Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 EYLÜL 1983 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 Ozetle Neo Faşlst gerillalar ttalya polisi Milano kentinde öncekigece bir bara yaptığı baskın sırasında iki aşın sağcı kent gerillası ve bir aşırı sağ sempatiTjanı yakaladu ttalyan polisi, adlarını Gilberto Cavaüini ve Stefeano Soderini olarak açıkladığı kişilerin "Silahlı Devrimci Çekirdek " adtndaki Neofaşist bir örgütün önde gelen liderlerinden olduklannı belirtti. Aşırı sağcı teröristlerin, aynı zamanda Roma, MUano ve Pauda 'daki bir dizi cinayetten dolayı tutuklama emri çıkanlmış kişiler olduklan belirtildi. Bu arada Andrea Calvi adındaki "sempatizan" kişinin sorgulamasmm sürdüğü belirtildi. Papa: "Viyanablar sadece kendilerini değil, tüm Avrupa ve Hıristiyanlığı kurtardı" II. Jean Paui Türkierin 2. Viyana kuşatmasına çattı. "Le Matin" gazetesine göre Papa Hıristiyanlığa "savaşçı nıhunu" yeniden kazandırmaya çalışıyor. Dç Habeıier Servia Papa II. Jean Paul'ün Avusturya'ya yaptığı dört günlük ziyaret dün sona erdi. Papa Jean Paul dün Viyana Kuşatmasının 300. yıldönümü kutlamalanna katıldı, ayrıca 1950'li yıllarda komünizm aleyhtarlarının sembolü haline gelen bir Macar kardinalin de mezannı ziyaret etti. a.a'nm Viyana kaynaklı haberine göre, Avusturya ziyaretinin başında, Viyana'yı "Osmanlılann şiddetli saldınlanna karşı dayanan tek kale" olarak nitelendiren Papa, "Viyana'da sadece Viyana kenti değil, tüm Avrupa ve Hıristiyanlık alemi savunulmuştur" dedi. Önceki gün Viyana'da yaklaşık 20 bin kişiye hitaben yaptığı konuşraada Papa, "Yabancı işçilere esit ve özgürce insanlar olarak davranan ve kardeş olarak kabul edenlere cennetin kapıları açıktır" dedi. Aralarında Türk ve Yugoslavlann da bulunduğu topluluğa hitaben bir kilisenin balkonundan yaptığı konuşmada Papa II. Jean Paul, Avusturyalı ve yabancı işçilerden her türlü adaletsizliğe karşı birleşmelerini, işsizliğe karşı dayanışma içine gîrmelerini istedi. lşsizliğin hiçbir zaman kişisel bir yenilgi olarak kabul edilmemesi gerektiğini söyleyen Papa, "Sanayileşmiş ülkelerin işçilerinin sorunlan, Üçiıncü Dunya ülkelerinin harcanması pahasına çözumlenmemelidir" dedi. siirmesi için uzlaşma" çağnlannı birlikte kullanabildiği belirtiliyor. Polonya Kralı, III. Jean Sobieski Hıristiyan Avrupa'dan toplanan birliklerin başına geçerek, Viyana'yı kuşatan Osmanlı Sadrazamı Kara Mustafa Paşa'nın askerlerini dağıtmıştı. O zamanki Papa XI. Innocent Hıristiyan birliklerin komutasının III. Jean Sobieski'ye verilmesi için ısrar etmişti. "O halde" diye soruyor Le Matin " I I . Jean Paul Viyana z\yaretiyle, Polonyalıların tehlike karşısında diğer Hıristi>^n ulusların onderi olması gerektiğine mi işaret ediyor?" Papa'nın düşüncesinde Hıristiyanlık, artık Osmanlılardan gelmeyen, ancak gene de Doğudan gelen bir tehlikeyle karşı karşıya. Polonyalıların iyi bildiği, dolayısıyla da daha iyi direnebilecekleri (tıpkı 1683'te olduğu gibi) bir tehlike. Papa'nın, Batının, Varşova Paktı'nın topraklan içine en çok sokulmuş ve Çekoslovakya ile Macaristan'a birkaç kilometre uzaklıktaki Avusturya başkentine gelmesinin amacı 1683 yılında Papa XI. Innocent'ın başındahi dertlerin hâlâ var olduğunu göstermek mi? Eskiden olduğu gibi bugün de "inanç" bayrağını kaidırmanın Papa'ya düştüğünü hatırlatmak için mi? Le Matin'e göre II. Jean Paul'ün hareket noktası oldukca basit. Papa'nın hareket noktası Varşova Prag Viyana Budapeste hattının Katoliklerin dünyasını sınırlandığına işaret ediyor. Böylece Katolik bir Avrupa Birliği hatırasının belleklerde tazelenmesi gerekiyor. Bugün Polonya'dan Macaristan'a uzanan ve Katolik dünyaya engel teşkil eden bir hat var. Viyana ise tarafsız bir kent. II. Dünya Savaşi'ndan beri önemli banş görüşmeleri (örneğin SALT 2) hep bu kentte imzalandı. Eski savaşlar hakkında banşçıl sözler etmeye gelen bir Papa için tam bir banş yeri. Le Matin'e göre "Savunma" sorunlannı da akıllara getirebilecek bu ziyaret "sıcak sonbahar"da yer alıvor. Avusturya halkı Batı Almanya'daki banş hareketinden "etkileniyor. O halde akla gelen ilk sonı Papa'nın Banş Hareket inin yanında mı karşısında mı yer alacağı. Viyanaya ziyaret, Papa'nın "Banşın hizmetkân" rolünü üstlendiği anlamına mı geliyor? BUGUN ALİ StRMEN Dost mu düşman mı? Yugoslavya'ntn Serbia bölgesindeki Kopaonik dağı çevresinde cumartesi günü meydana gelen şiddetli yer sarsıntısı sonucu 200 kişinin evsiz kaidığı bildirildi. Richter ölçeğine göre 5.3 şiddetindeki yer sarsıntısının ölüme yol açmadığı, ancak 1980 yılından buyana Yugoslavya'da kaydedilen en şiddetli yer sarsıntısı olduğu vurgulandı. Yugoslavya 'da deprem Dünya olaylannı izlerken ilginç, ama ilginç olduğu kadar da çağdışı bir eğilimimiz var. Karşımızdaki kişilerin bizlere ya da sorunlarımıza yaklaşımlarına bakıyor ve ontara hemen damgayı yapıştırıyoruz. Damgamız siyah ile beyaz kadar birbirine zıt iki kavramdan oluşuyor: "Dost" ve "düşman". Eğer karşımızdaki kişi, kurum ya da ulusun yaklaşımlârı bizim görüşle'rimize uygun düşüyorsa ya da hiç de uygun düşmediği halde, biz öyle sanıyorsak, ona "dost" diyoruz. Yok eğer karşımızdakilerin görüşleri bizimkilere uymuyorsa ya da biz uymadığını sanıyorsak o zaman da hemen "düşman" damgasını basıyoruz. Gerçekte, bu davranışımız yalnızca dış dünyaya bakışta egemen olmuyor benliğimize, iç politikada da benzer bir eğılimin etkisi altındayız. Yıllar süren demokrası deneyimimizde bir türlü öğrenemediğimız husus, bızim gibi düşünmeyenlerin de yurtsever olabilecekleri gerçeğiydi. Türkiye'yı 27 Mayıs'a, 12 Mart'a, 12 Eylül'e getiren nedenlerin başında, kendimiz gibi düşünenı yurtsever, başka türlü düşüneni, hele hele karşıt görüşte olanı hain olarak damgalamak eğilimimiz yer almaktadır. İşin ilginç yönü, iç politikada olduğu gibi, dış politikada da, bu damgaları basmamıza neden olan yargılanmızın temelini oluşturan maddi olaylarda da yanıldığımız oluyor. Zaman zaman diyaloğa girmeyi uzun süre kabul etmediğimiz kişilerle karşılıklı oturup konuşunca, ayrıntıdaki bazı ayrılıklar, düşüncenin dile getirilmesindeki biçem farkhlıkları dışında, özde pek de âlâ, o bir türlü konuşmak istemediğimiz kişiyle yakınlıklarımız olabildiğini görüyoruz. Dış poiitikada da, bizim için önemli konularda aynı doğrultuda düşündüğümüzü sandığımız ulus ya da yönetımlerle hiç de aynı doğrultuda olmadığımızı anlamamız için TürkAmerikan ilişkilerinin abartılmış balayı döneminden sonra, inönü'nün Johnson'a yazdığı mektubu ve daha sonra ABD'nin Türkiye1 ye uyguladığı ambargoyu beklememiz gerekti. PAPA II. JEAN PAUL Dinle siyaseü biriikte gölüriiyor VVashington'un Ege konusunda alacağı tavır bizi hemen "ABDYunan dostu" demeye itebıliyor. Oysa bilmemiz gerekir ki, ABD ne Yunan dostu, Türk düşmanı, ne de Türk dostu. Yunan düşmanı. Bugünlerde, bu dostluk ve düşmanlık konusu yeniden bütün yoğunluğuyla gündemdedir. F. Almanya'nın içinde bulunduğu ekonomik bunalım karşısında, yabancı ışçiler sorununu ele almış olması, hele hele bu ülkenin kamuoyunun sağ, hatta uç sağ kesiminde, Türkler konusunda somutlaşmış bir yabancı düşmanlığının boy atması, "geleneksel dost" "eski silah arkadaşı" Almanların bırden bire, birer "Türk düşmanı" haline dönüşmelerine yol açtı. Bu arada, F. Almanya'daki sağ koalisyonun Yabancı işçiler Danışmanı Bayan Liselotte Funcke'nin, koalisyonun uç sağ kanadını oluşturan, içişleri Bakanı Zimmermann'a karşı çıkışları basınımızda birincinin Türk dostu, ikincinin de Türk düşmanı olarak nitelendirilmesine yol açtı. Bir çok yurttaşımız ve hatta hepimizi çok yakından ilgilendiren bir konuda bir kez daha fazlaca basitliğin sığ ve pis sularında debelenip duruyoruz. Strauss'un sağ kolu Zimmermann Türk düşmanı değildir. Bu hazretin bir zamanlar Türkiye'de egemen olan kendi görüşü doğrultusundaki bazı politikacılarla nasıl ıçli dışlı olduğunu, Strauss'un F. Almanya'daki uç sağdaki Türk militaniara nasıl kol kanat gerdiğini bıliyoruz. Öte yandan, Bay Slrauss da, Bay Zimmermann da yalnız Türklere değil, Yahudilere de, zencılere de, Araplara da pek iyi gözle bakmamakta, onlar ile üstün Almanlar arasında büyük farklıhk olduğunu düşünmektedirler. Bay Zimmermann yalnız Türklere değil, F. Almanya'nın uluslararası düzeyde üne ve saygınlığa ulaşmış, Nobel Ödülü kazanmış yazarlarına, Gunther Grass ile Heinrich Böll'e de iyi gözle bakmamaktadır. Bay Zimmermann'a göre, Böhl kokuşmuş bir kültürü yayan bir haindir. Görülüyor ki, Bay Zimmermann'ın tutumunu basit bir Türk düşmanlığıyla açıklamak yanlıştır. Bayan Funcke'nin Türk dostluğuna gelince: Bayan Funcke bir liberal olarak konuya Türk, Yunan, Yugoslav ayırımı yapmadan ilkesel olarak eğılmektedir. Liberal düşüncesinin sonucu olarak da, Funcke yabancı işçilerin kullanıldıktan sonra buruşturulup atılan kâğıt mendıl durumuna düşürülmemesi gerektiğini, onlara içinde bulunduklan toplumla bütünleşme şansı verilmesi gerektiğini ileri sürüyor. Tüm bu gerçekler doğrultusunda dönüp hep aynı yanlışa düşmeyelim ve insanları, kuruluşları ya da ulusları salt dost ve düşman diye kalıplara ayırmayalım. F. Almanya'da olan olaylara bakarak da, tüm Almanlar arasında genellemelere gitmeyelim. Unutmayalım, orada "Türkler dışarı!" diye haykıran ırkçılar olduğu gibi, bizim işçilerimizin sorunlarına, kendı düşüncelerinin kaçımlmaz geregi olarak. bızden daha fazla eğilip sahip çıkanlar da var. JŞorveç Kadınlar Universitesi Norveç'te yalnız kadmlann okuyabüeceği bir "Kadınlar Universitesi" kuruldu. Bir grup Norveçli kadının oluşturduğu vakıf tarafından kurulan üniversitenin, gelecek yaz döneminde derslere başlayacağı bildirildi. Profesör Berit Aas, üniversiteye kaydolan tüm kadınlara, "niteliklerine bakılmaksızın"yüksek eğitim olanağı sağlayacaklannı beHrterek, deneme niteliğindeki ilk lönem dersUriyle aynı zamanda, "^geiecekte açılabilecek bölümlerKonuşmasının sonunda kendıle ilgili bir ön hazırtık " yapılmış sini dinleyen yabancı işçileri olacağım belirttL Türkçe, Hırvat dilinde ve Slovence selamlayan papa, "Bu benim Türkçe konuşmayı ilk deneyişim. Türk işçi kardeşlerim, soylediklerim pek anlaşılmasa bile, umanm beni anlamışlardır" dedi. LE MATİVİN YORUMU Sovyetler, BMTde uçak kararını veto etti Güvenlik Konseyi'nde, Giiney Kore uçağının düşiirülmesini kınayan karar tasarısını Sovyet temsilcisi geri çevirdi. Yunanistan, AET'nin Sovyetler Birliği'ni kınamasını engelledi. Tayland'da Âeroflot biirosu bombalandı. NEW YORK (Ajanslar) NATO'nun 16 üyesinden 12'si, yarından itibaren Güney Kore uçağının düşürülmesini protesto için Sovyet Hava Yolları (Aeroflot) uçaklannı 15 gün süre ile kabul etmeyecekler. NATO'nun bu kararına Türkiye, Yunanistan,Fransa ve Ispanya katılmıyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde önceki gece, Sovyet hava sahası içinde bir Güney Kore uçağının düşürülmesinin kınandığı bir karar tasansı Sovyetler Birliği'nce veto edildi. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Perez de Cuellar'ı, içinde 269 kişi bulunan Güney Kore Hava Yollan'na ait uçağın geçen 1 eylulde Sovyetlerce duşürulmesi olayı hakkında soruşturma açmaya çağıran karar tasarısını SSCB'nin yanısıra Polonya da reddetti. Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesinden biri olan SSCB'nin vetosu karar tasarısının geçersiz kalmasına neden oluyor. 4 ülkenin çekimser kaidığı Güvenlik Konseyi oylamasında tngiltere, Fransa ve ABD de dahil 9 ülke tasarı lehinde oy kullandı. SSCB, önceki gece sunulan karar tasarısını veto ederek Birleşmiş Milletler'in kurulmasından bu yana 116. kez veto hakkını kullandı. Birleşik Amerika ise şimdiye dek 36 kez veto hakkını kullandı. YUNANtSTAN Yunanistan, Avrupa Ekonomik Topluluğu Bakanlar Konseyi'nin bir gün süren toplantısında Güney Kore uçağını düşüren Sovyetler Birliği'nin kınanmasına karşı çıkarak batının Moskova'ya karşı başlattığı protestoya AET'nin de topluca katılmasını engelledi. AET Dışişleri Bakanlannın önceki gün Atina'da yapılan toplantısında topluluğun dönem başkanı Yunanistan, Polonya ve nükleer silahlar konusunda da diğer üyelerle anlaşmazhğa düştü. Bakanlar toplantı sonunda, geçen 1 eylülde Güney Kore uçağının düşürülmesinden üzüntü duyulduğunu ifade eden ılımlı bir bildiri yayınla^rak olayın soruşturulmasını istediler. Ancak SSCB'nin adını anmadıkları gibi sorumluluk yüklenmekten de kaçındılar. Toplantıya başkanlık eden Yunan Dışişleri Bakanı Yannis Haralambopulos, sorunun geçen hafta Avrupalı meslektaşları tarafından ve NATO içinde yeterince müzakere edildiğini ileri sürerek konuyu yeniden gündeme getirmek istemediğini söyledi. Polonya'ya karşı AET'nin daha yumuşak bir siyaset izlemesi ve ABD füzelerinin Batı Avrupa'ya yerleştirilmesi işleminin 6 ay ertelenmesi yolundaki Yunanistan önerisi de diğer üye ülkelerin bakanlarınca reddedildi. ÂEROFLOT BÜROSU BOMBALANDI Tayland başkenti Bangkok'da Sovyet Hava Yolları Aeroflot'un bürosuna önceki geceyarısı atılan el bombasının can kaybına yol açmadığı, ancak hafif maddi hasara neden olduğu açıklandı. Polis orta derecede patlama gücüne sahip M26 tipi el bombasının önceki geceyarısı Bangkok'un ticari merkezinde yer alan Aeroflot'un bürosuna yerleştirildiğini açıkladı. Güvenlik guçlerinin Âeroflot bürosu ile Sovyet Büyukelçiliği çevresindeki korumayı sıklaştıracakları öğrenildi. Güney Kore yolcu uçağının düşürülmesine karşı, Uluslararası Pilotlar Federasyonu'nun aldığı karar uyarınca, Moskova seferine çıkmayan pilotlann sayısı her geçen gün artıyor. Normal dönemde NATO ülkelerinden Moskova'ya toplam 27 ticari uçuş yapılırken, bunların sayısı bugün 13'e inmiş durumda. CrcucVnin ekonomik paketi ...... s ttalya'da bir süre önce sosyalist lider Bettino Craxi*nin başkanlığından kurulan hükümet, ilk ekonomik paketini açıkladı. Hükümetçe kamu harcamalannda öngörulen kesinti çerçevesinde işçi emeklilerinin haklannı büyük ölçüde zedeleyen önlemler hazırlandığı bildiriliyor. Hükümet tarafından yapılan açıklamada, 1984 bütçe yasa tasarısı çerçevesinde en yüksek ücret alan işçilerin emekli haklannda, 1.25 milyar dolarlık kesinti öngörüldüğü belirtildi, Bu arada, konu ile ilgili olarak gazetecilere bilgi veren Çalışma Bakanı Gianni de Michelis, söz konusu kesintinin yanısıra sağhk hizmetleri ve diğer alanlarda öngörulen kısıtlamalann sonucu 1984 yılında kamu sektörünün finansman gereksiniminde 3 milyar dolarlık indirim sağlanabileceğini savundu. Papa'nın Türkierin Viyana Kuşatmasını kaldırmalarının 300. yıldönümünde Viyana'ya gitmesi, II. Jean Paul'ün Hıristiyanlığa savaşçı ruh kazandırma çabalarından biri olarak yorumlanıyor. Fransi2 Le Matin gazetesinde çıkan bir yorumda Papa II. Jean Paul'ün, "Savaşçı bir Hıristiyanlık nıhu" yaratma çabalarıyla "Dünya üzerinde banşın hiiküm F. Almanya'da nükleer santralde bomba bulundu OFFENBURG (a.a.) Federal Almanya'da Radyasyon Ölçüm Merkezleri'nden ikisi ile bir nükleer enerji santralında patlamaya hazır 4 bomba bulundu. Güvenlik görevlileri, olayın sorumluluğunu, "Kötii Huylu Çocuklar" adlı bir örgütün ustlendiğini ve şimdiye dek böyle bir örgütün varlığından kimsenin haberdar olmadığını söylediler. Şilfde yönetim daha da sertleşiyor SANTİAGO (SL».y Şili askeri yonetimi, ülkede hükümet aleyhtan gösterilerin beş günden bu yana devam etmesi nedeniyle, yeni güvenlik önlemlerine başvurulacağını duyururken, muhalefet çevreleri General Augusto Pinochet'in izlediği siyasetin üikenin daha da bölünmesine yol açtığını söylediler. Önceki gun ulkenin bir çok kentinde hükümet aleyhtarı gösteriler yapılması üzerine Içişleri Bakanı Sergio Jarpa, Devlet Başkanı Pinochet ile görüştu ve güvenlik yetkilileri ile alınacak yeni önlemleri kararlaştırdı. Alınacak önlemlerin nitelikleri henüz açıklanmadı. Pinochet yönetiminin işbaşına gelişinin 10. yıldönümü nedeniyle başkent Santiago'da protesto gösterileri yapılmıştı. Bu gösteriler sırasında çıkan çatışmalarda iki kişi ölmüş, çok sayıda insan da yaralanmıştı. Böylece, geçen perşembe günü yapılan "Yonetimi Protesto" gününden bu yana ölenlerin sayısı 10'a ulaştı. Protesto gösterilerini düzenleyen beş rjartiden oluşan "Demokratik İJtifak" önceki gün bir bildiri yayınladı. Bildiride "Yönetimin ekonomi politikası iflas etmiştir. İşsizlik, açlık ve bunalım gittikçe artmakta, sosyal ve siyasal kutuplaşmaya yol açmaktadır. Ülkenin karşı karşıya olduğu sorunlara banşçıl bir çözüm bulmak giderek imkansız hale gelmektedir. Pinochet'in izlediği politika, ülkenin giderek daha çok bölünmesine yol açıyor" dendi. "Demokratik tttifak"ın bildirisini okuyan ittifak başkanı ve eski Dışişleri Bakanı Gabriel Valdes, "Yönetimin, halen yüriirliikte olan güvenlik önlemlerini askı>a almasını >a da tamamen kaldırmasını bekliyorduk. Bunun aksine, yeni önlemler gelirilecekse bu sorunu çozrne>e değil, kanşıklıkların daha da biiyümesine >ol açar" dedi. Valdes, demokrasiye dönüş için kesin bir tarihin belirlenmemesi halinde Içişleri Bakanı Jarpa ile görüşme masasına oturmayacaklarını da tekrarladı. SonudVde idanı Somali Ulusal Güvenlik Mahkemesinin, devlet dairesinde çalıştıkları süre içinde hırsızlık yapan iki görevlinin kurşuna dizilerek idam edilmesine karar verdiği bildirildi. Resmi Mogadishu Radyosu 'nun haberinde, iki görevlinin Balıkçılık Bakanlığı'nda çalıştıkları süre içinde, bakanlığa ait 50 bin dolarlık malzemeyi çalmak suçundan ölüm cezasma çarptınldığı belirtildt HepatitB aşm yapımcıları sanık sandalyesinde Siroza ve kansere yol açan HepatitB virüsüne karşı kullanılan aşınm AIDS hastalığının taşıyıcılığını yaptığı öne sürülüyor. Dış Haberler Servisi Asya ve Avrupa'daki her beş kişiden birinin taşıyıcılığını yaptığı HepatitB viriisü her sene binlerce kişinin ölümüne yol açıyor. Bu virüse yakalanan kişilerin karaciğeri zayıf düşürerek siroz ya da kanserin oluşabileceği uygun bir oftam haline geliyor. HepatitB virüsüne karşı geliştirilen bir aşı olan Anti HepatitB veya Hevac B ise AİDS hastalığının taşıyıcılığını yapmakla suçlanıyor. 1975 yılında Fransız Viroloji Enstitisü'nden Prof. Philippe Maupas'ın HepatitB'ye karşı geliştirdiği aşı, büim dünyasının zaferi ve Fransa'nın ilaç sanayiinin gelir kaynağı oldu. 1981 temmuzunda Viroloji Enstitüsu'nün sınai kolu olan Pastör Üretim Enstitüsü (IPP) aşınm piyasaya sürülmesinde yetkili kılındı. Aynı sıralarda bir Amerikan firması da benzer bir aşıyı piyasaya sürmeye hazırlanıyordu. Ancak Amerikan firmasının kısa süreli bir gecikmesi IPP'nin 50 kadar yabancı ülkeyle aşınm ihracı için anlaşma imzalamasına olanak sağladı. HevacB adıyla pi^saya sürülen bu aşı HepatitB virüsüne yakalanmış kişilerin kanından üretiliyor. HepatitB virüsünün antigen (Hbs) bir yüzeye sahip olması onun enfeksiyon sonrasında hastanın vücudunda kalmasına yol açıyor. Bu antigen sağlıklı bir kişiye şırıngalandığında ise hastalığa karşı bağışıklık kazanıhyor. 1981 sonuna kadar IPP Amerika'dan plazma talep etti ve 1982'de bu plazmaları satın alarak kullanımına geçti. Aynı dönemde Amerikan araştırmacılan genellikle eşcinsellerin yakalandığı ve AIDS (Bağışıklık Sisteminin Bozulması) adı verilen bir hastalık üzerinde inceleme yapıyordu. Açıklanamayan bir ateşle başlayan bu hastalık, hastanın devamlı kilo kaybetmesine, aşırı derecede öksürmesine yol açıyor. Bunun yanı sıra koltukaltı, boyun ve kasıklardaki bezler aşın derecede irileşiyor, deri üzerinde lekeler oluşuyor. Hastalığın son devresinde ise hasta pek yaygın olmayan bir zatürree türüne yakalanıyor. Deri üzerindeki lekeler ise habis urlara dönüşüyor. Önceleri hastalığa eşcinsellerin kullandığı uyuşturucu maddelerin içindeki zehirli bir maddenin neden olduğu sanıhrken, 1982 ilkbahannda bu hastalığa yakalananların yüzde 70'ini eşcinsellerin, yüzde l'ini hemofililerin, yüzde 5'ini Haitililerin, yüzde 10'unu damardan uyuşturucu alanların, yüzde 6'sını ise, hiçbir gruba sokulmayanların oluşturduğu anlaşıldı. AIDS'e neden olan etkenler hakkındaki tutarlı bir hipoteze göre, bu hastalığa kan ya da sperm yoluyla taşınan bir virüs yol açıyor. Bu da Anti HepaiteB'nin AIDS'in taşıyıcılığını yaptığı tezinin ıleri sürülmesine neden oluyor. Tezi savunanlar, Anti HepatiteB'nin bu taşıyıcılığı plazma aracılığıyla gerçeİdeştirdiğini söylüyorlar. Fransa, olayın aydınlanması için "Ulusal Saglık ve Tıbbi Araştırmalar Enstitüsü" aracılığıyla ulusal bir araştırma programı başlattı. Araştırma sonuçlarının kesinleştirilmesi beklenirken, aşının kullanımı da geçici olarak askıya alındı. Bu arada bir yandan aşınm kullanılmaması halinde HepatitB'nin doğuracağı sakıncalar, diğer yandan ise AIDS tehlikesi bulunması, araştırmacılan güç bir seçim yapmaya zorluyor. Amerikan plazmasının AIDS taşıyıcı bir niteliğe sahip olup olmadığı konusundaki görüşler ise şoyle: • Dünya Sağhk Örgütü'nden Prof. Maynard, "Amerika ya da Afrika plazmasının kirli olduğu söylenemez. Kanda çeşitli virüsler bulunabilir, bu noktada önemli olan arıtma tekniklerinin yeterli olup olmamasıdır" dedi. • AIDS üzerinde araştırma yapan Prof. VV'illy Rozenbaum da bu hastalığın salgın değil ama yaygın bir hastalık olabileceğini öne sürüyor. Boruların kturkU BORU/İZOCAM borularda ısı kaybuu yakıt israfını dmduran Ortak uçak yapacaklar Ortak biryolcu uçağı yapmaya karar veren Endonezya ve Ispanya, üretilecek uçağın bir modeüni hazırladılar. Her iki ülkenin uçak şirketlerinin admı taşıyan "CASA" ve 'Nurtanio^ dan oluşan CN235 kodlu uçağın 3438 yolcu taşıyacak kapasitede olduğu belirtildi. \ANMAZ ÇÜRÜMEZ KKILMAZ birtearitmaddeskfir. İletişim Teknolojisi Uluslararası îletişim Teknolojisi konulu konferans, Japonyanın başkenti Tokyo'da başladı. Japonya Posta Hizmetleri Bakanı Tokutaro Higaki tarafından açılışı yapılan konferansa 16 ülkeden, 600 delege katılıyor. Birleşmiş Milletler 1983 dünya iletişim yılı çerçevesinde düzenlenen konferansta, kitle iletişim araçlarında ulaşılan yeni teknolojik aşamalar başta olmak üzere, iletişimle ilgili konuların ve sorun'artn tartışılacağı bildirildi. Boru Izocam tasarruf demektir. Boru Izocam işçilikten 25 misli tasarruf sağlar. Yakıttan yarı yarıya varan bir tasarruf sağlar. Fire vermez. Kalınlığı zamanla dağişmez. Asitlere mukayimdir. Sonsuz ömürlüdür. Borularda paslanma ve çürümeye yol açmaz. 250'C'ye kadar kullanılabilir. Oış çapı 21 mm.'den (1/2") 267 mm.'ye (10") kadar bütün borular için çeşitli kalınlıklarda Boru Izocam çeşitleri mevcuttur. (Daha kalın çaplı Borulzocam ihıiyacınız için özel sipariş verebilirsiniz.) ( n Resmi tescilli marka Irak Etandart Irak'ın Fransa'dan Exocetfüzeleri yerleştirilmiş 5 adet süper Etandart uçağını bu hafta sonunda alacağı açıklandı. Fransız hükümetine yakınlığıyla bilinen Le Monde gazetesi, tran 'm petrol ihraç etme gücünü kırmak için Irak'a yapılan yardımla Fransa 'nm üç yıldır devam eden Körfez savaşında "caydıncılık dengesini" yeniden kurmayı amaçladığım öne sürüyor. Bankabr cad.Turkeli han kat:3 KaraköyIstanbul Izocam'ın Teknik Danışma Bürolorı her an ucretsiz olarak emrinizdedir. Istanbul 143 50 50 Ankara : 26 80 89 Izmir: 13 48 59 Bursa : 12 470 Adana : 22 980 Trabzon 23 98 EŞCİNSELLERİN GÖSTERİSİ Ne»» York'ta AIDS'e karşı mücadele edilebilmesi için fon a>rılmasını isteyen eşcinseller.