Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER şıyor ve "sessiz sessiz kanını döküyordu" (Bu da Talât Paşa'nın sözüdür). KİMDİ BU İNSAN? "Türk Askeri" Batılı yazarlar, politikacılar ve tarihçiler için bir "muamma"dır bugün de. Akıl erdiremedikleri, kendi şablonlarına sığmayan bu sorunu bir türlü çözememişlerdir. Batıda çizilmiş Türk askeri portresi tutarsız ve anlamsızdır. Kimine göre O '"yemeden yaşayan" bir insandır. Ve "eğer yiyecek ekmeği olsaydı çoktan Sofya'daydı". Kimi daha da bilgiçlik taslar: "200300 mermi, bir maiara su ve acımış yağda kavrulu bir kaç peksimetle, bir mitralyozun kendisini vaadedilen cennete götüresiye kadar yerinde rruhlı" kalabilen kişi " l e Soldat Turc"tür. Mareşal Fevzi Çakmak'ın "Encyclopedia Britannica"dan aldığı bir başka tanım daha: Yarı aç yarı çıplak büyük bir sebat ve tahammül göstererek imkânsız bir işi başarabilen ordu. Daha fantazice yazanlar onu yeniliğe ahşamayan bir kitlenin eşantiyonu saymışlar, iyi kötü her emre başeğen tutumu üzerinde durmuşlardır. Bu fikirlerin sahipleri hep yabancı. Bizimkilerden burada söz etmiyorum. Belirtmek istediğim şu: Batılılar çoğu zaman cahillikle cesurluğu eş anlamda benimsedikleri için, değer yargılarında ve ileriye dönük tahminlerinde gerçekçi olamamışlardır. Anlamadıkları, anlayamadıkları belki de anlayamıyacaklarıkolu kanadı kırık bir devlet kadrosu içinde dipdiri bir savaşım gücünün, hesapları altüst ederek ortaya çıkması ve davasını savunabilmesidir. Ve şimdi Atatürk konuşuyor: "Askerlerimizin biraz çıplak, yırtık elbise ile bulunması hiçbir vakit bizim için bir şeyn (ayıp) teşkil etmez. Bana Fransızlar, elbisesiz askerlerin çete olduklarından bahsettiklerî zaman, hayır onlar çete değildir, bizim efradımızdır dedim. Üzerlerindeki üniformadır dedim ve bunu Fransızlar mânidar bir cevabı kâfi (yeterli bir yanıt) buldular. Binaenaleyh elbisesiz olsun, köylü elbiseli olsun, yeter ki onları mahallinde istihdam edelim (kullanalım) ve gayei mukaddesimize vasıl olalim" (1920). Ve bu olgu yalnız parayla ölçülmez: "Efendiler, para vardır veya yoktur, ister olsun ister olmasın, ordu vardır ve olacaktır" (1922). KUMAR MIYDI BU? özellikle 1. Dünya Savaşı'nda bunca insanı ateşe sürmek kimine göre bir kumardı. Hele Cumhuriyetin ilk yıllannda böyle düşünmek herhalde Ittihatçılardan farklı düşünmeyi kanıtlamak için olacak moda idi. Basın toplantılarında Atatürk'e sorulan "sualler" dendi. "...Ahmed'i ne için harcadıgımızı bir söyleyebilsek, onunla ne kazandığımızı bu anaya anlatabilsek, onu övündürecek bir haber verebilsek... Fakat biz Ahmed'i kumarda kaybettik!" Falih Rıfkı Atay'ın insanları ve olayları bir çırpıda mahkum eden çarpıcı üslubu ile vardığı yukanki yargıda biraz acele davrandığı apaçık. Bu nefis tablonun etkisinden kurtulmak da kolay değil. Atatürk'e göre, zamanın hükümeti büyük savaşa girmeye mahkumdu. Er geç bu savaşa girilecekti. Çünkü müsellah bitaraflık (silâhlı yansızlık) durumunda olamazdı. Bunun için maddî kaynaklardan yoksundu. Fakat "harbe giriş"te zamanlama yanlışı yapmıştır. Bunda da Enver Paşa'nın sorumluluğu çok büyüktür. Böyle bir savaş muazzam bir ordunun çok büyük bir kısmını yutmuştu. Elde çözülmemiş sorunların bir ahtapot gibi kıstırdığı kırık dökük bir Anadolu ka'mıştı. Bu sefer akbabalar gün doğdu sanarak "artık öldü" diye hastanın başına yeniden üşüştüler. Türkiye'nin oluş tohumlarını içeren bir atılım daha. Başkumandanın gözlemi şudur: "Asırlardanberi Türkiye'yi idare edenler çok şeyler düşiinmüşlerdir. Fakat yalnız bir şeyi düşünmemişlerdir: Türkiye'yi". Atatürk devam eder: Bütün dertler Türkiye'yi Türkiye'nin dışında düşünmekten doğmuştur. lstiklâl Savaşı artık sonundadır. Dumlupınar Zaferi parıldamaktadır. Son vuruş İzmir'e doğru 26 Ağustos 1922'de başlar. Emperyalistlerin " oyuncak kurşun askerleri Yunan ordusu"nu temizleme hareketinin başlangıcıdır bu. Bu sefer Mehmetler ne Irak çölünde, ne Galiçya'dadır. Kent kent, kasaba kasaba İzmir'e doğru koşmaktadırlar. 26 Ağustos'ta düşman cephesi yarılmış, Afyonkarahisar geri alınmıştır. Tam 370 km.lik bir bayrak yarışı, onbeş gün ya sürecek ya sürmeyecektir. 9 Eylül 1922 cumartesi günü Mürsel Paşa'nın 1. ve 2. süvari birlikleri İzmir'e bir saat sonra girmek üzeredirler. Ve bir olay. îzmir'de Topaltı semtinde Dolaplıkuyu mahallesinde oturan onaltı yaşında Ali oğlu Musa bir buçuk yıldır annesine gizli gizli diktirdiği Türk bayrağını yangırt kulesine çekti ve kente giren atlıları helecanla selâmladı. Askerler de onu selâmladılar. Ülkenin her köşesinden her an bir bilinç filizi fışkırıyordu. Böylesine filizlenmeleri yılda bir gün değil, belki de her gün anımsamak ve anmak gerek. Tarihin bir döneminde o taze ve diri güç Atatürk'le kaynaşınca dünyayı yerinden oynatmıştır. Türkiye'yi, Irak çölünde değil, Türİciye'de düşünmenin zaferini kutluyoruz her 30 Ağustos'ta. 30 AĞUSTOS 1983 Irak çölünden Dumlupınar'a Son vuruş, İzmir'e doğru 26 Ağustos 1922'de başlar. Emperyalistlerin oyuncağı Yunan ordusunu temizleme hareketinin başlangıcıdır bu. Bu sefer Mehmet'Ier ne Irak çölünde ne Galiçya'dadır. 30 Ağustos zaferiyle kentleri, kasabalan kurtararak İzmir'e doğru koşmaktadır. Prof. TARIK ZAFER TUNAYA Londra'da tmparatorluk Savaş Müzesi'nin (Imperial War Museum) salonlarında Orta Doğu'nun 1. Dünya Savası'ndaki oluşumunu gösteren sergiyi geziyoruz. Yakın tarih belgelerle, krokilerle, fotoğraflarla, savaştan kalma eşyalarla ve savaşı canlandıran sahnelerle sergileniyor. Adım başında Ingilizlerle Türkler karşı karşıya. Gezmeye gelenlerin büyük çoğunluğu ortaokuldan başlayarak öğrenci grupları. Akın akın geçmişi öğrenmeye, gencecik kafalarını şartlandırmaya geliyorlar. Onlara tarihi bugünün kuşağı istediği biçimde sunuyor. MİLAS VE IRAK ÇÖLÜ! Sergi özenle hazırlanmış. Tarih sanhesinin o zamanki aktörleri fotoğraflanyla, el yazılanyla oradalar. Bir vitrin dikkatimi çekti. Tam donanımıyla elinde silahı bir tngiliz askeri. Çevresinde iç çamaşırlanndan dolaklarına, kunduralarına, katkat elbiselerine, çikolata, peksimet, çayına kadar tüm gereksinimleri bir bir, gramajlarıyla konmuş. Kocaman ve kanh bir biftek dilimi de tabloyu tamamlıyor. Yer yer Türk askeri de var. Ama onun böyle şeyleri yok. Ayağındaki çarık bile fazla. Çiinkü çoğu zaman kundurası da yoktu. KüçUk bir pano üzerinde birkaç er mektubu. tyice yaklaşırsanız birinde şu adresi okursunuz: "Bağdat vilâyetinin Irak çölünde Kırkbeşinci Fırka'nm Yüzkırkikinci Alayı'nın Üçüncii Taburu'nun Birinci Böliiğii'nde Gökseke Karyeli Hacı'nın Molla Hüseyin'e mahsustur". Milas'tan postalanmış. Bir daha, bir daha okudum. Ilgimi anlayan çok nâzik müze yöneticisi, "Bizde bunlardan bir dolu var" dedi. Arşiv kitaplığında önüme getirilen büyük bir kutuyu galiba ilk açan ben oldum. Hep bu tür belgeler. "Ibrahim Efendizade Arif Efendi Matbaası 1322" basılı küçük boyda kur'anlar. Sayfaları dağılmış. Askerlik cüzdanlan, kimileri kese içinde ince sicimle sarılı. Ve hâlâ 69 yıl sonra sanki terli ve buruşuk. Etrafı mda insanlar harıl hanl çalışıyor, yazıyorlar. Herhalde gözlerimdeki bir tuhaf, bir garip buğuyu farketmediler. tlginç bir durum daha. Bu belgenin kısmen Ustünde Sadrazam Sait Halim Paşa'nın Alman "sefiri kebiri" ile imzaladıkları andlaşmanm Fransızca, el yazısıyla metni var. Sultan Reşad'ın Sadrazamı temsilci atama yazısıyla beraber. Yazının son satırları: "...Murahhasımızın kendisine verdiğim talimat dairesinde icra edeceği müzakerat ve ukudu kabul ve tasdik eylemeyi taahhüt ediyorum. Buna binaen imza ve zflrine mührü hümayunurau vazettim. 2 Ağustos 1914". Bu anlaşma imzalandığı için Milas'h Molla Hüseyin Irak çölündeydi. KAYNAĞA İNEBİLMEK Bu anlaşma gereği, iki milyon sekizyüzbin kişi askere çağrılmıştı. Bu anlaşma gereği Harbi Umumi'nin en büyük ordusu olarak Kafkas, ıran, SinaFilistin, Hicaz, Yemen, Çanakkale, Romanya, Galiçya, Makedonya cephelerinde ve kesimlerinde durup dinlenmeden savaşmıştır. Dahası da var. Bu ordu savaşa girdiği zaman bir yorgunlar ordusuydu. Trablusgarp, Balkan savaşları yenilgiyle kapanmıştı. Arnavutluk, Yemen isyanları çok yıpratıcı olmuşlardı. Ülkenin en verimli bölgeleri yitirilmişti ve nihayet Osmanlı tmparatorluğu gerileme sürecinden parçalanma dönemine girmişti. Her şeyini "Iğneden ipliğe kadar dışardan getirmeye mecbur" (Bu cümle Kara Kemal Bey'e aittir) bu ülkede, dağ gibi zorluklara rağmen Milas'lı Molla Hüseyin'ler, Biga'lı Mehmet Çavuş'lar, daha niceleri düşmana kök söktürüyorlardı. Bu ülkede, bu Anadolu'da hâlâ dinç ve güçlü bir "şey" vardı. Can çekişen geçici kadrolardan ayrı dipdiri bir kaynak. Savaşa sürüldüğü zaman bu insan deposu umulmaz, inanılmaz niteükte milyonlarca Mehmetçik yaratabiliyor, eski "müesseseîer" birer birer yıkılırken, o bir süreklilik sağlayabiliyordu. Savaşta üstün bir yetenekle çarpı Daha ucuz... daha çok kitap için okuıiararası zorunlu dayanışma: KİTAP KULUBU Türkiye'nin neresinde olursanız olun, Bilge Kitap Kulübü'ne üye olun! Kulüp üyesi olmanın sayısız avantajlarından... hizmetlerinden yararlanın. Arayıp da bulamadığınız, bulup da pahalı diye alamadığınız her türlü kitap en kısa sürede, en uygun fiyatla elinize ulaşacak. Kitapçı kitapçı dolasmadan... bütçenizi zorlamadan... posta ücreti ödemeden! Periyodik olarak gönderilecek ücretsiz bülten ve açıklamalı kataloglar sayesinde yayın dunyasının nabzını elinizde tutacaksınız. Uzman Kurul'ca seçilecek "Ayın Kitabı "nı önce siz okuyacaksınız. Bılge Kitap Kulubu Valı KonağıCad 73'2 Nışantaşılstanbul Tel 148 22 04141 51 24141 51 25 Bıtge Kitap Hu/ubu Bı/ge Basın Yaym Uagıttm ve Pazartama A Ş ye att bir kuruluslur Ayrmtılı bılgı ıçm aşagıdakı kuponu kestp yollayımz Adınız.Soyadınız: Mesleğiniz : Adresiniz : Yaşınız : HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD OKURLARDAN Çalışan eşler ayrılıyor mu? 25.6.1983 tarih ve 18088 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan devlet memurlarının yer değiştirme suretiyle atanmalarına ilişkin yönetmelikte onbinlerce devlet memuru, ya eşlerinden ayrı yaşayacak, ya da eşlerden biri çaltştığt işinden ayrılmak zorunda kalacaktır. Şöyle ki: ilgili yönetmeliğin (B) özür grubu bölümünün 14. ~ ~ maddesinde tayin isteyebilmek için eşinin Devlet Personel Dairesi kurulması hakkmdaki yasaya tabi bir kurumda memur statüsünde çalıştığını görev yeri belgesi ve nüfus kağıdı örneği ile belgelendirmesi perektiği belirtilmiştir. 5« durumda eşi devlet memuru olmayıp serbest meslek ve özel sektörde sigortalı olarak çahşanlar eş durumundan tayin yaptıramayacaklar, dolayısiyle eşlerini işinden ayırmak zorunda kalacaklardır. Günümüzün ekonomik koşullarını düşünürsek, bu yönetmelik onbinlerce aileyi bunalıma iteceği gibi, işsizlik büyük boyutlara ulaşacaktır. tlgililerin bu durumu düzeltip, daha adil bir çözüm bulacakları inancındayım. korkusu, akademik çalışmaların heyecanı bizleri son derece psikolojik duruma soktu. Bu psikolojik heyecan ve bunalımla imtihanlara girip birçok dersten başarılı olurken, tek dersten başarısız olduk. tlgililerden isteğimiz, eylülde veya daha başka bir zamanda bir sınav hakkı daha tanmmasıdır. Dileğimiz, ülkemizin ekonomik ve mühendislik çalışmalarının yanında bir an önce yer +almak. J Hava Yolu Taşımacılığı Özellikle İkinci Dünya Savaşından sonra hava taşımacılığı büyük aşamalar yaptı. Kültür ülkelerinde insanlar, politikacı ya da ekonomi adamı, diplomat ya da sıradan yurttaş gezginler, hava yolculuğundan vazgeçemiyorlar. Zira, hava yolculuğu, zamandan en verimli biçimde yararlanmayı sağlıyor. En hızlı trenle on saatte ulaşılan bir yere kırk dakikada uçabiliyorsunuz. Jules Vferne'in "80 Günde" başarabildiği dünya çevresi dolaşımını 3040 saatte yapıyorsunuz. Kaza oranları da öteki yolculuklara göre çok düşük. Fakat, dünya siyil havacılığmın büyük bir sorunu var. Kırk dakikada ulaşılan hava alamyla şehir arası uzaklığını en aza indirebilmek piste ayak basan yolcunun kısa sürede şehre ulaşmasını sağlamak. Bundan ötürüdür ki, iniş ve kalkışı dikey yapabilecek uçakları servise sokabilmek için çalışmalar yapılıyor. Kilometrelerce süren pistte yol aldıktan sonra halkalar çizen bir yükselişle havalanabilen uçakları kullanımdan kaldırmak çalışmaları yıllardır sürdürülüyor. fngiliz Rollce Roys fabrikasının özel alanında bu tip uçakları deneme yapılırken göreli dörtte bir yüzyıl geçti. Fakat helikopter yükselişine benzer dikey havalanış yapabilecek Jet uçakları, gerçekleşemedi. Bundan ötürü, daha başka yollar deneniyor. Kimi Amerikan hava yolu işletmeleri yolcularını alandan Newyork'un göbeğinde bir otelin terasına helikopterle taşıyorlar. Amma şimdilik en önemli uygulama, havaalanı yerini iyi seçmek. Alanın yerini seçerken, iklim koşulları açısından olduğu kadar şehre yakınlığı açısından da titizlik gösteriyorlar. Bizim pek çok aksak yanları olan hava taşımacılığımızın en önemli iki alanından biri Esenboğa bu konuda olumsuz bir ömektir. Şehre uzaklığı bir yana, son on yılda pek çok uçak kazasına neden olmuştur. Ankara'nın havaalanı yeri seçilirken, Esenboğa'nın olumsuz yanları gözardı edilmiştir gibi geliyor. Havaalanı seçiminde olumsuz örneklerin en yenisi DalamaıV dır. Ege'ye turist gidip gelişini kolaylaştırmak amacıyla yapıldığı ileri sürülen Dalaman havaalanı, Muğla ilinde Devlet üretme çiftliği topraklarında gerçekleştirilmiştir. İl merkezine uzaklığı 120 kilometredir. İki saatlik otomobil yolculuğu için 6000 lira ödemek gerekir. Sadece Muğla'ya deöil, turizm çenneti diye öğülen Datça, Marmaris, Bodrum, Fetniye gibi gözde yerlere ulaşabilmek için taksiye yüklüce bir para ödemek zorundasınız. İstanbul'dan Dalaman'a 4045 dakikada ve 7000 lira ödeyerek ulaşılır. Fakat havaalanından Datça'ya,7D0metre yükseklikte ve bol dönemeçli geçitler aşarak yaklaşık üç saatte varabilmek için taksiye 9000 lira ödemeniz gerekiyor. Havaalanına uzaklığı yaklaşık 220 kilometre olan Bordum için daha da çok para ödeyeceksiniz. Zira, Devlet üretme çiftliginin ülke tarım ekonomisine katkısı yok bilinip yapılmış beton pistler ile gezginlerin varacağı yerler arasında (Nİarmaris'te şehir dışında yolcu indiren otobüsleri saymazsak) ulaşım aracı olarak sadece taksi çalışmaktadır. Ne Havaalanları Genel Müdürlüğü, ne taşımacı THY Genel Müdürlüğü böyle bir gereksinme duymamaktadır. Dünyanın hiçbir kültür ülkesindehavayolcusuşehirlere 100200 kilometre uzak bir çiftlik topraklarında eli böğründe bırakılmaz. Haftanın belirli gün ye saatlerinde Muğla, Marmaris, Datça, Bodrum arasında otobüs işletmek olanak dışı diyebilirler mi? Üretme çiftliginin verimli toprakları hangi varsayımlarla havaalanı pisti olarak kullanılmıştır, bilemeyeceğim. Fakat yöre insanları, Gökova'yı her bakımdan çok daha uygun, diyorlar. Havaalanı Gökova'da yapılsaydı il merkezi Muğla'ya sadece otuz kilometre bir yolculukla ulaşılacaktı. Marmaris, Datça ve Bodrum yolculukları da bugünkü sürenin yarısına inecekti. OraItlar bu söylediklerinin doğruluğunu kanıtlamak için bir de örnek veriyorlar. İkinci Dünya Savaşında İngiliz uçakları orayı kullanırdı, diye. Bizde hava yolcusunun karşılaştığı bir güçlük daha var. Kalkış saatinden erken gelen yolcular, valizini bırakacak yer bulamıyor. Zira bagaj servisi uçuştan az önce açılıyor. Büfe, ya da restoranda oturmak isteyenler bağajlarını birlikte taşımak zorunda. Yoksa, geçenlerde Yeşilköy'de geciken uçağı beklerken valizlerini bir köşeye bırakıp restorana giden Isviçreli turistin durumuna düşerier. Valizleri antiterör öniem gereği preste ezilir. Oysa hiç bir ülke, istasyon, ya da havaalanında yolcuları elde valiz saatlerce dolaşmaya, ya da belkemeye zorlamıyor. Geçen yıl İtalya'da istasyonun emanet bölümünde bomba patlaması sonucu pek çok insan öldüğü halde. Bir gözlem daha. Yaz biterken saatler 'Yaz saati' diye bir saat ileri alındı. Buna hemen uyan THY iç hatlar planı uçuş saatlerini birer saat ileri aldı. Böylece sözgelişi 20.45 uçağı 21.45'te kalktı. İstanbul'a vanp bagajların dağıtılması saat on biri buldu. Sonunda taksi darlığı başladı. Çoğu yolcu geceyarısı hâlâ yollardaydı. Havayolu işletmeciliği güç iş. Titizlik, üstün tekniğin temposuna ayak uyduran hızlı ve soğukkanlı bir kafa yapısı gerektiriyor. En önemlisi, havayolu işletmeciliğine saygı duymayı gerektiriyor. '4Lİ """~ '*"• "t* ~'t Bir ştnav, hakkı daha verilsin Bizler tek dersten gelecek yıla kalmış bitirme durumunda olan bir grup öğrencileriz. Uzun bir eğitim döneminden sonra hiç ara verilmeden peşpeşe süren imtihan dönemine girdik. Vizelerin AHMET ZEkf "''• A tTÜ Maden Fakültesi öğT, Istanbul / Belediye: Halk otobiislerinde ayhk kart uygulaması mümkün değil Gazetenizin 5 Temmuz 1983 tarihli nüshasında yayınlanan "Halk otobüsleri ve öneriler" başlıklı yazı incelenmiştir. Özel halk otobüsleri Istanbul Belediyesinin denetimi altında ve belediyece belirlenmiş hatlarda ulaşım hizmeti görmektedir. Yönetmeliğe göre, halk otobüslerinin ücretleri t.E.T.TMin çalıştığı hatlarda, belediye otobüsleri ücretine eşit l.E.T.T'nin çalışmadığı hatlarda ise 5 lira fazlası ile 35 lira olarak belirlenmiştir. Halk ' ** otobüslerinin özel kişiler" tarafından işletilmesi nedeniyle belediye rasumunun tek bir elden ahnması mümkün olmamaktadır. Bu nedenle halk otobüslerinde ayhk kart uygulaması mümkün değildir. KAYA CANER Basın Yayın ve Turizm Müdiir V. GAYRİMENKÜLÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI ILGAZ İCRA MEMURLUĞUNDAN Sayı: 1983/109 Satılmasına karar verilen gayrimenküller: a) llgaz tapusunun 2.11.1981 tarih cilt: 95 sahife: 86 sıra: 2 de kayıtlı. Yenimahalle Nuzlakaşı mevkiinde 4600 M2 yüzölçümlü tarla. 333.33.T. TL. muhammen bedelle, b) Tapunun 2.11.1981 tarih cilt: 95 sahife: 86 sıra: 3 de kayıtlı Yenimahalle Nuzlakaşı mevkiinde 919 M2 yüzölçümlü tarla, 333.333.TL. muhammen bedelle, c) Tapunun 2.11.1981 tarih cilt: 95 sahife: 86 sıra: 4 de kayıtlı aşağı mahalle Nuzlakaşı mevkiinde 919 M' yüzölçümlü tarla, 333.334. TL. muhammen bedelle. d) Tapunun 11.5.1982 tarih cilt: 96 sahife: 46 sıra: 4 de kayıtlı Yenimahalle Çukurpare mevkiinde 3500 M ! yüzölçümlü bahçeli ev ve 3'ainr, 5.000.OOOr(Beşmilyonlira) muhammen bedelle satılarak paraya çevrilecektir. Gayrimenküller belediye imar planı dışındadır. Ev ve ahırlarda su mevcut olup gayrimenküller ziraat arazisidir. 1 Gayrimenküllerin birinci satışları 18192021/10/1983 Salı, Çarşamba, Perşembe ve Cuma günleri saat: 14.0015.00 arasında ayrı ayrı llgaz İcra Dairesinde açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin %75 ine ve rüçhanlı alacaklıların mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa ençok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 2831/10/1983 ve 12/11/1983 Cuma, Pazartesi, Salı ve Çarşamba gunleri saat: 14.0015.00 arasında ikinci arttırmaya çıkarılacaktır. Bu arttırmada da rüçhanlı alacaklıların alacağını ve satış masraflarını geçmesi şartıyla ençok artırana ihale olunur. 2 Arttırmaya iştirak edeceklerin tahmin edilen kıymetin %10'u nisbetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Dellaliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 lpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin ( + ) bu gayrimenküller üzerindeki hakları hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgelerle 15 gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi taktirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen müddet içinde ödenmezse IİK.nun 133. maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve %10 faizden alıcı ve kefilleri mesul cutulacak ve hiç bir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği taktirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatım kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 1983/109 sayılı dosya numarasıyla memurluğumuza başvurmaları ilan olunur. 17.8.1983 ( + ) llgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın 23648 Dr. MASUME ÇÖL Dahiliye Müıehassısı Osmanbey Halaskârgazi Cad. No: 182 Kat: 1 (Pangaltı Akbank yanı) Mü. Tel.: 147 47 93 Ev Tel.: 573 91 06 ANMA Sevgi dolu insan, canım babam < J f A 1001 FAHRİ ÇELİK'İ bir yıl oldu yitirdim. Bitmeyen özlemin, büyüyen sevgin ve yavrun olmanın onuruyla sana senin gazetenden sesleniyor, ellerinden öpüyorum, babam. YAVRUN ortur turizm sunar & rtYATIA.RI SfHCEtUH. rvTHirr MARMAK>S î i/ 10 «Un 9 geca ntr Cun.a kosln nareket TAM P A N S I V O N & KLİNİK DENEYİM İLE TAMAMEN KANITLANMIŞ YENİ " B A I K A L 2 " ÜROLOJİ ÜNİTESİ'NİN TARTIŞILMAZ HÜNERLERİ CERRAHİ MUDAHALESİZ idrar yolu hastalıklarının kırılması, bertaraf edilmesi ve yok edilmesi için " BAIKAL 2' c 9 4* MARÎJ < " M.ANV* • L A A D D İ N OTEL r.M.T^ssmnntk 4kl}liik «MAM «uuıa ö ı e l otoDUJ, Ortur Ikraınlan, jervıs ve ve'fli flyatlarımua dahlldlr. 8«rt>aıos Bulvarı, 35/5 Be»lkt»5 T.I.1611O74 İSTANBUL 161 82 26 • 161 22 81 Tlx : 26105 oror 337 51 07 TÜRK HAVA YOLLARI A.O.DAN Ortakhğımız Bursa Satış Müdürlüğü hizmetlerinde kullanılacak olan 1 adet otobüs kapalı zarf usulü ile kiralanacaktır. Haftada asgari 10 sefer yapacak olan otobüsün sefer ücreti 5.500* TL olup, yıllık toplam tahmini bedel 2.860.000rTL.dır. Konuya ilişkin geçici teminat miktarı 114.400rTL:dır. Kapalı zarfla verilecek teklif mektupları en geç ihale tarihi olan 06.09.1983 günü saat 14.00'e kadar Istanbul, Şişli Abidei Hürriyet Cad. Vakıf İş Hanı B Blok Kot.3 de bulunan THY A.O. Alım ve Satım Kunılu Başkanlığına verilecektir. Şartnameler yukanda belirtilen aynı adresten ve Bursa Satış Müdürlüjünden sağlanır. I Böbrek taşları dırek olarak ultrasonık tıtreşimlerın etkisiyle parçalara ayrılmaktadır. Şayet bir böbrek taşı idrar yolu adarlarınca sıkıca tutulmuşsa, taşın ayrılmasını sağlayarak, elektrohidrolık şoklarla cıdarlar zorlanmadan kurtarıjır. »Çabuk değişebılen aletlerie küçükboy lithotrıptorlar ( böbrek taşını çıkaran alet ) idror yolu cidar'arında bir ıncinme olmaksızın sabil ve hareketli taşların parçalanmasını sağlar. Uygun x ışını TV perde üniteleri ile teçhız edılmiş her ürolo/i klıniğı veya hastane bölümünde kullanılabilir. "BAIKAL 2" "BAIKAL2" ünitesi'nin Temel özellikleri : Lithotriptor Çapı,mm 31 Lithotriptor uzunluğu, mm 600.0 Taşları parçalama süresi, s 560 Ener/i kaynağı (Eiektrik) " 220V,50. Hz Dalgalı """ Akım girişlefi ile Verilen enery'i mıktan, w 500 Ağırlığı, kg 60 • Nüfus Cüzdanımı, ehliyetimi, sigorta ve banka kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. ZEYNEP ORKUN. Ortakhğımız 2490 sayılı yasaya bağlı değildir. DiyaiDq IEKDNOMİDE ^3.Sayı yeni Bankalar Kanunu eki ile birlikte... Abone için: istanbul : 166 81 11 167 03 56 167 77 56 Ankara : 18 17 65 • gMEDEXPORT 31, Ul. Kakhovka, 113461 Moscovv, USSR. Tel. 1210154 Teleks 411247 MEDEX SU, 411951 MEDEX SU