12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER // TEMMUZ 1983 CUMHURIYETSORDU FERIT EPIKMEN VE ERIM GOZEN YANITLADI FERİT EPİKMEN, 1938 yılında hmir'de doğdu. öğrenimini Galatasaray Lisesi'nde yaptı. Lise son sımflarda Tran&orient Turizm Şirketfni kurdu. O zamandan bu yana turizm alamnda çalışan Epikmen, 3 yıldır yat turizmiyle uğraşıyor, bu alanda yatınmlar yapıyor ve mavi yolculuklar düzenliyor. ERİM GÖZEN, 1939'da İzmir'de doğdu. Öğrenimini Galatasaray LisesVnde yaptı. Lise son sımflarda çizgi film çalışmalanna başladı. O zamandan bu yana çizgi film ve reklamcılık alanlannda çalıştı. Bu yıl Trafik Polisi çizgi film yanşmasını kazanan Gözen, 1967'den bu yana sürekli olarak mavi yokuluk yapıyor. içme suyu ise damacanalarla kenarda dururdu. Şimdi tekneleri uzaktan görüyorum çok daha konforlu. Bizde artık eskiye oranla daha konforlu teknelerle yapılıyor bu yolculuk. Gerçi bizim yıllarca çıktığımız tekne de eskiden daha konforlu hale geldi. Ama ben çok konforlu teknelerin konforunu tanımak istemiyorum.. Çünkü belirttiğim gibi, tstanbul'daki evimde yaşadığım hayatı yaşamak istemiyorum orada. Bu arada belirtmek isterim ki, çevrenin korunması için gereken konfor ise belki bir ikisi hariç bugünün konforlu teknelerinde de yok. Yani hazneli tuvalet yok. Oysa, bu koyların kirlenmemesi için gerekli. SİRMEN Gözen, bu mavi yolculuk hangi bölgelerde yapılıyor daha çok? GÖZEN Genellikle Bodrum'dan başlayıp, AntalyaKemer arasında oluyor. Koyların kalmaya elverişli olması ve görülecek yerlerin bolluğu, doğanın güzel olması yüzünden bu bölgede oluyor. Ama şunu da belirtmek isterim 15 yıl önce tadına doyamadığınız, şimdi ise kalınacak halden çıkmış koylar var ne yazık ki.. SİRMENİki haf talık bir mavi yolculuk programının örneğin üç günü nasıl geçiyor? SİRMEN Peki Sayın Gözen, acaba turizmcilerin mavi yolculukla ilgilenmeye başlamalan da koylann kalabalıklaşma ve yolculuğun ilk nnındaki dinginlik havasının kaybolması sonucunu dogurntadı mı? GÖZEN Bu kaçınılmaz bir şeydir. Mavi yolculuğun güzelliğinin tadının herkes tarafındanduyulacağı, ama bazı zorlukları yüzünden herkes tarafından yapılamaması sonunda turizrnin konuyla ilgilenmesi doğaldı. "Hırizmin bu konuyla ilgilenmesi bir sakınca değil. Bence sakınca yeni mavi yolcuların bu geziden beklentilerinin değişik olmasından kavnaklanıyor. ^~ StRMEN Sayın Ferit Epikmen, siz uzun yıllar turizmcilik yap^ tıktan sonra üç yıldır yat turizmiyle işlet meci ve yatınmcı olarak ilgile' niyor, mavi yolculuk turlan düzenliyor ve yatınm yapıyorsunuz. Bu merak nereden başladı? FERİT EPİKMEN Deniz merakı, Türkiye gibi üç yani denizle çevrili bir ülkedeki insanlann hepsinin merakı. Dolayısıyla bunun belirli bir tarihten sonra gelişmesi sözkonusu değil. Bizde bu merak hep var. Deniz kıyısında yaşıyoruz. Ne yazık ki, kıyısında yaşadığımız deniz bizden gittikçe uzaklaşmakta. Işte tstanbul'un hali. Dolayısıyla yeni yeni yöreler, bakir ve bozulmamış bozulmaması için de elimizden geleni yapmamız gereken bölgeler bulmamız gerekiyor. Bu mavi yolculuk konusu, doğayı seven, denizi seven insanlann bir hobisi haline geldi. Mavi yolculukla ben uzun yıllardır ilgileniyordum ve sık sık bölgeye giderek buralarda değerlendirmeler yaptım kendimce. Bu arada şunu da belirtmek isterim, herkesin bir hayattan beklentisi var ve bir hayali var. Kimi çiftlik yaşamı ister, kimi balıkçılık yapmak, kimi denizde gezmek. Fakat insanlann çoğu bu hayallerini gerçekkştiremiyorlar. Çünkü herkesin ayrı mesleği var. Dolayısıyla ne vakit ayırabiliyorlar ne de yeterli para bulabiliyorlar. Çünkü yatçılık dediğimiz tekneyle denizde dolaşmak birçok kişiye yalnızca bir zengin işi gibi geliyor. Oysa bizler bu turlan düzenleyerek ve insanlara iyice bir otelde harcayacaklan paranın daha azına tekne kiralama olanağı sağlayarak bu düşlerini gerçekleştirme olanağını verdiğimiz karusındayız. StRMEN Peki Sayın Epikmen yabancı yatlar konusunda ne düşünüyorsunuz? EPİKMEN Yabancı yatların Türkiye'ye girişi bir yerde iyi olmuştur. Çünkü bize deniz zevkini yabancı yatlar vermiştir. Bizde çok küçük bir azınhk kendi olanakları ya da organizasyon yeteneğiyle bu işi düzenliyordu. Çok kişi ise bu işi yapmak istediği halde nasıl yapacağmı bllmiyordu. Yabancı yatlar bu konuda iyi bir örnek oluşturdular. "Bu iş nasüsa çok pahalıdır, biz yapamayız" diyenler, orta halli bir Avrupa ailesinin tekne kiralayarak bunu yapabildiğini görenler de bu işe girişmeye başladılar. Ve tekne kiralama geleneğinin gelişmesiyle bu geziler de gelişti. Çünkü tekne yaptırmak ve buna bakmak çok paralar isteyen ve zahmetli bir iş. Halbuki 1015 gün bunları kiralayıp, aynı süre içinde bir otelde tam pansiyondan aşağı bir fiyat ödemek insanlan bu geziye itiyor. StRMEN Peki Sayın Epikmen, Yunanistan'dan gelen yatlann sahillerimizi istila etmesi nasıl önlenebilir? EPİKMEN Ben zorlama önlemlerle bir işin çözülmesine her zaman karşıyım. İyi kötüyü her zaman kovmuştur. Bir zamanlar, Sayı Gözen'in de belirttiği gibi, ister Yunan bandıralı olsun, ister başka bandırah, ama Yunanistan'da konaklayan tekneler sahillerimizi doldurmuştu. Fakat bunun önüne ancak, onlar kadar kaliteli hizmet vererek, bu tekneleri kendi kıyılarımıza çekmek olanağı vardır ve bu da yapılmaktadır. TAırizm Bakanhğı son aldığı kararlarla, Turkiye'de yabancı bandıralı yatlara da kolayhklar getirmiştir. Dolayısıyla Yunanistan'da kalan yatlar yavaş yavaş Türk limanlanna kaymaktadır. Çünkü, Kuşadası'ndan Antalya'ya kadar olan saha yeryüzünün en güzel sahilleridir ve tarihi zenginlik açısından da eşsizdir. Son alınan önlemlerle, Yunanistan kıyılanndan çok daha çekici hale gelmiştir kıyılarımız. StRMEN Sayın Epikmen, genelde yat turizminin Türk turizmine katkılan neler olabilir ve bu alanda alınması gereken önlemler nelerdir? Daha önce, yat turizmi nedir? Ali Sirmen, Ferit Epikmen (sağda) ve Erim Gözen'le mavi yolculnk üzerine konuştu... Gözen: Türkiye yat turizmini geliştirerek, bu alana ilgi duyan yabancuarı çekebilir. Kıyılarımızın her yö'nden eşsizliği ııınan sularındaki yatları bize çekebilir GÖZEN Belki üç günün tümü çok sevilen bir koydageçer. Ya da sabahları erkenden yola çıkarak bir başka koya gidilir. Bir iki saatlik yolculuktan sonra, bir koya demir atıhyor. Orada şörülecek tarihi yerler varsa onlar görülüyor. Sonra herkes kendi zevkıne göre gününü değerlendiriyor. Kimi yüzüyor, kimi su altı ya da su üstü balıkçılığı yapıyor, kimi ormanda geziyor. Kimi güneşleniyor. Kimi sohbet ediyir, kimi tavla oynuyor. Akşamları da yemek yeniyor topluca. Ulkemizde mavi yolculuhla birükte yat turizmi de gelişmektedir ALİ SİRMEN Sayın Erim Gözen 15 yıldır mavi yolculuk yapıyorsunuz. Bir anlamda 40'h yaslar içinde bulunanlar arasında, ilk mavi yolculardan birisiniz. Nedir bu mavi yolculuk dedikleri olay ve bu ad nereden geliyor? ERİM GÖZEN Bu soru bir zamanlar araştırma ve soruşturma konusu bile olmuştu. Hep sorulmuştu, neden mavi de başka renk değil diye. Akdeniz'e gidenler bilirler. Bu denizin garip bir mavisi vardır. Çok güzel çivit gibi bir renk, başka denizlerde pek rastlanmayan bir mavi. Bu renk burada yapılacak gezinin "mavi gezi" olarak adlandırılmasını, çok doğal kılar. Sabahattin Eyüboğlu da bu adı bundan koymuş olacak sanıyorum. Çünkü bilindiği gibi, bu ad ilk mavi yolcular olan Eyüboğlu ve arkadaşlan tarafmdan konmuştur. SİRMEN Peki Sayın Gözen, siz mavi yolculuk deyince ne anlıyorsunuz? GÖZEN Son zamanlarda mavi yolculuk yapanlar çok arttı. Ama onların bu geziden anladıklanyla ve amaçlarıyla benimki çok farklı. Ben kendi adıma mavi yolculukta, kentte bulamadığım bir takım değişiklikleri yaşamak ve bedence değil de, kafaca dinlenmek amacını güdüyorum. StRMEN Yani ne gibi değişiklikler? GÖZEN Şimdi orada, dünyanın pek az yerinde görülebilecek birtakım tarihi kalıntılar ve güzellikler var. Bunların yanısıra bir de Akdeniz'in güzelliğini, doğayı yaşamak var. Yani bir tarihi kalıntıyı gezmenin yanısıra, doğayla haşır neşir olmak, balık avlamak, çevre ormanlarda dolaşmak var. Yoksa, balığı bahkçıya tutturmak, yemeği ahçıya yaptırmak değil. Çünkü o zaman yine kentteki yaşammı yineliyor kişi, üstelik değişik bir uğraşa da girmediği için, fazla bir zihin dinlenmesi de olmuyor. Bir de bu konfora rağmen tam bir bedeni dinlenme de olmuyor. Çünkü farkındaolmadan da yorulur insan teknede. Şu noktayı vurgulamak istiyorum. Bakın, mavi yolculuk yapanlar arttı. Ama yine de, bölgenin tarihine, yapıtlarına duyulan ilginin arttığı söylenemez. Kanıtı da Ekrem Akurgal'm Anadolu'daki tarihi kalıntılarla ilgili kitabının hâlâ Türkçe basımının yapılmamış olması. Demek ki, kimse ilgilenmiyor ki, bu kaynak hâlâ lngilizce. FERİT EPİKMEN Müsaade ederseniz burada ben de bir saptama yapmak istiyorum. Mavi yolculuğun doğuş nedenlerinden biri de bence, bu olağanüstü kalıntılarınbulunduğu bölgelere yolun nispeten yakın zamanlarda yapılmış olmasıdır. Bu tarihi zenginliklere ancak denizyolu ile ulaşılabileceği de mavi yolculuğun doğuş nedenleri arasındadır sanırun. SİRMEN Yani kısaca, mavi yolculuk çok güzel olan dogayla kaynaşmak, kendi gereksinmelerini elden geldiğince kendi karşılamak ve tarihi zenginlikleri görmek diye özetleyebilir miyiz mavi yolculuğu kısaca. GÖZEN Evet, SİRMEN Sizin 196Tde ilk yaptığınız mavi yolculuk ile bugün yapılan mavi yolculuk teknelerini kıyaslayabilir misiniz Sayın Gözen? GÖZEN Bizim ilk yaptığımız mavi yolculuğun teknesi ile bugünküleri kıyaslamak bile olanaksız. Kamara yoktu, dışarda yatardık. Hâlâ daöyleyapıyoruz.Kamarabizegöre fazla sıcak. Sonra tuvalet yoktu. Tuvalet gecekondu gibi teknenin ortasına oturtulmuştu. Aşağıda mutfak vardı. Akarsu yoktu. Denizden kovayla su çekerdik, Gözen: Herkes kendi zevkine göre gününü değerlendiriyor. Kimi yüzüyor, kimi sualtı ya da üstü balıkçılığı yapıyor, kimi ormanda geziyor. Kimi güneşleniyor. Kimi sohbet ediyor, kimi tavla oynuyor. Akşamları da yemek yeniyor topluca. SİRMEN Bu 15 yıl içinde koyların durumu ne oldu ? GÖZEN Ne yazıkki, durum içaçıcı değil koylar kirlenmekte ve doğayla başbaşalığı önleyecek derecede kalabahklaşmakta. Kirlenmenin nedenlerinin başında halkımızın bir bölümünün doğaya saygı göstermemesi geliyor. Çöp ve pislik bırakıyorlar arkalarında. Bir de, .nedenini bilemiyorum ama, dışardan gelen tekneler artıyor. Geziye çıktığımızda hep bu yabancı tekneleri görüyoruz. Oysa bunlar bizim turizmimize fazla katkıda da bulunmuyor. Bu arada gidilen koylarda sahilden bozmalar da var. Koylarda pislik ve çöp, deniz dibinde yabancı kökenli konserve kutuları görür olduk artık. Bir de bazı koylarda çardaklar kurulmuş, sonuna kadar açılan bir arabesk müzik, çevrede kirlilik ve buna ek olarak bazılarında hiç de çevreyle bağdaşmayan beton bloklar... EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Bayram Dertleşmesi... "Arife çiceği Bayram böceği" sesleri kulağımda çınhyor. 1930'ların Şehzadebaşı'sı... Bir tek lira ile üç bayram gününü geçirişim. Harcaya harcaya, her istediğimi alarak, yaparak... Sinemalar, çukulatalar, dergiler, atlıkarıncalar, salıncaklar... Hepsi bir liranın kapsamı içindeydi. Bir türlü bitmezdi o bir lira, yani yüz kuruş... Bir lira, ne oldu sana? Yitip gittin ortalıktan. Arada bir elime geçiyorsun, bir çekmecede, bir eski giysinin cebinde unutulmuş olarak. Eskiden gümüştün, kocamandın, etkileyiciydin. Son yıllarda küçüldün küçüldün minimini bir şey oldun. Sonra da ortalıktan silindin. 1981'de basılıp dağıtılan '1 L/ra'yı büyüteçle inceliyorum, arkada yine Atatürk'ün başı var. Uğur parası diye yanımda taşımalıyım. Yazı mı tura mı diye havaya atıp tutmaya yarar. Ama tek başına hiçbir değeri yok! Ey Atatürk lirası, ABD dolarıyla eş değerde olduğun günler bir düş müydü? Ver lirayı al doları, şimdi 240 lira sayıp alıyorsun bir tek doları. Söyleyin, Atatürk döneminden 240 kez geri gittiğimizin kanıtı sayılmaz mı bu? Yarın Şeker Bayramı. Şeker gibi şeyler yazmalı. Ağu gibi acıları bir yana ıtmeli değil mi? Nasıl, nerden bulmalı o tatlı sözleri, konuları? Gazetelere bakıyorum, sokaklarda dolaşıyorum, dostlarla konuşuyorum, gelecekteki günleri düşünüyomm. Hiç de "tatlı" bir yan göremiyorum. Acılar, üzüntüler, dertler, sıkıntılar... En haklı dilekler, istekler gerisin geri çevriliyor. Hayır, diyorlar, hayır mutluluk yok, bayram sevinçleri yok, dünya değişti, herşey başkalaştı. Geçmişin düşleri, 'geçmiş'te kaldı. Şimdi 50 milyonluk bir ülkenin bireyisin. 'On yılda 15 milyon genç yaratttk her yaştan' marşını söyleyen, içi gururla dolu, Atatürk Türkiye'sinde yaşayan, yarınlara umutla, güvenle bakan 1930'ların çocuğu değilsin. Geçti gitti o yıllar, o devrimci atılımlar; en başta da, Atatürk'ü Beyazıt'ta, Şehzadebaşı'nda izlediğim o güzel günler... 'Genç yaratmak'... Her yaştan genç yaratmaktı o günlerin amacı... Genç olmak, çağdaş olmaktı; çağın uygarlığına yetişmek, onu geçmekti. Nüfus 15 milyondu, ama hepsi genç, uyanık, çağdaş, ilerici 15 milyon... Yobazlık, gertcilik, dışa bağımlılık, karşıdevrimcilik silinmişti yurt yüzeyinden. Dinsel bayramlar da, ulusal bayramlar gibi tam bir mutlulukla, güvenle, huzurla kutlanırdı. Camiler dolar taşardı, ama radyolar Mevlit yayınlamazdı. Din duygusu kişinin kendi işiydi. Devletledin birbirinden ayrılmıştı. Buna vıcdan özgürlüğü deniliyordu. Türkiye kendi yağıyla kavruluyordu. Zenginlik yoktu. Barlarda, gazinolarda bir gecede milyonlar harcanmıyordu. Lüks, ihtişam, debdebe yasaktı. İsrafı önleyici yasalar vardı. Türk ulusu tam bağımsızlık çizgisinde, kimseye el açmadan, kimseden yardım istemeden sağlam bir yolda yürüyordu. Dünyada en çok saygınlık duyulan ülkelerin başındaydık. Osmanlı'nın borçlarını son kuruşuna kadar ödemiştik. 'Ne mutlu Türküm diyene' diyorduk O'nunla birükte... Ne kafatasçılık, ne dinsel yobazlık, ne üçkâğıtçılık, ne ucuz demagoji!.. Hiç biri yoktu. Bu gibi işlere kalkışanlar yaya kalıyordu kısa sürede. Yasalar, Atatürkçülük yasasıydı. Atatürk'e düşman olanlar, gerici olanlar korksunlardı o yasalardan. Atatürk yolunda ilerleyenler değil... Yarın Şeker Bayramı. Tatlı yiyelim tatlı konuşalım sevgili okurlar! Kaç yaşındasınız, bu satırları okuyan dostlar... Benim yaşımdaysanız, benden yaşlıysanız, bütün bunları anımsayacaksınız, içinize buzlu sular boşanacak, ürpereceksiniz bir güzel özlemle... Gençseniz, bana inanıyorsanız, Atatürk döneminde yaşayamamış olmanın acısını ta içinizde duyacaksınız. Ama biliyorum, yürekleri kapkara olanlar, kafaları özel çıkar hesaplarıyla dolup taşanlar kıskıs gülecek, orda burda içine düşmemiz için kör kuyular kazacak, 'bir ayağı kaysa da içine yuvarlansa' diye oraya buraya curnaller gönderecek... Ben, güzel günler gördüm. Hiç değilse çocukluğumda Atatürk Cumhuriyeti'nin bireyi olmanın gururunu duydum. Bir TL'nin bir ABD doları olduğu, 15 milyonluk Türkivo'nin dünyanın en güçlü, en etkili bir devleti sayıldığı günlerde yaşadım. Bundan sonra başıma ne gelirse gelsin, vız gelir... Güzel bayramlarda buluşmak üzere... noKta HAFTALIK HABER DERGİSİ • Almanya'dan kesin dönüş Blum'un tasamı bir başlangıç Federal Almanya tçişleri Bakanı Zimmerman Örsan Öymen ."İslenmeyen adamlar"ın,geri doniışu• Halil Tunç odunç oy ve Sosyal Demokrat Parti konusunda Muzaffer Saraç'a cevap verivor. • Turkiye'de de aşk yaşamı snrunlu çiftlere cinsel tedavi yapan bir merkez var. GERÇEKLERDEN YANA, BAĞIMSIZ, DEMOKRAT r BUGÜN CIKTI! 1. Hamur kâğıt Epikmen: Turizm Bakanhğı son aldığı kararlarla, Türkiye'de yabancı bandıralı yatlara da kolayhklar getirmiştir. Dolayısıyla Yunanistanaa kalan yatlar yavaş yavaş Türk limanlanna kaymaktadır. EPİKMEN Efendim yat turizmi deyimindeki yat biraz abartmalı bir kelime. Bizde sözkonusu olan, 2021 metrelik, genellikle ahşap, ama bir Avrupahnın aradığı minimum konfora sahip tekneler. Bu teknelerle kıyılarımızda geçirilen bir, iki, üç haftahk tatil oluyor yat turizmi. SİRMEN Peki efendim, bunun Türk turizmine katkısı ne? EPİKMEN Yat turizmi, zaten yatak sayısı çok kısıtlı olan ülkemizde, seyyar otel şeklinde yatak yaratabilme açısından bile bir yarar ve katkı sağlar. Bir de, yukarıda belirttiğim gibi deniz üzerinde yaşama hayali olanlar var. Bunlar yalnız ulkemizde değil, yabancı ülkelerde de bol. Onları da buraya çekmek ve Türk turizminin müşterileri haline getirmek olanağını sağlar, bize yat turizmi. Üstelik bu alanda büyük olanaklarımız var. Sayın Gözen 15 yıldır mavi yolculuk yapıyormuş. Sanıyorum Yunanlılar bu işi yirmi yıldan daha fazla bir süredir yoğun biçimde yapıyorlar. Ne var ki, onların kıyılan ne bizimkiler k» "" dar güzel ne de tarihi açıdan bu denli zengin. Bu bakımdan bizim tu ^ nanistan kıyılarınayönelmiş talebi kısa süre içinde kendi ülkemize kanalize etmek olanağımız var. Yat turizminin en az diğer turizm dalları kadar Türkiye'ye katkısı olacağı kanaatindeyim. SİRMEN Sayın Epikmen, Sayın Gözen böyle bir görttş ileri süımedi ama, siz turizmcilerin bu alana el atmalanyla bu mavi yolculuğun eskisi gibi doğayla başbaşa kalma özelliğini yitirdiğini söyleyenler var, ne diyorsunuz? Bir de son yıllarda mavi yolculuğun pahalılandığı ileri sürülüyor, bu konudaki görüşünüz ne? "istenmeyen adam" için çember daralıyor Elde var hüzün Döniış Ofset baskı Kuşe kapak 64 sayfa 100 TL. m GELİŞİM YAYINIARI "Gvvtnılır ACI KAYBIMIZ Merhum Necip Yücel ve merhume Arife Yücel'in oğullan, Münire Fırat, Lütfiye Gülen, Müfide özalp, Müşfika özcan'ın kardeşleri, Zehra Malkoç, Emine Akand, Feride Evren'in enişteleri, Alev ve Dr. Kemal Cümbüşel'in dünürleri, Ayşen ve Furkan Yücel'in biricik babaları, îsmet Yücel'in sevgili eşi, Danışma Meclisi Üyesi Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri BAŞSAĞLIĞI Kardeş Kuruluş Gazeteciler Cemiyeti'nin Genel Sekreteri, Danışma Meclisi üjesi, üstadımız, hocamız MUSTAFA YÜCEL'i kaybetmiş olmanın acısı içindeyiz. Sayın Yücel'e Tanrı'dan mağfıret, ailesine ve Türk Basını'na başsağlığı dileriz. TÜRKİYE GAZETECÎLER SENDtKASI MUSTAFA YÜCEL 7.7.1983 Perşembe günü Akdeniz gemısinde geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etmiştir. Cenazesi 11 Temmuz 1983 Pazartesi günü (bugün) saat 12'de Gazeteciler Cemiyeti önünde yapılacak töreni takiben öğle namazından sonra Nuruosmaniye Camii'nden kaldırılarak Edirnekapı Şehitliğindeki aile mezarhğında ebedi istirahatgâhma tevdi edilecektir. Mevla rahmet eylesin. GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTIRMA İLÂNI YALOVA İCRA MEMURLUGUNDAN Dosya No: 1983/563 Talımat Satılmasına karar verilen gayrimenkulün cinsi, kıymeti, adedi. evsafı: Yalova tapusunun Sugören köy Ayazma mevkii pafta: 1, parsel: 7, kütük 7'de kayıtlı 5400 metrekare miklarlı tarla vas\f!ı gayrimenkul tZMtR 1 Asliye Ticaret Mahkemesinin 1 Numaralı Bankcrler Tasfıye Kurulunun 29.6 1983 tarih ve 656/654 sayılı talimatı üzerine satışına karar verilen tarla vasıflı gayrimenkul Yalova lcra Dairesı'nde açık artırma suretiyle 35. Sayılı KHK'nin 13. mad. 40 sayılı KHK ile eklenen 5. fıkrasındaki yasa uyarınca açık artırma suretiyle satılacaktır. Evsafı: Yalova'dan Bursa istikametine 13 km gidildiginde, Petrol Ofisi'nin ilerisinde, yolun sağ altında, asfalta cepheli vs.. GUney köy arazısine bitişıktir.Tarla vasıfla gayrımenkuldür. Mucavır sahada olup, ımar durumu yoktur. Muhammtn kıymeti: Tamamı İKİMİLYON YEDİYÜZBİNLİRA DEGERLİDİR. 1 Satış 1 8.1983 paıartesi saat 15.00'den 15.15'e kadar Yalova lcra Dairesı salonunda açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu arlırmada tahmin edilen kıymetın %15'ni ve rüçhanlı alacakhlar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şartı ile ihale olunur Boyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhudü bakı kalmak şanıyle 11.8 1983 perşembe gunu aynı yerde saat 15/15 15'de ikıncı artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da rüçhanlı alacaklıların alacağını ve yine %73'ıni geçtıği surette satışı yapılacaktır 2 Artırmaya ıştırak edeceklerin tahmin edilen kıymetin %10'u nisbetinde pey akçesi veya bu mıktar kadar milli bir bankanın temınat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşın para iledır, alıcı istediğınde 20 günü geçmemek üzere mehıl verilebilir. Dellaliye resmı, ıhale pulu, tapu harç ve masrafları alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden odenir. Tellaliye resmi, ihale pulu masrafı ile tescil ve teslim masrafı alıcıya aittir. 3 Ipotek sahıbı alacaklılarla diğer ilgililenn ( + ) bu gayrimenkul Uzerındeki haklarım hususiyle faız ve masrafa daır olan iddıalannı dayanağı belgeler ile onbeş gün içinde dairemize bildnmeleri laıımdır; aksi takdırde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan harıç bırakılacaklardır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse lcra ve Iflas Kanununun 133. maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve ^blO faızden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiç bir hukme hacet kalmadan kendilerinden tahsıl edilecektir. 5 Şaıtname, ilân tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı venldiğı takdirde ısteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir 6 Satışa iştırak edenlerin şartnamevı görmüş ve münderecatını kabul etmış sayılacakları, başkaci biluı ı^» <ı n' m 19S1'S61T sayılı dosya numarasiyle mennır! ı" • • ' > > > ,'iS1 ( + ) llglliler labirine irtifak hakkı sahipleri de ılahıldir. Basın: 21153 Epikmen: Mavi yolculuğun alanı olan BodrumAntalya arası, gerek doğa güzelliğU gerek tarihi zenginlikleri açısından dünyada eşine rastlanmayan bir bölgedir. EPİKMEN Sayın Sirmen, konulara bencil bir yaklaşım vardır ve bu doğru değildir. Bir güzelliği görüyorsunuz ve yalnız siz görüp yaşamak ıstıyorsunuz. Doğalhkla bu doğru bir tutum değil. Bu kıyılar hepimizin ve tum insanlığın hizmetine sunulacaktır. Bu güzelliklerherkese gösterilecektir. O zaman da doğalhkla tek başınıza kalamayacaksınız. Ama bu kalabalıklaşma bazı kolaylıkları da getirecek zamanla. Bır tek tekne için yapılmayan çöp toplama hizmeti belki de aynı koya kısa sürede 50 tekne gelince yapılacak. Belki bu kalabalıklaşma yararını da birlikte getirecektir. StRMEN Belki de ama bunun için ciddi ve yeterli bir düzenleme şart. EPİKMEN Kuşkusuz. Fiyatların artışına gelince: Herşeyden önce bu genel artışm bir yansıması. Kaldı ki, bir arz talep sözkonusu Şu anda bölgede yapım halinde 200 tekne var. Tekne sayısı artınca arz artacak ve flyat da düşecektir. Yalnız unutulmaması gereken bir sorun var. Bunlar masraflı yatınmlar ve yilın ancak dörtbeş ayında gelir getınyorlar. Bu da maliyeti artırıyor. Ama yineleyeyim. Mavi yolculukta, ödenen para iyi bir otele ödenen tam pansiyonun yine de altında kalmaktadır. StRMEN Teşekkür ederim Sayın Gözen ve Sayın Epikmen. AİLESt ACI BİR KAY1P Türk Basınının üstaaıarından, Danışma Meclisi üyessi, Genel Sekreterimiz, Hocamız MUSTAFA YÜCEL'i kaybetmiş bulunuyoruz. 1917 yılında doğan ve 1936 yılında gazeteciliğe başlayarak 47 yıl Türk basınına başarıh hizmetler veren, 27 yıl Cemiyetimiz Genel Sekreterliğini büyük bir sorumluluk, görev ve meslek bilinci içinde sürdüren Sayın Mustafa Yücel'in cenazesi 11 Temmuz 1983 Pazartesi günü (Bugün) saat 12'de Gazeteciler Cemiyeti önünde yapılacak törenden sonra öğle namazını müteakip Nuruosmaniye Camii'nden ahnacak, Edirnekapı Şehitliğindeki aile kabristanına defnedilecektir. Kendisine Tanrı'dan rnağfiret, ailesine sabır, Türk Basınına ve üvelerimize bassağlığı dileriz. ÎLÂN Türkiye Maden lşçi Sendikaları Federasyonu'nun tüzüğu 2821 sayılı kanun uyannca düzenlenerek Federasyonun ismi "Türkiye Maden lşçileri Sendikası" olarak değiştirilmiştir. Kısa adı Türk Madenlş olan sendikarun rnerkezi Strazburg Cad. No: 7 Sıhhiye Ankara'dır. 2821 sayılı kanunun 9'ncıı maddesi gereğince ılan olunur. Türk Madentş Yönetim Kurulu GAZETECİLER CEMİYETİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle