25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 18 EKİM 1983 133 YIL SONRA CEZAYİR'E DÖNÜ Eralp, çok acele bir telgrafla Birieşmiş Milletler binasına geldi. 1964 sonbaharında Kahire'de Telgrafı Nihat Erim'e verdi. Tarafsız Ülkeler Ikinci Zirve Erim, metni okudu ve bizleri etKonferansı toplandı. Makarios, rafına topladı. "Baylar" dedi. bu konferansta, Kıbns konusun"Yeni bir talimat geldi, konu şuda "selfdetermination" prensidur: He>beliada'daki Rum Orbini şansız olarak kabul ettirtodoks Papaz Okulu'nun dış mek istiyordu. Ankara'dan bu bahçe duvartan maili inhidam toplantıyı izlemek ve Kıbrıslı imiş. Okul müdurlugu, dınarlan Rumlar'ın manevralannı etkisiz tamir ettirmeye yanaşmamış. bırakmaya çalışmak üzere derhal Kahire'ye hareket emrini aldım. Duvarlann her an yıkılmalan ihBeyrut'ta Büyükelçi olan arkatimali mevcutmuş, valandaşlann daşım Vahit Halefoglu da bekazaya ugramalarını dnlemek nimle beraber Kahire'de olacakiçin Adalar Belediyesi, duvarlatı. rı yıktırmak, fakat yerine demir parmaklıklı yeni duvarlar yapDışişleri Bakanhğımız, daha mak üzere resen harekete geçönce, her ikimizin konferansa resmiş. Bu iyi niyetli davranış, Yumen izlemci olarak katılmamız nan basını tarafından, yeni bir için gerekli tesebbüsleri yapmış, 67 eyliil olayı gibi gösleriliyorfakat NATO ve CENTO üyesi muş. Aleyhimizdeki bu haksız ve Türkiye'nin Tarafsızlar Konfeyersiz propagandayı, tesir saharansı'na izlemci olarak dahi kası daha fazla gelişmeden durdurbulunün bahis konusu olamayamak lazımmış. Birieşmiş Milletcağı cevabını almıştı. 1963 yılından itibaren, maslahatgüzar seler'deki bütün heyetlere gerçek viyesinde diplomatik ilişkileri yedurumun derhal izahı isteniyor. niden kurduğumuz Birleşik Şimdi aranızda iş taksimi yapaArap Cumhuriyeti Dışişleri Bacağım. Akşam saat 17'de, burakanlığı ise, konferansı uzaktan da buluşuruz. Herkes gelir, babir seyirci gibi takip etmemize na raporunu verir." Erim arkamüsaade edebileceğinı, Kahire'daşlar arasında ülkeleri bölgeler deki Maslahatgüzanmıza bildiritibarıyla taksim etti. Sonra bamişt' na döndu, "Semih. sen Cezayir'den geliyorsun, sana, siyah ZORAKt DAVETLİ GÎBt Afrika ülkelerini veriyonım. Tarafsızlann en büyük isimleGit, her biri ile ayn ayrı gorüş, Kıbns'ta Federasyon kurulması tezini ortaya atan Nihat Erim çalışmalarımızın koordinasyonunu uzerine almışlı. Bir sabah Büyükelçi Orri, konferansa geniş kadrolu hekonuyu izah et" dedi. bizleri etrafına (opladı ve yetlerle gelmişlerdi: Tito, Haile han Eralp çok aceie bir telgrafla Birieşmiş Milletler binasına geldi telgrafı Erim'e verdi. Erim melni okudu Nevv York'a geleli henüz 15 HeybeJtafaı sonıouıiB delegelere anlatmaınızı istedi. Selussiye. N. Krumah, Ben gün olmuştu. 40 civarındaki SiBella, Bayan Bandaranaike, yah Afrika ülkelerinin heyet uyeNyrere gibi... Makarios, Nasır'lerini şahsen tanımıyordum. Birın,TWnun ve HaiJe Sdassiye'nin birlerine az çok benzediklerinkollarına girerek dolasıyordu. den, kimin kim olduğunu anlaBütün heyetler, Nil'in doğu kımama da olanak bulunmuyoryısındaki lüks otellere yerleştirildu. Nihat Erim'e, "Genel Kurul mişlerdi. salonunda çalışacağımı, boylece, ÇOMBE GÖZALTINDA onlerindeki ülke isimlerini taşı196465 yılı I9'uncu devre topleri çorbası içer, ve bir acı kahyan tabelalara bakarak, delegeBandaranaike'yi nasıl yakalaya tu oldu. Ne vaat ettiyse aksını Kongo'yu temsilen gelen veyle yemeği tamamlardık. Bilantılan arasmda genel müzakelerin hangi nlkeden olduklarını bileceğimizi, iki gazete muhabi yaptı ve söyledi. Bu zatı, on yıl Çombe, Mısırlılar tarafından nada, beşinci katta self servis bir relerin yapılıp yapılmayacağı huve ne lisan konuştuklannı yanri gibi düşünmeye başladık. Er sonra Ankara'da Büyükelçi olagözaltına aiınmış, kendisine bir lokanta, ikinci katta daha pahalı lanna yaklaşmadan önce saptatesi sabah, konferans sırasında, rak buldum. Kahire'deki Taraf susunda ciddi tereddütler mevvilla tahsis edilmiş ve bu villadan ve itinalı bir başka yemek salojabileceğimi" söyledım. Makul Halefoğlu, durbununü bana ver sızlar Konferansı'nı unutmuş gö cuttu. dışanya çıkması yasaklanmıştı. nu mevcuttu. Bazen beyin yıkabuldu. Ankara, her ihtimali göz di, "Bak. dedi. Seylan heyetin runuyordu. Çombe, özel ve güzel sekreterleri mak gayesi ile bir yabancı rhisa ÇAD DELEGEStNE "KULtS" önunde tutarak, New York'a geden bir delege, dışanya çıkıyor, GEÇ KALDIK ve maiye'ti ile bu villada bloke firı, pahalı lokantaya götururarka tarafa doğru gidiyor." Orkalmış ve konferansa katılmasıSaJona girdim. Gozüme ilk iliHukümetimize, Üçüncu Dun niş ve kuvvetli bir heyet yolladük. makta fayda gördü. Bana da, üç tadan aynlmış duz siyah saçlana müsaade olunmamıştı. şen Çad'ın genç delegesi oldu. ya ulkelerine karşı bir yakınlaşGenel Kurul salonunun yanın Kürsüde, Arjantin Dışişleri Barını bal rengı ıpek bir sarinin kısHalefoglu ile birlikte, Osman ma ve açılma politikası uygula ay için Birieşmiş Milletler'e gitdaki dinlenme saionunun ucun kanı, İspanyolcayı, billur bir mem emredildi. Başman'ın refakatinde Mısır Dı men örttüğü, aynı sarinin bilekmakta geç kaldığımızı bildirdik. da bir bufe bar vardır. Her yor bardağa vuruluyormuş gibi, çınNew York'ta arkadaşlarla buşişleri Bakanlığı Siyasi tşleri Da lerine kadar vücudunu doladığı, Aslında, gerçek Üçuncu Dungunluk anında, bu köşeye sığı latarak, yıllık nutkunu, her keluştuk. Prag'dan rahmelli İsmail alnında boyadan bir kırmızı yıliresı Başkanı Muhammed e) Sheya Asya ve Lâtin Amerika'dan nır, hizmet eden ekzotik yuzlü Erez, Beyrut'tan Vahiı Halefoğdız, Bayan Bandaranaike'nin fla'ya bir nezaket ziyaretinde bulimenin hakkını vererek okuyorçok daha fazla Afrika, Afrika'kıza bir Capuccino ısmarlardık. du. Çadlmın yanına kaydım. lu, Ankara'dan Vecdi Turel ve sekreterlerinden birisi yerinden lunduk. Kumral, mavi gözlü, Semih Akbil, Nev. York'a gelkalkmıştı. Hemen merdıvenlere nın egemenliklerıne yeni kavuşaçık tenli, kırlaşmağa başlamış Genç Afrikalı harıl harıl not tuNİHAT ERtM muş ülkeleridir. Bu ulkelerde mişlerdi. Birieşmiş Milletler'de koştuk, basamakları atlayarak saçian iie El Shefia, kibar, naluyordu. Bana, bu adam da neGELDt Türkiye hiç tanınmamaktadır. Daimi Delegemiz Büyükelçi Oraşağıya ındik. Geç kalmıştık. zik, bir Istanbul efendisini andıreden çıktı gibilerden baktı. Gündüzleri Birieşmiş Millet "Özür dilerim"diye soze başlahan Eralp'ti. Yardımcısı halen Seylanlı delege lavaboya girmiş Turkiye de bu ülkeler hakkında nyordu. fikir sahibi değildir, egemenlik ler'de durmadan kulis yapıyor dım. "Ben Türkiye'nin Cezayir YÖK ikinci Başkanı olan Vahap ti. Kadmlar kısmının onunde bir KJMSE YANIMIZA Aşiroglu idi. VVashington'da duk. Delegelerle, Amerikalı ve Büyükelçisiyim". Sözumü kesti: aşağı bir yukarı dolaşarak bek mucadelelerini uzaktan takip biYAKLAŞMıYOR le etmemiştir. Turgul Menemencioglu Buyük diğer gazetecilerle, devlet adam "A, siz Cezayirli misiniz? Memlemeye başladık. Mısır emniyet Konferanstan evvel, Kıbns ları ile, adeta yol kesip gorüşu nun oldum" dedi. "Hayır, ben Hepsi Tarafsızlar grubuna daelçilik yapıyordu. örgütünün görevli sivil kıyafetli konusunda görüşlerimizi anlatahil bulunan Afrika ulkelerine Görevimiz, Tarafsızlar Konfe yorduk. Cumhurbaşkanmın yar Cezayirli degilim. Türküm. Cepolisleri, bizi şüpheli nazarlarla bilecek dost ülkelerin üyelerini ransı kararını zaafa uğratmak, dımcısı Humphrey ile bile ayak süzüyorlardı. Biraz sonra, Sey Ankara'da alınacak sırf politik zayir'de Büyükelçiyim" Afrikauzun süre aradık. Ürdünlü, Subir kararla yaklaşılamaz. O ulKıbrıs sorununu, gerçek mahiye ustü konuştum. Birkaç gun son lı: "Buraya mı atandınız" diye lanh sekreter, sarisinin ucunu udi Arabistanb, Tunuslu ve Faslı keleri, siyasi ve sosyal davalarıntini. Londra ve Zurih anlaşma ra da New York'a rahmetli Ni sordu. "Hayır, atanmadım. Getoplayarak dışanya çıktı. Hızlı delegeler, Afganistan Büyükelçilarını, Enosis'in selfdetermina hat Erim geldi. İki gün önce An çki görevle buradayım". "Peki, adımlarla konferans salonuna da destekleyebilmenin sınırları si, bizleri ayak üstü, yan kulakkara Meclis'te ilk defa olarak tion prensibinden yararlanarak doğru yürudü. Bu, son şansımız ise NATO ittifakı ile saptanmış benden ne istiyorsunuz? Bakın, la dinlediler, hiçbır taahhütte Kıbns'ta Federasyon kurulması gerçekleştirilmesine çalışıldığını dı. Peşine takıldık, ismini bile bulunmaktaydı. O fırsat kaçırtlArjantinli Bakanın konuşmasıbulunmadan kaçmaya çalıştılar. tezini ortaya atmıştı. Bizim New nı nol alıyonım. Atlayacağım" izah etmek ve Turk Cemaatinın mediğimız için, arkasından mıştı. Ekonomik, mali ve teknoBir ara Cezayirlileri yakaladım, York'taki heyette bu konuda bil tepkisını gösterdı. Başlamıştım, varhğını, ve devamını sağlaya"Miss, Miss" diye seslendik. Si lojik yardım ve işbirliği ise, onlardan yardım istedim. Batılı gı yoktu. Nihat Erim'in etrafını devam etmeliydim: "Kıbns socak hal şekülerinin, yurürlukte vil polisler yolumuzu kestiler. Türkiye'nin bugünkü imkânları ülkelerden Federal Alman Büyüçevirdik, "Hoca, dedik. Fede rnnu ile ilgili bir hususta size bilolması gereken Kıbns AnayasaGerçek niyetimizi anlamaları ile, fazla bir gelişmeye musait kelçiliği de konferansa büyük rasyon nasıl olacak? Bize de an gi vermek istiyorum. İstanbul'sı, ve Londra ve Zürih Anlaşmamumkün değildi. Kız, korktu, bulunmamaktadır. Kaldı ki, siönem veriyor ve yakından izlilattın da, ona göre konuşalım" dan 1 saat deniz yolu mesafede ları çerçevesinde bulunabileceğikaçtı. Böylece, Seylan Başbaka yasi egemenlik ve özgurlukleriyordu. Kendilerine, sırf haber diye ısrar ettik. Anlaşılan fikır 4 ada vardır. Bunlardan ikinci ne, Birieşmiş Milletler uyelerinı nına, derdimizi anlatamadık. Se ni kazanan bu ülkeler eski soalabilmek için yaklaştık. O sırahenuz yeni idi, üzerinde çalışıl büyüguniin ismi Heybeliadadır. farete, yorgun ve moralimiz bo murgecilerle, ikili işbirliği anlaş ikna edebilmektı. da, Nasır ile iyi ilişkiler sürdümaya vakit bulunmamıştı. Asan Bu adalar İstanbul'un sayfiye maları ile bağlı bulunmaktadırKarşımızda Kipriyanu ve ekizuk dönduk. ren Almanlar, bizimle birlikte sörde Nihat Erim, gülümsedi, yerleridir. Heybeliadada bir Sıra kendisine gelip Makarios lar. Diğer taraftan, Avrupa Eko bi vardı, ve onlar, depan bizden görünmekten çekindiler ve yanıRum Ortodoks Papaz Okulu mızdan süratle uzaklaştılar. vardır. Bu okulun duvarian yıllk günü, merdivenleri tırmaSeıc York'a Sihat Erim geldi. İki gün kılmak üzere imiş." Afrikalı rap, tavana yakın seviyedeki balmeslekdaşımın gözleri yusyuvarönce Ankara'da ilk kes Ktbns'ta kona ulaştığımız an, ikimizden lak oldu. Bana hayret ve merakbaşka sivil lacivert elbise giymiş federasyon tezini ortayn atmıştt. "Hoca* la bakıyordu. "Ne Adası" dedi. kimseyi etrafımızda görmedik. federasynn nasıl olacak? Bize de anlatın "İkinci bir Kıbns Adası mı çıkBu en üst balkon, Filistin, Kontı? Birincisini halledemedik. Bu go, Ummân ve henüz egemenlida, ona göre konuşalım'''' dedik. ikinci Ada nerededir? Haritada ğe kavuşmamış diğer Afrika ülGülümsedi. "Gözlerimi kaparım. Vazifemi yeri var mı?". "Hayır dostum" kelerinin mücahitlerine aynlmışdedim. "Bu ada Turkiye'de, İsynpartm" demekle yvtindi. tı. Uzun saçlı, sakallı, kara göztanbul'un yanında. Papaz Okulüklü bu savaşçılann üzerinde u lu'nun duvarlannı BüyükadaPsihat Erim sordu, Se ynptın, hakh maki elbiseleri vardı. Halefoğlu da'daki Belediye Başkanı vıklıile ben, herhalde, çok yadırgandavamızı anlatabildin mi?" "Hangi hakh rıp, yerine yenilerini yaptırmak dık. Halefoğlu'nun elinde dürkarannı almış." Adam, kendisi dava JSihat ağabey" dedim, "Adamlara bün, benim elimde bir kakm kâile alay ediyorum sandı, yuzu ğıt konferansı takibe başladık. kendimin kim olduğıınu anlatabildimse busbütün karardı, gözlerinin beHer kürsüye çıkan, uzun koyazı kızardı. " N e olur beni rane mutlıı bana." nuşmasının hiç olmazsa bir böhat bırakın. Büyükelçim kızalümünü, uzun veya kısa, Kıbcak. Arjantinlinin nutkunu karıs'a ayırmıştı. Makarios, kendi çok önce almışlardı. "Gözlerimi kaparım, vazifemi çınyorum. Sonra konuşunız, kürsüye çıktığı zaman, alkışlar nomik Topluluğu da, çok taraflı kulüplerinin üyesi idi. Türkive yapanm" demekle yetindı. Mu meselâ yarın konuşuruz." diye la karşılandı. Başpiskopos, ağ antlaşmalarla, bu ülkeleri Ortak NEW YORK ise, ortada mevcut olmayan bir ammer Karaca'nın bu ismi taşı beni atlattı. zına geleni soyledi ve Tarafsız Pazar'a bağlamışlardır. YAŞANTIMIZ ülke, başka kulüplerm NATO'Ortadoğu ülkeleri ile, bugun yan piyesinden habersiz oldular'ı bütün davalannda hararetle Akşam üzerine kadar, Ingiliznun, CENTO'nun üyesi idi. Gegeliştirilmekte olan ekonomik ve ğumdan, doğrusu ben bu cevap ce veya Fransızca konuşan AfCezayir'deki Amerika Birleşik destekledi, mukabilinde de hanel mücadele, sömürgeciliğe karsosyal işbirliği çabalan bir baş Devletleri Buyükelçisi'nin yardıtan o anda bir şey anlamamış rikalı delegelerle, bu anlaşmazzırlattığı karar tasarısını $ı yapılmaktaydı. Türkiye, karlangıçtır. Bu çalışmalann, aksa mı ile 50'inci sokağın Doğu tım. onaylattı. lık komedyası devam etti. şı tarafın dostu ve müttefikiydi. tılmaması ve ileride Arap ülke ucunda East River'e bakan uç O günden itibaren Nihat Erim BEN BELLA'MN JESTt Saat 17'de, Nihat Erim'in etMarakios'u desteklemek ve lerinden geçerek Afrika'ya yavaş odalı bir daireyi, zengin Yahudi çalışmalarımızın koordinasyo rafını çevirdik. Sordu: "Ne yapMakarios, kürsüye çağırıldığı onun istediği şeyleri söylemek yavaş götürülmesi, belki Afrika bir Amerikalı kadından kirala nunu uzerine aldı. Genel Kurul' tın, hakiı davamızı anlatabildin zaman, Ben Bella, sol tarafta için bu, esasen, kâfiydi. Ustelik, ile Turkiye arasında doğrudan dık. Eşimin Nşw York'a gelmeda, Dışişleri Bakanları yıllık ko mi?". Bir hayli bozuk, cevap Cezayir'e aynlan locasındaki ye doğruya bir yakınlaşmayı sağlaher Afrika ülkesi çeşitli ve kansine intizaren, İsmail Erez, Vecdi nuşmalarını yapıyorlardı. Bu ko verdim: "Hangi hakh dava Nirinden kalktı, salonu terketti. şık kabilelerden kuruluydu. Ülyabilecektir. Türel ve ben bu daireye yerleşnuşmalar, ocak 1965 ayı sonla hat ağabey. Adamlara kendimin Buteflika dahil yanındakı bakelerin toprak bütünlüğiı ve siCezayir'e dönmek üzere, Ka tik. Bir iki gün sonra, ev sahibi rına kadar devam edecekti. Her kim olduğumu anlatabildimse ne kanlar da Cezayir Cumhurbaş hire'den Air France uçağına binyasi egemenliği korunmalıydı. bayan, apartımanın bir Boarbakan veya daimi temsilci, ko mutlu bana." kanı'nı takip ettiler. Locada, dim, "Le Monde" gazetesini isTarafsızlann çoğu, sorulsa, hading House olmadığını belirterek nuşmasında, ekseriya Kıbrıs kogenç bir katip bırakıldı. Bize tedim. Her zaman rahatlıkla ritada Kıbrıs'ın yerini bile gösBakan Feridun Cemal Erkin bizi dağıttı. Halbukı kardeş karnusuna da temas ediyor ve ileri karşı bu müzaharet jestini yapan okuduğum gazetenin satırlarını teremezlerdi. Bu adamlara, Kıbdeş yaşıyorduk. geri bazı fikirler ortaya surüyor geldi, New York'ta bir kaç gun tek heyet, Cezayir Delegasyonu ns'taki gerçekleri ve özellikleri bulutlar içinde gördüm. Paris'du. Biz bunları not ediyor \e kaldı. Yıllık konuşmasını yaptı. Akşamlan, lokantalar, aloldu. İlk fırsatta, Cezayirlilere teki aktarma sırasında bir göz anlatmaya çalışmak, deveye Neticede, 19'uncu devre genel eleştirilerimizi, konuşmayı yapadığımız harcırahın müsaadesi dıteşekkur ettim. hendek atlatmaktan zordu. Üshastalıkları mutehassısına uğra şında fiyatlarla işlediklerinden, na ve onu dinleyenlere belirtme müzakeresi, 1965 yılı son bahaNitekim, aynı yıl Birieşmiş telik, konferansa katılanlann dım ve ilk gözlüğümü aldım. Ka tercihan birer Hamburger veya ye onem veriyorduk. Kıbrıslı rınaertelendi. Milletler Genel Kurulu'nda, Ceböyle bir ekzersize hiç niyetleri hire Konferansı sırasındaki aşı Hot Dog'la sosisli (sandviç) yeRumlar, bakan konuşmalarınŞubat 1965 başlarında Cezazayir Daimi Temsilcisi Botıattu rı yorgunluk ve üzüntu, tesirleyoktu. dan sonra genel muzakereye ge yir'de yeniden göreve başlamış tinirdik. Sinemaya girebilmek ra, Daimi Delegemiz Orhan rini gozlerimde göstermişlerdi. çildiği takdirde Kıbns konusunu buFunuyordum. Ben, Amerika'KADINLAR TUVALETİNİN için, kapıda uzun zaman kuyruk Eralp'e bir kardeş gibi davranaCezayir'de yağmur mevsımi yapmak gerekirdi. Vecdi, 42. sogundeme aldırmayı ve Tarafsız da iken, Dışişleri Bakanlığımız, ÖNÜNDE BEKLEŞİYORUZ cak ve ona içtenlikle yardımcı başlamıştı. Ben Bella, ülkenin lar Konferansında çıkartmay ilk kültür gösterisi olarak Piyakakta, iki film birden gösteren olacaktı. Bu sırada, Ankara'dan mütegittikçe tek hakimi oluyor ve bu sinemaları tercih ederdi. Karan başardıkları kararı, Bırleşmi; nist Ayşe Gül Sanca'yı Cezayir'e madiyen talimat geliyor. Şu veOn gun içinde bakanlığa yüz hal, iç bunyede hu/ursuzluklar Milletler'den de geçirmeyi tasar yollamış. Eşim, Cezayir'deki, lıkta girdiğiniz sinema salonlaya bu delegasyonla en yuksek seon telgraf gönderdik. Konferan yaratmaya başlıyordu. lıyorlardı. Fransız Tiyatro salonunu temin rında, ışıklar yanınca yamnızda viyede görüşmemiz isteniyordu. sın, bizi ilgilendiren en ufak ayDış politikada ise, Fransa ile Genel hava, o yıl 19'uncu dö etmiş ve yabancı diplomatlar ve Bu delegasyonları telefonla arırıntısını bile Ankara'ya aktar yeni bir işbirliğinin temelleri atı çok garip insanlann oturduklarını bıraz endişe. biraz da iğren nem muzakerelerinin ertelenece ailelerini davet ederek konsere yor, cevap dahi alamıyorduk. dık. Üzucu bir sonuca vardık. lıyor, ve Ruslarla Çinliler arasın ti ile gorürdünüz. Birieşmiş Mil ği yolundaydı. Buna rağmen, ne uç yuze yakın dinleyici getirebilYeni Delhi'deki BüyükelçiTarafsız ülkeler arasında, ica da, ciddi bir çekişme ve rekabet letler'de, modası geçmeye başla olur olmaz diye çırpınıp duru miş. miz, oradaki Seylan Maslahatbında, Türkiye'nin menfaatlerikendisini Cezayir topraklarında yan tiyatro piyesleri ve muzikal yorduk. Esasen Dışişleri Bakagüzarını görmüş ve kendisine nin korunmasına yardımcı olaBedrettin tunabaş, 1964te bile gös'teriyordu. ler için ucuz fiyatla bilet bulun nı Feridun Cemal Erkin de gele Sudan'a, Halim Atalay I965'de Kıbns konusundaki görüşümücak tek bir ülke yoktu. Belki, bi! maktaydı. Öğleleri Birieşmiş cek ve Genel Kurul önunde ko Tunus'a naklolunmuşlardı. Makarios, Tarafsızlar Konfezü zah etmişti. Maslahatgüzar raz Cezayir, biraz Ürdün, kuliste Milletler binası dışına çıkma^, nuşacaktı. Bakanın gelişine inti Kadromuz biraz daralmıştı. Erda, işin kolayını bulmuş ve mepasif bir tutumla, Suudi Arabis rası'ndan başarılı çıkmıştı. Şimdi genellikle, Protokol Mudüru Si zaren, zemini hazırlamak ve dü dinç Karasapan her ise koşmailk hedefi, tarafsızlara kabul etseleyi Kahire'de, Başbakan Bantan ve Tunus, az çok guvenilenan Korle'nin himayesinde ba şuncelerimizi en geniş şekilde ya ğa mecbur kaldı. daranalde'ye anlatmaıruzı telkin bilirdost ülkelerdi. Afganistan' tirdiği Kıbrıs kararını, Birieşmiş sın mensuplarına aynlan ucuz yabilmek Iazımdı. etmişti. ın o tarihteki Kahire Buyükelçi Milletler Genel Kurulu'na götürmekti. Ancak, Genel Kurul'un lokantada bir dolara deniz urün . Bir sabah, Büyükelçi Orhan SÜRECEK Halefoğlu ile beraber, Bayan si, benim için büyük hayal süku POLTITKA VE OTESI MEHMED KEMAL Taşınan Mevsimler "Ay may yoktu" dıyor şair Arıf Damar, "Açtın aç, Kadırga'ya getince..." Bundan sonra şair 1943 yıllarını anıyor. Arif Damar, o yıllarda şiirimize çok genç yaşında bir "Harika Çocuk" gibi gırmişti. Sanıyorum on üç, on beş yaşlanndaydı, en oturaklı dergilenmizde şiirleri çıkardı. Dahası var, bunu dergilerin biri yazdı da inanamadık. Anılaraüzel şeyler midir? Arif Damar Kadırga deyince, ben Kadırga Ogrenci Yurdunu anımsadım. Oraya 1940'1I yıllarda olacak Suat Taşer'i görmek için gıtmıştim. Suat Taşer, benim orta okuldan arkadaşımdı. Sonra Istanbul'a gitti, Kadırga Ogrenci Yurduna yerleştı. Yolum İstanbul'a düştüğunde de ben ziyaretine gittim. Bu yurtta sadece Suat Taşer yoktu, Cavrt Yamaç ve Fuat Ofşin de vardı. Millî Eğitim Bakanlığına bağlı bir yurttu, durumlan iyice olmayan öğrenciler yerleşirdi. "İyi ki geldin," demişti Suat Taşer, "Son paramızla kabuklu taze fındık aldık, içini yedik, doymadık. Biraz önce yeşil kabuklannı yiyorduk. Paran var mı?" Beyazıt'a çıkan yokuşun başında ucuz bir lokantaya gtttik, karınlarımızı doyurduk. Şimdi Arif Kadırgalı şiirler yazdığında aklıma o günler geliyor. Acı, yoksul günlerdi ama bir tadı vardı. Aramızdaki dayanışma bizi doyururdu. Şuraya buraya serptlmiş, atılmıştık ama birbirimizi elden geldigince arardık. Öyle olmasa ne diye İstanbul'a gelmişken yoksul olduğunu bildiğim arkadaşım Suat'ı arayayım. İkimız de şıir yazardık. Belki bizi birbirimize bağlayan şiirdi. Aradan yıllargectikten sonra biraz varlıklı olduk. Eskisi gibi Suatda beni aramadı, ben de onu aramadım. Çok bağlar inceldi aramızda. Belki eski güçlü bağlar çözülmüştü. Yıllar geçiyor. Suat Taşer, yakmlarda öldü. Cavit Yamaç, Izmir'de emeklı gunlerini geçiriyor. Arada birkaç satırla birbirimızi hatırlarız. Fuat Ofşm, Ankara'da, emekli olmuş. Bir kitap sergisınde geldi, beni buldu. Nastl seviodim görünce... O alabikjiğine genç, güzel, yakışıklı adamın yerini ak saçlı bir ihtiyar alıvermişti. Bir dizesi vardı, belleğimizden çıkmaz, onu anımsadım: "Taşıdı koskoca bir mevsimi çöp arabaları" Sararmış yaprakları, çıçeklerı, sapları, dalları çöp arabalarının taşıdığını söylerken bir mevsimın de sona erişını anlatıyor. Burada, kendinden önce gelen bir mevsimın, yazın, bütün döküntülerı yoktur. Ancak bu döküntülerın bir araba ile, çöp arabası ile götürüldüğünü anlatıyor. Haşim, bir sonbaharı anlatırken sonbaharsız edemedi. İlle de şiirin içinde bir sonbahar bulunacaktı. Bir kuş düşünür bu bahçeierde Altın tüyü sonbahara uygun Bu kuşun düşünmesı, aftın tüylü olması, altının bakıra, sanya çalan renginin bulunması hep sonbaharın simgesini aramadır Ama gene de Fuat Ofşin kadar çağdaş, güncel, açık söylenememiştir. Yahya Kemal bir sonbaharı anlatırken Kanlıca'nın ihtıyarlannı düşünür. Oysa mevsımlenn yaşlılık ve gençlikle ilgisi yoktur. Bahara gençlik, yaza delikanlılık, sonbahara orta yaşlılık, kışa da yaşlılık yüklemek şairtenn yetersizliğinı gösterir. Çünkü şairler, kendilerınden çok önce böyle yakıştırmaların yapıldığını bilecek ve anlatacak güctedirler. Açlık, tokluk, varlık, yokluk gibi şeylere insan çabuk alışıyor. Bu iki büyük gibi görünen çelişkı insanları düzenlerin yapısallığı içinde epeyce oyalamıştır. Son enflasyon bize, yani bazı dostlarımla bana çok ağır geldi. Önceleri para bırımlerıne ve bu bırımlerin kullanılış bıçımlerine bir türlü alışamadık. Alışamıyacağız gibi göründü. Ama ne yalan soylıyeyim, her olumsuz olaya alışıldığı gibi bu enflasyonlu para dönemine de alışmaya başladık. Daha doğrusu alışmaya değil. kendımizi alıştırmaya çalışıyoruz. Özellikle yaşlandığımızdan olacak otomobil parası ıte ıçkı parası çok gelmeye başladı. Başparmağımızla ortaparmağımızı birbirıne çarpıp şıkırdatarak taksi' diye bağırmayı bir ara beceremez ve unutur olmuştuk. Şimdi pazarlık ederek ya da laksımetreyı açtırarak enflasyon parasını kullanır olduk. Paramız, Cumhurivet'in son elli yılını başarı ile aşarak geçıp geldi. Ancak son beş altı yılda, bütün bir Cumhuriyet'in enflasyonlu doruklarını aşarak bir doları iki yüzelli liraya çıkarma başarısını gösterdi. Biz bir mevsimi çöparabalarının taşıdığına tanıklık etmiş olanlar, bu enflasyonlu dönemı de geçiştirebilirız. Şöyle ya da böyle... Ama gençlere bunu nasıl anlatacaklar, gençler sorduğunda nasıl yanıtlıyacaklar, bir hesaplaşması olacak elbette... BM'deki Çad delegesine "Heybeliada Sorunu"nu anlattım! ÇAUŞANLAREV SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞtPAL Hekim Olarak Görev Yapıyorum Eyliil 1974 tarihinden mart 1975 larihine kadar bir kamu kuruluşunda SSK'ya bağlı olarak çalıştım. Daha sonra ağustos 1975ten ekim 197S'e kadar bir özel kunıluşta gene SSK'ya prim odemek suretiyle çalıştım. Halen bir bakanlıkta hekim olarak görev yapıyorum. Bu gorevime ise ocak 1983'de başladım. 1 1974 + 25 = 1999 tarihinde, eğer aradaki prim farklanmı ödersem emekli olabilir miyim? Eger olabilirsem hizmetlerimi birleştirmem için ne yapmam gereklidir? 2 Askeriikte geçen hizmet suresi emeklilige dahil midir? (Yedeksubay olarak yapılan askerlik) 3 BagKur'a bağlı olarak odenen primler, Emekli Sandığı'ndaki işlemlerde dikkate alınır mı? ERZURUM YANIT: 1 Emekli Sandığı'ndan 1999'da "Flili hizmet süreleri 25 yılı ve yaslan (50)*yi dolduran erkek iştirakçiler istekleri üzerine" emekli olabilecektir. Aradaki prim farklarınızı ödemeniz olanaksızdır. Ancak SSK'na bağlı olarak pirım ödediğiniz "hizmet süreleri, aynı tarihlere rastlamamak kaydıyla" Sosyal Güvenh'k Kurumlanna Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun"a gore "aylık bağlanmasına hak kazanıldığında, birleştirilir." 2 Yedeksubay olarak yapılan askerlik görevinde geçen süreler Emekli Sandığı Yasası uyarınca emeklilige dahildir. 3 BağKur'da prim ddenmek koşulu ile geçen sureler birleştirilir. Ancak BağKur'a "Borçlanılan hizmet süreleri, BagKur tarafından bağlanacak aylıklar haric, diger kurumlarda geçen hizmet süreleri ile birleştirilmez." BANKA VE SİGORTA İŞÇİLERİ SENDİKASI (BASS) YÖNETİM KURULU'NDAN BÎLDtRİLMİŞTtR Banka ve Sigorta Işçileri Sendikası (BASS)'ın 20 Ağustos 1983 tarihli Genel Kurulu'nca alınan Türkiye tşçiSendikalarıKonfederasyonu(Turkİş)'e katılma kararı ve bu yöndeki başvurusu konfederasyon Yönetim Kurulu'nun 14 Ekim 1983 günlü toplantısında kabul edilmiş, BASS Türkİş üyesi olmuştur. Keyfiyet 2821 sayılı kanunun 8'inci ve 26'ncı maddeleri uyarınca ilan edilir. BASS YÖNETtM KURULU Şirinevlerde eczane üzeri muayenehane veya poliklinik olmaya müsait boş daire. Tel: 584 16 03
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle