19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30AĞUSTOS 1983* * * * HABERLERİN DKVAMI CUMHURİYET/11 ABD'nin Ankara Yüksek Öğretim Personel Yasasi Tasarısı DM'den geçti Büyükelçiliğhıde kilit kadrolar değişti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Atnerika Birleşik Devletleri'nin Ankara'daki büyükelçiliğinde kilit mevkilerde görev yapan üst düzeydeki diplomatların tümü Büyükelçi StrauzsHupe dışında değişti. Üç yıldır, büyükelçüiğin iki .lumarası olarak görev yapan Baş Müsteşar Richard Boehm, askeripolitik konulara bakan üç numaralı Lucian Heichler ve basınkültür işlerinden sorumlu dört numaralı Marshall Berg görev sürelerini doldurmalan nedeniyle Ankara'dan aynlarak Washington'a döndüler. Boehm'den boşalan büyükelçüiğin başmüsteşarlığına yakın bir tarihe kadar ABD Dışişleri Bakanlığı'nda Terör Dairesi'nde Başkan Yardımcısı olarak çalışan Frank Perez getirildi. Perez, büyükelçiden sonra en yetkili kişi olarak görev yapacak ve StrauzsHupe'nin Ankara'da bulunmadığı sürelerde maslahatgüzar olarak büyükelçüiğin yönetimini üstlenecek. Perez, daha önce NATO'da da büyükelçi StrauzsHupe üe birlikte çalışmıştı. Askerisiyasi işlerden sorumlu müsteşarlığa ise Jerome Kahan atandı. Kahan'ın daha önce ABD Savunma Bakanlığı'nda (Pentagon) görev yaptığı, bir dönem de silahsızlanma konulanna baktığı bildirildi. Büyükelçilik hiyerarşisinde dört numaralı yeri işgal eden Amerikan Haberler Merkezi'nin başına da Arthur Bardos geldi. 63 yaşında olan Bardos, bundan önce Amerika'nın Sesi radyosunun yanı sıra Gine, Saygon, Brüksel ve Bonn'da diplomat olarak görev yapmıştı. Diplomatik kulislerdeki söylentilere göre, söz konusu atamalarda doğrudan StrauzsHupe evreye girdi ve çoğunluk eski mesai arkadaşlarını Ankara'ya getirdi. Ancak yeni kadronun bir özelliği giden kadroya kıyasla Türkiye'de ilk kez görev yapacak olmalan. ABD Dtşişleri Bakanlığı daha önceki yıllarda Ankara'ya genellikle Türkiye uzmanı diplomatlar gönderirken bu kez Türkiye'yi tanımayan bir kadro büyükelçilikte görev üstleniyor. ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Danışma Meclisi'nde dün Yüksek Öğretim Personel Yasa Tasarısı görüşülerek kabul edildi. Buna göre, üniversite öğretim üyelerinin ve sözleşmeli personelin ek ders ücretlerinde ve aldıkları yan ödemelerde artış sağlandı. Ayrıca üniversite öğretim üyelerinin iş güçlüğü, iş riski ve teminindeki güçlük zammı adı altında aldıkları yan ödemeler kaldınldı. Bunların yerine, "Üniversite Ödeneği" adı altında yeni bir ödenek kondu. Kabul edilen yasa tasarısında yeni kurulan ya da gelişmesinde güçluk çekilen Yüksek öğretim Kurumlarındagörevli öğretim elemanlarına "Geliştirme Ödeneği" adı altında bir ek ödeme yapılması da kabul edildi. Yeni düzenlemeye göre, profesörlük kadrosuna atananlara verilecek ek gösterge rakamı yine 600 olarak saptandı. Doçentlik kadrosuna atanacaklarıagöstergesi ise 400'den 500'e yükseltildi. Yardımcı Doçentlik kadrosuna verilecek ek göstergeler 400, öğretim yardımcılarından 1. de kademe aylığını 1 yıl fiilen altnış recede aylık alacaklara da 400, 2. olmalan ve bu süre içindeki sidereceden aylık alacaklara 300 cillerinin de olumlu olması gereek gösterge olarak belirlendi. Di kiyor. Boş kadro olmasa da ayğer derecelerden aylık alan öğre nı ünvanlı başka bir kadronun tim yardımcılarının ek gösterge karşılık gösterilerek derece yükleri ise 200 olarak saptandı. selmesi yaptırılabilmesi de bu Öğretim elemanları, durumla madde ile mümkün kılındı. rına uygun boş kadro bulunmaÖğretim üyeleri ile öğretim ması halinde en çok 2 üst veya yardımcılarının kademe ilerleme2 alt derecedeki ve aynı akade si yapabümeleri, bulunduklan mik Unvandaki kadrolar karşılık kademede en az 1 yıl çalışmış olgösterilmek ve ünvanları itibariy malarına, olumlu sicil almalarıle yükselebilecekleri dereceyi aş na ve aynı derecede ilerlenebilemamak koşuluyla alabilecekleri cek bir kademenin bulunmasına derecelere atanabilecekler. Kad bağlandı. Ancak bu kademe burosuzluk nedeniyle derece yük lunmasa bile ilerlemeye hak kaselmesi yapamamaktan ötürü zanılan tarihten itibaren kademe doğabilecek kayıplar, böylelikle ilerlemesi sağlanabüecek. yasal bir düzenlemeye gerek kalDerece ve kademe ilerlemelemadan düzeltilebüecek. rine ilişkin onay makamı kabul Öğretim üyeleri ve öğretim edilen yasa tasarısı gereği üniveryardımcılarının derece yükselme site rektörlüğü oldu. lerine ilişkin koşullar da yeniden ÜNİVERSİTE ÖDENEĞİ düzenlendi. Buna göre derece yükselmesi yapabümek için ilgiKaldırılan yan ödemelerin yelilerin yükselebilecekleri aynı ün rine getirilen üniversite ödeneğivanlı bir boş kadronun bulunma ne göre, alınan aylıklar esas alınsı, dereceleri içinde en az üç yıl mak suretiyle öğretim üyelerine bulunmuş ve derecenin üçüncü ayhklarının yüzde 100'ü, öğretim Oğretim üyelerinin ödeneği artırıldı görevlilerine yüzde 80'i, öğretim yardımcılarına ise yüzde 6O'ı her ay ayrıca "Üniversite Ödeneği" adı altında ödenecek. Ancak üniversitelerde kısmi statüde görev yapanlara bu ödenek verilmeyecek. İdari görev yapanlara da "İdare Görev Ödeneği" başlığı altında ayrı bir ödenek daha verilecek. Buna göre rektörlere ek gösterge dahil, almakta oldukları ayhklarının yüzde 6O'ı, rektör yardımcılan ve dekanlara yüzde 30'u, dekan yardımcılan, enstitü ve yüksek okul müdürleri ile bölüm başkanlarına yüzde 20'si, bunların yardımcılarına ise yüzde 10'u, İdari Görev Ödeneği olarak verilecek. Yeni kurulan ya da daha önce kurulmasına karşın, gelişmesinde guçlük çekilen Yüksek Öğretim Kurumları'nın yeterli öğretim elemanı sağlayamayan fakülte, ana bilim, ana sanat bilim ve sanat dallarında görevli öğretim elemanlarına aylıklannın yüzde 50'sine kadar "Geliştirme Ödeneği" de verilmesi kabul edildi. Hava korsanlarının isteği: Fransız dış politikasında değişiklik Dış Haberler Servisi Fransız Havayollarına ait Boeing 727 yolcu uçağını üç gün önce kaçıran ve Cenevre, Sicilya ve Şam'dan sonra lran'ın Başkenti Tahran'a indiren hava korsanlarıyla pazarlık sürüyor. İran askerleri uçağın çevresini kuşatmış durumdalar. AP Ajansı'nın haberine göre uçağa Tunus pasaportuyla binen dört hava korsanı Lübnanlı olduklarını açıkladı. BBC Radyosu hava korsanlarının Fransız hükümetine bir mesaj göndererek isteklerini tekrarladıklarım bildirdi. Dört hava korsanı Fransa'nın Çad hükümetine yaptığı yardımı durdurmasını, Irak'a silah göndermekten ve Lübnan politikasından vazgeçmesini istiyorlar. Hava korsanları ayrıca Fransa'da tutuklu bulunan bazı Lübnanlıların serbest bırakılmasını da istiyorlar .Uçağa Tunus pasaportuyla bindikleri belirlenen hava korsanlan önceki gün yaptıklarıaçıklamada isteklerinin yerine getirilmemesi halinde uçağı 48 saat içinde havaya uçuracaklarını açıklamışlardı. Bu açıklamaya göre süre dolmuş durumda. GOZLEM UGUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) sahiptir. Kurtuluş Savaşı, "mazlum milletler" için yeni bir çığır açmıştır. Emperyalist sömürünün değiştirilmez bir yazgı olmadığı, bir ulusun ordusu ve haikı ile örgütlenerek, emperyalizme karşı savaşabileceği ve emperyalist orduları yenilgilere uğratacağı, 30 Ağustos günü ile tarihin sayfalarına kazılmıştır. Bu olağanüstü ve görkemli askeri zafer, halk ve ordu bütünleşmesinin sonucudur. Atatürk gibi,büyük bir komutan ve güçlü örgütçünün eliyle yönetilen Kurtuluş Savaşı, Erzurum ve Sivas Kongreleri'nde "Amerikan mandacıiığı" adı verilen teslimiyetçiliği siyasal yenilgiye uğrattıktan sonra "tam bağımsızlık" ınancını siyasal ve ideolojik gerçek olarak Türk tarihine armağan etmiştir. "Milli mücadele ruhu" bu inancı, bu ideolojiyi, bu felsefeyi anlatır. Her ne koşullarda olursa olsun, halkın örgütlü gücüne dayanmak, bu örgütlü gücü, ordu ile bütünleştirmek ve ordu ve ulus bütünluğü içinde emperyalist saldırganlarla savaşmak "milli mücadele ruhu"r\un temel harçlarıdır. Bu bütünlüğün vazgeçilmez inancı, Atatürk'ün "tam bağımsızlık" diye tanımladığı, her demecinde inançla vurguladığı ilkeden kaynaklanmaktadır. Atatürk, Kurtuluş Savaşı'nın "tam bağımsızlık" için yapıldığını anlatırken "biz" diyor, "Bugün yalnız bir nokta çevresinde toplanmış ve sonuna dek kanımızı akıtmaya karar vermiştik"... Ve "O noktayı" şöyle tanımlıyor: O nokta, tam bağımsızlığımızın tanınması ve sürdürülmesidir. Tam bağtmsızlık demek, elbette, maliye, iktisat, adalet, askerlik, kültür... gibi her alanda bağımsızlık ve özgürlük demektir, Bu saydıklarımın herbirinde bağımsızlıktan yoksunluk, ulusun ve ülkenin gerçek anlamıyla bütün bağımsızlığın yoksunluğu demektir. Biz bunu sağlamadan ve elde etmeden başarıya ve esenliğe erişeceğimiz kanısında değiliz... Atatürkçü düşünceden, bu "tam bağımsızlık" inancını ayırmaya olanak yoktur. Atatürkçülük, "tam bağımsızlık" inancı ile başlar: Ulusal devrimlerle sürer. "Atatürkçüyüm" diyen her yurttaşın, bu "tam bağımsızlık" ilkesini, vazgeçilmez ve ödün verilmez bir ilke olarak benimsemesi gerekir. Şu inanç, Atatürk'ün kendi sözcükleri ile tarihe armağan edilmiştir. Altını çize çize okuyalım: biz, bu hakkımızı mahfuz bulundurmak, istiklâlimizi emin bulundurabilmek için heyeti umumiyemizce, heyeti milliyemizce, bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı heyeti milliyemizce mücahedeyi caiz gören bir mesleği takip eden insanlarız... "Kuvayi milliye ruhu" işte budur. kapitalist emperyalizme karşı, halk ve ordu bütünleşmesi ile örgütlenip, savaşmak ve bu savaşı yaparken, herhangi bir büyük ülkenin kcruyuculuğuna sığınmadan kalabilmek... "Mazlum milletlerin" bir gün "zalimleri yok edecekleri" yine Atatürk tarafından söylenmiştir. Kurtuluş Savaşı'nın, yalnızcaTürklerin bağımsızhğını sağlamakla kalmadığı, aynı zamanda, Batı emperyalistlerinin, "Türk milletini emperyalizme vasıta ittihaz etmek istemelerine" engel olduğu da Atatürk tarafından ifade olunmuştur. Dünden bugüne bir inanç bayrağı gibi uzanan şu sözlere kulak verelim: Müstevliler ve onların mütecaviz orduları hiçbif vakit tazyikten geri kalmadı. Fakat, bu tazyik ne kadar kuvvetli olursa olsun, bu büyük fikir hareketine karşı duramayacaktır. İnsanlığa müteveccih fikir hareketi ergeç muvaffak olacaktır. Bütün mazlum milletler zalimleri bir gün mahv ve nâbud edecektir.. Bugün aralannda tecanüs bulunduğunu gördüğümüz devletler, mazlumlan daha sıkı esaret zincirinde bulundurmak ve onların emeklerinden ettikleri istifadelerle zevklerini tatmin eylemek için aralannda birçok muahadeler yapmışlardır. Fakat bu muahadeler, kıymeti olmayan birer kâğıt parçasından başka birşey değildir. Hakka tecavüzü tazammun eden kâğıtların azimkâr milletlerin üzerinde hiçbir tesiri olmayacaktır... 30 Ağustos coşkusu ve ulusal kurtuluş inanç ve bilinci günümüz için de kurtuluş yoludur. Bu inanç ile Silahlı Kuvvetlerimizin ve halkımızın bu büyük bayramını kutlar, başta Atatürk olmak üzere Kurtuluş Savaşımızın öncü ve kahramanlarını saygıyla, minnetle anarız... Begin (Baştarafı 1. Sayfada) Israil radyosunun bildirdiğine göre, Menahem Begin'in halefini tayin etmek için yoğun görüşmeler sürdüren iktidardaki Likud bloku giderek Dışişleri Bakam İzak Şamir'in üzerinde uzlaşıyor. 68 yaşındaki Şamir, 1940' larda tngiliz işgal yönetimine ve Araplar'a karşı Begin ile ortaklaşa terör eylemleri gerçekleştirmişti. Şamir, Begin'den daha fazla sertlik yanlısı olarak biliniyor. Dışişleri Bakam 1978 yılında Mısır ile imzalanan Camp David barış anlaşmasına da karşı çıkmıştı. İsrail ordu radyosunun daha sonra verdiği bir haberde ise Başbakan Yardımcısı David Le•vi'nin en güçlü aday olduğu ileri sürüldü. Radyo, Levi ile Şamir'in bağlı olduğu Herut fraksiyonunun 24 milletvekili arasında yaptığı bir oylamada sonucun 13'e 6 Levi'nin lehine çıktığı, 5 kişinin ise tercih yapmadığını .ldirdi. , Kamuoyu yoklamalarına göre Begin'in yerini alabilecek kişiler arasında en popüler olanı Savunma Bakam Moşe Arens. Ancak, Moşe Arens'in başbakan olması için erken seçimlere gidilmesi şart. Çünkü Arens halen parlamento üyesi değil. Başbakan adaylan olarak eski Savunma Bakam Ezer \Veizman ve Başbakan Yardımcısı David Levi'nin de adları geçiyor. Sözü edilen adaylann hiçbiri popülerlik bakımından Begin ile karşılaştırılabilecek durumda değüKimliklerinin açıklanmasını istemeyen bazı ABD yetkilileri, Begin'in yerine kim başbakan olursa olsun, daha kolay diyaloğa girebileceklerini, çünkü Begin'in hırçın ve inatçı bir kişüiği olduğunu söylediler.ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Begin'in istifasıyla Israü'in Batı Şeria'da yerleşim merkezleri kurarak Batı Şeria'yı fiilen ilhak etme politikasının değişmeyeceğini, çünkü Likud Partisinin iktidannı sürdürmesini beklediklerini belirttiler. AP muhabirinin sokakta görüştüğü çeşitli kişiler, şaşkınlık ve üzüntü içinde olduklarını belirtirken, Lübnan'da yaralanmış bir asker Begin'i son Lübnan savaşından sorumlu tutarak, '"Tüm ülkeye şampanya ısmarvabilirim" dedi. Begin'in istifa haberini Sovyet resmi TASS ajansı kısa ve yorumsuz verdi. ERSİNGÜNERAL Emekli olan 33 general için düzenlenen törende emekli generaller adına konuşmayı yapan NATO Güney Doğu Avrupa Müttefik Kuvvetler eski Komutanı Orgeneral Sedat Giineral, MGK üyesi ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Nurettin Ersin (sagda) ile görülüyor. Polonya'da hamle sırası Dayanışma'nm (Baştarafı 12. Sayfada) fiyatlarına zarı yapıldığını açıkladı. Bu karar, işçilerin sabnnı taşıran son damla oldu. Temmuz ayında birçok fabrikada gayri resmi işçi komiteleri oluştu. İşçiler bu komitelerin önderliğinde ücret artışı ve gıda maddelerinin ucuzlatılması talepleriyle greve gittiler. Zamanın Başbakanı Edvard Gierek, televizyonda işçi ücretlerinin artırılacağını açıkladı. Ancak hükümetin bu açıklamasına rağmen yalnız temmuz ayında 100'den fazla grev ve fabrika işgali gerçekleşeylemlerini grevler ve gösterilerle sürdurdü. Dayanışma hareketinin guçlenmesi karşısında yönetim sertleşti. 1981 yılınm şubat ayında, "Moskova'nın güvendiği biri" olarak tanınan Savunma Bakam General Jaruzelski Başbakanlığa getirildi. Polonya'da huzursuzluk Jaruzelski'nin aldığı sıkı önlemlere rağmen devam etti. Muhalefetin bastırılamamasından bu kez sorumlu tutulan Komünist Parti lideri Kania idi. Ekim ayında toplanan Komünist Parti Merkez Komitesi Kania'yı görevden aldı, yerine Jaruzelski'yi parti liderliğine getirdi. Jaruzelski artık hem parti, hem hükümet, hem de ordunun liderliğini üstleniyor ve ülkenin "en güçlü adamı" oluyordu. Sıkıyönetim 22 temmuz 1983 yılında kaldınldı. Ancak, sıkıyonetimin kaldınlmasıyla birlikte onaylanan yeni bir yasa, sıkıyönetim uygulamalarının olduğu gibi, hatta daha da sertleşerek sureceğini gösteriyordu. Dayanışma lideri Walesa yeni yasa için "Sıkıyönetim altında yaşamayı tercih ederim" derken, Polonya'nın "Üniformasız bir sıkıyönetim" altına girdiği belirtiliyordu. Yasayla birlikte, işçilerin kazandığı tüm demokratik ve sendikal haklar ortadan kaldınlıyor, ceza yasasına ağır hükümler getiriliyor, basına uygulanan sansür sertleştiriliyordu. Jaruzelski yeni yasanm yol açtığı tepkileri yumuşatmak amacıyla daha önce vaadettiği kısmi genel affı yürürlüğe koydu. Af uyarınca aralannda bazı Dayanışma üyelerinin de bulunduğu binlerce kişi serbest bırakıldı. IMF (Baştarafı 1. Sayfada) neler duşündüğünü tabii bilmiyoruz ama belki de Türkiye'nin 24 ocaktan sonra uyguladığı önlemler sayesinde bugün bir Brezilya, bir Meksika, bir Şili kadar problemli ülke konumunda olmadığını düşünüyordu. Özal IMF reçetesine yöneltilen eleştirilerin Prof. Yaşa'ya da bir şeyler düşündürdüğü muhakkaktı. Özal ve Prof. Yaşa dışında iş aleminin ve üniversitenin bazı ünlü isimleri de basına açık olarak yapılan ilk oturumun dinleyicileri arasında dikkati çekiyordu. Sakıp Sabancı, Ali Koçman, Nejat Eczacıbaşı, Üzeyir Garih, Akbank Genel Müdürü Hamit Belli, Anadolu Bankası Genel Müdurü Yılmaz Mazlumoğlu, YÖK Başkanı Prof. İhsan Doğramacı, Prof. Besim Üstünel bu arada göze çarpıyordu. Her biri kendi alanında birer otorite olan yabancı konuşmacıların "gelişmekte olan" ülkelerin bugünü ve yarını konusunda hiç de iyimser olmadıkları görülüyordu. Bir yandan uyguladıkları daraltıcı politikalarla dünya ticaretinin gerilemesine yol açan, korumacı politikalarla gelişmekte olan "güney" ülkelerinin ihraç ürünlerine pazarlannı kapatan gelişmiş "kuzey" ülkeleri diğer yandan hızla yükselttikleri faiz oranlarıyla "güney" ülkelerinin borç yükünü taşınmaz boyutlara tırmandınyorlardı. Sorunun kısa vadeli çözümü için uluslararası bankalann taze kredi vermede biraz daha cömert davranması, kaynakları artırılmış bir IMF'nin biraz daha anlayışlı reçetelerle gelişmekte olan ülkelerin yardımına koşması düşünülebilirdi. Ama köklü çözüm dünya ekonomisinde sürekli ve yaygın büyüme sürecine girilmesine ve dünya para sisteminin yeniden gözden geçirilmesine bağlıydı. Bu ise zengin "kuzey" ülkelerinin bazı fedakârlıklara katlanmalarına, daha doğrusu "güney" ülkelerindeki yoksul milyonlarla bazı fedakârlıkları paylaşmalannabağhydı. Devlet Bakam Pasin'in kusursuz İngilizcesiyle yaptığı konuşmada da vurguladığı gibi bu, artık "Kuzey"in kendi çıkarları açısından da zorunlu bir yaklaşım haline gelmişti. Gelişmekte olan "Güney" ülkelerinde sıkıntıların büyüdüğü, tepkilerin bilendiği bir ortamda "Kuzey'Mn aklını başına toplaması ve bazı fedakârlıklara katlanması galiba kendi uzun vadeli çıkarlarının da kaçınılmaz bir gereği idi. ü. KOR lideri Jacek Kuron, 5 ağustos 1980 tarihinde yaptığı bir konuşmada, ülkede meydana gelen grevlerin işçüeri "daha güçlü", "kendine daha çok güvenen ve daha örgütlü" bir hale getirdiğini belirtiyordu, Nitekim, bu açıklamayı takip eden günlerde gelişen olaylar, Kuron'un gözlemini doğruluyordu. 22 ağustosta Gdansk tersanelerinde çalışan 17 bin işçi tersaneyi işgal etti. Grevcilerin hükümete sundukları talepler arasında, resmi sendikalann kaldırılması, bunların yerine bağımsız sendikalann oluşturulması isteği yer alıyordu. Hükümet, grevcilere işbaşı yapmaları çağrısında bulundu. Ancak grevler Gdansk'taki 258 fabrikaya yayılıyor, greve katılan işçilerin sayısı 120 bini buluyordu. îşçiler birkaç gün sonra taleplerine yeni maddeler eklediler. Gdansk işgalinin lideri Lech Walesa, "Hükümet yıllarca vaadde bulundu. Artık istediklerimizi elde edinceye kadar eylemi sürdüreceğiz" diyordu. Gdansk'ta başlayan grevler, ülkenin güneyine yayıldı. Bağımsız sendika kurma hakkının tanındığı Gdansk anlaşmaları, 31 ağustos 1980 tarihinde Lech Walesa ile zamanın Başbakan Yardımcısı Javielski arasında imzalandı. Anlaşmarın girişinde, "Polonya'da resmi işçi sendikalannın faaliyetlerinin işçilerin umutlannı ve beklentilerini karşılayamadığı" belirtiliyor ve "Bu nedcnle işçi sınıfının temsilcisi olacak bağımsız sendikalann kurulmasının zorunlu hale geldiği" kaydediliyordu. 17 eylülde, bağımsız sendikalar ulusal bir konferans düzenledi. Ülkenin çeşitli kentlerinden 250 temsilcinin katıldığı konferansa Lech Walesa başkanlık ediyordu. Konferans 18 eylülde, Bağımsız Sendikalar Konfederasyonu'nun kurulduğunu açıkladı. "Ulusal Dayanışma Komitesi" ya da "Dayanışma" adını alan konfederasyonun başkanhğına Lech Walesa seçildi. Polonya'nın ve Doğu blokunun ilk bağımsız sendikası olan Dayanışma, çok kısa bir süre içinde üye sayısını lOmilyonaçıkardı. Dayanışma'nın kurulmasıyla sonuçlanan grev dalgası, Polonya Birleşik [şçj Partisi (Komünist Parti) Başkanı Edward Gierek'in yerinden olmasına yol açtı. 1970'li yıllarda meydana gelen işçi ayaklanmaları sonucu Gomulka'mn yerine parti liderliğine gelen Gierek bu kez kendisi görevinden oluyor ve eylül ayında yerine Stanislav Kania geliyordu. Kania döneminde Dayanışma, ASALA (Baştarafı L Sayfada) ASALA, "idam edilen" iki kişinin, ASALA Merkez Komitesi üyesi Haçik Havaryan (Ebu Mahmud) ile Viken Ayvuzyan'ın ölümünden sorumlu olduğunu öne sürdü. "Bu eylemin, bazı uluslararası örgütlerce eğitilen ve korunan bir grup tarafından uygulandığı" ifade edilen bildiride, ASALA'nın bu olaya katılan kişileri ele geçirdiği ve sorgulamaya devam ettiği iddia edildi. ASALA bu cinayet grubunun diğer iki mensubu Tavit Tavityan ile Monte Melkonyan'ın Lübnan'ın Bekaa vadisine kaçmayı başardıklannı bildirdi. BBC'nin haberine göre ASALA bildirisinde olaya katılan kişilerin kaçmasında bazı Amerikan ve Türk güvenlik örgütlerinin de yardımı olduğu öne sürülüyor. Bildiride "çeşitli komplolara rağmen ASALA'nın mücadelesini sonuna kadar sürdüreceği" kaydedildi ve merkez komitesi üyeleri Havaryan ile Ayvazyan'ın 15 ve 16 temmuz tarihlerinde öldürüldüğü belirtildi. Zafer (Baştarafı 1. Sayfada) 11.00'de başlayacak törenleri izleyecek. Hipodrom'da yapılacak törenlere Evren'in resmi konuğu olarak Türkiye'de bulunan Pakistan Devlet Başkanı Ziya Ül Hak da katılacak. 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle başkentin çeşitli yerlerinde askeri bandolar konserler verecek, gece fener alayı düzenlenecek. (Baştarafı ) . Sayfada) Emekliye ayrılan generallerin isimleri şöyle: Orgeneral: Sedat Güneral, Korgeneraller: Suat İlhan, BUIent Türker, Nevzat Bölügiray, Nazım Pozam. Hava korsanlan önceki gün T'ıimgeneraller: Hüseyin To Tahran'daki Fransız Büyükelcipa, Sıtkı Aydınel, Eşref Çenker, liğiyle bağlantı kurarak istekleDursun Pekel, Remzi Güven, rini ilettiler. Ancak Büyükelçilik Behzat Seyhan. Maslahatgüzan Jean Perrin, haTuğgeneraller: Yaşar Seleva korsanlarının kendisiyle gömoğlu, İlhan Kurnaz, Şahabetrüştükleri sırada Fransa'da tutin Kayır, Ahmet Demir, Siyatuklu bulunan Lübnanlılarla ilmettin Yalınpala, Mustafa Özgili bir istekte bulunmadıklanm topçu, Şahabettin Balkan, Aksöyledi. Hava korsanlarının gün Gürşen, Cemal Tezgörücü, Lübnanlıların serbest bırakılmıNamık Ünler. Mehmet Erkula, sını istedikleri yolundaki haberi Yılmaz Uz, H. Raif Babaoğlu, Tahran Radyosu vermişti. BUIent Başaşal. Jean Perrin, hava korsanlarıHAVA KUVVETLERt nın Ortadoğu ülkelerinden biriTümgeneraller: Ahmet Cesur, nin vatandaşı olabileceklerini beHikmet Çelik. lirtti ve "Herşey olabilir. GörüşTuğgeneraller. Yavuz Erim, melerin sürmesi İran hükümetiAvni Oztin, Bedii Yılmazer, Yıl nin tavrına bağlı. Beni ararlarmaz Oral. sa nerede olacağımı biliyorlar" Jandarma Genel Komutanlıdedi. ğı'ndan Tuğgeneral Osman Engür, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nden Tuğgeneral Seba(Baştarafı 1. Sayfada) hattin Devrim. TERFİ EDENLER Amerikalı askerlerin ölmesi üzerine barış gücü birliklerinin Bu arada bir üst rübteye yükgerçekleştirdiği karşı saldırı, selen general amiral subay ve Beyrut'ta iki gündür süren gerastsubaylar için dün öğleden sonra genelkurmuy karargahın ginliği iyice tırmandırdı. da bir tören düzenlendi. GenelÇatışmaların şiddetlendiği sıkurmuy Başkanı Orgeneral Nurada, maskeli oldukları bildirirettin Ersin törende yaptığı ko len Şii militanlar, kenti doğu ve nuşmada "30 Ağustos'un Türk batı olarak ikiye ayıran "yeşil Silahlı Kuvvetleri için ayrı bir hatta" kadar yaklaştılar. Milianlamı olduğunu belirterek, "Si tanların AKB47 tüfekleriyle silahlı kuvvetlerimize has olan bu lahlanmış oldukları bildirildi. güzel gelenek bizdeki brilik ru Militanlar halkımn çoğunluğu hunun ve sarsılmaz arkadaşlık Müslüman olan Batı Beyrut'ta ilişkilerinin çok güzel bir örne yollara barikatlar kurdular, kimğini ortaya koymaktadır" dedi. lik komrolü yaptılar. Ersin daha sonra üsten hizmet Emel militanları dün akşam madalyasıyla taltif edilen Orge saatlerinde Beyrut'taki televizneral Recep Ergun, Orgeneral yon binasını ve Başbakan Şefik Hüsnü Çelenkler Oramiral Emin Vazzan'ın evini sardı. TV binaGöksan ve Orgeneral Cemil Cu sını ele geçiren militanlar ülkeha'ya gümüş madalyalarını ta nin 11 kanalından ikisin de kenkarak kendilerini kutladı. di bildirilerini okudular ve 1978'de Libya gezisi sırasında kaybolan Lübnanlı Şiî lideri İmam Musa Sadr'ın portresini gösterdiler. (Baştarafı 1. Sayfada) Emel militanları ayrıca Beyne "ailenin bir mensubu" gibi rut'un Mar Elias semtindeki iç davrandıklannı bildirdi. Türkigüvenlik polisi merkezini kuşatye ile Pakistan arasındaki ortak tılar. bağları da vurgulayan Ziya Ül Beyrut radyosu kent sakinleHak, daha sonra bölgesel sorunrinin yeni bir iç savaş çıkacağı larm ciddiyetine değindi. Bunlar korkusuyla dükkânlan ve maarasında IranIrak savaşı, Afganavları doldurduğunu ve yiyecek nistan'a yabancı müdahalesi ye stoku yaptıklarını bildirdi. Lübnan sorununu saydı. Ziya Ül Yaklaşık bir yıl önce Beyrut'a Hak, bu sorunlar üzerinde Evgelen ABD Barış Gücü askerleren'in yararlı görüşlerini almakri ilk kez bir çatışmaya katılıyortan memnunluk duyacağını da lar. Beyrut'ta 1200 deniz piyadeekledi. si bulunuyor. Esenboğa Havaalam'ndaki ABD Başkanı Ronald Reagan karşılamada, Ankara Belediye Amerikan askerlerinin ölümünBaşkanı Siileyman Önder Ziya den büyük üzüntü duyduğunu Ül Hak'a Ankara'nın altın söyledi. California'nın Santa anahtannı verdi. Barbara kentinde tatilini geçirYOL BOYUNCA mekte olan Reagan "Amerikan KARŞILAMA askerlerinin cesaretini" övdü. Evren ve Ziya Ül Hak, buraBeyrut'ta önceki gün meydadan karayolu ile Ankara'ya hana gelen yoğun roket saldırısı reket ettiler. Okulların tatil oluluslararası havaalanının kapanmasına karşılık, siyah önlüklü ilmasına yol açmıştı. Lübnan yetkokul öğrencilerinin oluşturdukilileri roket yağmurunun Suriğu kalabalık gruplar kentin giriye Birlikleri'nin denetimindeki şinden itibaren yol boyunca diMeth tepelerinden geldiğini açıkzilerek gösteride bulundular. ladı. Beyrut'un Hıristiyan keZiya Ü) Hak, dün öğleden simleri de roket yağmuru altınsonra AnıtKabir'i ziyaret etti ve da kalmıştı. saat 16.00'da da Çankaya KöşRoket ateş sırasında Beyrut kü'nde Cumhurbaşkanı Kenan havaalanının hangarlarının alev Evren ile resmi görüşmelerine aldığı itfaiyenin yangını söndürbaşladı. Evren ,~akşam da Ziya mekte güçlük çektiği belirtildi. Ül Hak onuruna bir yemek ver Roket ateşi sırasında ttalyanbadi. Evren, yemekte yaptığı ko rış gücü askerlerinin barakalan nuşmada ise, "Pakistan'ın bü da isabet aldı. ltalyan birlikleritün uluslararası forumlarda ve nin lojistik birliklerindeki yiyediğer konularda Türkiye'ye sağ cek deposu ve bazv kamyonlar ladığı çok kıymetli destek ve yar tahrip oldu. dımlanndan dolayı başta Zatı Lübnan Devlet Başkanı Emin Devletleri olmak üzere, Pakistan Cemayel ve Başbakan Şegik hükümetine içten teşekkürlerimi Vazzan Şii ve Sünni liderleriyle sunarım" dedi. Ziya Ül Hak da yaptıkları görüşmenin ardından konuşmasında, bölgesel ve ulus Lübnan birliklerine askeri harelararası konularda her iki ülke katın durdurulması yolunda nin görüşlerinin "aynı" olduğu emir verdiler. nu söyledi. Pakistan Devlet BaşSovyetler Birliği, Beyrut'taki kanı Kıbrıs Türk toplumunun olaylara ilişkin açıklamasında toplumlararası görüşmelere yak ABD'nin Lübnan'daki varlığılaşımım tam olarak destekledik nın "doğrudan silahlı müdahaleye" dönüştüğünü söyledi. Anlerini de kaydetti. cak açıklamada ölen Amerikalı Cumhurbaşkanı Kenan Evren deniz piyadelerinden bahsedilyemekten önce Pakistan Devlet medi. Sovyet resmi haber ajanBaşkanı Ziya Ül Hak'a Türkiye sı Tass tarafından yayınlanan Cumhuriyeti Şeref Nişanı'nı verbildiride, "ABD'nin İsrail işgadi. Ziya ül Hak Bugün 30 Ağuslinden elinden geldiğince yarartos Zafer Bayramı törenlerine lanmaya çalıştığı" kaydedildi. Evren ile birlikte katılacak. Ersin: Amerikalılar KuzeyGtiney toplantısında (Baştarafı 1. Sayfada) olan ülkelerin dış ticaret açıklanmn büyümesi. IMF'nin bu bunalımın aşılmasına yardımcı olmaya çalıştığını kaydeden Virata, "ancak IMF yardını sağlayacağı ülkelere o kadar ağır şartlar öneriyor ki bu şartlara ııymak giderek zorlaşıyor. Ve IMF şartlanna uymayan ülkeler, bankalardan anlayış görmedikleri gibi daha avantajlı bazı ucuz kredilerden yararlanma olanağı da bulamıyorlar" dedi. PASİN KONUŞUYOR Toplantıda daha sonra ev sahibi Türk Hükümeti adına söz alan Devlet Bakam Sermet Refik Pasin, gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkelerin günümüz dünyasında içiçe geçtiğini belirterek, gelişmiş ülkelerde son yıllarda süregelen ekonomik durgunluğun gelişmekte olan ülkeleri de çok ciddi sorunlarla karşı karşıya getirdiğini, gelişme umutlannı kırdığım söyledi. Zengin kuzey ülkelerinin eşgüdümlü ekonomi politikaları izleyerek durgunluktan çıkıp istikrarlı bir büyüme yoluna girmeyi başaramadıklannı kaydeden Pasin, bu durumun gelişmekte olan ülkelerin sorunlarım ağırlaştırdığını belirtü. Gelişmiş ülkelerin yeniden büyüme dönemine girmesinin de gelişmekte olan ülkelerin büyüyen sorunlannı çözmekte yeterli olamayacağına işaret eden Sermet Refik Pasin, dünya ticaret ve finansman düzeninde köklü değişikliklere yönelmenin artık kaçınılmaz olduğunu söyledi. Devlet Bakam Pasin, gelişmekte olan ülkelerin ivedi sorunlannın çözümü için IMF'nin güçlendirilmesini, ancak IMF'nin aynı zamanda borç verirken öne sürdüğü koşullarda daha esnek ve anlayışh davranmasını istedi. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Başkanı Bradford Morse ise konuşmasında gelişmekte olan ülkelerde insan kaynaklarının geliştirilmesi konusu üzerinde durdu. Morse, gelişmekte olan ülkelerin sorunlarına köklü çözüm getirmek için Marshall planı gibi yeni bir bütünsel stratejinin önemini vurguladı. KuzeyGüney Yuvarlak Masası Başkanı Mahbub El Hak, "Bu toplantı, gelişmekte olan Ülkelerin sorunlarına doğru ve kesin teşhisler koyabilmek için bir fırsat olabilir" diyerek söze başladı. Hak dünya ekonomi ve ticaretinde son 20 yılda çok kutuplu bir gelişmenin meydana gelmesine karşın, karar mekanizmalarının büyük ölçüde ABD'nin tekelinde kalmasımn bugünkü sorunların temelinde yatan önemli nedenlerden biri olduğunu söyledi. Gelişmekte olan ülkelerin sorunlarının, ancak dünya çapında ekonomik büyümenin hızlandırılmasıyla uzun vadede köklü çözümlere ulaştınlabileceğini belirten Mahbub El Hak, " N e var ki IMF'nin gelişmekte olan ülkelere önerdiği reçeteler bunu engelliyor. Bu reçeteye uyan ülkeler birbiri ardından daraltıcı politikalar izliyorlarsa, dünya çapında bir büyüme nasıl sağlanabilir?" dedi. Konuşmacılar bu toplantıda dünya para sisteminin yeniden düzenlenmesi için çeşitli önerilerin ele alınacağını kaydettiler. Dün sabahki basına açık oturumdan sonra basına kapalı olarak yapılacak olan Yuvarlak Masa Toplantısı 4 gün sürecek. Toplantının basına kapalı bölümlerine Türkiye'den sadece Turgut Özal katıhyor. Ziya Ül Hak Metin (Baştarafı 1. Sayfada) Yazgülü Aldoğan hakkında, "Nokta"nın 22 ağustos tarihli sayısında yer alan Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Dr. Yıldırım Avcı'nın demecinden dolayı Milli Güvenlik Konseyi'nin 76 nolu kararına aykırı davranmak iddiasıyla soruşturma açıldı. Aldoğan dün Askeri Savcıhkta hakim albay Hanefi Öncül tarafından ifadesi alındı. "Nokta" dergisinin 22 ağustos tarihli sayısı da Sıkıyönetim Komutanhğı'nca toplatılmıştı. Sınava Doğru (Eski sayıları 75 T l 'lik pul göndererek ısteyebılırsınız.)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle