12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
JMıMRİYET/4 KÜLTÜRYAŞAM almasını sağlamış. Ancak dizi ilerleyip felsefi bir gerilim, alışılmış kaba serüvenlerin yerini almaya başlayınca. yapımcılar yüzgeri edivermişler. Kredileri kesilen yapımcı, baş oyuncu ve yönetmen, Mac Goohan, dizinin son iki bölümünü kendi olanaklarıyla tamamlamış. İlk gösterilişinde fazla ilgi uyandırmayan "Tutuklu", 1978 yılında ikinci kez ve gedik kapatmak için programa konduğunda büyük ilgiyle karşılanmış. ATV televizyonuna mektuplar yağmış. "Tutuklu" en çok izlenen dizi olmuş. Bir "Tütuklu'yu Sevenler Kulübii" oluşmuş. 2000 kişilik "Tütuklu" hastalan, Galler Ülkesi'nde filmin çekildiği köyde her yıl buluşur olmuşlar. Evet, dizinin ilginç bir yanı da geçtiği mekânm gerçekten var olması. Bu mekân PortMeirion köyü. Burası, 2. Dünya Savaşının hemen sonrasında Ingilterenin ve Avrupa'nın ünlü yazar ve sanatçılarının buluştukları bir yer. Aldous Huxley, Bertrand Russell, Bernard Shaw ya da Ernest Hemingvvay gibi ünlüler insanhk için yeni değerler yaratmak için burada bir araya gelmişler. Böylece de PortMeirion "enternasyonaliznTin simgesi olmuş. Buranın sahibi ve miman Sir VVİIIİamsEllis, "PortMeirion'u bu amaçla gerçekleştirdim" demiş o yıllarda. "Zenginler için bir sosyalist köy yaptım." Sosyalist Enternasyonal'in ilk kadın militanlanndan biriyle evli olan Sir VVilliamsEllis, köy için çok farklı mimari örneklerini bir araya getirmiş. Kubbe Floransadan, Fransız şatosu, 12. yüzyıldan esinlenme, belediye binasının girişindeki Buda heykeli de Çin'den almma. Bu farklı öğelerle Port Meirion 1926'da ortaya çıkmış. Şimdi adı "Hareketsiz Gemi." "TUtuklu" adlı dizinin çok şey borçlu olduğu PortMeirion'a, Birmingham kentinin batısından kıyıya inen bir yolla gidiliyor. Kasaba Cardigan Bay'in göbeğinde. Ayrıca eylül ayında Patrick Mac Goohan'ın da katılacağı bir PortMeirion gezisi düzenleniyor... Ve "Tutuklu" dizisi, Türkiye'ye gelmese bile Ingiltere1 den sonra Avrupa TV'lerinde ilgi rekorları kırıyor. 25 TEMMUZ 1983 ELEVIZYON ı.OO Diinya Masallan zinin zenginlik mi, mutluluk mu? adlı bölümünde bir kral ve onun ksul hizmetkârının zengin olmak için başından geçenleri >redeceğiz Ozetle "Damdaki Kemancı" gene sahnede Yıllar önce sahnelendiğinde epey yankı uyandıran, kimilerince semitizm propagandası yapmakla suçlanan, kimilerince de bir tür Yahudi antisemitizmi olarak değerlendirilen "Damdaki Kemancı'' adh müzikal Londra 'da yeniden sergileniyor. Oyunda, Sütçü Tevye'yi yıllar önce olduğu gibi gene Topol oynuyor. Eleştirmenler, aradan geçen yılların TopoVü Sütçü Tevye rolüne daha da elverişli kıldığını belirtiyorlar. Bilindiği gibi, "Damdaki Kemancı" ülkemizde de sahneye konulmuş ve aynı rolde Cüneyt Gökçer oynamıştı. >.3O Haberler 1.00 Hava Durumu 1.05 Minik Bale thçesaray: tkinci perde, solo dansçı: özkan Aslan. L.10 Gerçekler (Renkli) izinin ilk bölümünün konusu şöyle: Film yapımcısı Harold Haye, \lp krizi geçirerek ölür. En iyi yardımcısı olan km Tiger, babasın cenaze töreninde, annesi Boby ile karşılaşır. Boby, km altı yandayken onlan terketmiş ve üç kez daha evlenmiştir. Harold Ha'in btttün malları, çekilmekte olan filme karşı Celerko Şirketine <otek edilmiştir. öte yandan Celerko Şirketinin kurucusu Hadden farshall'ın oğlu olan genel müdtir Hugh Marshall, deniz kazasmi ölür, iki oğlundan birişirketin başma geçecektir. Büyükbaba Hadm, Chase'ın başa geçmesini ister. Tiger işleri düzeltmek için anssinin yanına gelir ve modacı Matt ile tanışır. Celerko Şirketinin urucusu Hadden Marshall ile görüşen Tiger onun güvenini kazanır. 2.00 Türk Halk Müziği: Yüksel Alpdoğan anatçı şu türküleri okuyor: Eklemedir koca konak ekleme, Yeni apının yokuşu, Giresun 'un evleri, Bu hal ne haldır. Yeni bir bilimkurgu filmi Frank Herbert'in 1965 yılında en çok satan kitaplardan biri olan "Dune" adh bilimkurgu yapıtı, beyaz perdeye uyarlamrken, çok değişik yeteneklerde sa~ natçtlan bir araya getirdi. Filmin yapımcısı, 63 yaşındaki ünlü yapımcı Dino De Laurentis. Filmin yönetmenliğini, "Fil A dam'' adlı başanlı yapıtıyla tanıdığımız David Lynch üstlendi. Bu çalışmada ayrıca "Savas Yıldızhırı"mn sinema hilesi uzmanı John Dykstra da görev aldt. Oyuncu kadrosunda ise, en ateşli rock müzik topluluklanndan biri sayılan "Police"nin şarkıcısı Sting de bulunuyor. 2.15 Iz Bırakanlar: Zihni Derin rogramda, çay ziraatini Türkiye'ye getiren veyaygmlaştıran Zih\i Derin tamtılıyor. Yaptığı çalışmalar anlatılıyor. y £2.40 Uluslararası İstanbul Festivalinden Görüntüler JüherSüher Pekinel piyano ikilisi. LİMANDA HAPtS PortMeirion kasabasının limanında hapis kalan bir gemi de var. tşte, solda limana kenetlenmiş olan bu gemi görüliiyor. Sağdaysa, dizideki olayların birçoğunun geçtiği, Kraliçe Victoria dönemi iislübunda yapılan otel. 12.55 Haberler 23.00 Kapanış tZLEYİCİ GÖZÜYLE Siyah beyaz "Altın Koylar" TV'de biiyük bir emek ve para karşılığı çevrilen belgesel "Altın Koylar"ı izledik. Türkiye'nin tarihsel ve doğal güzelliklerini yansıtmak ve bütün dünyaya tamtmak amacıyla çevrilen bu belgeseli siyahbeyaz izletmenin anlamsızlığma akıl erdiremedik bir ttirlü. Bu anlamsızlığın bilincine varılacağtnı ve devamını renkli izleyeceğimizi umuyoruz. TRT yetkililerinin ilgilenecekleri umuduyla. ERÇİN ÇELİK/Ankara Benzeri bulunmayan bîr köyde çekilmiş benzersiz bîr TV dîzisi Kültiir Servisi Casus, Ingıliz Gizli Servisıerinin başındaki adamın kapısını var gücüyle açar, masanın üzerine istifa mektubunu atar. Sonra evine koşup bavulunu toplar. Ancak anahtar deliğinden içeri ağırağır bir yeşil gaz sızmaktadır. Gözleri kararır, yere devrilir. Bayılmıştır. Ayıldığında içinde bulunduğu odayı tanımaz. Sendeleyerek kapıya yönelir. Kapı kendiliğinden açıhr ve casus dışan fırlar. Çevresinde gülümseyerek kendisini selamlayan insanlar vardır. Görkemli yapılann arasından kıvrılarak inen parke döşeli bir yola dalar. Bir parkın kıyısındaki lokantanın terasında sarışın bir kızla karşılaşır ve sorar: "Neredeyiz? Buranın adı ne?" "Köy'desiniz," der kız gülümseyerek. "Ne köyü?" "Köy." "Polis merkezi nerede?" "Yok." r 'Ya telefon? Londra'yı aramak istiyorum." "Olanaksız.Ancak köyde yaşavanları telefonla arayabilirsiniz." "Tutuklu" adh TV dizisinin başlangıcı yukarıda anlattığımız biçimde gelişiyor. "Görevimiz Tehlike", "Dallas" gibi diziler, uzun yıllar sonra yeniden piyasaya sürülen bu dizinin yanında gülünç kalıyor. Evet, konunun devamına bakalım. Köy'ün içinde koşmaya başlayan casus, birden çan kulesinden gelen sesle irkiliyor: "Bugiinün kokusu çilek!" Çan kulesine çıkıp kuşbakışı aşağıyı süzünce irkiliyor. Değişik boylarda, birbirine yaslı yapılardan oluşan köy, iki yandan çok sık ormanlarla çevrili ve dışarıya açılan yolu yok. Arkasında da geçit vermeyen dimdik bir dağ yükseliyor. Tek kaçış yolu önündeki deniz gibi görünüyor. Ama çan kulesindeki heykellerin gözlerinde casusu adım adım izleyen birer video kamerası var. Koşarak kaçmaya kalkışınca da, havada uçan gazsı bir madde üzerine atılıp her yanını kaplayıveriyor. Köy'de yaşayanların hepsi de casus gibi tutuklu. Adlarının yerine birer numaralan var, Aynı görünmez güç, köydeki tutukluları birbirlerine karşı kışkırtıyor ve el ele verip kaçmalarını engelliyor. 6 numarayı alan casus, bu garip yerden kaçmayı başarabilecek mi? Huxley'in "Dünyaların En lyisi"ni, Orwell'in "1984"ünü anımsatan bir havada sürüp gidiyor dizi. Topu topu 15 bölümden oluşan ve 196768 yıllarında çevrilen '"nıtuklu", ülkemizde de tanınan Ingiliz aktörü Patrick Mac Goohan'ın ürünü. Altı yıl süreyle "Görevimiz Tehlike"de oynayan Mac Goohan, sonunda yeni bir dizi çevirme isteğiyle yapımcılara başvurmuş. "Görevimiz Tehlike"nin başarısı olumlu karşıhk George Cukor'un talihsizliği Amerikalı film yönetmeni George Cukor, 19S4'te çevirdiği "Bir Yıldız Doğuyor" adlı film Warner Bros şirketinde yanm saat kısaltılınca çok öfkelenmiş, filmi bir daha seyretmemeye yemin etmişti. önceki hafta, "Bir Yıldız Doğuyor"un Cukor'un çok sevdiği üç saatlik özgün kopyası New York 'da yirmi dokuz yıl sonra ilk kez gösterildi. Geceye fihnin yıldızlanndan James Mason vefibnin kesilen bölümlerinin ortaya çıkarılmasma büyük katkıda bulunan sinema • < tarihçisi Ronald Haver de katıl < dı. Ama böyle bir geceye en çok î katılması gereken kişi, filmin yö ' netmeni George Cukor ne yazık ki bu yılın başlarında ölmüstü. RADYO 05.00 Açılış program ve kısa haberler 05.05 Ezgi kervanı. 05.30 Şarkılar ve oyun havaları. 06.00 Köye haberler. 06.10 Bölgesel yayın. 06.30 Günaydın. 07.30 Haberler. 07.40 Günün içinden. 10.00 Arkası yarın. 10.20 Reklamlar. 11.40 Bizden size hajk müziği. 12.00 Kısa haberler. 12.05 Reklamlar. 12.10 öğle üzeri. 12.55 Reklamlar ve radyo progvamları. 13.00 Haberler. 13.15 Hafif müzik. 13.30 Bölgesel yayın ve reklamlar. 14.30 Geçen hafta. 14.45 öğleden sonra. 16.00 Kısa haberler. 16.05 Türküler. 16.25 Şarkılar. 16.45 Hafîf müzik. 17.00 Olayların içinden. 17.30 Bölgesel yaym ve reklamlar. 18.00 Çocuk bahçesi. 18.15 Haftanınçocuk şarkısı. 18.20 Fasıl 18.50 Hafif müzik ve reklamlar. 19.0001.00 TRTII ile ortak yayın. 19.00 Haberler. 19.30 Yurttan sesler. 20.00 Köyümüz köylümüz. 20.20 Şarkılar. 20.40 Türkçe sözlü hafif müzik. 21.00 Kısa haberler. 21.05 TOrk sanat müziği dinleyici istekleri. 21.35 Erkekler topluluğu. 22.00 Viyolonsel sololan. 22.25 Türküler. 22.40 Şarkılar. 23.00 Haberler. 23.15 Gecenin içinden. 00.55 Günün haberlerinden özetler. 01.00 Program ve kapanış. 01.0005.00 Gece yarısı. TRTI berler. 13.15 Saz eserleri. 13.30 Hafif müzik. 13.30 Hafif müzik. 13.45 Bir roman/ Bir yazardan hikâyeler. 14.00 llden ile türkülerimiz. 14.30 Yabancı dil öğrenelim. 15.30 Bir albüm. 16.00 Türk musikisi sözlüğü. 16.20 Arkası yarın. 16.40 Türkülerden bir demet. 17.00 Olayların içinden. 17.30 Küçük konser. 18.00 Küçük koro. 18.30 Edebiyaumızdan seçmeler 19.0001.00 TRT1 ile ortak yayın RADYO'DAN HAFTANEN SEÇMELERI Perşembe Yohın Yarısından Sonra 10.30, TRT2 Alaettin Bahçekapıh'nın bu dizide Türk edebiyat ürünlerindeki yaşlı ve emekli tiplerin içinde bulundukları sorunlar, durumlar ele alınarak bu sorunların nasıl çözülebileceği araştırılıyor. Dizinin bu programında Reşat Nuri Güntekin'in "Yaprak Dökümü"adlı romanındaki AH Rıza Bey tipi üstünde duruluyor. Yaprak Dökiimü oyun olarak mikrofona getirildikten sonra Ali Rıza Bey'in psikolojik çözümlemesini Doç. Dr. Engin Eker yapıyor, emeklilerin durumlarını vurguluyor. TRT III 06.58 Açılış ve program. 07.00 Güne başlarken. 08.00 Sabah konseri. 09.00 Türkçe haberler. 09.03 Barok müzik. 09.30 Bee Gees topluluğu. 10.00 Pop dünyasından. 11.00 Oğleye doğru. 12.00 Haberler. 12.12 Bir albüm 13.00 Konser saati. 14.30 Caz müziği. 15.00 Müzikli dakikalar. 16.00 Günün konseri. 17.00 Haberler. 17.12 Sizler için. 18.00 Müzik kervanı. 19.00 Haberler. 19.12 Akşam konseri. 20.15 Hafif müzik. 20.30 Caz sanatı. 21.00 Müzik sohbetleri. 22.00 Haberler. 22.12 Gecenin getirdikleri. 23.00 Ülkeler ve orkestraları. 24.00 Gece ve müzik. 01.00 Program ve kapanış. Körfez'in sayısı temmuz. ', Geçtiğimiz aylarda tzmir'de^ yayınlanmaya başlayan aylık şiirî dergisi "Körfez"in üçüncü sayısı bu ay çıktı. Derginin bu sayısm, da Veysel Çolak'ın "Geleceğe', Taşınırken" adlı yazısının yant^ sıra Can Yücel, Yaşar Aksoy, Semra Kurtoğlu, Kaan özbayrak, Mehmet Orhan Doğantuğ, Mehmet Mümtaz Tuzcu, Yusuf Alper, Aral Öztaşkent, tlkiz Kucur, Fergun özelli, Çınar Çığ ve Hatim Yazıcı'nın şürleri yer alıyor. İTÜ Radyosu 19.00 Açılış ve program. 19.01 Hafif müzik. 19.30 Gitar için parçalar. Granados, Marella, Debussy. 1. Presti (Gitar), A.Lagoyn (Gitar). 19.51 SPOHR: Viyolonsel ve Arp için Sonat, Op.115. H. Storck (Arp), K. Storck (Viyolonsel). 20.15 HAYDN: Konçerto, Do Majör. F.Milde (Obua) ve R.Reinhardt yö. Stuttgart Pro.Musica Ork. 20.38 BRAHMS: Senfoni, No.l Do Minör Op.68. J.Horenstein yö. BadenBaden Güney Batı Alman Radyosu Senfoni Ork. 21.30 Hava raporu, ertesi günün programı ve kapanış. TRT II 06.58 Açılış ve program. 07.00 Soüstlerden seçmeler. 07.30 Haberler 07.40 Türküler ve oyun havaları. 08.00 Sabah için müzik. 09.00 Şarkılar. 09.15 Tarihte bu hafta.09.30 Sabah konseri. 10.00 Beraber ve solo türküler. 10.20 Şarkılar. 10.40 Yannın güveni "Çocuklarımız". 11.00 Türküler geçidi. 11.20 Hafif müzik. 11.40 Şarkılar. 12.00 Ankara Radyosu çoksesli korosu. 12.15 Türküler. 12.30 Beraber şarkılar. 13.00 Ha 28 bin kitap ciltlendi Trabzon Merkez Halk Kütüp hanesi'nde toplam 28 bin 649 ki tap ciltlendi. Kütüphanede bulu nan 28 bin 649 kitabın 28 bin 22 tanesi deri ya da beyaz kap la ciltlendi, geri kalan 422 kitc bin ciltlerinin yapımı sürdürüli yor. Öte yandan, kütüphane yc neticileri, geçen yıl okuyucu sı yısının 60 bin 706 olduğunu, bı nun 39 bin 485'inin erkek oku, lardan, 21 bin 221 'inin de kadı okurlardan oluştuğun belirttiler. Öğleden Sonra 14.45, TRT1 Derman Bayladı'nın hazırladığı bu programın konuları şöyle: Çocuk ve yalan, sigara ve insan sağlığı, mesleki ve teknik eğitim, Valide Sultan Vakıf Guraba Hastanesinin tanıtılması. Programda ayrıca çeşitli müzik parçaları da yer alıyor. SERGİDEN BİR ÖRNEK tfsak'ın İstanbul Festivali kapsamında açılan "3. İstanbul Uluslararası Fotoğraf Yarışması Sergisi'ndc yeralan yapıtlardan biri de Bulgar fotoğraf sanatçısı İvo Bobev'in "Yelkenliler" adlı fotoğrafıydı. BULMACA Amatör fotoğraf sanatçısının yalnızlığı NEVZAT ÇAKIR Sayın Samih Rifat.. Cumhuriyet gazetesinin 18 temmuz 1983 pazartesi günü çıkan sayısındaki "İFSAK 3. İstanbul Uluslararası Fotoğraf yarışmasıKısırlıklan kurtulmanın yollan" adlı yazınızı okudum. İFSAK ve FİAP üyesi olarak cevap verme gereğini duyuyorum. İFSAK 3. İstanbul Uluslararası Fotoğraf Yarışmasında sergilenen fotoğraflar sizce: Tekdüze, yüzeysel, derinlik etkisi taşımayan, özenti kokan, kopye edildiği aslının gücüne, derinliğine ulaşamamış ikinci sınıf kopyeler.. Yarışmacılar ise: Yalnız pazarlan fotoğraf çeken kentsoylular. Verdiğiniz örneğe gelince.. Bin ikiyüz yarışmada değişik ödüller almış, memleketinde fotoğraf enstitüsü kurup talebe yetiştiren, Fotokina'nın özel duvar ayırdığı, Arjantinli fotoğraf sanatçısı Pedro Luis Raota. (Aynen geçiyorum) "Bin bilmem kaçıncı altın madalyasını alan Raota, Eugene Smith'in otuz kırk yıl önce durduğu yerlere varmağa çabalıyor." Bir parantez açıp ekliyorsunuz: "Bana sorarsanız daha on fırın ekmek yemesi lazım." Sizce bu tür özellikleri olan birinin hiç olmazsa daha saygıh, daha kahve uslubundan uzak eleştirilmesi gerekmez mi? Devam ediyorsunuz. Fotoğrafın röportaj, salt sanat, moda, spor gibi dallara ayrıldığından söz ederek, bunların dışında da amatör fotoğraf diye bir uğraşın olduğunu belirtiyorsunuz. Amatör fotoğrafı da kentsoyluların kelebek ve pul biriktirmenin yanında pazarlan yaptıklan bir iş olarak tanımlıyorsunuz. Böylece buraya kadar anlayamadığımız bir yığın soru, bu tanımlama ile cevabını buluyor. Noktayı koymadan, yazıyı özetlemeyi bitirelim, önce. Yazımızda varsaydığınız kısırlık olaymı kanıtladığınıza inanarak bizi çok şaşırtan bir "sanatçı tanımlaması" yapıyorsunuz. Yazmadan gecemeyeceğim. "Eserini tutku ile, acıyla, kinle ya da us gücü ile yaratan fotoğraf sanatçısı bu uğurda şehitlik mertebesine ulaşmayı, savaşmayı, uğrunda ölmeyi bilen insandır." Sayın Samih Rifat. Yazınızı cevaplarken amacım saygısızhk etmek değil, emin olun. Gözümüzden kaçan bir şey varsa da, son zamanlarda amatör fotoğraf üzerinde yoğunlaştınlan baskı ve saldırılara sessiz kalmanın ruhsal gerginliğindendir, emin olun. Çözümlere gelince: Amatör fotoğraf kentsoylunun hafta sonu uğraşı ise, iki amatör kuruluş olan FİAP ile İFSAK'ın ayrılmalannda gördüğünüz yararı ve bunu anlatmak için kullandığınız "Kemikleşmiş bir katılımın dışına çıkabilmek" cümlesini anlamaya olanak yok. Sonra uluslararası düzeyde yetkili fotoğraf adamları çağırmakla pazar fotoğrafçıhğından kurtulacaksak, ümidi tamamen kesmek gerek. Büyük futbol kulüpleri bile yabancı antrenör yükünün altından kalkamazken, Şişhane'de köhne bir üçüncü kata sığınmış, üyelerinin tamamını oturtacak sandalyesi bile olmayan İFSAK nasıl kalkar? Amatör fotoğrafı, fotoğrafın moda, spor, röportaj, vs. kolları gibi ele ahrsak bu bizi hem bir yere götürmez, hem de bazı şeyleri anlamamızı imkânsız kılar. Amatör fotoğrafın bu kadar yaygın olması ve (siz ne derseniz deyin) sanatı içermesi, fotoğrafın bir kolu olmasından değil, ana düşünceyi kapsamasından kaynaklanmaktadır. Nasıl resim önce klasik calısılarak ögrenilirse;nasıl yontu eğıtimi antik büstler yontarak yapıhrsa; nasıl ana spor jimnastikse; fotoğraf sanatmın anası da amatörlüktür. Fotoğraf tutku ile işe başlar. Her şeyi çekerek gelişir. Bu taklit değildir. Uygulamadır, öğrenmektir. lşte fotoğraf eğitimi de budur. Yani sizin dediğinizin tam tersine, amatör fotoğraf bir okuldur. M odayı da çeker, çıplağı da. Ağacı da çeker, insanı da. Bu evrede söyleyeceği yoksa çekenin.. Biter. Ama gönlüne, beynine girmişse fotoğraf, söyleyecek sözü bitmemişse, içi kıpır kıpırsa onun, ne pazarı vardır, ne pazartesisi. Amatör fotoğrafçıdır o artık. Sevgili ile arasına giren fotoğraftır. Çocuğu ile, karısı ile arasına giren gene odur. Giyiminden yemeğine, çantasından cebine kadar her şeyine ortaktır artık fotoğraf. Sabahın ilk ışıklarını gören odur. Önünden yüzlerce kere geçtiğiniz köşedeki eski çeşmeden su içen sarı balonlu çocuğu yakalayan da odur. Suçu salt fotoğrafı aramak mıdır amatör fotoğrafçımn voksa? Yazınızın başında isimlerıni hayranlıkla verdiğiniz büyük ustalar, sizin terazinizde tartılsa idi, kentsoylu pazar fotoğrafçısı suçlamasından kaçı kurtulabilirdi acaba? Fotoğraf yepyeni bir sanat dalıdır. Gerçek kısırlık bunu anlayamamaktadır. Onu eski, bağnaz düşünce kalıpları ile yorumlayamazsınız. Saniyenin 1/125'inde eserini yaraıan bir sanat dalına yaklaşıiTiı.n/ dahu başka olmalı. Örnekleriyle Dünya Şiiri 18.30, TRT2 Güneş Buharalı'nın hazırladığı programın bu haftaki bölümiinde Shakespeare ve çağdaşları yer alıyor. Metin Yazarı Cevat Çapar, seslendiren sanatçılar; Alev Gürzap, Müşfik Kenter, Çetin tpekkaya. İstanbul Festivali'nden 19.12, TRT3 İstanbul Radyosu Müzik Şubesi prodüktörlerinin ortaklaşa hazırladıkları bu programda 11. Uluslararası İstanbul Festivali'ndeki konserler yer alıyor. Programın bu bölürnünde Larde, Jamet, Causse Üçlüsü sunuluyor. Cumartesi İstanbul Festivali'nden 23.00, TRT3 SOLDAN SAGA Ezra Pound'un "Kantolar"ı Ezra Pound'un "Seçmef tolar"ı tlhan Berk'in Türkçe YAZKO Yayınları arasmda tı. tlhan Berk, Pound'un bu lu şiirlerini dilimize kazand ken Yurdanur Salman, A Göktürk, Sinan Fişek ve Gı Turan'la ortak bir çahşma çekleştirdi. "Kantolar" çevı ken ashyla Fransızcaları, mancaları ve çeşitli yorumı rın bu konudaki yorumla düşüncelem de gözönünde lunduruldu. "Seçme Kantı "Pound'un Mezartaşı tçin < adh şiiri ise Hiltni Yavuz çc Kitabın girişinde de tlhan l in "Canto Çevirileri Üstünı kaç Söz"ü, Allen Tate'in ' Pound"yazısı, ClarkEmer "Pound'un Kantoları Ü< Bir tncelemesV'si ve David vans'm "PisaCanto'lan"b lı Ueğerlendinnvsi hulunu) 1/ Doğu müziğinde rast perdesinde karar kılan bir makam. 2/ Çanakkale'nin bir itçesi... Dudak. 3/ Büğeleklerden ileri gelen, başta sığır olmak üzere çeşitli memeli hayvanlarda ve seyrek olarak da insanlarda rastlanan bir hastahk. 4/ Su... Tann... Yan memnunluk anlatan bir ünlem. 5/ Kaba, biçimsiz... Bir göz rengi. 6/ llâve... Güzellik. 7/ Batı Almanya'da bir nehir... Mezopotamya'da eski bir şehir... Bir renk. 8/ Bir nota... Buğdaygillerden bir bitki türü. 9/ Üstüne kıyma konularak fırında pişirilen bir çeşit pide. YUKARIDAN AŞAĞ1YA 1/ Herkül diye de bilinen ünlü Yunan kahramanı. 2/ Nişan... Koku... Bir uzunluk ölçüsü. 3/ Alkollü bir içki... Eski bir Roma parası. 4/ Su geçirmez, kukuletalı kısa ceket... Beddua. 5/ Müslümanlığın beş şar tından biri... Kısırlık. 6/ Rubidyumun simgesi... lşaret olarak yere dikilen çubuk. 7/ Karışık renkli... Arz... Aktinyumun simgesi. 8/ Bir nota... Yabancı... Arafura denizinde Endonezya takımadaları. 9/ Hakkı ile. İstanbul Radyosu Müzik Şubesi prodüktörlerince hazırlanan bu programda 11. Uluslararası İstanbul Festivali'nde yer alan konserler yayınlanıyor. Programın bu bölümünde TRT Ankara Radyosu Çoksesli Korosu yer alıyor. Necdet Sander bugün toprağa veriliyor Kültiir Servisi 22 temmuz 1983 cuma günü ölen yayıncı ve çevirmen Necdet Sander'in cenazesi, bugün Şişli Camü'nde kılınacak öğle namazından sonra Zincirlikuyu Mezarhğı'nda toprağa verilecek. Şair Şiikufe Nihal ile edebiyat tarihçisi Mithat Sadullah Sander'in oğlu olan Necdet Sander, 1915 yılında dünyaya geldi. Galatasaray Lisesi'ni bitirdikten sonra Isviçre'de psikoloji öğrenimi gördü. Istanbul'da yabancı kökenli olmayan ilk büyük kitabevi olan, Beyoğlu'ndaki " G E N Kitap Sarayı"nın üç kurucusundan biriydi. Bu kitabevinin kapanmasvndan sonra, Tünel'de, daha sonra Galatasaray'da "Sander Kitabevp'ni kurdu. Daha sonra kitabevinin merkezini Osmanbey'e taşıdı. Bu iki kitabevinin yanı sıra, Sander Yayınları'nı da kuran ve bugüne kadar getiren Necdet Sander, J.J. Servan Schreiber'in "Amerika Meydan Okuyor", Andrei Saharov'un "Sovyet Rusya'da Düşünce Özgiirlüğü ve Banş İçinde Yanyana Yaşama", Lord Kinross'un "Atatürk" adlı kitaplarını (bu sonuncuyu Ayhan Tezel takma adıyla) çevirdi. Biri kız, biri erkek iki çocuk babası olan Sander'in, yurt dışında basılmış ve " L e Chapeau Me\on"(Melon Şapka) adlı bir de Fransızca şiir kitabı var. Pazar Tatil Sabahı 10.00, TRT1 Nııran Tunca ve Ahmet Çelik'ın hazırladıkları prosramın 1. Bölümünde Ahmct Üstel'in yazdığı "Şöhretin Yolu" adlı oyun \cr alıyor. Programda ayrıca çesıtli muzık parçaları da sunuluyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle