16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sdlııbr C umhuri>el Matbaaulik \c Cia/eıecılik Turk Anonım Şirketi adıııa Nadir Vadi. 0 Cıonel >a\ın Mııduru: Hasan Cemal. Mııessese Mudıını: Kmine l >akli|>il. ^ a/ı l>lcrı \luduru <>ka> don«n>in. • > a/ı l>leri Mudıır > ardııncısı: Ahmel koruKan, Haber Mcrke/ı Mııduru: \al\in Ba>er, Savta Du/cnı Yonetmenı Ali Atar. TAKVİM 29 Arahk 1983 Imsak: 6.39 Güneş: 8.23 remsıluler: ANKAKA. \alyin l)oğan. IZMIR Hikmet <,etinka>a. ADANA Mehmei Mercan, • Senn Şellerı: İManbul Habcrlcrı: Selahallin (iukr, l)ıs Haberler Krgun Balcı. fckonomı: Osman l laj>a\. Kullur: Atdın Kmev. \i.ıga/ın \ alçın Pekşen, Spor Danı^manı: Ahdulkadir Yucelman. Dıı/cllıiKRefik Durbaş. •\raşlınna Şahin Alpa>. Burolar: • Ankara: Konur Sokak No: 24/4 Yenışehır, Tel: 175825175866' Idare 183335, • İımir: Halıl Zıya Bulvarı No: 65/3. Te! 254709131230 • Adana: Aıaıurk Caddesı, T H K Işhanı Kal 2/13. Tel: 1455019731 • Basan ve Yavan: Cumhuriyct Matbaacılık ve Gazeıecılık T.A Ş. Turk Ocağı Cad 39/41, Cağaloğlu. Isl. PK 246lst Tel: 5209703 Telev 22246 Öğle: 13.16 İkindi: 15.35 Akşam: 17.49 Yatsı: 19.27 Avrupa Konseyi'nin ocak ayı toplantısına katılmak riskli ğı görüşünü bildiriyorlar. Bu amaçla geride bıraktığımız haftalarda Ankara nezdinde yoğun bir kulis yapıldı. Bu telkinlerin çıkış noktası şuydu: "Avrupa si, son üç yılda soğuk bir şekil bourg'a heyet gönderilmesi ka Konseyi Assamblesi'nde TürkiANKARA, (Cumhuriyet Biide seyreden TürkiyeAvrupa rarının anlamı şöyle özetlenebi ye'ye dönük hava henüz yatışmış rosu) Turgut Özal hükümeti, değildir. Konsey genelde TürkiKonseyi ilişkilerinin geleceğini lir: dış politika alanındaki ilk önemli ye'deki gelişmeleri bir süre daha belirleyecek olması bakımından kararını Avrupa Konseyi ile iliş• A\Tupa Konseyi çevrelerinizlemek eğilimindedir. Bu beklegerek Özal hükümeti gerekse den Ankara'ya yöneltilen yoğun kiler konusunda aJdı ve Parlayiş havası sürerken heyet TBMM açısından ilk dönum telkinler ocak toplantısına heyet menterAssamble'ninocak ayınnoktalarından biri olacak. gönderilmemesı yolunda. Kon Strasbourg'da istenmeyen soda yapacağı toplantıya heyet Özal hükümetinin bu görüşu seyin gerek Assamble, gerekse nuçlar yaratabilir." gönderilmesi görüşünü benimseönceki gün TBMM'de Millet sekreterya kanadı TBMM heye tSTENMEYEN SONUÇLAR di. NE? Meclisi Başkanı Necmettin Ka tinin ocak yerine mayıs ayında Avrupa Konseyi Parlamenter • İstenmeyen sonuçlar Türk gelmesinin "daha uygun" olacaraduman'ın başkanhğında yapıAssamblesi'ne heyet gönderilmeheyeti üyelerinin yetki belgelerinin iptal edilmesi yolundaki eğilimlerle yakından ilgili. Avrupa Konseyi Parlamenter Assamblesi geçen eylül ayında aldığı bir kararla ocak toplantısına gelecek Türk parlamenterlerin yetki belgelerinin kabul edilmemesini benimsemişti. Şimdi Turk heyeti Strasbourg'a gitmeye hazırlanırken Avrupa Konseyi çevrelerinde bu konuda "tehlike sinyalleri" yakılıyor ve heyetin yetki belgelerine itiraz edilebileceği ima ediliyor. • Yetki belgelerine itiraz edilmesi ise ciddi sonuçlara gebe. Yapılan itiraz eğer Assamble Genel Kurulu'nda onaylarursa yetki beigeleri reddedilmiş oluyor. Bu durumda Strasbourg'a kadar giden heyeteAssamble salonundan çıkıp, geri dönmek düşuyor. • İşte £eçtiğimiz haftalarda sürekli bir şekilde Ankara'nın önüne getirilen konu, Türk parlamenterlerin yetki belgelerine itiraz edilebileceğine ilişkin imalar oldu. Çeşitli kanallardan yuFAİZLERİN YÜKSELECEGİNt BİLSEYDtM Milli Piyango milyoneri Mehmet Bacıoğlu, "Faiırütülen telkinlerle, heyet gondelerin bu kadar yükseleceğini bilseydim, parayı eve bağlamazdım. Ne yapalım kısmel, bayırlısı olsun" diyor. rilmemesi yolunda belli bir "caydıncılık"yaratılmaya çalışıldı. Telkinler sürerken Ankara'da da Strasbourg'a heyet gönderilip gönderilmemesi sorununaçözüm arandı. Çıkan kararda Ankara, ALMANYA NOTLARI ERGUN BALCI Türk heyeti Strasbourg'a gitmeye hazırlanırken Av lan ve Dışişleri Bakanı Büyükelçi rupa Konseyi çevrelerinde bu konuda tehlike sin Vahi( Halefoglu'nun da katıldığı zirvesinde "oıiak görüş" yalleri yakılıyor ve heyetin yetki belgelerine itiraz liderler geldi. haline edilebileceği ima ediliyor. Belli "riskler" de içeren Stras Almanya sorununda perde açıldı: Bir millet uyanıyor Nükleer füzeler konusuna ayırdığımız bu son yazının başlığını "füze sorunu" diye atmayı duşünuyorduk. Ama sonra fikrimizi değiştirerek başlığın "Almanya sorunu" olmasını daha uygun görduk. Çünkü Federal Almanya'ya yerleştirilmesine başlanan Pershing2 füzeleri, teknik ve askeri bir sorun boyutlarını aşıp Almanya sorununa dönüşmuştür. Ya da donüşmek üzeredir. Almanya sorununun ne olduğuna geçmeden önce, şu soru üzerinde durmak istiyoruz. Avrupa'ya yerleştirilecek olan 572 Amerikan Cruise ve Pershing2 füzesi, Sovyetler Birliği'ne karşı dengeyi sağlamak için gerekli midir? Görüşünü sorduğumuz Alman resmi yetkililerine göre gereklidir. Ancak Almanlar demokrasi kurallarına uyarak, bizi bağımsız teknisyenlerle de gorüşturdüler. Hamburg'da birlikte akşam yemeği yediğimiz VVolfgang Mallmann, bunlardan biri idi. Bay Mallmann Londra'da Uluslararası Stratejiİc Çalışmalar Enstitüsü ile Stockholm'da Banş Araştırma Enstitüsu'nde (SIPRI) çalışmış. Uzmanlık alanı füzeler. MaJlmann'a göre, Avrupa'da nükleer denge zaten mevcut. Pershing ve Cruise füzelerine hiç gerek yok. "Ama" diyoruz, "söylenenlere göre SS20'ler son derece modern ve isabetli füzeler. Avnıpa'nın bu düzeyde silahlan yokleri önünde toplanan göstericilerle sımrlı değil. Gösterilerin dışında kalan aydın kesiminde, muhalefette, hatta hükümet yetkililerinde belirgin bir tedirginlik var. Bu olgu, Amerikan füzelerinin Almanya'da çok daha derindeki sorunları ortaya çıkartmasından kaynaklanıyor. Federal Almanya'da şimdiye dek savunma konusunda halkta bir "consensus" (uzlaşma) vardı. Buna göre, Almanya savaşı kaybetmiş, askeri ve siyasal iddialarını terketmiştir. ABD, Almanya'yı Sovyetler'e karşı koruyacak, Almanya da ABD'nin sadık müttefiki, NATO'nun güvenilir kalesi olacaktır. 1955 tarihinde yapılan anlaşmaya göre, ABD, Federal Almanya'daki üslerinde büyük bir özgürlüğe sahiptir. Bir nokta daha; Almanya ile müttefikler arasında hâlâ resmi barış antlaşması imzalanmamıştır. HÜKÜMRANLIK YERtNE ZENGİNLİK Federal Almanya, hukümranlık haklarına getirilen kısıtlamaları kabul etmiş, savunmasını ABD'ye bırakmış ve ekonomik alanda görulmemiş bir kalkınmayı gerçekleştirmiştir. Bonn'da "Alman Dış Politika Enstitüsü"nde Dr. Helmut Hubel bu olguyu şöyle ifade ediyordu: "Biz, milliyetçilik ve hukümranlık yerine, güvenlik ve zenginliği seçtik." İşte Amerikan füzeleri sorunu bu görüşu sona erdirmiş. Almanya'da günümüzde NATO, ABD ile ilişkiler, Almanya'nın hüküm Nükleer füzelere karşı gösteriler Federal Almanya'da hızla buyuvor. Gösterilerde şimdiye dek şiddet olaylarının çıkmamasını, hem hükiimet hem de gosteriyi düzenleyenler kendi açılanndan başarı olarak gorüvoriar. Piyango milyoneri önce ev auh sonra oğlunu evlendirdi ŞENOL KONUKÇU Milli Piyango milyoneri ayakkabı boyacısı Çorumlu Mehmet Bacıoğlu, oğlu Abuzer'i everdi! Milli Piyango'nun 29 eylül Mersin özel çekilişinde yanm biletine 15 milyon lira isabet eden ayakkabı boyacısı Bacıoğlu, 15 tane milyonu olmasına karşın "milyonerler sınıfına" girememiş. Şöyle diyor: "Parayı işletraeyi, bir iş yapmayıçevirmeyi hiç düşünmedim. Biz beceremeyiz ağam böyle işleri. Ne de olsa köylii çocuğuyuz. Boyacıyız. Bizim harcımız degil parayla iş yapmak, fabrika açmak, adam çalıştırmak." Peki ne yaptm 15 tane milyonu? Yiyip içip eğlendin mi? "Haşa. Yemin ederirn hiçbir zaman özel zevkim için para harcamadım. Para çıktığı günden beri satın alabileceğim ev aradırn durdum. Sonunda Şehremin'de 5 katlı bir evi kokünden satın aldım. Tam 12 milyon saydım. G«ri kalan 3 milyonun 1.5 milyonunu 1 yıl vadeli bankaya yatırdım. Diğer 1.5 milyonla da oglanı everdim. Evin eksiklerini hallettim. Faizlerin bu kadar yiikseleceğini bilseydim, parayı eve bağlamazdım. Ne yapalım kısmet hayırlısı olsun." Milyoner Bacıoğlu, 102 nr'lik beş kath olan 20 yıllık "Güven Apartmam"nın ismini hemen değiştirerek "Bacıoğlu Apartmanı" yapmış. En üst katına kendi ve çocukları yerleşmiş. İki kattaki kiracıyı çıkarmış. Diğer kattakileri de çıkarmaya uğraşıyor. Anlaşılan yıllarca kiracıhktan bıkan ve ev sahiplerinden şikâyet eden yeni milyoner şimdi kiracılardan şikâyet etmeye başlamış. "Ben diğer ev sahipleri gibi olmayacağım. Benim evi emsallerinden 5 bin lira daha ucuza vereceğim. Araa kardeşim, kiracı dediğin de biraz dikkatli olmalı. Daha merdivenleri, kapıyı, pencereyi yeni yaptırdım. Hiç temiz kullanmıyorlar. Kiracılan seçerek alacağım." Gazetelere demeç verirken "Boyacıhğa devam" demişti Bacıoğlu. Ancak o gunden bu ya (Arkası 11. Sayfada) 1 5 milyonun, 12 milyonuyla 5 katlı bir ev satın alan na hiç ayakkabı boyamamış. Bu içinde satın aldığı evi araÇorumlu ayakkabı boyacısı, 1,5 milyonu 1 yıl vadesüre sonra da oğlanın düğun işmış, li bankaya yaîırmış, geri kalan 1,5 müyonla da oğ leri filan sorunlar hiç bitmemiş. lunun düğününü yapnuş. Paranın bir kısmını eve yatırana Fransız piyangosu 50 yıldır umut dağıtıyor MEHMET ALTAN PARİS Türkiye'de Milli Piyango Idaresi, bu yıl ilk kez, bir kişiye 60 milyon lira ikramiye verileceğini açıklayınca, yılbaşı özel çekilişi için basılmış 13 milyon biletin tümünün satılacağı anlaşıldı. Galiba "umut" insanoğlunun en temel duygularından bîri. Milli Piyango'dan çıkacak paralarla bir anda zengin olmayı sadece Türk insanı hayal etmiyor. Fransa'daki Milli Piyango'nun da 7 kasımda, 50. yılını 165 milyon lirahk buyük ikramiye ile kutladığına bakılırsa Fransız insanı da bu umudun peşinde. 1933 yılında, özel teşebbüsün Milli Piyango alanındaki başanları zamanın hükümetinin dikkatini çekmiş. Demişler ki, "Neden biz bu fonlan insani yardımlaşmalar için önemli bir gelir kaynağı haline getirmeyelim?.." Ve böylece Fransa'da piyango, "milli" bir hale gelmiş. İlk çekilişini 7 kasım 1933 yılında yapan Milli Piyango, 50. yılını kutlamak için, bir de afiş sergisi açtı. Sergide 50 yıl içinde biletlere konu olan olayları izlemek olası. Bir başka deyişle Milli Piyango biletlerinin üzerindeki desenlerle Fransa'nın yakın geçmişi rahatça izlenebiliyor. İlk çekilişin biletlerindeki afişte, kafasında özgürlük bonesi taşıyan bir kız var. Elinde kese kese altınla, bir tekerleğin önunde durmuş. 1938 yılındaki çekilişlerden biriyse, elektrikli ev aletlerine ayrılmış. Zamanın Fransa'sında hizmetçilerin, elektrikli alet sayısından kat kat fazla olduğu düşünülürse, afişin anlamı daha da belirginleşiyor. Bir yıl sonra, 1939'da, hafta sonu tatilinin yeni yeni gelişmekte olduğunu anlıyorsunuz. Milli Piyango, bu kısa tatillerde tren yolunun kullanılmasını tavsiye ediyor. Gene "onda bir" aynı yılın önemli bir gelişmesi. Veya pahahlığın azmağa başladığının dolaylı bir göstergesi. 1940 yılında ise savaş kendini piyango afîşlerinde de duyuruyor. Biletlerden birinin üstünde top resmi var. Ancak îkinci Dünya Savaşı'nda, Almanların Fransa'yı istila etmesi Milli Piyango çekiliş. lerini pek aksatmıyor ve bütün bu dönem, hapisteki kimselerin ailelerine yardım, çocuklann beslenmesi, süt saati gibi konular ön plana çıkıyor. Savaş sonrası ise, her yer perişan olmuş. Insanoğlunun en temel duygularından biri olan "umut" da bu sıra gölgeleniyor. Kimsenin Milli Piyango ile ilgilenecek hali yok. Piyango İdaresi de afiş yapmaktan, biletlere desenler çizmekten vazgeçiyor. Bu durum ta 1951 yılına kadar devam ediyor. 4 ocak 1951 yılındaki çekiliş biletinde yeniden desenlere rastlıyoruz. 1978 yılında, savaş korkuları gerilerde kalmış, çekilişlerden birinde konu "okuma" oluyor. Bir yıl sonra ise, okuma konusunun yerini "miizik" alıyor. Milli Piyango bir ara, Loto'nun çıkışı ile sarsılıyorsa da, 50 yıldır serüvenini sürdüruyor. Umut devam ettikçe de sürdürecek galiba. kadar Bacıoğlu'nun dostları bir hayli çoğalmış. Ama şimdi gittikçe azalıyormuş. Paranın azaldığı gibi. Üçü kız, üçü oğlan altı çocuktan iki kızı evli olan Bacıoğlu, "Oğlan evermek başka oluyor. Kızı ele veriyorsun, gidiyor" diyerek, oğlu Abuzer'i evlendirmenin mutluluğunu belirtiyor: "Bana şöyle şaşalı bir diıgün yap diyenler oldu. Hilton'da bilmem nerde. Ama ben öyle şeylere, gösterişe meraklı değilim. Sonra ne derler adama? Sonradan görme derler, dostlarını unuttu derler, derler de derler. Hem de söylemekte haklı adamlar." Bacıoğlu, düğün için Beyazıt'taki Apdullah Duğün Salonu'na 80 bin lira vermiş. Ancak gelen davetli çok oldu diye bir miktar daha para istemişler. "Gençlerin içince kavga etmeyeceklerini bilsem. Namuzsuzum adam başına bir büyük rakı alırdım. Ne olur en fazla 100 bin lira daha verirdim. Bir kasa bü>ük rakı aldım evde duruyor. Içmek isteyen olursa gelsin rakılar benden." diyor Bacıoğlu. Ancak gelinin ailesinin düğün için istediklerine kızıyor: "Tam 340 bin lirahk eşya yazmışlar. Kendileri bir kat yatak yaptı." Evlendirdiğin oğlunu bir kata yerleştırirsin herhalde. "Hayır ayn kata verleştirmeyeceğim. Aynı evde oturacağız. Bir ev döşemesi kolay mı? Hem ev tam iiç göz. Oğlana da yeter bize de. Daha çocuklara birer kat vermeyi düşünmüyorum. Kafamı bozarlarsa hiç vermem." Bacıoğlu'nun gazetelerde resmi çıktıktan sonra yankesiciler peşine takılmış. 'Sen birisini doİandırmışsın, senin bana borcun vardı' falan diye. Ama Bacıoğlu hiçbirine de beş kuruş kaptırmamış. Borç para isteyen de çok olmuş. "Hiç kimseye borç vermedim. Sadece böyle hayır işi olan birisi 50 bin lira istedi borca. Pek iyi de tanımıyordum adamı. Söz verdiği gün getirdi verdi borcunu. Herkesin böyle yapacağını bilsem veririm ama insanlara güven olmuyor ki." Milyoner ayakkabı boyacısına 15 milyondan sonra bir iki küçük ikamiye daha çıkmış. 'Para parayı çeker' diyor ama henüz yılbaşı bileti almamış. "Ben kendi biletçimden başkasından bilet almam. O bana uğurlu geliyor. Bulursam ondan alınm, bulamazsam da almam." Düğün salonundaki söyleşimiz bittikten sonra hafif çakırkeyif vaziyette olan Bacıoğlu, muziğin ritmine kendini kaptırarak piste fırlıyor ve çiftetelli oynuyor. Oynayanlann birçoğu da Bacıoğlu'nun önüne gelip kafasını arkaya doğru eğerek para yapıştırmasını bekliyor. Bacıoğlu da cebinden binlikleri çıkarıp önce diliyle bir ısladıktan sonra yapıştırıveriyor. Inan ve Toker: Konseye katılmak için aceleye gerek yok ANKARA (ANKA) Avrupa Konseyi'nde Türkiye'nin temsil edilmesi konusunda, Kâmran tnan ve Metin Toker, Strasburg'a parlamenter gönderilmesine karşı olduklarını bildirirken, thsan Sabri Çağlayangil, "Görüş bildirmek için erken" olduğunu sö,yledi. ANKA muhabirinin konuya ilişkin sorusunu yanıtlayan, son dönemde Turkiye'yi Avrupa Konseyii'.de temsiletmişolan Metin Toker, konseye parlamenter gönderilmesi kararının sağlıksız olduğunu vurgulayarak, "Bu kararın uygulanması çok tatsız gelişmelere vesile olacaklır" dedi. Toker, "Dış politikada sağlıkh kararlar, iki unsura dayanır. Bunlardan birincisi doğru bilgidir. tkincisi, bilgiyi degerlendirme yeteneğidir. Eğer bilgi doğru değilse, >etenek ne kadar büyük olursa olsun, karar sağlıkh olmaz, yayınlanan haberlerden öğreniyoruz ki, Avrupa Konseyine acele heyet göndermek kararı konseydeki havanın lehimize değiştiği bilgisine dayanmaktadır. Bu bilgi tamamtyle yanlıştır. Bundan dolayı karar kesinlikle sağlıksızdır ve uygulanması çok tatsız gelişmelere vesile olacaktır" şeklinde konuştu. Dışişleri eski Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil ise, ANKA'nın sorusuna karşıhk, "Konunun ayrıntılarını bilmiyorum. Gönış söylemek için zamanı erken buluyorum" dedi. Milliyetçi Demokrasi Partisi Bitlis milletvekili Kâmran İnan, MDP grup toplantısında yaptığı konuşmada, Avrupa Konseyine parlamenter gönderme kararına karşı çıkarak "aceleye gerek yoktur. Türk temsileileri ocak toplantısına kaülmamalıdır" demişdi. Amerikan füzeleri, Alman toplumunu, yetkilileri şaşırtan biçimde çalkalıyor. Füzelere karşı duyulan tepki, NATO, ABD ile ilişkiler ve Almanya'nın ulusal kimliği sorunlarını gündeme getirmiş. Hükümet yetkililerine göre, ABD füzeleri Sovyetler 'e karşı dengeyi sağlamak için gerekli. Kimi teknisyenler ise NA TO 'nun elinde bu dengeyi sağlamaya yeterli miktarda nükleer silah bulunduğunu, Cruise ve Pershing 2 füzelerine gerek olmadığını savunuyorlar. muş. "Bu doğru değil" diyor Bay Mallmann, "Füze hesabı çok kanşıktır. ABD'nin ön üslerinde bulunan nükleer denizaltılan, Ingiltere'deki nükleer bombardıman uçaklan, Ingiliz ve Fransız füzeleri... Tüm bunları düşünürseniz, NATO'nun elinde Sovyetler karşısında dengeyi rahat rahat sağlayacak kadar nükleer silah vardır." Ama, Ingiliz ve Fransız füzelerinin SS20'ler kadar modern ve etkılı olmadığı söyleniyor? "Öyle, ama Fransızlar füzelerini kapsamlı bir program içinde hızla modernleştirmeye başladılar." Bay Mallmann'a son soruyu yöneltiyoruz: Peki öyleyse Cruise ve Pershing2 füzeleri Avrupa'ya neden yerleştiriliyor? "Bu soruyu politikacılara sorun" diyor. Bay Mallmann'ın füzeler konusundaki görüşleri böyle. Sosyal Demokrat Partinin eski güvenlik uzmanlarından Wolfgang Vollmen de aynı gorüşü paylaşıyor. "Moskova, tepkisinde pek tiaksız sayılraaz. Avrupa'nın yeni füzelere gereksinmesi yok" diyor. ALMANYA SORUNU Şimdi gelelim Almanya sorununa. Füzeler konusu yazımızın başında da belirttiğimiz gibi teknik ve askeri boyutları çoktan aşmış. Almanya kaynıyor. Bu kaynaşma sadece füzeleri protesto etmek için sokaklara dökülen yüzbinlerce kişiyle, ya da ABD usranhğı ve ulusal kimliği sorunları şimdiye dek alışılmamış biçimde tartışılıyor. 60 milyon Alman'ın kaderinin Beyaz Saray'da oturan bir başkanın kararına nasıl bırakılabileceği soruluyor, Almanya'nın hükümranlık hakları, bağımsızlığı ve ulusal kimliği gundeme getiriliyor. Bu olgu da ABD'ye karşı tepkileri arttırıyor. ANTİREAGANtZM Gorüştüğümüz resmi yetkililer, Almanya'da ABD aleyhtarlığının olduğunu kabul etmiyor, ancak en muhafazakârlan bile "Amerikan aleyhtarlığı yok, ama Reagan aleyhtarlığı var" diyordu. Onların deyimi ile "AntiAmerikanizm değil, antiReaganizm" vardı. Sosyal Demokratlara göre ise, Reagan aleyhtarlığı, ABD aleyhtarlığına dönuşebilirdi. Almanlar, Başkan Reagan'ın politikasından derin biçimde kaygılanıyorlar. Bu kaygıyı sadece muhalefette değil, hükümet yetkililerinde de görmek mümkün. Berlin Senatosu Enformasyon Dairesi Başkanı Horst Haase, "Reagan yönetimi, diğer ülkeleri anlamıyor. Ortadoğu'da çıkmaza girdi, Grenada'yı işgalden önce ise müttefiklerine danışmadı" diyordu. "Suddeutsche Zeitung" gazetesi Halkla İlişkiler Bolümü Başkanı Horst Schneider ise Almanya'da nükleer silah aleyhtarı gösterilerin, ABD aleyhtarlığına dönüşmekte olduğunu söylüyordu. Schneider'e göre, ne Washington Bonn'dan, ne de Bonn Washing ton'dan memnundu. Barış hareketinin ABD'nin ileri sürdüğü gibi, komünistlerin denetiminde olduğunu ise hükümet yetkilileri bile kabul etmiyor. "Komünistler sızmışlardır, ama harekeV komünistlerin denetiminde olduğu sövleın mez" diyorlar. ALMAN MtLLtYETÇtLtGt Füzeler sorununun Federal Almanya'da yaptığı belki de en önemli etki, Alman milliyetçiliğini gundeme getirmesi. Alman ulusunun kaderi, ABD başkanına nasıl teslim edilir? sorusu Alman milliyetçiliğinin uyanmasına yol açıyor. Almanlar, özellikle orta yaşlılar milliyetçilik sözcüğünden hoşlanmıyorlar. Bu kelime Nazi dönemine çağrışrm yapıyor. Alman toplumu bir bakıma hâlâ Nazi döneminin verdiği suçluluk duygusundan kurtulamamış. Televizyonda, sinemalarda sık sık Nazi vahşetine ilişkin filmler oynatılıyor. Bonn'da, siyasal bilgiler fakültesi öğrencisi olan mihmandarımız, okul programlarında Nazi dönemine ilişkin dersin de yer aldığını söyledi. "Nazilerin yaptıklan konusunda bilmediğimiz en ufak bir aynnlı bile kalmadı."dedi. Milliyetçilik sozcüğü bu yüzden orta yaşlıları ürkütüyor. Ama genç bir kuşak yetişmiş Almanya'da. Savaştan sonra doğan bu kuşak, Nazi döneminin faturasını ödemek istemiyor. ABD ile olan hükümranlığı kısıtlayan ilişkileri onur kırıcı buluyor. Almanya'nın ulusal kimliği, Alman milliyetçiliği gibi kavramlardan ürkmüyor. Çunkü milliyetçiliği, Nazizm'le değil bağımsızlık ve hükümranlıkla eşanlamlı kabul ediyor. Banş hareketinin anti nükleer gösterileri, Yeşil'lerin bağımsız politika sloganları ve yabancı birliklerin Mmanya'yı terketmesini istemeleri, dolaysız ya da dolaylı olarak Alman milliyetçiliğinin uyanmasına yol açıyor. Sağda NeoNazilerin fanatik milliyetçiliklerinin sınırh kalmasına karşıhk, soldan gelen sağlıkh milliyetçi akım halkta giderek destek buluyor. Almanya için yepyeni bir gelişme bu ve gördüğumüz kadarı ile yetkililer tabandan gelen bu akım karşısında şaşırmış durumd; ne yapacaklannı bilmiyorlar. Hıristiyan Demokrat milletvekilli HansJurgen Kaack, "Günümüzde Almanya'nın en önemli sorunlan. Barış Hareketi ve füzeler" dedikten sonra şöyle devam ediyordu: "1945'ten bu yana ulusal kimlik sorununu kimse ortaya atmamıştı Almanya'da. Oysa. bu sorun şimdi muazzam bir dinamizmle masaya geldi. Yanıtı ise kolay değil." KOMŞULARI KAYGIL1 Almanya'da bağımsız politika akımının güçlenmesi, milliyetçiliğin uyanması belki de Alman yetkililerinden çok Almanya'nın komşularını kaygılandınyor. Fransa'nın bu ülkelerin başında olduğu kuşkusuz. Fransız basını zaten bir suredir; bu konudaki kaygılarını dile getiriyor. Atlantik'in öte yanında ABD, aynı kaygılan paylaşıyor. Sovyetler Birliği ise, şimdilik Federal Almanya'daki gelişmeleri memnuniukla izliyor. Ama uzun vadede Alman milliyetçiliğinin güçlenmesi ve NATO ile ilişkilerini gevşeten Bonn'un dikkatini Doğu Almanya'ya çevirmesi herhalde Moskova'nm da pek hoşuna gitmeyen gelişmelere yolaçabilecektir. Hamburg'da Alman Doğu Enstitüsü Müdurü Dr. Udo Steinbach, "Almanya sorunu çözümlenmiş değildir. Daha şimdi başlıyor" diyordu. Dr. Steinbach belki de haklıydı. BtTTl Taksimetreye otomatik zam yapmak için çahşma yapüıyor ANKARA (Cumhuriyet Burosu) Akaryakıt fiyatlarına yapılan zamların belirli bir miktara varması halinde taksimetre fiyatlarına otomatik olarak zam yapılması için çalışmalar yapıldığı öğrenildi. Akaryakıt fiyatlarına dolara bağlı olarak sürekli zam yapılması nedeniyle taksimetre ücretlerinin değişimi de kaçınılmaz olarak Bakanlar Kurulu gündemine geldi. Edinilen bilgiye göre, taksimetre ücretlerinin değişimi de otomatik bir sisteme bağlanacak. Üzerinde çahşılan bu sisteme gore akaryakıt fiyatlarının artışı konusunda bir limit saptanacak. îlaç işverenleri de fiyat artışı istiyor ANKARA, (Cumhuriyet Burosu) îlaç işverenleri ilaç fiyatlarına zam yapılmasını istediler. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Mehmet Aydın'ı ziyaret eden işverenler ilaç sanayiinin sorunlarını dile getirdiler. İlaç İşverenler Sendikası ikinci Başkanı Kaya Turgul, Genel Sekreter Sabahattin Alpan Ilac Sanayii Derneği Başkanı Ismet Sözen'in aralarında bulunduğu bi' grup önceki gün Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Mehmet Aydın'ı ziyaret etti yaklaşık 2 saat süren görüşmede işverenler ilaç sanayiinin çeşitli sorunlarını dile getirdiler. İlaç fiyatlarına zam yapılması istenen görüşmede ithalat rejimi, ilaç yasası, fiyat kararnamesi, araştımagelıştirme, ilaç ruhsatları, yatınmlar, ihracat konulanna iüşkin sorunlar Bakan Mehmet Aydın'a bildirildi. Tıbbi ve ispenciyarı müstahzarlarla galenik preparatlar ve kodeks ampullerinin fıyatlannın tespitine ilişkin fiyat kararnaraesinde ilaçların sınai maliyetV yuzde 10'dan fazla bir artış ^,duğunda Sağlık ve Sosyal Bakanlığı ilaç fiyatlannda değişiklik yapabiliyor. ilaç ışverenlerinin istekleri bakanhkça incelendikten sonra bir karara varılacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle