Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet 8 1 MAYIS 1982 Reagan'ın başkan olacağını ilk tanışmamda anladım 1Ronald Reagan ba^kaahk seçımlerml kazanıp, Beyaz Saray'a yerleştikten sonra değiştırdiğl diplomatlardan bıri da Ankara'dakı Buyükelçi olmuştu Başkan Carter'in atadığı ve görevmde bır yıh henüz doldurmuş olan hberal eğilimli James Spain'in merke ze ahnacağı daha ilk günler de bellı olmuştu Bu kez merak konusu olan, Başkan Reagan'ın Spain'in yerine Ankara'ya kımi gondereceği idi... Sonunda bcklenen açıklama geldı Başkan Reagan. Ankara'ya Buyukelçî olarak Robert Strauzs Hupe"yl gondermekteydi Strauzs Hupe ıçin onay istemi önceden Ankara'ya iletilmiş ve Türk hukumeti memnunluk la karşıladığı bu isım içm onayın! zaman geçırmeksizm Washmgton'a bildirmişti Beyaz Saray'ın açıklaması hem surpriz etkisi yaratmış, hem de yaratmaTnıştı dıyebîlınz Nedenlenne gfilince . Başknn muttefık Turkıve'vo kendı uslubuna vakışır bir Buyuk elçi gondermekteydi Bır kere, yaş grubu açımndan uyum vardı Başkan 71 vaşmdaydı Büyükelçi ise Baş kanın a&abeyi savılırdı a vaş buyuktu Strauzs Hupe. muhafazakâr eğihmlerin de de Reagan'dan gen sayıl mazdı Ikısi de soğuk <;ava<; donemînin getirdiğı bakii açılannı osfümsemis. bu gorüslere sonradan da sadık kalmış kışilerdi. Ayrıca Stra uzs Hupe, akademisyenliği yanında diplomat olarak da uhıslararasi alanda une sahip bir şahsiyettî Robert Strauzs Hup© adı, Ankara'da dış polıtıkayla ilgilenenler asısından salt diplomasi alanmdakı ününden değıl, ama bir başka olaydan dolayı da yabancı degıldi Belleklerini bıraz zorlayanlar için 12 Eylul ha rekatından hemen iki gün ABDnin Ankara B.Eidsi anlatıyor Sedat ERGİN ı 12 Eylül harekahndan hemen ild gün sonra Ankara'ya ge^P bir dizi görüşmede bulunan ABD'li profesörün Strauzs Hupe'den başkasi nlmadığını hatırlamak güç olmadı. Aslmda Başkan Ronald Reagan'ın atamasının şaşırtıcı olmamasmm bir nedenî bu ziyarette yatar. I Strauzs Hupe'ye büyükelçi olarak Ankara'ya atanmasının öyküsünü sorduğumuzda «bu bir hükümet isidir» diyerek aynntısına girmek istemedt. düşflnmüştum. Başkanlıgın üstesinden gelebilecek nıükemmel bir Amerikalıydı. Bu izlenimimde doğru çıktığımı şimdl size büyük mem nuniyet Içinde ifade ediyorum.» ANKARA'YA ATANMA Strauzs Hupe'ye Buyukelçi olarak Ankara'ya atanmasmın öyküsünü sorduğumuzda. «Bu bir hükümet işi dir» diyerek aynntısma girmek istemcJı. «Sorunuza ya nrt verirken bugün bnrad» Büyükelçi olarak btılm»mam yeterli olsa gerek. Her halde bazı özelliklerim vardır ki Büyükelçi olarak düşünüldüm. Seçimimde b a a filçütler esas ahnmış olsa gprek. Bunlan yertae getirdi^im anlaşılıyor. Geçen mart ayında birzat kendls! beni aravarak niyetlni açtL Çok sevindim. Ülkenîze ve halkmıza her zaman büyük "«empati duvmuştum. Daha fazlfi yakından tanimak i«tl vordnm. özplükle NATO'da ki görevimden sonra bağlan tımızın çok önemli oldugun dan en ufak bir şüphem yoktu Ayrıra ikill alanda da IşbirlijHmizi güclendirec* ğimizp inanıyordum.» Başkan Reagan Ankara'dakı görevmızde Rizden ne bPkliyordu'' îşimi iyi yapmamı.^ FKONOMİDE ACI ÎLAÇLAR Peki, kendısi Başkan Reasran'dan ne beklemekteydı' Strauzs Hupe. bu nok tada daha çok ekonomik alandaki beklpntilere ağırhk venyor »Reagan'm Izledi&i ekono mik programın başanlı o!a cağına inanıyorum. Ahnan 6nlemlfiHn birer an ilaç oldu £unu ben de kabul ediyorum. Ancak yıllardır M*nen i«srafcı politikalardan sonra bu kaçınılmaz olmug tu. Para basmak kolay bir iştir. Ancak enflasvonu kont rol altına almak istediğiniz de işJer değişir Sıkı para poTitikasıniTi ve faiziprhı nİTi hastada ı bpllrtîipr acı ola b'lir. Ancak bunîar geçîddir. hasta lonunda sağliğma kavuşacaktır » Sıkı para politıka^mm hastada varattı&r an Ptkiler den sn7 pttıniz1' frlenen dı$ poiıfık^nm varattıgı benzer bplırtıler hakkında ne duşünuvorsunuz' Dı«? politikadaki belirtilpri bilmiyorum Ben ekonomiden bah'îPdiyorum şiv di YARIN. fnsanlar keyfl tutuklamalara ugramamalı. KÎŞÎLîGtNDEN ÇOK ETKttENMÎŞ Htıpe'ye göre Reagan ba^ fcanlığm ttstestnden ıçeleMlecek mfiknnınrl blr Amerikalıydı. «Reagan*ın JdşiHjrinden ve yenJ düşüncelere açık oluşundan çnk etkflenmişthn Mükemmel blr Amerikalıydı» dlyor. sonra Ankara'ya gelip bir dızi göruşmede bulunan ABD'li profesörün Strauzs Hupe'den başkası olmadı£ını hatırlamak gvıç olmadı Aslmda Reagan'ın ntamasınm şaşırtıa olmamasının bır nedeni de bu ziyarette vatar. Çunkü bugun başkanhk makammda oturan Bonald Reagan ile Turkive'deki vonetim arasmda ilişkiyi ilk olarak tesıs eden kı şı yine Strauzs Hupe'ydı. 12 KYLÜL'DE ANKARA'DA ABD'deki başkanlık secim lerıne az bir sure kalmıştı. Strau7«; Hupe Beşkan RPagan adına Avrupa ve Orta Dogu'da kuhs vapmaktaydı 12 Eylul harrkatı olduğunda Kahıre'deydı Soluğu hpmen Ankara'da aldı StraU7S Hupe, Ankara'da dorm mm Dışışlen Genel Sekrete» ri olan Buyukelçî llter Turk men ve Bakanlığm sıyasi ko nulara bakan bazı Genel Mudurlen ıle göruştü Donuşunde de Başkan sdavı Reagan a Ankara'da edındığı i7İenımlerı aktardı Strauzs Hupe. kendısıyle yaptığımız soyleşıde de bu zıyaretını şoyle anlatti' «Seçimden önce Reagan'a yardımcı olan Danışma Ko mitesi'nte üyesiydim. Kendisi benden Avrupa'ya gide rek bazı dış politika konularını gözden geçirmeml tstedi. Bu seyahatimde gittiğim Avrupa ulkelerinde gft rüştügum Avrupa'nm önde gelen isimlerine Reagan'ın ilgi alanlan iizerinde biİRİ verdim. İşte beni Ankara'ya getiren neden de buydu.» Strauzs Hupe'nm Reagan'ın ozel damşmanı oldu ğundan söz açınca, bu ikıli nln ilişkısme de kısaca değinmek gerekiyor. Bu ıki ahbabın tanışmaları 1971 yı hna kadar iner. O zamanlar Reagan Calıfornıa Valısıdır Strau7s Hupe, tanışma lannı şoyle anlatıyor «Ken disine Uk kez 1970lerin başında rasladım. Kişiliğinden ve yeni düşüncelere açık oluşundan çok etkilenmiştim. flk rastlaşmamızda ken disinin günün birinde çok iyi bir başkan olabileceğini Deveye Bioen... ÖRT beş yaşlannda olmalıydım; ablamla blr gün Muharrem amcamlara bayramlaşmaya gıttık. Amcam yoktu evde, yengem vardı. Elinl öptük. Ayrılırken, bıze mınicik bır kelek verdı. Ke!ek, kavunun ufağı, turfondası... Büyük olduğu icln aDlam oldı. Keleğe «Dlvlek» de diyorduk. Ayrıldık. Gözum, ovucu lcında tuttuğu dtvlekteydi. ı Ver şunu ben taşıyayım! dedlm. 1 Olmazl dedl, yengem bana vermedl... Gözüm divlekto, evimlze donüyoruz. Ablam, IVf avu= fcunda tuttuğu divleğl, kapmayayım dlye goğsüne d» lylc» bostırmış. gotürüyor! Eve yakloşırken onamı gördük. Bağırmaya başladımî Âna, kızın divlek coldı. Ablom, bu Iftlra karsısında kıpkırmızı: dlvloğ! de Oöğsüne bnstırdıkco böstırıyor. Eve lyl'co yaklaştık. Anam. sesslz beklıyor. İkl ell de arkasmda mı ne? Vina heyecanla: Ana ktzın divlek caldıl Vallahl blllcıhl oaldıt Ablam: ' Calmodım, dedl. yengern verdll Anamın bakışından nlyetlnln pek lyl olmodığını seztalemlş olmaiıyım kl durdum; o ellyle orkostna »okladiğı ta$ı fırlattı. Blr şey olmadı eğillp kactım... Anom adylenlyordu: Ns bağırıyorsun? Mohalleye rezll ml «deeefcslnlz bfel? Toblî, kelekten de bana blr şey verllmedl. Anamın cocuk yaşta verdığl ders belleğlmden cıkmadı. Ondan sonra, he kardeşleriml, ne de klmseyl koğalamodım. Koğculuk, halk dilinde. blrl hakkında bir başkasma kötü bir şey söylemek, demek. Sözcük, TDK'nun yayıtnlaciığı ömer Asım Aksoy'un «Derleme Sözlüğü»"nde de gecer, şoyle: «Blrl hakkında dedikodu yapmak. söz gotlrip götürmek, orkodan cakiştlrmek» biçlmlnde. (Derleme Sözlüğü. CHt 8, Sayfa: 2901). Gazetecl, yazar koğcu değlldir Olmomalıdrr. Oy» sa, neler göruyoruz? Kendl kusurlannı. gecmlşte «ttlk" lerlni unuturlar da, şlmdl karşıtlarını koğlarlar. Erzurum dolaytarında söytenlr guzel blr sdz vafdır, Erztırum'lular lyi bilir. Şöyle: Ermenlnln ust.asr. müslömanın hacına s6v»rl Ne yapsalar, etseler yaptıklon blllnmez ml? Blr halk sözö doha, o da Orta Anadolu'don, Ermenek d<w laylarından: Deveye binen calı arkosına •aklanomazt D Ânkara'daki vönetim ile Beyaz Saray arasındaki o kurmustu 19 Y4ŞINDA StrauzsHupe yakın arkadaşı olan Reaffan d»n tara 8 yaş büviik, 7S vaşınria. İkisi de soğuk savaş dbnemlaip getirdiği bakış açılannı özumsemlş. 6El fenerlni yaktnn. Haritayı açtı, yolu ineetedi. Az öteden ikiye aynlıvor. «Tatnam» dedi, «Bijs soldan ırf deceglz» 34 küometre gittık, gitmedik yol yine ikıye aynldı. Anlaşüır bir lşaret yoktu «Böyle gldeceğlz her. halde» dedi, sağa saptı. Bir köyün içinden geçtik. Yol bo zulmaya başladı. «Yalra biz knv yoluna mı rlrdik acaba?» diye söyîendi. Bana da öyie geliyordu. Dönüş yapabllecegi plverişli bir yer yok ttı, llerledi. «Vay »nasını» dedl, «Ulan toprak yola çiktık». Çevremiz karlıydı. Köy evleri azaldı. Sağunızda bahçe çitleri, saman, gübre ahırJar™ Arkadan bir araba geliyordu Baba işaret verip durdu. Yol dikleşiyordu. Kolega, dedi yolu gosterip, şitrasse ha? Problem nema?.. Dobre. dedi Yugoslav, 7 Mlometera yok probllam. Cıkmaya başladık. Yol çu TlKciLflRIMIZ Avrupa YnUarmda UmurBUGAY "Domuz sesleriyle uyandık "Ârkamızdan bir polis arabası geliyordu. Kestik yolunu. Hep onlar durduracak değil ya?,, Mazot hesabı yaptı. Deponun dibindeki jiklet ise yaramıs. Halrnaçja aayız Ysğ gıtaı yolumuz Tabelalar ıkı adımds bır okla Şıbenık sosfpn vor «Akşam neredeydlniz be AJlahsıılar"'» Cavımızı ıç mışız, takamptremı/ elh bılp gostprmıvor. Pu? bır «ahıl vo'unda ıçt rahat gazlıyor Baba Kan buzu atlattık Güipş sabahm erkpn saatip rınde bır parladı, gittı Bulut'ar Indi vıne. Yavaştan yagmur başladı Pılerekler çalışıyor C^ınlerdPn cuma Ögleden «nce. gırdık Şıbenık dpnen kente. Baba bu gün limonu boşaltıp yola çıkmak istıyor. Midemde kötü bir yanma başladı. Arkasmdan titrpme. Tamam, biz de kaptak şifayı. Yağmur bardaktan boşamrcasına yagıyor. Kpntin girişinde arabayı bir kenara çekip durduk. Pencereyi açtım. Yagmur içeriye giriyor. Bız yine de döne döne kentm içinde kaybolmayı başardık. Ârkamızdan bir polıs arabası geliyordu. Kestik yolunu. Hep onlar bizi durduracak değil ya? Şıbınka'nm kapısını asker glysıll, kunl yıldızlı biri açtı. Öğle olmuştu. Baba kırk yılda bır de olsa muavin bulmamn tadım çıkanyor. Beni koşturdu. Belgeleri Pabnka Müdürüne verdim. Telefon edip birini çagırdı. Türldye'den lünon geldi. Arabaya bindik kantara gttük. Baba biliyor bu yollan. Daraşıyla birlikte tarttılar kaaıyonumuzu. Çıktık, boşalacağı yere, geri yaparak yanaştık Baba kapakları açtı. «Bu \ş bu kadar» dedi, «Ben biraz vatıyorum. Boşalmca uyandınrsın». Tara yatıyordu, işçilerden blrl koşturarak geldi. Ellennl ovuşturuyor, «Msldna, makln» stop!» diye sogutucuyu gösteriyor. Baba birden fırladı, «Haaa, termo klnRİ unnttnk be» dedi. Taşıyıcılar içerlde donmuş. Soğutucuyu kapatro yine yattı. Midem yanmaya devam ediyor. Aspirin de almıstım iyice bomldu tki saat sürdü limon sandıklannm taşınması. Baba' yı uyandırdım. Yenıden kantera girdık Boş olarak tar Hlriık Fvrsklanmı?ı jm^al.ıvıp geri vprdıier «Afiderzevn koleeo» derlik. çıktık oradan Ttlüh. derti Baha y)tw la^tlk mdi Cıvı doluydu fab nkanjn bahçesı, nıanevra vaparken deldık, iştfl Tren lstasyonu ÜP otobüs durağı arasmda tpmı? hir ver bulduk Yağmur geçtı ama yprler ıslak Saat 16 olmıış YıiTiımp bskm «Sen «trivor«iUn be kardpslm» de dı Baba. «Bi çnrba vapalım da içJn ısınsın» Ocağı 'aktak. Otobüs bekleyen, trenden inen yolcular merakla bize bakıyor. Bulaşıklan yıkarken kadınlar dikkatle ızlıyorlar. Eaba, «Şu çok pi lüyor aroa boruma (töre dpSİ1» dedi, «Benim de şan^ıma hep ozunlar cikar» Kansı da ondan uzunmus. Çabucak değıştırdi bu kez lastlgi. Yedek lastik kalmamışn. Akşam gimeşi olanca kı?ıl lığıyla denıztn Ustüne uzandı. Tepelere çıkıyoruz Arabamız boş, fazla sallıyor. tş bıtti, Baba rahat. Mazot hesabı yaptı. Deponun dıbmdeki jıklet çok ışe yaramış. îkı yarımadavı bırbırine bağlayan büyük blr köprünün Ustündeyız Karşıdan gelen arabalar selektörlenni yakıyor. Baba da vakmava çalıştı, «Hav anasmı sattı£ım» dedi. «Kısalar yanmiyor lyi mi?» Kbprünün üsttinde park yeri bulduk. Baba gözlüklerıni taktı. Seyyar lambasuu hazırladı, el fenermi ben adım. mdık. Sis lambalannı kısa, uzunlan hem kısa, hem orta olacak btçimde avarladı Yaktı, söndürdıi «Baba bu işin profösürüdür be» dıye ellprini ovuşturdu Blrden akhna geldl «Seni üşiittük he ŞimdJ yakarım kaloriferl. Yat sen badi. terle bira7.. lyl (telir. Yaha nasıl unuttnk seni?» Oturdugum yerde uyumuşum Günlerden cumartesi. tkimis de uvkumuzu almışız. Blr dag yolunda tırmanıyoruz. Yugoslawa*nın unlü bir kavak merkeziymiş bıırası Zirveye doğru sıs gbrülüyor. İşte, dedi Baba parma Danışma Mecllsl, corşamba gunku toplantısında şohlondı. Akşam saat 21 00'e dek süren heyecanlı ve göröltOlü toplantıria, toprak ve larım reform ttsarısını buyuk oloüde değıştlren Yeğenağa Komisyonu'nun göruşünD benimsemedi Turgut Yeğenağa güo durumlara duştü. Danışma Meclisinde sağduyu baskın cıktı. Yurdun yeraltı zengınlıklerf, madenler ne olacakti? Bir gun önceki karma komlsyon toplantısını Izleyenler, koromsarlığa düştuler Buroda, Turgut Yeğenağa, Mehmet Pomak Aydemır Aşkın 1178'lerde devietc© Işletllmslerine koror verılen modenlerin, eskt sahlplerlne fleri verı'mes/ gorüşunu, O2el sektoru oslontar gtnl sovunuyorlordı' InonılTiosı olonaksız konuşmalar oldu komlsyondfl... Komısyon üyesi olmadığı halde. toplantıya Vatılan Eşref Akıncı üzgundü yapılan konuşmalardon: Efendrm, borları nasıl geri verırsmlz? dedl. Paşa'nın baraks, tınyıt konusunda hazfrlıklı olduğu aniaşılıyordu.. Bakın, demırln durumunu bllTii/orum... dedl. Enem ve Tabıi Koynaklar Bakanı Fahır ilkel, höfcfc met tcsarısını savuruyordu MOsteşar konuşmuyor, susuyordu .. Boroks Turkiye'de, Etıbank'm elıne gecmeden onca dort aılenin elındeydl. Boraks işletmecilerl, Avrupa'daki baz* fırmaiara haber solmışlar. tBız madenlerl gerl olocoğız. o zoman sıze daha ucuza vereceğlz. Stz, Etlbank'ın sattıklarını almayın!» mı demışlerdı'? Neler oluyorrlu' Ffertdım madpnler, 1978'lerde devlet elıne gecmîşmış de bunun şımdı tersyüz edılmesl gsreklrmlş. Monf'k bu1 Nczlı Horım ın «Madenler* yazıçını gönler onoe nedpn yazdığı. cjazetesınde neden acık oturumlar duzenlettiâı çımdı rlaho lyi onloşılıyordu... 1979'do madenlar devlet elıne gecerken, 6zel glrlslmcıier herseyı yıkıp cloköp vermişlerdl. «Bor'da seklı milyon ton rezerv vor» denmîştl. Etıbank, özel araştırma vaptırdı 2?0 milyon ton rezerv olduğu ortorya cıktı1 Inoıl îlsr yıilar once boraks madenlerınl kovalarda bırakıp oıfmlşler. «Burada artık rezerv kalmodı» demlslerdl. Etıbonk G»nel Müdürü. Komlsyonda • Doha araştırmayı surduruyorı/z. bunu Iklye Vatlayahılırız1 riedi Sekiz milyon nerde 220 milyon nerde? Toporının tömü goruşüldu daha maddelerl de görüjulsun oşağıya Danışma Meclısi Geneı Kurulu'no Insln. Şlmdl herkes onu beklıyor .. ı Yugoslav ekmeği tepsi büyüklüğünde, kepekli, siyah. Her dilinü pabuç kadar. Bir de koyu demlemişiz ki çayı. Sigaralan yaktık, ceplerimize üç, bes kağıt peçete koyduk, yo kuş aşağı indik. Az sonra kendimize uygun manzaralı birer çalı dibi bulduk. kurlarla dolu, kayjtan. Yanımız uçurum. Sağımızda ne var, görmüyoruz. Sıs çöktü. Baba, «Yahu hlz dafc tırmsnıyoruz arkadaş» dedi, «Hem de ılrveye tırmamyornı» Boşlukta uçuyor gıbıyız. Hızımız on kilometreyi geçmiyor. Arabanın kıçı sürekll ar kaya çekiyor. Bu, bir kayarsak gıttik demek. Allahım sen beni tıtandtrma, dıye söylenmeye başladı Baba, ben sana ne yaptım? Hey Allahım, bu da mı gelecektı başıma? Sis içuıde uçuyonus. Ulan bu yedi kilometr» ne bitmez şeymış? Sigarayı, suyu unuttuk. Bogazımız dUgüinlenmiş, gösJerimiz ilerde. Bır «aattan fazla aynı çerit Ustonde tırmaıuyorua. Belli degil nereye gittığimiz. Karlı yolun üstunde araba lastUderinin teleri görulüyor bazen. Traktör, taksi olabıiir ama kesmlikle buralardan Reçen ilk TTB bizia. Bir far yandı. Gelip, geçö ftnümüzden. Kara yoluna çikük. Sola septık. Bir dağm tepelenndeydik. Seıvnçle çığlı&ı bastık. Doğru yoldayız. Oittlğimiz yönda Şiplit razıyor. «Blr slçara yak şlmdi» dedi Baba. Yorgundtı ama neşesi gelmıştı. Çok korktum. Altuna ettlm. ne yalan sdyleyeyim. Araba kayıyordu. Bır şey olsaydı, aç kapıyı atla diyecektım sana. Dagı hızla indik. Küçük bir kbytln içinde durdulc Karla kaplı buralar. Indim, mutfak dolabım açtım. Karanlıkta ne bulduysam aldım. Turşu, pastırma, peynır. Sıcak vemeic, sıcak yatak, kadm... Kalktık, yine b.r dağı tırmandık.. îyice uy ku bastı. O başka bır şey soyluyor, ben başka. Bu limonu yıyen ekçir be.. Ecraneye gitmis dtln ha?. îkimız de saçmaladığutuzı anlayıp birbirlmize baktık. Uyuyoruz yahu, dedi Baba, ne dedim ben? Böyle gidemeyiz. Dağı indik Kuçük blr kasabaya girdik TIR parkı bulduk kendimize. Atladık çışlenmizi vaptık usun, uzım. Çabucak gıyinıp, ranzalarımıza uzandık. Soguktu. Bsba uyuyamıyor. «Çok geçtl benim başımdan hövle çwy. ler» ded', «Bi keresinde, Kü veyt'e friderken çöldn fnrtınaya tutııldum. Yolumn kaybettim. Kararlama gidiyorum. Ulan dedim fırtına dinene kadar durayım barl. Cam, çerçeve kapalı nyumn«nm oracıkta. Vynmak değil ya işte Bir de eÖTÜmü açtım ki arkadaş az ötemde blr köy. Yer altı köyü. Az daha pltscm nstlerine çıkıyormuşom». Uyku tulumuma iyioe sanlmava çalışıyorum. Tliyleri uçuşuyor yine. Ismamadık. Baba anlatıyor Bır kere de anam Romanya'da bır tünelın ağzında kaldım, iyi mı? llerlıyernivorum, tünelın tavanı alçak. Geri yapamıyorum, yokuş başlıyor. Arabam yuklü. Donemivorum, solum uçurum. Tuna Nehri.. Uyuyup kalmışım orada. Bir Allahın kulu da geçmedı. Sabah kalktım, yamaçtaki küçük çahlan kıra, kıra küçük bir pist açtım kendime. Yavaş, yavaş başladım bir Ueri, bir geri . Domuz sesleriyle açhk frözlerimizi. Yanımızda dtıran kafesli bir arabanın için de tepişıp bagınşıyor yumurraklar. «Azmış namnmnz lar sabah, »ahah» dedi Baba, «Hlç sevmem şunlan. Hem pls, hem sevimslz». jhnın ucuyla gostererek, blz geçen geoe burada kaybettik yolumuzu Doğru sbylüyordu Geçtiğimlz yçja ı, bakıp, gulmeve başladık. Giındü?! gözüyle bnkmca RfilünmpvecPk gibi dpğıl Otellsn geçtik Sıs bitti, kar başladı Yava^ yavaş Inivoruz dagi «Gelirken kesHrmeden peldik» dedlm, «Hiç dolanmadık hnralan» Baba eflldil, «Kesrtirmeden de çidprdik» dpdi, «40 Um vfikle övlpı bir kavarriık M, kemiklprimlzi hile \m\amsrlardı valla. Sen farkında ut* eilsln kalkıp kalkıp ça7 çikardim korkumdan.» Rolumuzdan bıivfik Wr çağiaysji akıvor. Güneş çıktı bulutlann arasından Haitalığı atlattık Baba taksi el bi kullanıvor kora TIR'ı şimdi. Bir park biılduk, çek tik arabavı Cav vaptık Kansınm vaptıgı avva kayısı rpçellprini ç'karrlı YUBOSISV ekmeği tepsi büvıiklUğunde, kepekli, sivah. Her dilimJ pabuç kadar Bir de koyu demlemişiz ki çayı. Sigaralan yaktık, ceplprimize Uç, beş kâğıt peçete koyduk, yokuş aşağt indik. Az sonra kendimize uvgun manzaralı birer çalı dibi bulmuştuk. Açık, eüneşli bir havada Maribor*a dek geldife. Avusturya'ya geçeoeğız. Bttyük Benzinlık dedikleri bir motel'in önünde durdtık SakalJanmız bır karış. «Avusturya'ya böyle girmeyeUm» dedi Baba. Motelin tuvaletinde sıcak swu akan tek lavabo var. tranlı, Ttlrk, Alman, Fransız, Hollandalı sürücüler kuyruk olmuş çeşmenin başmda. Kimi hazır köpükten sürüyor vüzıine, kimi fırçavla köpürtüyor.. Maribor'un içinden geçip Avusttırva sınınna geldik. Onktandır unutmuşuz trafık kontrolimü, «Takametre» hesabını. «Dyuvorlar» dedi Baba. «Hafta sonu va, polis de kafayı çeldp vativor». Smırn TIR girışmde hiç bir hareket yok gıbi. Çıft sıra kuyruk uzun. Bır yanda dolu kamyonlar, nte yanda boşlar «tster mlsin muamele vapmıvor olsun Avusturya0» dedi Baba, «Pazartesl sabahına kadar burada kalınz» O sırada yanımıza bir 34 geldi, durdu. Sünlrusti Karadenizli. Atladı aşağıva. Selammaleyküm. Ha bu bok yıyen guvruk mıdur? Gbrmüyor musun aslanım' Görüyorum. göriirum da hiç hoşuma gıtmıyu Ha btımın ucu pıtmez akşama Kuyruğun onune bır, «Dur, eeç» lamba*' koymuşlar. îki saatta hir veşıl yanıvor da üç, dört araba gumrüğe girebiliyor. Çilemiz saat 16 sıralannda başladı. Ankarah bir sürücü geldı yanımıza. Baba ıle eskiden aynı şirkettp çalışırlarmış Adı Mu1». Babadan genç. Kalın sesli, lri vapılı Bu yollarda çok gıdip. gelmıs Deneyimli koYARIN: YE\t YETME SfRFCt^ERE MESLEK SIRRI VERtLMtYOR.