Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet 2 smanlı Imparatorluğunun Batı devleüe ri karşısında güçsu^ duruma düşmesi. sonunda da tarihteu silmmesi, Batı dev letlermin ekonomik üstünlüğünün sonucu du>\ Gerçi bu çöküş olaymı, ekonomi dışı nsdenlere bağlamak isteyenler bugün bile aramızda vardır, ama bunlann tanılarım (teşhislerini) ciddiye almak olanaksızdır. Bauya üstünlük sağlayan etkenın ekonomi politikalan olduğunu Osmanlı çok gecike rek fark etmiştir. Bu gecıkmenin öğretici kanıtı kapitülasyonlardır. Ne var ki. bu gerçeğin anlaşılmasından sonra bile, «bağımsızlık» kavramı ile «ekonomik egemenlîk» kavramı bir süre kanştmlagelmiştir, başka bir deyişle ekonomik egemenlik ele gacirilmeden ekonomik kararlar alınabilece ğine bağımsızlığın yeteceği sanılmıştır. Ekonomik iktidar olmadan ekonomik bağım sızlıktan söz edilemeyereği gerçeğini ilk di le getiren Atatürk'tür. Nitekim, bu iki kav ramın birbirine gerekli olduğu gerçeğini, «Tdrkiye'de liberalizmin doğuşu adb kitabmda Tevfik Çavdar şu sözlerle dile gefiriyor: «tttihat ve Terakki hükümeti, bi rinri dünya savasj içlnde ekonomik karar lar açısmdan tam bir bagımsızlıga sahipti, ne var ki ekonomîk oîarak egemen değildi.» OLAYLAR VE GÖRÜŞLER yalnız yüksek okullara değil. özetlenerek liselere de konmuş... Ama Musa beyin hi mayeci ekonomi yanlısı yapıtını da gözönüne ahrsak, Tanzimat'tan (Keçecizade Fuat Paşa ile Ali Paşa'nın Vasiyetname'lerini de araya katıyorum) Cumhunyet'e değin ekonomi bilimi hiç de azımsanmayacak bir varlık gostermiştir. Demek Falih Rıfkı Atay'ın «Bilmiyorduk» sözü (sayın Çavdar'ın da belirttıği gibi) ancak kendisl için doğru olabilir. Yoksa Atatürk'ün 1930 yıhnda başlattığı Devletçilik uygulamasın.ın dupeduz bügısizlikten kaynaklandığınj kabul etmek gerekecektir. Oysa Devletçilig'm bir ilke olarak benimsendiğinı biliyor ru/.. Neden? Çünkü siyasal bağıtnsızlığın ekonomik bağımsızhğa baglı olduğunu, bunsuz Türkiye'nin yeniden yan sömürge durumuna duşeceğini Atatürk çok iyV biliyordu. Onun Devletçiltk anlayışının kayna ğını, belki de öğretmeni de olan (çünkü bu rası kesin değil) Mus<i beyin görüşlerinde neden aramayalım? Üstelik Atatürkçü Dev letçiliğin Musa bey himayeciliğinden çok farklı olduğunu da soylemek zorundayız Çunkü himayecilik, kısaca yerli kapitalist] yabancı mallarına karşı korumak olduğu halda, Atatürkçü Devletçilik, sanayii nerdeyse yok denecek kertede olan Türkıye'do yaşamsal bir gereksemeye karşılık düşüyordtt. Hiç de aynı şey değilai. öyle ki, bugün Atatürkçü Devletçiliğin urünieri olan KÎT'lerin, özel girişime aktarılmak ıstenmesi, Atatürk'ün özgün ekonomi politikasını ortaya koymaya yeter. Bugün KÎT'lerin özel girişime bırakılmak istenmesinde anlagılmayan. bunun bir liberalizm mi. yoksa himayecilik mi olduğudur. •Türkiye'de liberalizmin doguşu» adtı yapıt, ekonomi açısmdan geçmişimizi bilimsel olarak ortaya koymakla kalmıyor, bugünkü ekonomi uygulamaiarına daha iyi tanılamalar koymamızı da sağlıyor. Türkiye burjuvazisi, 1930 1945 dönemi bir yana bırakıhrsa, Tanzimat'tan beri kapitalistleşmenin yolunu arıyor ve bulamıyor. Çünkü kapitalistleşmenin oldukça geçmişe uzanan kuramsal hazırhk dönemine karşm, bugün Türk buriuvazisi yabancı kapitale el açmış, ona bağımlı duruma gelmiş ve ulusal olmayı başaramamıştır. 9 NÎSAN 1982 O Bilmiyor muyduk? Melih Cevdet ANDAY lendirilecekti Yukarda adını andıgım kıta bıada Tevfik Çavdar şöyle dıyor: «İster li beral ekonomi politikalarının uygulanmasın dan yana olsun, ister lıimayeci politikaları tercih etsin, bütün düşünür ve devlet adanı larının bu politikalar doğrultusundaki öneri ve kararlannın uyguianabilmesi ekonomik bağımsızlığa bağlıdır.» Burada sayin yazar, liberalızm ile hi mayecilikten hangisinın yeğlenmesi gerek tiği tartışmasına, haklı olarak birincil ö' nemi vermemektedır, ondan once gelen bu türlu yeğtemelerin hangi koşullar içinde saptandığıdır. Çünkü gerçekte, liberal ekonomı politikası da. eski deyımi ile •hima yecilik» de, ülkeyi kapitalistleştirme amacımn iki yoludur. Sosyalist ekonomi bir se çenek olarak ele alınmadıkça bu hep böy le kalacaktır ve bizde tanzlmattan beri, egemen güçler arasındaki tartışma, bu iki kapıtalistleşme yolundan hangisinin uygu lanmasımn doğru olacağı konusunda geç mıştir Burada hemen belirtmek gerekiyor ki. Cevdet Paşa. Ahm>»t Mithat Efendi ve Akyiğitoğlu Musa Bey dışında kalan bütün ekonomistler. liberal ekonomi yolunun en doExu yol oldugunu islemişlerdir Eskilerin «himayecilik» şimdı bizim «Devletçilik» dediğimiz ekonomik yöntemin uygulanma sı için Atatürk'ü. 1930 yılını beklememiz gerekiyor. Demek ekonomi politikasınm 6nemınin bilincine varıldığı dönemden gü nümüze değin egemen tutum liberalizm ol muştur Bizde devletçilik önerilerinin ya da uyçulamalannin ikide bir yenilgiye uğramasında, liberalist ekonomi kuramlannın daha güçlü bir geçmişten kaynaklandığı ne den olarak gösterilebilir. Şunu söylemeliyim ki, «Tflrkiye'de IIberalizmin doguşu» adlı kitabı yalnız öğ retici değil, şaşırtıcı olarak da nitelendirtnek gerekir Elbet bu, sadece bende bırak tığt etkidir onun. Ekonomistlerimizin. bu kitapta yazüanlardan haberdar olmadıkla nnı ılen sürecek değiüm. Bizde ekonomi biKmınin liberal ekonomi bilımi olarak doğ duğunu ve ancak boyle doğabıleceğıni bil mıyor, anlamıyor sayamam kendımı, ama Osmanlı devleti gibi geri kalmış yan sö mürge durumuna düşmüş bir devlet içinde himayecilik yanlılannın, liberal bir ekono mi politikasındân yana olanlarca neden bunca baskı ile karşılandıklannı ortaya ko yan olaylar gene de şaşırttı beni. Toplu mu Batı kapatlistleri için açık pazar dıı rumuna getirmek tsteyen Sakızlı Ohannes Paıja. Cavit Bey gibi ekonomistler kaplta listleşmeyi himayecilik yolundan gerçekleştırmek gerektiğini savunan Akyiğitoğlu Musa beyi (Kazanlı) neden düşman görüD sildiler? Düşünün ki, •İktisat yahut tlmi Servet. Azadegi1 Ticaret ve Usulü Hi maye» adlı yapıtm yazan. Harbiye ve Harb Akademisinde öğretmen olan Akyiğitoğlu Mus*> Beyin çıkardığı iki gazete kapatılıyor. Musa Bey Harbiye'deki Harb Akademi sindeki öğretmenlığinden atılıyor, uzak bir yera kaymakam olarak sürülüyor.. Adam sosyalist olsa hadi bu cezayı hak etti diyelim (ona alıştık) ama himayeciliğin bir tür sosyalizm sayılmasım akıl alır mı? «Türkiye'de Iiberalizmin doguşu» adlı kîtabm verdiği bilgiler içinde bence en ilgmç olanlarından biri de, Akyiğitoğlu'nun Harbiye ve Harb Akademisinde öğretmenlik ettiği dönemde Mustafa Kemal'ın de öğrenci bulunmasıdır. Demek Falih Rıfkı Atay'm «Çankaya» adlı yapıtında, «Bilmiyorduk, bilen, öğreten de yoktu» demesi havada kalıyor. Düşünün ki, bir bilgin olduğu kuşku götürmeyen Sakızlı Ohannes Paşa'nm «Mebadii İlmi Serveti MileN adlı yapıtı, Mektebi Mülkiye'de ve rfarbiye'de kendi ağzmdan ders kitabı olarak okutulmuş. Gene onun gibi bir ekonomi bilgini olan Cavit beyin «Ilmi tktisat» adlı kitabı Ozetlersek. Osmanlı'nın ilk gerekseme sl, ekonomi politikasın'n önemınin bilincıne varması idi, ama ekonomik bağımsızlığı ele geçirmeden bu bilinçlenmenin uygulama da bir yararı olamazdı Birinci Dünya sa vası sonunda Osmaniı topraklah (ve baş kent) düşmanın eline geçince siyasal ba ğımsızlık ilk amaç olarak belirlendi. Ama bu amaca vanlması da (vanldı da) yeterli sayıtmamalıydı, ekonomik egemenlikle bir likte olmayan bir siyasal bağımsızhk, öz güriıik içinde gelişmeyi sağlayamazdı. Öy le kı, bu durumda alınan ekonomik kararîar, gizli ya da açık kapitalist devletle rin isteklerine uygun olmak niteliğini ta şıyacaktı, başka bir deyişle bu gibi karaT laıı kendi istendmizle ve özgürlük içinde almamız, gerçek bir bagımsızlıgın tanıtı sa yıiamazdı. Diyelim. liberal ekonomiye yö nellnmesi. ya da bell' bir para politikası uy gulenması kararı ne denli özgürce ahnmış olursa olsun, bagımlı bir ekonomi içinde bu özgürlüğün niteliği, çok başka türlü değer OKTAY AKBAL Anayasa Halkm Malıdır,, «1961 Anayasası Türk halkının malıdır. Yalnu oyu ile yürürlüge girdiği için değil, kula kul olunmaz inancı ile özgürlüğe aşkını; akıl akıldan üstündür anlayışı İle gerçekçiliğinl; su uyur düşman uyumaz uyamklı&ı ile milli güvenlik konusundakl dikkatini; adaletin kestiği parmak acımaz diyerek adalete kurban oluşunu; herkesle gelen düğün bayramdır deyişi ile çilenin eşitinl paylaşmaya hazırlandıgım; biri yer blri bakar kıyamet ondan kopar hatırlatması ile sosyal adaletin gerekllliğine Inançım ortaya koyan özünden dolayı da kendi malıdır. fîfe var ki siyaset ve Idare adamlan balkla baglantı kuracak yerde oaa kargı siyaset ve idare geleneğinden kurtulamamış olduklarından Türk halkının sosyal niteliklerinin farkmda bile değildirler.» 1971 yılmda yayınlanmış bir yazı. üşak eskl senatörü Ahmet Tahtakılıç 12 Mart günlerinde yazmış... Biliyorsunuz 12 Mart sonrasmda da Anayasa "lüks" bulunmus, orası burası değlştirilmişti. Sonuç? Yine Anayasa "suçlu' oldu. Hem de bir kaç yıl sonra başladı yakınmalar: *Bu Anayasa ile ülke yönetilmez" demeler!.. Tahtakılıç bakmış ki kabak ylne Anayasa'nın başma patlayacak, yazısını bir kltapcık olarak bastırmış. Yıl 1980. Kapağına şu satırlan yazmış: «Türk mllleti öıgürlük idealinden ve çağdaş demokratik düzenden vazgeçmedikçe 1961 Anavasası'nın özüne dokunulmaz. Geliniz, hatada ısrar yerine bütün dert ve meselelerimize akıllıca deva arayalım.» Ahmet Tahtakılıç adı ilk kez 1946'da duyulmuştu. Yenl kurulan bir partinin TBMM'ne soktuğu mllletvekillerinden blriydi. Genç politlkacı gerçek demokrasinin kurulması İçin savaşıma o yıl atıldı. ama sonuna kadar sürdürdü bu savaşıtnı. Otuzbeş yüdır süren bir ugraş: Demokraslyi, tnsana yakışan özgürlükleri, hakları yerleştirmek, yaşatmak savagı... 1980'de yayınlanan "Anayasa*ya Dokunmayahm' adlı kltapcığını Anayasa'nm değiştirilmesini Isteyen niyetlere, isteklere yanıt vermek için yayınladı. Yülarm politika adamı Tahtakılıç, Anayasa degişiklieini gerekli görenlerin, «kolay taükümet etmek şartlarını hanrlamak» istediklerini yazıyor. Ona göre engellerle dolu bir yarıştır yönetlm. Halka hizmet edilecektir en başta. ama ulusal istence dayalı bir Pariamento Ue, bağımsız yargı lle blümsel özerklik Ue. basın özgürlüğü Ue... Kolay yönetimden yana olan politikacılar, partlcller bu engellerden hiç mi hiç hoşlanmazlar, ellerlno fırsat geçti mi "engei" saydıkları bütün bu Anayasal daha dogrusu ulusal güçleri ortadan kaldırırlar. ya da kaldırtmak tçin uğraşırlar. Kaç kez yaşadık bu gerçegi! Kaç kez! Ahmet Tahtakılıç'ın kitapcıgını başka bir Anayasa kıtabımn içinde buldum Bu minicik kitapıkta pek çoğumuzun ders alacagı düşünceleri var. «Unutmayahm k« buftün ekilen bir diken ya da kin tohumu. dikenlerin aya&ına batacak şekllde cabuk üriintinü vermese de gelecek kusakların huîurunu ya da yaşantısını etkiler» diyor. Tahtakılıç gibi politika deneyimine sahip bir klşlnin şu •îözleri bnemle okunmalıdır: «Diinyanın nerpden gelip ne yönde gellgmekte oldufeunu ve toplumların oluşup bir Mlllet btttünlüeiinü meydana getirdlklerlni iyi bilen AtatürU aynı «amanda kendi öztinü teşkil eden «hay<iyet ve taeti nefis ve kabiliyeti çob yüksek ve büyük» olan Türfe halkma inandıgı için. daha Kurtuluş Savaşı'nın ateşten gömle&i sırtmda ve sarayın idant fermanı boynunda iken. "Millet cgemenligine dayanan kayıtsız şartsız bağımsız yenl bir Tiirk Devleti'nin feurulmasmı vazgeçilmez dava edinmisü. Bunun içindir ki kosullar ne olursa olsun Cumhuriyet Anayasalannda "Ozgürlük , 'Bagımsızlık" ve "Millet Egemenligi" yönlerinden periye dönüs asla hatıra gelmemelidir.» 1961 Anayasa'sına hepimiz bafth ve saygılı olmalıyız. Emile de Girardin'in yüzyıl önce söyledlgi şu sözleri unutmayalım: «Anayasa'ya saygı bir borçtur. elimizdeki Anayasa'nm ne olduftunu biliyoruz. ama yapılacak yeni bir Anayasa'nın ne olabilmiyoruz.» irlesmiş Milletler Genel Kurulu 10 Kasım 1980 günü on yılhk «Uluslararası içme suyu dönemisni başlatmıştir. Doğada bulunan içme euyu sanıldığı gibi tükenmeyen bir kaynak değildir. Aynı doğrultudaki bir yanügı sonucu 1973' de düştüğümüz durumdan hâlâ kendimizi kurtarmaya çalışıyoruz. Dokuz yıldır süregelmekte olan bu dersten birseyler öğretıip aynı yamlgıya ve duruma su konusunda da duşmemek gerek. Petrolün yerini tiimüyle olmasa da alabilecelt başka kaynaklar var. Ancak, suyun yerini (Bazı durıanlarda alkolün dışında) alabüecek başka kaynak şimdilik gOzükmüyor ortalıkta. Doğal temiz su kaynaklan tü kendikçe artacak, su sıkıntısına çözüm getirmek için bugün kirli sudan ve deniz suyundan temiz su elde etme çahşmalan yoğunlaşmakta ve buzullar eritilerek su elde etme yoluna gidilmektedlr. Su kaynaklarının daha uzun süre dayanması konusunda en önemli iki önlem ise çevre sulannın kirlenmesini en alt düzevde tutmak ve su kullanım alışkarüıklarımızı degiştirmektir. Bu yazıda, gerek bir konutta en tazla su tüketen birim olması, gerekse kişiyle olan garip ilişkisi yüzünden tuvaletler incelenmiştir. B Bir evde kullanılan suyun yüzde 40'mı çekilen sifon sonucu depodan boşahp giden sular oluşturmaktadır. Her sifon çekilişinde yaklaşık 20 litre su kaybolmaktadır. Bu miktar insanın dışkısından tutun tuvalete atüan bir sigara izmariti için bile avnıdır. Burada sifon Ureticilerine bir görev düşmektedir: tki değişik ayarlı sifon üretmek. Tuvalet fazla pislenmişse çok su boşaltan kol, az pislenmişse az su boşaltan kol çekilerek gerek siz yere fazla su tüketimi önlenmiş olacaktır. Üreticileri beldemeden alabileceğiniz bir önlem ise, su deposunun içtne bir iki tuğla koymaktır. Yaklaşık bir Utrelik bir hacim kaplayan tuğla her sifon çekilişinde kendi hao mi kadar su tasarrufu sağlayacaktır. Su hazinesine tuğla atın çok önemlidir. Bakteri eylemt sonucu olusan su buhan ve birtakım koku yapan gazlann dışan atılması İçin iyi havalan dırma başta gelen bir koşuldur Bu nedenle susuz tuvaletlerde vantilatörler kullanılır. Bakteri eylemleri belll bir sıcaklık ortamında daha saglıklı ve çabuk oluştuğundan bazı tür tuvaletlerde termostath ısıtıcılar da kullanılmak SU SAVURGANLIĞINDA TUVAtadır. Ortam ısısuun 3035 derecede tutulduğu ortamlarda LETLERİN SİFONLARI BAŞTA GEtüm işlem iki yerine bir seneLÎYOR. HAZNEYE KONACAK BÎR de tamamlanır. ÜçUncü ttir sistemlerde ise YA DA İKİ TUĞLA, LİTRELERCE eğimli yüzey üzerinde bıriken SUYUN BOŞA GİTMESİNİ ÖNLEYEsıcak su buhan ve gazlar bir ısı değiştirgecinden geçirilerek BİLİR. başta onlar için harcanmış CEM BAYSAL enerjinin bir kısmı Rerl kazamhr. Enerji tasarrufu ve alternatif enerji uzmanı Susuz tuvaletlerin İlk göze çarpan yanlan su tasarrufu mı için filtreler, fosfatlann ay tururlar. Sifona ve dolayısıyla konusundadır. Ayrıca sifonlu runı (çökertilmesiv için ise, suya gerek olmadan çalışan bu tuvaletlerde, gereginden çok «alilm» kullanılır. Alüm suda tuvaletler senede tuvaleti kul"' fazla su ile Kansan artık ve erimiş fosfatlann % 95'ini çö lanan kişi başına 20 • 40 litre' dışkılan yukanda anlatüdığı kertir. insan gübresi verirler. gibi biyoloik bir İşlemden geSusuz tuvaletler üç ana bö çirmek zor ve masraflıdır. Susuz tuvaletler Doğanm yeni yaşamlara be lümden oluşur. Üst bölüm tuSu kuHamlmadığı için çevre artıklannı, orta sin ve enerji sağlayabilmesi i valetmutfak artıklarmı böltim kirlenmemektedir. Sulu sistemise alır. çin doğadan alınmış tüm orga Sonra birlesen bu iki artık ka lerde kanalizasyon suyu arıtılsa nik maddelerin yeniden doğa rışarak % 30 egilimli bir yü bile arıtım sonucu ortaya çıya döndürülmesi gerekir. yavaş olarak asağı kan kimyevi, zehirli ve öbür tnsan dışkısı, içinde bulunan zeyde çokkayarlar. maddelerin yine yokedilme soya doğru ve hastalıklara neden olan bir runlan vardır. Bunlann yakılÜçiincU bölüm ise bu lcarışı ması durumunda hava, topratakun organizmalann bakteriler tarafından yokedilmesin mın eğimli yüzey sonunda bo ğa gömülmesi durumunda topden sonra, bilinen en iyi güb şaldığı gübre deposudur. rak, denize atılma durumunda redir. Bu nedenle bu dışkımn deniz kirlenecektir. Egilimli yüzeyde aşağıya dog doğaya döndürülmesinde büyük ru kayarken, iyi havalandınlZeminin altına yerleştlrilmeyarar vardır. mış bir durumda, bakteriler si va de gübre deposuna koBu konuda yapılan araştır karışım içinde bulunan hasta layca ulaşılabilmesi koşullan malar sonucu 30 sene önce si lık getirecek organizma ve susuz tuvaletlerin yapımı tafona ve herhangi kanalizasyo maddeleri parçalarlar. mamlanmış konutlarda uyguna gerek bırakmavan susuz Bu süre iki senedir. Kısaca lanmasını zorlaştırmaktadır. tuvaletler geliştirilmistir. sisteme giren bir artık iki seBunun dışında gövdesi flberYemek artıklarının boşaltıl na soara temiz ve kaliteli glas'tan (camelyaf) olan bu tuması için mutfakta da kapaklı gübreye dönüşerek Rübre de valeüeri becerikli kişiler birbir deligi bulunan tuvaletler posuna boşahr. kaç kitap kanştırarak kendi kendi başlarına bir birim oluşBu yöntemde havalandınna evlerlne kurabilirler. Su Tasarrufu ve Tuvaletler Falkland neresi? Sınavda bilmediği soru karşısında kalan ögrenci gibi afallardım. Ya da Falkland'a ilişkin birşeyler öğrenebilmek için ansiklopedilere başvururdum. Babali'de bu alanda uzman sayılanların da benim durumumda olduklannı sanınm. Oysa şimdi bizlor Falkland'a ilişkin yazılar yazıyoruz, sizler oyuyorsunuz. Peki, bu değirmenin suyu nereden gelîyor? Batı radyoları, ajansları, gazeteleri haber ve yorum üretiyorlar, Babıali aracıjık ediyor. îletişim böylece gelişiyor Oysa Türkiye nere? İngiltere nere? Arjantin nere? Falkland adaları yüzünden bu iki ülke arasında paüayacak bir savaş kuşkusuz çağımızm en ilginç ve şaşılası olaymı vurgulayacaktır. Ama bu olayın anlamı nedir? • Bir yazann ayrıntılarını iyice bilmedigl konulara yaklaşımı tehlikelidir. Genel yargılarla ve birikimlerden doğan sezgilerle sorunları bir sınıra değin kavrayabiliriz. Ancak her konunun özgül bir yanı vardır ki genellemelerden kurtulamazsak bizleri yamlgıya sürükleyebilir. îngiltere ve Arjantin konusunda okuduğum yazıların, haberlerin, yorumların çogunda bu tehlikenin kırmızı işaretlerinl görür gibiyim. Bugünlerde îngiliz donanması Falkland adalarma doğru yol alırken herkesin kafasmda «Sömürgeci Îngiliz imparatorluğu» simgesi oluşuyor. Oysa daha geçenlerde Daily Express (Ingiliz gazetesidir) şu açıklamayı yapmıştu « Amerika, tngiltere'yi uçak gemisi gibi kullanıyor.» Gazetenin verdiği bilgilere göre îngiltere adasına 100'ü aşkm Amerikan üssü yayılmıştır. Bu üslerde 323 uzun roenzillı Amerikan savaş uçağı, 194 helıkopter, ve beş ayn füze üssünde 760 C'ruise füzesi, 9 adet stratejik dinleme tesisi, 5 denizaltı üssü, 8 cephane deposu, çok sayıda nukleer silah deposu ve denizaltı dinleme odaklan, 25 bın Amerikan hava ve 4 bin deniz askeri bulunmaktadır. ABD, îngiltere'dekl askeri yığmaklannı Keagan yönetiminde daha da artırmak eğilimindedir. Başbakan Bayan Thatcher de bu gelişmeye çanak tutmaktadır. Îngiltere adası böylece Doğu Batı savaşında ilk saldırı hedeflerinden birisme ve Îngiliz gazetesinin tanımıyla «Amerikan uçak gemisi»ne dönüşmüştür. Demek ki «Amerika'nın Avrupa'daki uçak gemisi»nden kalkan savas gemilen Amerika'nın tam güdümündeki bir askeri diktatörlüğe doğru yol alıyor. Niçin? • Yorumlar çeşitli, kimileri Falkland adalan dolaylarmdakı petrol yataklarından soz açıyor. kımıleri Arjantin diktatörünün halkı oyalamak için bir dış olay yaratmak zorunluğunu ileri sürüyor. Arjantin'de yoksul halk yığmları dünya futbol şampiyonluğundan sonra Falkland utkusunun sevinciyle sokaklarda dansedebilirler, Ingiltere'de ekonomik sıkıntılar nedeniyle patlama noktasına ulaşmış yığmlar öfkenın doruğuna tırmanıp bağırabilirlen Savaş istiyoruz. Yapılan bir soruşturma îngiltere'de halkm büyük bir bölümünün savaş istediği sonucunu vermiş. Ne oluyor? Amerika'nın uçak gemisi Amerika'nın güdümündeki bir ülkeye sefere mi çıkacak? Bu çelişkili görünüm dünya ekonomik bunalımmda daralan kapitalistlerin birbiriyle dalaşmaya hazır olduklannı gösteriyor. Birinci ve îkinci Dünya Savaşları'ndan önce, dünya olaylarının ivmesi yine böyle hızlanmıştı. Ne var ki bu kez kapitalist ve sosyalist dünyaların çatışması bir nükleer savaşa, yol açacağı için kimse çatışmayı göze alamıyor. Öyleyse? öyleyse Arjantin'le îngiltere arasındaki kapı«maya şaşmak için bir neden yok. Sasılası Bir Catısma... • değil, beş altı gün önce bana• • • sorsalardi: Çok C Cumhuriyet CENEVRE, 7 (a.a.) Boğazlar Komisyonu 1931 senesine ait raporunu Cemiyeti Akvam kâtlbl umumlllğlne gön dermiştir. Raporda Sov yıoncE 9 NISAN 1932 yet Rusya'nın Karadeniz filosu mevcuduyla boğazlardan geçen ecnebi harp gemileri hak kında malumat verilmektedir. BOĞAZLAR KOMİSYONU CAGDAS YAYINLARI Nddir NADI CIKTI DGOnün ilanıC Kadm arayan kim?.. Nerede ve nasıl anyor?.. Aradığım buluyor mu?.. Ne yapıyor?.. Muhtelif Türk hanımı tiplerinden mürekkep olan bu şen, şuh, kıvrak roman her gün içimizde doğan tnerakh su allere cevap verecektir. Muharriri: Server Bedll. KADIN ARIYORUM!.. Sifon suyu içme suyu ile ayni kaynaktan Çoğu konutlarda tuvalet temizliği, yıkanmak ve içmek 1çin kullandığımız sular aynı kaynaktan gelmektedir. Başka bir anlatımla tuvalette kullanılan, yıkanılan, içilen su aynı sudur. Bu da her sifon çeMlişinde 65 şişe dolduracak kadar içme suyu tüketiliyor demektir. Bu miktar yıkanma durumunda daha da artarak 150 şişeyi bulur. Neyse ki, sifon cekttgimla kadar yıkanmıyoruz. Sifon ve yıkanma sulannın tçme suyu ile aynı kaynaktan gelmesi içme suyu savurganlığıdu. Tuvaletterde ve vıkanmak 1çin kullanılan su kanaHzasyon sistemi ile toprağa veya denlze atılmayıp ayn olarak toplanabilir ve belli bir işlemden geçtikten sonra yeniden kullanılabilir. Tuvaletlerde bu lslem suyun sadece basit bir filtreden geçirilmesinden ibarettir. Yıkanmak içir yeniden kullanılacak su ise, daha fazla işlemden Beçmelldlr. Yeniden kul lanılacak bu suyun içinde bulunan yağ, asılı leatı maddeler, erimiş tuzlann • özelHJde 6abun ve deterjanlardan gelen fosfatlar • sudan ayrüması gerekir. Yağ aynmı için yağ kapanlan, katı maddelerin ayn Cumhuriyet Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T. A.Ş. adına :., . NADİR NADİ CenelYayınMudürü:. HASAN CEMAL MüesseseMüdürü:. EMİNEUŞAKLIGİL YazılsleriMUdürü:. OKAY GÖNENSİN Basan vs Yayan .'Cumhurlyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Posta Kutusu: 246 IStanbul Tei: 20 97 03 (5 Hat) BÜROLAR. • ANKARA:KonurSokakno.2«MYanlşehlr £DERI: 200 ÜRA Hallt Zlya Bulvan No: 65/3 Tel: 2547 09131230 • ADANA: Atatürk Caddesl. Türk Hava Kurumu Ishanı Kat 2/3 Tel:1455019731 TAKVtM İMSAK 4.48 9 Nisan 1983 GÜNEŞ 6.30 ÖĞLE İKİNDİ AKŞAM YATSI • İZMİR: Tel: 17 58 25 17 58 66 İdare. 18 33 35 Insanoeju kanserin de üstesinden geliyor. Nitekim zamanında doktora giden sağhğına kavuşuyor. TÜRK KANSER ARAŞTIRMA ve SAVAŞ VAKF1 ANKARA İSTEME ADRESİ, CAGALOĞLU TÜRKOCAĞI : 3941İSTANBUL 13.15 16.55 19.42 21.17