Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet 8 22 ŞUBAT 1982 ne yapacağım? Nerede yatacağım? Bılemıyorum. Celal Yuzbaşı ara sıra bakıyor. Uykun gelmedı mı? dıye soruyor Beklıyorum Sonunda Celal Yuzbaşı yıne sordu: Senin suçun ne? Anlattım Çok kalmazsm sen burada . Yorgun musuıı? Sana yatacak yer şımdı bulurum. Bulundugumuz yer cezaevi bınasının koşesınde Bız ust kattayız Tam alt katta nızamıye kapısı var O sırada bır gurultu patırtı koptu Aşağıda bır kcıdın sesı Sonra nobetçıııın sesı Pencereden uzan ciık ne oluyor'' dıye... Baktım Fernunde gelmış. Bır adam tutmuş Adamın sırtında kufe Kufenın ıçınde ıçkıler, mezeler .. Yanında bır kemancı Bona gelıyorlar. Saat da gecenın 12 si. Celal Yuzbaşıya Bunlar bana gelıyor, dedım. Celal Yuzbaşı bağırdı Nobetçi bırak, gelsınler... Zıyaretçılerım ıçerı gırdıler. Sofra kuruldu Rakılar, mezeler .. Başladı mıllet ıçmeye... Kemancı calmaya .. Bızımkı şarkı soylemeye... Ferhunde mert yaratılışlı bır kadındı ben onun yuzunden kavga edıp hapse duşmuş tum o da benı unutmamıştı, «Korşılıgını vereyım, gonlunu aiayım» dıyordu Artık hapıshanede herkes bana bır başka turlu bakmaya başladı şaka değıl... Durum degıştı .22Onbaşı olanlar bır dılekce verıp «Temdltll» olunca şımdı4cı uzatmalı cavuşlor gıbı as kerde kalıyorlar. Sonra bır telgraf gelıyor. Fılanca onbaşı, falanca llın şu ılçesının bır karakoluna atanmıştır Benım canım sıkılmaya baş Jadı bu ışlere .. 0 sırada 30 Ağustos geldı. Ben yuzbaşı oldum. 1 o^ustos 926'da Harbıye'Öen subay olarak çıkmıştım. Asteğmenlığım 1 şubat 927'ye dek surdu 30 Agu8tos 930'tia usteğmen, 934 yılının 30 Ağustosunda da yuzbaşı oldum. Tam o sırada Jandarma Ge nel Komutanlığından bir emır geldı: Tabur emlr subayları subay eksikliği nedeniyle laşe subaylığı gorovinl do üstlenecektıf. O gorevl de üstlendim. MADANOGLU' NUN ANILARI Diyarbakır'da bir barda "Bu sarkıyı alkıslayanlar enayidir,, dîyen gencle döğüşmek zorunda kaldım Sıırtte su bir sorun. Daha doğrusu susuzluk bir sorun. Bız uzak pınarlardan parayla Su getırtıyorduk. , Ama halk"? ' Kuyulardan tuzlu su çıkıyor, ya da lyı su çıkmıyor. Su kıtlığı oylesıne kl Sıırt'ın sabunu bıle kokuyor. Halk mertlığe vurgun, yoksul, kırgın.. Ne yapsın halk? Hastalık ve Bela... Kavga edip hapse düşiüğümde Ferh unde beni unutmamış, ziyaretime gelmişii Ben Sıirt'te hastalandım Tropıkal molarya... Sıtmanın kuyruklusu... Dıyarbakır Askerl Hastanesı nde bır sure yatırdılar O sure ıçınde başıma az kaldı bır bela gelıyordu Hastaneden taburcu olmuştum, Dıyarbakır'da arkadaşlar: Bara gıdelım . dedıler. Bar dedıkleri kahve, çay, nargıle ıçılen bır yer Alkollu ıckı verılmıyor. Ama bır sahne var, kızlar şarkı soyluyorlar, herkes daha once başka yerlerde ıçıp bara oyle gelıyor Bardakı kızları tanıyoruz Ozel ılışkılerımız yok, ancak tanışıyoruz. Içlerınde bır Ferhunde var. Yolda rastladığımız zaman konuşuyoruz. Ferhunde plâkcı dukkânından plâklar alır, akşamlan soyleyeceğı turkulerı plaklardan dınleyerek ezberler, yıneler. soyler Benı arasıra çağırır Gel Allahaşkına.. der. Oturur sohbet ederlz Benım sevdığım bır şarkı var «Ne zaman gorsem onu oyaklarım dolaşır... Gulerek selam verir, çabı> cak uzaklaşır...» Ferhunda ben bara gıttığım zaman hep bu şarkıyı soyler Bır de Necla var, taşbebek gıbı bır kız... Ama sesı yok Bu şarkıcı kızların hepsı yaşam derdınde kavgasında... Herbırı de kendıne gore dışardan bır destek, bır dayanak arıyor Sonradan oğrenıyorum, Necta'yı Kolordu Komutanı Ke nan Paşa koruyormuş yaklarım dolaçır... Gulerek selam verlr çabucak uzaklaşır...» Ben bara sıvıl gelmıştım Ama bıze herkes olağanustu bır ılgı gostermıştı Şoyle buyrun, bu vcndan gelın, dıye on sıralarda yer gosterıp ağırla mışlardı Seyırcılerdekı bu dav ranışı anlamamıştım Masaları, sandalyelerı cekerek bıze neden ayrıcalık tanıyorlardı? Kendı kendıme soruyordum Bunlar acaba benim yarın Slirt'e gideceğimi bilerek ml boyle davramyorlar? Salonda çıt yok Baktım, benım yanımdakl Ikı arkadaş da duymazlıktan gelıyor Ben ayağa kalktp adamın omuzuna dokundum Bey kardeşim ben de bu şarkıyı alkışlamış bulunuyorum, ^u enayılerin arasında ben de var mıyım? Adam Zaten sana soyluyorum.. demez m ı 9 Aldık mı başımıza belayı. Herkes bıze bakıyor Kalabalık susmuş, Izlıyor Ben adamın çenesıne bır Aman ağabey yapma .. Usteğmen benı çok &ınırlenmış sanıyor, neredeyse adamı oldurecegıın dıye telaşlanıyor Ulan, dedım benı cabuk cıkar burdan .. Amacım Bela buyuınesm Ben dışarıya çıkardılar Pordesumu beklıyorum Inz bat su bayı geldı, olayı anlattım lyi etmışsın pezevenge, dedl.. Ancak aradan kaç dakıka geçtı bılmıyorum, ınzıbat subayı değışıverdı Durum onemll, buyur karakola . Komutan benım ıçın emır vermış. Tıkın ıçeri... Dayak yıysn adamın kaşının bırı yok, ınmış kaşı aşagıya. 15 ?0 gunluk doktor mporu almış Ama ben ıkı yumruk atmıştım çenesıne... Kaşına ne oldu ? Meger ben dışaa çıktıklan sonra bu yedek subay sahnenın onunde ılerı gerı soylenmeye başlamış Kaltak, senın yuzunden oldu.. deyınce Ferhunde, adamın başına sandalyeyı geçırıvermış, ama şımdı bu ış de benım uzerıme kalıyor, herıfın kaşını gozunu paralamış, 20 gunluk rapor alacak duruma getırmış bulunuyorum. Benı cezaevıne gonderdıler. Baktım Cızre'dekı Hudut Ta burunun Komutanı Yuzbaşı Celal de orada... Geçmış olsun Yuzbaşım.. Daha once duymuştum, Celal v uzbaşı, Macıt adında bır başka yuzbaşıya hangı nedenle bılınmez ofkelenıp ateş etmış, adamcağızı atın ustundeyken alnından vurup oldurmuş ve tutuklanmış; yargılanması suruyor. Gel bakalım Cemal, dedl Yuzbaşı. sen Clzre'den kaç mıştın, bak buluştuk. Bakara oynanıyor. Celal Yuzbaşı Buyur, sen d« oyna!.. Ben oynamam... Oynamam olur m u ' Israrla oturttular, cebımdekı paraları aldılar. Bır kenara cekıldım. Onlar oyunu surduruyorlar. Bır saat, ıkl saat, geçtı, ben ANTALYA NOTLARI Mustafa EKMEKCİ Irgatlar ile Beyler... Ankara'ya dondurn ya, bu yazıyı da Antalya'ya ayırmak ıstıyorum. Feshedılen AP'run uç eskı mılletvekılı da, yuz on altı sanık.lı bır davada Antalya Agır Ceza Mahkemesı'nde yargılanıjorlar, Turk Ceza Yasası'nm 163"uncu maddesıne aykırı davrandıkları gerekçesıyle. Bu AP'lı uç eskı parlamenterın adlan şoyle Şeralettın Paker (Antalya), Alı Ak (Mersın), Kemal Kaçar (Istanbul). Sanıkların bazıları tutuklu. Antalya da DUİunduğum sırada duruşmaları vardı Antalya aa dogıu durust Adhye bınassi yok. Mankemeler, dort ayrı ış hanında davalara bakıyorlar. Guzel bır hukumet konağı yapılmış, bır Adalet Sarayı neden yapılamamış 9 Yargıçlar, Savcılar ışhanıarının odalarından kurtarılabılırdı, yapüsaydı. Izmır Sıkıyonetun Mahkemesı'nde yargüanan Antalya Beledıyesi'nın eskı Başkaıu Selahattın Tonguç, feshedılen CHP'nın eslu II Eaşkanı Guıkut Acar, AntBırlık eski Genel Muduru Malık Gunal ıle Ismet Şekercioğlu, son duruşmalarında aklandUar. Seksen, gun gozaltmda ve tutuklu kalan bu kışıler, aklanmalarmdan once Ege Ordu Komutanlıgı Mahkemesı'nce sdüverılmışlerdı. Antalya'da eskı polıtıkacılar neler yapıyor dıye merak edıyordum; Tonguç tavukçuluga başlamış, CHP'lı eski parlamanterlerden Hkban Unal, çıltçüık vapmdkta. Tonguç'un eskı Antalya Yolu uzerınde bır benzın istasyonu da var. Nısan ayında on buı pılıcı yetıştırmeye başlıyor. Bunu, babasının uç yuz donumu bulan topragı uzerındo yapacak. EmekU oğretmen Huseyın Ak^ıt'ie taa 1959'laıüan, tanışıyoruz. O zaman Vatan Gazetesı'nde Ankara munabınydim. Koy Enstıtulerımn yetıştırdığı bır değerii eğıtunci Hüseyın Akşıt. Hanı, «On parmağında on hüner var» derler ya, oyle. Evın damında bağ olur mu? Huseyın Akşıt'ın evının damında olur. Evuıın onune dıktığl asmalar, duvarı Urmanarak çatıya varıp, çatıda çardak oluşturuyorlar. Huseyun Akşıt: Ekmekçı, dıyor, çatıda temmuzdan ocak ayına degın taze uzum yetıştırıyorum; ocakta Antalya'ya gelırsen, taze uzum yersın Uzumunden çok, çatıdaia bu bagı merajc edıyorum doğrusu. Huseyın Akşıt'ın bır bağ budamasını ızledım, hajran kalaım. Bagı budarken oğretıyor da. Şoyle dıyor. Bag çubukUrı Antalya'da şubatın son haftasma degın buaanır. Budamada derUtopluluk onemlıdır. Zararlı çubukları kesıp, yararUlan bırakacaksın. Işte boy Je (egrı bugru çubukları makasıyla «kırt kırt» kesıyor). Bırakacaklarından bır çubuk uzun olacak; buna bız «ırgat» derız. «Irgat» o yıl uzum verecek; kısa olanı «Bcy», o yıl uzum venruyor, gostermelık kalıyor. O uzumunu ertesı yıl verecek. Eudamada, çubuklar kokten ve duzenli bıçımde kesılmelı. Bagın bakımı da boyle demek. Kepez öantralımn ustunde, golde yaban ordeklen bmlerce. Avcıların gelmedıgı gunlerı büıyorlar mı ordekler, boyle kaygısız yuzyorlar? Bu golcukte, «Tarla Balıkçıhğı» yapüabıleceğını soyltıyor Tonguç. Antalya'da balık yok gıbı bır şey. Ama, tarla balıkçüığı gelıştırılebüır. Golcukte rulufer ak çıçeğını açmış .. Antalya yakınındakı koylerde halıcılık gelışmış. Yün dokuma halılar, kok boya ıle boyanmakta. Kok boyayı koyluler, daglardan topladıkları otlardan yapıyorlar. Kendı aralarında bırle^ıp, bır kooperatı£ kurarak Rök boyayı yapacak bır ışletme kurmamışlar, herkes kok boyasını kendı hazırlıyor, dıyelım daglardan topladıklan çeşıtlı otları, ayn ayrı kaynatıp boya yapıyorlar. Emeklerım bırleştırseler, daha yararlı olmaz mı? Gelecekte onu da yaparlar belkı. Antalya'da ıyı dınlendım doğrusu. MKE'nm «Pü Fabrikası»nın konukevmde yattım. Işçılere çıkan yemekten yedım, hem ucuz, hem çok guzeldı. Konukevmde sıcak sular, guneşten yaraılanılarak sağlanmakta. Pıl PaDrıkasmın karşısmda dokuma iabrıkası var, bu fabrikanın buharı borularla Pıl Fabrıkası'na aktarılıyor, fabnka ile evler, konukevı de bu buharla ısıtılıyor. Konukevı, yemyeşıl çamlar, renklı çıçekler arasında. Yaz aylarmda da, boş kalmıyormuş, yer bulunmuyormuş konukevının daırelerınde. Gumruk Tekel eskı Bakanı Recaı Baturalp, MKE Genel Muduru'yken, buraya bır yuzme havuzu >aptırmış. Havuza gırmedık. Sarısu'da, Almanya dan gelen bır genç kız her gun denıze gınyormuş şubatm ortasında. Denız suyu sıcaklıgı on yedı, on sekız derece. Almanlara gore, Antalya ekvator sayılır, Cumhurıyet okurlarıyla karşılaşıp, tanışıyoruz. Ankara'dan haberler soruyorlar; satır aralanndan sokemedıklerını de. Sorunları olanlar var; orneğın eskı Beledıye Hal Muduru Mehrnet Şener, partılı değıl Şener, yedı yılda Halden, dort mılyonluk beledıye gelmnı yuz altmış mılyona yukseltmış. 1979 gelırı ellı mılyon dort yuz yırmı altı bın lıraymış, 1973'e gore yuzde dokuz yuz oratunda bır artış. Gorevınden alınıp ıkı çocuğu ıle açlığa terkedılmış. Hakkında bır soraşturma da yokmuş. Başbakan Ulusu, basında çıkan eleştırılere kulak verılmesını ıstemıstı. Şımdı, kamu gorevlerını yüruturken, üu gorevlerden almanların durumları yenı baştan ele alınabüır ve haksızlık varsa, bunıar duzeltilebüır. Orneğın, boyle işlemlerle karşılaşnuş olanlarra dosyaları Ankara'ya Başbakanlığa getırüıp, ıncelenebihr. Bu da guzel bır şey olur. Antalya Beledıye Başkanı Nuri Teoman Paşa'yla goruşemedım. Pasa'nın kentın temız tutulması konusunda çok tıtız davrandığuu oteden beri büırdun. 27 mayıstan sonra Valı ve Beledıye Başkanlığı yaptığı sırada, faytonları çeken atlann caddelerı pısletmemesı ıçm, atlarm arkasına torba takmak ıstemıştı. Aynı tıtızlığı surduruyor. Teoman Paşa çocuklara caddelerde ayçıçeğı ^ a da kabak çekırdeğı yemeyı yasaklamış; bunlan, yerlere atıyorlar, caddeler de kuleniyor dıye. Iyı ho$ da, çocuklar yasaklarla buyumemelı, dıye duşunurüm. Onlar, yasaklarla değıl, eğıtımle büyumehler. Sabah erkenden otup herkesı uvandırıyorlar dıye, horozların kesümesi de gereMi değü. Tavuklar ne yapar, horozlar kosüirse? Nasıl kurtulacağım? Askeıı Yargıç cezaevlne gelıyor, benım ıfademı alıyor. Ben bu askeri yargıcı tanıyorum Hastahanede kopek memesmden amelıyat olmuştu da, ırıım ınım ınlıyordu Bir gun yntcğın ustunde kaldı. Ben bakmış uğıaşmıştım kolonya ıle uğup acısını dındırmeye cabalamıştım, aramız tyıydı Ama bunlan anımsarnıyordu yarqıc Sen sıvıl olsun, asker olsun, bir insanı nasıl yumruklarsın? Bana hakaret ettl, enoyl dedı Olsun, pollse basvuracaktın, bu adam bana hakaret etti dlye şikayet edecektln... Iş gunden gune sarpa sarıyordu Bir gün Ferhunde'den mek tup geldl Mektubu bır er getırdı v e dedı kı Bunu Ferhunde hanım yolladı. DOVDUĞUM ADAM YEDEK SUBAYMIŞ; BELEDIYE REISININ OĞLUYMUŞ. BUNUN ÎÇİNDIR KI REISIN OĞLU «BU ŞARKIYI ALKIŞLAYAN ENAYİDİR» DEDİĞINDE KIMSE SESİNİ ÇIKARMADI. REIS OLAYI DUYUNCA KOLORDU KOMUTANI KENAN PAŞA'YA TELEFON ETMİŞ. KOMUTAN BENIM IÇİN EMIR VERMİŞ «TIKIN İÇERI.» Oysa ışın gerçegını sonradan oğrendım Necla'yı Kolor du Komutanı tuttuğu ıçm sesı olmasa da. şarkı soylemesını bılmese de sahnede uzun uzun okuyor Halk tutrnuyor bu kızı, metazorı dlnlıyor. Bız geldığımızde Ferhunde, Necla'yı aşarak sohneye cıktığı ıçın bır durum değışıklığı olmuş, seyırcı bu değışıklığı bızden bılıyor Şarkı bıtınce bız de alkışladık Ancak alkıştan sonra onumuzdekı masadan 25 yaşlarında bır delıkanlı dondu. Bu şarkıyı alkıslayanlar •nayidir, dedl yüksek sesle . yumruk yerleştırdım, boylu boyunca yere uzanıverdı Ama dogrulup ustume geldı Guclu kuvvetlı bırıydı Sarılırsak benı altına alabıiır dıye duşundum Bır yumruk daha yerleşt.rdım, savuruluverdı O ara çevreme de bakıyorum Gerçekte kızmış ofkelenmış değılım Curumu kurtarmak ıcın kavga edıyorum Çunku sonradan soylentı buyur, yargıyo donuşur, hakaret ettıler de Madanoğlu nun gıkı çıkmadı denır Bırısı araya gırse, ışı bıtıreceğırn Derken bır levazım üst©âmenı araya gırdl Iş büyüyor... Inzıbat karakoluna geldık, oturduk Doktor muayene ettl. Orduevınde bır tek ıçrnıştık. Aradan uç saat geçmış. Sarhoşluk durumu yok Derken kavga ettığım adamı getırdiler Boğırıp çağırıyor, sarhoş gıbı Ben blliyorum, bu Mulazım Cemal, hastanede yatıyor, Siırt'e gıdecekmış.. Ben de Tanık olun, dedım, d«mek ki bu adam benim subay olduğumu biliyormuş .. Ikımız de sıvıl gıyınmıştık; meğer dovduğum adam yedek subaymış, Beledıye Rsısının oğluymuş... Beledıye Reısl etkılı bir kışl olmalı . Bunun ıçındır kl Relsın oğlu «Bu şarkıyı alkışlayan enayidir» dedlğınde kımse sesıni çı karmadı. Nıtekım Beledıye Reısı, olayı duyunca gelmış, ışe el koymuş, Kolordu Komutonı Kenan Paşa'ya telefon etmış, Cezaevi... Kavga... Bız uç arkadaş Orduevınde bırer tek attık Sonra bara gıttık Sahnece taşbebek Necla var, bırşeyler soyluyor Ama ben gelır gelmez, Ferhunde hemen sahneye atladı. Necla' nın yerını aldı başladı benım şarkıyı soylemeye .. «Ne ?aman gorsem onu a YARIN: Ferhunde beni kurtanyor... 11Sanılıyordu kı, artık hıç bir devlet, savaş lafını kolay kolay agzına alamaz Avrupalıların ve Amerıkalıların tutumu bu ınanışı doğrular nıtelıkteydı. Onlar ordularını dağıttılar, yaralarını sarmaya koyuldular. Ruslar bu yolu izleyemedı. Askerlerınl salmadı, Balkanlardan başlayarak Avrupa'yı etkısı altına almaya, bazı kucuk devletlerı kendı rengıne boyamaya koyuldu. Hatta Turkıye'den bıle toprak ısteklerınde de bulundular. Ingıltere, Fransa, Italya, Benelüks devletlerı gıbı ulkeler sıranın ken dılerıne de gelebılecağı korku suna kapıldılar. Altılor adıyla bır araya geldıler. Geldıler ama butun askeri guçlerıni bırleştırseler bıle Sovyetlerle başa çıkamayacaklarını hesapladılar. Savunmalarındakl güc acığını ancak Amenka'nın kat kısıyla gıderebıleceklerınl gorduler Sovyetler ın açığa vuran ya yılma heveslerını Amerıka da 'yı karşılamıyordu Avrupa ken dısıne ozgu apayrı bır kıtaydı ama, yakın uzak bır gelecek dunya yıne bırbırıne gırecek olursa, netıcede son soz ıkı buyuk devlete duşecektı Boyle bır durumla karşılaşılırsa, Avrupa'da hegemonya kurmuş bır Sovyet Rusya, Amerıka'ya karşı buyuk avanta|lar sağlardı. Bu ıtıbarla Amenka'nın sınırları Avrupa'dan başlıyor denebılırdı. Işte ortalığın yenl bir savaş ıhtımalıyle kararmaya başlaması, Amerıka'nın Avrupa savunmasına katılmasına ve NA TO'nun doğmasına sebep olmuştur DUNYA 2 BLOKA BOLUNDU Dunya boylece devleşmiş Ikl bloka bolundü. Türkıye bu yenl durum karşısmda kendl selametınl NATO'ya gırmekte aramıştır. Hıroşıma facıası gostermıştl kl artık nükleer sılahlar geleceğın savaşında en büyuk rolü oynayacaklardır Başlangıçta nükleer gucün enşılmez kudreti sayesınde Amerıka en buyuktö, fa kat Ruslar'ın elınde de atom vardı Bır çatışma çıktığı takdırde erken davranan düşmanı canevmden vuran üstünluk kazanacaktı Bu durumda blok lar arasında (Baskın satratejr*3î) onem kazandı. Ikl taraf da baskına uğramamanın v« CAGLAYANGIL anlatıyor ALISİRMEN Savas ihtimali NATO'nun doğmasına neden olmuştu ya savaş çıkarsa baskını evvela kendısi yapmanın telaşı ıçındeydıler. Bunun ıçın karşı tarafın neler yaptığını gozlemek ıhtıyacı doğdu. Sovyetler Kuba dan, Amerıkalılar Rusya' yı kuzey ve guneyden çevreleyen Norveç, Yunanıstan, Tur kıye gıbı ulkelerden faydalanmanın çarelerınl aradılar. Ortak savunma ve erken ıhbar sıstemleri, bu ıhtıyactan doğdu Daha sonraları bloklar arasında amansız bır sılahlanma rl dağıtılmış, yayılmış v« baskın yoluyla bır anda yok edılmesı ımkansız1 bır bıçımde mev ^ılendırılmıştı. Hangı tarof başı cekerse ceksın, karşısındakının kendısıne mukabele etmesınl onleyemeyecek. Bu duruma «Blrbırinl karşılıklı yok etme» (karşılıklı ımha kudreti) denıldı Eğer nükleer bır savaş çıkarsa, artık dunyanın sonu gelmış denecek derece de, ortalık yanıp, yıkılacak, bu savaşın tahrıbati, onarılmaz yaralar açabılecektı. ruya sınır sahıbl olan devletler, konvansıyonel sılah ustunlüğu, ıstedığl kadar Varşova PaKtı'nda olsun, cEğer biz» surprlz halinde saldırı duzenlenmişse, NATO elindeki nuklew guçla bunu nasıl olsa onler» dıye duşunulurse hesabı yaniış çıkar. Nükleer savaşa bulaşma kararı, kolay kolay verılır olmaktan çıkmıştır Blok lar stratepsı değışmış, ustun guçlerln tutum ve davranışlarında koklu gelışmeler olmuştuf. Turkiye'nln strateılk bakımdan bolgenin çok onemlı bır yerını ışgol ettığım. ne Ortadoğu ulkelerl, ne de bız unutmamalıyız Turkıye'mn Ortadoğu'nun zararına bır sıyaset ızlemesı veyo buna mecbur olması, ya da guosuz kalıp Ortadoğu ya engelsız bır geçış yolu halıne gelmesı, bu bolgedekı devleîlerın ışını çok zorlaştırır. Aksıne olarak Ortadoğu dakı dengenın Turkıye'mn mıllı yararları aleyhıne donuşmesı veya bu bolgeye yaban llışkılerde askerl alanlar dışındo ıyı bır Işbırlığı kurulmasını engellemeyecegıne ıkı tarafın da ınanmasında yarar vardır. Ikı blok arasında çıkacak bır çatışmanın herkesden evvel kendısıne zarar vermesl ıhtımalını hesaba katarak, Tur kıye'nın bunu onlemeye çalışması oz çıkarları arasındadır. Bunun içındır kl, Turkiye'nın ıçınde bulunduğu bır karşı paktın, kendılerı ıçın daha az zararlı sayılabıleceğınl Sovyetler duşunebılırler. 1966 yılında Hındıstan'a resmı bır zıyaret yapmıştım Bayan indıra Gandı, hem Başbakan, hem de Dışışlerl Bakan veklllydı, Ulkelerımızı llgılendıren meseleierl goruşurken, konu Pakıstan . Hındıstan ilışkılerlne Intıkal ettı. Bayan İndıra Gandı, babasının bır vasıyetmden soz ettı. Savaralhal Nehru, kendısi ne «Hındıstcnla Pakistan ayrıl mamalıydı. Ama, onleyemedık. Artık yenıden bırleşemeyiz. Bu durumda dalma Iyı geçınmeye bakalım, sakın anlaşmazlıklara gırmeyelim. ikl komşunun çatışması, ancak duşmanlara ya rar. Her iki tarafa do zarar verır» demış Nehru'nun bu goruşunu. butun komşularımızla, ozellıkle Yunanıstan'la olan ılışkılerımızde daıma gozonunde tutmalıyız. Yunanıstan la çatışmak 2 tarafın da zararına olur. Turkıye Ile Yunanıstan arasında çatışmaya değıl. karşılıklı guven, Itimat ve lyi nıyete ihtıyac vardır. Mecbur kalınmadıkca Yunanıs tan'la ıyı gecınmek lazımdır. Kıbrıs anlaşmazlığının en iyı cozum yolu, bağımsız ve federe bır devlet blçımıdir. Soy daşlarımızın emnıyetı içın Türk Sılahlı Kuvvetlen'nın adada temsılı bır guç bulundurması zarurıdır. Kıbrıs konusunda tahrıklere kapılmamakta, ada daki kuvvet dengesının halen bızlm yonumuzde bulunduğunu unutmamakta, meselelerln çozumüne telaşsız, fakat kararh yaklaşmakta Isabet vardır. Demokrasıye bağlılığımızm Batılılarla, blokcu olmayan dış polıtıkamızın Doğulularla, bolgedekı ortak cıkarlarımızın Ortadoğu ulkelerıyle, yıırtta barışın er qec dunya barışını gercekleştıreceğıne olan Inancımızın uzak yakın obür devletlerle olan ılışkılerimızın düzenıne yurutulmesıne yeterll olacağına ınanıyorum. BİTTİ Bloklar arasındaki amansız silahlanma yarışında Sovyetler atik davranıp nisbeten kısa sayılacak bir zamanda aradaki açığı kapatabildiler. Hatta bazı alanlarda da öne geçtiler. «Eğer Varşova Paktı'ndan konvansıyonel ve sürpriz bir saldırı gelirse NATO elindeki nükleer güçle bunu nasıl olsa önler» diye düşünülürse bu hesap yanhş çıkar. yorışı başladı. Sovyetler atlk davrandılar, nisbeten kısa sayılacak bır zamanda aradaki nükleer açığı kapayabıldıler. Hatta bazı alanda da one geçtiler. KARŞILIKLI İMHA KUDRETİ Guçler eşıt olmaya başlayınca, bloklor arasındakı baskı strateıısı geçersız kaldı. Cunku her ıkı tarafın da elınde boskına ugrasalar bıle yıne karşısındakınl bırkac defa yok edecek kadar güc birıkmlştl, Nükleer sllah nvorkezle Bu tehlıke Ikl tarafı da düşundurmeye başladı, sllahlorın sınırlandınlması ve bloklar arasında yakınlaşma yolları aronma ıhtıyacı duyuldu. Atom sankı hıç icat edılmemış hale geldı. İkı tarof da bu müthış sılahı kullanmaktan kesın olarak çekınıyordu. Detant dedığımız yumuşama veya caydırma polıtıkası kaynağını bu dengeden almıştır. Bunlan şunun için söylüyorum. Bugün herhongl bir NATO uyesl ülke özefllkte VorPaktı He doflrudon cioğ ikl blok arasında umulmadık bır yakınlaşma, kendı savunmalannı bolge ıttıfaklarına dayayan bırçok ulkelerın başı na yenl dertler açabılır. Bu ıhtımal belırmce Kıta Çını'nın rolu dunya stratetısınde hemen ılk plana çıkıyor. Çın bugun ıçın belkı hazırlanmasını henuz tomamlayamamış bır ulkedır ama, bunun potansıyelını hesaba katmak her zaman ıçın geçerlı kalocaktır. Ortadoğu'nun dunya borışr Icın ne kadar hassas bır denge olduğuna Işoret etmiştik. cı nüfuzların sızması bızım 1çın başlı başına bır tehlıke kaynağı olur. Ikı taraf da bu durumu dıkkate alarak bırbırlerıne maddı, manevı destek sağlamakta gerı kalmamalıdırlar İYİ İŞBİRLIĞİ KURULABİLIR Bu gerçeklerı taraflar bırbırlerıne ıyı onlatabıimelıdırler Turkıye bır NATO ulkesıdır Varşova Paktı'nın en guclü ul kesı Sovyetler'le doğrudan doğruya sınır sahibıdır. NATO'lu olmanın aralanndakl