19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 2 TEMMUZ 1982 lk cildi basıldığında, Doğan Avcıoğlu'mra büyük yapıtı «Ttirklerin Tarihi»nden okurlarıma söz etmiştîm: yıllarca sürmüş güç bir çahşmanın ürünü olan bu yapıtın beşinci cildi de çıktı. Altıncı cildin Osmanlılara ayrıldığı duyuruluyor. Doğan Avcıoğlu'nu kütlanm. Bundan sonraki çalışmalan için ona başan dilerim. I Yerleşik Göçebe Savasları ve Baymdırlık Melih Cevdet ANDAY yerleşikler, bir başka deyişle uygar kentliler kendilerini Türk saymazlar, Müslüman ve belli bir kentten olduklannı söylerler. Türkmenler, Selçuklu'nun çöküşün den sonra Batı Anadolu'yu bir kez daha istilâ ederler ve elbet yakıp yıkarak. Fatih'in, Yavuz'un savaşları, Türkmen'l yok etme savaşlandır. Hayvan sürülert ardında göçebelik mi egemen olacaktt, yoksa durmuş oturmuş t a n m ticaret uygarhğı mi? Sonunda, top ve tüfek, ok ile yay yenilgiye uğratır. Beni düşündüren. lkide bir kentleri yerle bir eden bu yıkıcı savaşlar içinde, bir Anadolu baymdırüğmdan söz edilip edilemeyeceğidtr. «Haydut Mezit'i, II. Mehmet bağışlayıp, onarsm diye Sivas'a yolladı» denince Sivas'ı yıkmış olan bu adanım neyi, nasıl onaracağı eibette meraka değer. Evet, Anadolu'yu Türkleştiren bu göçebe TUrkmenlerdir diyelim; peki ama, o döneme dayalı bir Türk baymdırlığından, bir Türk kent çiliğlnden nasıl söz edebiliriz? Türkmen. ancak bey olduğunda kentin ve ticaretin koruyucusu kesiliyordu. Sultanlar, beyler ise kendilerine Türk demiyorlardı. öyle İse XI. XV. yüzyıllar arasmda Anadolu'da bir Türk uygarlığının varlığım düşünebilmek çok güçleşiyor. Güzel bir rastlantı olarak, Doğan Kuban'ın, «Türk ve îslâm Sanatı Üzerine Denemeler» adlı kitabını da okuyordum şu günlerde: kitaptakl. «Anadolu Kentlerinin Tarihsel Gelişimi Üzerine Gözlemler» bölümünü, Doğan Avcıoğlu'nun yapıtmı okurken kafamda beliren sorulara yanıt bulurum umudu ile, merak içinde okudum. Doğan Kuban. söyle başlıyor yukarda adını verdifeim bölüme: «Anadolu kent tarihi üzerindeki bilgilerimiz yok denecek kadar azdır. Özellikle Türk kentinin fiziki gelişmesi, bu gelişme İle llglll tarfhi ve toplumsal verller, şinıdiye kadar sistematik bir arastırma konusu olmamıştır. Bugiinkfı Anadnlu Türk kentinden önceki Anadolu kent leriyle olan ilişklsini de pek bilmiyornz.» Bir İstilâ sırasında kentler yakılıp yıkılabilir, yeni gelen, kendl damgasını taşıyan yeni kentler kurar: ama yaşama biçimi ve ona dayalı dünya görüşü kente karşı olan bir boydan bunu beklemek yanlış olur. Bilginler tanmcınm barışçı, göçebenin savaşçı olduğu düşüncesinde birleşiyorlar. Kentçilik tarımcılığa dayandığına, tanmcılık da banşı gereksedtğlne göre. Anadolu Türk kentini Türkmen değil. «Türk» sözcüğünü hakaret^ anlamında kullanan. «MUsIüman» ve «Şurab»lar kurmuş olmalıdır. Sürdürelim öyleyse Doğan Kuban'ı okumayı: «Onblrinci yttzyıldan sonra, bu bin yıllık kentler ülkesi, çok knvvetH gBçebe eğillmlerl olan bir toplumun eline geçlp, Türkler Anadolu'nun çehreslne kendi damgalarını vnrunca, eski kentlerin yapısal gelişme koşulları ort.ıdan sllintntş oldu.» Doğan Kuban. «Türklerin Tarihi»nden aktardıklarımla pek bağdaşmayan «Türkler» sözcüğünü kullandığına göre. biz ona uyarak, Türklerin Anadolu'da hangi kentleri bulduklannı. bunlara nasıl davrandıklarını, asıl önemlisi. onlarm vurdukları damganın nasıl bîr dam ga olduğunu sorabiliriz. O zaman şu tümce ile karşılaşıyoruz: «Türkler tarafından Anadolu'da kurulmuş büyük kentler çok değildir.» Anadolu, kent açısmdan, daha önce nasıldı? «Anadolu'nun antik kenti yedincl yü.z yıldan sonraya yaşamatnıstır. Bir çok kentin de yedinci ve sekizinci yüzyıldan snnra ortadan yok oldugu çöstprilmiştir... Daha sonraki Türk kentlerinin geHşme eğilimlerînin aniaşılması îçin. büyük ya da kiiçük Bizans kentlerinin fiziksel ve sosyal karakterinl tanımak büyük bir önem taşıraakta ise de, bugün îçin böyle bir bilgilenme olanaği kısıtlıdır.» Bu konuda yeterli bilgi kaynaklarmdan yoksun bulunsak da, göçebe külttirtine karşı olan yerleşik tarımcı uygarlıftın (Hıristiyan ya da Müslüman) kentler kurmuş olmalan hiç de akla yakın olmaz. Buraya gelindiğinde, Doğan Kuban şu bilgiyi verlyor: «Antik çagdan bu yana Anadolu kenti gittikçe küçülmüs, nihayet son zaman larda surlann içinde köye benzer bir yapı dttzenine indirgrenmlştfr.» Anadolu'daki antik kentleri her gezişimde, ikl üç bin yıl önce gerçekleştlrllmiş olan kentsel düzenin bugün bile gerislnde bulunduğumuzu düşünüp dururum. Demek o düzen bozulmaya çoktan yüz tutmuş. Bağlarsak, Anadolu'nun Türkleşmeslnl, Türkçe'nin genel geçer dil olmasmı sağlayan Türkmenler, göçebellklerinden ötürü kentçi olamazlardı; onların yerleşik düzene geçenleri ise Türkmen'e karşı oldular. Yerleşmenln çelişik bir dlnamiğldir bu durum. Bu ikili kalıtımı bugün de gözlemleme olanaçı içindeyiz. Bir yanda sanayileşmenin doğurduğu büyük kent, öte yanda her sabah yatak yorganın dolaba kaldınldığı köy. Ama nasıl bir kenttir bu büyük kent? Anadolu'da «TUrk çağmda tüm kent planlaması söz konusu obnamıştır.» Bugün de değil. Peki. nasıl bir köydür o köy? «Spengler. yatakların her çün dürülerek yükliiğe kaldırılrnası âdetine değinerek, bunu göçebe karakterin devamına hağlamıştı.» Ölüp Ölüp Dirilenler? Cumhuriyefin 23 haziran 1982 günkü sayısında manşet Kastelli'nin yurt dışına kaçışıydı. Ne var ki yine birinci sayfanın sağ alt köşesinde çift sütun üzerine şu haber veriliyordu: «Güney Sanayi'de üretim durduruldu.» «Adana (Cnmhuriyet Güney tlleri Bürosu) Ülkemizin en büyük tekstll kuruluşları arasmda yer alan Adana'daki GUney Sanayi Fabrikalan, mali sıkıntı yüzünden üretime tümüyle kapandı. Yirmi gün kadar önce yeni Güney Sanayi, eski Güney Sanayi ve bunlara "bağlı Sapteks fabrlkalarmdan toplam 3 bin işçj ücretli izine çıkarıldı. Bunun arkasından önceki gün fabrikalar tümüyle üretime kapatıldı. Dün ücretlerlni istemek üzere fabrika önünde toplanan işçüer, güç durumda kaldıklarım belirterek dediler ki: Ramazan geldi; para ödenmediğl için evimize ylyecek alamıyoruz; ne yapacağımm şaşırdık. tşçflerin dün fabrika önünde toplanması özerlne fabrikaya gelen polis ve askerlerce güvenlik önlemleri almdı.» • Olaym lçyüzünü bilenler Güney Sanayl'nln Banker Kastelli'ye 1 milyar Urayı aşkm borcu olduğunu da kuşkusuz biliyorlardı. 29 haziran 1982 günlü Güneş gazetesinin ekonoml sayfasmda şu haber yayınlandı: «Adana'da teksti! fabrikalan blrer birer kapanıyor.» «Adana Sanayi Odası Başkanı Hacı Sabancı şöyle diyor: Tekstil sektöründeki krizin nedenl 1980 kararlarıdır. O günlerde yüzde 12 Ite 15 arasında de^isen kredi faiz oranları yüzde 70'e, yüzde 90'a fırladu> Gazetenin yazdıklanna bakılırsa «Turgut ö zal kapalı bulunan MNS sentetik elyaf ve Iplik fabrikasıyla Özbucak tekstil fabrikalarmı gezerek bilgi altnış, ardında devlet yardımı gelecek bu Ikl fabrika açılacak» denmişti. Ama aslı çıkmamıştı. «Günev Sanayi krizden kendisini kurtaramamıştı. Akdeniz Tekstil Fabrîkası da SSK'ya borcunu ödeyemeyince maklnelerini dıırdurmaştu. Ardından Paktaş1 Fabrikası da 220 işçlsîne ücretsiz ve süresiz Izin vermek zorunda kalmıştı.» • Bir yandan bankerler batıyor, öte yandan fabrlkalar kapanıyor; ama ekonomik gidlş çok iyidlr; Sayın Turgut Özal «yılın adamı» seçlliyor. Ne biçim lş bu? Bu arada Güneş Gazetesi Ankara temsücisl Cüneyt Arcayürek'in yazdıSma çöre Maliye Bakanı Saym Kaya Erdem dermiş ki« Her gtin ölüp ölün diriHyomz.» Piyasada dolaşan banknot 450 milyar lira dolaymdadır. Banker Kastelll 100 milyar (kimi açıklamaya göre 110 milyar) liralık mevduat sertifikası ve tahvil pazarlamıs. Gazetelerde yayınlanan bilgilere bakılırsa bu aydan başlıyarak ödeme sürelerl dolan mevduat sertifikalarma bankaların ayda ortalama 30 milyar lira ödemesi gerekiyor. Doğru mu? Eğer bu sayılar doğruysa gldlşatın agırlığını anlamak İçin «ekonomist» olmak gereği yok. • Denebilir ki: Sen olaylara kara gözîüklerle bakıyorsun; ekonomik gidişat çok iyidlr. . IU1*V Dilerim ki öyle olsun. */••" " " Ama şlmdiye dek öyle olmadı: ekonomiye pembe gözlüklerle bakanlar yanıldılar. Ülke ekonomisi battıkça battı: batan ekonominin toplumsal bataklığında anarşi üredi, terör ttiredi: sonunda askeri yönetim zorunlu&u doğdu. Efepr devletin Maliye Bakanı «biz her gün «lüp ölüp diriliyoruz» demiş ise herkese susmak düşmez ml? ran. Ben birinci cildi okuyup durmuş, yapıtın tamamlanmasmı beklemeye koyulmuştum; bu kez gene birinci ciltten başladım okumaya, ne zaman bitiririm, bilemem. Ama okurlarıma «Türklerln Tarihi»nden arada bir sözedeceğimi sanıyo Birinci kltapta beni en çok ilgilendiren konu, yerleşik göçebe çatışması oldu. Doğan Avcıoğlu'nun. inandırıcı bilgllere dayanarak ortaya koyduğu gerçek şudur: 1071 Malazgirt Savaşı bir istilâ savaşı değildi, Bizans Imrapatoru'nun zorlaması ile patladı. Anadolu'yu istilâ edenler göcmen Türkrnen'lerdlr. Bütün göçmen boylar gibi, bunlar da hayvancıdır ve otlak ardında yürürler, ekili topraklan yok ederler. Oysa Bizans, Selçuk, Osmanlı gibi yerleşikler tarıma, ticarete dayalı bir ekonomiden yanadırlar, ba bakımdan Türkmen'i yok etmek isterler. Buna karşı Türkmen, zaman zaman Memluklere. zaman zaman da î ran'a, Akkoyunlu'lara, Karamanlı'lara dayanmak zorunda kalır. Türk nefreti, Türkmen'e karşı duyulan bu düşmanlıktan doğmadır. Gerçekte Türk adı, yalnız göçebe Türkmenler için hakaret anlammda kullanıhr. Mevlâna Celâleddin'in oğlu Velet Çelebi. Sultan Mesut'a Türkmen kınmr önerir. Can korkusundan mağaralara, ormanlara saklanan bu göçebeler için «âlem yıkıcı» nitemini kullanır ve şu öğütte bulunur: «Onlar öyle zarar vermişlerdir ki, Şa hım, sakm sen onlara acima; halkm yaşamasını istiyorsan onların tiimünü knrban et.» Bizans Selçuklu, Bayezit Timur savaşlarını bir yana bırakırsak, en yıkıcı. en sürekli savaşlar, hep yerleşiklerle göçebeler arasmda geçmiştir. Orta Asyalı Bu Kim Okur, Kim Dinler? Mehmet SALİHOĞLU il devrimi üstüne olsun, her türtü yobazlık üstüne olsun, özgürlük ve Atatürk ilkelerl üstüne olsun, son yıilarda o kadar cok yazıldı çizildi ki insan yinelemeye düşmek istemiyor. Ama yine de öz deş düşünceleri yazmak, söylemek zorunda kalıyoruz. Nedense her siyasal iktidar değişikliğl.'öitGrkce düşmanlannı yüreklendirir, ya da bulanık sud'ö, bâs lık avlama heveslne düşürür. Gelen yeni iktidarla'r; hangi tutumda olurlarsa olsunlar ana dilimizin dü'ş manı olan kimi kalem esnafı sözde bilginlerle, sahte milliyetçi yazarlar, önce dil devrimine sataşmakla ise koyülur. Atatürk ocağı Türk Dil Kurumunu en yakışıksız yöntemlerle karaiamaya ve yıkroaya çahşırlar. Bunlan, «tarihin çöplüğüne atanak» ve uzunca yaşayanlannı da ileride. kendi tutucu, gerici, karalayıcı sözlerini yüzlerine vurarak utandırmaktan başka elimizden ne gelir? D Saym Oktay Akbal arkadaşımız, bir sure önce böyle bir uyanyı Bay Banguoğlu'ya yapmıştı. Ben de 1967 68'lerde, şimdi artık oldukça yaşlanmış olan bu eski Türk Dil Kurumu Başkanı'na (!) Kendi yazılan ve demeçleriyle Ulus gazetesinden gereken yanıtı vermiştim. tlgililer. anımsayacaklardır Ama huylu huyundan vazgeçer mi? Politika ufkunda bir Dil Akademisi'nin gölgesi kımıldar kımıldamaz, bu eski politika kurdu ve Akademisyeni yatınm yapmak amacıyla eski »öz ve demeçlerinı bir kez daha sil baştan etmez de ne yapardı? Bizi asıl üzen. Attila tihan gibi, çagdas Türk şiirine olsun. Türk yazınma olsun, eleştiri, deneme. roman olarak bunca emek veren oldukça güçlü bir yazın adamının, devrime karsı olanlarla özde? yörüngelerde dolaşır görünmesidir. Değerli dilci ve deneme vazan saym Prof. Tahsin Yücel, o sağlam bilgin . bilge kisiIİKİ ile. gerçî ona gereken yanıtı verdi. (•*•). Anlayana sıvrisinek saz ama, ben de bu konuda pek atak ozanımıza. birkaç söz söylemek isterim. 1 Sayın Yücel'in söyledigi gibi. Türk dili, Fran sız diline benzetilemez. Osmanlıca. Ural Altay dillerinden olan kısa sesli Türk dili ile. Arapça pribi uzun sesli Sâmi ve Farsça gibi fonetik yapısı çok ayrı Hind Avrupa dillerinden oluşan yapay bir kanşım idi. Fransızca ise, zaten Latince'ye dayanan bir dildir. Lâtince'den kurtulmak diye bir sorunu voktur. Fransızcanın şimdi, tngilizcenin saldınsına karSi kendini korumaya çalıştıgını ise, bilmeyen yok sanınm. 2 Osmanlıca'dan Türkçe'ye geçiş. Türk toplumunun uluslaşma sürecinin, Türk'e doğru, Batı'ya doğru olan gelişiminin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkmış olup. büyük Atatürk.' bağımsız. çagda.ş bir devlet yapısı kurarken. en son ele aldığı dilde devrimi de. erisilmez sezgisiyle benfmsemiş ve onu, çağdaş Türk yazarlan ile ozanlannm ve dil biiginlerinin uyanık bekçiliğine sunmuştu. D11 Kurumu'nun kuruluşundaki amaç buydu. Ve Dil Kurumu. bütün haksız saldınlara karşın. bu ülküyu ayakta tutmasını bilmiştir. 3 Attila tlhan, yazılanyla şiirlerlnde daha cok. simdi yanılgı olarak srördüğü dilde özleşme akı mmın ürünleri olan yeni sözcükleri kullanırken, kendisini buna bir zorlayan mı olmuştur? Elbette olmamıştır. Hem biz Attila tlhan'ı zoriamalara boyun efemeyecek denli bağımsız, özgür düşünceii bir yazın eri olarak tanırdık. Bir takım görüşlerinl paylaşmasak bile! Yoksa yanılmış miyız? (*) 20 Mart 1982, Cumhuriyet Gazetesi. ir düşünürün felsefe konusunda. hele felsefenin en temel konula nndan olan bilgi felsefesi konusunda, bir yıl arayla iki özgün kitap yayınlama sı dünyanın neresinde olursa olsun önemli bir olay sayıltr, yalnız felsefecllerin değil, bütün okumuşlarm ilgisinl çekerdi. Oysa TürÎKİ YILDA İKİ ÖZGÜN KİTAP YAkiye'mizde Saym Vehbi Ha YINLAMAK, DÜNYANIN HER YEcıkadfroğlu'nun 1980'de ya RİNDE BÜYÜK BİR BAŞARTDIR BİR yınladığı Kavramlar Üstttne, oldukça özgün ve özlü DÜŞÜNÜR ADINA. «ALANYA'DAKİ bir bilgi felsefesi serimleme FENER»İMİZ^. BU BAŞARIYI GÖSsine karşm, hemen hiç 11TERMİŞTİR. gi görmedi: altı ay önce basımı biten Bilginin Doğa sı ve Kaynakları Üstüne a4, v lı kitabmın dab*' çok ilgi<*J§*r3|<|, j çekeceğini gösteren bir belirti de henüyyCk ufuktar* Bu kadar «doğurgan» davranış: kendlsinin büsSon kitabındaki kısacık belirtildiğlne (velut) bir düşünür Pran bütün amatör bir fplsefe biyografide göre Vehbi Hacıkadiroğlu sa'nm bir kıyısında, ya da ci olduğu göz önüne ahnın 1920'de Alanya'da doğmuş, Avrupa'nın bir başka köşe ca birkaç kat artıyor lnsasind& yaşayıp yazıyor ol nm hayranhğı. Düşünürü kendisini başarıh b1r mühendislik hayatından esaydı ne yapıp eder ne de müzün, amatör olduğu dümekli ettikten sonra fetsediğini öğrenmenin bir yo şüntilünce değeri daha da lunu bulurduk. Hiç değilse artan, bir başka özelliğl de fe'ye merak salmış. Önce akademik felsefecilerimizin Felsefenin temel sorunları Bertrand Russell'dan Felse bazıları bulurdu. tki yılda nı, Aristoteles. Lelbniz ve fe Sorunlannı ve Dış DUniki özgtin kjtap yayınlamak Kant gibi felsefecllerin in ya Üzerine Bilgimiz başlıkdünyanın her yerinde bti celedikleri ana sorunları, lı kitabını Ingilizce'den dlyük bir başandır bir düşü ele alması. Meslekten fel limize çevirmiş, adı geçen kitapların her Iklsi de Rus nür adına: bırakınız Tür sefecllerlmizln hemen hepsell'ln gerçekten felsefe yap kiye'yi, kitap ve makale ya sinin resim felsefesl, insan ymlamanın akademtk başa felsefesi, yaşam felsefesl tığı en önemlt yapıtları arının en önemli ölçö*;ü sa gibi günün kolaya kaçan rasında yer alır daha son yıldı&ı ülkelerde btle. eeillmine uygun aksesuar ra da, anlaşılan anılan 1kincl kitapla blrindsi araFelsefeden ekmek yiyen türünden sorunlara eğildik smda, ilkl lehlne, önemli hocalarımızm doktora ve lerl bir zamanda Hacıkadir bir fark gördüğünden. Rus doçentlik çalışmalannı mum oğlu'nun felsefenin onlarsell'in Ilk devresinde benim lu kağıtla çoğalttıklan bir sız olunamaz temel sorunsediğl kavram gerçekçilizamanda Savın Hacıkadlr lanna dönmesi yurdumuz ğlnl savunan ve iklncl kloğlu'nun ceblnden binler da yeni filizlenmeye baş tapta ele alınan deneysel ce lira ödeyip İki kitap bas ladığı anlaşılan «hlkmet» bilgi ile ilgill sorunlara kav tırması başlı başına aaygı sevgisi adına umut vericl ram gerçekçlliğinin temel çeken, hayranhk çeken bir bir işaret. BI Alanya'da Bir Fener ilkelerine bağlı kalınarak daha başarılı çözümler önerllebileceğini öne süren özgtin bir kitap yazmış: Kavramlar Üstüne. Bir yandan bunlan bastırmaya uğraşırken bir yan dan da, hayranlık uyandıran bir özeleştiri örneği ve rerek, birinci kitabmda yeterince açıklayamadığı kanısma vardığı tümevarım (endüksyon) ile tümdengelim (dedüksyon) arasmdaki bağmtı ile ilgili görüşlerini derinleştirdiği ve açıkladığı Biiginin Dogası ve Kaynakları Üzerine adlı kitabını hazırlamış. öyle yegun çalışrat^>W, kitaplan «l^ikiai 1980'âe.^öbür lklsl 1981'de basılmış. Hacıkadiroğlu'nun kitaplarınm içerlğini ele almanın yeri değil böyle bir ta nıtma yazısı: şayet felsefe yazılan yayınlayan meslekten felsefe dergilerimiz sinema filmi eleştirllerinden baş alıp da bilgi felsefesi gibi konulara yer vere bilirlerse bunu onların sütunlarında yapmak isterlm. Günlük basm okuyucusunu ilgilendireceğinl umduğum husus artık yurdumuz da. şiir ve resim gibi alanlarm yanında temel felsefe konularmda da düşünüp yazan. yoğun verlm üreten, hatta bu konuda bazı akademlsyenlerimize taş çıkar tan. düşünürlerin bulunma sı. Bence bu yalnız felsefe cilerimizl değil, çağdaş kül türü benimsemeye başlamamızın bellrtilerinden sevlnecek, herkesi ilgilendire cek bir muştudur. (Cumhuriyet (5oyı.oncE) 2 TEMMUZ 1932 1932 GÜZELLİK KRALİÇESİ BUGÜN SEÇİLİYOR cak hanım 1932 Türkiye Güzellik kraliçesi ün vaniyle 13 temmuzda Brüksel şehrinde bulun mak üzere şehrimizden hareket edecefc kendi, . , .. s m e akrabamndan bir ^ y v e y a hanım refakat edecektir. İSTANBUL 2. ESAS NO : DAVACI : DAVALILAR: tLAN ASLtTE HÜKUK HAKtMLtĞtNDEN 982/48 Emin Canpolat 1 Hüseyin Şivga: Kuruçeşme caddesinde oto lastikçisi BAYRAMPAŞA 2 Hasan Aslan: Erdinç Sanayi Sitesi A. Blok No: 79 TOPKAPI DAVA : Alacak Davacı Emin Canpolat tarafından tlavalılar Ali Erdoğan, Hüseyin Şivga ve Hasan Aslan aleyhlerine açılan alacak davasmda: Davalı Hüseyin Şivga ile Hasan Aslan'ın adrpsleri meçhul olduğundan dava dilekçesi ve du ruşma gününün Uanen tebliğine karar verilmiştir. Bu ilanın neşlr tarihinden 20 gün sonra baş lamak üzere dava dilekçesine 10 gün İçinde cevap vermeniz gerektiğl. 7.10.1982 günü saat 10 00 da mahkemede hazır bulunmamz veya bir vekil göndermeniz, aksi halde gıyab karannın da 11anen yapılacağı tebliğ olunur. (B. 7093) SÜMERBANK ALIM VE SATIM MÜESSESESİNDEN BAHÇEKAPIİSTANBUL SATIS İLANÎ 1 Malatya Fabrikanuz imalatı olup Bakırköv anbannda bulunan takriben 190 000 metre panıuklu perdelik ve döşemelik kapalı zarfla teklif almmak suretiyle satılacaktır. 2 Teklifler en geç 9 temmuz 1982 günü saat 17.00* ye kadar tstanbul Bahçekapı Sümerhan'dakl Müessesemiz Haberleşme Servisine ulaştınlmıg olacak, postadaki gecikmeler kabul edilmeyecektir. 3 Satışa ait, sart.name Bahçekapı . Sümerhan daki Müessesemiz Pamuklu Şubesi veya Beşıktaş Yah Mektep Sokaktaki Sümerbank tstanbul Bölge Müdürlflgü'nden temin edilebilir. 4 Müessesemiz 2490 sayılı kanuna tabi olmadığından satışı yapıp yapmamakta veva diledigine yapmakta serbesttir. (Basm: 1T731) Güzellik müsabakamız bugün idarehanemizde yapılacaktır. Kaç gündür ilan ettiğimiz üzere mösabaka hakem leriyle. müsabakaya gi recek hanım kızlan bugün saat dörtte idare hanemizde bekliyoruz. Birindligi kazana ] Günün Sinek, sıvrisinek ve bilcümle haşaratı sü ratle ve kati surette öldürmek için en emin vasıta, bütün dünyaca tanınmış olan Flit'tır. San renk ve siyah çizgili teneke üzerindeki asker resmine dikkat ediniz. Şayet mühürlü teneke üzerinde bu resim mevcut değilse aldığınız mal Flıt değıldir. FLÎT Cumhuriyet Sahlbi: Cumhuriyet Matbaacılıkve GazetecilikT.A.Ş. adına , NADİR NADİ Ctncl Yaym Müdürü:. Müessese Müdürü: HASAN CEMAL EMİNE UŞAKLIGİL tLAN BAKIRKÖY 2. ASLtYE HUKUK HAKtMLtĞtNDEN Dosya No: 1981/412 Davacı Ahmet Kusutoğlu vekill tarafından davalılar Celal Sürmeli, Ibrahim Kırımlı ve Yusuf Değermenci aleyhlerine ikame edilen tapu iptall da vasında: Davalılardan Ibrahim Kmmlı'ya mahkeme de hazır bulunması için 7.6.1982 günü saat 11.30 içtn ilanen tebliğat yapıldığı halde mahkemeye gelmediğinden hakkında gıyap karannın Uanen tebliftlne karar verilmiştir. Bu itibarla uavalı tbrahlm Kırımlı'nın duruşmanın bırakıldığı 16.7 1982 güntt saat 10 30 da mahkemeye gelmesi veya kendisini bir vekille tem sil ettirmesl, aksi halde duruşmanın gıyabında yürütüleceğl tebliğ yerine kaim olmak üzere llan olunur. 11.6.1982 (Basın: 70r0) 23 KALEM RULMAN SATINALINACAKTIR Şartnamesi bedelsiz olarak aşağıdaki adreslerden almabilir. 1 tSKENDERUN"da Müessesemiz Tedarik tkmal Müdüriüftü. 2 İSTANBUL'da Sirkeci Yali Köşkü Cad. Yalı Köşkü Han Kat: 45'deki Mümessilliğimiz. 3 ANKARA'da Küçükesat Büklüm Sok. No: 22'deki Genel Müdürlügümüz. ÎSTEKLÎ'lerin sartnamemi/ ps^slanna göre hazırlayacaklan 82'"6498 No'lu ddsyayla ilgilidfr meşruhatlı kapalı teklif mektuplarınt. geçici teminatlanyla birlikte en gec 20 71982 günü saat 14.30'a kadar Müessesemiz Haberleşme ve Arşiv Müdürlüğü'nde bulundurmalan ilân olunur. (Basm: 17912) Y»zı Ijleri Müdürü: , OKAY GÜNENSİN B«s*n vt Yayan .'Cumhuriyet Malbaacılık ve Gazetecilik T. A.Ş. Post» Kutusu: 246 IStanbul Tel: 20 97 03 (5 hal) BÜROLAR. t ANKARA: Konur Sokak no. 24/4 Yenişehir Tel: 17 58 25 17 58 66 İdare: 18 333S • İZMİA: . Halit Zlya Bulvarı No: 6S/3 Tel: 2547 0913 12 30 • A D A N A : Atatürk Caddesi, Türk Hava Kurumu Işhanı Kat 2/3 ACELE SATILIK BÜRO Ankara Kızılay Baymdır Sokak'ta, ana caddeye 50 metre uzakîıkta, büro olmaga çok elverişli, yeni, 90 metrekarelik, asansörlü, kaloriferli 1. kattaki daire ihtiyaçtan acele satılıktır. îstanbul (Saat 2Ö'den sonra): 73 94 67 Tel:1455019731 TAKVtM İMSAK 3.07 GUNE5 5.3U ÖĞLE İKİNDİ Z Temmuz 1982 AKŞAM YATSI 13.17 17.18 20.45 23.47
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle