25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/5 KÜLTÜRYAŞAM 20 TEMMUZ 19M 9 Pekinel btiytisü ve sihirbaz Tortelîer FİLİZ ALt LAStO Üç ayn dünyanın insanları, büyüleyici üç ayn dünya... GüherSüher Pekinel piyano ikilisi geçtiğimiz tnevsim, IDSO ile çok başarılı bir konser. vermişler ve Mendelssohn'un pek bilinmeyen gençlik eserlerinden "tki Piyano tçin Konçerto"sunu yo umlamışlardı. Bu konserin yan.uları sürerken, bu kez istanbul Festivali kapsamında bir resital verecekleri öğrenilir öğrenilmez, bütün biletler kapışıldı. Neydi bu genç piyanistlerin çekiciliği? Batılılann "charisma" dedikleri türden bir "sahne manyetizmi mi" sadece? Evet, bu ikilinin sahne çekiciliği tartışılmaz. Ek olarak sanata adantnışlık, daima daha iyiyi, daha güzeli arama içgüdüsü değil mi Güher ve Siiher Pekinel'e Jıayranhk duymanuzı sağlayan? Dünyada bugün, Türk olarak evrensel müzik alanında uluslararası bir kariyer yapan sadece Pekinel Kardeşler var. Böyle bir başarıya ulaşmada Tanrı belki "yiirii ya kulum!" demiştir ama birbirinden zor ayırtedilen bu ikiz kardeşler daha küçücUkken ya sezgileri ya da onlara yol gösterenlerin ileri görüşlerinden ötürü nerede, ne zaman, hangi adımı atmaları gerektiğini daima bilmişler. YILLARIN YATIRIMIMN ÜRÜNÜ Büyüdükçe, benzerliklerinden, sezgilerinden, birbirleriyle olan iletişimlerinden yararlanmakla birlikte, benzerliklerini vurgulamamayı, iki ayn kişilik olarak gelişmeyi seçmişler. Uluslararası bir kariyer yapabilmek için nasıl uzun, yoğun ve yorucu bir hazırlık dönemi geçirdiklerini burada uzun uzadıya ınlatmaya ne yer var ne de gerek. Bugün geldikleri yer, yılların yatırımının, ürUnUnil almaya başladıkları yerdir. tlk plaklarını dünyanın en saygın plak şirketlerinden olan Deutsche Gramophon'un piyasaya çıkarması bile pek çok müzisyeni hasetten çatlatmaya yeter bugünkü , dünya kosullarında. Bu plakta Rachmanınofun "İki Piyano için op. 5 ve op. 17 Süitleri"yer almakta. Ekim ayında ikinci Deutsche Gramophon albümleri çıkacak. Burada Sıravinski'nin "Le Sacre de Printemps" (Bahar Ayini) adlı ünlü eserinin iki piyano için yazılmış orijinali ilk kez plak biçiminde Güher ve Siiher Pekinel tarafından çalınmış olacak. önümüzdeki yıl, bir Ingiltere, bir Kuzey ve Güney Almanya bir Güney Afrika, şubat ayında Japbnya, nisanda Amerika ve kanada, ayrıca Italya ve uanımar tKt AYRI KtŞİLtK Büyüdükçe, benzerliklerinden, sezgilerinden, birbirleriyle olan iletişimlerinden yararlanmakla birlikte, benzerliklerini vurgulamamayı, iki yarı kişilik olarak gelişmeyi seçmiş Pekinel Kardeşler. ka turneleri var. 198485 mevsiminde ise Pekinel Kardeşler'in yıldızları daha da parlayacak. Salzburg Festivali'ne, Viyana Festival Günleri'ne katılacaklar. Ardından, Zubin Mehta yönetimindeki New York Filarmoni Orkestrası'vla çalacaklar. BOŞ ZAMANLARDA RESSAMLIK Güher ve Süher Pekinel Kardeşler'in bu başdöndürücü tempoları karşısında şaşkına dönmüşken, gündelik yaşamlarının geriye kalan bölümünü herhalde dinlenerek geçiriyorlardır diye, kendi kendimi avutuyordum. Ne yanılgı!.. Ya da benim dinlenme anlayışım ile onlarınki aynı şey değil. Her iki kardeş de, konser sonrası her sanatçıda beliren, boşalma duygusunu, başka uğraşlara, başka konulara eğilerek doldurmayı amaç edinmişler. Devamh okuyorlar, felsefeyle, psikolojiyle ilgileniyorlar. Dahası, ikisi de resim yapıyor. Üstelik, "hafta sonu" ressamı değil Pekineller. Dünya Doğayı Koruma Vakfı yararına düzenlenen yıllık sergiye her iki sanatçımız da birer resimle katılmışlar. Sergiye resimleriyle katılan sanatçılar arasında Dietrich FischerOieskau, Anneliese Rothenberger, Kurt Eichhorn gibi muzik dünyasının en ünlüleri de bulunuyor. Pekinel Kardeşler, Istanbul'daki konserlerinin hemen ardından Salzburg'a gittiler. Herbert von Karajan'la çok önceden saptanmış olan randevulannı bu kez kaçırmak istemiyorlardı. Karajan, şahsen tanımadığı, fakat plaklarını dinledikten sonra mutlaka tanışmak istediği Pekinel Kardeşler'e geçtiğimiz nisan ayında randevu vermişti. Buluşma tarihinden birkaç giln önce Istanbul'da konser veren Pekinellerden Süher'in pasaportu, konser sırasında AKM deki soyunma odasından çalınınca, Salzburg randevularına yetişemediler. Çağımızın en önemli müzik otoritesinin randevusuna yetişememek ne demekti? Neyse ki, Karajan, geçirdiği beyin ameliyatından sonra tekrar onları görmek isteyince olay tatlıya bağlandı. böylece Pekinel Kardeşler'in kariyerlerinde yeni bir dönemin başladığını şimdiden müjdeleyebiliriz. MÜZİK SİHİRBAZI TORTELİER 11. Ulusıararası istanbul Festivali'nin bütün kusurlarını olmasa da, yansını bağışlatacak konserlerden biri de, hiç kuşkusuz Fransız çellist Paul Tortelier'nin resitaliydi. Tortelier'yi" bundan aşağı yukarı yirmi yıl önce Ankara'da dinlediğimi ve çarpıldığımı dün gibi anımsıyorum. Çaykovski'nin "Bir Rokoko Teması Üzerlne Çeşitlemeleri"ni yorumlarken, konser salonundaki dinleyicinin nıhunu, tıpkı Mephisto'nun Faust'un ruhunu ele geçirdiği gibi elde etmişti. Aradan geçen yıllarda Tortelier'nin plaklarını dinledik, hayranlığımız sürdü.. Bir yandan şaşırdık hep, bu büyük müzik sihirbazı Rostropoviç, Fournier, Casals çapındaki bu büyük çellist neden onlar kadar tanınrmaz diye. Sarunm bu sorunun cevabını, eksik de olsa az çok biliyorum artık. Tortelier, bence, Rip van VVinkle gibi yüzyıl boyunca uyumuş, uyandığında kendini başka bir yüzyılda bulmuş sanki. Hayalimizde canlandırdığımız 19. yüzyıl virtüozu tipini bütün özellikleriyle bugün yaşatıyor Tortelier. Her şeyden önce parlak bir sahne adamı. Plaklarında hiç bir biçimde elde edemeyeceği etkiyi sahnede sağlayabiliyor. Ludwig vtn Beethoven'in "La Majör 3. piyano ve Çello Sonatı"nı, bir daha aynı çoşkuyla ve yaşama sevinciyle dinleyebileceğimden kuşkuluyum. Bu büyük müzisyenlik örneğinin yanısıra Tortelier, aynen 19. yüzyıl virtüozlan gibi (özellikle Liszt ve Paganini) bestecilikte de iddialı. Çağımızın önde gelen sorunlanndan "Banş" konusunun Tortelier'i yakından ilgilendirdiği anlaşıbyor. Ne var ki besteci Tortelier, çellist Tortelier kadar yaratıcı değil. Yüce bir amaca yönelik de olsa, Beethoven'in 9. Senfonisi"ni kendince yeniden düzenlemeye kalkması, bu büyük eserin en güzel ezgilerini bozması kolay kolay yenir yutulur şeyler değil. bu yönüyle de 19. yüzyıl insanı olduğunu kanıtlayan Tortelier'yi yine de son yıllarda dinlediğimiz en etkileyici müzisyen olarak kutlamak isteriz. Fransa da en çok satan kitap bankacı Rothschild'in anıları Kültür Servisi Bu yaz Fransa'da en çok satan kitap, "Contre Bönne Fortune..." (lyi lalihe Karşı) adını taşıyor. Bu anılar kitabının yazarı Baron Guy de Rothschild Fransa'nın en zengin insanlanndan biri. Bir kanadı da Ingiltere'de yaşayan, Yahudi kökenli Rothschild ailesinin önde gelenlerinden. Baron Guy, bu kitabında çocukluğundan başlayarak çevresini ve yaşamını anlatıyor. Ve de herhangi bir şeyi gizleme gereğini duymaksızın, büytlk zenginliğini gizlemeksizin. Üstelik de, Fransa gibi bir ülkede "geıireceği eşitsizliklere karşın, sönük, eşitlikçi, ama yaşam düzeyi düşük, sıkıcı bir dünyaya karşı" mücadeleye ve yarışa yer veren bir toplumu savunarak. Paradan ve zenginlikten söz eden kitapların dünyamn her yerinde büyük ilgi görmesi bu kitabın satılma nedenlerinden biri olarak görülüyor. Ama Baron Guy de Rothschild, paradan başka şeylerin de sözünü ediyor. Yaşama sevincinin, geçen zamanın, belki mahkum ama inceliği ve güzeli başta gelen değerler saymayı sürdüren bir toplumun sözünü 19. yüzyılda zenginleşen, ününü ve zenginliğini hükümetlere ödünç para vererek yapan Rothschild ailesinin bu 74 yaşındaki delikanlısı, artık yılın altı ayını ABD'de geçirdiğini, Sosyalist iktidann işbaşına gelişiyle millileştirilen Rothschild Bankası'nın başından uzaklaştırıldığı için üzüntü duyduğunu gizlemiyor. Ama bir zamanlar Başkan Pompidou'yu bankasında çalıştıran Baron Guy umutsuz değil. Kitabında, bir gün gelip bankasının başına döneceğine inandığını da gizlemiyor. Duyduk Gördük Ceridei Kantar ve bir YÖK soruşturması Ankara Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencilerinin her yıl geleneksel olarak çıkardıkları "Ceridei Kantar" dergisinin bu yılki sayısı, önce dekan Turgut Akmtürk tarafından toplatıldu. Dergide, YÖK ve başkanı Ihsan Doğramacı hakkında çeşitli gazete ve dergilerde çıkan karikatür ve yazılara yer verilmişti. Dekan Akmtürk, dergiyitoplamaklayetinmedi, "içeriğinden YÖK ahnabilir" düşüncesiyle soruşturma açtı. Sonra da soruşturmayı Ankara Üniversitesi Rektörlüğüne devrettu • Ortopeâist Pfofesör Zeki Korkusuz başkanlığında bir komisyon oluşturuldu. Basın Yayın Yüksek Okulu Müdürü Doç. Ahmet Danışman ile Fen Fakültesi Dekan Yarduncısı Doç. Tahsin Nuri Dilrlti de komisyonda görev aldılar. Soruşturmaya YÖK'le ilgili yazı ve karikatürlerden başlanacaktı. Bu arada YÖK Genel Sekreteri Uygur Tazebay bir açıklama yaparak, "Ceridei Kantar"hakkındaki sorusturmayla YÖK'ün bir ilgisinin bulunmadığım bildirdi. öğrenciler, dergide. UEylülşünceye katılıyor musunuz? Yann, siz deyoksulun anasını bellemeyecek misiniz? Dergide, Joe Corrie'nin bir şiirine yer vermişsiniz. Yabancı bir şairin şiirini neden yayınladınız? "Doğramacı" sözcüklerini neden tırnak içine aldınız? Derginin kapağında, dilini dışarı çıkarmış bir insanfigürüne yer veribniş. Bununla neyi anlatmak istiyorsunuz? ? Aşık Emrah 'tan uyarlanmış bir şüre yer vermişsiniz. "Deâîm, ümversite / dedı / çiftliktir' dizeleri neyi ifade ediyor? Üniversite "çiftlik" midir? ? özel mülkiyet, kadm, erkek eşitliği açısından kadmın toplumdaki yerini değiştirdi" cümlesinin yer aldığı bir yazı var. Siz özel mülkiyete karşı mısınız? den önce Ankara'da öldürülen Cumhuriyet Savcı Yardımcılanndan Doğan öz 'e ait bir şiire de yer vermislerdi. Sorgulamaya buradan başlandı. YÖK ve Hukuk Tarihi'ne geçecek bu soruşturmamn sadece bazı sorularını vermekle yetiniyoruz: Doğan Öz kimdir? Hukuk Fakültesi'nden mezun olanlann hepsi hukukçu mudur? Başıboş köpekler Bayramdnn sonra öldürülecek Son günlerde sayısı süratle artan başıboş kö peklerin öldürme işlemine Ramazan Bayramın dan sonra başlana.cağı öğrenildi. Bu arada şehrimlzde köpek sayısının artma Doğan öz, şiirinde "Biz ki, adalet dağıtmada / yoksulun "Ayağını YÖK'e göre anasını belleri?" divor. Bu dü uzaf'şeklinde bir atasözü benzetmesi yapmışsmız YÖK bir yorgan mıdır? p YÖK'İe ilgili bir düşünen adam karikatürü var. Yani, YÖK hiç düşünmüyor mu demek istivorsunuz? •> lan başıboş köpeklerin neden olduğu ileri sü rüldü Edindiğimiz bilgilere göre Ramazan ayı nede niyle durdurulan başı boş köpeklerin itlâfına SARANGt VİRTÜOZU RAMNARAYAN Klasik Hınt müzığı, bınlerce yıllık geleneğiyle, Hindu dini, tanrıları ve felsefesiyle, iç içe gelişmiş anlamlan ile tanımadığımız ama merakımızı uyandıran bir müzik evrenidir. Klasik Hint Müziği uzun geçmişi içinde yüzlerce Raga (makam) ve Tala'nın (usul) belirleyici koşullarına sadık kahnarak yaşatılmıştır. Her Raga'nın kendi içindeki bağlayıcı kurallarının yanında, günün hangi saatinde, ne gibi koşullarda çahnacağı da geleneğe göre saptanmıştır. Bu açıdan Klasik Hint Müziği, eğlendirici olmaktan çok düşündürücü ve inanca yönelik duyguları uyarıcıdır. Hint Müziğini Batıya tanıtan ve sevdiren sitar virtüozu Ravi Shankar'dır. Ram Narayan ise, Ravi Shankar'ın daima birlikte çaldığı tabla (kudüm benzeri vurma çalgılar) ustası Chatur Lal'ın kardeşi. Ram Narayan, Batıda pek tanınmayan, sarangi adlı telli çalgının virtüozu. Sarangi, üç temel, otuz beş sempatik teli olan ve yayla çalınan, Türk müziği çalgılanndan kemençede görüldüğü gibi tırnaklar tellere yandan değdirilerek ses elde edilen, yumuşak tonlu, teknik virtüoziteye sonsuz olanak tanıyan polifonik bir çalgı. "Polifoni"si, yani çok sesliliği Batı anlamında bir çok sesliiik değil. Doğal armoniklerin devamh pedal sesi oluşturduğu, renk açısından zenginlik yaratan bir çok sesliiik bu. Ram Narayan, sunduğu Ragalarda geliştirdiği özgün doğaçlamalarıyla, gitgide artan bir tansiyon ortamı meydana getirerek İstanbul dinleyicisini büyü Tekirdağ Yeni tnan'dan İlginç haberleriyle dikkati ceken bu gazete 2 tenunuz tarihli sayısında uyarıyor. Bizden de köpeklere haber etmesi... Yeni Oyuncıılar iki oyım sahneliyor Kültür Servisi Yeni Oyuncular, 198384 mevsiminde oynayacakları "Bir Yahudi Düğünü" ve "Japon Şürleri" adlı iki oyunu kamuoyuna tanıtmak amacıyla bugün saat 19.00'da Türk tngiliz Kültür Derneğî'nde sahneleyecekler. "Bir Yahudi Düğünü" adlı oyunu Yuda Siliki yazdı, Mıgırdiç Döndüyan yönetti. Rozet Hubeş'in rol aldığı oyunun müziğini Selim Hubeş, şarkı sözlerini Turgay Kantürk hazııladı. Yuda Siliki'nin bir mektubundan yola çıkılarak hazırlanan bu oyun, Bir Yahudi Düğünü'nün öncesini ve şimdisini içeriyor. "Japon Şürleri" adlı oyunu L. Sami Akahn'ın çevirilerinden yararlanarak Rozet Hubeş hazırladı. Mıgırdiç Döndüyan'ın sahneye koyduğu oyunun müziğini Erkan Şimşek ve Yağmur Denizhan gerçekleştirdi. "Japon Şiirleri'rde Sema Bolat rol aldı. Festival'den damakta kalan son tat Şimdiye kadar genellikle 11. Uluslararası İstanbul Festivali'nin tatsız yanlanna değindik galiba. Biraz da işi keyif verid, şenlikli yanından tutmaya çalışalım. Ama önce biriki tatsızhktan başlayalım ki sonradan ağzımızın tadı bozulmasın. Festivalin bir üzücü olayı, Gabrieli Madeni Üfleme Çalgılar Beşlisi'nin tek konserinde salonun boş oluşuydu. Aynı boş salonlara başka konserlerde de rastlandı. Kimi bunu büetfiyatlarının pahahhğına yordu, kimi ' 'millet kuyrukta'' lafının erken çıkanhp çok kişinin gözünün yıldınldığına bağladı. Iskoç Balesi'nin ilk gecesi, programm sonuna doğru yağmurun bastırmasıyla gösterinin kesilivermesi doğal karşılandu Ama sabredip bekleyenlere bir açıklama yapılmadı ve bir daha başlamadı. tskoç Balesi'nin gösteresi o noktada bıçak gibi kesildi. Ancak, Zagrep Solistleri, üç gün art arda izleyicileri büyüleyen Leningrad Senfoni Orkestrası, TRT Ankara Oda Orkestrası GüherSüher Pekinel kardeşlerin ve Paul Tortelier'nin sohık kesen konseri Festival 'in göğüs kabartıcı anlanydı. GünerSüher kardeşlerin belki satıhr diye birlikte getirdikleri plaklan göz açıp kapaymcaya kadar kapışıldı. Üstelik 3000 lira gibi yüksek bir fiyattan. Aynı şeyi, şimdiye kadar iyi pazarlanamayan Ankara Oda Orkestrası'nın iki plağı için de söyleyebiliriz. TRT Ankara Oda Orkestrası, Festival için geldiği istanbuVda, Festival dışı büyüleyici bir konser daha verdi. Arkeoloji Müzesinin Koruma Demeği'nce Müze'nin cenneti ammsatan bahçesinde verilen konser gerek müziğinin kalitesi, gerekse mekânın eşsizliğiyle hazır bulunanlann tükenmez alkışlannı aldı. Bunlar, zengin bir programm damakta kalan son tatlart. Bunun ötesinde, Festival üzerine herhalde biraz daha düşünmek gerekiyor. En başta da, yurt dışında dükkan açıp İstanbul'da sanat satan, tabii Türkiye'den uzak kaldıklan için gerçek "muhataplarımn " kimler olduğunu unutan yöneticilere ve Festival'e el koymuş görünen "tekel" üzerine. "Üç Tohumun öyküsü" şiirinde tohumlarla neyi ifade etmek istiyorsunuz? Bununla bitmiyor. /YÖK/ soruşturması.. Öğrenciler, bir yandan ifade verirken, bir yandan da bitirme sınavlarına girip çıkıyor lar. Soruşturma nedeniyle bazı yazışmalar gerekiyor. Buişlerin yürütülmesi için öğrencilerden birinin avukat olan babasına vekaletname vermişler.. tşin içine avukatın girmesi soruşturmayı yürüten komisyon üyelerini büsbütün çileden çıkarmış. Basın Yayın Yüksek Okulu Müdürü, "Cezacı" Doçent Ahmet Danışman, "avukat "la ilgili tepkisini öğrencilere şu sözlerle ifade etmiş: "Demek avukat tuttunuz? Biz de sizin hakkınızda iyi düştinüyorduk. Avukat tuttuğunuza göre, demek siz teröristsiniz? öğrenciler, Hukuk Tarihi'ne geçecek bu sözler karşısında ne diyeceklerini şasıradursunlar, avukata verilen vekaletname de yine Hukuk Tarihi'ne geçecek bir tutumla ... Komisyonca kabul edilmemiş. Uykuyu korkutuyor Askerde nöbet tutan iki Karadenizti'den biri, arkadaştmn uyuduğunu görünce onu dürtüp sormuş: "Ne yatıyorsun?" "Yatmıyorum ki, uzun oturuyorum." , ] "Sesin hiç çıkmıyor ama." "Çevremi dinliyorum." "Gözlerini niye kapadın?" "Eskimesin diye." "Horluyordun." "Ne horlaması be, uykuyu korkutuyordum." HAYVANLAR Ismail Gülgeç YoK CANIM MiÇ GELECEBUR&LAfZA Ğ SdNMI BiR. PREMSES VOKUM &ELECEK Mİ MEPEM ME EDiYORUM DA .0 \ DÜŞMAN KARDEŞLER Eski Don Camillo filmlerinde Peppone rolü GinoCervi,Camillo roluyse Fernandel'in olurdu. Çağdaş Don Camillo Terence Hill, çağdaş Peppone ise (bıyıklı) Colin Blakelv... "Mad Max" filmierinin yupımcısı öldü O ı O N t ı (a.a.) ABD'de ve Avrupa'da büyük iş yapan "Mad Max" ve "Mad Max II" filmlerinin Avustralyalı yapımcısı Byron Kennedy, geçtiğimiz pazar günü bir helikopter kazasında öldü. Polis, 32 yaşındaki Kennedy'nin kullandığı helikopterin Sydney kenti yakınlarındaki Warragamba Barajı civannda düşerek parçalandığını bildirdi. Helikopterde bulunan Victor Evatt adlı gençse ağır yaralı olarak hastaneye kaldınldı. Polise göre, Kennedy ve Evatt, kısa bir helikopter gezisi sırasında çıkan mekanik arızasının kurbanı oldular. Kennedy, film yönetmeni George Miller'le birlikte "Mad Max" filmlerinden dört yıl içinde milyonlarca dolar para kazanmış, bufilmJerde"Gelibolu"dan tanıdığımız Mel Gibsonbaşrolü oynamıştı. Don Camillo, yıllar sonra yeniden düşman kardeşi Peppone île başbaşa Kültür Servisi Po Vadisi'ndeki Brescello köyünün iki sevgili evladı var. Biri, köyiın alanındaki çirkin heykeli 400 yıldan beri halkı seyreden Dük II. Ercole, öbürüyse Don Camillo. Köyün bir "Don Camillo Ban", bir kırmızı "Don Camillo" marka şarabı, anayol üzerinde de dört dilde yazılmış bir Don Camillo tabelası var. Don Camillo adını dünya ölçüsünde bir üne kavuşturan, Italyan yazarı Giovanni Guareschi oldu. "Kızıl kale" diye bilinen Bologna kentinin kardinal başpiskoposu Giacomo Lercaro'yla kentin Komünist Partili ve çok sevimli Belediye Başkanı Giuseppe Dozzi'nin çekişmelerinden esinjendiSi sövIenenGuıu reschi, bu urünlerın yerıne, rapaz Don Camillo'yu ve Belediye Başkanı Peppone'yi koydu. Mekân olarak da bir köyti seçti. Kitaplan belli başh bütün dünya dillerine, bu arada Japoncaya ve ilk kez de rahmetli Btırban Felek'in kaleminden Türkçeye çevrildi. 19S2'de sinemacılar Guareschi'nin kapısını çaldılar. Filmin Brescello köyünde çekilmesi kararlaştırıldı. Başroller de Fransız akıoru Fernandel'ie (Don Camillo), Gino Cervi'ye verildi. Ağustos ayında film piyasaya çıktı ve hasılat rekorları kırdı. Baş ovunculanna ve vapımcılanna büyüK paraıar getiren dört film daha yapıldı ve "Don Camillo'' dizisi ancak Fernandel'in ölümüyle son buldu. Bu arada Brescello köyü de dünya çapında bir Un sahibi oldu. 1983 yıhnda Don Camillo yeniden ortaya çıkıyor. Ama bu Brecello halkını epey üzüyor. Çünkü film bu kez Pomponesco köyünde çekiüyor. Peppone rolü için seçilen aktör, Gino Cervi'nin hık demiş burnundan düşmüş.Onun gibi esmer, bıyıklı. Royal Shakespeare Topluluğu'nun frlandalı yıldızı Colin Blakely bu oyuncu. Fernandel'in yerini alansa, Trinita, Palata, El Magnifico gibi Italyan vvesternlerinden tanıdığırmz Terence Hill. Asıi adı Mario Giroti olan bu Italyan, aynı zamanda filmin yapımcısı ve yönetmeni. Sekiz milyon dolarlık bir bütçeyi yöneten aktör "Yeni filmde güldürünün ağırlıgı poUtikadan çok daha fazla," diyor. "Eski 'Don Camillo' lUmlerinden farkınuz bu . Olaylara daha çağdaş bir hava getirivorur Film tutarsa, 'Don Caııııııu tou. mıııınue', 'Don Camillo Bruce Lee'ye Karşı', 'Don Camillo Dağ Sporlannda' ve 'Don Camillo ile E.T' gibi yeni filmlerle çalışmalanmızı sürdüreceğiz." Terence Hill, tıpkı kendinden önceki Don Camillo (Fernandel) gibi rolünün havasına girıniş. Pazar ayinlerini kaçırmıyor. Ancak yine de aradaki çağ farkını vurgulamak için şu fıkrayı anlatıyor: Don Camillo filmlerinden biri çevrilirken, küçük bir kız çocuğu kucağında bebeğiyle Fernandel'in vanına gelmis ve valvurınış: TNe olursun Don Camillo, bebeğimi vaftiz et.' Fernandel bakmış, olmayacak. Çocuğun kulağına eğilip fısıldamıs: Vunun Kizım, oen geıveK bir papaz değilim' Çocuk yüzünü ouruşturup ayağını yere vurmuş 'Olsun, benim bebeğim de gerçek bir bebek değil...' " Evet, küçük kızlar bugün de Terence Hill'in peşindeler. Ama bebekleri vaftiz ettirmek için değil, Trinita olarak tanıdıklan aktörün imzasını almak amacıyla TARİHTE RUGÜN Mümtaz Ankan KIBRIS C/KARMASIL 19?4'TE BU&ÜN, TVRK SİLAHLIKUVVETLERİ KIBRIS'A ÇlkARMA rAPTI. 1£ TEMUUZGÜNÜ, yuNANİSTAN'lN OAHA ?AJCE AÛAyA 6OND€RDlSl SU8AYLAR YONETİMİMDEKİ ULU&AL MüHAFIZ 8İRLİt<LEftİ, DEVLET 8AŞKANI MAKARİOS'U DEVİRİP ENOSfS'f GE#Ç£KL£Şrtl?MEK ÜZE/ZE NİICOSSAMPgON B4ŞKANL/ğrN M YEMI BİR HUKUMET KURMUŞL4RPI. MA ~ KARİOS KrBRlS PlŞINA KAÇMIŞTI. TuRKiYEA/İAJ İNGILTERE'YE YAPTlĞl"BlfiÜICrE MUOAAELE'TEKLlFİDEPOBDİÜNCE,CUNTA YONETiMİNDEKİ YUAIANİ£TAN'lN,A&Ayi KEMOİSİN£ BA6LAMASINA SEYİRCİ &\LMAK İSTEMEYEN TÜRKİYE, GARAHTÖR PEVLET OLARAK TEKBAŞINA BİR HAREKATA ARARVİ 20 Temmuz 50 YIL ONCE Cumhuriyet "Cumhuriyet" Yüsme Müsabakaları Memteket sporuna ner zamun teşvikkâr hareket vesilelerı vermeği şiar edinen "Cumhuriyet" yaz münasebetiyle büyük yüzme müsabakaları tertip etmiştir. Geçen sene tertip ettiğimiz yüzme yarışlannm fevkalade bir alaka uyandırmış ve rağbet kazanmış olması yeni müsabakamızm daha güzel daha cazip bir şekilde icrası için bize kuvvet vermiştir. Bu seneki yüzme müsaoaKalan da hammlar ve erkekler arasında ayn ayn günlerde yapılacaktır. Tertip ettiğimiz vüzme müsabaKaları senenın en büyük bir spor hareketi olacaktır. Bu müsabakalara kulüp mensubu olan ve olmayan bütün hammlar ve beyler iştirak edebilirler. Var olun aslanlar! 20 Temmuz 1933 musaoaKa yapümıştır. Müsabakalar çok heyecanlı olmuş, yedi güreşçimiz, filiz sıkletten ağır sıklete kadar yapılan yedi müsabakamn hepsini de kazanarak bütün seyircileri hayret içinde bırakmışlar ve şiddetle alkışlanmışlardu. Çalgıcıların Ruhsatnameleri Helediye, mensup oldukları cemıyetten ruhsatname almamış olan çalgıcıların umumi yerlerde çalışmalannı menetmektedir. 19331983 CUMHURIYET YILLIGI 12 Eylül 80 • 31 Aralık 82 Önemli günlerln Cumhurlyet'lerlnln tıpkı basımları 2 cilt 2000 lira IstoiM adresl: Tflrkocaiı Cad. 3941 Cafiatoihılstanbul 841 günün olayları haberleri, yorumları YAGMUD.U NE Moskova 19 (Hususi muhabirimizden) Dün gece Culture parkmda 25 bin seyirci huzurunda Türk ve Rus güreşçileri arasında ilk TULUMB/Pİfef BOURLA BIRADERLER vt S"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle