17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 2 OLAYLAR VE GORUŞLER durumdan yakındığı anlaşüıyordu. Gerçi gene bağırıyor, balıklannı övüyordu ama, gelen giden balıklara değil, ölüye bakıyor ve kimse dükkâna yaklaşmıyordu. Öğleye dofru oldu bu, balıkçının önünde, birdenbire. Cahit'in taht saydığı musalla taşına atlaması için aradan koca bir günün ve bütün bir gecenin geçmesi gerekiyordu. Ölü öyle yatıyordu, bekliyordu, savcıyı ve doktoru. Oysa ikisi ile de bir işi kalmamıştı artık. Ben asağı doğru yürüdüm. Ahşverişi kısa kesip yolumu uzattım, oraya buraya bakarak vakit geçirdim. Sonra gene gelip ölünün başında durdum. Gelmediler mi? dedim. Balıkçı, Yok canım gelmediler, dedi. Kim bilir ne zaman gelirler? Yürüyorum, ama ayaklarım geri geri gidiyor. Ölüden ayrılamıyorum bir türlü, derdi bana düştü. Giyimli kuşamlı bir ölü. Belki saati de işliyordur. Ne bilsin onun öldüğünü! öiümle zaman durmaz ki! O balıkçıyı ne zaman görsem, hatırlatıyorum ölüyü. Hatırlamaz olur muyum? diyor. Geldi geldi de tam burada kalflırımın altına düşüverdi. Kısmet işte! Hızla mı düştü? Kayır yavaşça. Demek yavaşça! Yavaşça ya. Sırtüstü mü düştü? Hayır, yanlamastna düştü. Ben çevirdim. Neden çevirdin? Sırtüstü daha rahattır. Bir gün de bizim ressam Agop Arad, bana, ölümden korkusunu anlatıyordu. En çok da diye soruyordu, onu merak etmiş. Kendisini teselli için, Hiç merak etme, sen de, ben de kalpten gideriz, dedim. Yemin et, dedi. Valla, dedim. Bu kez Agop Arad, konuyu değiştirmeye kalktı. Ama nerede, dedi, yatağımda mı? Ben kızdım. Yahu güzel bir ölüm buldum, onunla yetinmiyorsun da ille yatağını mı garanti etmek istiyorsun? Agop yüzünü buruşturdu. Serseri dolu ortalık, dedi. Üstümdeki parayı ahrlar sokakta düşersem. "Kim bilir hangi hastalıktan?" 2 EYLÜL 1983 Ne diyeyim? Sen de üstünde fazla para taşıma, dedim. Anlaşılan Agop'un bir ruhu var, paraların çalındığını duyacak... ama birşey yapamayacak. Dostum Arad'a Tann uzun ömür bağışlasın; o zamana dek üstümüzde taşıdığımız paranın değeri şimdikinden çok aşağı düşeceğine göre ruhu üzüntü çekmez samnm. Sanki yaşarken soyulmuyor muyuz? Balıkçının önünde düşüp ölüveren adamın öyküsü, kim bilir, duyanlan ne düşündürmüştür! Allah Allah... Balıkçının önünde ha! diye şaşmışlardır birbirlerine bakarak. Kimi de, Amma yer bulmuş, demiştir, ulan eczanenin önünde düş, hastanenin önünde düş, olmadı evinin önünde düş! Bula bula, balıkçı dükkânını mı buldun! Demek yer beğenemiyoruz. Cahit Sıtkı da yer üzerinde duruyor ya.. Bana kalırsa her yer birdir de, en kötüsü evdeki yataktır. Ya öleceğimizi anlayan çoluk çocuk yanımızdan dışan kacarlarsa! O zaman ölüyü ağlama tutmaz mı! Ölüyü Ağlatnıak MELİH CEVDET ANDAY Cahit Sıtkı Tarancı, ünlü Otuz Beş Yaş şiirinin son bölümünde şöyle der: Nevlersin öliimtaerkesinbaşında Uyudun uyanamadın olacak Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında? Bir namazlık saltanatın olacak, Rahmetli ozanımızın "uyudun uyanamadın olacak" deyişinden belli ki, yatakta ölümü düşünmüş. Doğrusu, ölümlerin en iyisi, herkesin beğenip istediği yatakta ölümdür. Ama nerden belli yatakta öleceğimiz? Gene öte dünyaya göçmüş ozanlarımızdan biri, Ahmet Kutsi Tecer, "BesbeUi" adlı şiirine şöyle başlar: BesbeUi öliimüm sabahleyindir. Gerçi, "Herkes sabahleyin ölür" demektir bu; sabah oldu da kalkmadık mı, öldük sayın. Hekimlerin "Bu hasta sabaha çıkmaz" demeleri de bunu gösTaht misâli o musalla taşında. terir. Kısacası, ölçü sabahtır. Fakat öğleye dbğru olursa ne diyeceğiz? Ertesi sabahı mı bekleyeceğiz ölmüş sayılmak için? ölüm değildir de, yeri ve zamanıdır bizi düşündüren. Bir ay kadar oluyor, eve öteberi almak için Beyoğlu Balık Pazanna gitmiştim; balıklara, yemişlere, sebzelere bakarak çarşının ortasından aşağı doğru yürüyorum. Ne severim Balık Pazannı! Ne zaman gitsem içim açılır, neşelenirim. O görünü ve satıcılann bağırmalan yaşama sevinci verir insana. Işte o gün ben de böyle bir sevinç duyacak iken... birden irkildim, balıkçılardan birinin önünde, yerde bir adam yatıyordu, ytizünü gazete ile örtmüşlerdi, şapkasını da başının ucuna koymuşlar. Balıkçıya: Ölclü mü? diye sordum. Lüfere su serpen adam: Evet, dedi, tam benim önümde düştü öldü. Kısmeti bu kadarmış. O sırada biri daha belirdi yanunda, yaşh bir adam. Yüzü ga zeteyle örtülü ölüye bakmağa başladı. Onu gören balıkçı, gazeteyi çekti ölünün yüzünden, Tarudın mı? diye sordu. Adam "tanımadım" anlamına başını kaldırdı. Balıkçı, Senin yaşlannda idi canım, dedi, o da senin gibi sabahlan ahş verişe gelirdi. Yanımdaki, bu sözler iizerine öyle bir korkuş korktu ki, hızla uzaklaştı oradan. Neden kaldırmıyorlar, dedim. Balıkçı, Savcı gelecekmiş, doktor gelecekmiş.. Oysa kansı geldi gördü. Yetmez mi? dedi. Ne yaptı kansı? dedim. Biraz ağladı gitti, dedi. ölünün üstübaşı temizdi, pantolonu ütülü, bir de saat kösteği vardı yeleğinde. öyle yatıyordu, sakin. Yatuğı yer iyi bir y€r degildi elbet. Bir balıkçı dükkânının önü, lüferlerin, kalkanlann, istavritlerin altında. Ruhu var idiyse bundan hoşlanmamıştır samnm. Üstelik balıkçının, EYLÜL '83 • BILIIVL SANAT SAYI33 ÖLCMÜNÜN25.YILINDA FREDER1C JOLIOTCURIE'DEN SÎLAHLANMA HARCAMALARI VE DOLARYÜKSELİRKEN FRIEDMANİN ŞİLİTUTKUSU: BİRMODEL DENEMESİNIN İFLASI • • ARADA BİR Düşler, Benzetmeler ve Sağduyu Üzerine "insanoğlu düşündüğünce var olur!" demiş düşünür. Çoğunlukla, düşünerek varırız varlığımızın bilincine. Bazen de, işin içinden çıkamayınca, düş görmeye. düşlem kurmaya başlarız. Arasıra, o düş ve düşlemlerimiz üstüne düşündüğümüz de olur. Bütün bunların "düş" kökünden türetilmiş olması ne düşündürücü değil mi? Bugünkü söyleşimizde, "düş"ten söz açmak istiyorum. Bakalım düşünceler bizi hangi düşlemlere doğru yönlendirecek! Geçenlerde bir düş gördüm. Gerecek gibi. Yakın bir sınıf arkadaşım amansız bir hastalığa yakalanmış. Hekim arkadaşımız, kötü haberi açıklarken. üzüntümüzü paylaşıyor: "Kolu keserek hastayı kurtaracağım" diyordu. Buruk acı bir sevinçle iuyandım. Ellerim.kollanm, sağlığım yerinde. Hasta olan ben [ değilim. Aradım, arkadaşımla görüştüm. O, benden de iyi imiş. } "Sınıf arkadaşımla birlikte dikyakalı cübbe giymiş (hekim) ar[kadaşımızın suçlamasını dinliyoruz. Savcı kimliğindeki hekim, Esuçlu bulduğu arkadaşımızın elinin, elle birlikte sağ kolunun kesilmesini istiyordu. Dahaönce, sol kolunun kesilmesine sanki sevindiğim arkadaşımın sağ kolunu kurtarmaya çalışıyorum. ' Kanter içinde uyanmışım. Sabahtan beri düşünüyorum: "İki korkulu düşten sevimli bir düşlem çıkar mı?" sevimli bir düşlem çıkar mı?" Anımsadığım düşierin simgesel mantığı, günlük yaşam ve ilişkilerimizdeki akıl yürütmelere ne çok benziyor! Çürük bir . elma koca sepeti çürütebiliyor. Korkulu düş görmektense uya' ıık durabilecek miyim? Bu tür özdeyişter, güncel bir yargıya r varmak için hep yararlandığımız, benzetmeleri düşündürüyor. Benzetme olarak kullandığımız sürece, bize yardımcı da oluyoriar. Ancak, benzetmelerin yararı yanında kimi sakıncalannı yansıtan ünlü özdeyişimizi anımsayalım:"genzef/necte yanlış olmaz, yanlışsız benzetme olmaz?" Şu gerekçeyle ki, her atasözünün, özdeyişin bir karşıtı, her benzeş durumun ayrık bir konumu, koşullan var Karmaşık gerçeğin öteki yüzünü dile getiren nice söz ve deyimler geliyor aklıma. Düşünüyorum ya gerçek düşlerimin etkisinden pek.sıyrılamıyorum. Bu iki düşte saklı olan "üst gerçek" hangisi? Öyle bir gerçek var mı? Kolun kesilmesini gerektiren deri kanserinin, sağlıksız birtutkuya ya da çarpık bir inanca benzetilmesi hiç yanlış olmayabilir. Benzetme, benzetmedir! Ancak, salt benzetmeye dayanarak kol kesmek, değişik bir olay. Varılan yargının bu türlüsü, yanlışsız bir benzetme yapılamayacağını düşündürüyor. Son günlerde okuduğum bir keşif, bütün düş ve düşüncelerimi altüst etti. Meğer, canlılar olarak kansergen'ifyaniKanserojen maddeyi) genetik yapımızda (ıçimizde) taşır dururmuşuz! Elkol kesmekle o gen'den kurtulamazmışız! Öyleyse ne yapalım, kangrenli eli, kanserli kolu kesmeyelim mi? Salt akıl, benzetmeye dayalı akı) yürütme, bizi o sonuca doğru çekiyorsa da; diyeceğim o değil. Bunu söylemek tıbbı da, bilimi de yadsımak olur. Ancak, "kanser yapan gen" benzetmesine dayanarak, çevremizdeki sakıncalı, karşıt düşünceleri susturup zararlı inançları ortadan kaldırmayı önerirken, bu tür kimi sosyal "hastalıkları" yapan genlerin de bünyeden gelip gelmediğini düşünüyorum. Akıl adını verdiğimiz o kılıçtan keskin, ışıktan hızlı ve kendini yoketmeye hazır yaratıcı güce karşı, kuşkulu olmaktan başka bir güvencemiz var mı? Bilime, düşünceye ve inanca dayanma çabamız başarılı olmayınca, en son tutunduğumuz dal bu sağduyu değil mi? SAGLIK YONETEN ERDAL ATABEK • ALLENDEVE ŞİLİ SİNEMASI Adres: Emek İshanı (Gokdelen) Kat: 10 No: 1003, YenisehirAnkara Prof. BOZKURT GUVENÇ Ay ve mevsimlerin insan üzerindekî etkileri Gecegündüz olayından başka insanı etkileyen doğal ritimler de var mı? Evet, var. Gecegündüz ritmi, 24 saat sürer. Ayın dünya çevresinde dönüşüyle belirlenen "aylık dönemJer"de canlılan etkiler. Ortalama 28 gün süren bu dönemde de, uyarısı olan "ışık"tır. Ayın görünümüne göre, hilal, yarım ay, dolunay dediğimiz dönemlerinde de insanlann bazı değişmeler gösterdiği dikkati çekmiştir. Doğanın bir yıliık dönemini kapsayan "mevsunler"de insanlar üzerinde etkilidir. Mevsimlerde uyancı olanlar ışık ve ısıdır. Aylık dönemin ve mevsimlerin insanlar üzerindeki etkileri nelerdir? Ay döneminin özellikle "dolunay" dediğimiz durumu dikkati çekmiştir. Dolunayda insanlann daha duyarlı, daha duygulu, daha heyecanlı olduğu gözlenmiştir. özellikle duyarlı, heyecanlı yapılarda bu değişiklikler daha belirgindir. Eski çağlardan beri "mehtap" insanlan etkilemiştir. Günümüzde de böyle gecelerde insanlar daha çok gezmek ister, duygularını açıklamak isterler. Bu olayın insarun honnon salgılanmasıyla açıklanması için çeşitli araştırmalar gereklidir. Ancak, insanda da bir ay süren biyoritmik bir olay vardır: kadınlann âdet görmesi. Kuşkusuz, kadınlann "mensriiasyon" dediğimiz âdet görmesi olayı, ayla sadece süre bakımından ilgilidir. Ayın hilal durumuyla, dolunayla ilgisi yoktur. Ama, "reg!"de bir ay sürer. Bu olay, kadının "yumurtlaması" ile ilgilidir. Bu aylık dönem içinde kadında hormonal değişiklikler olur. Bazı kadınlann daha çok olmak üzere, âdet öncesi dönemde sinirlilik duyduklan, huzursuz olduklan da bilinmektedir. Mevsimlerin insan üzerinde belirgin etkileri var mı? Kendimizden de biliriz. Ilkbahar, canblık, uyanma, yeni şeylere başlama isteği verir. llkbaharda, doğanın canlandığını, bitkilerin yeşerdiğini, hayvanların kış uykusundan uyandığinı, toprağın altından üstüne çıktığinı biliriz. İnsanda da buna benzer olaylar yaşanır. llkbaharda insanlar da canlanma, yenilenme istekleri duyar. Yaz mevsimi, ısının iyice arttığı dönemdir. Yazın, insanlar rahatlar, gevşer, üzerlerine bir tembellik çöker. Yaz aylarında izin yapmak isteği sadece güneşten, denizden yararlanmaktan doğmaz. Yaz ayları, calışma temposunun düştüğü aylardır. Sonbahar ise, yavaşlama, durgunlaşma, düşünme, duyma aylan sayılır. Sonbaharın etkileri coşturucu değil, duygulandırıcıdır. Kış mevsimi, kapanma, örtünme, saklanma duyguları verir. Elbette, insanlar bu şematik görünümü aşmışlardır. Kışın kendilerini ısıtmanın, sonbaharda gezmenin yöntemlerini bulmuşlardır. Bu bakımdan da, başlarlar. Erkek çocuklar atılganlaşır, içi içine sığmaz olurlar. Kız çocuklar durgunlaşır, içlerine kapanırlar. Büluğ döneminin gençleri alıngandır, kişiliklerini kanıtlama isteği duyarlar. Bu dönemde çok anlayışa gerek vardır. tnsanın sonbaharı ise MENOPOZANDROPOZ'dur. Özellikle daha somut olan kadınlann "menopozu" cinsel üretim döneminin bitmesidir. Asünda cinsel istek bitmediği halde, kadınlar bu durumdan etkilenirler. Yaşam sevincinde azalma, durgunluk, çevreden uzaklaşma eğilimleri olur. Alıngan olurlar. Beğenilmediklerini, istenmediklerini sanırlar. Erkeklerde daha az belirgin olarak benzer duygular belirir. Erkeklerde cinsel üretim dönemi bitmez, ancak cinsel güçte azalma olur, buna "and nın içinde bulunduğu duruma göre farklı olur. Aynı uyaran, birisinde çok etİLKNUR ÇOMOĞLU ki yapar, bir başkasında aynı etkiyi yapmaz. Aynı uyaran, aynı ile insanın bir döneminde fazla etki yapmaz, başka bir döneminFARUK ŞAHİNER de çok etki yapar. evlendiler Henüz bilim, doğal uyaranlara, biyolojik uyaranlara, insanm 1.9.1983 verdiği "biyolojik yanıtın" sırlannı çözmüş değil. Ama, "biyolojik yanıt"ın araçlanm biliALtYE MUHASSILOĞLU yoruz. Bunlar, hormonlardır, enzimlerdir, hücrelerin içindeki ile RNA'dır, DNA'dır. İnsanın, doğal uyaranlara, biŞENER TAYLAN yolojik uyaranlara verdiği "biyolojik yanıt", sonuçta İNSAnisanlandılar NIN YENİ DURUMA UYU31.8.1983 MODA DENlZ KULÜBÜ MUNU AMAÇLAR. Bütün doğal işlevler gibi, insanın biyolojik işlevinin de amacı YAŞAMINI SÜRDÜRMEK, YAŞAMINI KORUMAK ve ÇOĞALMAKTIR. Bu işlevi yapabilmek Yaz mevsimi, ısının iyice arttığı döiçin de, her canlı gibi İNSAN nemdir. Yazın, insanlar rahatlar, gevDA SÜREKLİ UYUM SAĞLAMAK ZORUNDADIR. Doğaşer, üzerlerine bir tembellik çöker. Yaz daki "evrimin" sırn da budur, aylarında izin yapmak isteği sadece insan yaşamının sırn da budur. FUTBOL VOLEYBOL BASKETBOL güneşten, denizden ynrarlanmaktan Bunun içindir ki, insan geceHENTBOL GÜREŞ BOKS ve ye, gündüze uyum sağlar. Aylık doğmaz. Yaz ayları, çalışma tempodöneme uyum sağlar, mevsimleATLETİZM MALZEMELERİ sunun düştuğü aylardır. rin değişmesine uyum sağlar. Çevresine uyum sağlar, başka Tel: 527 51 73 ISÎ. herkeste bu etkileri görmek ola ropoz" deniyor. insanlarla birlikte yaşamaya naksızdır. Ama genellikle, doğa Bu olaylarda insanı etkile uyum sağlar. nın değişiklikleri her insanı etki yen nedir? Bu uyumu sağlarken, insanın ler. Gerek doğanın ritimlerinin, Mevsimlerin değişikliklerini, gerekse insandaki ritimlerin in zorlanıp zorlanmaması önem tainsan yaşamına uygulayan pek sanı etkilemesi, ÎNSANIN YE şır. Eğer, bütün bunlara uyabilçok sanat eseri vardır. Nf DURUMLARA UYMA GE mek için çok "zorlanırsa", çeIlkbahar, insanın gençliğine; REKSİNtMl ile açıklanacaktır. şitli rahatsızlıklar ortaya çıkar. yaz, olgunluğuna; sonbahar, Dikkat edecek olursak, insanda Eğer, bu uyum için fazla "zorBILIM VÇ EÛT1M ARACLAR! yaşhlığına; kış ise artık ölüme doğan ETKİLENMELER, ge lanmasına gerek yoksa", insanın SANVETCLTDSTI sağlığı da yerinde olacaktır. yaklaşışına benzetilmiştir. rek doğa da, gerekse insanın Bu ölçüt, biyolojik olaylar giMevsimlerin bir yılda göster kendisinde ortaya çıkan bir YEdiği değişimle, insanm yaşamı Nİ DURUM'la ilgilidir. Doğa bi, sosyal olaylann uyumunda boyunca geçirdiği değişimin ben daki ışık değişmiştir, ısı değiş da geçerlidir. İnsan uyum sağlaYazarokur bOtOnleşmesinde kitabevlerine zerliği şöyle olabilir: miştir. İnsanda hormon salgılan yan bir varhktır. Ama, uyum duşen görev bilinciyle, okurlan ve yazarlan İnsanın ilkbaharı BÜLUĞ' maları, honnon düzeyleri değiş sağlaması olanaksız durumlarda açılışımıza çağmyoruz. "zorianması" en üst düzeye çıdur. "Büluğ" dediğimiz miştir. Uyaranlar değişmiştir. Açtlış günümüzde, sevdiğiniz yazarlann imzalı kacaktır. Kolayca uyum sağlaya"erinlikpuberte", cinsel olgun Şimdi, uyaranlara verilen yanıt kitaplannı edinebilirsiniz. bileceği durumlarda ise "zorlanlaşmadır. İnsanın cinsel üretim değişecektir. ma" ya olmayacak, ya da en ait Saygılarımızla BİLİM KtTABEVİ yapabilme yeteneğini kazanmaBu UYARAN'lara verilen Bl3.9.1983 Cumartesi sıdır. Çocuk, cinsel hormonlann YOLOJİK YANIT, değişmenin düzeyde olacaktır. Mutluluk ve mutsuzluk da Kadıköy. Altıyol Ekşioğlu Pasajı (Vakkoyanı) etkisiyle "üreyebilir" duruma şiddetine, değişmenin süresine, No:ll/4 13 TeL 338 51 68. gelmektedir. Gerekfizikgöriinü değişmeye verilen karşılığın da bundan başka birşey değildir. münde, gerekse ruhsal yapısın ha önce yaşanıp yaşanmamasıda önemli değişmeler olmakta na göre farklı olur. Insandan indır. Kız çocuklarıyla erkek ço sana farklı olur. İnsanın dönemKLİNİK DENEYİM İLE TAMAMEN KANITLANMIŞ cuklar birbirinden farklılaşırlar, lerine göre farklı olur. İnsanın f daha değişik duygular duymaya içinde bulunduğu döneme, insa sporsan BİLİM KİTABEVİ AÇILIŞA ÇAĞRI YENİ " B A I K A L 2 " ÜROLOJİ ÜNİTESİ NİN TARTIŞILMAZ HÜNERLERİ JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI SAHİL GÜVENLİK KOMUTANLIĞINDAN 1 Komutanlık ihtiyacı için SACM 195 V16 C ZSHR dizellerine ait 200 adet motor pistonu yurt içi ve yurt dışmdaki istekli yetkili imaJatçılardan veya stoktan satınalınacaktır. 2 Konu ile ilgili idari ve teknik şartnameler Jandarma Gene] Komutanlığı Sahil Güvenlik Komutanlığı, Karanfil Sokak ANKARA adresinden temin edilebilir. 3 Tekliflerin en geç 19 Ekim 1983 Çarsamba günü saat U.OO'e kadar Koroutanlık Tedarik Şube Müdürlüğü'nde bulundumlması gerekmektedir. Postada meydana gelebilecek gecikmeler kabul edilmeyecektir. Basın: 23732 MALİYE BAKANLIĞI HESAP UZMAN MUAVİNLİĞİ GİRİŞ SINAVI Maliye Bakanhğı Hesap Uzmanlan Kurulunca 26 Eylül 1983 Pazartesi günü saat 9,30'da Ankara, lstanbul ve İzmir'de Hesap Uzman Muavinliği giriş sınavı açılacaktır. Sınava katılabümek için; a) Devlet Memurları Kanununun 48'inci maddesinde yazılı niteliklere sahip olmak, b) 1.1.1983 tarihinde 35 yaşını doldunnamış bulunmak, c) Siyasal Bilgiler, Iktisat, Hukuk, işJetme, Iktisadi ve İdari Bilimier Fakülteleri ile bunlara denkliği MiUi Eğitim Bakanlığınca tasdik olunan yabancı fakülte veya yüksek okullardan birini bitirmiş olmak. Sınavlara giriş şartlannı ve sınav konulannı gösteren broşür, >ııkanda isimleri geçen Öğretim Kurumlanndan ve Hesap Uzmanları Kurulu Baskanlığı ile Ankara, tstanbui ve İzmir Grup Başkanlıkianndan sağlanabilir. İstekliierin 9 Eylül 1983 günü aksamına kadar Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanlan Kurulu Başkanlığı ANKARA adresine belgeleri ile birlikte yazılı olarak başvurmaian gerekir. Dr. MASUME ÇÖL Dahiliye Miitehassısı Osmanbey Halaskârgazi Cad. No: 182 Kat: 1 (Pangaltı Akbank yanı) Mü. Tel.: 147 47 93 Ev Tel.: 573 91 06 CERRAHİ MUDAHALESİZ idrar yolu hastalıklarının kırılması, bertaraf edilmesi ve yok edilmesi için " BAIKAL 2' BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİNDEN İŞİN NİTELİĞİ: 23 Adet DİGİTAL, 10 Adet ANOLOG Multimefre TAHMİNİ BEDEL: 23 Adet DİGİTAL için 460.000 TL. (Dortyüzaltmışbinlira) 10 Adet ANALOG için 400.000 TL. (Dörtyüzbinlira) GEÇİCİ TEMİNAT: 23 Adet DİGİTAL için 13.800 TL. (Onüçbinsekizyüzlira) 10 Adet ANALOG için 12.000 TL.(Onikibinlira) İHALE TARİHİ : 15 Eylül 1983 Perşembe İHALE SAATİ: 15.00 1 Yukanda tahmini bedelleri, niteliği ve adetleri yazılı Multimetreler Yüksek Öğretim Kurumları Satınalma ve İhale Yönetmeliğine göre KAPALI ZARF usulü ile satınaJınacaktır. 2 İhale Boğaziçi Üniversitesi Satınalma Komisyonu Başkanı odasında yukanda beiirtilen gün ve saatte yapılacaktır. 3 Bu işe ait idari ve teknik şartname Satınalma Müdürlüğü'nden temin edilebilir. Dileyen kısmi dileyen toplu olarak malzeme vermek uzere ıhaleye katılabilir. 4 İstekliierin ilan tarihinden sonra ahnmış Ticaret Odası Faaliyet Belgesi, Geçici Teminat Alındı Makbuzu veya limit için banka teminat mektubu Lmzalanmış ve fırma adresi yazılmış idari ve teknik şartnamelerin yer alacağı zarf ile teklif zarfını 15 Eylül 1983 Perşernbe günü saat 14.00'e kadar Satınalma Müdürlüğüne vermeleri gerekmektedir. 5 Bu alım hakkında 2490 sayılı yasa hükümleri uygulanmaz. Üniversite ihaleyi kısmen veya tamamen yapıp yapmamakta veya dilediğine yapmakta serbesltir. Basın 23218 MAR» HOTEL 47 5OO ORTA DOĞU TEKNtK ÜNtVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜNDEN 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu'nun 32. maddesi gereğince Üniversitemiz, Yabancı Diller Yüksek Okulu, Modern Diller Bölümünde I. sınıf İngilizce derslerini vermek üzere ÖĞRETİM GÖREVLİLERİ alınacaktır. Ilgilenenlerin ODTÜ Personel Müdürlüğü'nden alacaklan başvuru formlarını doidurarak en geç 21 Eylül 1983 Çarsamba gününe kadar Personel Müdürlüğüne iade etmeleri ve 26 Eylül 1983 Pazartesi günü saat 10.00'da sınav için Modern Diller Bölümünde (Eğitim Fakültesi Binası Zemin Kat) hazır bulunmalan gerekmektedir. ADAYLARDA ARANACAK NİTELİKLER: 1 İngilizce veya Amerikan Dil ve Edebiyatı, Dilbilim, Uygulamalı Dilbilim dalında en az 4 yıl öğrenim yapan bir Üniversiteden mezun olmak, 2 İlgili dallarda Yüksek Lisans derecesi, TEFL diploması veya İngilizce dili öğretiminde tecrübe sahibi olmak tercih nedenleridir. a) Adaylann sınava alınmaları için başvurduklan tarihte mezun olmuş bulunmalan şarttır. b) Daha önce Beşeri tlimler Bölümüne basvurmuş ve sınavda basarısız olmuş adaylar, 2 yıl geçmeden tekrar başvuruda bulunamazlar. NOTi Ihtiyaç karşılanmadığı takdirde 3 Ekim 1983 saat 10.00'da aynı yerde bir sınav daha yapılacaktır. B: 22919 TMT OTEL 36500 yarımpafsıyon *J\ «TH.VI " ^SEKETUR OTEL23500 » Böbrek taşlorı dîrelc olarak uHrasonik titreşimlerin etkisiyle parçalara ayrıimaktadır. Şayet bir böbrek taşı idror yolu cidariarınca sıkıca tutulmuşso, taşın ayrılmasını sağiayarak, elektro. hidrolik şoklarla cidarlar zorlanmadan kurtarıjır. • Çabuk değişebilen oletlerle küçükboy litholriptorlar ( böbrek taşını çıkaran alet ) idrar yolu cidar'armda bir incinme olmaksi2in sabit ve hareketli taşların parçalanmasını sağlar. Uygun x ışını TV perde üniteleri jie teçhiz edilrçiş her ürolo/i kliniği veya hastane bölümünde kullanılabilir. "BAIKAL 2" "BAIKAL2" ünitesi'nin Temel Dzellikleri : Lilhoiriptor Çapı,mm 3.1 Lithotriptor uzunluğu, mm 600.0 Taşları parçaiama süresi, s 560 Eneryi kaynoğı (Elektrik) 220V.50. Hz Dalgalı Akım girişleFİ ile Verilen ener/i miktarı, w 500 Ağırlığı, kg 60 . . . • 4 Kısı DATÇA 55000 AKTUR VİLLALARI 9 Gtct Hn Cumı Ktun Hxtkt\ FiyjtUrımıu oz«l otobus •• * Rchbcrıntz 4Servis ve Vergilef dühildir Barbaros Bulvart Be>iklaş Ist ||<IIO"'416I8226 1612281 O416I8226 161228 Kd Kudıkov Abenlur İ İ 7 6i 07 Beyazıt'ta Devren Bakkaliye. Tel: 5228563 • Istanbul mimarlar odası üye kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. MAHMUT KARAMOLLA • Avukatlık ruhsatınu zayi ettim. Geçersizdir. 10607 Av. AYATA BEĞENSEL gMEDEXPORT 31/ Ul. Kakhovka, 113461 Moscovv, USSR. Tel. 1210154 Teleks 411247 MEDEX SU, 411951 MEDEX SU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle