25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet KentKoop Genel Başkanı Karayulçın: Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik TUrk Anonim Şirketi adına Nadir Nadi, • Genel Yayın Müdurü: Hasan Cemal, Müessese Müdüru: Emine Uşaklıgü, Yaa Işleri Müdüru: Okay Gönensln, • Yazı lşleri Müdur Yardımcısı: Ahmel Korulsan, Haber Merkezi Müdüru: Yalcın Bayer, Sayfa Düzeni Yönetmeni: Ali Acar. TAKVtM 30 Ağustos 1983 îmsak: 5.33 Güneş: 7.22 Temsilciler: ANKARA: Yalçın Dogan, 1ZM1K: Hikmet leuıutaya, AL»AIN/\: Mehmet Mercan, • Servıs Şe/Jeri: tstanbul Haberleri: Selahattin Güler, Dış Haberler: Ergun Balcı, Hkonomi: Osman Ulagay, Yurt Haberleri: Barbaros Gençak, Kültür: Aydın Emeç, Magazin: Yalçın Pekşen, Spor Danışmanı: Abdülkadir Yüeelman.Düzeltme: Refik Durbaş, Araştırma: Şahin Alpay. İdare: 183335, • tzmir: Halit Ziya Bulvarı No: 65/3, Tel: 254709131230 • Adana: Atatürk Caddesi, T.H.K. Işhanı Kat 2/13, Tel: 1455019731 • Basan ve Yayan: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Türk Ocağı Cad. 39/41, Cağaloğhı, tst. PK: 246İst. Tel: 5209703 Telex: 22246 öğle: \4.14 ikindi: 17.57 Akşam: 20.46 Yatsı: 22.22 Batıkent projesi örnek alıııırsa koııııt sorunu çözümlenebilir ANKARA (THA) KentKoop Genel Başkanı Murat Karayalçın, Batıkent projesinin model olarak almmasıyla TürkiyeL de konut sorununun çözümlenebileceğini söyledi. THA muhabirinin Batıkent projesi ve Türkiye'deki konut sorununun çözümlenmesine ilişkin •sorulannı yanıtlayan Karayalçın: "Biz Batıkent olarak Türkiye'de ilk defa bu kadar biiyük bir iiretime geçtik. Konut işi arazi, malzeme, işgüctt, sermaye, teknik eleman, mevzuat ve bilgi birikimi gerektirir. Türkiye'de bunların hepsi fazlasıyla var. Bu yüzden konut sorununun çözülmesi kolaydır. Konut sorunumuz Batıkent projesi model olarak alınırsa çözümlenebilir" dedi. Kanyalçın daha sonra devletin sadece sözünü tutmasını beklediklerini belirterek şunları söyledi: "Bugüne kadar inşaatı dp"am eden 6 kooperatifimiz için toplu konut fonundan 900 milyon lira almanuz gerekirken, sadece 60 milyon lira alabildik. Biz KentKoop olarak sermayemizi ortaklanmızdan, Avrupa Iskan Fonu'ndan karşılıyoruz. Batıkent Türkiye'nin milli prestijidir. Devletin bu konuya yardımcı olnıası gerekir. Biz 130140 kişiyle 9 bin konutu tamamlamak üzereyiz. Bu sayı önümüzdeki yıl 1111 bin 500'e çıkacak." ÜÇ SACAYAĞI PROJESİ Konut sorununun çözümünün bir sacayağı şeklinde düşünülerek çözümlenebileceğini savunan Murat Karayalçın, bu konuda şöyle konuştu: "Konut sorunu üç ayaklı bir sacayağı düşünülerek çözümlenebilir. Birinci ayak sivil toplum örgütlenmesidir. tkinci ayak belediyelerdir. Üçüncü ayak da merkezi httkümet.Sivil toplum bu iş için örgütlenir, belediye aracı olarak kendi görevlerini yerine getirir ve merkezi hükümet de üzerine düşen görevi yerine getirir. Özel sektör de bu projede yapıcı yani müteahhit olarak görev almalıdır. Konut sektörü tekelleşmeye müsail değildir. Burada devlete, özel sektöre, belediyeye herkese yer vardır." Konut sektörünün kalkınan ekonomiler için çok yararlı olacağını savunan Karayalçın, inşaat sektörüne göre, konut sorununa önem vermeden kriz atlatan Ulkenin bulunmadığını söyledi. Karayalçın "başlatılmış projelerin tamamlanması, hiç olmazsa rayına oturtulması şart. Türkiye'nin kalkınması bundan geçer" dedi. Batıkent'in başarıya ulasmasının en önemli faktörünün ortakların denetimine açık olmasını gösteren Murat Karayalçın, "devlet de bizi periyodik olarak denetlemeli. 6 ayda bir denetlesinler. Bugüne kadar sadece iki defa denetlediler" dedi. Batıkent'in Ankara'nın kira, hava kirliliği ve ulaşım sorununa büyük bir çözüm getireceğini savunan Karayalçın, sözlerini şöyle tamamladı: "Yıllık 5 bin konut için kredi aiabilirsek, Batıkent'i 10 ydda tamamlanz. Batıkent'in tamamı 60 bin konut ve içinde yaşayacak olanların sayısı 300 bin. Bu da 300 bin kişinin Ankara'dan buraya gelmesi demektir ki, bu yolla Ankara'nın ulaşım ve hava kirliliği büyük ölçttde çözümlenir. 60 bin konut da, bu sayıda evin Ankara'da boşalması demektir. Bu hem kiralık ev çoğalması ve tıetn de buna bağlı olarak kiraların ucuzlaması demektir." Lech VValesa: Bütün gözler yine üzerinde Kanser araştırmalarında yeni bir dönem Dış Haberler Servisi Ingiliz ve Amerikah bilim adamlannın birbirlerinden bağımstz olarak yürüttükleri araştırmalarda elde ettikleri bulgular kanser araştırmalarında yeni bir dönem başlatıyor. Fransız "Le Monde" gazetesine göre, Ingiltere'de yaymlanan araştırma sonuçları, kanseri doğuran nedenlerin anlaşılmasında bilim adamlarına yeni ufuklar açıyor. Uzun yıllardır sürdürülen araştırmalarda sağlıklı hücrelerin kanserli hücrelere dönüşmesine neden olan özel genlerin varlığı ortaya çıkarılmıştı. "Kanserli genler" adı verilen bu katılım faktörleri, hucrelerin çekirdeklerinde bulunan nükleik asitteki bir takım değişmelerle ortaya çıkıyordu. Bugün kanser genlerinin 22 türü biliniyor. İlk defa bazı virüslerde rastlanan kanser genlerinin başka birçok canlı türünde de bulunduğu araştırmalarla belirlenmiş durumda. Bu nedenle bilim adamları bu genlerin canlı türlerinin gelişiminde önemli bir rol oynadığını düşünüyorlar. O halde geriye normal bir hücrenin kanserli bir hücrereye dönüşmesi süreci içinde bu genlerin oynadığı rolün açıklığa kavuşturulması kalıyor. 1982 kasımında bu konuda önemli bir adım atıldı: 2 Amerikan araştırma ekibi, hucrelerin yapısını ve işlevlerini belirleyen " D N A " adh kimsayal molekül zincirinde meydana gelen belirli bir değişikliğin sağlıklı bir hücrenin kanserli hücreye dönüşmesi için yeterli olduğunu kanıtlamıştı. Bugün araştırmalarda elde edilen sonuçlar farklı ve bu mekanizmaların sanıldığından daha karmaşık olduğunu ortaya koyuyor. Ingiliz "Nature" Dergisi'nde yayınlanan araştırma sonuçlarına göre birbirlerinden bağımsız olarak çalışmalar yürüten 2 Amerikan ve bir İngiliz araştırma ekibi ortak bir sonuca vardılar. Araştırmacılar, normal hucrelerin kanserli hücrelere dönüşmesi için en az iki genetik sürecin zorunlu olduğunu belirtiyorlar. Sağlıklı bir hücrenin kanserli hücre haline gelmesi için iki genin kanserli gen haline gelmesinin zorunlu olduğu belirtiliyor. İngiliz ekibinin fare hücreleri üzerinde yaptığı araştırmalarda da aynı sonuç elde edildi. Le Monde,bu araştırma sonuçlarının hücre biyolojisinde çok önemli adımlar atılmasına neden olacağmı ancak laboratuarda elde edilen bu bulguların kanser tedavisinde henüz kullanılamayacağım belirtiyor. JaruzelskiPolonya'nın en güçlü adamı Polonya'nın ve Doğu Blokunun ilk bağımsı/ sendikası olan Dayanışma, 1980 Gdansk grevleriyle doğdu. İ ye sayısı kısa bir sürede 10 milyona çıkan sendika, Polonyalıların ülke si>asetinde etkin rol almak konusunda kararlı olduklarını gösteriyordu. Da>anışma'nın düzenledigi grevler ve güsleriler 1981 aralığında ilan edilen sıkıyonetime rağmen sürdü. Polonya'da hamle sırası Dayanışma'nın SELAHATTİN ERKANLI Polonya hummah bir hazırhk içinde. Bağımsız sendika kurma hakkının elde edildiği 31 ağustos 1980 Gdansk grevlerinin yıldönümü nedeniyle yarın düzenlenecek kutlama gösterilerinin, Jaruzelski yönetimini protesto eylemlerine dönüşmesi bekleniyor. Dayanışma yanlıları, tam üç yıl sonra yine Gdansk'ta bağımsız sendika hakkını yeniden elde edebilmek amacıyla gösteri ve grevlere hazırlanıyorlar. Polonya'da 1980 ağustosu muhalefetin doruğa çıktığı dönemdi. Bağımsız sendika kurma hakkını elde eden işçilerin eylemleri, hızı azalarak da olsa günümüze kadar sürdü. 1981 yılının 13 aralığında ilan edilen sıkıyönetim, işçilerin ve Polonya toplumunun diğer kesimlerinin bağımsız örgütlenmelerini ortadan kaldırmıştı. Sıkıyönetim döneminde binlerce muhalif tutuklanmış ya da gözaltına alınmıştı. İşçilerin Gdansk grevleriyle elde ettikleri haklar, üç yıl içinde ellerinden alınıyordu. Polonya'da bağımsız sendika kurma hakkı nasıl bir mücadele sonunda elde edildi? Bağımsız sendikalar neyi temsil ediyordu? Önümüzdeki günlerde gerçekleşmesi beklenen grevler ve gösteriler bu soruları bir kez daha PARIS'ten Benzinin 3 lira indirilmesi Fransa'da olay oldu Fransa'da "iğneden ipliğe" herşeyi satan 450 büyük mağazaya sahip olan babaoğul Leclerc'ler, sahip oldukları jşletmelerde benzinin litresini piyasafiyatının 3 TL(10 centimes) altında satınca ortalık birbirine girdi. Fransa'da süper benzinin rafineriden çıkışfiyaîı1,82 Fransız frankı, bir litre benzin için ödenen vergi miktarı ise 2,28 frank. Giderlerden sonra, dağıtıcılara litre başına yaklaşık 0,43 frank kalıyor. Ancak, bu rakamın 0,13 frankı ulaşım vedepolama masraflanna gidiyor. Geri kalan 0.30 frank ise, satıcının litre başına net kârını oluşturuyor. Benzin istasyonları 1973 yılında çıkarılan bir kararname gereğince benzinin litresinde 10 centimesden fazla indirim yapamıyorlar. Bu uygulama gereğince benzinin litresi hemen her yerde 4.94 Fransız frankına satılıyor. (Yaklaşık 150 TL.) Ancak, babaoğul Leclerc'lerle birlikte bazı büyük mağaza yönetimleri "az kâr, çok satış" ilkesinden hareketle, benzinin litresini 10 yerine 20 centimes daha ucuza satmağa başladılar. "Kuruşun hesabını yapan" Fransızların ucuz benzin satan mağazaların önünde yığılmasıyla başgösteren "benzin olayı" çok çabuk gelişti ve "3 TL.'lik indirim" toplumsal bir olay olup çıktı. Fransa'daki 39000 benzin istasyonunun çok büyük kısmı ciroları zayıf, küçük işletmeler. Bu nedenle benzini de fazla bir indirimle satmalarına pek olanak yok. İşte, diğer bazı büyük mağazatar kararnamenin öngördüğü 3 TL. yerine 6 TL. indirim yapınca, ilk ayaklananlar bu küçük işletmeler oldu. Doğruca saycılığın yolunu tutup, "haksız rekabef'e karşı önlem alınmasını istediler. Hükümet de, karşıtlarınca "aracılar" olarak nitelenen küçük benzin istasyonu sahiplerini destekledi. Hattâ enerji işlerinden sorumlu müsteşar Jean Auroux, babaoğul Leclerc'lerle bir iki büyük süper mağazanın petrol ithal yetkisini kaldırdı. Bu önlemin'pratik bir değeri yoktu. Çünkü zaten bu büyük mağazalar benzini kendileri ithal etmiyor, büyük petrol firmalarının temsilciliğini yapıyorlar. Ama jestin, hükümetin "küçüklerden" yana olduğunu bildiren politik mesajı vardı. Hükümet taraf tutunca, bu sefer de, ucuz benzinden yana olan "Tüketiciler Derneği" ortalığa fırladı. Dernek, kararnameyle benzin fiyatlarını belirlemenin "serbestrefcabef"anlayışına, dolayısıyla "Ortak Pazar"\" oluşturan Roma Antlaşması'na aykırı olduğunu ileri sürdü. Fransız tüketiciler bununla yetinmeyip Fransa aleyhine, Luxembourg Avrupa Adalet Mahkemesi'ne dava açtılar. Ancak, dava yıl sonundan evvel sonuçlanamayacak. Tüketiciler, büyük mağazaların diğer küçük istasyonlardan 3 TL.'lik daha fazla indirim yapmasının. bir araba sahibine yılda 300 frank (yaklaşık 9000 TL.) kazandıracağını belirtip, hükümeti eleştirmeğe devam ediyorlar. Komünist Parti de Tüketici Derneği'ni destekliyor. Amatıükümeti eleştirenler sadece araba sahipieri değil. Sağ muhalefet de bu olaydan pay çıkarıp, iktidarı tutarsızlıkla suçladı. "Biryandan hükümet enflasyona savaş naraları atıyor, bir yandan da ucuza satılan mallartn satışını durduruyordu." Sol ideologlar ise olayı "ideolojik" bir yaklaşımla ele aldı. "Sosyalist bir iktidar, aracıdan başka birşey olmayan küçük benzin istasyonlarını koruyordu. Hem "aracıdan" yana ol, hem "sosyalist" ol, bu mümkün değildi." Otomobil sahiplerinin çıkarlarını korumak amacıyla yayınlanan Auto Defense Dergisi Müdüru Francis Rongier ise daha ağır suçlamalarda bulundu. Müdüre göre olaylar sadece basit bir fiyat kırma olayı değildi. Uluslararası petrol şirketleri birbirlerine elense çekiyorlardı. Ama şaşırtıcı olan kendini sosyalist olarak niteleyen bir hükümetin bu anlaşmazlıkta bazı petrol şirketleriyle işbirliği yapmasıydı. Bütün bu gürültü patırtı arasında, hükümetle ucuz benzin satan büyük mağaza sahipieri, geçici bir "ateşkes" imzaladı. Ve babaoğul Leclerc'ler ve diğerleri, hükümetten 1973 kararnamesinin gözden geçirileceğine dair söz alınca "indirimli satışa" son verdiler. Ama benzin olayı şimdilik küllenmiş gibi görünse de, Avrupa toplumlarının olaylara nasıl yaklaştığını ve çıkarlar sözkonusu olunca "3 TUnin bile" nasıl toplumsal bir boyut kazanacağını belirten güzel bir örnek oldu. Gdansk anlaşmasının önemli maddeleri Polonya hükümetiyle işçiler arasında çetin bir mücadeleden sonra imıalanan Gdansk anlaşmaları, işçiler için büyük bir tafer anlamına geliyordu. Bu anlaşmayla işçiler bağımsız sendika ve grev haklarını kazamyorlardı. 31 ağustos 1980 tarihinde imzalanan anlaşmanın önemli maddelerini şöyle sıralamak mümkün: • Resmi sendikalar işçi sınıfının özlem ve isteklerini karşılayamamıştır. • Bu nedenle yeni işçi sendikaları kurulması zorunludur. • Ortak grev komitesi bağımsız ve kendi kendini yöneten yeni sendikalarm gündeme getiriyor. Bu soruların cevapları, Polonya'da 1970'li yıllardan itibaren şiddetlenen iktidarmuhalefet çatışmasında y atıyor. kurulmasını kararlaştırır. Polonya Anayasası'na bağlı kalmayı tercih eder. Yeni sendikalar siyasi bir parti değildir ve sosyalizmin temel ilkesi olan üretim araçlarımn kamu mülkiyetinde olmasma dayanır. Yeni sendikalar Komünist PartVn'm ülkedeki öncü rolünü onaylar. • Hükümet üç ay içinde sansürün kaldırılması amacıyla bir yasa tasarısı hazırlayacaktır. Sansür ancak devlet güvenliği, askeri konular ve uluslararası çıkarlarm sözkonusu olduğu durumlarda uygulanacaktır. • Hükümet dinsel kuruluşlann haberleşme araçlanndan yararlanmalarım sağlayacaktır. ta Gdansk, Gdyiana ve Sczecin kentleri olmak üzere, birçok yerde grevler düzenlediler. Gdansk grevleri güvenlik güçleri tarafından zorla bastırıldı, çatışmalarda ona yakın işçi, güvenlik kuvvetlerinin açtığı ateş sonucu öldü. Bu kanlı olaydan altı yıl sonra yine benzer bir nedenle yeni gösteriler ve grevler düzenledi. muhalefet. Gösteriler yine kan' tşçilere grev hakkı tamnacaktır. • Grev komiteleri işçi temsilciliklerine dönüşebilir. • Yeni sendikalar işçilerin yaşam koşullarını ilgilendiren devlet kararlannı eleştirme hakkına sahiptir. • Yeni sendikalar ayrıca ulusal gelirin çeşitli alanlara bölünmesi, yatırım politikası gibi konularda gerçek bir eleştiri hakkına sahip olacaktır. • Hükümet işçi ücretlerini enflasyonla orantıh olarak artırmayı da kabul eder. Ayrıca konut yapımt hızlandınlması, yeni çocuk yuvalan açılması konularında anlaşmaya varılır. lı bir biçimde bastırıldı. Muhalefet, artan baskılar karşısında birleşmeye zorlanıyordu. 1976 yılında işçi komiteleri oluşturuldu. Ancak hükümet işçi komitelerinin liderlerini tutukladı. 1977 yılında, ilan edilen aftan yararlanarak çıkan liderler, yeni bir örgüt kurdular. "Toplumsal Özsavunma Komiteleri" (KOR) adını alan bu örgütün kuruculan überal ve solcu aydınlar, bazı Ka MEHMET ALTAN KOR Olayı 1970 yılında hükümetin gıda maddelerinin fiyatlarını arttırması, Ülkedeki huzursuzluğu artırdı. Hükümetin fiyatları artırmasını protesto eden işçiler, baş tolik din adamlarıydı. KOR'ur 23 kurucusu arasında ülkenir önde gelen ekonomistlerinder Dr. Edvvard Lipinski, yazaı Jerzy Andrejewski, sosyolog Ja cek Kuron, oyuncu Malina Mi kalajska yer aldı. KOR, "Robotnik" (işçi) adl bir gazete çıkardı. Bir süre son ra KOR, 110 imza taşıyan "De mokratik Hareket Bildirgesi"n yayınladı. Bildirgede, "toplum sal bunalıma yurttaşların hakla nndan mahrum bırakılmalannıı yol açtıgı" belirtiliyor ve "inanc konuşma, toplantı, çalışma hak larının tanınması; eğitim, sendi kal ve bilimsel alanlarda özgüı lük sağlanması" isteniyordu. Polonya hükümeti, muhalefe tin çıkışı karşısında KOR'un lı derlerini tutuklama yolunu seç ti. Ancak KOR tüm baskılar rağmen faaliyetini sürdürdü Hükümetin baskıları, bir yanda da Katolik Kilisesi'nîn sert tef kilerine yol açıyordu. Kilise, Hi kümeti "Konuşma özgürlüğün baskı altına almakla" suçlad Kilise temsilcileri 1979 yılınd KOR Iiderleriyle yapılan bir toı lantının ardından "Polonya Hi kümeti'nin baskıcı uygutamali nnı" ve "Ülkede yaşanan buni lınun ancak Polonyalıların kan alma sürecine katılmalarıyla g derilebileceğini" belirtiyordu. Son Damla Dayanışma başkentlerde gösteri düzenleyecek Dayanışma yetkilisi Michalski hükümetin çıkardığı bir yasayla kuruian resmi sendikalarm hiç bir gücü olmadığını, işçilerin yiizde 75'inden fazlasımn Dayanışmayı desteklediğini söyledi. ABDULLAH GÜRGÜN STOCKHOLM Polonya yetkililerinin yasadışı ilan ettiği yasadışı Dayanışma Sendikası1 nın Stockholm Enformasvon Bürosu, Gdansk anlaşmalarının üçüncü yıldönümü nedeniyle bazı Avrupa başkentlerinde de gösteriler düzenleneceğini açıkladı. Dayanışma Enformasyon Bürosu yetkilisi Marek Michalski'nin açıklamasına göre, Dayanışma yarın Stockholm, Paris, Londra gibi başkentlerde ve Avrupa'nın diğer büyük kentlerinde gösteriler düzenleyecek. Michalski ayrıca, sendikanm Polonya'da bazı işkollannı bir saatlik iş bırakmaya çağırdığını da bildirdi. Bu iş kolları arasında basın ve ulaşım da yer ahyor. Dayanışma yetkilisi Marek Michalski, geçtiğimiz cumartesi günü "Cumhuriyet" muhabirine şu açıklamayı yaptı: "Bundan üç yıl önce imzalanan Gdansk anlaşmalanna giren maddelerden biri Polonyalı işçilerin özgür, bağımsız sendika kurabilmelerini içeriyordu. 15 aylık bir çalışraadan sonra Dayanışma yasaklandı. Ancak nisan 82'de Dayanışma yeniden, bu kez gizlice kuruldu. Her fabrikada hücreler, eğitim çalışmaları, haberleşme ağı kurma, kitle eylemleri düzenleme çalışmaları hâlâ sürüyor. Yeraltı gazeteleri, kitaplar basıyoruz. Varşova'da yayınladığımız gizli "Masovzse" gazetesi 3040 bin satıyor". VVALESA YtNE ÖNDER Dayanışma yetkilisi Michalski hükümetin çıkardığı bir yasayla kuruian resmi sendikalarm hiç bir gücü olmadığını, işçilerin yüzde 75'inden fazlasımn yine Dayanışma'yı desteklediğini söyledi. Michalski, Dayanışma Iideri Lech VValesa ile ilgili bir soruyu ise şöyle yanıtladı: "Dayanışma gizlice kurulduğunda VValesa tutukluydu, çahşmalara katılamadı. Ancak serbest bırakılınca yapılanlann çoğunu onayladı. Dayanışma VValesa'yı yine önderi olarak kabul ediyor. Hükümetle göriişmelerde Dayanışma'yı yine VValesa'nın temsil etmesi isteniyor." POLİTtK TUTUKLULAR Michalski'nin açıklamalarına göre, Stockholm'de Polonya büyükelçiliği önünde yapılacak gösterilerde "politik tutukluların serbest ^bırakılması", "dayanışmaya izın verilmesi" istenecek. Polonya 1980 yılına grev \ gösteri dalgasıyla girdi. Yaz a; larında, ekonomik bunahmı yaşam koşullarını daha da kötı leştirdiği bir sırada, hükümet ı (Arkası 11. Sayfada) Tabelaya inat oLsun diye Unkapanı'ndan Eyüb'e doğru uzanan yolun üzerindeki Balat semtinden bir görünlü. Ana caddenin biraz ilerisindeki çöplük, duvarı yıkılmış, ama kapısı duran bir işyerinin bahçesi. Boş bidonlar üst iisle yığılmış. tşyeri sahibi işlevini yitirmiş. Kapının önüne çöp dökülmesini önlemek için belediye emrini koca bir tabela haline getirip dikmiş: "Dikkat belediye emri: Çöp döken 5 bin lira ceza ödeyecek." Sanki tabelaya inat olsun diye önüne gelen tabelanın dibine çöpleri boca etmiş. Ve kimse şimdiye kadar 5 bin lira ceza ödememiş. Dediklerine göre amaç yasalara karşı gelmek değil de, haftalardır gelmeyen çöp arabalarını protesto etmekmiş. Semt sakinleri sabırlı: "Çöplerimiz toplanıncaya kadar dökmeye devam edeceğiz" diyorlar. Biraz da tstanbul'un köşesinde kalıp da unutuldukları için kızgınlar. (Fotoğraf: KADİR CAN) Varşova'da binlerce Dayanışma yanlısı hükümeti protesto etti VARŞOVA (AP) Polony da Gdansk grevlerinin yıldön mü nedeniyle düzenlenecek gö terilerle gerginlik artarken, D yanışma yanlıları önceki gi Başkent Varşova'da hüküm< protesto gösterisi düzenledi. Ya laşık yedi bin Dayanışma yan sının, her ayın son pazar güı düzenlediği geleneksel gösterik de yasadışı sendika yanhsı sl ganlar atıldı, konuşmalar yap dı. Dayanışma'nın Varşova bölg si yeraltı örgütü yarın yapılac. gösteriler ve grevler için yeni t çağrı yayınladı. Dayanışma ya lılarımn ülkenin birçok kentinı gösteriler yapması, ulaşım işçi] rinin bir saatlik greve gitmelı çağrısı tekrarlandı. Güvenlik kuvvetleri göster engellemek için üç gün öncesi den çeşitli önlemler almışları Güvenlik kuvvetlerinin, Dayan ma yanlılarını, gösterilerin ya] lacağı Saint Ann Kilisesi meyc mna sokmaması üzerine, protı tocular başka bir alanda topls dı. Gösteriler sırasında herha gi bir olay çıkmadı. Dayanışı ve Lech VValesa lehinde sloga lar atan protestocular sessu dağıldılar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle