açılıyor ANKARA (Cumhuriyet Borosu) TBMM Halkla İlişkiler binası bugün törenle hizmete açılacak. Bundan böyle kulislere ziyaretçi alınmayacâk, milletvekilleri ziyaretlerine gelen yurtaşlarla Halkla İlişkiler binasındaki özel odalarında sörüşecekler. TBMM Başkanı Necmetün Karaduman milletvekillerine gönderdiği yazıda, yasama faaliyetlerinin daha rahat koşullar içinde sürdürülmesi için TBMM ana binasına ziyaretçi alınmayacağını bildirdi. Karaduman, milletvekillerine yaptığı duyuruda, ziyaretçilerin pazartesi ve cuma günleri saat 1017, salı, çarşat ba ve perşembe günleri de saa^ 1014 arasında kabul edileceğini açıkladı. TBMM Halkla İlişkiler binasında her milletvekiline özel bir oda bulunuyor. Odalar, geçtiğimiz hafta sonu kura ile milletvekillerine dağıtıldı. Her odaya dahili ve harici birer telefon kondu. Aynca her 18 milletvekiline de bir sekreter görevlendirildi. Halkla ilişkiler binasında milleuekillerinin 400 odasından başka daha büyük 40 oda da hazırlandı. Bu odalar ise Başbakan Bakanlar ve Meclis Başkanı ile eski Başbakan ve Meclis Başkanlanna ayrıldı. 3 ROMA Beş aydır işbaşında olan Craxi hükümetinin ömrü üzerinde beklentileri sorulduğunda,LiberalParti'den. Sanayi Bakanı Renato Altissimo "Bu konuda bir tahmin yürutmektense, size ayın öbür yüzünde neler olduğunu anlatmayı tercih ederim" diyor. Gerçekten de hukümetlerin dayanıkhhğının yıllarla değil aylarla ölçülduğu ttalya'da, sosyalistlerin başkanhğındaki 5 partili koalisyonun da daha ne kadar ayakta kalabileceğini kimse kestiremiyor. Herşeye rağmen en azından 1984'ün ilk yarısında (Sosyalist ve Hıristiyan Demokratların kongrelerinin ardından Avrupa Parlamentosu seçimleri yapılana dek) İtalya'da siyasi dengede bir değişiklik olması beklenmiyor. Ekonomik alanda ise aynı dönemin pek istikrarlı geçmeyeceği anlaşılıyor. AET'nın lahminierınc gore İtalya'nın daha önümüzdeki 1,5 yıl ekonomik krizden çıkması olanaksız. 15 yıl boyunca Merkez Bankası'nın başında bulunan, 197680 yıllarında İtalyan İşadamları Derneği'nin başkanlığını yapan ve hâlâ Avrupa Sanayiciler Grubunun Başkanı olan iktisatçı Guido Carli ise daha da ileri gidiyor ve ttalya'da kronik hale gelen ekonomik krizin ülkeyi felakete sürükleyeceğini öne sürüyor. Carli'ye göre, bu felaketin son zamanlara dek sanayileşmiş ülkeler arasında 7. sırada bulunan İtalya'nın "sınıf degiştirerek" az gelişmiş ülkelerin başını çeker hale getirmesi işten bile değil. Sürekli "ekonomik felaket" haberciliği yapılan ttalya'da, herşeye rağmen işlerin tıkırında gittiğini, ülkenin her zamanki gibi üretmeye. tuketmeye ve dışarıya satmaya devam ettiğini hatırlatanlara ise Carli şöyle cevap veriyor: "Tabii ki sözünü ettiğim ekonomik felaket, Italyanlann bir sabah kal NE KADAR DAYANABİLECEK? Bettino Craxi başkanlığındaki 5 partili koalisyonun daha ne kadar ayakta kaiabiieceğini kimse kestiremiyor. kıp da bankalannı kapanmış, özel girişimcileri ve devleti iflas etmiş, tüm işgücünü kapıya konmuş bir halde bulmasıyla gerçekleşmeyecek. Fakat öyle sinsi ve sürünen bir ekonomik felaket içinde yaşıyoruz ki, bu, verimi düşüren, ekonomik yapıyı yıpratan, sosyal sınıflar arasındaki farklılığı ve gerginliği arttıran durum, yakında sanayileşmiş dünya ile bizim ilişkilerimizi kesecek..." Her ne kadar Carli'nin goruşleri aşın bir kötümserliği simgeliyorsa da, ekonomik veriler Carli'nin teşhisini doğrular nitelikte. Tüm basın organlanmn geniş yer verdiği Merkez Bankası'nın yıllık raporuna göre, ttalya'da gelir dağılımı gitgide kötüleşiyor. ttalyan ailelerinin yüzde 10'u ülke zenginliklerinin yarısına sahip çıkarken, yüzde 30'un elinde hiçbir şey olmadığı anlaşılıyor. İtalya nüfusunun yüzde 3'ünün ise "eski refah" düzeyinde olduğu, bir başka deyişle tam bir yoksulluk içinde olduğu görüluyor. BİTTİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle