20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
:UMHURİYET/2 ' OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 20 HAZİRAN 1983 CUMHURIYET SORDU ONAT KUTLAR YANITLADI ONATKUTLAR, 1936'da Alanya'da doğdu. tlk ve Ortaokulu Gaziantep'te okudu. Bir süre htanbul Hukuk Fakültesi ve Paris Üniversitesi Felsefe Fakültelerinde okudu. 1959 yıhnda "İshak" adlı öykü, 1980 yıhnda "Perah Bir Aşk îçin" adlı şür kitabı yayınlandı. 196575 yıüan arasında Sinematek 'in Yönetmenliğini yaptı. 197879'da Kültur Bakanlığı htanbul Film Yapım ve Gösterim Merkezini kurdu ve yönetti. Ömer Kavur'un yönettiği "Yusuf tle Kenan", Ali Özgenturk 'iin yönettiği ve Strasbourg Festivali'nde ödül kazanan "Hazal" ile Erden Kıral'ın yönettiği ve bu yü Berlin Film Şenliği'nde bir Gümüş Ayı olmak üzere dört ödül kazanan "Hakkâri'de Bir Mevsim" fUmlerinin senaryolannı yazdı. Çeşitti dergilerde sinema ve edebiyat konulannda yazılan yayınlandı. liklerini yitirmesi üzerine, böyle bir şenliğe ihtiyaç vardı. Bu yıl o yapıldı. Zaten geçen yıl da böyle bir olay başlatılmıştı. SİRMEN Evet ama bir kaç filmleydi galiba... KUTLAR Evet bir kaç film, sanıyorum yedi filmleydi. SİRMEN Sanıyorum bu yılki şenliğin özelligi, sinema klasiklerine imza atmış, geçmişte ve güniimiiz sinemasında adından çok sözettiren kişilerin en yetkin, en iyi, en güncel filmlerini göstermesi. Acaba konuların içeriği bakımından başka bir özelligi de var mı? KUTLAR Evet, var. Aslında burada şunu önce belirtmekte yarar görüyorum: Gerçekte başta sizin de belirttiğiniz gibi, önemli bir sinema olayıdır. Bu olayın gerçekleşmesinde, başta Istanbul Festivali düzenleyicisi Aydın Gün ve arkadaşlan daha sonra "Sinema Giinleri 1983"ün düzenleyicileri Hülya Uçansu ve arkadaşlan olmak üzere Festival bünyesinde çalışanların önemli bir katkısı var. Bu olay genellikle gerçekçi bir biçimde başlatıldı. Bilindiği gibi, geçen yıl da değil, daha önceki yıl Istanbul Festivali bünyesinde tamamen başka sanatlar bünyesinde bazı filmler gösterildi. Örneğin Barişnikov New York'ta gibi. SİRMEN Barişnikov Brodvray'de... KUTLAR Evet. Burada daha çok bir bale olayı anlatılıyordu. Bir sinema olayı değildi. Bu başlangıçla ilgili olarak geçen yıl da bir tür yumuşak geçiş olması amacıyla bu tema sürdürüldü. Yani genellikle sanatla ilgili olarak, sinemanın zaten bir sanat oluşu dışında, konulan olarak, sanat ya da sanatçıyı anlatan filmler seçildi. Bu yılki seçimler yapılırken, deminki yöneticilere özellikle eklemek istediğim iki isim daha var. Atilla Dorsay ve Vecdi Sayar. Onlarla birlikte yaptığımız bir toplantıda bu temanın olması gereğini düşündük. Ben Festival Yönetim Kuruluna bu yıl başında secildim. Dorsay "Sinema Günleri83"ün genel temaslarını yapan kişi olarak, Vecdi Sayar da dış ilişkileri yürüten kişi olarak, programın ana ilkelerini saptarken biz büyük (A) tipi şenlikler yerine, (ki bunlar çok büyük organizasyonları gerektirmektedirler) biz kendi alanlarını sınırlayan şenlik türünü yeğledik. Bu şenliklerin de kendi büyük avantajları vardır ve (A) türü şenliklerle rekabet etmek durumunda değildirler. Dolayısıyla biz de, hem büyük şenliğin bizim için doğuracağı sakmcaları ortadan kaldırmak, seçtiğimiz tür şenliğin avantajlarından yararlanmak, hem de geçen yıllarda başlayan geleneği sürdürmek amacıyla, sinemanın öbür sanatlarla ilişkilerinin sıklaşmasını da gözönünde bulundurarak, sinemanın öbür sanatlarla ilişkilerini ele alan filmleri seçtik. SİRMEN Yani kısacası yedinci sanat sinemanın. kendine, öbür sanatlara ve sanatçılara bakışı oluyor ana tema... KUTLAR Bir bakıma evet. Bir bakıma dememin nedeni şu: DiyeIim ki, "Yedinci Sanat" olan sinema, mesela resim konusunu ele alıyorsa, bu bizim alanımıza giriyor. Aynı şekilde bir film içinde film ele alınıyorsa, bu da bizim konumuza giriyor. Ya da bir sanatçının yaşamıysa söz konusu olan, ya da çok ünlü bir edebiyat yapıtıysa.. SİRMEN Mesela bu festivalde Oblomov... KUTLAR Evet Oblomov mesela.. Yine bizim konumuza giriyor. Kısacası sanat veya sanatçı konusunda her film bizim konumuza giriyor. SİRMEN Hatta mesela, "İşte Eğlence" gibi sinemanın müzikal tiiriinii işleyen bir derleme film de... KUTLAR Evet. Tabii biz bunu tümüyle bu sınırlar içinde tutmamak için, Bunun dışına taşan şeyler de düşündük. Çünkü hiç bir festival bu sınırlar içinde kalmaz. Mesela her yıl bir sinemacıyı tanıtmayı düşündük ki, burada artık konunun sanat ya da sanatçıyla ilgili olması zorunluğu yoktur. Bu yıl, Mısır sinemasının ünlü yöneticisi Yusuf Şahin'i aldık. Ya da ülkemizin sinema sanatının sinema yazarlarınca en beğenılen tılmlerinı de yine gösterıyoruz. SİRMEN Sayın Kutlar, gerek programlarda, gerek gazetelerde sinema uzmanlarının yazdıklan yazılarda, filmlerden uzun uzun sözedildi. Sanıyorum bunlar, sinema dünyasının önde gelen kişilerinin adından sözettiren filmleri. Şimdiye dek iyi orneklerine rastlamadığımız bazı ülkelerin filmlerini kapsıyor. Bunlar üzerinde yerimizin azlığı dolayısıyla durmayacağız. Ancak bir soruna değinmek istiyorum: İ Ikemizdeki festivallerde, hatta geçmişte sinemateklerde oynalılan filmlerde altyazı yoktu. Hele hele, İngilizce ve Fransızca gibi ülkemizde bir kısım insanlann anlayabildiği dillerin dışındaki filmler için anlaşılma sonınu çıkıyordu. Evel örneğin Fransız sinemateğinde de durum böyle, fakat seyirci de haklı olarak yakınıyor. Bu yılki şenlikte durum ne olacak? Siz bunlara neden altyazı koymuyorsunuz? KUTLAR Bu doğrudur. Çünkü gerçekten bir sorundur. yıllarca sinematekte bunun sıkıntısını çektik. Çünkü filmlerin gerçekten anlaşılması gerekir. Ama gerek sinemateklerde, gerek festivallerde, en azından bir kısmında buna maalesef imkân bulunamamaktadır. Nedeni de, kopyalann satın ahnamamış olmasıdır. Sahip olmadığınız kopyalara altyazı koyamazsınız. O zaman ister istemez, başka çözümlere gidiliyor.. Mesela biz, bu şenlik için, bir kısım filmleri, ait oldukları ülkelerin büyükelçiliklerinden aldık. Bunlan satın almamız da olanaksız. )nal Kutlar (sağda) Ali Sirmen'e sinema şenliğini anlatıyor. Ülkemizde birfestival düzenlemek, gerçekten kolay bir olay değil LLİ SİRME.N Sayın Onat Kutlar, 11. l luslararası htanbul Festiali'nde büyük çapta bir sinema şenliğiyle karşı karşıyayız. Daha nce Türkiye'de bu çapta bir şenlik yapüdı mı? Yapılmadıysa neden? >N AT KUTLAR Yapıldı elbette. Türkiye'de sinema gösterileri ve enlikleri söz konusu olduğunda, akla ilk gelenler arasında Antala Sinema Şenliği vardır ki, ülkemizin en uzun ömürlü şenliğidir. 'e bir de bundan önce, en yetkin sinema şenliği olan Balkan Sinela Şenliğidir. Bunun dışında da çeşitli biçimlerde şenlikler düzen;ndi. Ama bunlan ülke çapında saymak oldukça zor. İ.RMEN Sayın Kutlar, bu şenlik öbiirlerinden biraz farklı galiba... .LTLAR Evet efendim farklı. Bir defa Antalya şenliklerı genelkle ulusal şenliklerdir. Sadece bir yıl uluslararası çapta yapıldı. Balan Şenliği uluslararası bir şenlikti, ama sadece bir defaya mahsus Imak üzere yapıldı. Bu ise ilk kez ülkemizde daha uzun süreli bir înliğe aday görülüyor. Bu bakımdan farklı. İRMEN Istanbul Festivalinde, gerçi bundan önce de sinema olaına iki yıldır yer veriliyordu, ama boyıesine geniş çapta bir şenlik gündem dışı tutulmuştu. Acaba neden? Sinemayı hâlâ bir sanat olarak kabul edemeyişimizden mi? Kutlar Sanıyorum ki, Istanbul Festivalinin yöneticileri başlangıçta bu olayı bir müzik festivali olarak kabul ettiler. Bir festivalin çerçevesini sınırlı tutmasında, hiç değilse başlangıçta bence de yarar vardır. Bir festivalin, başlangıçta sınırlarını geniş tutması dağılmaya yol açar. Bir takım hatalar oluşabilir. Bu yüzden çekingenliği ben de yerinde karşılıyorum. Bir de, bu konuda bir anımı nakletmek isterim. Istanbul'da daha önce bir sinema şenliği düzenlendi. Anımsayacaksınız Ümit Utku tarafından düzenlenmişti. Ve sinema şenliği olmaktan çok evlere şenlikti. Dolayısıyla o şenliğin, gerek Istanbul Festivali düzenleyicileri, gerekse devlet kadrolarında, örneğin Dışişleri Bakanlığında bazı kaygılar uyandırmış olacağını sanıyorum. Çünkü bu gibi şenliklerde Dışişleri Bakanlığının da şenliğe katılan ülkelerle kültürel ilişkiler açısından söyleyeceği sözler vardır... Bu durumda bazı kaygılar uyanmış olrnasını da doğal karşılamak gerekir. Ama ülkemizde, Antalya Şenliğinin bitmesi ve sinema kuruluşlarının etkin "Festivaller dünyanın her yerinde popüler olaylardır. Hem kendi insanlyla hem de dış dünyayla kaynaşmasını sağlar. Satın alma olanağı bulunan filmlerin de her biri için en aşağı üçyüzbin lira ödemek gerekiyor. Buna da bütçemiz elvermiyor. Bu durumda, 1518 seanslannda, fılmler anında çeviri yapan kişilerce salondan seslendirilecek. Bu yıl bu iş için profesyonel anında cevirmenler bulduk. Ama bu çeviriden ve sesten rahatsız olanlar için de gece seanslannda çevirmensiz olarak sunulacak filmler. Bir çok festivalde de böyle yapılıyor. SİRMEN Peki eferıdim bilet fiyatlan ne kadar olacak? KUTLAR Bilet fiyatlan ülkemizde bir sorun. Dünyanın hiç bir yerinde, Türkiye'deki kadar ucuz sinema bileti yok. Tabii ki, sinema seyircisi ucuz film seyretmeli. Ama ülkemizde bir paket sigara 70 lira. Dünyanın hiç bir yerinde bu oranda bir fiyatla sinema seyredilmiyor. Bu da film getirenleri, ya ucuz filmler almaya itiyor, ya da sanat değeri az, ama sürümü çok filmler getirtmeye teşvik ediyor. Biz bu yıl Belediye'den normalin biraz üstünde bir fiyat istedik. Şenliği izleyenler, dünya sinemasının başyapıtlannı 125 lira gibi pek pahalı sayılmayacak bir fiyata izlemek olanağını bulacaklar. SlRME.N Hatta Istanbul Festivalinin öbür sanat etkinlikJerine oranla bire on oranında bir fiyatla galiba? Peki sizin bu festivalle özel olarak ilgilenmeniz nereden kaynaklanıyor? *KUTLAR Festivaller dünyanın her yerinde popüler olaylardır. Yani o ülkenin sanat olayında hem kendi insanıyla, hem de dış dünyayla kaynaşmasını sağlar. Bu yüzden de, festival olayını eskiden ben çok önemsiyordum. Tabii ülkemizde festival yapmak çok güç bir olay. Burada bir anımı anlatmak isterim. Balkan Festivali sırasında çaIışmalarımızı izleyen ki düzenleyicisi Vecdi Sayar'dı, ben ve Mahmut Tali Öngören de yardımcılanydık ünlü Ingiliz sinema yazarı Carrington bana dönerek dedi ki: "Gerçekten sizi tebrik ederim.". " N e d e n " dedim. "Deminden beri sizi izliyorum. Telefon etmenin çok güç oldugu bir ülkede bir festival düzenlemek bir mucizedir" dedi. OKTAY AKBAL EVET/HAYIR Şair ve şiirsever... "Şiiri ozanlardan daha çok sevenler vardır. Hatta, yadırganacağın\ bile bile söyleyeyim ozanlar öylesine çok sevmezler şiiri, sevmemelidirler. Ben şiiri çok sevenlerden uzak durmağa bakarım. Keyif sürenlerden hoşlanmam çunkü. Bana şür okuyacağına otur5un tavla oynayalım daha iyi." Melih Cevdet Anday'ın gazetemizde çıkan bir yazısından şu satırları defterime yazmışım. İlginç bir saptama diye düşüncemi ekleyerek. Zaman zaman yazılardan, haberierden parçalar alınm gündelik not defterime. Bir süre sonra açar bakarım, neler birikmemiş ki! 'Şiiri ozanlardan çok sevenler'... Kimlerdir bunlar? Biri de benim galiba! Şiiri o kadar çok sevdim ki, lise yıllarında yazmaya heveslenirken sonunda bıraktım şiiri. Şevgimden, saygımdan, şiiri çok yüce bir uğraş saydığımdan. Şairler şiiri sevmez mi? İnsan sevmediği bir işi niye yapsın? Hem deömürboyu!... Kimi zaman önemli bir yapıt da ortaya koyamadan... Ortaya koyduklarını da bir süre sonra beğenmemek, bir noktada durmamak. daha iyisini, daha yenisini, daha güzelini, daha kalıcısını yaratmak özlemiyle didinmek... Bütün gerçek şairler yaşamlannın sonuna dek sürekli bir arama, bulma, yeniden arama çabasını sürdürmüşlerdir. "Hepsini yazdım, bitirdim" diyen olmamıştır dersek yalan olmaz. Şeksen yaşına dek şair, yaratır, arar, yenilikler ardında koşuşur. Gençliklerinde yazdıklarının düzeyine ulaşamayanlar vardır; oigun çağında çok daha kalıcı ve etkin ürünler verenler vardır. Kural yoktur şairin yaratma yaşı konusunda... Şairler şiiri sever; ama daha çok 'kendi' şiirini!.. 'Şür' sanatı derken kendi yarattıklarını anlar önce. Bir şair, bir şür kitabına ödül vermekten kaçınmıştı. Bir kurulda yalnız o şair, oy vermemişti. Nedeni sorulduğunda "Benim şür anlayışıma ters düşüyor, nasıl böyle bir şiire ödül verebilirim?" demişti. Belki tutarlı bir görüş... Ama o zaman şür kitaplarına ödül veren bir seçiciier kurulunda işi ne? diye sormak gerekir. Benim de bulunduğum seçici kurullarda saır üyelerin başka bir şairin kitaplarına oy vermediklerini, hatta şür kitaplarının ödül kazanmamaları için ellerinden geleni yaptıklarına tanık olmuşumdur. Türlü suçlamalar yaparlar, ille o şair ödül kazanamasın diye! Şür sevgisini gel de ara! Anday'ın dediği doğrudur; bir, şair' vardır, bir 'şiirsever' vardır. Bu arada elbette 'şürseven şairler' de vardır. Bunlardan biri de Behçet Necatigil'di. Şür yazmasını sevdiği kadar okumasını da severdi. En eskilerden en yenilere dek güzel, etkileyici şür yazanları bilırdi. Düşünüyorum da başkası aklıma gelmiyor. Kendi şür dünyalarının dışına çıkmak, şaırleri neden ürkütür? Neden başkalarının da şür' havaları olduğunu benimsemek istemezler? Bunun bir açıklaması olmalı, o da şairin bir yaratıcı oluşudur. Kendi yarattığı bir dünya, bir hava, bir biçem vardır, onun içindedir. Refik Halit'e bir gün sormuşlar neler okuduğunu, 'ben yazarım, okumam' demiş. Önceleri bu sözün büyük bir yanılgı olduğunu düşünürdüm, sonra sonra sanatçı yaratılışının gereği olduğunu anladım. Öylesi de var. böylesi de. çok okuyanı da; az, ya da hiç okumayanı da... Anday'ın bir başka savı da 'şür sevmenin bir çeşit 'keyif sürmek' olduğu... Keyif sürenlerden hoşlanmam' derken gözumün önune gelen görüntüler var. Adam kalkar size ezberinden dizeler okur; bir, bir daha, bir bir daha! Kendince anlamlar verir. Şiiri, şairlerden daha çok sevdiği, anladığı kanısındadır. Ali'den de okur, Veli'den de. oysa Ali bambaşka, Veli daha başka bir şairdir. Şairlere göre, onu seven, ötekini sevemez, sevememelidir, ama 'şiirsever' kişi Hamid'i de beğenir. Akif'i de, Fikret'i de, Nâzım'ı da, 0. Veli'yi de. Külebi'yi de, Cansever'i de... Olamaz mı! Niye olmasın? Şürseven ıçin sevgiye sınır yoktur. Ama yaratıcı bir kişi olan şair bunu benimsemez, hattâ kızar bile... Şür ve şair konusunda ne zaman düşüncelere dalsam Salâh Birsel'in şu dizelerini anımsarım: "Bay Dümbürleyli ünlü bir şair Bay Bümbürleyli'yi yermektedir Bay Bümbürleyli başka bir şair Bay Dümbürleyli'ye burun kıvırmaktadır Bay Lümbürleyli şairlerden bir oturaklısı Bay Dümbürleyli Bay Bümbürteyli'yi küçümsemektedir Bay Cümbürleyli bir diğer oturaklı şair Bay Lümbürleyli'den iğrenmektedir." Ben de Ânday a katılıyorum, şair olmak ayn iş, şür sevmek apayrı bir is. hem de eoev kevifli bir is... TÜRKİYE BAĞCILAR BANKASI A.§. YÖNETİM KURULU BAŞKANLI6INDAN Sermaye arttınmı delayıslyle rüçhan hakkı kvllanmaga çağrı 1 6 Hazlran 1983 gunü yapılan Bankamız OlağanOstd Genel Kurul Toplantısında sermayemizln 750.000.000. (YedryOzelllmllyon) TL.dan 5.000.000.000. (Beşmilyar) TL.na çıkan Imasına karar verilmiştir. 2 Sermaye arttınmı, nomlnal kıymetl 10.000. (Onbin) TL. olan hlssesenetleri çıkartılarak yapılacaktır. 3 Hisse senetlerinin nominal değerleri 10.000. (Onbin) T L olduğundan ve hisse senetleri tecezzl kabul etmediğinden, 500.(Beşyuz) T L İlk, Oç hisse senedi ibrazeden ortaklar, bir yeni hisse senedi almak suretiyle ruçhan haklarını kullanacaklardır. 4 Ruçhan haklarını kullanacak ortakların talepterlni, en geç 29 Temmuz 1983 Cuma gunü akşamı saat 17.00'e kadar Bankamız Genel MudürlOğune vasıl olacak şekilde (postada vaki gecikmeler kabul edilmez) taahhutlu mektupla veya şahsen müracaat ederek bildirmeleri ve iştirak taahhutnamelerlni Imzalamalannı ve taahhutlerinin 1/4 Onu, T.C. Zlraat Bankası Gayrettepe/lstanbul, •TOrkrye Garantl Bankası A.Ş. Galatasaray/ Istanbul. Istanbul •Vakıflar Bankası T.A.O. Izmir Turkiye Emlak Kredl Bankası Şubeler) nezdlnde açılan bloke hesaba yatırmalannı rica ederlz. • 529 Temmuz 1983 Cuma akşamı saat 17.00'den sonra yapılacak başvurulann kabul edllmeyeceği hususu ruçhan hakkının kaybedilmemesi bakımından önemle duyurulur. 6 Kullanılmayan rOçhan haklarından kalan bakiyenin, taahhutte bulunan diğer ortaklara (7129 sayılı Bankalar Yasasının 28 sayıh K.H.K. ile deglşik 4. maddesinin 5 no.lu bendinde yazılı oranları aşmamak üzere) hisseleri nisbetinde tevziine Yönetim Kurulu yetkilldlr. "Ülkemizde bir paket sigara 70 lira. Dünyanın hiç bir yerinde böylesine bir fiyatla sinema seyredilmiyor." Gerçekten bir şenlik herşeyden önce bir organizasyondur. Bu olanaklara ne yazık ki sahip değiliz. Şimdi şöyle bir anılarımı tarıyorum da, son yıllarda Paris'te Mebmet Ulusoy'dan sonra ikinci önemli sanatçımız olmaya aday gösterilen Işıl Kasapoglu'nu hatırlıyorum. Işıl Kasapoğlu Antalya Festivalinin uluslararası olduğu yıl, Bayındırlık Bakanlığı tesislerinde festival görevlisi olarak çalışıyordu. Onu şöyle bir manzarada hatırlıyonım: Bir masanın ardında önünde yüzlerce anahtar küme halinde yığılmış, ve karşısında çeşitli ülkelerden sinemacılar, (ki aralarında Ruta Sadoul Georges, Sadoul'un karısı, Marcel Martin (ünlü sinema yazarı gibi) insanlann bulunduğu bir topluluk) ve bu topluluk kendi odasının anahtarlannı isteyince, Işıl Kasapoğlu dalgın bir şekilde anahtar kümesine bakıyordu. Çünkü bu küçük imkan bile o büyük tesislerde sağlanamamıştı. Yine aynı şenlikte örneğin, anahtannı bulup giremediği için Mengii Ertel'in güçlü omuzlarına basarak, odasına atlayan Genco Erkal'ı hatırlıyorum. Ya da, sabah Istanbul'a dönmek üzere erken saatte havaalanına yetişmesi gereken Bulgar Kültür Ataşesi yerine odasından zorla çıkarılmaya çalışılan Romen Delegasyon Başkanını hatırlıyorum. Adam, "Istanbul'a gitmek istiyorum" diye bağırıyordu. Karşısındaki hiç dil bilmeyen görevli de onu Istanbul'a göndermeye çalışıyordu. Ülkemizde büyük organizasyon aksaklıklan oluyor. Ama ben bundan pişman değilim. Çünkü bu çabayı göstermiş olmanın belli ürünleri alınıyor. SİRMEN Teşekkür ederim Sayın Kutlar. GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTIRMA İLÂNI SİLİVRİ İCRA MEMURLUĞUNDAN Dosya No: 1981 479 Tal. Silıvri lapusuna kayıılı Selimpaşa köyu Arapıepe me>kiinde kam tapunun 933 kuıuk 12 pafıa 935 parselinde kayıılı 283 m2 miktarlı arsa cinslı ve lizerınde kurulu iki kaılı dubleks vapı ile birlikle saıılmasına karar \erilmis!ir GAYRİMENKl'LİJV D I R L M L : 935 parsel sayılı gayrimenkul Selimpaşa koyu Araptepe mevkiinde kam olup uzerinde iki kaılı dubleks yapı mevcutıur. Binanın 2emın kaıında bir mutl'ak, bir salon. binanın girışinin sağında birinci kaıa vıkan ahşap merdiven me\cuıtur. Salonunda Çanakkale laşı ile kaplı şomine vardır. Csı kaııa bir hol. uv >atak odası bir banyo me\LUUur. Odanın döseme kaplaması kalebodur seramık, diğer odalar sap yapılmıs \e bırakılmışıır. GAVRİMENKl Lt N DECERİ: 935 sayılı parselin arsası ile üzerinde kurulu yapının (amamına lakdir edilen de|er 4.773.500 TL.'sıdır. SATIŞ ŞARTLARI: 1 Saıış 22.7.1983 günu saat 11.00 11.20'ye kadar Sili\ri lcra Daıre^nde avık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu arıırmada lahmın edilen kı>meün r o 75ıni \.e ruçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu \e saıış masraflarını geçrnek sanı ile ihale olur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en <ok arııranın laahhüdü baki kalmak şartıyla 1.8.1983 günü aynı yer %e saaııe ikinci arlırmaya çıkanlacaklır. Bu artırmada da ruçhanlı alacaklıların alacağını \e saiış masraflarını geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin tahmin edilen kıymetin "!» 10u nisbetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mekıubunu \ermelerı lazımdır. Satış peşin para ıledir. Alıcı istediğinde 20 gunü Betmemek üzere mehil verilebilir. Dellaliye resmi, ihale pulu, tapu harç Ce mairaflan alıcıya aiıtir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 Ipotek sahibi alacaklılarla dijer ilgililerin ( + ) bu gayrimenkul ıı/cnndcki haklarını, hususiyle faiz ve masrafa dahil olan iddialarım dayanagı belcelcr ile 15 gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde haklarılapu sicili ile sabit olmadıkça paylasmadan hariç bırakılacaklardır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen müddet içinde ödenmezse lcra \e I. K.nun 133. maddesi gereğmce ihale fesh edilir. İki ihale arasındakı farktan \e r « 10 faizden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hıçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5 • Şanname ılan tarihinden itıbaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup. masrafı verildiği takdirde ısteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin sartnameyi göniL, ve munderecaıını kabul eımiş sayılacakları baskaca bilgı almak istevenlerın 1982/479 Tal. sa>ılı dosw numarası ile memurluğumuza başvurmaları ilan olunur. ( + ) llgililer labirine ırtil'ak hakkı sahipleri de dahıldır Basın: 69S5 Saygılarımızla, BAĞBANK TÜRKİYE BAĞCILAR BANKASI A.Ş. Yönetim Kurulu BİRLİKTE GETİRltECEK BELGELER 1TaahhOt sahibi tüzel kişilerin Yönetim Kurullarından alınmış esas sermaye arttırımına iştirak kararının noterden tasdikli örneği, 2 Evli kadın taahhüd sahiplerinin, kocalannın noterce tanzim edilmiş muvafakati, evli olmayan kadın taahhut sahiplerinin nüfus kağıtlarının ömeği, 19 yaşından küçük olanların veli veya vasilerinin noterce tasdik edilmiş muvafakatnameleri. Yetenekli Çocuklar ve Gençler İçin t L Â N BEYKOZ CUMHURİYET SAVCILIĞI'NDAN llam No: 1983/807 DAVACI: K. H. MÜDAHİL; Maliye Bakanlığı lst. Muhakemal MüdUrlUğü SAN1K: AHMET ZAHİT YILMAZ İshak Ojlu Dilber'den olma 1947 D.lu, Paşabahçe, Beyaz Erguvan Cad. No: 16 da oturur. 213 sayılı Vergı Usul Kanunu'nun 344/1, 359 ve 647 sayıh kanunun 4 ncü maddelcrı geregince 9000 TL, ağır para cezası, 3 ay meslek ve ııcaretten mahrumiyetine, aynı maddenin 2 nci fıkrası gereğince kararın ilân edilmesine daır Beykoı AsliyeCeza Mahkemesi'nin 24.11.1982gun 1982/251 esas, 1982/271 karar sayılı ilamı özeıi ilân olunur. 14.6.1983 Basın: 19950 DUYURU Muammer Sun Yonetimmde KONSERVATUAR GİRİŞ SİNAVLARI İÇİN HAZIRI.AMA DERSLERI Vlu/ık Balc Tiyaıro Tel.: 64 10 90
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle