28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 Pamuk tarlasında kadın hakları Elçi Kâmil, çıplak ayaklarıyla sıcak toprağa kuvvetle basıp, "ha gayret!" diye bağınyor. "Şunun şurasında en fazia ikiyuz metre yolun kaldı." Eiçi Kâmil'in ikiyüz metrelerine kanıp, peşine düştüm. Beni pamuk işçilerine götürecek. Güneş tepemizde, toprak sıcak, pamuk tarlalarından, portakal bahçelerinden geçiyoruz, Elçi Kâmil'in ikiyüz metreleri bitmiyor. "Hata işte şurası," diyor, en az bir kilometre daha yürüyoruz. Benimle Elçi Kâmil'in metre ayarımız bir türlü tutmuyor. Aşağı yukarı altı kilometreük bir yoldan sonra Elçi Kâmil, "Geldik işte," diyor. "Voksa yoruldun mu?" Kızgınım söyleniyorum, "elbctte yonıldum. Bu sıcakta bunca yol yürüdük, bir arabaya binebilirdik ya da traktöre..." Elçi Kâmil eliyle tarlaya dağılmış kadınlan gösteriyor, "bunlar sabah yedide başladüar, akşam yedide paydos edecekler, onlann canı yok mu?" Hiç sesimi çıkarmıyorum. Elçi Kâmil'in "onlann canı yok mu? dediklerine bakıyorum. Yirmi beş, otuz kadın tarlaya dağılmış, hiç durmadan eğilip kalkarak, beilerine bağladıkları torbalan doldurmaya çalışıyorlar. Kilosu on liradan toplanıyor pamuk, bir günde yüz kilo toplayamadın mı, yandın, bin lira bile alamazsm, değmez. Aralanna dalıp onlarla konuşmak istiyorum. Aklıma ne gelirse soracağım, onlar ne söylerse kaydedeceğim. Elimde teybim, pamuk tarlasına dalıyorum, yanlarına yaklaşıyorum, birden kendi durumumu komik buluyorum. Hani, bazı zamanlar vardır, işiniz çoktur, derdiniz başınızdan aşkındır, çat kapı biri gelir, başlar kendi derdini anlatmaya, o anda sizi hiç ilgilendirmeyen şeylerden söz etmeye. Oflar puflarsımz, başınızı sallar durursunuz, bir türlü, "yahu çok işim var, canım burnumda, şimdi git başka zaman gel," diyemezsiniz. Benim durumum da, o çat kapı gelenden pek farklı değil burada. Tarlaya dağılanlar, bir makina gibi pamuklan önlüklerine doldurmaktan başka bir şey düşünmüyorlar, her saniye, her dakika, bir kilo pamuk demek, o sırada çat kapı ben geliyorum, başlıyonım sorular sormaya. Çekingenim. Ne soracağırru nasıl başlayacağımı bilemiyorum. Aklıma sorular geliyor. Kadın hakları konusunda ne düşünüyorsunuz? Yeni kürtaj yasası sizi ilgilendiriyor mu? Ülkemizde kadın erkek eşitliği nasıl sağlanabilir? Gerçekten çat kapı gelenlere benziyorum, hele bu sorulanmla bir harikayım! Neredeyse vazgeçeceğim, çekip gitmek en iyisi, onlar işlerinde güçlerinde, ben burada ne anyorum? Tam geri dönuyorum, bir ses beni çağınyor, "gd ku gel!" Sesin geldiği yöne doğru yürüyorum... Pamukların içinde kaybolmuş bir ytiz... Bir yandan gülüyor, bir yandan pamuk topluyor, bir yandan bana laf yetiştiriyor. "Gazeteci misin?" GUNEYDOGU: UZAK, \ALNIZ IŞIL ÖZGENTÜRK ANKARA NOTLARI Nuray ilkokuldan sonra çok okumak istemiş, çok ağlamış ama anası bırakmamış, çünkü o zamanlar sağsol meseleleri varmış. Esir kadınlanz biz diyor Nuray, bir tomar pamuğu önlüğüne atarken. Babamın iki kansı var. Biri köyde öbürü şehirde. Babamın keyfi beylerde yok. Sabah akşam rakı, şehirde rakısı yemeği hazır, köye gelir rakısı yemeği hazır... 18 OCAK JP84 MUSTAFA EKMEKÇI Hadi Canım... SODEP Gene! Başkanı Prof. Erdal inönü'nün "/vf/7lca"daki özel yemeğindeydik. SODEP'ten Cezmi Kartay, Yiğit Gülöksüz, gazeteci yazar olarak da, Teoman Erel, Güngör Yerdeş'le üç kişiyiz. Yemeğe giderken düşünüyordum: Bizi kara kaşımız için çağırmamtştır, herhalde demokratik gelişmelerle ilgili görüş aiışverişinde bulunacağız! Bir huyum var, hiç böyle yerterde konuşamam, gözlemeyi, izlemeyi yeğlerim. Bazıları "akıl hocalığı" etmeyi pek sever: Aman efendim, şoyle şöyle yaparsanız, seçimleri çantada keklık bilin! gibi, öğütler verirler. Yemekte öyle olmadı, üçümüz de, İsmet Paşa dönemini az çok yakından bildiğimızden, yeri geldikçe anılar aktardık. Rakıyı yudumlarken, Erdal İnönü'yü incelemeye çalışıyordum. Pazar günü Altındağ ilçe toplantısına gitmiş, ancak yetişememiştim. Kürsüde Başkan Kâmil Karavelioğlu seçim yaptırmaya çalışıyordu. Hemen ardından, Yenimahalle toplantısı vardı, oraya olsun yetişmek, havayı şöyle bir görmek istiyordum. Altındağ'da gençler çogunlukta, Yenimahalle'deyse, orta yaşlılar, oturmuşlar. İlginç olanı, bir heyecanın, bir susamışhğın gözle gorülür biçimde yansımasıydı. Erdal İnönü, Atila Sav, Türkân Akyoldan sonra konuştular. Atila Sav, gündemdeki asıl konunun "reprn" konusu olduğunu söylüyordu. Bunun artını çizdim. Erdal İnönü'nün buradaki konuşmasıysa bir incelik, bir "nezaket" konuşması gibiydi. Yırtıcı, çarpıcı konuşmalar denemezdi. Yemekte daha iyi anladım, daha barışçı bir yolla, demokrasiye ulaşmak istiyorlardı... Erdal Bey söyledi, kimileyin içinden geçiyormuş, yeri tam geldiğinde: Hadi canım sende! demek istiyormuş. Sonra kendini tutup, susuyormuş. Kuşkusuz, "babası kılıkJı" derler diye çekinmiştir. Teoman Erel: Deyiverin gitsin, dedi. O denli yumuşaklık da iyi değil miydi ne? Özel bir yemek buluşmasında yapılan konuşmalan aktarmamı, herhalde kimse beklemez. Ancak oraya okurtar adına gittiğime göre, gözlemlerimı, önemli gördüğüm şeyleri. okura iletmem gerek... Bu yemekler, konuşmalar, görüş ahp vermeler, bir oluşumu belirtiyor. Kurulmakta olan bir yapının sağlam kurulması için verilen emek, yemek bahane! Yemekte bir ara, 25 martta kardan, kıştan seçimlerin kolay yapriamayacağını söyleyecek oldum, Cezmi Kartay: Aman sus! dedi, yapılsın da 25 martta yapılsın... Masada Erdal Bey'le karşı karşıyaydık; o çok rahat bir biçimde konuşurken, baba İnönü'yü düşünüyordum. Orada anlatmadım ya, İnönü'yle ilgili, pek duyulmamış birçok olayı yeri geldi diye anlatmak istiyorum. Örneğin şimdi anlatacağtm İsmail Hakkı Tonguç'tan dinlenmiştir. Cumhurbaşkanlığı sırasında, Atatürk konusunda İnönü'nün ne düşündüğü, nasıl davrandığı merak uyandınr, hatta türlü söylentiler ortaya atılırdı. Tonguç, bu konuda şunları söylerdi: İnönü'nün ağzından bir tek kez bile Atatürk için olumsuz bir söz çıktığını duymadım. Tam tersine, özellikle İkinci Dünya Savaşı'nın en kritik anlarında, karşısına en güç sorunlar çıktığı zaman hep şöyle derdi: "Ah, şimdi Atatürk sağ olsaydı, kim bilir bu işi nasıl çözümleyiverirdü". Bir kez de, "Ben politıkayı ondan öğrendim. Eşibulunmaz bir strateji ve takpk ustasıydı..." dedi, örnek olarak da İzmk'e girdikleri zaman ingilizlerle arajarında geçen bir olayı anlattı. İzmir alınmış, MustafaKemal izmir'de. Ama, İngiliz donanması da limanda, topları kente çevrik durmakta. İngiliz amiralinin bir temsilcisi gelir, sorar: TBMM hükümeti İngiltere ile savaş halinde midir, değil midir? Sorunun karşılığını verme yürekliliğini kimse gösteremez. Sonunda İnönü, dinlenmekte olan Atatürk'ün uyandırılmasını önerir. Uyandınrlar, dinler. Bir dakika bile düşünmez: Hükümetimiz İngiltere ile savaşta değildir, ama barış da yapılmamıştır! Yeniden yatar. İngilizlere böyle karşılık verirler; amiralden bir daha ses çıkmaz! Yalnız bir kez, şu çok partili yaşama geçme konusu gündeme geldiğinde, inönü, Atatürk konusunda eleştiri sayılabilecek bir söz söyler: Çok partili yaşama geçilmesini istiyordu. "Kötü saldıracaklardır, dayanabilecek misin?" dedim. "Evet" dedi. Ama dayanamadı! Devrimlere, laikliğe saldınlmasına dayanamamıştı Atatürk... Tonguç anlatıyor (Daha bunlar bir yerde yayımlanmadı.) İnönü, açık düşünceli, kendisiyle her çeşit görüşün tartışılabileceği bir kişiydi. Siyasal doktrinleri iyi bilirdı. Bir gece, köşkün kütüphanesinde, Köy Enstıtüleri'ndeki eğitim ve öğretim sısteminin içinde yetışen öğrencılerin ileride nasıl bir siyasal görüşte olabileceklerini uzun uzun tartıştık. Vardığımız sonuç, "solda", "sosyaldemokrat"görüşte olabilecekleri biçimindeydi. Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü'nde öğrenciler arasında sağsol tartışmaları, hatta çekişmeleri başlayınca, durumu İnönü'ye anlattım. Şu karsılıgı verdi: Ülkenin soruniarını değişik açılardan onlar tartışmayacak da, kimler tartışacak? Durdurmayalım onları... SELMA "Ençok ses sanatçısı olmak isterdim, ses sanatçısı. l zun hava da söylerim Kibariye de. Lakin olmadı, sanatçı olamadım, çok fakiriz biz biliyor musun. Olmadı." Başımı sallıyorum. "E, birseyler sor öyleyse..." Birden bütün çekingenliğim dağılıyor. Güneş, yorgunluk filan vızgeliyor... Fikriye'yi buldum ya! ANAM İSTANBULDAN HERBtRİMtZE BİR KOCA GETİRSEYDİN YA! "Canım benim adıra Fikriye. Yirmibeşimize bastık, lakin evlenemedik. Goniyorsun işte, buralarda pamuk topluyoruz. Herşeyi yaptım canım falcıya gidip baktırdım, o da 'kmm senin kısmetin kapalı', dedi. Bana biıyu yadırgıyorum. "Esir kadınlanz biz." Sanki bir yerlerden duyulmuş, belleğe kazılmış ve şimdi özellikle kullanıbyor. Neler okuduğunu soruyorum Nuray'a. Cep fotoromanlan, Beyaz Dizi okuduğunu söylüyor. Çok şey öğreniyormuş bu kitaplardan. Mesela, aşk evlilik için çok iyiymiş. Nuray "hiçbir erkek seni öptü mii?" diye soruyorum. Başını önüne eğiyor, kızanyor, "yeni nişanlandım ama hiç öpiişmedim,'" diyor. "O kitaplarda öpuşüyorlar ben de öğreniyorum" YUSUF "Kadınlara özgürlük verilmemeli. Çünkü çok şımanrlar. Akla gelecek herşeyi yaparlar. Mesela arkadaşlık kurarlar, kimileri daha da ileri gider" ra çok pişman oldum. Şans >uzüme gülmedi. Şehirde iivey anamın yanında kalırdım. Ah anacığım, bizim buralarda erkek olacaksın, bak o zaman keyfin nasıl yerinde olur. He ya. benim babamın iki kansı var. Biri köyde o benim anam, öbürii çarşıda, yani şehirde. Şehirdeki anam fal bakar, koydeki köy işleriyle ugraşır, daha dogrusu koydeki anama ben bakanm. Altı kardeşiz ya, kulak asma, onlar daha küçiik. Babamın keyfi beylerde yok. Sabah akşam rakı, şehirde rakısı yemegi hazır, köye gelir "Ben," diyor. "En çok sanatçı olmak isterdim, ses sanatçısı. l zun hava da söylerim, Kibariye de. Lakin olmadı, sanatçı olamadım, çok fakiriz biz biliyor musun? Olmadı..." Tam o sırada mola düduğü çahyor. Hep birlikte iri bir ağacın golgesine sığınıyoruz. Yemekler çıkıyor. Selma, Elçi Kâmil'in sepet içinde duran kaçak rakısını gösteriyor. "Ah," diyor. "Ah şu pamuk olmasaydı bir giizel sefamıza bakardık. Lakin pamuk beklemez." Yemek yerken çevremdeki katek başına gezebilirmiş. Kız arkadaşlanyla, erkek arkadaşlanyla canının istedigini yapabilirmiş. Almanya'dan gelenler burada çok pişman. Ben annem gibi evlenmem. Ben kafama uygun biriyle evlenirim. O da çalışır ben de. Benim evleneceğim adam yan gelip yatamaz. Buradaki erkekler kabada>ı, hep kadınlar çalışsın, onlar içkiye, kumara, kadına..." Kıymet kızının konuşmalarını bir an hayretle dinliyor sonra gene ağır ağır kalkıp herkesten önce, molanın bitmesini bile beklemeden, kızının sözlerinin boşuna olduğunu hissettirmek istercesine hışımla pamuk tarlasına dalıyor. Selma bir aşk türküsüne başlıyor. Uzaktan yolun başında gencecik bir adam beliriyor. Elinde sefertası, kadınlar ordusuna doğru rahat yaklaşıyor. "Kim bu," diye soruyorum. "Yusuf," diyorlar. Yusufun iki ablası pamukta çahşyor, onlara yemek getirmiş. Kızlar hemen Yusufun çevresini sarıyorlar. Kızların ortasında gencecik bir adam. Biz tam aşk, evlilik üstüne kunuşurken çıkıp gehniş. KADINLARA ÖZGÜRLÜK VERİLMEZ, SONRA ŞIMARIRLAR Yusuf'u sorguya çekmek geliyor içimden. Neden hâlâ bakarsın? Bak burada bu kadar kız var," diye kışkırtıcı bir sonı soruyorum. Çok net bir yanıt veriyor Yusuf, "Bunlann hepsi benim bacım." "Peki, Yusuf," diyorum, "Kadınlann özgüriüğü, eşitliği konulan var. Bütün dünyada bu konular tartışılıyor, sen ne diyorsun?" "Benim hiçbir ilgim yok," diyor. "Peki," diyorum. "Sence kadınlara özgürlük verilmeli mi?" Çok sert, "hayır!" diye bağınyor Yusuf. Herkes kulak kesilmiş bizi dinliyor. Neden," diye Yusufun üstüne gidiyorum. "Çünkü çok şımanrlar," diyor. Akla gelecek herşeyi yaparlar." "Bir örnek ver," diyorum. "Mesela," diyor, "kimileri arkadaşlık kurarlar. kimileri daha ileri giderier. Bunlar bekârlar için tabii," "Neden bir kız bir oğlanla konuşmasın, sen konuşuyorsun, bir şey oluyor mu?" diye üsteliyorum. "Hayır, ben bu dediğin anlamda konuşmuyorum." diyor. "Sen göriicü usulüyle mi evlenekceksin Yusuf?" diyorum. "Kızı görmeden, tanımadan." Yahu." diyor "bu işler zamanı gelince degişir. Hem kimi kızlar karşısındakini tanımak için konuşmuyor ki, zevk için konuşuyor." Peki Yusuf kadınlar çalışmah mı?" Maddi durumu kötü olanlar çalışabilir," diyor Yusuf, " Digerleri asla. Mesela ben hanımımı çalıştırmam. Ben kendim için çalıştırmam, gururuma yediremem." Birden gülme sesleri. Çevremizi alan kadınlar gülüyorlar. Yusufun sözleri doğru gelmiyor onlara... Yusuf da ilerde babaları, kocaları gibi neden olmasın? O zaman sorarlar bunu Yusuf'a. Yusuf ilk kez urküyor. Korkuyla çevresindeki kadınlar ordusuna bakıyor. Çok konuştum, der gibi başmı önüne eğiyor, taslannı toplayıp uzaklaşıyor. Selma bir uzun hava söylüyor... Türkü bir süre sonra bir aşk çağnsına dönüşüyor... Yann: Aşk bir anda ölümcül bir tutkuya dönüşiir. Benim adım Fikriye. Yirmi beşimize bastık lakin evlenemedik. Görüyorsun işte, buralarda pamuk topluyoruz. Falcıya gidip baktırdım, kısmeîin kapalı dedi. Bana büyü yapmışlar. O nedenden evde kalmışım. Bir koyun adadım. Kısmetim açılır mı bilmem... r. O nedenden evde kalmışım. Canım hersey kısmet. Açılır mı bilmem, Allah bilir. Adak yaptım tabii, bir koyun adadım. Kaçmak mı? A canım sen ne diyorsun... Nasıl kaçanz? Beğendiğim bir adam var, lakin kaçamam. Ben çok mutlu olurum kaçarsam, o adam da beni kapının önune koyraaz lakin çok dedikodu olur. Şerefimiz beş paralık olur. Canım, anam üzülmez mi?.. Evde kalmış kız anası olmak, ölümden beter...Kısmet..." Fikriye, dertli mi dertli. Buralarda yirmibeşine bastın mı, evde kaldın demektir. Fikriye'nin tek derdi, kocaya varmak. Onbeş yaşındaki kız kardeşi bu yıl nişanlanmış. O da ablasının yanı başında makine gibi pamuk topluyor. Abla, kardeş Nuray'ın çeyizi için topluyorlar pamuğu. Her gün yüzaltmış kilo yapmayı düşünüyorlar, çeyizi anca karşılarlar... Nuray, ilkokuldan sonra çok okumak istemiş, çok ağlamış ama anası bırakmamış, çünkü o zamanlar sağ sol meselesi varmış. Esir kadınlanz biz," diyor Nuray, bir tomar pamuğu önlüğüne atarken. Birden bu sözü Biz böyle konuşurken çevremiz sanlıyor, bir gülme bir gülme. Anlayamıyorum. Şen bir ses, arkamdan sesleniyor, "sen şu lstanbul'dan hepimize birer tane getirseydin çok sevaba girerdin!" Dönuyorum, bu rahatlık öyle hoşuma gidiyor ki... Kim bu? Dünya güzeli bir çift göz görüyorum önce, sonra ince uzun bir beden... Gülmeler artıyor... "Kız Selma konuş, bizim için de konuş!" Selma'ya doğru yürüyorum, şehirli ayakkabılarım toprağa gömülüyor. Selma ayaklarıma bakıyor, sonra ayağındaki naylon terlikleri çıkarıp bana uzatıyor, " o ayakkabılan çıkar, bunlan giy, rahat et," diyor. Dediklerini yapıyorum, ayaklarım bayram ediyor. Anlaşılan bu yirmi otuz kadının şefi Selma. Onda çok yaşamış bir insan hali var. Görmüş geçirmiş derler ya, o da görmüş geçirmişlerden. BİZİM HAYATIMIZ ZEHİRLENMİŞ "Anacığım," diyor Selma, "ben çalışayım, sen sor. Benim huyum erkek huyudur bak. Saklı gizli yok. Eskiden şehirde kuaförde çalışırdım, bıraktım, son Buralarda kadınlan eziyortar. Kadmlar çok çekiyor. Ben annem gibi evlenmem. Ben kafama uygun biriyle evlenirim. O da çalışır, ben de. Benim evleneceğim adam yan gelip yatamaz. Buradaki erkekler kabadayı, hep kadınlar çalışsın, onlar içkiye, kumarat kadına... rakısı yemegi hazır. Ben çok kazanınm, bu pamuk işinden elli altmıs kaldınnm, sonra ıspanak işi başlar, sonra çapa. Babam da yan gelsin yatsın. Falcı olan anam da hayatından memnun değil. 'Ne yapalım, kaderim buymuş", diyor, çekiyor. Onun kızını, başka bir adamdan olan kızını tabii, benim erkek kardeşime aldık. Babam. kardeşim, yengem, iivey anam hep birlikte oturuyorlar. Babam falcı kanyı nasıl bulmuş biliyor musun? Silahını ararken bulmuş. Babam eskiden şoförlük yapardı, bir gün silahını kaybetmiş, nereye koyduğunu unutmuş, falcıya gitmiş silahı bulsun diye. Falcı silahı bulamamış ama babam kanyı tavlamış. Yani tam milli piyango! Böyle milli piyango herkese vurmaz. Bize vurur! Çünkü zaten biz doğuştan zehirlenmişiz." EN ÇOK SES SANATÇISI OLMAYI İSTERDİM Selma'nın guzel gözleri buğulanıyor. Çevreden sesleniyorlar, "kız bir şarkı söylesene..." "Yorgunum, molada," diyor. Bir an gozgoze geliyoruz. "Senin için molada bir tane söylerim," diyor, sonra dalıp gidiyor, pamuğu filan unutuyor bir an. dınlara bakıyorum. Hepsi acele ediyor. Mola kısa, pamuğa dönülecek yeniden. Çoğunun bir sevdiği var diye, düşünüyorum. Şu Selma örneğin, aşık mutlaka. Gizlenen, bastırılmış bir aşk. Şu Fikriye, yirmibeşinde evde kalmış, geceleri kimbilir neler düşler? Selma aklımdan geçenleri anlamış gibi, az uzakta ağır ağır yemeğini yiyen Kıymet'i gösteriyor. "Bak içimizde tek evli o , " diyor. Kıymet otuzyedi yaşında. Ondördünde evlenmiş, altı çocuk yapmış. Üç ay önce süpürge çöpüyle bir çocuk daha düşürmüş. Pek hali yok Kıymet'in. Selma, "onu geç," diyor. "Kocasından çok çekiyor zavallı, hayatı kaymış, ama kızıyla konuş o akıllıdır." Kıymet'in kızı Nevin onyedi yaşında. "Ben annem gibi bir hayat yaşamak istemi\orum," diye söze başlıyor. "Burada kadınlan eziyorlar. Kadınlar çok çekiyor. Ben çekmek istemiyonım. Başka ülkelerde kadınlar başka türlüymüş. Bunları nereden mi biliyorum, gazetelerden okuyorum, sonra Almanya'dan gelen arkadaşlanm anlatıyor. Oralarda herşey başka türlüymüş, mesela çok serbestlik varmış. Kız olsun erkek olsun insan TÜRKtYE MUHASEBE UZMANLARI DERNEĞİ GENEL MERKEZİNDEN Derneğimizin Olağanüstü Genel Kurulu toplantısı 17 Şubat 1984 cuma günü 14.00'de Teşvikiye Hüsrev Gerede Caddesi No: 21 Kat l'deki Dernek Genel Merkezi'nde yapılacaktır. Bu toplantıda çoğunluk sağlanamadığı takdirde ikinci toplantının 28 Şubat 1984 cuma gunu saat 14.00'de Şişli Mecidiyeköy yolu No: 268 Habib Bank Karsısı BOYDAŞ Han Kat 4'de (MESS) Türkiye Metal Sanayi Sanayicüeri Sendikası Konferans Salonu'nda yapılması kararlaşünlmıştır. Toplantı ile ilgili gündem aşağıda arzedilmiştir. Sayın üyelerimizin teşrifleri rica olunur. GÜNDEM: 1 Başkanlık Divanı seçimi, 2 Yönetim ve Denetim Kurulu raporlannın okunması ve görüşülmesi, 3 lbralar, 4 Bütçe teklifinin gorüşülmesi ve onaylanması, 5 Tüzüğumüzün baa maddelerinin değiştirilmesi hakkında görüşmeier, 6 Yönetim, Denetim ve Disiplin Kurulları Asli ve Yedek üyelerinin seçimi, 7 Dilekler ve kapamş. Sınava Doğru (Eskı sayıları 75 T L . I * pul göndererek ısteyebılırsmiz) T.M.M.O.B. GEMİ MÜHENDİSLERİ ODASI 29. GENEL KURUL ÇAĞIRISI Odamız 29. Genel Kurulu aşağıdaki gün ve adreslerde yapılacaktır. Üyelerimize duyurulur. 28. Dönem Yönetim Kurulu Çoğunluk sağlandığı taktirde 28/29. 1.1984 gunü TMMOB Gemi Mühendisleri Odası Fındıkh, Çoğunluksuz 4.2.1984 günu saat 9.00 Pera Palas Oteli Tepebaşı ve 5.2.1984 günü Gemi Mühendisleri Odası Fındıkh GÜNDEM 1. Gün 4.2.1984 1 Açılış 2 Başkanlık Divanı Seçimi 3 Saygı Duruşu 4 Çahşma Raporlannın Okunması ve Görüşülmesi a) Yönetim Kurulu Çahşma Raporu b) Saymanlık Raponı c) Denetleme Kurulu Raporu d) Onur Kurulu Raporu 5 Yönetim ve Denetleme Kurulunun aklanması 6 1984 Yüı Bütçe Tasansının Görüşülmesi ve karara bağlanması 7 Öneriler \e dileklerin görüşülmesi 8 Oda organlan için adaylann belirlenmesi a) Yönetim Kurulu b) Denetleme Kurulu c) Onur Kurulu d) TMMOB Yönetim Kurulu e) TMMOB Genel Kurulu 0 Türk Loydu Vakfı Genel Kurulu 2. Gün 5.2.1984 9 Seçimler • Kadıköy Nüfus Memurluğu'ndan aldığun nüfus hüöeyet cüzdanımı zayi ettim. Hükümsüzdür. ÎSMA/L MUTLU TÜRKER ELEMAN • Muhasebe bilen emekli bayan aranıyor. 528 08 93. ADİ TASFİYE VE İFLASIN AÇILMASI tLANI BURSA 2. İCRA VE İFLAS MEMURLUĞU'NDAN Dosya No: 1983/1042 iflas Müflisin adı, soyadı ve ikametgahı: Kemal Tezyaparlar, Demirtaş mahallesi Cami Yani No: 9 BURSA îflasm açıldığı tarıh: 20.12.1982 günu saat 09.00 Bursa Asliye 4. Ticaret Mahkemesi'nin 20.12.1982 tarih ve 1982/822 esas 1982/870 karar sayılı ilanı ile iflasına karar verilen yukarıda adı ve soyadı ile adresi yazılı raüflis hakkında tasfıyenin şimdilik adi tasfiye şeklinde yapılması tensip kılınmış oldugundan: \y Alacaklılann ve istihkak iddiası sahiplerinin alacak ve ıstihkaklarını ve bunların dayanağı olan belgeleri ve örneklerini bu ilan tarihinden itibaren bir ay içinde memurluğumuza kaydettirmeleri veya tevdi eylemeleri, 2) Müflise borçlu olanların ayni süre içinde kendilerini ve borçlannı bildirmeleri, aksi halde (IİK.'nun 336. maddesu ayrıca) cezai sorumluluğu gerektirecegi, 3) Müflisin mallanm her ne suretle olursa olsun ellerinde bulunduranlar o mallar üzerinde kanuni hakları saklı olmak şartıyle bunları aynı süre içinde iflas dairesi emrine tevdi etmeleri, makul özre dayanmaksızın vermezlerse cezai sorumluluğa uğrayacakları ve rüçhan haklarından mahrum kalacakları. (IİK. 336) 4) 22/2/1984 çarşamba günü saaı 17.00'de Bursa 2. lcra Dairesi'nde alacakhlar toplantısı yapılacağından alacaklılann bu toplantıya gelmeleri, veya yetkili bir vekil gondermeleri, müflis ile müşterek borçlu olanların ve kefıllerinin ve borcu tekefful eden sair kimselerin bu toplantıda hazır bulunmaya haklan olduğu ilan ve tebliğ olunur. Basın: 10370 %rtur turızm sunar SAPANCA KORU OTEL ABANT C.tesi.pazar(2gün 1gece) 8000 <39Un.2g«cc) Vakıf S A B M O T U R 1 S T I K OTEU îurban ABANT OTELİ Bolu KOHU OTELİ 11300 20300 14900 15300 24900 18300 ozel otobus tam pansıyon konaklatrıa ortur servisi BarDaros Bulvan, 35'S Bejikta; Teı 161 10 7a 161 62 26 • 161 22 81 337 61 07 TÜRKİYE RADYO TELEVtZYON KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN 1 Kurumumuz ihtiyaa vektörskoplar gerekli aksesuar ve yedekleri ile birlikte kapalı zarfla ve teklif alma suretiyle yurt dışından satın ahnacaktır. Şartnameler 2.500; TL. mukabilinde mümessillik belgesinin ibrazı şartı ile Genel Müdürlük, Alım Ikmal Dairesi Başkanlığı, Atatürk Bulvan No: 181 Kat: 3 KavaklıdereANKARA adresinden temin edilir. 3 Tekliflerin, en geç 28.2.1984 günü saat 14.00'e kadar "TRT Kununu Genel Evrak Müdurluğü, Paris Caddesi No: 15 KavaklıdereAnkara" Adresine makbuz mukabilinde teslim edilmeleri veya iadelitaahhtttlü olarak posta ile gönderilmeleri gereklidir. 4 Postaki gecikmeler nazarı dikkate alınmaz. 5 Kurumumuz devlet arttırmaeksiltme ve ihale lcanununa tabi olmadıgından, ihaleyi yapıp yapmamakta, kısmen veya düediğine yapmakta serbesttir. Basın: 30292 Genel MUdürlüğümüz ile Istanbul ve Izmir Bölge Mudürlüklerimizde mevcut şartnamelerimiz esaslan dahilinde 1 adet Broş bileme tezgahı harici piyasadan satın ahnacaktır. Teklif vermek isteyenlenn 13 şubat 1984 pazartesi günü saat 15.30'a kadar teklıflermi Genel Müdürlüğumüz Ticaret Dairesi Başkanhğı'nda hazır bulundurmalan, 2490 sayılı Arttırma Eksikme ve İhale Kanunu'na tabi olraayan Kurumumuz malı kısmen veya tamamen ahp almamakta ve siparişi düediğine vermekte firmalar arasında taksim etmekte tamamen serbest olduğu ilan olunur. Basın: 10265 TÜRKİYE ZİRAİ DONATIM KURUMU GENEL MÜDÜRLÜGÜ'NDEN 1 Sayıştay Başkanhğınca aşağıdaki nitelikleri tasıyanlar arasında yazılı ve sözlü sınavla denetçi yardımcısı alınacaktır. a) Devlel Memurlan Kanununun 48. maddesinde göslerilen genel nitelikleri taşımak. b) Hukuk, Siyasal Bilgıler, Iktisat Fakülteleriyle, tktisadi ve Ticari tlimler Akademileri'nden veya öğretim itibariyle bunlara denkliği Milli Eğitim Bakanhğı'nca onanmış yurt içi ve yurt dışındaki fakülte ve yüksek okullardan birini bitirmiş olmak, c) Giriş sınavının başlıyacağı tarihte 31 yaşından gün almamış olmak, 2 Yazılı sınavlar 23, 24 ve 25 şubat 1984 günlerinde Ankara'da yapılacaktır. 3 Yazıh sınavı kazananlar Sayıştay Başkanhğınca tespit edilip duyurulacak tarihte Ankara'da sözlü sınava tabi tutulacaklardır. 4 tsteklilerin gerekli belgeleri en geç 10 şubat 1984 günü çahşma saati sonuna kadar bir dilekçe ile Sayıştay Başkanlığına vermeleri veya bu tarihte Sayıştay'da bulunacak şekilde taahhütlu olarak gondermeleri gerekmektedir. 5 Yazılı ve sözlü sınavlarla ilgili diğer hususlarla, ibrazı gereken belgeler hakkında Sayıştay Başkanhğı'ndan bilgi alınabilir. 6 Sınava giriş belgeleri 22 şubat 1984 günü çahşma saati sonuna kadar Sayıştay Başkanlığından alınacaktır. Bu süre içinde alınamayan belgeler, sınavdan en geç yarım saat önce sınav yerinde de alınabilecektir. Basın: 10262 SAYISTAY BAŞKANLIĞINDAN DENETÇI YARDIMCISI ALINACAKTIR Sayın D o k t o r l a r a BASDÖNMESİNİ DURDURAN Antivert SİĞİLİLACI i.L.33 NASIRAL Nas.r llacı Eczanelere dağıtıldı. 1) Kurumumuz Sağlık Tesislerinin ihtiyacı bulunan Produits ChimiqUe Eczalar; Dövizi Kurumumuzca temin edilmek suretile, Dış piyasadan satınalınacaktır. 2) Bu işe ait ihtiyat listesi, 1dan Şartname ve Mukavele örnegi, Mümessillik Belgesi ibraz edilrnek suretile, mesai saatleri dahilinde, 1 No.lu Satınalma Komısyonumu'zdan ücretsiz olarak, temin edilebilir. 3) thaleye iştirak etmek isteyen firmaların, Idari Şartname esasları dahilinde hazırlıyacaklan orjinal proforma faturaiannı, (menşei ülkedekı fiatlara uygun olduğunu, o ulkedeki Türk Konsolosluğuna da onaylattıktan sonra) engeç 5.3.1984 pazartesi günü mesai saati sonuna kadar Beyoğlu Kalyoncu Kulluk Cad. Mallı Handaki Bölge Müdurluğümüze vermeleri veya aynı gün ve saatte bulundurmak üzere posta ile gondermeleri gerekmektedir. 4) Postada vâki gecikmeler kabul edilmez. 5) Kurumumuz ihaleyi yapıp yapmamakta, istediği fırmaya yapmakta ve dilediği miktarda almakta serbesttir. 6) Dosya No. 81036/1 Basın: 10173 SOSYAL SİGORTALAR KURUMU tSTANBUL ŞATINALMA BÖLGE MÜDÜRLÜGÜ'NDEN İLAN DÜZELTME istanbul 10. tcra Memurluğunun 16.1.1984 günu gazetemizde çıkan gayrimenkul satış ilanında dosya no: 1983/328 şeklinde yanhj olarak çıkmıştır. Dosya no: 1983/228 olarak düzeltinz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle