18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER anlamı büyüktür. Amaç, duruşma öncesi ön yargılann ve koşullanmaların oluşmasını engellemektir. Çünkü, hüküm, yazalı AYDINCA NtTELtKLERLE nitelikteki ön soruşturma tutaGÜÇLENDtRİLMELİ naklanna göre değil; sözlü, doğBu moral nitelikler, entelektü rudan doğruya ve yargı diyalekel niteliklerle güçlendirilmelidir. tiği kurularak taıtışılmalı (yüze Yargıç akılcı olmaiı, "en gerçek karşı) yapılan durusma sonunda yol gösterici" bilimin güdümün olusan vicdani kanıya göre veride yorum yapınalıdır. Bir tabu lecektir. Binlerce yılın deneyimla rasa'yla, kafasmdaki Pascal' leri sonucu varılabilen bu ilke ın kutsal putlannı, Spencer'in öylesine önemlidir ki, çoğu kez "ön yargı yapıcüan" dediği duy hemen hemen ön soruşturmanın guları atmalıdır. Bunlar da yet tekrarı olduğu halde, uygar dünmez. Ulaşüğj sonuçlan, geniş bir yada artık duruşma yapılmadan perspektif içinde, bilimsel daya kimse yargılanıp cezalandırılanışma ve geriye doğru yoklama mamaktadır. Aynca, durusmayöntemiyle durmadan ya katılmamış yargıcın hüküm bıkmadan değerlendirmelidir. kuramaması, toplu yargıda duNesnel olabilmek, yargıcın her ruşmaya ya da görüşmeye katılan yenkjen kazanması gereken mamış yargıan hükme katılamabir bilinçtir. Soruna belli bir ması kuralları, hep bu yargı diuzaklıktan bakmalı, verdiği so yalektiğini kurmak, ön yargısız nuçlan kendisine karşın, olduğu ve koşullanmasız bir hükme gibi sergilemeli, onlara teslim ol ulaşmak kaygı ve amacıyla komalıdır. Bu leslimiyet elbette nulmuşlardır. (Ceza Yargılama eleştiriye hayır demek değildir. Y.Md. 381, 382.) Tersi tutum, Tersine, bu sonuçlar da, bilim verilen hüküm ya da karann hiçsel kuşkuyla irdelenecektir. Hu lik (nulliti, butlan) yaptınmıyla kukta, bilimde, "eski köye yeni sakat doğmasma yol açacak ve âdet getirmekten kaçınma", duruşma ya da görüşmenin ye"böyle gelmiş, böyle gitmeli" ni baştan yapılması zorunluluğumanüğı, uygitsincilik (confor nu doğuracaktır. misme) geçerli değildir. Eski ün YARGIÇLAR SÖYLER... lülere basvurmak, ama onların Hukukçu şu sorumluluğun bitanıkhhğıyla yetinmemek gerekir. Tersi durumda eskileri yine lincini kazanmalıdır: Hukukun leme çağma, ortacağa dönülmüş ne olduğunu (Jurisdictio), düşüolacaktır. Bu ise, her gün yen nür ler ve yasa yapıcıları değil, memiz gereken skolastiktir, ge yargıçlar söylerler. Bunu söylelişmenin durmasıdır. Çünkü hu yebilmek için onun elinde, yasakuk, düsüncelerin dökümüyle nın dili, anlatım biçimi, sistemadeğil, eleştirilip geliştirilmesiyle tiği, doğuş nedeni, toplumsal uyyasar. O yüzden, hukukta yargı gulama alanı ve amacı gibi araçdiyalektiği çevrimine girmemiş, lar vardır. Yasal metnin anlatıtartışma ve eleştiri öncesi görüş mı, sistematiği, yeri, doğuş nelerin yargı kararlarına esas ola deni yasanın temel amacıyla (ramayacağı kuralı, temel ilkedir. tiolegis) bütünleşmelidir. Yasa Yasalannı alıp uyguladığımız üi yapılırken yasanın doğuşuna yol kelerde, özellikle toplu yargıda açan yasacırun öznel iradesi (ochükütn vereceklerin durusma casio legis), onun uygulamada dan önce dosya inceleme yasağı kazanması gereken yannlara yöna uymak zorunda olmalannın nelik nesnel iradesini gölgelememelidir. Yasa, kökeni dünde bugerekçelere, enstrümantal yöntemlere Kapalıdır. Lojizm içredir, paralojizm değil. gundür. Aristo'nun dediği gibi, yasaya dünün değil, bugünün giysisi giydirilmelidir. Çıkardığı yasanın nesnel iradesini uygulayanların bulmasını sağlamak ve kendisine soru sorulmasını önlemek için, Solon'un, kimsenin bilmediği bir adaya çekilmesi, bu bakımdan insanı düşündüren bir davranıştu'. Öte yandan, metnin dar kalıplanna da bu temel iradenin sığmayacağı düşünülmeli, hukukun solunum darlığı çekmesi önlenmelidir. Ancak glosatör hukukçuluğu ne denli zarar1J ise, bu nesnel iradeyi nonnun sınırlan dışında aramak da, o denli tehlikelidir. özellikle ceza hukukunda, yasallık ilkesi uyannca, hukukun değil, hukuk biliminin ışığında yasanın yorumu geçerlidir. (Bellavista). Bunun ötesindeki her yorum; yasa koyucuya özenmek ve hukuki demagojiyı yorum sanmaktır. ULUSUNUN ONURUNU KURTARMASI Adalet ve adaletin sorunlarıyla ilgilenmek her insanın, her aydının ödevidir. Herşeyini ortaya koyarak adli yanılgıyla savasan Zola'ya verilen ceza, kuşkusuz onun basına konan bir ölumsüzlük tacıdır. ölümünden sonra, kemiklerinin ulusal kahramanlann yattığı Pantheon'a taştnmasının başlıca nedeni de, onun dünya dillerine çevrilen yapıtlan değil, adalet uğruna verdiği savaşta ulusunun onurunu kurtarmasıdır. Adaletsizliğe boyun eymeyenleri yaratabilen bir halk, büyük ve özürlüğe yarasır bir halktır. İnsanın biricik sığınağı hukukun onuru ve saygınljğı, boşunalık duygusuyla ve vurdumduymazlığa gerekçe aramakla değil, onun üzerine kristal özeniyle titreyerek korunabilir. CumhuriyeJ döneminin Türk hukukçusu ve aydını, bu sınavdan her zaman yüz akıyla çıkmasmı bilmiştir. Bu duşünceyi herkesin paylasacağma inanıyonım. 18 EKİM 1983 Hukukun Onurıı SAMt SELÇUK Hukuk Doktoru Hukukun bir bilim olup olmadığı hep tartışıtmıştır. Ancak, ne denilirse denilsin, son çözümlemede, hukukun yaşayan ve yakn bir gerçek olduğu yadsmamaz. Hukuk ve adalet, her insanın içli dışlı olduğu kavramlardır. lyi bir düşünür olan Alain Peyrefıtte, dört yıllık Adalet Bakanlığmdan sonra 1981'de yazdığı yapıtında bunu şöyle dile getirmiştir: "Fransızlann yaşamı yargısallaşıyor, adlileşiyor. Yeni bulunan bu terimin tutanmadaki başansı da aslında bu olgunnn simgesidir. Gittikçe karmaşıklaşan toplumda, çıkar çatışmalan artıyor. Herkes kendi hakkınııı tehdit edüdigini duyuyor. Ekonomik ve toplumsal gelişmeler, uyuşmazlıklar dalgasını kabartıyor. Adalet iireten bir çağda yaşıyoruz." Gerçek budur. Toplum bunalımı, adalet bunalımını doğuruyor. Davaadavah, yakmmacısanık olmayan insanımız azınlıktadır. Kimi ekonomik bunalımlardan sonra, binlerce dava birden açılıyor. Kısacası dava üretiliyor. Bu olgunun topluma bildirisi ise şudur: Yasa koyucu yeni düzenlemeler yapmalı; hukukçu ise yeni yonunlarla yasam ve hukuk bütiinleşmesini sağlamalıdır. HUKUKÇUNUN IŞLEV VE ÖDEVLERI Yasa yapıcısınm sorumluluğu bu yazının konusu değildir. Amacım, hukukçunun işlev ve odevleri üzerinde durmaktadır. Adaletsizliğe boyun eğmeyenleri yaratabilen bir halk, biiyök ve özgüriüğe yaraşır bir halktır. İnsanın biricik sığınağı hukukun onunı ve saygınlığı, boşunalık duygusuyla ve vurdumduymazlığa gerekçe aramakla değil, onun iizerine kristal özeniyle titreyerek korunabilir. Halksever ve haksever nice insan, zaman zaman adaleti yargılamıs, ülke gerçeklerine göre hukuk yorumu yapmak gereğinden sözetmiştir. 1912'de "Bir ülkede, diyordu Raymond Poincare, boş zamanlannı yargıçlan ve yargı kararlarını yargılamakla geçiren iyi niyetli insanlar vardır." Bu eleştiri dün olmuştu. Bugün olmaktadır. Yarın da olacaktır. Insan yaşamına böylesine giren bir adalet gerçeği karşısında yadırgamak şöyle dursun, bunu olağan karşılamak gerekir. Ama nedir bu ülke gerçekleri ve yonıraun sınırı? Elbette, yargıç mesleğini yaşam koşullarına göre uygular. Hem yaşamı, h&n de hukuku bilmek zorundadır. Ama bu bütünleşme nasıi ve hangi ölçekte gerçekleşmelidir? Sorunun can daman buradadır. hukukçulardan başka herkesin bildiğini yöntemli olarak görmezlikten ve bilmezlikten gelme sanatıdır." Bu çirkin yöntemle önce ulasılmak istenilen amaç saptanılmış; sonra da yüz karası gevşek ve şişkin üsluplarla, bilirasel sürçmelerle bunu meşrulaştırma (legitimation) çabasına eirisilmiştir. Şu benzetmenin bu yöntemi somutlaştırmaya yarayacağını sanıyorum. önce dünyanın düz olduğu söylenmiş, sonra da bunu kanıtlayacak yapay gerekçe aranmıştır. Gerekçe bulunduktan sonra da, çekici katsayısı yüksek sözcüklerle ve üslubu müzeyyenle süslenip, ağu, şekerle yuttunılmuştur. Dürrizade'nin Ata'yl "başkaldıncı" ilan edip ölume hüküm giydiren "fetvası", insanhğa ve yurda ihanetin hukuk kıhğına girmiş en Hukukun yorumu, yargıcın usta ve en çirkin örncğidir. Franbir dizd moral ve entelektüel ni sa'da 14 kasım 1918 günlü yasa, teliklerle donatılmasını zorlaya 2 ağustos 1914'ten; 26 ağustos caktır. Bu moral özcüiklerin ba 1844 ve 26 kasım 1944 günlü kaşında, sabır ve soğukkanlılık ge rarnameler, 16 haziran 1940'tan lir. tkinci moral özellikse, çıkar geçerli olmak üzere, geriye doğgözetmeksizin hukukun buyru ru yürüyerek yeni suçlar yaratğunda ve gerçeğin ardında ol mış, evrensel hukuk bildirilerine maktır. Herşeyden önce, yargıç ve anaya&alara giren "suçlann ve özellikle ceza yargıcı, "homo yesalhğ^" ilkesini hiçe saymıslarlegalicus" yanı ağır basan bir ki dır. Oysa, gerçeğin peşinde çıkar şidir. Hukuk kurallanndan ödiln gözetmeden koşmak zorunda vermesine göz yumulamaz. Bu olan hukukçu, onu yalnızca hukukta arar ve bulur. Hukukun erdem eksikliğinin tarihte örnekmeşrulastınlmaya (legitimation) leri olmuş; hukuk, her iddiayı gereksinmesi yoktur. O yalnızca destekleyen gerekçelerle dolma doğrulamanın (justificstion) artehlikesi göstermiştir. Hukukun dındadır. Sonuçlardan ve amaçbu çirkin yönünü vurgulayan ta lardan yola çıkarak, ısmarlama nım Bertham'ındır: "Hukuk, 14 ekim 1983 günlü Somut dergisinin manşeti "Ozanımıza Sahip Çıkalım" diye yazıyor. Kim bu ozan?. Hasan Hüseyin... Somut'un duyurusunu birlikte okuyalım: "Hasan Hüseyin... Bilincini ve yüreğini halkına adamış ozanlanmızdan biri... İsteği topiumun mutluluğu.. Bilinci sözcuk üretmiş... Yümği şiir sunmuş... Sanatı içimizde yankılanmış... Aylardır, bir hastane köşesinde, yaşamla ölümün köprüsü üstünde yürüyor... Bu uzun yürüyüş, yüreğini toplumuylapaylasmış biri için belki o ölçüde önemli değil, ama hastane olayınm ne olduğunu bilenler için akıl almaz rakamlara yükselen bir borç..." Duyuru şöyle sonuçlanıyor: "Somut önümüzdeki haftayı Hasan Hüseyin'e sahip çıkma günteri olarak başlatıyor Ozanına sahip çıkanların hastane masraflanna katkıda bulunabilmelerini sağlamak amacıyla Türkiye İş Bankası Cağaloğlu Şubesinde 2188 numaralı hesap açttrHmıştır. Katkılarınızı bekliyoruz." • Hasan Hüseyin güçlü ve sağlıklı bir kişiydi, dalga dalga kır saçları, gür bıyıklanyla çarpıçı görünümüne bakınca yüz yaşına dek gürül gürül yaşayacak sanırdınız, nasıl oldu da ayağı tökezledi, yatağa düştü? Çoğunlukla yüreğini topluma adamış ozanlar ve yazarlar en verimli çağlarında vurgunu yiyoriar. Bu olayın bir nedeni olsa gerek, duygulu insanları kahreden bir şeyler döneniyor çevremizde, aydm bilincinin mum ışığı gibi titrekleştiğı dönemlerde yaşamak çok zordur. Halkla birlikte soluk alıp vermek mutluluğunu benliğınin gerekçesine dönüştürmüş bir sanatçmın iç dünyasını karartan, çürük kokusu her yanı sardı mı tıkanır insan, zorlanır. Bu gerilime dayanmak kotay değildir. • Somut dergisinin duyurusunu okuyunca tepem attı Cumhuriyet döneminin en ağır ekonomik bunalımını yaşayan toplumda bir yandan savurganlığın göbek dansını yapanların haberleri boyalı basına bulamaç gibi yansırken, öte yandan alçakgönüllü bir sanat dergisinde değerli bir ozana yardım kampanyası açılmasını nasıl yorumlamalı? Kimi olaylar, bir toplum düzeninde uygarlık göstergeleri gibidir. Hasan Hüseyin'e zorlu yaşamında destek olmak kuşkusuz bir görevdir. Ama Türk şiirine bunca katkıda bulunan bir Anadolu çocuğunun düşürüldüğü durum, topiumun alnında bir ayıptır. * Okurlarıma derim ki Somut dergisinin duyurusuna yanıt veriniz, Hasan Hüseyin'e destek olunuz, ama bir yandan da düşününüz, çevrenizi düşünmeye çağırınız. Her toplumda her zaman yapılacak bir şeyler olduğunu anımsayınız, anımsatımz. İstanbul Boğazına demiriemiş silah tüccarının ilginç eğlence alemlerindeki görgüsüzlük, yaşadığımız toplumsal bunalımın bir yanını. Hasan Hüseyin'in çevresinde yoğunlaşan sevecenlik bir başka yanını vurguluyor. Ülkemizde kokuşmuş çevreler ve insana tiksinîi veren görüşmeler az değildir. Eğer bunların arasında boğulup gitmek istemiyorsanız, ruh ve beden sağlığımızı korumak için sık sık şiir okuyun, etkili bir yöntemdir. Nitekim ben Hasan Hüseyin'in Somut'ta yayınlanan dizele* rini okurken, odamda bir pencere açıldı, güz yapraklarının ışıttılı rengi vurdu dünyaya: "Şimdi kaysı çiçekleri tozudur geçer Şimdi sevdiğimi alır giderier Şimdi sarap düşer kızgın bağlara Güz oturur gözlerime Dağlar uy..." * Hasan Hüseyin dilerim ki iyıleşir, ama ölse bile gözü arkada kalmayacaktır, çünkü gerçek bir ozanın ömrü yaşadığı yıl sayısına göre ölçülmüyor. Hasan Hüseyin için... HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD OKURLARDAN Sendika delege seçimlerinde usuhüzlük Seçimleri usulsüz olarak yaptılar. Sandık tasnifi de yine bu eski sendika yöneticilerince değerlendirildi. 12 EyiüVden sonra sendikamn faaliyetUri durdurulmasına karşın, halen üyelerden 950 lira sendika aidatt alınmaktadır. Sendikamn nakit 196 milyon lirası ise Sendikalar Yasası 'na göre devlet bankasında bulundurulması g'rekirken, halen özel bankalarda bulunduruluyor. Tepeden asağı usulsüz olarak yapılan seçimin iptah'ni istiyoruz. Aklın alamayacağı boyutlardaki bir dizi yolsuzlukları belgelerle de kamtlamaya hazırtz. BİR öRUP tŞÇt Cumhuriyet Anıtı 1983 Türkiye Cumhuriyeti'nin 60. yılını kutlamaya hazırtandığımız şu günlerde İstanbul Cumhuriyet Alanı ve Anıtı'nı söz konusu etmek zorundayım. İstanbul'da Taksim'de yükselen Cumhuriyet Anıtı, yontu sanatı açısından tartışılabilir. Fakat yepyeni bir kültür toplumu olma çabasında Türkiye Cumhuriyeti'nin simgesi olarak büyük önem taşır. Türk devriminin önderi Mustafa Kemal, yakın arkadaşlan, köylüsü ve işçisi ile Türk halkı, İstanbul Cumhuriyet Anrtı'nda ölümsüzleşmiştir. İstanbul Cumhuriyet Anrtı, Türk toplumu için unutulamayacak bir simgedir. Ne var ki, son otuz yılda bu gerçek gittikçe unutulmuş, İstanbul Cumhuriyet Anıtı nerdeyse gözden çıkanlmıştır. Anıtın saygınlığını zedeteyen ilk girişimler, çevrenin ve yapıların değişmesiyle başlamıştır. Mimarlıkta ve şehircilikte 'mekân kavramı'nın büyük önemini bilmezlikten gelen sorumsuz sorumlular, anıt oraya yerieştirildiğinde var olan 34 katlı eski yapıları yıktınp 1012 katlı beton iş hanları dotdurmuşlardır. Kristal gazinosu durup dururken yıktırılınca ortaya çıkan apartman yan duvarian çirkin bir pano duvarı gibi kullanılmaya başlarv mıştır. Belediye'ye azıcık gelir sağlamaktan öteye bir yararı dokunmayan bu duvar boyamacılığı günümüzde ttüsbütün azıtmıştır. Belediye'ye üç beş kuruş odeyen herkes, en çiğ boyalan kullanarak dilediğini yapabilmektedir. Eski Cumhuriyet bayramlarında sadece bayram geceleri ışıl ışıl elektrik çağlayanlarryla bezenen Taksim alanı çevresinde şimdi bütün gece reklam lambalan gözü tırmalamaktadır. Anıtın saygınlığını zedeleyen girişimler, günümüzde de, yazık ki, sürdürülmektedir. Bunun son örneği, Belediyenin üst geçit uygulamasıdır. Hantal üst geçit, Harbiye'den gelenlerin anıtı görmesini engellemektedir. İstanbul şehrinin Taksim alanında 1930 başlarında yaptırılan Cumhuriyet anıtı ve alanı, yerli ve yabancı kişilerin ve heyetlerin ünlü kişilerin ve detegelerin saygı duruşu yaptığı, defter imzaladığı yerdir. Cumhuriyet Bayramı, 6 Ekim istanbul'un Kurtuluş Bayramı ve 30 Ağustos Zafer Bayramında Taksim Cumhuriyet alanında, Vali, Belediye Başkanı, komutanlar çelenk koyar ve milli marş çalınır, daha doğrusu çalınırdı. Zira bunların bir bölümü vatan Caddesine kaydınldı. Fakat İstanbul limanına uğrayan yabancı deniz kuvvetleri komutanları, İstanbul'da toplanan uluslararası kongrelere katılanlar, yine Cumhuriyet anıtına çelenk koyup saygı duruşu yapıyorlar, bando milli marşlar çalıyor. Günümüzde köy panayırı kargaşasına bürünmüş olan Cumhuriyet Alanı çevresi bir süredir yeni bir uygulamayla zedelenmektedir. Günün belirli saatlerinde güçlü bir hoparlörden ezan sesi duyulmaktadır. Yakınlarda cami olmadığı için ezan sesinin nerden geldiği önce anlaşılmamaktadır. Fakat sesin geldiği yöne bakınca, şimdi musluğu kopanlmış eski Taksim çeşmesinin ense köküne yerleştırilmiş bir çift hoparlör görülmektedir. Çeşmenin yan sokagına girince, 10 numaralı apatmanın kapısında bir tabela göze çarpmaktadır: "Taksim Mescidi Şerifi." Bir başka tabelada şunlar yazılıdır: "Taksim Camii Şerifi Külliyesi'ni Yaptırma ve Yaşatma Derneği." Yasalara aykırı olmamak koşuluyla her Türk yurttaşı dernek kurabilir ve yasalara uygun çalışmalar yapabilir. İstanbul'da yeni bir câmi yapılmasını isteyen kimi yurttaşlar bu amaçlarını gerçekleştirmek için demek kurabilirier. Dernek çalışmalan için bir apartman kiralar, ya da satın alabilirler, bağış toplayabilirier. Dernek üyelerinin namaz kılması için bir salonu, ya da odayı kullanabilirier. Fakat dernek merkezini herkese açık bir mescrt nlteliğinde kullanmamalan gerekir. En azından belediye yönetmeliğı, anıtların çevresini sınırlamıştır. Dernekçe mescil olarak kullanılan yerin yakın çevresi, kutsal ibadet yerine uygun nitelikte değildir. Türkiye Cumhuriyeti'nin simgesi anıta karşı çift hoparlörlerle ezan yayını yapamazlar. Yürürlükteki yasalar buna engeldir. Unutmamak gerekir ki, anıt çevresinde resmi bir tören yapılırken, ya da program gereği bir bando İstiklâl Marşı çalarken, apartmanmescit hoparlöründen günün namaz takvimi gereği, Arapça ezan yükselebilir. Böyle bir durumda oradan geçmekte olanlar, sivil yasalara uyup olduklan yerde durarak Cumhuriyet anıtına saygılarını mı gösterecek? Ya da islam kurallarına uyarak hoparlörün 'ezanı muhammedî' çağınsına mı koşacaklar? Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin 60. yılını kutlamaya hazırlanlandığımız şu günlerde böyle bir sorun olmamalıydı. Cumartesileri neden çalışıyoruz? Nedendir büinmez, yıllardır diğer KİT'lerde cumartesi tatili uygulanır, ama Sümerbank 'ta çalısan memurlara bu hak uygulanmaz. Halbuki Sümerbank Genel Müdürlüğü, cumartesi günü çaltşmıyor. Memur muyuz, değil miyiz bilmiyoruz. Bankalar, okullar, resmi kuruluslar, diğer KÎT'ler, belediyekr, hepsi cumartesi günü resmi tatil yapar. Ama Sümerbank 'ta çalısan memurtar bu resmi tatilden ayn tutulur. Bu eğer bir haksa tüm memurlara uyguummalıdır. Normal çalısma günlerine cumartesi Geçen hafta Tophane Denizciler Sitesi'nde yapılan Deniz Ulaşlş Sendikası'nın delege seçimleri iptal edilmtlidir. Çünkü bu seçim yasal bir görevlinin bulunmadığı, tamamen eski sendika yöneticilerinin denetim ve göztüminde yapılmıştır. Eski yöneticilerden Mustafa Yosma, Adli Telemen, Şevket Bellkan, kendilerini tabü üye sayarak listede yer alarak, Yeni Sendikalar Yasası çiğnenmiştir. Yine bu kisiler, 4 bin sendika üyesine haber vermeden kendi yakınlanndan oiuşturduklan 300 kişiyle çalısma saatleri dağıtıursa bu mesele zaten çözülür. İstanbul Beykoz Fabrikası memurlan Yeşil alanlar kamulaştırılmalı Yakacık, Kartal ve Pendik'e bakan, Aydos'un eteklerinde kurulmuş bir dağ köyüdür. ldeal bir dinlenme yeri olan yöremizde şimdi bir avuç yeşillik kalmıştır. O da şahıs malı olduğundan el değiştirdikçe betonlasmaktadır. Dileğimiz şudur: Yeşil yerler kamulaştırılıp halk bahçeleri haline getirilemez mi? Yaşlıtar için huzur evleri yapılamaz mı? Zeki Erginsv YAKACIK MARMARA BÖLGESİ LİMAN VE DENİZİŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜNDEN Bölge MüdürlüğumUz ve baglısı Liman Başkanlıklarında görevlendirilmek üzere, 16 Kasım 1983 Çarşamba günü. saat 10.00'da yapılacak yazılı ve bu sınavı kazanan adaylar için, 24 Kasım 1983 Perşcmbe günü yapılacak sözlü sınavla personel alınacaktır. llgilenenlerin 24 Ekim 1983 Pazartesi gününden, 7 Kasım 1983 Pazartesi günü mesai bitimine kadar, Bölge MüdürlüŞümüz Özlük Servisinden temin edecekleri matbu dilekçe ile bizzat müracaatları gerekmektedir. APAYLARDA ARANAN NtTELİKLER: /657 sayıh yasanın 2670 sayıh yasa ile değifik 48. maddrsindeki (6. bendi hükümleri hariç) genel şartları taşımak. 2Dtati Memuru: En az lise mezunu ve erkek olmak, 3GCBİ sicil memuru, ayaiyat saynanı ve kitaplık meraunı: En az lise mezunu olmak, 4Tdefon teknisyeai, utöiyt $cfi: Endüstri Meslek Usesi mezunu olmak, 5Daktilo: En az ortaokul mezunu ve M.E.B.'ğınca onaylı bir kurumdan on partnak daktilo yazdıgım kanıtlayacak belgeye sahip olmak, 6^Hadcme: En az ortaokul mezunu olmak, 7Erkek memur adaylar için askerliğini yapmış bulunmak. KADRO ÜNVANI Denet Memuru Ayniyat Saymanı Telefon Teknisyeni Kitaplık Memuru Atölye Şefi Telefon Teknisyeni Daktilo Denet Memuru Denet Memuru Denet Memuru Gemi Sicil Memuru Denet Memuru Denet Memuru Hademe KADRONUN Kl/LLANILACACl YER Mar.Böl.Lim. ve Dz.İşl.Md lüğü (İstanbul) SINIFI G.I.H. G.l.H. T.H. G.l.H. T.H. T.H. G.l.H. G.l.H. G.l.H. G.l.H. G.l.H. G.l.H. G.l.H. Y.H.S. KADRO DERECESİ 8 8 8 8 8 12 13 8 8 8 9 10 II 1 4 KADRO ADEDİ *dt VEFAT Gazetemiz çalışanlanndan arkadaşımız Tamer TEZlN'in kayınpederi sayın HASAN UZGÖR 16.10.1983 günü vefat etmiştir. Merhuma Tanrıdan rahmet, kederli ailesine sabırlar dileriz. ARKADAŞLARI Çanakkale Liman Başkanlıgı Bandırma Liman Başkanlıgı Kdz. Eregli Zonguldak Enez Liman Başkanlıgı Kefken tzmir " " NOT: Posta ile muracatiar kabul edilmeyecektir. (Denet Memuru olarak çahsacak.) Basın: 26051 VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI Cemiyetimizin değerli üyelerinden, meslekdaşımız MALİYE BAKANLIĞI BÜTÇE VE MALİ KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ DEVLET BÜTÇE UZMAN YARDIMCILIĞI YARIŞMA SINAVI OKTAY AKBAL LUNAPARK Öyküler Yeni çıktı150 TL Varlık Yayınlan 1 Bütçeleme tekniklerinin geliştirilmesi ve butçe politikasıntn oluşturulması, genel ve katma bütçelerin hazırlanması, uygulanması, kamu kuruluşlarının ödenek ve kadro analizleri ile Maliye Bakanlığı Devlet Bütçe Uzmanları Görev ve Çalısma Yönetmeliği'nde belirtilen diğer görevlerle ilgili olarak yetiştirilmek ve açık bulunan 9. derecedeki Devlet Bütçe Uzman Yardımcısı kadrolannda istihdam edilmek üzere asağıda niteiikleri belirtilen adaylar arasında yarışma sınavı ile Devlet Bütçe Uzman Yardımcısı alınacaktır. 2 Sınava katılma koşullan; a) 657. sayıh Devlet Memurlan Kanunu'nun 48. maddesinde yazılı kosullara sahip olmak. b) Sınavın açıldığı tarihte 30 yasını doldurmamı; bulunmak. c) Siyasal Bilgiler, Iktisat, Hukuk, lşletme, Iktisadi ve tdari BilimİCT Fakülteleri ile bunlara denkliği Milli Eğıtim Bakanlığı'nca tasdik olunan yurtiçi ve yurtdışı fakülte veya yüksek okullardan birini bitirmış olmak. 3 İsteklilerin en geç 7.12.1983 günü mesai bitimine kadar, I dilekçe, kendi el yazısı ile özgecmişi, nüfus cüzdam aslı ya da onaylı örneğı, 4 adet vesikalık fotoğraf, askertik görevini yaptığını ya da sınav tarihinde ertelenmiş olduğunu gösterk belge, savcılıktan alınacak iyi durum belgesi ile birlikte Bütçe ve Mali Kontrol Genel MUdürlüğü Personel Şubesine başvurmaları, posta ile yapılan basvurularda ise isteklilerin söz konusu belgderi 7.12.1983 tarihinde postada olacak şekilde göndermeleri gerekmektedir. 4 Sınavlar Ekonomi, Maliye, Hukuk, Matematiklstatistik ve Yabancı dil konularında olup, sınavlar ve çalısma koşullan ile ilgili ayrıntılı bilgi Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü Personel Şubesi'nden saglanabilir. 5 Yazılı sınav 2021/12/1983 tarihinde saat 09.00'da Ankara'da yapılacak olup, sınav yeri aynca adaylara duyurulacaktır. 6 Sınava giriş belgeleri 1219/12/1983 tarihleri arasında Butçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü Personel Şubesi'nden imza karşılığı elden verilecektir. Genel Müdürlttğümüzce asağıda belirtilen malzeme, ilgili ldari ve Teknik Şartnamesine göre TEKLİF İSTEME USULÜ ile satın alınacaktır. MALZEMENİN CtfSSİ: SAÇ LEVHA STT 37 6000x 1500x7 mm. MİKTARI: 57597 KG. T.C. Dz.K.K. TAŞKIZAK TERSANESİ DÖNER SERMAYE GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HASKÖYİSTANBUL ONAY NO: 1516 ADVİYE FEMK hakkın rahmetine kavuşmuş ve 16.10.1983 Pazar günü Zühtüpaşa Camii'nden kaldınlarak, Karacaahmet'teki ebedi istirahatgahına tevdi edilmiştir. 34 yıl basımmıza emek vermiş olan Fenik'in bu acı kaybı karşısında teessürlerimizi belirtir, kendisine Tann'dan mağfiret, ailesine ve üyelerimize başsağlığı dileriz. GAZETECİLER CEMİYETİ IŞIL OZGENTURK HANÇER (Öyküler) 2. baskısı yeni çıktı YAZKO YAY1NLARI 1. Malzemenin maktu geçici teminatı 200.000. TL. 2. Teklifler ldari Şartnamede belirtildiği gibi verilecektir. 3. Satın alınacak (I) kalem malzemeye ait ldari ve Teknik Şartnameler Satınalma Komisyonu Baskanhğı ofisinden 2.000. TL (Ikibin) lira Dz. K.K. Güçlendirme Vakfına yardım makbuzu karşılığında temin edilir. 4. Posta ile şartname gönderilmez, bu husustaki müracaatlar cevaplandınlmaz. 5. Genel Müdürlüğümüz 2490 sayılı kanuna tabi değildir. 6. Genel Müdurlüğümüzce herhangi bir teklifin seçilmesi ve üzerinde muameleye geçilmesi Genel Müdürlük ile salıcı arasında bağlanlı garantisi yüklemez. 7. Geçici teminat olarak kabul edilecek değerler: Tedavuldeki Türk Parası, Maliye Bakanlığı'nca belirtilecek bankaların verecekleri süresiz teminat mektupları, Devlet Tahvilleri ve Hazine kefalelini haız tahvılleri verilebilir. 8. Geçici teminat Döner Sermaye Muhasebe Müdürlüğü veznesine makbuz karşılığı verilecek ve makbuz teklif zarfının içine konulacaktır. 9. Teklifler 1 Kasım 1983 Salı gunü saat 10.00'a kadar Döner Sermaye Satınalma Komisyonu ofısine kayıt ettirilerek verilecek ve aynı saatte Satınalma Komisyonu Başkanlığı'nca açılacaktır. Basın 25922 YÜKSEK ÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN DUYURU Sayın Ankara'lılara Evleri uygun olan sayın Ankara'lıları makul bir ücret karşılığı yüksek öğrenim gençlerini evlerinde banndırmaya çağırıyoruz. Şartlarınızı bildirmeniz için müracaatlarıruzı aşağıdaki adresimize bekliyoruz. YUksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu, Ankara Bölge Müdurlüğü Aydoğmus Sokak No: 4 KurtuluşAnkara Tel: 33 21 32 33 21 33 Basm 26080
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle