16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet S.ıluhr ( ıımhıırİMl MjıKı.ıolık *c Cıii/ıMeulık 1 uı k Anoııim Şııkeli Jdııuı Vjdir \adi. • Genel Vmn Mııdııru II 1112ın C'tmal. MUOSSOM. MuJıırıı Kminv l >aklıgil. > a'i Klcrı Mııdıırıı: <)ka> (.oncnsin. • b / ı Işlerı MııJıır \;ırdııiKiM \hmel kııruKan. H;ıbı:r Mcrkc/i Mudııru: Vjlcın Ba>er, S.ı\t.ı 1)U/I;Mİ 't or.eımenı: \li \car. TAKVIM 24 Aralık 1983 Imsak: Guneş: 8.22 reııısıldkr.ANKARA ^sılvın Dogan, I/MIR llikmcl (,'olinka». \ I ) \ N \ Mehmel Mercan, • Serıı\ Şefleri: İMuııbııl Habcrleri: Srlahallin (.ulır, I)ıHaberleı: hryun Balcı. hkoııonıt: Osman l laj;a>. Kııllıır: Atdın Kmı\, \1.ı L'.I/II.: \ jlıın Pek>en, Spor Danıvmunı: Abdiilkadir Vucriman. DU/CIIIIK: Kefik Durhaş. At.ıslııına Sahin \lpu\. Ikindi: 15.32 Akşam: P.45 Yaısı: 19.24 Burolar. • Ankara: Konıır Sokak No: 24'4 Yenısehır, Tcl. 175825175866. Idare 183335, • İzmir: Haln Ziya Bulvarı No: 65/3. Tel: 254709131230 • Adanı: Aıaturk Caddesı. T.H.K. Işhanı Kal 2/13. Tel: 1455019731 • Basan ve \u\an: Cumhuriyel Matbaacılık ve Ga/elecilik T.A.Ş. Turk Ocağı t a d 39/41. ( ağaloğlu. Isl. PK: 246lsl. Tel: 5209703 Teiei: 22246 Öale: 13.13 TÜRKİS GENEL KURULU SURUYOR Şevket Yılmaz: Ne sizin reyinize ne de kulis yapmaya ihtiyacım var terilmesini beklemektedir. Sendikal özgürtüklerden yoksun bir sistemin adı demokrasi olamaz." "BİR SLRÜ LÂF" Türkiye Maden İşçileri Sendikası adına konuşan Genel Başkan Mustafa Orhan, Başbakan Özal'ın Genel Kurul'daki konuşmasını "bir sürii lâf" olarak nitelendirdi. "Programda ortadirek diye tutturdu. Yatandaşın alım gücunü alabildiğine kısacaksın, sonra da dışa açılacaksın. olmaz böyle şey" dedi. Yolİş delegesi Behzat Akdoğan, geeen dönemde işçilerin kazanılmış hakları geri alınırken. Türkİş yönetiminin görevini yapmadığını bildirdi. Türk Metal delegesi Süleyman Kozik, "Türkİş teşkilatlanmasını bütünuyle (amamlamadan işçi hareketinin yüzüniın güleceğine inanmıyoruz. Türkİş öncelikle iç teşkilatlanmasını tamamlamak mecburiyetindedir" dedi. Tezkoopİş Sendikası delegesi Gönül Canyolu, Türkİş'in genellikle kâğıt üzerinde kalan kararlarının yaşama geçirilmesini istedi, sendikasız durumda kalan işçilerin sendikalarının çatısı altında toplanmasını onerdi. Tezkoopİş'in diğer sözcüsü Mustafa Sargın ise, Koopİş'in birleşmedeki olumsuz tavrını eleştirdi. Genel Kurul'da daha sonra TekGıda İş delegesi Mehmet Yurtseven, Türkİş'teki tanışmayı billurlaştıran bir konuşma yaparak Konfederasyon'un en büyuk sendikasının Şide'yi destekleyeceğini ima etti. Yurtseven Şide'ye yöneltilen eleştirilere değinirken, "12 EylUI'ü tasvip edi(Arkası 11. Sayfada) NOTLAR "Sanayide devlet Türklş''te Şevket" ŞÜKRAN KETENCİ ANKARA Turklş Genel Başkanı Şevket Yılmaz'ın, önceki gün "sosyal demokrat görüş" sozcüğunegösterdiği tepkisiylegelisen olaylar üzerine, • dun PetrolIş'lilerde, ozur dilemesi, olaylar üzerine hem sağdan, hem soldan gelen tepkilerin boyutunun büyumesinden çekinmesiydi. Kulislerde ilginç olanı Yılmaz'ın dayatmacı politikasına tepkıler en uç sağ görüşlulerden kamçılanıyor Turk Metalciler onlerinden gelip geçene. "Sanayide devlet, Türkİş'Ie Şevket" parolası ile lâf aııyorlar. Genel Sekreterlik adaylığı konusunda şansı olmayarak Yürutme Kurulu'na aday olması onerılen Kenan Dunıkan, Şevket Yılmaz'ın onayını almak için tam bir teslimiyel içinde Bir yandan Yılmaz'ın "sosyal demokrat sozcüğune" lepkısini eleştirerek. sosyal demokrat oyları toplamaya çalıştı, diğer yandan sinirlenen Türkİş Başkanfnı teskın etti. Kuliste yanından aynlmavarak, "Şevket Yılmaz Yönelim Kurulu'nda da ne önerirse benimse>ecegim" diyenlerin başındaydı. Şevket Yılmaz'ın başkanlarla yediği öğle yemeğinde yaptığı konuşmada, "Şide'yleçalışmam, giderim. Emin Kul, Mustafa Başoğlu, Kenan Dunıkan adaylanm" şeklindeki sen açıklaması da, TekGıdacılarla geçe yarısı sonrasına kadar surdürulen toplantısı da sonuç vermedi. Bu arada sosyal demokrat cepheden sayılan Emin Kul'un aday olması halinde. Kenan Durukan gibi kendilerinden oy alamavacağını soyleyen sosyal demokrallar çoğunlukta. Nedeninı de Kul'un kişiliğıyle degil, Yılmaz'ın telkini ile MDP'den aday olması şeklinde açıklıyorlar. Muslafa Başoğlu'na gelince; Başoğlu ancak Şevket Yılmaz'ın politikasının açıklığa kavuşması, kadrosunu açık olarak ortaya koyması halinde aday olabileceğini soyluyor. Başoğlu, Şide'nin Genel Sekreıerlığıne karşı olduğunu, ancak karşıs;na birden fazla aday çıkması halinde Şide'nin kazanma şansının artacağını söylüyor. Başoğlu'nun, Yılmaz'ın açık tavrını koymadan herkese "mavi boncuk" dağıtma politikası sürerse aday olmayacağı izlenimini yaratıyor. TUrkİş Genel Kurulu'nun olaylı sahneler, çarpıcı konuşmalar dışında hıçbir çekiciliği, işlevı yok. tşçi sorunlarına değinen konuşmalar etkisiz, işlev yapamadan boşlukta kaltyor. Işçi sorunlan üzerinde ses çıkması, ağırlık konulması gibi bir sonuca ulaşılamıyor. Şevket Yılmaz'ın yanında rahat çalışması için istediği listeyi oluşturması önerisini otirenler çoğunlukta. Yılmaz'a ve Türkİş yönetimine kursuden açık ve en ağır tek eleştirı TGS sozcüsü N'ail Gureli'den geldi. Güreli "Teslimiyetçi, Türkİş üst yönetiminin" politikasından aynntılı örnekler verdiği konuşmasında, "Şu aşamada, Türk iscilerini umutsuzluga, çözümsuzlüge sürüklemede baş sonımlunun Türkİş ust yönetimi olduğunu vurgulamayı ve bu yönetimi TGS olarak protesto etmeyi bir görev sayıyoruz" dedi. GENEL BA$KAN'DA:\ ayı aşkın bir zamandan beri sesim kısütnış, bazı yöneticilerin ise az konuştukları için dili şişmiş olabilir. Bizim ayrıma îabi tutulmamızı isteyenler, meselelerin sokaklarda çözülmesini isteyenlerdir. Türkİş faşizme ve komünizme karşıdır. Genel Kurul'a gölge düşürmeyin de ne yaparsanız yapın. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkİş Genel Kurulu'nun 3. gününde Genel Başkan Şevket Yılmaz, önceki gün Petrolİş delegesinin konuşmasında "sosyal demokrat " sözciiğünü kullanması uzerine çıkan olaylardan dolayı özür diledi. Yılmaz, kulis yaptığı yolundaki eleştirileri yanıtlayarak, "Ne kulis yapmaya, ne de reye ihtiyacım var" biçiminde konuştu. Türkİş'in en büyük sendikası TekGıdaİş'in delegesinin, Sadık Şide'yi destekleyeceğini ima eden sözleri uzerine Şevket Yılmaz, "Kimsenin tavn beni ilgilendirmez" dedi. Genel Başkan Şevket Yılmaz, Genel Kurul'da dün divandan şöz isteyerek, önceki gün Petrolİş Genel Sekreteri Münür Ceylan'm " sosyal demokrat " sözcüğü kullanması uzerine gösterdiği tepkiyi anımsatarak şunlan söyledi: "18 ayı aşkın bir zamandan beri sesim kısılmış. bazı yöneticilerin ise. az konuştukları için diü şişmiş olabilir. Ben Genel Kurul'u açarken yaptığım konuşmada. kongreye nazar degmemesini istemiştim. Ama duam ters kabul oldu. Türkİş kendi Ukeleriyle yönetilir. Türkİş, faşizme ve komünizme karşıdır". Bu sırada ses düzeninin bozulması uzerine Yılmaz, konuşmasını mikrofonsuz yapmaya başladı. Salondan bir delegenin, "Başkanım, ses çalışmıyor galiba?" diye bağırması uzerine, Şevket Yılmaz, "O da biliyor galiba. Sesim zayıflasın da, başka bir sey olmasın istiyor" dedi. TürkIş Genel Başkanı konuşmasına devamla şu göruşlere yer verdi: "Petrolİş Başkanı arkadaşım konuşurken, konuşmanın muhatabı ben miyim derken, Petrolİş Sendikası'nın Genel Sekreteri kürsuye çıktı ve "1971'de şu hareket" deyince, burada Türk işçi hareketi vardır, bu sozü söyletmem dedim. Bu sırada, salona yakışmayan bir söz geldi kulağıma. Bu sözün tashihi için o arkadaşın yanına yaklaştım. Bu da abartıldı. Zaten bir şey aranıyordu. Bu bir fırsattır denildi. Bu iyi bir fırsat değildir. Bizim ayrıma tabi tutulmamızı isteyenler, meselelerin sokaklarda çözülmesini isteyenlerdir. Bana bir adım gelene, iki adım gittigimi kim söylemeyebilir? Şununla şunu ayırdım, kim diyebilir? Allah için var mı? Neymiş. ben gidip kulis yapıyormuşum. 17 sene Türkİş'in Başkanvekilliğini yaplım. Bir yere taiip oldum mu? Bir görev geldi ve kullandık. Benim ne kulise. ne de reye ihtiyacım var. Türkİş Genel Kurulu'na gölge düşürmeyin de, ne yaparsanız yapın." Şevkel Yılmaz daha sonra sözunü kestiği Petrolİş Genel Sekreteri'yle, uyarıda bulunduğu Petrolİş delegesinden özür dilediğini de bildirdi. İLO VE DGB YÖNETİCİSİ Yapılan eleştiriler uzerine Şevket Yılmaz'ın Divan BaşkanlığVna çıkmadığı dünkü toplantıda, İLO Yönetim Kurulu Işçi Grubu Başkanı ve Alman DGB Başkanvekili Gerd Muhr da bir kokonuşma yaptı. Muhr, " 3 yılı aşan bir süredir 50 DİSK yöneticisinin tutuklu bulunmasının uluslararası özgür sendikacılık hareketinin onaylayabileceği bir uygulama olmadıgını" söyledi. DGB'nin Türkİş'Ie ilişkilerin yeniden canlandırılmasına hazır olduğunu bildiren Muhr, şöyle konuştu: "DGB, Türkiye'de, işler bir demokrasinin yeniden kurulmasını, sendikal hak ve özgürlükler ile insan haklanna saygı gös Cumhurba%kam Evren, İstanburdaki denetleme ve incelemelerini dün de sürdürdü. Evren g İstanbul Giyim Sanayii'nin tesislerinigezerek fabrika ilgililerinden bilgi ald ü n Avcılar'daki dı. Öğleden sonra Büyükdere'den 'TCG Florya" motoruna binerek Anadolukavağt açıklarında çapari ile istavrit tuttu. İlk auşında 5, ikincisinde I, üçüncüsünde 3, dördıincüsünde de I istavrit yakalayan Evren 'in oltasına son atışmda hiç balık gelmedi. Cumhurbaskanıyla birlikte Cumhurbaskanlığı Konsevi üyesi Nejal Tıiıner. 1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutam Orgeneral Secdet Öztorun ve Kuzey Deniz Saha Komutam Koramiral Orhan Karabulut da aynı motorda balık tuttular. Evren daha sonra Harbiye Orduevi'nde istirahata çekildi. (Fotoğraf: ERDOĞAK KOSEOĞLU) MENEMEN DE BİR DEVRÎM ŞEHİPİ: KUBİLAY HİKMET ÇETÜNKAYI Gîritli Mehmet, Kubilay'ın başını gövdesinden ayırdı 2 Cumhuriyet TürkıyeMçağdaş ve akılcı bir yolda ilerlerken Atatürk devrimlerine karşı bir kıpırdanma başladı, bindokuzyüzotuzlu yıllara doğru. Genç Turkiye Cumhuriyeti'ni temelinden yıkmak için birtakım çevreler sinsi bir çalışma içine girmişlerdi. Menemen'de Kubüay'ın şehit edilmesi olayı Divanı Harp tutanaklarına göre bindokuzyüzotuz yılında Nakşibendiciler tarafından düzenlenmişti. Nakşibendicilerin bu eyiemi ilk bakışta basit bir irtica eyiemi olarak görülmüştür. Manisa yöresinde örgütlenen ve esrardan başı dönmuş birkaç zavallının kışkırtılarak bu eyleme girdiği anlatılmıştır. Divanı Harp Mahkemesi'nin tutanakları incelendiğinde, savcının iddianamesi, Nakşibendi tarikatının toplantılarını Manisa'nın Tevfikiye Mahallesi'nde yaptığı yolundadır. Menemen'de Kubüay'ın şehit edilmesi olayı Nakşibendi tarikatının lideri Şeyh Esal tarafından hazırlanmıştır. Bu kişioğlu Mehmet Ali ile birlikte o yıllar İstanbul Erenköy'de Şevki Paşa köşkünde yaşamaktadır. Şeyh Esat'ın İstanbul'da padişah artıklarından oluşan geniş bir çevresi vardır. Şeyh Esat'ın oğlu Mehmet Ali ise, aynı çevrelerde "şehzade" olarak anılmaktadır. Esat'ın en önemli adamlanndan birisi ise, Menemen Askeri Hastanesi İmamlığından emekli Laz İbrahim'di. Bu yüzden Şeyh Esat, tbrahim'i Manisa'ya baş halife olarak atamıştır. Manisa Osmanlı mozaiğinin belirli motiflerini hâlâ üzerinde taşımaktadır. Tekkeler, zaviyeler kapatılmıştır. ama gizliden gizliye bu ocaklar hala çalışmalannı sürdürmektedirler. Atatürk Cumhuriyeti şeyhlik, dervişlik üfürükçülük, muskacılık, seyitlik, babalık, dedelik gibi çağdışı kurumları yıkmıştır ama Şeyh Esat adlı bir sapık Laz İbrahim'i Manisa'ya baş halife olarak atamaktadır. Son toplantı Altı aralık bindokuzyuzotuz cumartesi akşamı Tatlıcı Mutaf Hüseyin'in evinde son toplantı yapılmıştır. Bu toplantıdan önce, dört gün değişik evlerde toplantılar düzenlenmiş, Menemen'de gerçekleştirilecek irtica eyleminin provası hazırlanmıştır. Bu toplantılara Ali oğlu Hasan, Nalıncı Hasan ve Çakıroğlu Ramazan adlı çocuk yaştaki kandırılmış insanlar da katılmıştır. Toplantı sırasında Giritli Mehmel, Şamdan Mehmet, Sütçü Mehmet ve Mehmet Emin diğer Nakşioendicilerle silah alma biçimini saptamışlardır. Yine di\anıîıaıp tutanaklarına göre, topçu çavuşu Hüseyin, Keçili Süleyman Çavuş, Eskici Ali, irtica eyleminin planlayıcılandır. Bu sanıklar yargılanmaları sonundaidam cezasına çarptırılmışlardır. Bu sanıkların cezaları daha sonra infaz edilmiştir. Giritli Mehmet, Şamdan Mehmet ve Sütçü Mehmet, Bıçakçı Mustafa ve Giritli İsmail'den iki silah alarak bir gün sonra Paşaköy'e hareket etmişlerdir. Arkalanndan Ali oğlu Hasan, Nalıncı Hasan ve Çakıroğlu Ramazan bu sanıklar ölüm cezasına çarptırılmışlar ancak yaşları küçük olduğundan cezalan 24 yıla indirilmiştir. Paşaköy'e gitmişlerdir. Bir gece Paşaköy'de kalan sahte mehdi Giritli Mehmet ve adamları yanlarında bulunan "Kıtmir" adındaki köpekleri ile birlikte ertesi gun Bozalan koyune gelirler. Bozalan köyünde bir sure kalan Giritli Mehmet ve adamları geceyi Sümbüller yakınlarında geçirip sabah alaca karanlıkta yola koyulurlar. Bu arada vanlannda bulunan Ramazan Menemen olayı tanıklanndan Ragıp Dere ise şimdi yaşamıyor ses alma aygıtımıza şunlan anlatmıştı: "Ben kahveci Mustafa Dayının yanındayım. Önümüzden dordu silahlı altı adam geçti. Birikisi çocuktu. Yemeni biçiminde olan kunduralan basıktı. Çarşı içinden Müftü Camii'ne doğru yöneldiler. Az sonra bir el silah patladı. Biz Mustafa Dayıyla yerimizden fırladık. Koşarken bir el daha silah sesi duyduk. Müftü Camii'nin çevresi ne geldigimizde, onon beş kişinin toplandığını gördük. "Tetiğe durmadan dokunan Derviş Mehmet'ti. Elbet o an adım bilmiyorduk. Sonradan duruşmalar sırasında ogrendik. Tanıklar olsun, sanıklar olsun, Derviş Mehmet'in sürekli tetiğe dokunduğunu soyiediler. Mehmet hem tetige dokunuyor hem de Menemen ve çevresi yetmiş bin kişiyle kuşatıldı, diye bağınyordu. Bu sırada yeşil bayrağı taşıyan genç, caminin önüıtde toplanan halka, kendilerine katılmalarını söylüyordu. " "İşte tam bu sırada, jandarma gelmiştir. Yüzbaşı sanıklara dağılmalannı emreder. Giritli Mehmet ise. şeriat ilan eltiklerini ve dağılmayacaklarını söyler. Yüzbaşı Fahri Bey durumun kritik olduğunu anlar ve gerekli önemleri almak için olay yerinden aynlır. Şeriat düzeni isteyenlerin eyiemi, kırk ikinci piyade alayına bildirilmiştir. Bir süre sonra, yedek teğmen Kubilay bir manga askeri ile kışladan aynlır ve olay yerine gelir. Asker Menemen sokaklarından birine mevzilenmiştir. Süngü takan asker, Kubilay teğmenden emir beklemektedir. "Bu arada birel silah sesi duyulur. Kubi AAAU!...AUL. ÜCRET/M OiLSfl... DİVANI HARP TUTANAKLARCVDAN Bir el silah sesi duyulur. Kubilay Teğmen ağır yara almıştır. Tetiğe dokunan Giritli Mehmet 'tir. Ağır yarah olan Kubilay, cami avlusuna doğru koşmaya başlar. Fakat olduğu yereyığılır kalır. Bu sırada Giritli Mehmet, bağ bıçağını çıkarıp Kubilay'ın üzerine atılır ve başını gövdesinden ayırır. adlı bir çocuk, korkusundan topluluğu terkeder ve Manisa'ya kaçar. Şimdi aradan elliuç yıl geçmesine karşın Menemen olayının arularını unutamayan kişilerden çoğu, hayatta değiller. Örneğin bizim onbir yıl önce görüştüğümüz Osman Yurtsever (Singer Osman) irtica olayını şöyle anlatmıştı bize: "Biz bu kişileri önce avcı sanraıştık. Çünkü üzerlerinde avcı giysileri vardı. Ama bunlar camiye girip halkı silahla tehdit etmeye başlayınca ne yalan söyleyeyim korkmuştuk. Kimdi bunlar? Niçin silahlanyla camiye baskın yapmışlardı? Bu olayın Menemen halkıyla yakından ve uzaktan bir ilişkisi yoktur. Bu adamlann gözlerinin içi kançanağına dönmüştü. Aradan yıllar geçmesine karşın hâlâ unutamıyorum. Çoğu çocuk denilecek yaşta, genç insanlardı bunlar. Kunduralarının ökçeleri basıktı. Sonradan adının Derviş Mehmet olduğunu öğrendiğim kişinin elinde ise, kırma bir tüfek vardı. Yanında on yedion sekiz yaşlarında iki genç vardı. Bunları duruşmalar sırasında tanıdım. Ali oğlu Hasan ile Nalıncı Hasan adlı kişilermiş bunlar. Ben Nalıncı Hasan'ı caminin önünde bayrakla gördüm." lay Teğmen ağır yara alraıştır. Tetiğe dokunan Giritli Mehmet'tir. Cami çevresine toplanan halk ise silah sesiyle birlikte paniğe kapılıp kaçmaya başlamıştır. Ağır yarah Kubilay, cami avlusuna doğru koşmaya başlar. Ancak, fazla kan kaybından olduğu yere yığılır kalır. İşte bu sırada Giritli Mehmet, torbasından bağ bıçağını çıkarıp Kubüay'ın üzerine atılır ve başını gövdesinden ayırır. Olayı gören mahalle bekçisi Hasan evine koşar ve tabancasını alır. Yüksekçe bir yere çıkan bekçi Hasan. saldırganlar ateş yagmuruna tutar. İki kişiyi yaralar ama kendisi de şehit diişer. Bekçi Şevki de, aynı biçimde çarpışmada saldırganlar tarafından şehit edilir. "Kubilay askeri manevra mermisi ile gelmiştir olay yerine. İşte bu nedenle öldürücü değildir mermiler. Giritli Mehmet 'Görüyorsunuz bana kurşun işlemiyor' diye bağınr. Ama takviye için gelen bir manga, olay yerini taramaya başlayınca Şamdan Mehmet, Deviş Mehmet ile Sütçü Mehmet delikdeşik olur. dördüncü Mehmet ise Hasan'la kaçarken yakalanırlar." K1BRIS RUM LİDERLERİ KOMJŞUYOR Nakşibendi tarikatının Ege örgütü Başpiskopos görüşmelere Rum Gazeteciler Cemiyeü Başkanı, AKEL'li Kannauros, "Dünyada var olan 29 çeşit federal devlet biçimini bulduk çıkardık, Denktaş'ın önüne koyduk, hangisinden yanasın dedik, yanıt alamadık" diyor. CENGİZ ÇANDAR LEFKOŞE Makarios'un halefîni görmek ve konuşmak amacıyla Başpiskoposluktayız. Makarios'un yerine Başpiskoposluğa seçilen Hrisostomos 1, herhalde, Kıbrıs'ın tanık olduğu en etkisiz Başpiskopos. Sözlerinde ikna edici bir ton yok. Kıbrıs Rum kesiminde temas ettiğimiz yaklaşık 20 kadar siyaset adamı ve ileri gelen aydın arasında bizi en az etkileyen o oldu. Kıbnslı Rumlardan kiminle görüştüysek, Kıbnslı Türk lerin geçmişte baskılara maruz kaldığına, güvenlik endişelerinin haklı olduğuna ve güvenceler elde etmeleri gereğine değindi ve bundan sonra iki toplumun bir arada kardeşçe yaşayabilecekleri inancını ifade etti. Oysa, Hrisostomos, geçmişte Türklerin zor durumlarda bırakıldığı konusuna bile pek itibar etmiyor. "Yok canım" diyor, "Bunlar abartılıyor. Ben blliyorum, Başpiskopos Makarios Türklere ne kadar önem verir, onlann esenliğini her şeyin üzerinde tutardı." Elbette, geçmişte "Asayişin berkemal" olduğunu da söylemiyor. Bir zamanlar olup bitenler için İngilizleri suçluyor. Kıbrıs Rum Ortodoks Özerk Kilisesi'nin Baspiskoposu, Türklerin geçmişte küçük anklavlara hapsolup kalmalannı kendi hatalanna bağlıyor, "Kendi kendilerini hapsettiler. Kimsenin onlara bir şey yapacağı >oktu" açıklamasını getiriyor. Hrisostomfls'a göre Kıbrıs'ta çozüm, "Yabancı birliklerin Yunan ve Türk Ada'dan çekilmelerinden" geçiyor. Tabii, esas olarak vurguladığı Turk birlikleri. Kıbns'ta "Barış insanların içinde olursa, söz konusu olabilir. Ne Rumların ne Türklerin içinde barış var," diyerek konuşmasını sürdürüyor. Ve ardından Kıbns Rum kesiminde kimseden duymadığımız şu sözleri ekliyor: "İşte bunun için ben, toplumlararası görüşmelere başından beri karşı çıktım ve yine karşıyım." Anlamadım. Kuzey Kıbrıs'ta Cumhuriyet ilanına herkes karşı ama toplumlararası görüşmelere ilke olarak karşı çıkana hiç rastlamadım. Siz neden karşısınız? "Çünkü toplumlararası görüşmeler özgür iki toplum arasında yapıhrsa sonuç verir. Türk toplumu özgür degil. 25 bin askeriniz orada. Nasıl özgür karar alabilirler? Karar Ankara'nın elinde. Rumlara gelince, yarısı bölünmüş bir Ada'da, ordunuzun variığının baskısı altında masaya oturuyorlar. Onlar da özgür karar alamazlar." Başpiskopos Hrisostomos'a Kilise'nin hangi partiyi desteklediğini soruyoruz. "Kilise'nin siyasete karışmadığı" yanıtını \eriyor. Oysa, ülkenin tanınmış gazetecilerinden Dimilrius Andriu, bize, kilise ile AKEL'in arasının çok kötu olduğunu ve Kilisesi'nin Kipriyanu'yu (AKEL'in müttefiki), desteklediğini söylemişti. Sağcı ana muhalefet partisi DİSİ'nin 35 kişilik parlamentodaki 12 milletvekilinden biri olan Lordos da Andriu'nun verdiği bilgiyi doğruluyor, "Sayın Kipriyanu kendisini o kadar zayıf hissetmiş olmalı ki. Kilise'nin desteğini aradı" diyor. Lordos'a gore Hrisostomos'un bir siyasi çevreyi desteklemesi avantajdan çok dezavantaj. Başpiskopos'la ilgili gözlemlerimize katıiıyor \e Kilise'nin artık çok itibarlı olmadığına işaret ediyor. AKEL'DE Kıbrıs Rum siyasi partileri arasında en gösterişli parti binası kuşkusuz AKEL'in. Moskova yanlısı Kıbrıs Rum Komünist partisi 35 kişilik parlamentoda tıpkı ana muhalefetteki Klerides'in DİSI'si gibi yüzde 34'lük bir oy oranı ile 12 sandalyeye sahip (Lissarides'in Sosyalist Edek'i 3, Kipriyanu'nun merkezci Diko'su 8 sandalye bulunduruyor.) AKEL, Kipriyanu'ya sağladığı destekle iktidar ortağı sayılıyor. AKEL'in merkez binasının alt katında Kıbrıs Rum Gazeteciler Cemiyeti Başkdnı ve AKEL organı Haravgi gazetesinin başyazarı Kannauros ile konuşuyoruz. Kannauros da tüm Kıbnslı Rumlar gibi KKTC'nin ilanına şiddetle karşı. Denktaş'ın tüm çözüm girişimlerini bloke ettiğine ve çözum niyeti taşımadığına değiniyor. "Dünyada varolan 29 çeşit federal devlet biçimini bulduk çıkardık. Bunların hangisinden yanasın dedik. Yanıt alamadık. Kendisinin nasıl bir federal devlet islediğini de oğrenemedik. 9 >ıl içinde bir çozüm bulunamaması Denktaş'ın çözüm isteme karşı mesinden başka neyle izah edilebilir?" diyor. Kannauros, bununla birlikte, umutsuz değil. Birleşmiş Milletler Genel Sekreleri Perez de Cuellar'ın çabaları ve bir "pakel çözüm" onerisi ile yol alınabileceği kanısında. KKTC'yi tanımadan, De Cuellar girişimlerinin bir sonuç verebileceği, en azından görüşme surecinin başlayabileceği kanısında. AKEL'in göruşlerini yansıtan kıdemli gazeteci Kannauros, KKTC'nin ilanını Denktaş'ın ve Ankara'nın da ötesinde NATO çevrelerinin \e ismini kullanmamakla birlikte ABD'nin bir hamlesi olarak, Kıbrıs'ta us elde ermek amaçlannın bir uzantısı olarak değerlendirmek eğiliminde. Kendisine, Amerikalıların Kıbrıs Rum yönetiminin egemenliğinde olan Larnaka Havaalanı'nı da kullandıklarını hatırlatıyoruz. "Buna karşı çıktık ve karşıyız" karşılığını veriyor. 2laten AKEL ile müttefiki kipriyanu arasında bu konuda ve Türklerle diyalog konusunda belirli bazı sürtüşmeler var. AKEL, her ne kadar KKTC'nin ilanına, Kıbrıs'taki Türk askeri varlığına ve Kıbrıs Türk liderliğinin izlediği politikaya karşı ise de, Türklerle diyaloğun taraftarı. Sovyet amaçlanna uygun olarak. Kıbrıs sorununun uluslararası bir konferansta ele alınması önerisini de ortaya atıyor. Böylece, Sovyetler Birliği de Kıbrıs'ta rol sahibi olabilecek. Arkadaşımız Cengiz Çandar. bu yazılannı Beyrut'a gecmeden once Kıbns Rum kesiminden yazmıştır. Laz İbrahim, görev i aldıktan sonra Manisa'ya gelir ve çalışmalara başlar. Amacı, Nakşibendi tarikatını bu yörede yaymaktır. Muradiye Camiinde hocalık yapmaya başlayan Laz İbrahim, özellikle yaşları on altıon yedi arasındaki esnaf yanında çalışan çocukları etkilemeye başlar. Esnaf yanında çırak ya da kalfa olarak çalışan bu eğitilmemiş çocuklar, kısa bir sure sonra Nakşibendi tarikatına girerler. İstanbul'da oturan Şeyh Esat, Manisa'da oluşturduğu Nakşibendi örgutünden haber almak için özel bir posta servisi kurar. Bu posta servisinin başına ise, Nalıncı Hasan adıyla anılan birisini getirir. Şeyh Esat, varlıklı bir kişi olduğu için Manisa'da bulunan Laz İbrabim'e bu posta seryisi aracılığıyla bol para göndermeye başlar. İbrahim, bu paralan özellikle yoksul kimselere dağıtır. Bir süre sonra, Laz İbrahim, Şeyh Esat'tan gelen paralarla Horozköy'e bir cami yaptınr. Tutanaklardan öğrenildiğine göre, Kubilay olayında Menemen'de en önde yürüyen ve genç öğretmenin başını kesen Gîritli Mehmet bu toplantılann birinde mehdiliğiiü ilan etmiştir. Giritli Mehmet'in mehdiliğini Hafız Ahmet, Culha Mehmet Çavuş, İbrahim Ethem ve Kurabiyeci Hacı sınavdan geçirerek açıklamıştır. Daha doğrusu onaylamıştır. YARIN: OĞLU VE ARKADAŞI ANLATIVOR Boğaziçi İmar Müdürlüğü'nün 1984 bütçesi 1.4 milyar olarak belirlendi Emekli Tümgeneral Mehmet Barış'ın başkanlığındaki müdürlüğe 150 mühendis ve teknik eleman, 150 memur, 50 işçi kadrosu ile 20 araç tahsis edildi. İstanbul Haber Servİ!,i 2960 sa yılı Boğaziçi Yasası hükumlerı gereğinceoluşturulan Boğaziçi İmar Yonetim Kurulu ilk toplantısını dun istanbul Valisi Nevzal Ayaz'ın başkanlığında yaplı. Boğaziçi İmar Mudurluğü'ne atanan Bayrampaşa Belediye Şube eskı Muduru emekli Tumgeneral Mehmel Barış da Hrtrevıne başladı. ilk loplanlıda Boğaziçi imar Mudurluğü'nün 1984 yılı bütçesi ve kadrosu kabu! edildi. 1 milyar 439 mılyon 8 lira olarak belirlenen bulçenin \anı sıra, İstanbul Beledivesi taralından Boğaziçi İmar Müdürluğü'ne 150 mühendis ve teknik eleman, 150 memur \e 50 işçi kadrosu verildı. Ayrıca. belediyenin 20 aracı da lahsis edildi. Belediye Başkanı Abdullah Tırtıl, (oplantıda yaptığı konuşmada, yeni kurulan İmar Müdurlüğu için >er bulamadıklarını, Boğaziçi'nin on gorünüm bölgesinde belediye malı bına olmadıgını belirterek Gultepe ya da Ayazağa'da Ha>\anaı Bahçesi alanı içinde bir yer tasarladıklarını açıkladı. Yoneıım Kurulu uyeleri ise, İmar Müdurluğu'nün Boğaziçi'nin kıyı şeridinde bir yerde gorev yapması gerektiğini savundular İstanbul Valisi'nin başkanlığında ilgili 11 kuruluş temsileisınden oluşan Boğaziçi İmar Müdurluğu'nün bundan böyle her ayın birinçi ve uçuncu çuma günleri toplanması ve gundemindeki konuları gorüşmesi de kararlaştınldı. Öte \andan Boğaziçi alanında imar mevzuatırıa avkırı >apısı sa da gecekondusu bulunanların 2805 sayılı İmar Affı Yasası hükumlerinden yararlanmaları ıçın 6 ocak 1984 tarihine kadar Uskudar, Bevko/, Sarıyer ve Beşıktaş Belediye Şube Mudurluklerine başvurmaları gerekiyor. Başvuru formları daha sonra buşupe mudurluklerinçe Boğaziçi İmar Müdürluğü'ne aktarılaçak. Kubilay* Menemende anıldı İZMİR (Cumhuriyet Ege Burosu) 53 yıl önce, Menemen'de Nakşibendi Tarikatı'ndan Derviş Mehmet ve adamları tarafından şehit edilen teğmen Mustafa Fehmi Kubilay, bekçi Şevki ve Hasan, dun Yıldıztepe'de duzenlenen torenle anıldılar. Saaı 10.45'te başlayan törepöğretmenler, öğrenciler, subi lar \e Menemenliler katıldı. Yıldıztepe'deki Kubilay Anılı 'na çelenk konularak başlanan törende, önce İstiklâl Marşı söylendi, ardından devrim şehitlerinin anısına iki dakıkalık saygı duruşunda bulunuldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle