11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/4 KÜLTÜRYAŞAM 26 TEMMUZ 1983 TELEVIZYON 20.00 Sağhk Programda, Haceüepe Çocuk Hastane'sinin 25'inci kuruluş yıldönümü dolayısıyla enstitünün çalışmaları ve Türkiye'de çocuk sağlığı konusu işleniyor. Andre Gide'in unutulmuş 1 • •• • TRTNIN İÇİNDEN MAHMUT TALI ONGOREN 20.30 Haberler 21.00 Hava Durumtı 21.10 Saz Eserleri 21.15 TV'de Sinema: Cep Harçhğı (Aynntılı bilgi yandaki sütunlartmızda. 22.50 Haberler 23.00 Kapanış İZLEYİCİ GÖZÜYLE TRT ve basın yayın Bir devkt kuruluşu olan TRT, haber programlannı, sanat ve öteki konulardaki yaymlarmı halkımızın beklentilerine göre hazırlamahdır. Yaşayan halkımızm büyük çoğunluğunu oluşturan, yannın yöneticileri olmaya aday biz gençler yalmz müzikle, ABD kökenli programlarla eğitilemeyiz. Düşünce gelişimi sürecindeki gençler için, yapıcı yayınlar gereklidir. Bu görevi yerine getirmek yalnızca yazılı basınm değil, sözlü basmın da sorumluluğudur. Devlet büyüklerimiz, çıkaracaklan basmyayın konulu yaptmmları halkı kötü eğittikleri için TRT yöneticilerine ve yapımalanna uygulasınlar. "tğneyi başkasına, çuvaldızı kendine batır." Bakalım olumlu sonuç verecek nti? Tek kelimeyle, TRT basınyayın organlan içinde en kötü olanlardan biridir. Üstelik de devlet kuruluşudur. Ama büyüklerimizin umurunda mı? SALÎH MALKOÇ/htanbul RADYO TRTI 05.00 Açılış program ve kısa haberler 05.05 Ezgi kervanı. 05.30 Şarkılar ve oyun havaları. 06.00 Köye haberler. 06.10 Bölgesel yayın. 06.30 Günaydın. 07.30 Haberler. 07.40 Günün içinden. 10.00 Arkası yarın. 10.20 Reklamlar. 11.00 Kısa haberler.11.05 Türküler gecidi.11.25 Keman soloları. 11.45 Şarkılar. 12.00 Kısa haberler. 12.05 Reklamlar. 12.10 öğle Uzeri. 12.55 Reklamlar ve radyo programları. 13.00 Haberler. 13.15 Saz eserleri. 13.30 Bölgesel yayın ve reklamlar. 14.45 Oğleden sonra. 16.00 Kısa haberler. 16.05 Şarkılar. 16.25 Hafif müzik. 16.40 Türküler ve oyun havalan. 17.00 Olaylann içinden. 17.30 Bölgesel yayın ve reklamlar. 18.00 Çocuk bahçesi. 18,15 Haftanın çocuk şarkısı. 18.20 Erkekler faslı. 18.50 Hafif müzik ve reklamlar. 19.0001.00 TRTII ile ortak yayın. 19.00 Haberler. 19.30 Beraber ve solo şarkılar. 20.00 Köyümüz köylü" müz. 20.20 Türküler geçidi.. 20.40 Türkce sözlü hafif müzik. 21.00 Kısa haberler. 21.05 Konuların içinden. 21.35 Dinleyici istekleri. 22.00 Sevilen eserler. 22.30 Şarkılar. 23.00 Haberler. 23.15 Gecenin içinden. 00.S5 Günün haberlerinden özetler. 01.00 Program ve kapanış. 01.0005.00 Gece yarısı. koro. 13.00 Haberler. 13.15 Hafifmüzik. 13.30 Türküler. 13.45 Bir roman/ Bir yazardan hikâyeler. 14.00 Şarkılar. 14.30 Yabancı dil öğrenelim. 15.30 Barok müzik. 16.00 Halk müziğimizde türler. 16.20 Arkası yarın. 16.40 Şarkılar. 17.00 Olaylann içinden. 17.30 Yurttan sesler. 18.00 Çağlar boyunca çoksesli müzik. 18.30 Din ve ahlâk. 19.0001.00 TRT I ile ortak yayın Kültür Servisi Ünlü Fransız yazarı Andre Gide'in unutulmuş bir şiiri ortaya çıkarıldı. 21 yaşındayken, sonradan evleneceği kuzini Madeleine Rondeauxya aşık olan ve "Andre Walter'in Defterleri"nde Emmanuelle, "Dar Kapı" da Alissa adlarıyla onu canlandıran Gide, Andre Walter takma adıyla o sıralar yazdığı şiirleri bir araya getirmeyi düşünmüştü. Ama bu şiirlerin arasma, 1891 yıhnm haziranında yazdığı "Hac Gerisi" adlı uzun şiirini katmayı unuttu. Şiiri gönderdiği, yakın dostu, yazar Pierre Louys, o sıralar çıkardığı "La Conque" adlı edebiyat dergisinin aralık 1891 sayısında yayımladı. Adını da değiştirerek "Gerinti" yaptı. Şürin bütünlüğüne saygı gösterdi ama bir dizesinde değişiklik yapmaktan kendini alamadı. Louys, bir de Gide'in şürin başına koyduğu "Francis VieleGriffin için" sözlerini çıkardı. Yüzyılı aşkın bir süre sonra, aynı şiir, ilk yazıldığı gibi ve özgün adıyla "Les Cahiers des Brisants" dergisinde, Henry de Peysac'ın önsözüyle çıktı. yaymlandı bir şıırı Bir anımsayana sorun, ilginç örnekler bulunur Eskiden TRT'de çalışmış olan kimi kişiler siyasal yaşama ge çince, "TRT yeni partilerle ilgili haberleri yeterince yansıtmıyor" diye ortaya çıktılar. Günümüzdeki TRT bu konuda ger^^ çekten de çok kısıtlı ve tutuk davranıyor. Belki biraz da tutum ^ lu... AcabaTRT yeni siyasal parti haberlerinden kısarak enerji kısıtlamasına bir de böyle mi katkıda bulunuyor diye düşünmedik değil. Fakat işin çok daha ilginç ve çelişkili yanı, bu konudaki suçlamanın bir zamanlar TRT'yi yönetmiş olan bugünkü siyasetçilerden gelmiş olması... Eskiden TRT'yi yönetmiş olan bugünkü siyasetçilerin "gelecekte basın özgürlüğü nasıl sağlanacak? Başta basın, radyo, televizyon ve sinema olmak üzere tüm kitle iletişim araçları ve sanat dalları ile insanımız nasıl bir demokratik yaşam biçimine kavuşturulacak? Acaba Türkiye'de en azından Batı demokrasilerindeki düşünce özgürlüğünü andıran çağdaş uygarlık düzeyine ulaşabilmek için neler yapılmalıdır?"g\b\ sorularla ilgile , nip ilgilenmediklerini bilmiyorum ama, hepsine TRT'den yakındıkları için hak vermemeye olanak yok. TRT'nin bu yetersizliği daha ilk kuruluş döneminde başlamıştı. Eğer bir anımsayana sorarsanız, ilk yıllardaki TRT yö x netiminin belli bir çevreye yaranmak için, görevden ayrılan bakanların personele ilettikleri veda bildirilerini bile radyo bülten i, lerinden "haber" diye verdiğini sizlere anlatacaktır. Daha son \ raki yıllarda ise verilmeyen haberler, saklanan haberler, değiş > tirilen haberler, çarprtılan haberler ve "haber değeri" taşımamasına karşın sık sık yayınlanan "yapay haberler" de hâlâ belleklerden silinmemiştir. Bir anımsayana sorulduğunda, bu konudaki olumsuz ömekleri yakında burada sergilemek mümkün olacaktır. İşte TRT tohumlan yıllarca önce atılmış bu olumsuz habercilik uygulamasının etkisinden hâlâ kurtuiamadığı, kurtulması da son derece güç olduğu için, bugün "TRT yeni partilerle ilgili haberleri yeterince yansıtmıyor" diyenlere katılmamak mümkün değil. Fakat yine bir anımsayana sorarsanız, bugün TRT'yi özellikle siyasal alanı ilgilendiren haberleri yeterince vermediği için kınayan eski TRT'cilerin döneminde neler yapılmıştı diye, hemen ilginç yanıtlar ve örneklerle karşılaşırsınız. Acaba onların TRT'deki görevleri sırasında radyoTV haberciliği ile demokrasiye nasıl katkıda bulunulmuş, kamuoyunun özgürce oluşturulması için nasıl çaba harcanmıştı? Bir anımsayana sorsanız, neler anlatacaktır sizlere bu konuda neler. Ama bu "anımsıyan"\r\ sizlere vereceği olumsuz örneklen """ karşın, kalkıp da bugün TRT'ye çatan eski TRT'cilere, "Sizlerin artık TRT'yi eleştirmeye hakkıntz yoktur" demeyi düşünmemelisiniz. Çünkü eğer bir gün gelir de bu kurumun içtenlikle düzeltilmesi için çalışılırsa, bunda TRT'ye yöneltilen eleştirilerin de payı büyük olacaktır. Daha da önemlisi, eğer önümüzdeki dönemde demokrasinin gerçekten oluşturulmasını istiyorsak, düşünce özgürlüğü gibi, eleştiri özgürlüğünü de hlç kimseden almaya hakkımız olmadığını bilmemiz gerekir. Olumsuz uygulamalara yol açanlardan bile.. Washington>da Türkiye'den kaçırılan yapıtlar sergileniyor VVASHİNGTON, (UBA) Washington'daki Tarih Müzesinde "The Herilage of tslam" adlı bir sergi açıldı. Sergide, bazı tslam ülkelerinin yanı sıra Türkiye'den de çeşitli yollarla kaçırılan tarihsel yapıtlar sergileniyor. ABD'li bürokratların, iş ve bilim adamlannın oluşturduğu, "İslamlığın 14. Yüzyıh" adındaki bir dernekçe düzenlenen sergide, Süleymaniye Camü'nin büyük bir maketi, asıl nüshalan Ayasofya Müzesi Kütüphanesinde bulunan çeşitli gökbilim, fizik ve tıp kitaplarının fotoğrafları yer alıyor. ŞAŞKIN KOVBOYLAR Paul Newman ve Lee Marvin, "Cep Harçhğı"nda, çagdaş yaşamın alışkın olmadıklan gariplikleri karşısında ne yapacaklarını şaşıran ve bu şaşkın halleriyle zaman zaman herkesi giildüren iki kovboyu canlandırıyorlar. Ekranda yine bir kovboy fîlmi Cep Harçhğı/Pocket Money/Yönetmen: Stuart Rosenberg/Oyuncular: Paul Newman, Lee Marvin, Strother Martin, Kelly Jean Peters, VVayne Rogers/1972 yapımı/100 dakika. Eski"western"ge\eneğiuyarınca, kırk yılhk Arizona'da, Nogales kentinde çevrilen bu kovboy filmi, patronları hesabına bir sığır sürüsü satın almak üzere yola çıkan, biri saf (Paul Nevvman), öbürü alkolik (Lee Marvin) iki kovboyun serüvenlerini anlatıyor. Çağdaş yaşamın gariplikleriyle karşılaştıkça ne yapacaklarını şaşıran iki kovboyun öyküsü zaman zaman izleyiciyi güldürüyor.. Ama sonunda "uygar toplum" içinde yerleri bulunmadığını kabul etmek zorunda kalıyorlar. Onyılhkbir 'çağdaşwestern' filmi..'Vahşi Batı' dekoru, bu kez günümüz Amerika'smda geçen bir öyküye fon oluşturuyor. Film, genelde Western'in şiddetini ve gerilimini içermeyen, bunun yerine esprili, hafif bir anlatımla gelişiyor. "Lânetl'der Gemisi" "Kuşku" (amytville Horror) gibi filmlerini izlediğimizı 1925 doğumlu yönetmen Stuart Rosenberg, Paul Newman'la birçok kez birlikte çalışmıştı: "Parmaklıklar Arkasında" (Cool Hand Luke), "Bugiiniin Adamı" (Wusa), "Boğuhna Havuzu" gibi..."Cep Harçlığı" bunlann arasında en alçakgönüllü olanı sayılabilir. Newman'ın yanısıra, ünlü oyuncu Lee Marvin var. Film, daha çok bu ünlü ikilinin varhğıyla oyalayıcı. Seyredilmese de olur... 06.58 Açılış ve program. 07.00 Güne başlarken. 08.00 Sabah konseri. 09.00Türkçe haberler. 09.03 Çeşitli sololar. 09.30 Pink Floyd The Final Cut Albümü. 10.00 Caz müziği.10.30 Haftanın solisti.11.00 öğleye doğru. 12.00 Haberler. 12.12 Diskoteğimizden. 13.00 Konser saati. 14.30 Klâsik Türk müziği korosu. 15.00 Müakh dakikalar. 16.00 Günün konseri. 17.00 Haberler. 17.12 Sizler için. 18.00 Gençlerle beraber. 19.00 Haberler. 19.12 Müzik dünyasından.20.00 Melodüer geçidi. 20.30 Caz dünyasından. 21.00 Salı konseri. 22.00 Haberler. 22.12 Gecenin getirdikleri. 23.00 Bizim sesimiz bizim bestecimiz. 24.00 Gece ve müzik. 01.00 Program ve kapanış. TRT III İTÜ Radyosu Ankara'da sinema seyircisi giderek artıyor 0&.S8 Açılış ve program. 07.00 Solistlerden seçmeler. 07.30 Haberler 07.40 Türküler ve oyun havaları. 08.00 Sabah için müzik. 09.00 tl il Türkiye. 09.30 Sabah konseri. 10.00 Şarkılar. 10.20 Türküler. 10.40 Meslek ve teknik. 11.00 Şarkılar. 11.30 Türküler. 11.45 Hafif müzik. 12.00 Kadralar Topluluğu. 12.30 Küçük TRT It BULMACA 19.00 Açılış ve program. 19.01 ANKARA, (THA) TelevizBRAHMS Piyano Konçertosu, No yon yayınlanmn 1971'de başla2. G. Sandor (Piyano) ve R. Rein masıyla seyirci sayısı büyük dühardty yö. BadenBaden Güney Ba şüş gösteren ve üç yıl süreyl&kriz tı Alman Radyosu Ork. 19.48 Leonid KOGAN çalıyor. 20.18 DVO geçiren Ankara sinemalarının seRAK: Kuartet, Fa Majör, Op. 96 yircisi artıyor. Sinema yöneticileri, TV'den önceki seyirciye ka"Amerikan" 20.43 GLAZUNOV: Senfoni, No.3 Op. 33. B. Khaikin vuşamadılarsa da, bu durumun yö. Moskova Radyosu Senf. Ork. film yapımcılanyla dışalımcılan21.30 Hava raporu, ertesi günün nı daha kaliteli filmler yapmaya programı ve kapanış. ve getirtmeye zorladığım, sinema seyircisinin de büyük ölçüde iyiyle kötüyü ayırabilecek duruma geldiğini söylüyorlar. Ankaralı sinema sahipleri, TV döneminden önce kentte 71 olan salon sayısının kriz döneminde 35'e kadar düştüğünü, Türk filmlerinin üretiminde giderek yüzde 9O'ı bulan bir düşüşe rastlanmasının ve bir süre iyi film dışalımımn yapılamamasının da bu duruma yol açtığını belirttiler. Eti Sanat Merkezi Müdürü Mahmut Laçiner'e göre, video sanayii de henüz sinemaları olumsuz yönde etkileyecek duruma gelmedi. Neler satıyor, hangi nedenle? TOMRİSUYAR yük göstergesi olsa gerektir. Bizimki gibi kökleri engin denizlerin diplerine inen, zaman zaman Çok satan bir metayla (bir yosun bile tutan toplumların diroman, bir televizyon dizisi, bir ziye bunca ilgi göstermelerini nagiysi) bizim alınmaya değer bulsıl açıklanz? duğumuz ama satılmayışına yıllar yıh tanık olduğumuz bir meGörselleşmekle, yanî seyretta arasında ne gibi ayrımlar var meyi yaşamak sanmakla, uzak acaba? ülkelerde geçen soluk kesici seSözkonusu meta bir edebiyat rüvenlerin baş kişileriyle özdeşürünüyse, siz de edebiyatçıysaleşmekle. Okuma ediminin yerinız bu merakımzı gidermenin bir ni bakma alalıberi bir tür "dikizyolu, gerçekten çoksatan ürünci" okur türedi. Bu okur, oturİerin genel bir çözümlemesini duğu koltukta, elinde tuttuğu yapmak, satış nedenlerini saptaçoksatar aracılığıyla asla adım maktır. Sonuçta kendiniz çokatamayacağı egzotik iklimlerde satan bir kitap yazmaya karar dolaşıyor, uçaklarda güzel kavermeseniz bile ki genellikle dınlarla (yakışıklı delikanhlarla) vermezsiniz okurun bazı eğilim " Küçük Ev"in Loura'sı ve sık her canı çektiğinde, her koşul allerini öğrenebilirsiniz. Böylelik yinelenen imge: Ev. tında, her biçimde sevişebiliyor. le kimler için yazdığınız okur, Gözünü romamn sayfalan arakaynaşmış bir kitle değildir çün manlarda karenin sol başında in sına dayayarak sevicileri, oğlankü da açıkhk kazanır. ce bir şeritin içine şu sözcükler lan çaktırmadan gözleyebiliyor, Her ülkede çok satan, izlenen yerleştirilir.... " O sırada, Batı' aile içi yasak ilişkilerden payını bir diziden başladım bu işe ken da bir barda...." Ya da "O sı alıyor. di adıma. Kronometre tutarak rada Lavinia, şatoya doğru..." , Bu arada çağdaş dünyaya ilişizledim ünlü "Dallas" dizisini. gibi. Şimdilerde bu "o sırada..." kin bilgiler de ediniyor: HavaaBenim seyrettiğim bölümde kırk televizyon dizilerinde sık sık ras lanları, oteller, hastaneler.... beş dakikanın on beş dakikası ladığımız Ev imgesiyle, yani ay Çoksatarların vazgeçilmez Ceyar'a ayrılmıştı. Dizinin başrılanların, terkedenlerin ister is "lüks mekânlan"dır bu tür yerka kişileri de onun yanında götemez dönecekleri, yokluğunun ler, bir de tabii oteller ve en son rünüyorlardı arasıra. Ailenin acısını çekecekleri, sofrasında is kokuların, son gözde giysilerin, öteki önemli bireylerine üçer da ter istemez birleşecekleri, bir an gözde içkilerin reklamlarının yakika ayrılmıştı Ceyar'la birliklamda onlara yön veren, kişile pılabileceği lobikokteylleri. Kıte ve tek tek olmak üzere rine damgasını basan "duruk" saca özetlersek: ashnda "erkekönemsiz kişilerse birer buçuk bir imgeyle birleştirilmektedir. lerın iş dünyası"nda geçen, ama dakikayla yetinmek zorundaydıBaşka bir ünlü dizide "F\amin bu dünyaya katılan yürekli, özlar. Belki dizinin bütün kişilerin go YohT'nda da "Küçük Ev"de gür, güzel, başarılı iş kadınlarıden daha önemli olan "Çiftlik de, "Walton Ailesi"nde de her nın kattığı çeşniyle renklenen bir Evi" ya da Gökdelendeki Büro şeyden önce Ev vardır. Ceyar' mekân. Bu mekâna karmaşık kohuyu toparlamada ve olaylar ın sık sık yan çizip yine de boş cinsel kimlikleri olan, çoğu birarasında bağlantı kurmada bir layamadığı, Pamela'nın önemse birleriyle akraba roman kişileri "geçiş" işlevi görüyordu. Dizi diği, Lucy'nin sığındığı, Ray' yerleştireceksiniz, biraz Freud nin başka bölümlerinde belki kiin yamandığı, Sue Ellen'in kaç katacaksınız, bir gıdım teknoloşilere ayrılan zaman değişebilir tığı, Bayan Ellie'nin kurumsal ji, biraz da kadın hakları ama ildi ama "geçiş"e ayrılan zaman laştırdığı EV. le de kanser. Bunlan karıştırdıkaynı kalmak zorundaydı. Işık'tan ve söz'den önce varo tan sonra sıcak sıcak servis yaNeden? lan bu ev, ötedenberi "kök sal pacaksııyz, soğutursanız da Çünkü görsel bir çağda yaşı ma" özlemi taşıyan çocuksu üzülmeyin, film senaryosu olayoruz. Anımsarsanız, çizgi roAmerikan toplumunun en bü rak da tutulabilir kayganamz. Islam ülkeleri çocuk resmi yarışmasına son katılma 1 ağustosta ANKARA,(THA) Kültür ve Turizm Bakanhğı tarafından tslam ülkeleri çocukları arasında düzenlenen resim yarışmasına katılma süresi 1 ağustos pazartesi günü sona eriyor. Başarılı bulunan resimler, Ankara'da yapılacak ödül töreninin ardından, başta Ankara olmak üzere 19831984 sezonu süresince Türkiye'nin belli başh kentlerinde sergilenecek. KJB çizerlerimize artık 12 sayfalık yer ayırıyor Kültür Servisi Federal Altnanya'da yayınlanan Kölner Jugen Blatt (KJB) dergisi, bir süre önce Türk çizerlerine açık olan bir ek vereceğini bildirmiş ve ekin çıkacağı tarihi açıklamıştı. "KJB"nin eki epey gecikmeli olarak, 1 temmuz tarihli sayının içinde verildi. Türk çizerlerinden Ûğur Durak'ın bu sayısının kapağını hazırladığı "KJB" dergisinin "Peperoni" (Biber) adlı eki 6 sayfa ve derginin ortasında yer alıyor. Ek için yazılan önsözde de şöyle deniyor: "Türklerden ve Almanlardan oluşan Peperoni mizah grubunun yaklaşık bir senelik geçmişi var. Mizahı seven herkesten, eleştiri, yazı ve karikatürlerini Peperoni'ye göndermelerini bekliyoruz. AmacımH Peperoni'yi hep birlikte geliştirebilmektir." Ekte, tek karikatür lerden başka, Uğur Durak'ın yu karda gördüğünüz "Hüseyin Al manya'da"sı ve Fuat Kırcah'nıı Peterli adını taşıyan bant karika türü var. Dergi yetkililerinin ikirı ci sayıda eki 12 sayfaya çıkardık ları ve "Peperoni" için çizmek ii teyen Türk sanatçılarınm, yapı larını en geç 20 ağustosa kad< şu adrese postalayabüecekleri b lirtiliyor: KJB Karikatür Eki/A< Verlags und Handels Gmbl Postfach 250463/5000 Köln Deutschland. SOLDAN SAĞA 1/ Zorba yönetim. 2/ Başıboş gezen hayvan... Çiçek veya meyveyi dala bağlayan ince bölüm. 3/ Boru sesi... Güreşte bir oyun... Ayak. 4/ lftira etme... Sıvı durumuna getirilmiş havadan elde edilerek ışık araçlarında kullanılan bir gaz. 5/ Uygun, yerinde... Japon lirik dramı. 6/ Söz... Bir cinsbalık.7/ Hazır... Bask ülkesinin bağımsızhğı için savaşan gizli bir örgütün kısa adı. 8/ Zorlu hınç... Hafif rüzgâr. 9/ Gemilerde cankurtaran filikalarını oturtmak için güvertelerde yapılan sehpa. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Tüketim. 2/ Başka... Derin... 3/ Talyumun simgesi... Lüfer balığının irisi. 4/ Olanak. 5/ Tatlı bir besin maddesi... Orhan önadlı bir tiyatro yazanmız. 6/ Ares'in kızı olan Yunan Savaş tannçası... Notada duraklama zamanı. 7/ Bir kürk hayvanı... Sarhoş. 8/ Aşağılık, niteliksiz... Ok. 9/ Engin görünüş. Ispanyadan gelen gitar ııstası: Serranitı SAMİH RtFAT Ufak tefek, oldukça çirkin bir adam. Sahneye çıkışı, yürüyüşü, güvensiz görünümü, duruşu, başlangıçta kötü bir izlenim bırakıyor seyircide. Oturuyor, gitarını kucaklıyor. Klasik gitar çalanlar gibi ayaklık kullanıyor; bir flamenko gitarcısı için alışılmadık bir tutuş bu. Konuşmuyor. Elinizdeki program kitabmda doğaçtan çalacağı yazılı, neler çalacağım bilmiyorsunuz. Biraz tedirgin, bekliyorsunuz. Ağır bir zamanlamayla çalmaya başlıyor. Daha ilk parmak vuruşlarından, ilk seslerden, görünümünden bambaşka bir adam durduğunu anhyorsunuz karşınızda. Birşeyler beliriyor onunla aranızda, birşeyler oluşuyor. Durduğu yerden yaklaşıyor size. Dokunuyor, titretiyor, vuruyor. Susuyor, belli ki sizi dinliyor ara sıra. Sonra yine çalmaya başlıyor; büyüyor, güzelleşiyor sahnede. Ve bir konser boyu anlatılmaz bir büyü saçıyor üstünüze, flamenko'nunbenzersiz büyüsünü. İnce belli, delikanlı dansçılann, güllü kadınlann, kastanyetlerin, el çırpmalarının, topuk vuruşlarının olmadığı, şarabın geceye ve tutkuya karılmadığı kuru bir sahneden, tek başına bir gitarla bütün bu dünyayı, tadını, rengini, kokusunu taşıyor önünüze. Açıksanız, duymaya hazırsanız sarhoş olmanız işten değil. Flamenko bir tutku, coşku, hüzün ve acı müziğidir. Tadına ve derinliğine varmak da sanıldığı kadar kolay değildir. Gizemli bir gücün yaratısıdır sanki baştanbaşa, ardmda anlaşılmaz ve korkunç bir şeyler vardır. Endülüs çingeneleri duende diyorlar bu güce. Sözcük cin, ecinni, küçük şeytan anlamına geliyor. Ama Endülüslüler için bambaşka bir anlam taşıyor. Unlü ozan Lorca'nın (Yazı dergisi, 19796/7) "Duende'nin kuraım, işlevi" adlı çok ilginç bir konuşması var. Bu konuşmadan bir iki bölüm aktarıyorum buraya: "Eski çingene dansçısı La Malena, Brailovvsky'nin çaldığı Bach'ı dinlerken haykırmış: Ole! Duende var bunda'. Oysa Ghıck, Brahms ve Milhaud sıkarmış onu" diyor Lorca, "Yaşlı bir gitar ustasından işittim: Duende gırtlakta değildir, insanın tabanlarından yükselir gelir..." "Bütün sanatlarda duende elde edilebilir ama doğaldır ki, en geniş alan müzikte, dansta ve sesli şiirde bulunur, çünkü bu sanatlar yorumcıı olarak canlı bir gövde gerektirirler. Sürekli kurulan, surekli ölen biçimlerdir bunlar ve kesin bir şimdiyle belirlenirler." Ve daha önemlisi: "Güney tspanya'nın büyük sanatçılan, ister şarkı söylesinler, ister çalıp oynasınlar, bilirler ki, duende'siz hiçbir gerçek duygulanma mümkün değilı Dahası duende'lilik izlenimi rerek seyircilerini aldatabilec lerini de bilirler. Nasıl ki, du de'siz yazarlarca, çizerlerce da yazın modalarıyla aldatıl hergün; ama, yakından bal sak, boş bulunup yanlış y çektirmezsek kendimizi, al maca hemen ortaya çıkar ve I duende yiter gider." Serranito ya da asıl adıyla tor Monge, duende'si olan gitarcı. Olağanüstü (böylesin görmedim diyebilirim) bir çi tekniğinin ardından ve bu U ğin kolayına, gösterişine kaı dan, derinliğine bir duyarlıl ce bir hüzün açıyor önünüze ve has bir müzik sunuyor. Lorca'nın bir şürindeki "Acı bu şarkı söyleyen, / Bi lümsemenin ardında." Böy ri Serranito, gerçek biri. Gı bir usta. Ve 2. Uluslararas tar festivali için İstanbul'a gelecek. Kaçınlmamalı. Dostlar Büro Malzemeleri Sanayii ve Ticaret Limited Şirketi Elekıronik ve mekanik yazı hesap makinelerı saıış Eleklronik ve mekanik yazı hesap makınelerı tamiri Yazar kasalar satış ve tamiri ADRES: Kemankaş Cad. No. 71 KARAKÖY (Denızcılık Bankası Genel MudurluğU Meydanı Cuızcn magazası) Tel.:l 44 79 82 1 45 51 06 OLAĞANÜSTÜ TEKNİK Gösterişsiz fiziğine karşıhk olağanüstü bir çalış tekniğine sahip olan gitarist Serranito, 2. Uluslararası Gitar Festivali için yine İstanbul'a gelecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle