25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
lumhuriyet 2 OLAYLAR VE GÖRÜSLER 14 EYLUL 1982 Anayasa tasansı görünüşte genlş biimde tartışılıyor. Birçok kişi ve kesim brüş açıklıyor. Ne var kl, bir yandan artı§macılarm verl almak zonında oldukan sınırlar, öte yandan tartışmalann bir »ölümünün özden çok aynntıya yönelme1, kimi önemli noktalann gerektiği ölçüle aydınlığa çıkmasım önlüyor. Aynntıann bir bölümü üstelik birer yamlsama >labiliyor. Örneğin. tasarınm Aldıkaçtı'ya naledilmesi ve «Aldıkaçtı Anayasası» te•iminin yaygınlaşması gibi ya da komis< yonda verilen muhalefet şerblerinin öneninin abartılması gibi (muhalefet şerhl ladesinin azınlıkta kalmak ile eş anlamlı Dİduğunu sanki unuturcasma ve muhalefet şerhlermin boyutu, içeriği ve anîamı basına yansıdığı halde). Tasarı geçeceği aşamalarda ilerledikçe .gerçekler netleşiyor. Danışma Meclisln'dekl görüşmeler gösterdi ki, r.e komisyonda, ne de genel kurulda tasanya köklü ve etkin bir muhalefet söz konusu değildir. Bu satırlar yazılırken görüşmeler yanlanmamıştı, ancak sonuç belli olmuştu. Tasannın genel kuruldan sonra geçirebüeceğl değişimin sımrları da az çok bellidir. Henüz belli olmayan. referandumun sonucudur. Referandumun sonucunun toplumun tercihlerini yansıtabilmesinin ön koşulu ise, toplumun tasanyı gerçekten özgür biçimde tartışabilmesidir. Referandum öncesinde tartısmanm genişlemesi ve derinleşmesi toplumun en doğal hakkıdır. Doğal hakkıdır, çünkü ta Depolitizasyon Anayasası TASARI TOPLUMUN SİYASETE KATELIMINI GÜÇLEŞTİBİYOR, ADETA TOPLUMUN EN DÜŞÜK ÖLCÜDE KATILABİLECEĞİ BİR SİYASAL SÜREÇ ÖNGÖRÜYOR. Burhan SENATALAR san son eşamayı da geçirdikten sonra toplumun ilerde neyi ne ölçüde tartışabileceğini belirieyecektir. Bir başka deyişle, yann neyin ne kadar tartışılabileceği bugtln neyin ne kadar tartışüabildığrnin bir uzantısı olacaktır. Her tartışma bir karar alma sürecinln bir parçasıdır. Siyaset de toplumla ilgili kararlann almması sürecidir. Demokrasl ise, bu sürecln toplumsailaşmasıdır, bir başka deyişle. toplumla ilgili kararlann toplumun en genlş katılımıyla alınmasıdır. Kararlar ne kadar özgür bir tartışma ortammda ne kadar geniç kesimlerin katılımıyla almıyorsa, demokrasiden söz etmek o ölçüde olanaklıdır. Tasannın getirdiklerlni vuracağımız başlıca mihenk taşı bu olmalıdır. öngörülen yapıda, kararlar asağıdan yukanya doğru mu oluşuyor. tepeden aşağıya mı iniyor? Kararlar çoğunluktan azmlığa dogru mu oluşuyor, azınlıktan çoğunluğa doğru mu? Seçim mi yaygm ve egemen, atama tm? Siyaset (toplumla ilgili karariara katılma) hakkı genişliyor mu. daralıyor mu? Bu sorulara tasarınm cevabı açık ve kesin biçimde olumsuzdur. Netleşmesi gereken bir nokta var: Tasarı, içinde bulunulan dönemin ürünü. Dolayısıyla dönemin diğer ürünlerinden sovutlanması olanaksız. Dönemin diğer ürünleri ile tasannm en temel ortak noktası çok açık: Toplumla iîgill kararlann alınması sürecinin daraltüması ve merkezileştirilmesi. Anayasa tasansı da toplumun siyasete katılımım güçleştirmekte, adeta toplumun en düşük ölçüde katılabüeceği bir siyasal süreç önçörmektedir. Dolayısıyla bir «depolitizasyon anayasası» roz konusu. Temelde yatan gorüş, toplumun kendisiyle ilgili kararları almasmın fpolitika yapmasımn) sakıncalı sonuçlar yaratacağı biçimüıdedlr. Sendikal ve siyasal partilerle ilgili hükümler bunun çarpıcı ömeklerldlr. Aynca tasarnun. anayasalann çoğu zaman içermedikleri konulara ve düzenlemelere girerek aşırı aynntıya Inişi de aynı nedenden kaynaklanmaktadır. Tasandan önce de, yerel yönetimlerle, derneklerle ve üniversite ve benzeri özerk kurumlarla ilgili olarak getirilmiş olan değişiklikler bu bakış açısının en somut sonuçlarıdır. Örneklerl çoğaltmak hiç zor degil. Zor olan bir tahmin: Toplumun bu depolitizasyonu kısa ve uzun dönemde nasıl karşılayacağı. Unutulmamalı ki, lyikotü bir tartışma ve seçim deneyimi ve ahşkanlığı olan bir toplum bu. Bu deneyim Batı Avrupa toplumlannmki kadar güçlü değll kuşkusuz, ancak hiç yabana atılmamalı. Bu konuda elimizde önemli bir güncel veri var üstelik. Anayasa Komisyonu tasanyı hazırlamadan önce toplumun çeşitli keslmlerinden göruş istedL Açıklanan göriişlerin böyuk çoğunluğunun eğilimi sonradan ortaya çıkan tasandan çok f arklıydı. Tasannın açıklanmasmdan sonra gösterilen tepkiler de aym gerçeğl ortaya koyuyor. ö t e yandan gerek komisyon, gerek genel kurul sanki kendilertnl bu tepkilerden soyutlamak lstercesine, sankl bu tepkileri önemsemediklerini göstermek istercesine büdikleri yolda yürümüşlerdir. Bu yaklaşımın sonucunda, gerek kısa, gerek uzun dönemde yeni tepkilerin ve gerilimlerin doğması ve anayasa tartışmasının Türkiye'de (refeTandumdan sonra da) uzun blr süre gündemln birtncl maddesi olması kaçınılmazdtr. Insanlardan Sonra Sözcükler mi? Insan kimi zaman bunahma düşebillr. mm çeşitli aşamalannda olur böyle şeyler. Kis>< nin sinirleri davul gibi gerildiğinde sağüklı düşün! me olanaklan azalır. Bakarsımz adam durup du< rurken çevresindekilere saldınyor; neden yokken çocuğunu dovüyor; kansını azarlıyor; arkadaşlanyla kavga ediyor. Böyle dönemlerde düşünmei gerekir: Ne oluyor? Yatıştırıcı (müsekkin) ilaç almak akla İlk w len önlemdir; ama bunalım hastalığa dönüşüyorsa en iyısi blr hekime başvurmaktır. Bunahmın nedenlerini aramak, köktenci bü çözüm yolu bulmak doğru yöntemdlr. Toplum da insan gibi bunalıma düşebillr ve toplumu oluşturan bireylere yansır bunalım... TÜrkiye'nin bir bunalım dönemi yaşadığı ke* sindir. Böyle zamanlarda yatıştırıcı önlemlerle sertakanlı davranmanm yolu yordamı aranır. Ama görüyorum ki akıl ve sağduyunun sesini çok az klşi dlnliyor; ve iş öylesine çığnndan çıkıyor kl lnsanlann suçlanması <la artık kimilerine yetmlyor: sözcüklerin suçlanması aşamasma girdik. Bu tutum bir salgına dönüşüyor; Danışma Meclisl*nde bir üye «çağdaş» sozcüğünü şoyle suçluyor: « Son lamanlarda memleketimiz basın yayınında bazı tabirler, b a a fikirterin işaretl olarak, bazı doktrinlerin alameti olarak kallanılagelmiştirj» BurhanİARFAD (bkurlardan.. . o/mcı # Okul lojman var oğretmen yok Suşehri kazası Golova nahly»sine baglı Gyas köyü sakinleri olan bider, kendi gayretlerimizlo yaptjgnnız okul ve oğretmen loimanlanna iki yıldır flgretmen bekliyorU2. Okulumuzım ve lojmanm hiç bir noksanı yok. Okulumuzun tamamlanmasmdan sonra Suşehri Milli Eğitim Müdürlüfü'no muracaat ederek oğretmen talebinde bulunduk. buftune değin Ögretmen gonderilmedi. Okulumuz oldugu halde. kısrn sogunda, çamur köy yollannda, baska köyün okullannda okumak için minl mini yavrulanmız perisan oluyor. Okuma . yazma seferberliginin ilan edildigi bir yılda, okumak isteyen çocuklanmızın öğretmensiz bırakümasma biz şaşunyoruz! Ricamız, bu okuma yıiınm başladıgı şu günlerde. köyümöze de bir ögretmen atanmasıdır. îlginizi bekliyoruz. Necati 1RMAK "Ilk Türk Filmleri,, Dolayısıyla Bu köşede 10/8/82 günü çıkan «tlk Ttek FDm leri Üzerine» yazım için blr mektup aldım. O yazımda dolayısıyla adı geçen Fuat Uzkınay*ın kızı ve emekli oğretmen Mutena uzkınay irazasıyla. Yakınlığmdan ileri gelen aşm bir duyarlıkla yazılmış uzun mektupta Fuat Uzkınay'ın meslek hayatı, Türk filmciliğine katkılan üzerine aynn tılı bilgi verüiyor. Yazüanlan doğrulamak için kimi yazı ve röportajlann fotokopileri de eklenmiş. Ne var ki. sayın Mutena Uzkınay sflzkonusu yazum pek ters yorumlamış. Zlra mektubun bir yerinde şöyle dlyor: «Nljat özön'ün bu mevcuda çok derinlemesine çauşmaları ve Fuat Uzkınay hakkroda tnümkün olduğa nisbette bilgi topbunış olduğu halde o bilgfleri her nedense müsbet yorumlamak yerine menfl yorumlarken babamı blr şarlatan ânmmona dUşürdiiğüattz kanaatine vardım. Dilerim yanılmışımdır. Babamın hakikl hüviyetl son dere ce mütevazi, ağırbaşh ve saygın bir kişillğe sahip bolondağnnu ve 37 yıllık çalışma hayatım reı mi belgelerle size tamtmağı btr görev Tartışma konusu yapılmak lstenilen o yaatnı bu sözlerden sonra dikkatle okudum v» düsun düm. Bu anlamı nerden çıkarmışlardı? Hele o yinelemekten utandığım 'Şarlatan' sözOnu naaü kullanabilmişlerdi? Yazmın hareket noktası, bizde pek çok alanda derinlemesine araştırma yapılmadıgı, bir kes ileri sürülen blr gorüşün sonradan oldugu gibi yinelendiği ileri sürülerek Ilk Türk belgeli bilınen «Ayastefanos Rns anıtuun yıktınlıso üzerinde duruluyor ve şu görüş blr varsayım olarak ileri sürülüyor. «Bu satırlardan yola çıkılarak bir ba^ka yorama da vanlabiUr. Bu film hiç bir zaman var ol mamıştır. Uzkınay fllm ahna maklnesiyle 150 met relik bir kordela çevirmiş amma, sonnç ahnamamıştır. Zira, ylne Nijat Özön'ün kitabuun bir yerinde, o güne kadar sadece verici maklne knllanmış olan üzkmay'a alıcı makinenin bir kaç saatte öğretüdiği yazıiı. üzkınay'm heyecandan, ya da teknik bir bilgiyi kavrayamamasmdan ötürü ıilmi negatife aktarma işleminde blr aksakhk yaparak görüntüyü saptayamadı^ı düşünülebilirj Nitekim sayın Mutena üzkınay'ın gönderdiği bir fotokopide, yazar Nurullah Tilgen'le yapılan konuşmada, dinamitle yıktınlamayan Rus anıtının daha sonra Hamidiye savas gemislnln ton ateştyle yıktınldıgı ve Uzkınay'm ancak yuzelll metre uzaklıktan «Kelle koltukta ve top ateşi altında yıkma ameliyesini filme aldık» diye yazıiı üzkınay*ın bu çok önemli olaydan bütün sözLert bu kadar. Nurullah Tilgen'ln de «Böylesine güç koşullar altmda ve yüzelli metre gibi o günün fotograf ve sinema alıcısı tekniğiyle çok nzaktan bir saptamadan nasıl sonuç aldınız? Film başanh olda mu? Bu ilk Türk belgeseü şündi nerde?» gibi bir soru yöneltmemesi de ilginç. Bu belgelere ve anlatüaniara dayanarak ben sadece bir varsayım ilerl sürmüştüm. Değerii Fuat Dzkınay'ın Türk filmciliğine katkılarını tartıs. mak, hele küçümsemek aklımın köşesinden geçmez. yirmincl yüzyıl Türk kültürünün vazgeçilmez bir parçası bUditim Türk filmciliğinl Binnas ıilminden Otobüs'e hep izlemisundir. Sevinçler, umutlar, öfkeler, hayal kmkhklan birbirini izlemis de olsa. Fehim efendüeri, Muhsln Ertugnıllan Cezmi Arlan, Kemal Film'in ilk beş filmlni, 1946' da olumlu olumsuz etkileriyle ilgi çekmege başlıyan Türk filmlerinin rejisörlert Şaklr Sırmalı. Or han Anburnu, Aydın Arakon, Lütfi Akad'lan unutabilir miyiz? Günümüz Türk fllmclliğinin milletlerarası film şenliklerinde ağır basan düzeyinde bütün o adı geçenlerin katkısını bllmezlikten gelebiltr miyiz? Fuat üzkınaylara saygı. Manavgat Alanya Ayr. Akse ta. 13. Bölge Hudut Yolu 1982 Yılı valışma Programında yer alan b\ı yolun toplam uzunlugu 75 km. olup, yolun 1986 yılında bitirilmesi plan lanmıştır. Ayrıın Alanya arası ise asfalt kaplama olarak trafığe açıktır. 1982 Yılı Çalışma Programında Astarsız Sathi Kaplama Onanmı Bölümünde yer alan Konya . Ha^ tip Seydişehir arasındaki ]0 km'lık kısun ile (Manavgat Alanya) Ayr. Akseki arasındaki 20 km.'lik kesimde yenileme çalışmalan yapılacaktır. Bilgilerinlzi rica ederün . Tahsin ONALP Bakan •^cak şekilde gazetenizde yayınlan masını nca ederim. Saygılaruala. Sabit CULERYÜZ Devlet Malzeme Ofisi Genel Müdürü • Öğretim üyelerinin ünvan kullanması Peki, ne yapahm? Çağdaş'ı anayasadan çıkanp atalım. İstanbul'da yapılan 13'incl Uîusal Nörolojl Kongresl'nde de «ulusal» sözcüğune karşı çıkmn bir profesör: kimi üyelerce de alkışlanmış. «Devrim» sözcüğü zaten düşman ilan edilmiştl; «sosyal» sözcüğü sosyalizmı anımsatıyordu; «özgurlük» anayasadan atılmıştı. Acaba bu gldişl sağlıklı sayabilir miyiz? Ortaçağda böyle sayrılıklann koyusu yaşanmıştır. însam bedenlndeki cinlerden kurtarmak. kişiyi kötü ruhlardan soyutlamak için ne acılar çekiüniştir? Kimi sözcüklerin cehennem zebanilerinin sımgesi ve günahlann ürünü oldugu ileri sürülmtiştür. Toplumlarm kocaraan bir cadı kazanı gibi fokur fokur kaynadığı dönemleri tarihte okuyoruz. Şimdi Türkiye'de bir tanıdığa rasladın mı ne diyeceksin? Selamfinaleyküm..; Günaydın Merhaba... Bonjur~ Her bir söacüğün insanm art nlyetinl vurgulayan bir yam mı var? Ne yapalım? tnsanlan selamlaşmalanna göre kovuşturalım mı? Zaten mahpushanelerimiz kişilerle ağzına lcadar dolu: bu kez sozcükleri suçlayıp yargılayarak toplumu bir ortaçaf hastalığınm batağma mı gömelim? Hayır... Ne olur, biraz serinkanülık, blraz temlz hava, blraz sağduyu, biraz mantık... Anayasa tasarısından «çağdaş» sözcüğunün çi~ kanlması blr bakıma yerinde olmuştur.. Çünkü tasarı çağdaş değlldir. Ama «çağdaş» sbzcüğünü ceza yargıcınm karşısına sanık diye çıkarmak isteyen eğilimin Danışma Meclisinde çevre bulması kaygı verici değil mi? Bu durumda kimilerine hemen btraz «yatıştırıcı» verilmesi gerekir. Eğer bu öniem sinirleri yumuşatıp dengeyı sağlamıyorsa, ağur bir hastalığın başlangıcında olduğumuzu söyliyebülriz. # DMO Genel Müdürü Güleryüz'ün açıklaması Gazetenizln 2 eylül 1Ö82 gunlü nushasının 1. sahifesinde başlayıp 9. sahife sütun 6da devam eaen •200 Yolsuzluk ihban» başlıgını taşıyan yazınm 12. bendi kuruluşumU2 ile ilgili buhınduğundan aşağıdaki açıklamayı gerekll gormekteyim. Ofisimizde herhangi bir yolruz luk mevzubahis olmadıgı gibi kimse hakkında da sorusturma açılmamıştır. D.M.O.'nın satın alma lşlemlerl, 8400 6ayüı kunıluş yasası ve 440 sayılı kanun hükumleri gereği çıkanlmış satınalma yönetmeliği ticari şartname ve teknik şartnameleri uyannca yapılmaktadır. Yazımzda bahsi geçen supürge ihaleleri de bu esaslara uygun yapümış, yönetmelik hükumlerl çifenenmemiş, bilakis yönetmelik hukümlerinin harfiyen tatbiki ile neticede ihale mevzuu süpürgelerin nam ve hesaba ihaleler ile tetnini dhettne '• ahnması sağlanmıştır. Akte muhalefet eden, lmzalamış oldugu teknik ve ticari şartnameleri kaâle almıyarak uygun teslimat ta bulunaıayan yuklenicilenn sözleşme hükümlerine göre teminatları irat kaydedihp nam ve hesaplanna ıhaleye çıkılmış, iki ihaîe arasmda fark husule gelmış ise de masraflarla birlikte bu farkm hükmen tahsili talep edilmiştir. Taleplerimız yasa ve yönetmelıklere uygun bulunarak açılan alö davadan beşi Ofis lehine karara baglanmıştır. Bir dava ise devam etmektedır. Mahkeme kararlanna müstenid°n ı • .'»rklann icra kanahyla tah sili cihetine gidilmektedir. Kaldı ki Ofis, satış fiyatuıı, nam ve hesaba yaptıgı satmaimalar da dahil oknak üzere fıilen öde dıgi meblağa munzam bir pay ilave etmek suretiyle bellrlemekte olduğundan, tahsili istenilen meblağlar tazrrunat nıteliğine buründu^un den zarar da mevzubahls değildir. Gazetenizde bahsi geçen yazı, süpürge müteahhitlermden iki iha le farkı dolayısiyle ilâma mustenid tazminat niteliğmdeki Ofis alacagını ifade edebileceği, yolsuzluğun mevzubahis olamıyacagını tavzihen bildirir, konunun bu haiiyle anlaşı # Kızılay'ın maden suyu şişelerini kullananlar Kızılay'ın maden mıyu şîçeleri ile Alasehir'deki bir finnanın maden suyu şişeleri, ayni renk ve ayni büyüklukt» olduğundan Kızılay damgalı şişelere. bu özel flrmaıun maden sulan dolduruluyor. Agızlanna konan kapaklar özel firmanm maden suyu etiketi reya damgasmı taşıyor. Bizler ısrarla Afyonkarahisar maden suyu istediğimiz halde, bu özel finnalarm suyu geliyor. Bu bir sahtekarlık değil midir? Neden şişeler. Kızılay şişeleri ile aynı renk ve büyüklükte, usteük özel fîrmanın damgalanm taşıyor? Durumun önlenmesi için ilgülleri uyanyorum. Abdurrahman KUMCV Turan Cad. No: 3S BALIKESÎR # Konya Alanya yolu Gazetenlzin 2.6.1982 tarihll sayısının l. sahife 1. sütununda yer alan «Alanya'da turizm patlaması yerine muz patlaması var» başlıklı yazımzda Karayollan Genel Müdürlüğünü ilgilendiren konular incelenmiş olup Genel Müdürlüğümüzun Konya Alanya yolu üzerindeki cahşmalan şöyledir : Konya Hatip Seydişehir Yolu: Konya . Hatip arası asfalt kaplamadır. Hatip Çavuş Seydişehir Yolu 1982 Yılı Çalışma Prograrmnda yer almakta olup, toplam uzun luğu 79 km. olan yolun 1986 yılmda tamarnlanması planlanmıştır. Yol mevcut durumu ile stabilizedir. Seydişehir 13 Bölge Hudut YoİU: 1982 Yılı Çalışma Programında yer aimakta olup. toplam uzuıüuğu 52 km. olan yolun 1988 yılında bitirilmesi planlanmıştır. 11 agustos 1982 çarşamba güalü «Cumhuriyet Gaaetesinin ikind sahifesinde «ilaç» konusu bir öğretim üyesi (Sayın Prof. Dr. Keraal Ozan) ve bir yazar (Sayın îlhan Selçuk) tarafından işlenmiş. Konuya giriş biraz farklı ohnakla beraber öğretim üyesinin çözüm yolu ihtisasına ait hiçbir öıeüigi aksettinneksizin yazannkine çok benzer. Beni düşündüren ve bu yaayı yazmağa sevkeden bir öğretim üyeeinin. çözümunün kendisini ilgilendiren konuda bile. yazannldnden farkh değilse öğretim üyesinin unvanını niçin ortaya koydugudur. Pek çok konuda problemlerin aranan «ılacı» •üniversiter» yaklaşımın henuz beklenen seviyeye erisememiş ounasındadır, inanandayıpı. Kanunca büimsel niteliktekl yazılarda yer alması gereken •ünvanlar» gazete yazarîıgında kullar\idıkca bu ülkenin sorunlanjpolK tik göruşlerle çözüme yaklaştırılmağa çaiışdacak ve politik göruşlerin farklılığı derecesinde tartışılabüecek ancak bilgi ile desteklenen çözümden uzak olacaktır. Bilim adamınrn çbzümleTİ ise pohtıkanın üzerinde olmalı ve bunun içinde yeterinden fazla olan (bilhassa dış ulkelerde yayınlanabilecek kabtede) bilimsel dergilerde yer almalıdır. «Ünlversite Öğretim Üyesi Ünvant olan» yazann ya zısmı en azmdan kendisinin ve üni versitelerin bu konudaki sorumluluklan ve yapmalan gerekenleri konu edeceğini bekleyerek okudumîlaçların çok büyuk bir kısmı hekimler tarafından yazıldığına göre ilaç israfmdan ve kullanılmasındaki hatalardan nasıl kaçmılacağınuı akılcı yolunu bulmak güç olraasa gerek. «Üniversite Öğretim Üyesi ünvanlı yazar» adeta çeşitli nedenlerle (şişmaniamak. zayıflamak vs. gibi) ilaçlann kullanılmasuu doğal göruyormuş gibi yazısını sürdürüyor. Bu ilaçlan yazacak hekimlerin hastasma ve topluma vereceği zararları anlaaoıyormuş gibi blr görüntü yaratıyor. Hekimlerimizin gereksiz yere yozdığı ilaçlar (nezla için antibiotik verilmesi, C vıtamini ve diğer ; vıtira rlerin yazılması gibi) Üniver • '•'•> nrtadan kaldınlabilirse, dev şirketlertn hekimleri propaganda ile kandırmafiı guçleşeceğınden bugun için en önemli ekonomi (parasal ve sağuk yönünden) yapilmış olacaktir. Burada öğretim üyelerinin poütik yazılarda ünvanlannı kullanmamalan ve bu gibi yazılar yerine kendilerinden beklenen şekilde onlann fedakârlığına dayanan özel şartlan incelemelerinin, dertlerimizin beklenilen «llacı» olduğuna inandığımı vurgulamak isterim. Saygılanmla $. N. ÛZSOYLU Cumhuriyet Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılıkve Gazetecilik T.A.Ş. adına NADİR NADİ Cenel Yayın Müdürü Müessese Müdürü . . . „ Yazı işleri Müdürü HASANCEMAL EMİNE UŞAKLIGİL „ . OKAY GÖNENSİN , AHMET KORULSAN YALÇIN BAYER" ....ALİ ACAR YALÇIN DOĞAN HİKMET ÇETİNKAYA MEHMETMERCAN * • Yazı işleri Müdür Yardımcısı HaberMerkezi Müdürü Mizanpaj Yönetmeni • TEMSkCk£K • ANKARA : • İZMIR : • ADANA : SERVtS ŞEFLERİ Istanbul Haberleri.Selahattin GÜLER Dış Haberter : Ergun BALCI Ekonomı. Osman ULAGAY Yur't Haberleri: Barbaros GENÇAK Kültür: Aydın EMEÇ Magazin : Yalçm PEKSEN Spor: Mehmet TEZKAN Araştırma: Şahin ALPAY Düzeltme : Konur ERTOR BÜROLAR • KonurSokak No. 24/4 Yenişehir ANKARA. Tel: 1758 25175866 idare: 18 33 35 tttar ortur &tar Vrtar &tur'&tar &turartur artar Bizim zamanımızda beyim çıkar da dam aktarırdı. Şimdi Süperlit var. Halit Ziya Bulvan No: 65/3 İZMİR Tel: 25 47 09131230 Atatürk Caddesl, T.H. K Işhanı Kat 2/13 ADANA Tel: 14 55019 731 Ba«an ve Y«yan: CUMHURİYETMatbaacııiKve CazetecilıkT.A.Ş. Tötfcocağt Cad. No: iO 41, Cağaloğlu tSI A.NBUL P3£ı 246 tstanbul, îel.: 2U S üs (5 hat) O TAKVtM İMSAK GÜNEŞ 4.53 6.37 ÖĞLE İKİNDİ AKŞAM YATSI 13.09 14 EYLUL 1982 tun 16.41 19.21 20.53 tunznı suöyı ÖZEL BÂYRÂM TÜRÜ ÜRGÜ GÖREME IHUVRATALANYA ÜRGÜP (Konya Uevlana türbesi ,Side, Manavgat, Mot6r turu) 8s,K;e9giır) ZSEytulÎEkım EROL TOY Herşey Dartl Tam Pansıyon 2 6 3 0 0 T L . UPERL1T > "çağdaş çatı malzemesi' AYDIIN VE CAĞI Bütün Kitapçılarda örtar artur örtnr ortur ortur ortur ortur ortur ortur
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle