12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CumhuriYet TAKVIM 25 Temmu? 1983 Imsak 3.38 Gunes: 5 47 Öğle: 13.20 Sahibi: Cumhuriyet Matbaacıhk ve Gazetecılik Türk Anonim Şirketi adına Nadir Nadi, • Genel Yayın Muduru: Hasan Cemal.Müessese Müduru: Emine LşakhgU, Yaa lşleri Müdürü: Okay Gönensln, • Yaa tşleri MüdUr Yardımcısı: Ahmet Konılsan, Haber Merkezi Mudüru: Yalçın Bayer, Sayfa Düzeni Yönetmenı: Ali Acar. Akşam: 20.33 Yatsr. 22 25 Temsilaler: ANKARA: Yalçın Dogan, İZMİR: Hikmet Çettııkaya, ADANA Mehmet Mercan, • Servis Şeflen: tstanbul Habetleri: Selahattin Guler, Dış Haberler: Ergıın Bakı, Ekonomi: Osman Ulagay, Yurt Haberleri: Barbaros Gençak, Kültür: Aydın Emeç, Magazin: Yalçın Pekşen, Spor Danışmanı: Abdülkadir Yücelman, Düzeltme: Konur Ertop, Araştırma: Şahin Alpay. Burolar: • Ankara: Konur Sokak No: 24/4 Yenişehir, Tel:175825175866, İdare: 183335, • İzmkr. Halit Ziya Bulvarı No: 65/3, Tel: 254709131230 • Adatıa: Ataturk Caddesi, T.H.K. lşhanı Kat 2/13, TeV. 1455019731 • Basan ve Yayan: Cumhuriyet Matbaacıhk ve Gazetecılik T.A.Ş. Türk Ocağı Cad. 39/41, Cagaloglu, tst. PK: 246lst. Tel: 5209703 Telex: 22246 Ikindi: 17.17 Basddıfcı Ver: YENİ ASIR Gazete ve Matbaacılık Ltd.Ş. Mecidiyeköylst. "Mevzuat" engellediğinden bazı afet evleri boş duruyor tmar ve İskan Bakanı 1968'deki bir yasa değişikiiği nedeniyle boş duran, hatta ahır olarak kuılanılan konutlar olduğunu söyledi. Haber Merkezi Imar ve tskan Bakanhğı'nca yaptırılan afet konutlarınm bir kısmının mevzuat nedeniyle boş durduğu belirlendi. THA'nın haberine göre Imar ve İskan Bakanı bugüne kadar 135 bin afet konutu yapıldığını ve halen Bakanlıktan alacaklı görünen 57 bin kişinin hak sahipliğinin incelendiğini söyledi. Samsunlu, THA muhabirine verdiği özel demeçte Imar ve İskan Başkanlığı'nca bugüne kadar yaptırılan 135 bin konuttan büyük çoğunluğunun kullanıldığını, (boş duruyor) olarak gözüken kısmının ise köylerde bulunduğunu bildirdi. Samsunlu köylerdeki "afet konutları"nın boş durumda beklemesinin nedenlerini şöyle açıkladı: "1968 yıhna kadar uygulanan yasa, (bir ev yıkıldığı zaman yerine bir ev yapılır) demekteydi. Yani yıkdan veya yıkılması muhtemel bir ev yerine bir ev yapılması zorunluluğu vardı. 1968 yılında yapılan bir yasa değişikliği ile (bir evde oturan tüm evli evlatlara da birer ev yapılır) hükmü getirildi. Dolayısıyla evi yıkdarak yeni ev yapımına hak kazanmış ailenin kütüğüne kayıtlı tüm evli evlatlanna, orada otursun veya oturmasın ev yapılmıştır.Yıkılan bir ev yerine yedi ev yapmak zorunluğu doğmuştur. AFET KONUTLARI AHIR OLARAK KULLANILIYOR Bir ev yerine yedi ev sahibi olan vatandaş birine kendisi oturmuş birine kızını, birine oğlunu yerleştirmiştir. Ankara'da, tstanbul'da, taşrada oturan veya Almanya'da çalışan evladın evi ise boş kalmıştır. Genellikle köylerde herkes kendi konutunda oturduğundan ve kiraya da verme durumu olamayacağından bu konutlar boş kalmakta, yerine göre ahır olarak kullanılmaktadır." 2805 sayılı Imar Affı Yasası kapsamında Türkiye'deki tüm eski gecekondular taranırken afet konutlarının, özellikle köylerdeki konutların taranacağını söyleyen Samsunlu, "köylerde saptayacağımız boş evlere hak sahipleri kendileri geçecekler. Geçmedikleri takdirde biz bunlan, ev bekleyenlere devredeceğiz." dedi. Hak sahibi gürünüp de henüz evleri yaptırılamamış olan 57 bin afet konutunun durumuna değinen Samsunlu bu konuda şunlan söyledi: "Hak sahibi olarak bekieyenlerin durumunu inceliyoruz. Şu anda 57 bin borcumuz görünüyor. Ancak incelememiz sonucunda bu 57 binin 1015 bine inecegini zannediyonım. Çiinkü daha önce taradığımız Muğla'da 600 civannda olan borcumuz 30'a indi. Yine Ankara'da yaptığımız hakiki taramada daha önce 1.600 olarak gözüken borcumuz 400'e indi. Şu anda tüm Türkiye'yi taramakla meşgulüz." Memurlarm giyimleriyle UgiH koşullar yumuşatıldı ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Bülend Ulusu kamu personelinin "kılık ve kıyafetlerine" ilişkin yayınladığı genelgede, "hava sıcaklığının artmasının çalışma şartlannı olıımsuz yönde etkileyeceğini" belirtti. Genelgede iş yerlerinde bayan memurlarm çorapsız ve kısa kollu, erkek memurlarm ceketsiz ve kravatsız bulunabilecekleri açıklandı. Başbakan Bülend Ulusu, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan bayan ve erkek memurlann kılık ve kıyafetlerine ilişkin 1938316319 sayılı bir genelge yayınladı. Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan personelin kılık ve kıyafetlerine ilişkin yaymlanan yönetmelik anımsatıldı Genelgede, artan hava sıcaklığı nedeniyle 15 eylül 1983 tarihine kadar kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan personelin kılık ve kıyafetine getirilen değişiklikler şöyle sıralandı: "Erkek memurlann, bina içinde ve çalışma yerinde ceketsiz, kravat takılmadan kısa veya uzun kollu gömlekle bulunabilmeleri, makamla veya anürleriyle yapacaklan görüşmelerde mudaka kravat takmalan ve ceket giymeleri, Kadın memurlann, çalışn. yerine gelişlerinde ve görev maballinde istekleri üzerine çorapsız, kısa kollu elbise ile bulunabilmeleri uygun görülmüştür." KTFD Protokol Müdürü görevden alındı tZZET RIZA YALIN LEFKOŞE 20 temmuz törenlerinde eşiyle birlikte "Meclis Başkan Vekili" ve "Bakanlar"ın yerini aldığını ileri sürdüğü TC Lefkoşe Büyükelçiliği Konsolosu Etbem Tokdemir'in kendisine hakaret ettiğini belirterek istifa eden KTFD Protokol Müdürü, üçlü kararnameyle görevinden alındı. 22 temmuz 1983 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren kararnameyi Devlet Başkanı Denktaş, Başbakan Çağatay ve Dışişleri Bakanı Atakol imzaladı. KTFD Başkanı Rauf Denktaş Lefkoşe'de spor sitesinin temel atma töreninde Kıbrıs Türk basınında çıkan yazılar ve bu konuyla ilgili olarak yaptığı konuşmada, "Birkaç zehirli kalem, birkaç küstah kişinin, anayurt temsilcilerini hedef aldıklannı, ne yazdıklannın farkında olmadan tümüntt iizen bir durum yarattıklannı" söylerken, "Bu saldınlann artık durması için hükiimetin harekete geçmesi gerektiğini"belirtti. "Saldınlann, tüm topluma yapıldıgım" söyleyen Denktaş, "TC Büyükelçisi tnal Batu'ya toplumun duygulannı aktardığını" belirttikten sonra, Kıbrıs'ta bulunan Gümrük ve Tekel Bakanı Cafer Tayyar Sadıklar'm, durumu Ankara'ya aktarmasmı, Kıbrıs'ta son günlerde yaratılan havanm Kıbrıs'm havası olmadığının bildirilmesini istedi. Bilindiği gibi, bir süre önce, Kıbrıs Türk öğretmenler Sendikası'nın organı durumundaki " S ö z " Gazetesi, Büyükelçi Inal Batu'nun, Cumhuriyetçi Türk Partisi'ne, KTFD Başkanı Denktaş'la ilgili olarak, "Herifçioglu'na tepki göster dedik, o, bağımsızhk diye tutturmuş gidiyor. tstedi diye bir cebine self determinasyon kararını koyduk, öteki cebine de referandum karan istiyor." dediğini yazmıştı. KTFD Protokol Müdürü Yılmaz Ağaoğlu ise, "TC Büyükelçisinin Meclis Başkam'yla Bakanlann yerine oturan memurunu haklı çıkaracak girişimlerde bulunması düşündUrücttdür. 4 yıldan beri TC Hükümeti'nin Lefkoşe BUyükelçisi olan tnal Batu'ya hatırlatmak isterim ki, KTFD Dışişleri Bakanlığı'nda tanımak istemediği, ama kendisinden daha kıdemli en azından 4 tane temsilci vardır ve onlar da KTFD'nin Biiyükelçileridir. Kimsenin şamar oğlanı değildirler. En azından ben değilim." demiş, görevinden istifa etmişti. ? Çunku dişlerden çok bademciklerie ilgileniyor gibi. Yok, belki de hop deyip 3.Ç3I* sıçrayacak içeri, "şöyle bir dolaşıp" gelecek. Hepsi olabilir. Suaygın ile arakadaş da olabilirler. Akşam yemeğinde arkadaşının ne yediğini kontrol ediyordur. ABD'nin tndiana eyaletinde, Evansville'deki hayvanat bahçesinde oto* m ı a c a b a Kuçuk maymıınun dişçilik eğitiminin duzeyi hakkında bilgimiz yok. Kulakburunboğazcı mobil kaputu açar gibi koskoca suaygınnın ağzını açan maymunun tam bu anda fotoğrafını çeken kişi, "mutlu tesadüfler" bakımından oldukça şanslı biri olmalı... Kendini yakan işçinin durumunda önemli bir değişiklik yok tstanbul Haber Servisi Federal almanya'da işçi olarak çalışan ve dönuş için vize alamadığından geçtiğimiz hafta Istanbul, Şişli'deki Alman Vize Bürosu önünde üzerine gaz dökerek ken. dini yakan Abdullah Altunbaşın (43) sağlık durumu cidçüyğti^ ni koruyor. Vücudunurr'yüzde 9O'ı yanan ve aşırı yanıktan böbrekleri çalışmaz hale gelen ALtunbaş'ın dün ilk kez çok az miktarda idrannı yapabildiği bildirildi. Federal Almanya'da 10 süreyle çalıştıktan sonra birbuçuk yıl önce izinli olarak yurda gelen ve dönüş için Alman Konsolosluğu'na başvurduğunda "sabıkalı" olduğu gerekçesiyle vize verilmeyen Altunbaş, geçtiğimiz hafta çarşambayı perşembeye bağlayan gece saat 00.02 sulannda vize bürosunun önünde kendini yakmıştı. Alevler içinde yanarken çevredeki yurttaşlar tarafından kurtarılarak Şişli Etfal Hastanesi'ne kaldırılarak yoğun bakıma ahnmıştı. Daha sonra hastanenin 2. cerrahi servisine aktarılan Altunbaş'ın sağlık durumunda, olayın üzerinden 5 gün geçmesine karşılık bir düzelme görülmediği bildirildi. Evren Ankara Palas ve Etnografya müzesini gezdi ANKARA, (a.a.) Cumhurbaşkam Kenan Evren, dün onarım çalışmatarı sürdürülen Etnoğrafya Müzesi ile Ankara Palas'da incelemelerde bulundu. llgililerden onarım çalışmaları hakkında bilgi alan Cumhurbaşkanı Kenan Evren, her iki çalışmanın da en kısa zamanda tamamlanmasını istedi. Onarımına 1981 yılında başlanılan Etnografya Muzesi'nde teşhir, tanzim ve onanm işlerini kapsayan büyük bir çalışma yapıhyor. Ankara Palas'da 1982 yılının nisan ayında başlyan onarım çalışmaları ise, yaklaşık 350 milyon liraya malolacak. Norveçli feministler erkekhre tuzak kuruyorlar Norveç'in başkenti Oslo'da gazetelere "güzelbirkadıtuefakatçi arıyor" diye ilân veren feministler, başvuran erkeklerin adlarını liste haline getirip metroya astılar. Dış Haberler Servisi Kuzey Avrupa'da yaşanan olağanüstu sıcak, feministlerin "kadınların aşağılanmasına, kadınlar üzerinde baskı kuran erkeklere" karşı açtıkları savaşı hiç etkilemedi. Feministler herkesi bunaltan sıcaktan etkilenmeksizin mücadelelerini sürdürüyorlar. Hem de hayli ilginç yöntemlerle. Norveç'in başkenti Oslo'da, ülkenin önde gelen gazetelerinden Dag Bladet'in küçuk ilanlar bölümune feministlerce "Güzel ve zarif bir genç kadın rafaketçi anyor" yollu bir ilan verildi. llanı verenler, yığınla talep mektubu aldılar. Mektupların, genellikle bu tür ilanlar gördüklerinde adeta üzerine atlayan kişilerce verildiğini hesaplayan feministler, gelen mektuplardan yedisini "müstakbel kurbanlar" olarak ayırdılar. Son eylem başladı. "Güzel genç kadın"a "refakat" etmek için başvuran "yardımsever"erkelerden yedisinin isimleri Oslo metrosunda her tarafa asıldı. Ama daha önce "güzel genç kadın" bu kişilere telefon etmiş, onlar la uzun uzun konuşmalar yapmıştı. Feministler bu konuşmaları da kendi kurdukları "Radyo Oracle" istasyonundan yayınladılar. Feministlerin bu yayınlannm başlıca nesnesi haline gelen bir otelci, dayanamayıp kişisel güvenliğini sağlamak amacıyla polise başvurdu. Otelci, sürekli telefonlar aldığını, kendisine telefon eden bir sürü kadının, "Senin hakkında elimizde daha ne deliller var, görürsün, seni ince ince yaralayacak, mahvedeceğiz, 'sakat' edeceğiz" gibi tehditler savurduklarını iddia etti. Feministlerin otelciyle neden bu kadar uğraştıklarının sırrı daha sonra çözuldü. Otelci, kendisini fahişe olarak tanıtan Anita adlı bir kadınla "yakası açılmadık" bir telefon göruşmesi yapmıştı. Oysa konuştuğu feministlerden birydi. Son olarak otelci, feministlerin kendisinin cinsel ilişki sırasında çekilmiş fotoğraflarını yayınlamalarından korktuğunu bildirdi. "Otelîme gelen bazı kadınların düzeltilmemiş yatakların fotoğraflarını çektiğini farkettim. Foto montaj yapıp benim fotoğraflarımmış gibi yayınlayabilirler," dedi. Öteki Iskandinav ülkelerinde de feministlerin "kadınları bir meta olarak gören" erkekleri tuzağa düşürmek için sık sık benzeri yöntemlere başvurduğu görülüyor. Örneğin "Uluslararası Kadın GünU" 8 martın arifesinde Stockholm'un sokak kadınlarımn yoğun bir şekilde çalıştığı mahallelerinde park etmiş arabaların fotoğraflarını çekip plakalarını kaydeden, tsveç feministleri, bunları Stockholm metrosunun duvarlarına asmışlardı. Plaka numaralarını sergileyen fotoğrafların altında şöyle bir not dikkati çekiyordu: "Eğer bu arabaların sahiplerinin kim olduğunu öğrenmek istiyorsanız, bunu çok basit bir yöntemle gerçekleştirebilirsiniz. Araba plaka numaralannın kayıtlı bulunduğu büroya bir telefonunuz yeterlidir. Bu büro bir kamu müessesesidir." Feministler bu tip olaylardan üzüntü duyduklarını, bazı aileler için zorunlu olarak sorun yarattıklarını, fakat bunun kaçınılmaz olduğunu söylüyorlar. "Çünkü", diyor feministler "Para gücüyle insanlan satın almaya kalkanlar, insanhk onurunu çiğniyorlar." Bundan bir süre önce bir Kuzey ülkesinde ciddi ve demokrat bir yayın orgarn olarak tamnmış bir gazete, bir defaya mahsus olmak üzere yanılgıya düşüp kürklere sannmış bir çıplak kadın resmi basmıştı. Buna çok içerleyen feministler gazetenin genel yayın müdüründen herkesin işten aynldığı "sakin saatlerde" randevü almış ve kendisiyle görüşmek istemişti. Gözalıcı, çarpıcı genç kadınlardan meydana gelen 1015 kişilik bir feminist grubu gazetenin büyük ölçüde boş olduğu randevu saatinde genel yayın müdürünün odasına çıkarak, hep birlikte adamı çırılçıplak soymuşlar ve bu sırada çektikleri fotoğrafları gazetelerinde yaymlamışlardı. Parasızlık yüzünden toprak altından çıkarılan tarihi eserleri doğru dürüst koruyamıyoruz MUAMMER TUNCER Avrupa Konseyi'nin 18. Sanat Sergisi olarak açılan "Anadolu Medeniyetleri Sergisi"ne yurtiçinde ve yurtdışında gösterilen ilgi giderek artarken, "serginin bazı bölümlerinin yurtdışına gönderilmesi," "müzeciliğimizin bugünkü durumu", "arkeoloji alanındaki gelişmeler", "ulusal müze gereksinmesi" gibi konular da güncellik kazanıyor. Biz bu sorunlara açıklık getirmek amacıyla, uzmanları bir araya getirip söyleşide bulunduk. Sayın Nurhan Atasoy, "Anadolu Medeniyetleri Sergisi"nin yurtdışına istendiğini öğreniyoruz. Serginin yürütme kurulu başkanı olarak bu konuda bilgi verebilir misiniz? PROF ATASOY Sergimizin bazı bölümleri yurtdışında sergilenmek üzere, dünya çapında ün yapmış müzeler tarafından isteniyor. örneğin, Ingiltere'den Britisch Museum, serginin OsmanlıTürk sanat eserleriyle ilgili bölümünü, Şikago Üniversitesi Doğu Bilimleri Enstitüsü Tarih öncesi ve Bizans dönemini istiyor. KanadaRoyal Ontorio Museum, Cenevre "Petit Palais", NevvYork Mettopolitan müzeleri ve daha birçok müze sergimizin bir kesimini yurtdışına gönderip göndermeyeceğimizi soruyorlar. Sanat yapıtlarımızın dış ülkelerde sergiîenmesi, yurdumuzu tanıtma açısından, hiç kuşkusuz son derece yararlı bir etkinlik olacaktır. Ama konu elbette bizi aşıyor. Biz durumu Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bildiriyoruz. ESERLER YETERtNCE KORUNMUYOR Sayın Atasoy, Ülkemizde arkeoloji ve müzeciHk alanında pek çok sorun bulunduğunu biliyoruz. Sizce bu alanlarda çözüm bekleyen en önemli sorunlar nelerdir? PROF. ATASOY Bana kalırsa, kazılardan sonra kazı yerlerinin ve eserlerin yeterince korunrnaması en önemli sorunlardan biridir. Kazılarda birçok tarihsel konü aydınlığa kavuşu Özdemir: MGK'dan sevindirici haberler ahyoruz Türklş Eğitim Sekreteri Kaya özdemir, "Zonguldak Sendikasının Türklş'ten aynlacağı yolundaki haberlerin • doğru olmadığını söyledi. ANKARA Türktş Eğitim Sekreteri Kaya Özdemir, "Türktş her zamandan daha fazla birlik ve beraberlik içinde Türk işçisinin hizmetindedir" dedi. Kaya Özdemir a.a.'ya yaptığı açıklamada, Zonguldak Sendikası'nın Türktş'den ayrılacağı yolundaki haberlerin kesinlikle doğru olmadığını belirterek, Zonguldak'ta yapılan olağan üstü Genel Kurul'da delegelerin oybirliği ile Türklş'e Üyelik kararı aldığını bildirdi. "Yeni diizenlemelerin yarattığı bazı sıkıntılar mevcuttur." şeklinde konuşan Kaya özdemir, şöyle devam etti: "Bu sıkıntıların giderilmesi için MGK nezdinde yaptığımız girişmle İİRİH sevindirici haberler almaktayız. Delege seçimlerinin hakim nezaretinde olmaksızın serbestçe yapılması, bölge şubelerinin kurulması, bir başka deyimle merkez şubeleri yerine kaim olması, yöneticilik şartlannın kolaylaştırılması müsbet karşüanmıştır. Türklş güçlü ve drsiplinli wndikacüık anlayışı içinde yıl sonuna kadar gerekli düzenlemeleri tamamlayıp. verimli bir hizmet sürdürecektir. Doç. Meriç: Nüfusumuzun yüzde 90h dişeti hastası İSTANBUL, (UBA) tstanbul Üniversitesi DişheKİmliği Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Hasan Meriç, dişeti hastahğının ülkemizde çok yaygın olduğu ve bunun bir hastalık olarak bilinmediğini belirtti. Doç. Dr. Meriç, Türkiye nüfusunun yüzde 90'ının dişeti hastası olduğunu söyledi. UBA muhabirinin konuyla ilişkin sorulannı yanıtlayan Doç. Meriç, toplumumuzda dişetlerinin kanamasının yanhş olarak normal bir olay gibi görüldüğüne dikkat çekerek, "dişeti kanaması kesinlikle normal değildir ve bu tür bir kanama dişeti hastahğının tek belirtisidir" dedi. Doç. Dr. Meriç, dişeti hastalığımn tedavi edilmediğinde, dişköklerinin iltihaplanmasına neden olabileceği gibi, kalp kapakçıklanna ve böbreklere de yan etki yaptığını kaydetti. Doç. Dr. Meriç, dişeti hastahğının tedavisinin mümkün olduğunu da kaydederek, bu hastalıktan korunmak için alınabilecek önlemleri de şöyle sıraladv. "Özellikle dişler kurallara uygun olarak temizlenmelidir. Dişetlerinde kanama oluyorsa mutlaka kişi bu konuda uzman bir diş hekimine gitmelidir. Aynca bir bardak ılık su içine bir çay kaşığı tuz atarak ağızda gargara yapılırsa ve dişetleri de emilirse diş sağhğı açısından yararlı olur.' MÜZECİLtĞİMİZ VE ARKEOLOJt "Anadolu Medeniyetleri Sergisi" dolayısıyla, gazetemiz tan fından müzeciliğimizin ve ulusal müze sonınunun ele alındığı bir söyjeşi toplantısı düzenlendi. Fotoj rafta bu söyleşiye katılanları görüyorsunuz. Soldan sağa: Arkeolog Ünsal Yücel, arkadaşımız Muan mer Tuncer, Sergi Y.K. Başkanı Prof. Nurhan Atasoy, arkeolog Sümer Atasoy, arkeolog Işıl Musluba Sanat Tarihçisi Filiz Çağman ve Arkeoloji Müzesi Müdürü Nuşin Asgari. yor. Ama koruma önlemıerı olınadıgı için kazı yerlerı çoğu zaman tahrip ediliyor. Son yıllarda bu konuya verilen önemin arttığını görüyoruz. Ne var ki, ödenek yetersizliği yüzünden amaçlanan sonuca ulaşılamıyor. Bence, ödenekler artırılırken, kazaya yönelik ödeneklerle, eserlerin bakımına, onarımına korunmasına ilişkin ödenekler kesin olarak ayrı tutulmalıdır. Belediyeler bu konuda çok duyarlı davranmak zorundadırlar. Tarihsel yerler ve eserler tapu kaydı gibidir. Kimi zaman "yeşil alan yapacağız" bahanesiyle tarihsel eserlerin ulu orta kaldırıldığına tanık oluyoruz. Bu çok yanhş bir tutumdur. ' Bu konuda öbür uzman arkadaşlanmzın da göruşlerini alabilir miyiz? SÜMER ATASOY (Arkeolog) Eski Eserler ve Müzeler Müdürlüğünün izniyle, bir bakanlık temsilcisinin gözetiminde yabancılar da ülkemizde kazı yapabilmektedirler. Ancak yabancı uzmanların kazılarda Türk öğrenci çahştırmalan kendi isteklerine bırakılıyor. Bu nedenle yabancılar kazılara genellikle Türk öğrenci almıyorlar. Kanımca, bu konuda yasal zorunluk getirilmesi, öğrencilerimizin kazı tekniğini daha iyi Öğrenmeleri açısından büyük yarar sağlayacaktır. Bir de, bazı sonuçlarının yayınlanması sorunu var: Yabancıların yaptıkları kazıların sonuçları kendi dillerinde raporlar halinde yayınlandığı halde, Türkçe olarak yayınlanmıyor. Yıllık sempozyumlardan başka, bu yayın konusuna önem verilmeli. Türk uzmanlarca yapılan kazılarda da öğrenciyi yetiştirme etkinliğine gereği gibi önem verilmiyor. Aynca, ilgili fakültelere kazı tekniği dersi mutlaka konulmalı. Son olarak önemli bir konuya daha değinmek istiyorum: Kazılardan sonra, paha biçilmez eserlerin pek çoğu dep< lara atılıyor ve laboratuvar y < tersizliği nedeniyle, mahvedil yor. "Her kazı bir tahribattu sözünü gerçek olmaktan çıka malıyız. Aynca bir önerim va Türkiye'de bir müzecilik oku kurulmahdır. KALtTELt ESERLER GALERtLERDE ÜNSAL YÜCEL (Sanat 1 rihçisi) "Anadolu Medeniy leri Sergisi'nin çağdaş sanatım la ilgili bölümünü düzenlerk Resim ve Heykel Müzesi' n Türk resim ve heykelini tern edecek nitelikte eser bulamad Zamanında öznel ölçülerle es ler satın alınmış. Muzeciliğirn de çağdaş TUrk sanatının ger gibi yer alabilmesi için bu so na köklü çözüm getirilmeli. şilerin ve galerilerin ellerinde liteli eserler var. Bunların tı lanması çareleri aranmalı. SJ almanın yanısıra, bağış da öz TUBITAK ödülleri törenle dağıtddı ANKARA, (ANKA) 1983 yılı TÜBİTAK bilim, hizmet ve teşvik ödülleri dün düzenlenen bir törenle sahiplerine verildi. TÜBİTAK Genel Sekreteri Tevfik Karabağ, törende yaptığı konuşmada, Türk uyruklu bilim adamlarının müsbet bilimlerin temel ve uygulamalı alanlarındaki seçkin araştırma, çalışma ve hizmetlerini değerlendirmek, üstün yeteneklerini belgelemek ve teşvik unsuru olmak üzere her yıl bu ödüllerin TÜBİTAK tarafından dağıtıldığını anlattı. TÜBÎTAK Bilim Kurulu'nun karan ile bu yıl 200 bin liralık bir altın plaket ve ödül beratından oluşan bilim ödülleri Prof. Mithat tdemen ile Prof. Mehmetçık Bayazıt'a verildi. 200 bin lira değerindeki bir gümüş plaket ve ödül beratından oluşan hizmet ödülü de Ord. Prof. thsan Şükrü Aksel, merhum Prof. Mustafa Santür, Prof. Sait Akpınar, Dr. Hamdi Açan, yüksek mühendis Hacım Kamoy ile Asım Zihnioğlu'na verildi. 1983 yıh 100 bin lira ve ödül plaketinden oluşan teşvik ödülünü kazanan bilim adamları da şunlar: Doç. Esvet Açıkgöz, yardımcı Doç. Ali thsan Aldoğan.Doç. Metin Balcı, Dr. Ferit Bingel, Doç. Tuncay Birand, Dr. Mustafa Çöpçü, Doç. Osman Demircan, Doç, Timur Doğu, Doç. Samim Erhan, Doç. Naci Görür, Yüksek Mühendis Orhan Mertoğln, Doç. Özden Sanal, Doç. Mehmet Şimşek, Doç. Hüseyin Tan, Dı\ Sinan Taş, ile Doç. Ersin Yurtsever.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle