25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 Balkan Basketbol Şampiyrması SPOR 2 EYLÜL 1983 İçinde yaşadığımız bilim çağından bütünüyle kendimizi soyutlayamayız. Yapay beyinlerden, insan işi gören robotlardan, döl bankalanndan söz edilen bir çağda yaşıyoruz. BuJgarları 7462 yendik Bakanlıklara gönderilen öğretim görevlileri içîn rektörler yorum istedi Spor akadernilerinde iken, YÖK yasasıyia Gençlik ve Spor ile Milli Eğitim Bakanlığı emrine verilen öğretim görevlilerinin yerlerine iadesi yeniden gündeme getiriliyor. Spor Servisi Üniversitelerin, yükseköğretim kurumlanndaki bazı öğretmenlerin geçici istihdam sürelerini 30 haziran 1984'e dek uzatan yasayı, değişik şekillerde yorumladıklan öğrenildi. 19 ağustos 1983 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yurürlüğe giren, "2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun Değiştirilmesi Hakkındaki Kanun" ile daha önce kendi istekleriyle veya "istihdamlanna gerek göriilmediği" gerekçesiyle kadrolannın bulunduğu Bakanlıklara iade edilen sözkonusu öğretim gorevlileri, eski görevlerine 1 yıl için daha geri dönebilecekler. 2547 sayıh Yükseköğretim Kanunu (YÖK)'un yayımlanmasıyla birlikte oluşturulan Marmara Üniversitesi, Atatürk Eğitim Fakültesi, Gazi Üniversitesi, Atatiirk Eğitim Fakultesi ve Ege Üniversitesi Eğîtim Fakültesi'ne bağlanan Akademi ve Yüksek Öğretmen Okullan'ndaki öğretim görevlileri ve öğretmenler, yeni kurulan üniversitelerin bünyesine bağlandı. Ancak daha sonra yayımlanan 41 sayılı kanun hükmünde kararname ile 1983 yılının temmuz ayında bu öğretim görevlilerinin kadrolanyla birlikte ya üniversitelere katılması, ya da ilgili bulunduklan bakanlıklara iadesi öngörülmüştü. Daha sonra bu kararnamede öngörülen hükümler, 30 mart 1983 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 2809 sayılı kanun ile yasaya çevirilmiş ve üniversiteler 1 temmuzdan başlayarak sözkonusu işlemin uygulanmasına başlamışlardı. 2809 sayılı yasanın geçici üçüncü maddesine göre, kadroları başka bakanhklarda bulunan üniversite öğretim görevlilerinden 1 temmuz 1983 tarihine dek "çalışmak istemediklerini" belirtir bir yazılı kâğıdı, ilgili üniversite rektörlüğüne verenler veya üniversite yönetim kurulu kararı ve rektörlük onayı ile "istihdamına gerek göriılmeyenler" 31 temmuz 1983 itibariyle ilgili bulunduklan tüm işlemleri bitirdikten 19 gün sonra (19 ağustos 1983'de) çıkanlan ve YÖK'de değişiklik içeren yasanın geçici beşinci maddesine göre, öğretim görevlilerinin Bakanlıklara iade süresi 30 haziran 1984'e dek uzatıldı. Sözkonusu madde aynen şöyle: "28/3/1983 tarih ve 2809 sayılı kanunun geçici 3'iincü maddesi ile yükseköğretim kunımlannda öğretim görevlisi ve geçici olarak islihdam edilen öğretmenlerin istihdam süresi 30/6/1984 tarihine kadar uzatılmıştır. Bu tarihe kadar, ilgili bakanlığa dönmek için talepte bulunanlar ile yükseköğretim kurumlarında istihdamlanna ilgili İ niversite Yönetim Kurulu ve rektöriin onayı ile gerek göriilmeyenler; ilgili Bakanlıklara kadrolanyla birlikte iade edilirler veya üniversitenin onerisi veya dogrudan Yüksek Öğretim Kurulu'nun karan ile başka üniversileye veya bağlı birimlere kadrolan ile birlikte nakledilebilirler". YASA NE GETtRİYOR? 19 ağustos tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yurürlüğe giren sözkonusu yasaya göre, daha önce üniversiteyle ilişkileri kesilen ve ilgili bakaniıklara iade edilen öğretim görevlileri, eğer "istihdamlanna gerek görülmediği" için ilgili bakanlıklara iade edilmişlerse eski görevlerine 30 haziran 1984 tarihine dek geri dönebilecekler. Ancak bu geri dönüşle, yasayla getirilen, "üniversitenin önerisi veya dogrudan yiıkseköğretim kurulunun karan ile bir başka üniversiteye veya bağlı birimlere kadrolanyla birlikte nakledilebilirler" hükmünu de peşin peşin kabullenmiş olacaklar. 5 EYLÜLDE TOPLANTI YAPILACAK Gerek üniversite rektörlüklerinin bu yasayı değişik biçimde yorumlamasını önlemek, gerekse Bakanlıklara iade edilen öğretim görevlilerinin durumuna bir çözüm bulmak amacıyla 5 eylülde Üniversitelerarası Kurul bir toplantı yapacak. Son atlet bu söylenenlerin palavra olduğuna inandım. İnandığım anda da uslümden o korkunç psikolojik baskı kalklı. Beamon'ın rekorunu kıracağım. Hem de deniz seviyesinde kıracağım." Beamon'ın rekorunun kırılmazlığını savunanlardan Ariel ise Levvis'in görüşlerine şu karşılığı veriyor: "Lewis'in iddia ettiği gibi faullü bir atlayışında 9 metreyi geçtiğini sanmıyorum. Bunu yapmış olabilmesi için kalça kasian üstündeki basıncın 1.700 libre olması gerekir. Bu uzaklığa atlarken femur kemiknı Marvin Clein'a göre, henüz fîziksel sınırlanna gelip dayanmamış spor dallarından biri, belki de birincisi yüzme... Koşularda ve atlamalarda yerçekiminin yıpratıcı ve yavaşlatıcı etkilerine karşılık yüzmede, insan vücudu, suyun taşıma gücünden büyük destek alıyor. Sporculann enerjisini tüketen "ısı" da suyun serinletici etkisiyle düşüyor. Üstelik, kadınların durumlan.daha da avantajlı... Vücut yağlarının fazla olması nedeniyle, havuz suyu, vücutlarını daha rahat kaldırabiliyor. Bu yüzden de, su üs TÜRKİYE: Melih (6), Necati (7), Behçet (7), Hakan (7), Emir (4), Erman (8), Mehmet (7), Efe (6), Lütfü (5), Can (4) BULGARİSTAN: Kolev (5), Brocovski (5), Topov (6), Evtimo (5), Maledenov (6), Selaveove (7), Antov (5), Kolev (6), Geleisekeor (5). !LK YARI: 4330 Türkiye Lehine VRBAS (Cumhurijet) Yugoslavya'nın Vrbas kentinde yapılan Balkan Basketbol Şampiyonası'nda, dün Milli Basketbol takımımız Bulgaristan'ı 7462 yendi. İlk yarıyı Milli takımımız 4330 önde kapadı. Bir bilim adamı: Insan kapasitesinin bir sınırı, bir son ıı olduğu muhakkak. Sınırlayıcı etkenlerden biri de insanın kenıik yapısı. Bu yapınııı dayanabileceği bir sınırı vardu*. Bu basınç bir noktaya ulaştıktan sonra kemikler parçalanu*. tnsanların daha hızlı koşmak istemeleriyle vücut kimyalarının buna elverişli olup olmaması arasındaki sebepsonuç ilişkisini fizyolog Jim Wilkerson şöyle özetliyor: "Tüm enerjinin kaynağı, kısaca ATP olarak bilinen adenosin trifosfat molekülüdür. Bunun dışındaki tüm enerji ka>naklannı yok sayabilirsiniz. Vücut ATP üretmedikçe, kas hareketi de olmaz. Kas hareket etmeyince de yerinizden kıpırdayamazsınız. İş bu kadar basittir. İnsan vücudu hareket için gereken enerjiyi iki temel biçimde üretir. Biri aerobik (Oksijen kullanan)." öteki anaerobiktir. (Oksijen kullanma\an) Aerobik ve anaerobik... Spor biliminin belki de kilittaşı durumuna gelmiş kavramlar bunlar... Sporcuları insanoğlunun Tızyolojik sınırlarını zorlamaya yönelten tek bir etken varsa, o da, spor bilimi aracıhğıyla, kısasüreli, yoğun kas çalışmasının oksijen gerektirmemesine karşılık dayanıkblık gerektiren uzunmesafe koşulannda vs. vücudun sürekli bir oksijen takviyesine ihtiyaç duyduğu gerçeğinin kavranmasıdır. MODERN ATLET TİPİ Spor tıp ve bilimindeki.bu gelişmelerin bireysel sporculara yansıdığı, onlann günlük yaşamlarının bir parçası durumuna geldiği biliniyor. Artık sporcular da, bir hekim, antrenör ya da beslenmecinin yolgöstericiliği olmadan da vücutları için gerekli gelişme yönunü kendi başlarına çizip gereklerini yerine getirebiliyorlar. Açıkça söylemeseler bile, bazı hekimler, insan vücudunun yine de bazı sınırlan olduğu inancındaiar... "Dogru" diyorlar, "Genetik sınırlamalar kalkıyor, ama, bu gelişme sonsuzluğa kadar uzanamaz. Mutlaka bir yerde durması gerek..." Biyomekanikçi Gideon Ariel şöyle söylüyor: "İnsan kapasitesinin bir sınırı. bir sonu olduğu muhakkak... Sınırlayıcı etkenlerden biri de insanın kemik yapısı.. Bu yapının dayanabileceği baskının, basıncın kuşkusuz sınırı var. Bu basınç bir noktaya ulaştıktan sonra kemikler parçalanır. unufak oluverirler. Bana sorarsanız, Bob Beamon. Meksika'da uzun atlama dun>a rekorunu kırdığında, bu kritik noktanın eşiğine gelmişti. Biraz daha zorlansa>dı, Miki fîlmlerindeki gibi, iskeletinin vücudu içinde tuzla buz olduğunu görebilirdik." Geçenlerde 8.79 atlayarak Bob Beamon'ın "yirmi birinci yüzyıhn rekonı" olarak nitelenen derecesinin çok geçmeden tarihe kanşacağını müjdeleyen Carl Levvis, bu "sınır" konusunda psikolojik bir baskı altına gir BasketboVde Avrupa Kupaları kuraları çekiliyvr Spor Servisi Basketbol'de Avrupa Kupaları kuralan yann Federal Almanya'nın Münih kentinde çekiliyor. Kuralar sonucunda Türkiye1 yi bu yıl Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupasında temsil edecek Efes Pilsen, Kupa Galipleri Kupası temsilcisi Fenerbahçe ve Koraç Kupası temsilcilertmiz, Eczacıbaşı üe Beşiktaş'ın rakipleri belirlenecek. GrekoRomen GÜRŞ Milli Takım ^ ( ^ g ^ N e c d e t U ç a r , Akdeniz Oyunlan'na kalılan kafilemiz içinde, bu oyunlara en çok katılan anlrenör, L'çar, 6. kez kalılıyor Akdeniz Oyunlan'na. flk kez milli (akım antrenörii olduğu 1962 yılında yapılan Akdeniz Oyunlan'ndan bugüne dek yapılan tiim oyunlarda takımımızın başında bulunan Uçar, "Kısmel işte" diyor, "Milli Takım Antrenörlüğüne zaman zaman ara verdim. Ama Akdeniz Oyunlan'na hiç vermedim. 1962'den beri tiim oyunlara antrenör olarak gidiyorum." Fotoğrafta Necdel Uçar, Akdeniz Oyunlan'na hareket etmezden önce göriiliıyor. Stanko: Prag bizden kuvvetli ama, ben peşîn yenilgiyi kabul etmem Çek rakibini izleyen F. Bahçe çalıştırıcısı Prag için "modern futbolu iyi uygulayan" derken, Prag teknik adamlan pazar günii F. Bahçe Zonguldak maçını izlemek için bugiin İstanbul'a geliyor. Spor Servisi Avrupa Şampiyon Kulüpler Turnuvası ilk turunda Fenerbahçe ile eşleşen Bohemians Prag'ı izleyen Yugoslav Teknik Direktör Stankoviç, "Bohemians Prag son 5 yıldır seyreitiğim takımlar arasında modern futbolu en iyi sergileyen ekip" dedi. Dinamo Berlin'in en iyi zamanında oynadığı futbolu şu anda Bohemians Prag'ın sergilediğini söyleyen Stankoviç daha sonra şöyle konuştu: "Prag'ta futbolcu yok. Hepsinin birbirinden iıstıin meziyetleri var. Toplu hıicum toplu savunma yapıyorlar. Seyrettiğim ekip içerisinde en küçük boylusu benim kadar. Aynca takımda 8 tane milli futbolculannın olması Prag'ın ne kadar güçPrag karşısında seyrettiğim ekipte yer almayan Cermak ile Çekoslovakya Italya karşılaşmasında 10 sırt numarası ile oynayarak 2 gol atan Pavel Chaolupka golcü isimler. Takımın yaş ortalaması ise 27; tabii bu Tıirkiye şartlan için yaşlı sayılabilir. Ancak yaşlı göriınmesine karşın çok koşan bir takım olduğunu oynadığı futbol ile ıspatladı." Fenerbahçe Teknik Direktörü gıiçlü bir rakip ile eşleştiğinin bilincinde olduğunu bildirerek "Ben hiçbir zaman peşin leslim olmadım. Bohamia karşısında da olmayacağım. Amacım Fenerbahçe yi ikinci tura çıkarmaktır.Belki çok güç ama başarraak için mücadele edecegiz" dedi. öte yandan Bohemians Prag'ın 2. Başkanı ve Teknik Direktörü bugün İstanbul'a gelecek. Pazar günü Fenerbahçe Zonguldakspor karşılaşmasını izleyecek Moses doğum gününde dünyaya bir dtinya rekoru armağan etti KOBLENZ (AP) F. AImanya'nın Koblenz kentinde yapılmakta olan uinslararası atletizm yarışlarında ünlü ABD'li atlet Edwin Moses, 400 metre engellide 47.02 koşarak bir kez daha dünya rekoru kırdı. Koblenz'de yapılan yanşlarda Edwin Moses, aynı gün 28'inci yaş gününü de kutlarken üst üste 85'inci yanşını da kazandı. 47.02 koşarken eski rekorunu 12 saniye indirmiş oldu. 22.000 seyirci önünde yapılan yarış sonrası gazetecilerin sorularını cevaplandıran Moses, gelecekte en büyük amacının 400 metreyi 46.50'de koşmak olduğunu söylerken şöyle dedi: "Benim için çok rahat bir yanş oldu. Bunda da stadın kiiçiik olmasının etkisi büyük. Çttnkii böyle stadlarda daha rahat koşabiliyonım" . Doğum gününün de aynı güne rastlamasının büyuk bir tesadüf olduğunu belirten Moses şöyle devam etti. "Ben M yıl önce bugfiıı saat 19.25'de doğdum koblenz'deki rekoru kırdığım zaman ise dogumumdan yaklaşık 20 dakika daha erkendi." Montreal Olimpiyat'lanndan sonra katıldığı bütün yanşları kazanan Moses'in en büyük rakibi Schmid ise 48.92 ile ancak dördüncülüğü kazandı. Ikinciliği ABD'li Andrea Phillips 48.26 ile ikinciliği kazanırken yine ABD'li David Lee 48.65 ile üçüncülüğü kazandı. Menajerlik ADNAN DİNÇER Futbol kulüplerinin şu anda en büyük sorunlan ne kadro, ne teknik direktör ve ne de dığerleri... Sadece ve sadece yönetimdir. Dernekler Yasası'nın henüz çıkmaması nedeniyle kulüplerin başında yasal olarak oörünen ancak kulüpleri bırakıp kacan birçok yönetimler vardır. Futbolcu huzursuz, teknik kadro sıkıntılarda ve bazı kulüpler bu işi öylesine yapan yerel çalıştırıcıların elinde kalmış ve profesyonel kelımesine uymayan birçok eksiğin yanında maaşlarını dahi alamayan futbolcular lige başladılar. Birkaç hafta içinde çıkacak yasa ile büyük çapta kulüplerin yönetimleri değişecektir.. Bu bunalımların ertelenmesi ve kamuoyunda bazı saygınlığı olan isimleri birtakım görevlerle kulübün başına getirmek kurnazlığını gösteren ve topu onlara atan yönetimler de mevcut... Bunlar, "eski futbolcu", "ağabey", "menajer" sıfatları ile bazı kişileri ateşe atmışlardır. Zira gelen ve prensipli çalışanlar, sorunlan çözemeyince en kötü olacaklardır Bu arada geçmiş yıllarda Galatasaray'da Gündüz Kılıç, daha sonra Turgan Ece, şimdi Naci Özkaya, Ulusal Takım'da Erdoğan Şenay, Sanlı Erol gibi geçmişte başarılı olmuş bazı isimler Türkiye'ye menajerlik müessesesini getirmişlerdir. Gündüz Kılıç bu konuda başarılı olmuş ve daha sonra Turgan Ece de ilk kez profesyonel olarak ülkemizde bu müesseseyi getirmiştir. Lügat anlamı, "idarecilik, idare eden" olan bu müessese Avrupa ülkelerinde özellikle İngiltere'de çok geçerlidir... fürkiye'de en büyük yanlışlık en ufak sorundan teknik olmayan her konuya dek teknik adamın sorumlu tutulmasıdır. Bu, adeta kulüp yönetimlerinde adet halini almıştır.. Teknik adam sadece takımmın eğitilmesinden, antrenmanından, maça hazırlanmasından ve oyunda yönetilmesinden sorumludur. Ama bizde öyle olmamaktadır. Yönetim kurullan özellikle kötü giden günlerde futbolcu Ahmet'in niçin gece evinde olmadığından, golü yapamamasına kadar, sarı kartından ayağındakı ayakkabısına kadar teknik adamı yıpratmak için sınamaktadırlar.. Maaşını almamış futbolcu, hocasını yolda, antrenmanın ısınma anında veya 100 metrelik deparında dahi rahatsız etmekte, zavailı çalıştıncı gerçek görevinın dışında bunlarla uğraşırken kendi gidişini de hızlandırmaktadır. Türk çalıştırıcılarının bir şanssızlığı da budur... Yabancılar bu konuda en azından lisan bilmemek ve kendine duyulan hayranlık nedeni ile fazlaca rahatsız edılmemekten ötürü başarılı ve şanslı sayılırlar.. Ancak özellikle Beşiktaş, bu yıl görev alan Sanh'nm, Fenerbahçe'de Erofun ve Galatasaray'da da Naci Özkaya'nın gerçek anlamda menajerlik yapmaları, Türk futbolu için bu müesseseyi oturtmaları en büyük dileğimizdir. Takımın tüm idari sorunlan, yönetim ile teknik kadro ve futbolcular arasındaki problemlerin halli çalışmaların, yönetime anlatılması ve ihtiyaçların yönetimce sağlanması, tüm futbol şubesinin en ince detayına kadar sorunları menajere airtir.. Menajer, futbolcuların anasıdır.. Her anı onlarladır.. Psikolojik yönlendirme de dahil maddi sorunlara kadar halli menajere düşer. Bu müessese kurumlaştığı anda, teknik adam gerçekten başarılı olacaktır. Her önüne gelen yönetici, teknik adamı her konuda rahatsız etmeyecek ve beyanat vermeyecek, kulüp futbol şubesi tam bir iş bölümü içinde olacaktır.. Bu bakımdan, menajerlerimizın çağdaş anlamda desteklenmelerini ve başarılı olmalannı tüm kalbimizle arzu ediyoruz. Bazı kimseler, menajertiğin teknik konuları da içerdiğinı sanabilirler. Böyle bir şey söz konusu değildir. Aynca genel kaptanlık müessesesi ile de karıştırabilirler. Genel kaptanlık, kulübün tüm şubelerinin idari yönetmeni anlamını taşır.. Menajerlik yalnız kendi şubesinin idari sorumlusudur. Menajer bir yumuşatıcıdır. Olgun, idareci, otoriter ve istenileni, ihtiyacı tespit etmekte, yönetime kabul ettirmede en önemli ve tek kişidir. Bu görev aynı zamanda bir ihtisastır da.. Arzumuz önümüzdeki menajerlerimizin başarılı olarak futbol kulüplerinin yönetimlerinde teknik adamların ve futbolculann başarılı olmasında kendi yerlerıni kabul ettirerek, yararlı olmalarıdır.. CARL LtVVJS Dünyanın en hızlı 2 adamından biri... lerinin parçalanması kaçınümazdır. Dizle bilek arasındaki butün kasların yırfılması kaçınılmazdır. İnsan vücudu böyle bir basınca kesinkes dayanamaz." İnsan vücudunun nereye kadar zorlanabileceği konusundaki görüşlerin bilim adamından bilim adamına değiştiği açık... Örneğin, "insan mühendisliği" alanında en ayrıntılı çalışmaları sürdüren Sovyet bilim adamlatunde durmaya aynca çaba harcamadan, bütün kaslarını ve enerjilerini suda ileriye doğru hareket etmeye yöneltebiliyorlar. Clein'e göre, önümüzdeki yıllar, erkek ve kadın rekorları arasındaki farkın alabildiğine azalmasına gebe... Yaşaması için, emeği için, kollarındaki güce, ayağındaki çabukluğa muhtaç olan ilkel insanlar kimilerine göre, insanoğlunun en çabuk ve güçlü türleriydi. İnsanın aklına, bu durumda, ister istemez şu soru takılıyor: O ilkel güç ve çabuklukla modern tıp biliminin olanakları birleşmiş olsaydı, ortaya ne mene bir yaratık çıkardı? Kuşkusuz çok "ilginç" bir şey çıkardı. Modern spor biliminin, biyomekaniğin en önemli işlevlerinden biri, "hareket" dediğimiz olgudaki zamanyitirici, güçtendüşürücü fazlalıkları, safralan, gereksizlikleri saptayıp ayıklamak... Hareketi en küçuk parçalanna ayınyor. Gereksiz olanlarını ayıklıyor, sonra da hareketi oluşturan "gerekli" parçaları bir araya getirip en ekono(Arkası 11. Savfada) • • * Dünyn rekorunun gelişimi 55.0 Charles Bacon (ABD) 1908, 54.2 John Norton (ABD) 1920, 52.6 John Gibson (ABD) 1927, 51.8 Glen Hardin (ABD) 1934, 50.4 Yuriy Lituyev (SSCB) 1953, 49.2 Glenm Davis (ABD) 1958, 49.1 Rex Camley (ABD) 1964, 48.8 Geoff Vanderstock (ABD) 1968, 47.8 John Akii Bua (Uganda) 1972, 47.64 Edwin Moses (ABD) 1977, 47.13 Edvvin Moses (ABD) 1980, 47.02 Edvvin Moses (ABD) 1983 Sırıkla yüksek atlamada Vigneron dünya rekoru kırdı ROMA (AP) Roma'da yapılan atletizm yanşlarında Fransız, Tierry Vigneron üçüncü hakkında yaptığı 5.83'lük derecesiyle, sınkla yüksek atlamada yeni dünya rekorunun sahibi oldu. Bundan evvelki rekor yine Fransız Pierre Quinon tarafından, Köln'de yapılan yanşlarda 5.82 ile altı gün önce kırılmıştı. Carl Lenis: Bilim adamiannın söyledikleri beni çok etkilemişti. Beamon'un derecesinin insan fizyoloHsinin sınınna ramak kala gerçekleştiğini, biraz daha zorlansa kemiklerinin tuzla buz olacağını söylemeleri yiizünden ben de bu rekorun kırılmazlığına şartlanmıştım. diğini söylüyor. Şöyle diyor: "Bilim adamiannın söyledikleri beni çok etkilemiş, psikolojik baskı altına sokmuştu. Beamon'ın derecesinin insan fizyolojisinin sınırına ramak kala gerçekleştiğini, biraz daha zorlansa kemiklerinin tuzla buz olacağını söylemeleri yüzünden, ben de, bu rekorun kırılmazlığına şartlanmıştım. Ama, geçen yıl, deniz seviyesinde 8.79 atlayınca, hem de faullü atlandığı için ölçülmeyen atlayışlanmdan birinde 9 metreyi geçtiğim için bütün DÜNYA REKORU Edwin Moses 400 m. engellide yeni bir dünya rekoruna kuşarken... (TcJefoto: AP/a.a.) nna göre, 1990 yılı çıkmadan, 100 metrede 9.75, yüksek atlamada 2.49'a ulaşılacak... Sporcularını kilo, yaş, boy orantılanna göre seçip yönlendiren Sovyetler'in bu tahminlerine karşılık, Ariel, uzun atlamadaki karamsarlığını başka dallarda tekrarlamıyor. Maratonun 2 saatin altında koşulacağını, yüksek atlamada 2.70'e ulaşacağını, 100 metrede de dünya rekorunun 9.5'e indirileceğini söylüyor. ÖTEKİ SPORLAR Spor Hekimleri Birligi Baska Okçulukta rekor var ama tesis yok FEZA TONAY İstanbul Okçuluk Ajanlığının ve Federasyonunun ilk kez bu yıl faaliyet programına aldığı TürkiyeAvusturya ikili okçuluk müsabakalan 4 gün süren yanşmalarla son buldu. Yeşilyurt Deniz Kulübü'nde yapılan yarışmalara ilgi büyüktü. Ülkemizde gelişme devresinde olan bu spor dalı TürkiyeAvusturya ikili karşılaşmalarıyla ilgili olarak İstanbul Okçuluk Bölge Ajaru Aydın Yolaç'la söyleşi yaptık. İstanbul'da okçuluk dalında faaliyet gösteren kaç kulübümüz var, yanşma alanlan nereleridir, yanşma için neden Yeşüyurt Deniz Kulübü'nü seçtiniz? Istanbul'da faaliyet gösteren sadece Yeşilyurt ve Beşiktaş kulüplerimiz var. Okçuluk yanşma alanları ise çok kısıtlı, hele hele yarışmalarınız futbol sezonuyla çakışıyorsa o yarışmadan vazgeçmek zorunda bile kalabilirsiniz. Kullanabildiğimiz İnönü Stadı bakımda olduğundan TürkiyeAvusturya ikili okçuluk karşılaşmalarını Yeşilyurt Kulübü'nün "Spor Bayramı" dolayısıyla bu kulupte yaptık. Yanşmalann amacı neydi, asıl amacına ulaştı mı? Yarışmaların amacı dış karşılaşmalarla Milli Takımı çalıştırmaktı. Geçen hafta sonunda gene bu sahada düzenlediğimiz adını 30 Ağustos Zafer Bayramı'ndan alan Zafer Kupası Yarışmalan'nın amacı ise Avusturya Milli Takımıyla yaptığımız çift fita yarışmalarından önce takım sporculanmızın eksiklerini görüp onları gidermekti. Nitekim Avusturya gibi okçulukta başarılı bir ülkeyle başabaş bir mücadele ortaya koyduk. Ancak sahanın deniz kenarında olması ve devamiı rüzgâr alması dereceleri engellediği gibi rekor beklediğimiz yanşlarda zaman zaman aksamalara yol actı. Rüzgânn durulduğu tek günde ise Tülin Cavh 60 metre atışlarında kendine ait rekorunu 302 puanla kırdı. Son olarak sonınlannız nelerdir? Birçok spor dalında olduğu gibi sorunlanmız antrenman sahası ve malzemesizlikten kaynaklanıyor. İstanbul kulüpleri Beşiktaş ve Yeşilyurt kendi sahaIarında diğer spor dallarından artan zamanlarda çalışıyorlar. Bölgenin tek antrenman sahası ise İnönü Stadı. Yapılan malzeme yardımları ise çok yetersiz. Yollanan birçok malzeme gümrük ve depolarda bekletilmiş olduğundan çok çabuk parçalandığı gibi sporculann sakatlanmasına da yol açıyor.BugünTJrki>e'de derece yapan her okçumuzun elinde kesinlikle iyi malzeme vardır. Herkese bu maketnelerden tedarik edildiği takdirde bu spor dalımızı, bizden ileri ülkcler seviyesine getirebiliriz. RASGELE Bergama Çanakkale üstünden Izmir'e gelirken, garip bir yol kavşağı görürsünüz. Bir yönü Bergama'yı gösterir. Döndük. Bizi Kleopatra karşıladı. "Hoşgeldiniz" dedi. Ilıcadan yeni çıkmış. Saçlan ıslak, elbisesi vücudunun şeklini almış. Gülümsüyor. "GUzcl, ne güzel olmuş". Yerin kulağı var. Ilıcaya giremedim. Müzenin önünden geçtim. Kent, Osmâ^ Bayatlı kokuyor. Yaratıcı kişiler unutulmuyor. Bergama'da iki tane Avcılar Kulübü var. Önce Bergama Avcılar Kulübü Başkanı İbrahim Vural'ı bulduk. Vural, atıcıların yakın tanıdığı Milli Trapçı. Bu yıl İstanbul'da yapılan Avrupa Kupası ve Balkan Şampiyonası Trap atışlarına katıldı. Vural'ın, daha doğrusu Bergama atıcılarının özel bir sorunu var. Atış sahası. Orman İdaresine baş vurmuşlar. Bir atış sahası istemişler. Yöneticilerin de yardımıyla, "Yer bulun size ayıralım" denmiş. Aramışlar, taramışlar, dere kenarında güzel bir yer bulmuşlar. Orman Bölge Şefliği'yle koruyucu önlemleri de taşıyan bir protokol yapmışlar. Gördüm. Orman Bölge Şefi Ahur Yetik ile Bergama Aycüar ve Atıcılar Kulübü Başkanı İbrahim Vural'ın imzalannı taşıyor. Bir süre sonrâ düzenlemek için gitmişler. Atış yeri kesilmiş odunlarla dolu. Geçen hafta yoktu. Bu nereden çıktı. Tekrar Orman İdaresi'ne koşmuşlar. "Nasıl olur? Siz yer bulun dediniz. Bulduk. Aramızda protokol yaptık. Şimdi depo olmuş." Orman Bölge Şefliğini'nin yanıtı ilginç."Depo yapmak için biz de böyle bir yer anyorduk. Çok elverişli olduğu için depo yaptık." Orman İdaresi, ormanların içini bilmiyor diyemeyiz. Unutkanlık. Atıcı arkadaşlann bir dilekleri var. Kaymakam'dan, Bölge Şefliği'nden. "Bir bölü RAİF EKTEM münü, ufak bir bölümünü bize temizleyiversinler yeter" diyorlar. "İkimiz de kullanınz. Kardeş, kardeş geçiniriz." Biz de rica ediyoruz. Bergama Kermesi'nin ünla atıcılanna gerekli yardımı yapalım. Bergamalı avcılar, malzeme pahalılığından ve kalitesizliğinden de yakınıyorlar. "Yasak avlanmalann, subaşı beklemelerin, projektörle çıkmanın bir nedeninin de malzeme pahalılığı olduğu" görüşünde birleşiyorlar. Köpekleri de hastaymış. Veterinerliğe iki yan yazmışlar, birinci yazıya "Aşı yok" diye yanıt gelmiş. İkinci yazı yanıtlanmamış bile. Kuduz neden kol geziyor. Anlaşılıyor. Ortak sorunlan yeri geldikçe değineceğiz. Yer bitti. Yücelman'ı kızdırmayalım. Bergama'dan aynhrken, güneş kavuşuyordu. Kleopatra "güle güle" dedi. Zeytin tanesi gibi iri, kara gözleri yaslı. Yüzyıllar öncesinden bakıyordu. El salladık. Rasgele....
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle